Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Kanaatımca tartışılması gereken konu, CHP'nin sol bir parti olup olmadığıdır. Bir çok yorumcu ve siyaset bilimci, CHP'nin sol bir parti olduğunu kabul etmiyor.
Sol 1800'lü yıllarda dünya siyasetinde yerini almıştır. Aslında daha önceden de vardı ama Marks, kendisinden öncekilere "ütopik sosyalist", kendisinin getirdiğine ise "bilimsel sosyalizm" demişti. Solun değişik versiyonları bugüne kadar devam etmiş ve edecektir. Ama CHP, cumhuriyetimizle birlikte kurulduktan sonra 1960'lı yıllara kadar solun adını dahi anmamış, devletin partisi olarak solcuları ezmiştir. CHP'nin solu telaffuz etmesi 60'lı yıllara rastlar. Yanılmıyorsam ilk defa "ortanın solu"ndayız ifadesi 1965 veya 66'dadır. Bunun sebebi de gerçek bir sol parti olan Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin önünü kesmek içindir. Devlet'in partisi olarak solun (TİP'in) önü kesilmek için "ortanın solundayız" denmiştir. Bugünkü söylemleri de sol literatürle örtüşmüyor kanısındayım.
Re: Süleymancı CHP'den adaymış
Abbas Bey'e katılıyorum. Umarım aşağıda yazdıklarım reklam olarak algılanmaz.
"CHP Genel Başkanı İsmet İnönü'nün Temmuz 1965'de gazeteci Abdi İpekçi'ye verdiği mülakat sırasında açıkladığı ve o günden sonra tartışılmaya başlanan "ortanın solu" görüşü, kurultayda, partinin politik çizgisi olarak benimsendi. Kurultayda, bu görüşü savunanlar ile karşıtları arasında tam bir söz düellosu yaşandı. Tartışmalar, delegeler arasında zaman zaman kavgaya dönüştü. İnönü, yaptığı konuşmada, "ortanın solunda olmanın, sosyalist parti anlamına gelmediğini belirterek, "CHP sosyalist değildir, sosyalist parti olmayacaktır" dedi.Bülent Ecevit de "ortanın solu, partinin sosyal yenileşme döneminin bilincine varış demektir" diye konuştu. İnönü, 1222 delegeden 929'unun oyunun alarak yeniden genel başkan oldu. "
Esasen CHP'nin solculuğu 27 Kasım 1976'da yapılan 23. Kurultay'a kadar çeşitli tartışmalarla süregitmiştir, çeşitli tüzük değişiklikleri yaşanmıştır.
27 Kasım 1976'da yapılan 23. Kurultay'da; 1974 tüzük kurultayı ile başlayan parti içi tartışmalar, gruplaşmalar, "5'ler" hareketi ve diğer gelişmelerle yoğunluğunu daha da artırdı. Genel Başkan Ecevit bu tartışmalarda tarafsız kalacağını ilan etti. Kurultaya bu ortamda gidildi. Ecevit, kurultay konuşmasında, bütün partililerin CHP'ye yönelik güveni ve umutları sarsıcı davranışlardan kaçınmalarını istedi, "kim demokratik solcudur, kim değildir. Herkes çıkıp burada söylemelidir ve bu tartışma seçimlere kadar burada bitmelidir" dedi. Tüzük değişikliği ile Parti Meclisi ve Merkez Yönetim Kurulu kaldırıldı, yerine 21 kişiden oluşan "Genel Yönetim Kurulu" getirildi. Tüzükte buna bağlı bazı değişiklikler de yapıldı. Parti programına Altı Ok ile simgelenen ilkelerin yanında, demokratik sol politikanın dayandığı altı kural daha getirildi.
Özgürlük,
Eşitlik,
Dayanışma,
Emeğin üstünlüğü,
Gelişmenin bütünlüğü,
Halkın kendini yönetmesi.
