Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Ne fark eder ha carsaf, ha turban... Yeter artik bu turban davasindan biktik usandik...
Zamana ayak uyduramayan bir toplumun geri kalacagi bir gercek; gericiligin boy gosterdigi bir ulke degil, cagdas bir ulke istiyoruz. Ha bu arada ninelerimizin taktigi bas ortusuyle karistirmayalim bu uslanmaz turban denilen bez parcasini.
Hem birakin takanlar savunsun, cok istiyorsaniz buna benzer bir seyleri tartismak, kendi sariklarinizi tartisin. Varsa tabi ki...!!!
Hergun bir sehit verirken; hickimse gormek, duymak bile istemez bunlari...
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın fettahoglu ;
İşte farklılıkların yaşayabilmesi insanların ırk din dil gibi ayrım yapmadan hizmet edebilmesi için devletin laik olması ve kamusal alanda bu çeşit farklılıklar yaratacak kişilerin olmaması ile idame edilebilir. Anlayamadığınız anlamadığınız anlamak istemediğiniz bu sanırım.
Bir devlet kurumunda türbanlı birisi varsa o görüştekiler ona yönelir işlerinin onun tarafınddan yapılmasını ister yada tersi olur. Devlet bu ayrımcılığa izin vermemelidir. O yüzden dini simge kabul ediyorsanız türbanı takmamalı siyasi simge kabul ediyorsanız devlet içinde değil partisi içinde olmalıdır. Türban takmak farklılık değil farkın ortadan kaldırıldığı tek düze bir yaşam sürme biçiminin aşılanmasından başka bir şey değildir.
Türbanın yanına çarşaf gelse ne olur ki ? Bu ülkede 1970 lerde türbanlı sayısı neredeyse yoktu başörtülü vardı çarşaflı gene vardı . Çarşaf ta bir din vecibesi olarak algılanıyor neden rahatsız oldunuz ? Çok kötü bir görünüş değil mi insanları kara kara çarşafların altına sokmak ? Türbanla arasında gram fark yok ama ....
Kendiniz sorup kendiniz yanıtlamışsınız ama nereden aldığınızı neye göre olduğunu belirtmemişsiniz. Kur'an-ı Kerim in neresinde yazıyor kadınların örtünmesi gerektiği ? '' peygamberimiz hazreti muhammet (s.a.v)' in örtünmeyle ilgili sünneti neydi?? kadınların başının örtülü olmasıydı değil mi? eveet.'' demişsiniz çift e ile güçlü olsun diye.. Nerede demiş bunu ? Yani o demiş mi ? Evetttttttt bu şunu demez mi? eveeeeeeettttt demekli bu iş olmaz. İşte belge işte sure dersiniz olur biter....
Hz. Ebubekir 'in Hadislerine göre ( Diyanet işleri sitesi hadisler Hz. Ebubekir ) Peygamberin Namaz kılacak kızları başı açık kılmamaları konusunda uyardığını gördüğü belirtilir. Yani Hz. Ebubekir 'e göre Peygamber kadınların namaz kılacaklarında saçlarını örtmesini istediğini belirtir.
Hz. İsa ,Hz. Musa elbise filan demişsiniz ama. İslam diniyle Hristiyanlık arasındaki dört büyük farktan birisini bilmezden gelmişsiniz. İslam dininde Ruhban sınıfı yoktur. Hristiyanlıkta vardır. Türban filan diyerek acaba dinde olmayan bir sınıf mı yaratılmaya çalışılıyor ? Baksanıza gene dinimizde olmayan imamet i bile bölüp çeşitli sınıflara ayırmaya çalışıyorlar. Aslında ne ayıp yapıyorlar ? Camiler arası fark ? Dinimize ne uygun değil mi?....
'' bizim bilmediğimiz binlerce peygamber var. bu peygamberlerden bazıları da hz. peygamberden önce (mesela hz. ibrahim) aynı topraklarda yaşamış. cahiliye insanları da örtünmeyi onlardan öğrenemezmi? ki şunu unutmamamız gerekiyor, cahillik ozaman insanların giyim kuşamından değildi, tamamen allahı reddetmeleriydi..' demişsiniz Hz. İbrahimden sadece elbiseyi alıp dini inancını mı reddettiler demek istiyorsunuz ? Hz. İsa da Kudüsten çıkmıştır Yani milad kabul ettiğimiz yıllarda Hristiyanlık o kutsal topraklarda doğmuştur. Söyleminiz doğru olsa Hristiyanlık musevilik olmaması gereken dinler oluyor ... hatalı Putperestlerden kaçanları habeş kralı korur ... Siz dini bilgilerinizi ( Tarihsel olarak ) gözden geçiriniz. 600 lü yıllarda dört büyük kitabın üçü zaten vardı ve o yopraklardan çıkmaydı, o inanca sahip kişilerde vardı. Putperestlerde vardı... Aynı günümüzdeki gibi tek değişen dördüncü kitap din ve peygamberi geldi ... Gene putperestler var Ateistler var. İnanılması güç ama Hindistanla çin i inceleyin bakalım ne bulacaksınız...
