Re: Kedi sevmeyen girmesin
Kediler
MAHFİ EĞİLMEZ
EKONOMİ / 21/09/2008/RADİKAL
mahfie@gmail.com
İlkbaharın başlarında siyah beyaz bir kedi gelir oldu bizim arka kapıya. Başladık evdeki yiyecekleri vermeye. Sonra baktık olmayacak gidip kedi maması aldık ve onu vermeye başladık. Adını da Beşiktaşlı koyduk. Epey bir süre bize gelip mama yedi. Arada bir sitedeki başka evlerin önünde de bir şeyler atıştırırken görüyorduk Beşiktaşlı’yı. Ama bizi görünce hemen koşup geliyor ve sanki bizim kedimizmiş gibi yapıyordu. Sonra başka bir siyah beyazlı kedi çıktı ortaya dört yavrusuyla birlikte. Hepsi siyah beyazlıydı. Bunların adını da Çarşı grubu koyduk. İçlerinden bir tanesinin gözlerinin biri mavi öteki yeşildi. Yani Van kedisi gibiydi. İşte tam o sıralarda Çarşı grubu’nun kendini feshetmesi meselesi spor basınının gündemine bomba gibi düştü. Gerekçe Çarşı grubunun Beşiktaş’ın önüne geçtiği şeklinde açıklanmıştı. Sanki, ona nazire bizde de Çarşı grubu öne geçti ve Beşiktaşlı’yı kaçırdılar. Birisi anne olmak üzere beş yeni kedimiz olmuştu. Aramızda sıkı bir ahbaplık oluştu bu ekiple. Ama her şeyin sınırı vardı. Sınır evin kapısıydı. Eve giremiyorlar, mamalarını kapıda yiyorlardı.
Günlerden bir gün Beşiktaşlı’yı gördüm uzaktan ve pisi pisi diye çağırdım. O kadar yemeğimizi yemişti tanırdı herhalde. Tanıdı tanımasına ama gelemedi. Çarşı grubu bunu ciddi biçimde korkutmuştu anlaşılan. Üzgün bakışlarla uzun uzun baktı ve orası artık benim bölgem olmaktan çıktı der gibi miyavladı. Arada sırada görüyoruz Beşiktaşlı’yı ama bizim evin çevresine pek yaklaşamıyor. Çarşı grubu bir süre sonra eksildi. Van kedisine benzeyen farklı gözlü olanını komşunun bir arkadaşı almak istedi. Biz de verdik. Çünkü sonuçta bu kedileri biz besliyoruz ama onları tam olarak da sahiplenmiş değiliz. Bunlar kaldı dört kedi. Eski sıklıkla olmasa bile hala bize geliyorlar ve mamalarını yiyorlar. Adını kulaklarının içinin renginden dolayı pinky koyduğumuz kedi sürekli gelip gidiyor. Beni siteye girerken gördüğünde koşa koşa gelip karşılıyor ve eve kadar eşlik ediyor.
Biz bu çarşı grubuyla haşır neşirken yaz ortalarına doğru bir gün bir baktık arka kapıda başka bir grup var. Alacalı bulacalı zayıf yapılı bir anne almış üç yavrusunu gelmiş bizim kapıya. Yavrulardan birisi sarı beyaz olduğu ve Fenerbahçe’nin nostalji formasına benzediği için adını Fenerbahçeli koyduk. Biz başladık bu ekibi de beslemeye. Derken birden fark ettim ki bu yaz on kediyi neredeyse nüfusumuza almışız. Çarşı grubunu ön kapıya alıştırdık uzun uğraşılardan sonra. Zayıf anne ve yavruları da arka kapıya alıştılar. Bu iki ekibi birbiriyle karşılaştırmadığımız sürece sorun olmuyor. Ama kazaen bir araya geldiler mi inanılmaz bir savaş başlıyor aralarında. Mırlamalar, pençe atmalar, pıhlamalar, ne ararsanız var. Hepsine yetecek kadar yiyecek veriyoruz ama geçinemiyorlar.
Son zamanlarda Pinky ile Fenerbahçeli’nin evin içine girmesine izin veriyoruz. Ötekiler bu duruma çok bozuluyor ve ‘onların ne ayrıcalığı var’ diye sorar gibi bakıyorlar ama ne yapalım olaylar böyle gelişti ve bu ikisi sevimlilikleriyle evin içine kısa sürelerle girme iznini kopardılar. Son birkaç günde bir değişiklik daha gözlemledik. Fenerbahçeli bizi görünce eskisi gibi koşarak gelmiyor. Son haftalarda takım döküldüğü için mi nedir bilinmez böyle perişan bir görünümü var.
Sabah akşam bu kedilere yemek vermek, yavrulara süt vermek filan derken bayağı bir iş ediniyor insan. Ama onlarla uğraşırken de her şeyi unutuyor. Hatta geçenlerde yazımı yollamayı unuttuğum için Ruhi Sanyer aradı ve yazımın ne olduğunu sordu. Ben de bu kedi işini söyleyemedim tabii ve “Yazı bitmek üzere, hemen yolluyorum” dedim. Piyasalar karma karışık giderken kedilerle uğraşmak insanı bayağı rahatlatıyor.
yatağa işemicen diye kaç kez söledim sana hııııı
Re: Kedi sevmeyen girmesin
Re: Kedi sevmeyen girmesin
Re: Kedi sevmeyen girmesin
Bu koca göbekle nasıl tırmanacağım?