Merak ettiğim çok şey var, ama en azından bu başlık altında şu konulara açıklık getirmenizde fayda var.
Tuncay Özkan hakkında ne düşünüyorsunuz?
O konuşmalar montaj mı? Yoksa Tuncay Özkan böyle konuşmalar yapmış olabilir mi?
Printable View
Merak ettiğim çok şey var, ama en azından bu başlık altında şu konulara açıklık getirmenizde fayda var.
Tuncay Özkan hakkında ne düşünüyorsunuz?
O konuşmalar montaj mı? Yoksa Tuncay Özkan böyle konuşmalar yapmış olabilir mi?
Sayın sdt23;
Tuncay Özkan'ın bunları söylemediğini iddia edeni görmedim. Sizin Yımaz Dikbaş'tan yaptığınız alıntı sonrasında eleştiri mesajları gelmiş ama dikkat ederseniz bu eleştirilerin hiç birisinde de "Tuncay Özkan bunları söylememiştir" diyen yok. Bir takım laflarla Tuncay Özkan açıkça veya üstü kapalı olarak savunuluyor, ama "bunları söylememiştir" denilemiyor.
Tuncay Özkan'ın meydanlarda veya tv'lerde konuşmalarını izlediyseniz, üslubunun bunlara uygun olduğunu da anlamışsınızdır. Ben söylediği kanısındayım.
Sayın sdt23, Sayın Bilgili,
Dikkatli okursanız Ergenekon davası ile ilgili yaptığım yorumlarda ne açıkça ne de üstü kapalı olarak, belirli bir sanık ya da sanıkları savunmuş değilim. Yazılarımda hep usule ilişkin eleştirilerde bulunuyor, esasa hiç değinmiyorum ki zaten bu benim görevim değil. Bu konuya yaptığım yorumla da, her zaman yaptığım gibi kendimce tespit ettiğim çelişkileri dile getirdim. Yılmaz Dikbaş’ın yazısında belirtmiş olduğu, darbeci olmakla yargılanan sanıkların aynı zamanda Harbiyelilerin kökünü kurutmayı planladıkları iddiası da tespit etmiş olduğum çelişkilerden biri sadece. Bir insan/grup hem darbeci olup hem de darbeyi yapacak olanların kökünü nasıl kurutur; darbeyi yapacak olan güç kökünün kurutulmasına seyirci mi kalacaktır; darbeyi yapacak olan güç kökünün kurutulacağına dair istihbaratı elde edemeyecek ve önlem alamayacak kadar aciz midir; dahası kökünü kurutacak olanlarla birlikte örgüt faaliyeti yürütecek kadar akıldan ve mantıktan yoksun mudur? Bunlara benim aklım ermiyor, sizinki eriyorsa ne olur bana da izah edin…
İletişimin tespiti tutanaklarında yazanlara inanıp inanmadığıma gelince, Tuncay Özkan bizzat söylediğini kabul ediyorken (Harbiyelilerle ilgili ifadesinin kendisine sorulması üzerine, kızgınlıkla beyan ettiği bir söz olduğunu dile getirmiş savunmasında.), bana bu konuda yorum yapmak düşmez takdir edersiniz ki… İddianameyi okursanız bunu tartışmaya gerek dahi olmadığını görürsünüz.
Arkadaşlar, yazar yazısının hukuki değil siyasi olduğunu en başında belirtmiş, siyaseten Tuncay Özkan’ı ve üslubunu beğenip beğenmemek herkesin kendi takdiridir, bu yazıyı okuduktan sonra fikrini değiştirip değiştirmemek de… Beni ilgilendiren kısım da bu değil zaten. Sizleri bilmiyorum ama bir iddianamenin, sanıkların özel ya da siyasi hayatları aleyhine koz olarak, propaganda aracı olarak kullanılmasını, kullanılmasına yargının alet olmasını ben kabul edemiyorum...