Bakın okuyunuz Süleyman Ateş bir yazısında Baş örtüsü ''Kur'an ın emridir.'' diye başlamış ama neler demiş. '' Hz. Ömer, baş örtülü gördüğü bir cariyenin başından örtüsünü çıkarttırmıştır. Eğer baş örtüsü takmak dinin temel görevi olsaydı, cariyeye de örtünme gereği getirilirdi. Oysa cariyenin örtmesi gereken yerler, aynen erkekler gibi göbekle diz kapağı arasıdır. Yani cariyenin göğüsleri dahi örtünme kapsamı dışında tutulmuştur. Neye göre? Geleneğe göre... Yoksa Kur’ân’da hür ve cariye ayırımı yoktur.'' diye bitirmiş. Hz. Ömer kim ? 2. İslam Halifesi, Kur an ı en iyi anlıyan özümseyen yaşayan kişi... Cariyenin başını açtırıyor. Peki sayın Ateş in dediği doğruysa ' Günah işlemiyor mu ?'' Hz. Ömer Din emrinin hele hele Kur'an emrinin ''gelenekten'' üstün olduğunu bilmez mi? Onlar savaşlarını geleneklere karşı verip dini ortaya çıkarmadılar mı? Kur'an da cariye mi var ki o devirde hala cariyelikten söz ediliyor islam aleminde...
Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara. Süleyman Ateş bile Kur'an ın emri diyip sure gösteremeyip sonra böyle karıştırdığına göre... Siyasal olmasında ister zevki ister kendi inancından taksın hiç önemli değil benim için. Ama yüzümüzü batıya ilme dönüp doğuya gericiliğe koşmayalım...
Unutmayalım. ALİM İN UYKUSU CAHİL İN İBADETİNDEN DEĞERLİDİR.
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
sayın commodere1tr:
cümlenizin başında farklılkların yaşayabilmesi demişsiniz sonrasında da devlet demişsiniz. acaba devleti kimler oluşturur ve devlet hizmetini kimler ifa eder.??? belkide siz yine anlamak gibi anlatmaya çalışıyorsunuz...
dini simge kabul ediyorsanız takmamalı demişsiniz. laiklik denen şey dini özgürlükleri güvence altına almamaya mı başladı??
bilmeniz gerekir ki ben türban veya başörtüsü ayrımı yapmıyorum. türbana daha modern bir örtüneme şekli diyenler var veya farklı görüşler var.benim tartışmam bu değil. ayrıca giyimin şeklinden bahsetmiyoruz. çarşaf veya pardesü giyinilebilir.sizin asıl amacınız tartışmayı çıkılmaz bir boyut içine sokmak bilmem farkettiniz mi?
belge istemişsiniz. demekki hiç araştırma ihtiyacı duymamışsınız. işte belge:
(Nur; 31), “... örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar/ salsınlar.”
Ahzab; 59: Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine alsınlar. Tanınıp incitilmemeleri için bu daha uygun bir yoldur. Allah Gafur’dur, Rahîm’dir. (Ayette açık ve net olarak “cilbab”larını/ ev dışı elbiselerini giyen kadınların tanınacağı, bilineceği, dolayısıyla da incitilmeyeceği söylenmektedir.)
Nur; 30, 31: Mümin erkeklere söyle: bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Irzlarını/ bellerini korusunlar.Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz Allah, sizin yapmakta olduklarınızdan haberdardır.Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.Irzlarını/ eteklerini korusunlar.
Ziynetlerini -görünenler hariç- açmasınlar.Örtülerini/ başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar.Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler:
Kocaları,Yahut babaları,
Yahut kocalarının babaları,Oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri,
yahut kardeşlerinin oğulları,yahut kadınlar, yahut ellerinin altında bulunanlar,
yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar,yahut kadınların avretlerini/ cinsel organlarını henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar.Süslerinden gizlemiş olduklarının bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.Ey Müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.
