Cevap: Çalköy 31 Ağustos 1922
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
https://www.hukuki.net/img/uyuyanguzel.jpg
Böyle bir lider dünyada var mıdır ? 1921 kışı çok ama çok sertti hava insan tenini yakıyordu. Emir gölü yolunda ( Dikmen sırtlarında ) yorulan Atatürk 12 Şubat 1921 de karlar üzerinde bir abayla uyur . Masum bir çocuk gibi ama vakar bir komutandır. Günümüzde kar çiselerken okul kapanırken o tarihin en soğuk ankarasında ki eksi 30 derecelerde böyle uyur. İşte Laik demokratik sosyal Türkiye böyle kurulur...
Günümüzde yer beğenemeyenler dolu iken O eşsiz kahraman bir aba üzerinde eksi 20 derece de uyuyor ve gocunmuyordu... ASLA VE KATA UNUTMAYALIM Kİ BU GÜN BAZI ŞEYLERİ TARTIŞIYORSAK BİLE ONUN SAYESİNDEDİR. O OLMASAYDI BUGÜN EZAN OKUNAN MİNARELERİMİZ DE OLMAZDI.. ONON İÇİN ONU SEVELİM KORUYALIM GÜNÜMÜZÜN ABUK TARTIŞMALARINA ASLA KATMAYALIM.....
VATAN SEVGİSİ EN KUTSAL DEĞERDİR. BU DEĞERE SAHİP ÇIKAMAYANIN GEÇMİŞİ GELECEĞİ OLAMAYACAĞI GİBİ SAHİP ÇIKACAĞI BAŞKA DEĞER DE KALMAYACAKTIR...
ULU ÖNDER ATATÜRK' ÜN ÇİZDİĞİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK YOLUNDAN SAPMADAN TÜRKLÜĞÜMÜZ LE ÖĞÜNMESİNİ AMA AYNI ZAMANDA ÇALIŞMASINIDA BİLELİM...commodore1tr
M.E.Sezen: Sayın commodore1tr Deyerli bilğilerinizi tekrar okudum yüreginize sağlık sanki tekrar o günleri yaşıyoruz sağlıkla kalın saygılarımla.
http://www.hurriyet.com.tr/_np/8654/8778654.jpg
http://www.hurriyet.com.tr/anasayfa/
Cevap: Çalköy 31 Ağustos 1922
Yani dostlar kıssadan hisse tarihimizi bilelim sahip çıkalım. Bir şeyleri savunmadan önce İnönüden başlayarak ( Bilecik ) bir uzanın bakalım gerçek tarihe sonra düşüncelerinize sahip çıkın bende saygı duyayım . Konuşurken bu kişilere o kim bu kim veya daha acısı ' bir avuç' kişi diyenlerden olmayın... Tarihinizi yaşarken yakalayın enbüyük erdemdir bu...
commodore1tr
30 Ağustos 2009
30 Ağustos Destanı...
30 Ağustos bir zaferin yıldönümüdür.
İşgal edilmiş, yoksul bir ülke...
Tankı, topu yok!
Türk ulusal toplumu bu büyük zafer sonrası kuruldu ve bugünlere geldi.
Tarihimizin sayfalarında yer alan 30 Ağustos, ulusal tümlüğümüzün, birliğimizin, tam bağımsızlığımızın zaferidir.
30 Ağustos 1924 günü (ikinci yıldönümünde) Mustafa Kemal Atatürk, Dumlupınar’da zaferin gerçek anlamını içeren konuşmasında şöyle diyordu:
“.....Türk ulusunun burada elde ettiği zafer kadar kesin sonuç veren ve yalnız bizim tarihimize değil, dünya tarihine yeni bir akış verecek kesin etkide bulunan başka bir meydan savaşı anımsamıyorum.”
Ulusal bağımsızlığımız, emperyalizme başkaldırımız bu zaferle perçinlenmiştir.
Sömürgeci düşmanı toplumsal tümlüğümüz ve birlikteliğimizle topraklarımızdan çıkardık 87 yıl önce...
86 yıl önce de yine bir 30 Ağustos sabahı şöyle dedi Mustafa Kemal:
“.... Efendiler, artık yurt bayındırlık istiyor; varsıllık ve gönenç istiyor. Bilim ve beceri, yüksek uygarlık, özgür düşünce ve özgür kafa istiyor.”