Kurultayda, Sosyalist Enternasyonel'e katılım kararı da alındı. Ecevit, 1324 oy ile yeniden genel başkan seçildi. Genel Yönetim Kurulu üyelikleri seçimlerini, genel merkez ekibi, Baykal ekibine karşı 57 oy farkıyla kazandı. Genel Yönetim Kurulu, Orhan Eyüboğlu'nu tekrar genel sekreterliğe getirdi. 5 Haziran 1977 Milletvekili genel seçiminde, CHP yüzde 41.4 oy oranı ile 213 milletvekili çıkardı.
CHP, Devleti kuran parti olarak hiçbir zaman aşırı sol akımlara kapı aralamamıştır. Bu akımları temsil eden kişiler , mevcut sistemde kendilerini ifade edebilecekleri parti bulamamak nedeniyle zaman zaman CHP içerinde yer almış olsalar dahi, bu durum CHP'nin ortanın solundan daha sola kaydığına karine teşkil etmez. Gerçekte Atatürk'ün kurduğu ve belirlediği altı okla ifade edilen 6 temel ilke, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar neticesinde ülke yönetiminde karma ekonominin benimsenmiş olması , CHP'nin bu gün olduğu gibi sosyal demokrat bir parti olmasının yolunu açmıştır. 23. Kurultay'da benimsenen yukarıda belirttiğim 6 Kural ile CHP gerçek bir sosyal demokrat parti olmuştur.
Bugün CHP'nin sol olmadığını söyleyenlerin başında, ortanın solunun daha solundakiler, kendilerini sol olarak tanımlayan ancak etnik milliyetçiliği benimsemiş olanlar gelmektedir. Gerçekten de CHP onların anladığı anlamda bir sol parti değildir. Günümüzde ve ülkemizde solun tarifini bir başka forumda çok güzel bir makaleden alıntı ile yapmaya çalışmıştım. https://www.hukuki.net/forum/showthread.php?t=20550
Aşağıdaki metin CHP'nin parti Programından alıntıdır.
Selamlar,
Alıntı:
Yirminci yüzyılın son kesiti, sosyal demokratların tarih önündeki haklılığını ve ideolojik üstünlüğünü kanıtladı.
Sosyal demokrasi, eşitlik ve özgürlük ideallerinin bütünlüğü ve bölünmezliğidir; bu ideallerin birlikte takibidir. Dünyada gelişen ve benimsenen, doğruluğu ve haklılığı sağa karşı ve solun içinde kanıtlanan, inancımızdır. 21. yüzyılın eşiğindeki dünyada, bu ideoloji artık Batı Avrupa ile sınırlı değildir. Şimdi çok daha geniş bir coğrafya kesitinde sosyal demokrasinin etkinliği gelişiyor.
Sosyal demokrasi son tahlilde, imtiyazları, fırsatları, kültür ve eğitimi, zenginlikleri ve mutluluğu en geniş kitlelere yaymanın ve ulaştırmanın iddiasıdır; sürekli bir adalet arayışıdır.
Sosyal demokrasinin ve sol bir parti olarak CHP'nin tercihi, toplumun tümüne esenlik getirmeyi amaçlarken, öncelikle büyük kitlelerin, geniş tanımıyla emek kesimlerinin yararını savunmaktır. Öncelikle onların temsilcisi olabilmektir.
Bu yaklaşım, elbette, toplumdaki başka ayrışım ölçüleri çevresinde daha geniş beraberlikler kurmaya engel değildir. Yenileşme ve çağdaşlaşma özlemi yüksek kesimler, çevre koruması, kadın hakları gibi duyarlılıkları en önde tutanlarda CHP'yi daima yanlarında bulacaktır.
Sosyal demokrasi, emek ile sermaye arasında taraflardan birini karşısına alarak ona haksızlık yapan, adaletsiz davranan bir karşıtlığın ifadesi değildir; kendi işlevini toplumun sadece bir kesitini gözetmekle sınırlı tutan bir siyaset de değildir.
Ama sosyal demokrasi ve CHP, temel tercih olarak, açık ve net olarak, emeğin tarafıdır.