Görüldüğü gibi bu ayetlerde iffet kuralları, kapsamı ve istisnaları ile açıklanmıştır
Nur; 60: Artık nikâh arzuları kalmamış, hayızdan ve evlâttan kesilen kadınların, süslerini göstermek için ortalıkta dolaşmamaları şartıyla örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Ama sakınmak için titiz davranmaları, onlar için daha hayırlıdır. Allah, her şeyi işitir, her şeyi bilir.
başka delillerde istermisin. yahudilikte :Tekvin 24. Bab, 65. cümle:
“Ve köleye dedi: bizi karşılamak için tarlada yürüyen bu adam kimdir? Ve köle: Efendimdir, dedi. Ve Rebeka peçesini alıp örtündü.”
daha daha:Hıristiyanlıkta da örtünme konusu İncil’e girmiştir.
İncil, Korintoslulara 1. mektup, 11. Bab, 4-6. cümleler:
“Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak duâ eden, yahut peygamberlik eden kadın, başını küçük düşürür; çünkü tıraş edilmiş olmakla bir nevi aynı şeydir. Çünkü eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin; fakat kadına saç kesmek, yahut tıraş olmak ayıp ise, örtünsün. Çünkü erkek Allah’ın sureti ve izzeti olduğu için, başını örtmemelidir. Fakat kadın erkeğin izzetidir.”
haz. ömer'in durumunu da tam olarak şöyle anlatalım belki daha iyi anlatmış oluruz:Ahkâm-ül Kur’an’da da (3/1575), Ömer’in çarşıda örtüsüz bir kadını tartakladığı, konu peygamberimize intikal edince peygamberimizin Ömer’in bu davranışını onaylamadığı, Ömer’in de “Ben onu örtüsüz görünce cariye sandım” diyerek kendini savunduğu ve yine Ömer’in hür kadınlar gibi örtünen bir cariyeyi “örtünmemesi, hürlere benzemeye çalışmaması için” azarladığı bildirilir. Bütün bu tarihî olaylar Arap toplumunda hür kadınların başlarına örtü aldıklarını, bunun çok eski bir gelenek olduğunu kanıtlar. Çünkü Ömer, yukarıda anlatılan davranışlarını, o zamanlar örtünmeyle ilgili, kılık kıyafetle ilgili herhangi bir ilâhî hüküm olmaması sebebiyle sırf toplumun geleneklerine aykırı bulduğu için yapmış.
sayın commodere1tr sanırım belge konusunda yeterince tatmin olmuşsunuzdur.
neyse konuya devam edlim:Hz. Ebubekir 'in Hadislerine göre ( Diyanet işleri sitesi hadisler Hz. Ebubekir ) Peygamberin Namaz kılacak kızları başı açık kılmamaları konusunda uyardığını gördüğü belirtilir. bende buna katılıyorum.çünkü yukarıdaki ayette de belirttiği gibi baba kardeş gibi ev ahalisine karşı başın örtünmesine istisnalar vardır. buna rağmen hz. Ebubekir namaz namaz kılacak kızların kocası olsun, kardeşi olsun, babası olsun farketmez, onların yanında dahi allah huzuruna çıkarken başının kapalı olmasını söylediğini anlıyorum. yeterince açık konuştum galiba.
''Hz. İsa da Kudüsten çıkmıştır Yani milad kabul ettiğimiz yıllarda Hristiyanlık o kutsal topraklarda doğmuştur. Söyleminiz doğru olsa Hristiyanlık musevilik olmaması gereken dinler oluyor ... ''demişsiniz. bu sonuca nasıl vardınız doğrusu merak ettim. benim verdiğim örnek sadece hz. muhammet (s.a.v) ile aynı topraklarda yaşamış bir peygamber örneğidir. bakın benim dediğimi sizde diyorsunuz. demekki cahiliye döneminde museviliğin veya hristiyanlığında izleri kalmıştı.ki bu izler de hep yakın bir tarihe dayanıyor.bence benim tarihsel bilgileri doğru öğrenmem yerine siz tarihsel bilgileri doğru kullanın ve herşeyi cahiliye insanlarına dayandırmayın. izleri derken olumlu izler demek istiyorum... bilmiyorum belki içinizden eveeeetttt demek geçmiştir.
''Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara. Süleyman Ateş bile Kur'an ın emri diyip sure gösteremeyip sonra böyle karıştırdığına göre...'' demişsiniz. bakın hz. ömerin durumunu yukarıda açıkladım. ya süleyman ateş eksik söylüyor ya da siz eksik okuyorsunuz. ve dediğiniz gibi yüzümüzü ilme dönmüş olsak bugün bu tartışmalar olmayacaktı.batıyı sadece kültürüyle örnek aldığımızı sadece ben mi biliyorum ne?? ve siz doğuda hep cehalet arıyorsunuz. doğu sandığınız kadar cahil değil. cahil kelimesinin ne demek olduğunu araştırdınız mı? gerçek anlamının dini bilmemek veya eksik bilmek olduğunu düşünmelisiniz. belki ben cahilimdir, belkide bana cahil diyenler cahildir kim bilir ??
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Son yazdığımı bir kere daha yazıyorum maalesef
ALİM İN UYKUSU CAHİL İN İBADETİNDEN DEĞERLİDİR
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Bu arada sayın Fettahoglu bu sözle sinin bir ilginiz bulunmamaktadır. Fikirlerinize karşıda olsam fikir sahibi olmak iyidir. Sadece anlaşamıyoruz o kadar ama bu söz tam yerindedir ilgilileri için...
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Sayın Fettahoğlu ;
''Bu işler çok derindir. onun için gelin hiç girmeyiniz bu tip konulara...'' Cümlemi bir kere daha tekrarlıyorum. Kur'an-ı Kerim i hariç tutarak ( Nedenini en son yazacağım. ) İncilden yapmış olduğunuz ki İncil değil esinlemeler sonrası mektuplardır , alıntıyı anlatayım size. Sanırım iddanızı ispat edenilmek için bakmadan incelemeden alıp yazdınız. Ama ben dört kitabıda okudum.
İncil Dört Bölümdür. Daha doğrusu dört kişinin anlatım toplamıdır. Matta
Markos Luka Yuhanna bunlar bir bütünün parçaları gibidir. İncil budur. Daha sonra incile ek olarak İncilin Luka bölümünü yazan Luka Elçilerin İşleri diye bir bölüm yazar bunun peşinede mektuplar ilave edilir. Yani bunlar İncilin içinde yer almasına rağmen İncil değildir.
Pavlus ki Aziz Pavlus olarak bilinir Luka nın yakın arkadaşıdır. Tarsus doğumlu bir romalıdır ve Anadoluda Hz. İsanın fikirlerini yaymak için dolaşır. Pavlik kiliselerinin de kurucusudur. Mektupları Romalılar, 1. ve 2. Korintliler, Galatyalılar, Efesliler, Filipililer, Koloseliler, 1. ve 2. Selanikliler, 1. ve 2. Timoteos, Titus ve Filimon'a Mektuplardır.
Ancak Pavlus Hz. İsa yı tanımaz ve daha ilginci öğretilerinin Tarihsel İsanın kilerden çok farklı olduğu tam okuduğunuzda net bir şekilde anlaşılmaktadır. Muhtemelen Pavlus karizmatik kişiliğini kullanarak, elçilerden biri olmadığı halde diğer elçilerin önüne geçtiği ve bazı durumlarda İsa'dan öte otorite olmayı imaj edindiği ve İlahi mesajı yanlış aktarmış bir kişidir. Zaten o yüzden Pavlik kiliseler vardır.
İsa'nın teolojisi Teosentrik (Tanrı merkezli), Pavlus'unki ise Kristosentrik (Mesih merkezli) yapıya sahiptir. Bu bağlamda öğretişleri farklıdır.Yani Hz. İsa nın çağrısı ki sonradan İncil olan kutsal kitap insanları Tanrı'ya iman edip, kötülükten uzak durmak suretiyle Tanrı'nın egemenliğine girmeye davet etmek bulunmaktadır. Ancak Pavlus ta ise bu durum yoktur. Pavlus un öğretişlerinin temelinde ''mesih'' vardır. Hatta bir görüş olarak Pavlus un İsa nın öğretisinin ne olduğunu bilmediği ve bu yüzden sadece onun ölümü ve yeniden doğuşunu konu edildiği ''mesil ''olduğu üzerinde durarak başka bir şey demediğinden suçlanmaktadır.
Ve siz Pavlus u buraya taşıdınız hiç iyi etmediniz. Bakın aslında Pavlus ne der...