Atatürk’ün bu sözlerini bir yere yazın ve zaman zaman okuyun!
Özellikle, demokrasi ve özgürlük türküleri söyleyen dinciler, tarikatçılar ve Soros’un çocukları olan liboş tayfa Atatürk’ün bu sözlerini kafalarına kazısın.
İzmir’in Kordonboyu’nda, Karşıyaka’da, Göztepe’de, Karataş’ta konutların balkonlarında yaz kış asılı kalan Atatürk resimli ay yıldızlı bayrağımızı “ırkçılık” olarak gören zibidiler de bir yerlerine yazsın.
***
İnsanlık tarihine baktığımızda iki önemli devrim vardır: Tarım ve Sanayi Devrimi...
Mustafa Kemal, Devlet Üretme Çiftliklerini, Etibank ve Sümerbank’ı kurarak bunları gerçekleştirdi.
O bir devrimciydi!
1923 devrimi çalkantılarında 14 yıl hapis yatan Nâzım Hikmet’in, Anadolu’nun var oluşunu, Kurtuluş Savaşı Destanı’nı neden yazmıştır?
Nâzım Hikmet 30 Ağustos’a doğru Mustafa Kemal’i şu dizelerle anlatırken sorunun yanıtı Atatürk sevgisi:
“....O, saati sordu
Paşalar ‘üç’ dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu. Mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı...”
1923 Devrimi’nin karşıtları “resmi tarih”ten söz ederler...
Peki, Nâzım’ın destanı da mı “resmi tarih”tir.
Yaşamları boyunca Kocatepe’yi ve Dumlupınar’ı görmeyenler için Büyük Taarruz’la 9 Eylül’de İzmir’de noktalanması da “resmi tarih”tir.
İşte o nedenle Atatürk resimli ay yıldızlı bayrağımızın İzmir’de konutlarda yaz kış dalgalanmasını içlerine sinderemezler.
Nâzım’ın dizeleri bende Homeros destanını çağrıştırır zaman zaman...
Destan öyle kolay kolay yazılmaz...
İnsanlık tarihimizde kaç destan var söyler misiniz?
Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”nı okuyorum bugünlerde yeniden...
Destan’ın kaynağı tarihtir...
Troya savaşı yalan, Kurtuluş Savaşı uydurma, resmi tarih...
Demek, Homeros da yalancı, Nâzım da...
***
Türkiye’nin “yol haritası”nı Mustafa Kemal, 30 Ağustos 1924’te çizmiş:
“Üniter devlet-ulus devlet... Demokrasi ve özgürlük!”
Yakın tarihimizi bilmeyen kimi sözde bilim insanları televizyon ekranlarında konuşuyor:
“Üniter devlet-ulus devlet 19. yüzyılda kaldı. Artık dünya küreselleşti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Tahkim var bugün. Türkiye bu kafayla giderse Avrupa’da bile futbol maçı oynayamaz.”
Cehaletin böylesi görülmüş değil!
Büyük zafer kutlu olsun!
Ne diyordu Fazıl Hüsnü Dağlarca:
“Bu ulus kocaman bir şiirdir.”
O kocaman şiiri kimse bölüp parçalayamayacak; dağlarımızı, ovalarımızı, koylarımızı, tarım alanlarını yabancılara peşkeş çekseler de amaçlarına ulaşamayacaklar.
HİKMET ÇETİNKAYA http://www.gercekgundem.com/?c=59841
Cevap: Çalköy 31 Ağustos 1922
Sayın Mehmet Emin Sezen ;
Hukuki net arşivinde kalmış bu güzel iletileri tekrar gündeme taşıdınız ya helal olsun... Bende övünmek gibi olmasın ''amma güzel yazmışım '' diyerek tekrar okudum, okudukça kendimle gurur duydum...
Günümüze geldim baktım bu gerçek anlatımın tam tersini yaşatmak isteyen yöneticilerr olduğunu bir kez daha üzüntü ile gördüm...
Açılım saçılım dağılım bölünüm kapsamında ortalığı toz duman eden bu arada ceplerini dolduran gaflet ve delalet uykusundaki yönetimin açılımına bir katkıda ben yapmak istedim...