Tuncay Özkan dinlendiği ve iletişimi tespit edildiği için bunları okuyabiliyor ve yorum yapabiliyoruz. Peki ya diğerleri? Silahlar yeterince eşit mi sizce?..
Yeteri kadar açık olmuştur umarım…
Sayın Yüksel;
Sizin de belirttiğiniz üzere, Tuncay Özkan'ın kendisi de bu sözleri "bir kızgınlık anında da olsa" söylemiş olduğunu kabul ediyor. Hangi ortamda ve hangi koşullarda söylediğinin takdirini şu aşamada ben de yapamıyorum, okuyanlar bir şekilde değerlendirecektir. Ancak, konuşma üslubunun oldukça hırçın olduğunu hep gördük. Bu nedenle söylemiş olduğu kanısında olduğumu belirttim.
Ergenekon davası ile ilgili görüşlerimi zaman zaman kısa da olsa belirttim. Ben, bu ülkede "vatan kurtarma" adı altında derin örgütlenmenin var olduğuna ve bir takım pis işlere bulaştıklarına inanıyorum. Yargılananların tamamının bu işin içinde olduğunu düşünmüyorum, en azından bir kısmı ile nedensellik bağı kurmanın zor olduğu kanısındayım.
Esasen, bu dava ile ilgili endişem; çemberin çok geniş tutularak ilgisiz kişilerin de işin içine çekilmesi sonucunda davanın sulandırılmış olması ve bu nedenle de gerçek suçluların da suçsuzlar sayesinde paçayı kurtarma ihtimalidir.
Selamlar, saygılar.
Tuncay Özkan metinde sunulduğu gibi sinkaflı konuşmuş mudur?
Konuşmuş olma ihtimali çok fazla.
Nereden biliyorum bunu?
Çünkü kendisini 1983 yılında Gazi Ün. BYYO'na girdiği zamandan bu yana tanıyorum. Hatta şu kadarını da söyleyeyim; o farklı ben de farklı bir düşünceye sahip olduğumuz halde, o merhum Süleyman Arslan'dan aldığı İdare Hukuk Dersinden, ben de Korkmaz Alemdar'dan aldığım Kitle İletişim Kuramları Dersinden aynı dönemde okuldan atıldık.
Dolayısı ile Tunçay Özkan'ı tanıdığım gibi Tuncay Özkan ile yolu kesişen Şıh Şamil Tayyar'ı da çok iyi tanıyorum.
-
Tuncay Özkan'a atfedilen bu konuşmaları makul görebilir miyim diye sorarsam cevabım "Hayır" olur.
Minik bir iki soru;
Peki günlük hayatta siyasetle uğraşsın ya da uğraşmasın, belirli bir konumu olsun ya da olmasın başka kişiler de benzer biçimde telefon görüşmeleri yapmıyor mu? A ve B'nin yaptığı böylesi bir telefon görüşmesi içeriğinin ahlaken kabul edilmezliğini bir yana bırakır isek ne tür bir suç oluşturur? En azından böyle bir durum tutuklanmayı gerektirir mi?
Tuncay Özkan ya da başkalarının sunulu metindeki gibi bir tarzda konuşmaları biraz da TOPLUMSAL ZİHNİYETİ irdelememizi gerektirmez mi?
Ferit Bernay serbest bırakıldı.
Kamer Genç te Silivri ye duruşmaları takip etmeye gitti. Fakat sele yakalandı ve cezaevi civarında mahsur kaldı. Abi çok dolaşıp durma oralarda seni de kaybetmeyelim.
En son aldığım istihbari bilgilere göre, hepsi salıverilecek; yanlız kılıfına uydurmaya çalışıyorlar.
CMK avukatlarının boykotu dolayısı ile baro ergenekon davası sanıklarına avukat atayamadığı için mahkeme aralarında "menfaat çatışması" olmasına rağmen danıştay sanıklarının avukatlığını yapan meslektaşlarımızı ergenekon davası için de atamış.