'' İsa'nın Rab olduğunu ağzınla açıkça söyler ve Tanrı'nın O'nu ölümden dirilttiğine yürekten iman edersen, kurtulacaksın" (Romalılar 10:9). Yani Hz. İsa Rabdır der...
Peki sizin aldığınız iletiye bakarsak .''“Başı örtülü olarak dua eden, yahut peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Fakat başı örtüsüz olarak duâ eden, yahut peygamberlik eden kadın, başını küçük düşürür; çünkü tıraş edilmiş olmakla bir nevi aynı şeydir. Çünkü eğer kadın örtünmüyorsa, saçı da kesilsin; fakat kadına saç kesmek, yahut tıraş olmak ayıp ise, örtünsün. Çünkü erkek Allah’ın sureti ve izzeti olduğu için, başını örtmemelidir. Fakat kadın erkeğin izzetidir.” ( İncil, Korintoslulara 1. mektup, 11. Bab, 4-6. cümleler) olarak almışsınız ki burası YERDEN GÖĞE DOĞRU. Peki neden sadece burası ( Zaten burada da kısa saçlı kadınlar örtmeyebilir gibide bir anlam var ) Kadınların saçlarını neden örtmesi gerektiğini 4. cümleden önceki bölümde anlatıyor bakalım .. ''Ben Mesih'i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.
Her durumda beni hatırladığınız ve size ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi övüyorum. Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek ve Mesih'in başı Tanrı'dır.'' yani cümlenin tamamını alırsak karışmasın iyice... '' Ben Mesih'i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.Her durumda beni hatırladığınız ve size ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi övüyorum. Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek ve Mesih'in başı Tanrı'dır. Başı örtülü olarak dua eden ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür. Ama başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı traş edilmiş bir kadından farkı yoktur. Eğer kadın örtünmüyorsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da traş etmesi ayıpsa, başını örtsün. Erkek başını örtmemelidir. Çünkü erkek Tanrı'nın benzeyişinde olup Tanrı'nın yüceliğini yansıtır. Kadın ise erkeğin yüceliğini yansıtır.Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı. Bu nedenle ve melekler uğruna kadın, bir yetki işareti olarak başını örtmelidir.
Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten, ne de erkek kadından bağımsızdır. Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır. Siz kendiniz karar verin: kadının örtüsüz başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu? Doğa bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, ama kadının uzun saçlı olmasının kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir. Bu konuda çekişmek isteyen biri varsa, şunu bilsin ki, bizim ya da Tanrı'nın topluluklarının başka bir geleneği yoktur.''
Yani
1. Tanrı Mesih'in ta kendisidir yani Hz. İsa Allahtır.
2. Erkekler Mesih başı na benzediğinden küçük düşmemek için örtemesler saçlarını
3. Kadınlar ERKEK için yaratıldı
4. Erkek Tanrı benzeşidir onun yüceliğini yansıtır.
5. Uzun saçlı erkekler Küçük düşen kişilerdir....
6. Saç kadımlara ÖRTÜ olarak verilmiştir.
7. Saçı uzun olan örtünmelidir...
Şimdi bu örneğinizin bizim İslam inancıyla örtüşen yeri neresidir ? İslam Hz. İ
sanın bırakın Tanrı olmasını oğlu olmasını bile kabul etmez ama bizzat Allah iradesi ile Cebrail tarafından Hz. Meryem in rahmine yerleştirildiğini belirtir. İncilin tartışmalı bölümlerinin örnek olarak alınması doğru değildir gibi geliyor bana... Yada bunu kabul ediyorsak gerisini de etmemiz gerekir diye düşünüyorum...
Yukarıda açıkladığım durum muvacehesinde Kur'an-ı Kerim ayetlerinden alınan bölümler hakkında bilgi vermemeyi yeğliyorum. Sanırım açıkça anlatabildim...
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Alıntı:
Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarının bir kısmını kıssınlar.
Bunlar baya kısmışlar bakışlarını Sayın Gür,haksızlık etmeyin,o sizin kötü niyetiniz...
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Eşarp Sitesi de mi vardı, ben niye göremedim hiç ? Hmmm güzel fularlar da vardır muhakakk, bi bakayım bari... :)
( lütfen kadınlara söz yok ama, emi? )
Re: Başörtüsü ve Kamusal Alan
Kadınlarımıza tabi ki sözümüz yok Sayın deniz02,sözümüz türbanı siyasi simge yapanlara ve din üzerinden,türban üzerinden ticari rant sağlayanlara...