Bu açılım da benden olsun...
İçinde bulunduğumuz Eylül ayının adını değiştirelim... Çok güzel bir ad olmasına rağmen ''yaz aşklarının '' sonunu getirmesi biraz hazan biraz hüzünü çağrıştıran ay olmasına karşın değiştirelim..
Ne diyelim '' Özgürlük Ayı'' diyelim... Temmuz Ağustos Özgürlük Ekim Kasım...
1922 nin tam da 1 Eylülünde Mustafa Kemal ''Ordular İlk hedefiniz Akdenizdir İleri...'' demedimi... Daha ayın başında hemde...
Bu emirden hemen sonra aynı gün Uşak ve Kütahya alınmadı mı? Hemen ertesi günü 2 Eylülde Eskişehir kurtarılmadı mı? Anadolunun gelmiş geçmiş en büyük şahlanışlarından birisi başlamadı mı Eytlül le birlikte...
Dursunbey ile Ödemiş 3 Eylül de özgürlüğe merhaba derken, 4 Eylülde Budan ın dokuma tezgahları özgürlüğe merhaba diyordu Bayındır ilşe birlikte... Tire çarşısında Dükkanlar özgürlüğe açılıyordu Kula Sarıgöl ve Simav da bu coşkuya ortak oluyordu 4 Eylül 5 eylüle dönmeden önce...
5 Eylül sabahı ödemişin yaşadığı özgürlük kutlamalarına Alaşehir Bilecik Bozüyük Demirci Salihli Nazilli Sultanhisar Sındırgı Susurluk Pazaryeri Domaniç ve gördes te katılımadı mı ilerleyen saatlerde...
6 Eylül gün ışırken Söke kendisiyle birlikte geçmişin izlerinide taşıdığı Milet Pirene ve Didim le kutlamalara katılmadı mı? Aynı gün Gün akşama kavuşmadan Akhisar Balıkesir Balya Gönen Savaştepe İnegöl Yenişehir Turgutlu da bu büyük düğüne ortak olmadı mı?
7 Eylül de Efelerin kenti Aydın Asırlık çınarlarıyla Germencik Kuşadası İvrindi Torbalı Saruhanlı Turgutlu Kasaba ve Tepeköyde bu mutluluğu yaşamaya başlamadı mı?
8 Eylülde bizim diyebileceğimiz yerlere Burhaniye Havran Selçuk Kemalpaşa Manisa katılmadı mı?
9 Eylül O muhteşem 9 Eylül de İzmir bizim olmadı mı? ( Gerçi bu aralar gevur diyen kendini bilmezler var ama İzmir 9 Eylül 1922 den beri bizimdir bizim kalacaktır... ) Bornova menemen Edremit te bu büyük günde bizim olup Özgür oldular...
9 Eylül günü saat 11 sularında Süvarilerimiz izmir in Konak meydanındaydı... Binbaşı Şerafettin Bey Hükümet konağına şanlı bayrağımızı astığı an o bayrak yedi düvele karşı bir ONUR SANCAĞI olarak dalgalanmadı mı????
Mustafa Kemal 10 Eylül de İzmir e girerken Orhangazi den de zafer haberleri gelip bizleri mutlu etmemiş miydi?
11 Eylülde ise Bursa Gemlik Foça Seferihisar Orhaneli bizleşmedi mi?
12 Eylül de Kırkağaç Mudanya Urla Özgürlük ayını kutlamaya başlıyordu...
13 Eylül şafak vakti ile de Soma bu mutluluğa kavuşarak bayram ilan ediyor yer yerinden oynuyordu...
14 Eylül de ise Bergama Dikili Karacabey aynı özgürlük şarkısına başlamadı mı?
Ayvalık 15, Çeşme 16, bandırma 17 erdek 18 Eylülde bu mutluluğa ortak oldular...
E ben yoruldumm.. Eylül ayı artık Özgürlük ayı olmalı çok yakışır... Açılıma da uyar...
Cevap: Çalköy 31 Ağustos 1922
Öncelikle konu sahibi ve takipçilerine derin saygılarımı sunuyorum.Yazıların tamamını okuyamadım ama Altıntaşlıyım,o toprakların insanıyım ilgimi çekti yarın yazının tamamını okuyacağım saygılarımla