Sayın Bilgili,
Hakkımda fikir kısırlığı ve kendini tekrar eden bir yapı ile eleştiride bulunuyorsunuz ama
siz de o bile yok...
İşiniz gücünüz
tescilli "düşünürlerden" İNTİHAL!
:)
Printable View
Sayın Bilgili,
Hakkımda fikir kısırlığı ve kendini tekrar eden bir yapı ile eleştiride bulunuyorsunuz ama
siz de o bile yok...
İşiniz gücünüz
tescilli "düşünürlerden" İNTİHAL!
:)
Nasıl olsa para ile değil, isteyen istediği kadar sayıklayabilir amma ne fayda...
"Sayıklama
İki dere
Bir ırmak etmez,
İki ırmak,
Bir deniz.
Ya sendeniz
Ve bendeniz
Okyanusa iki taş
Son nefesle,
Her şey tertemiz... " demiş şair , o da...
İS Tİ FA
Amma gene de ne fayda !
Geçti Bor'un pazarı...
Değer verdiğim bir Hocam'ın Görüşlerini aynen aktarıyorum..
CHP Solcu, Sosyal Demokrat ve "İlerici" bir Parti mi?
22.07.2007
- Hocam, son zamanlarda CHP’nin ne menem bir parti olduğu konusunda kafam biraz
karışık; size bu konuda birkaç sual sorabilir miyim?
- Elbette, Çekirge.
- İddiaya göre CHP cumhuriyetçi ve halkçı, hatta solcu, sosyal demokrat ve dahi ilerici bir parti imiş. Son zamanlarda önce Meclisi sonra Anayasa Mahkemesini tehdit, zinde güçleri darbeye davet, “uzlaşma” adı altında Meclis dışından bir cumhurbaşkanı dayatma gayretlerini görünce, solculuk, sosyal demokratlık, ilericilik, halkçılık vs.
konularda biraz zatı alinizden, biraz da bu konularda mürekkep yalamış ‘erbabı mütalaa’dan öğrendiğim kadarıyla CHP’nin halkçı, cumhuriyetçi, solcu, sosyal demokrat veya ilerici bir parti olmadığını düşünmeye başladım, ne buyurursunuz?
- Hmm, aferin Çekirge, biraz geç de olsa kafanın karışması hayra alamet. Kafanın durulması için önce biraz karışması iyidir. Kuşkularında pek haksız sayılmazsın evlat.
- Biraz açsanız hocam?
- Şimdi bak evlat, “Heratlı eski üstadlar”ın minyatür sanatının ne manaya geldiği üzerine derin felsefe yaptıkları, “Raviyanı ahbar ve nakilanı asar”ın bazen hayretü minnetle, bazen de nefretü ibretle roman sayfalarında dehşetengiz kıssalar hikayet ve rivayet ettikleri devirlerde, Türkiye’li bazı üstadlar da bu Cumhuriyet Halk Partisi’nin ne yandan bakılsa bir “hilkat garibesi”ne benzediğini söylerlerdi de inanasım gelmezdi.
Aradan zaman geçtikçe, köprülerin altından sular aktıkça, Türk demokrasisinin üzerinden darbeler geçtikçe ben de aynı kanaate vardım diyebilirim. Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli münevverlerden biri olan, Allah rahmet eylesin, aramızdan biraz zamansız ayrılmış olan rahmetli İdris Küçükömer taa 1960’ların sonlarında “II. Abdülhamit’ten beri süregelen kavgada ‘ilerici’ görünenler gerçekte gerici, ‘gerici’ görünenler de gerçekte ilericidir” demişti de, kızılca kıyamet kopmuştu.
- Nasıl yani hocam?
- Biraz sabret evlat, bu konuya tekrar döneceğim, ama önce şu CHP’nin cumhuriyetçiliği ile halkçılığı meselesini, sonra da zikredilen öteki sıfatlarını ele alalım.
- Lutfedersiniz hocam.
- Eğer bunca yıldır yaladığımız mürekkebin biraz hatırı varsa, denebilir ki, ufak kesintileri bir kenara bırakır da 80 küsur yıllık tarihine bir bütün olarak bakacak olursak CHP’nin nasıl adının veya kendisine yakıştırdığı sıfatların ne kadar uzağında olduğu görülecektir.
- İsterseniz parça parça gidelim hocam, zaten kafam karışık, iyice karışmasın.
İlk sorum şu:
CHP “cumhuriyetçi” bir parti midir?
- Elcevap: Hayır.
- Nasıl yani?
- Eğer “cumhur” çoğunluk demekse, dolayısıyla cumhuriyet “çoğunluk rejimi” ise, binaenaleyh cumhuriyetçi bir partinin çoğunluğun tercihlerine saygılı bir parti olması gerekiyorsa, CHP cumhuriyetçi bir parti değildir. Dahası, hiçbir zaman da olmamıştır, ne tek parti döneminde, ne de çok parti döneminde.
- Anladım hocam, peki CHP “halkçı” bir parti midir?
- Elcevap: Hayır.
- Nassı yani?
- Ankaralı Namık’ın kaseti gibi konuşma Çekirge, “nassı” denmez, “nasıl” denir!
- Özür dilerim hocam, “nasıl yani?” demek istemiştim, dilim sürçtü.
- CHP halkçı bir parti değildir, çünkü halkçı bir partinin halkın taleplerine cevap vermesi, halkın tercihlerine saygılı olması, yöneticilerinin halktan biri gibi olmaları beklenir. Oysa CHP kurulduğu günden beri kendisini halkın üstünde, halkı da eğitilip adam edilecek, “çağdaşlaştırılacak” bir kalabalık yığını olarak görmüştür. CHP’li bazı devletlülerin ilk devirlerde halkı Ankara’nın bazı mutena semtlerine sokmadığı rivayet edilir; onların torunları da deniz kıyısı ve parklar gibi dinlenme mekanları ve piknik alanlarında halkı görmeye tahammül edemiyorlar.
- Bir de şu solculuk meselesine gelsek?
- Değerli romancı İhsan Oktay Anar’ın dilimize kazandırdığı nefis deyimle, “raviyanı ahbar ve nakilanı asar” bazen yaşamış gibi, bazen de yaşamışlardan işitmiş bir eda ile hikayet ve rivayet ederler ki, solculuk-sağcılık meselesinin aslı Fransız Devriminden sonra oluşan Meclis’te kimlerin Kralın—veya oradaki zevatın en ileri geleninin —sağına, kimlerin de soluna oturduğuna dayanmaktadır. O zaman değişimden ve özgürlükten yana olanlar Kralın soluna oturduğu için bunlara “solcu”; statükodan, eskinin devamından yana olup özgürlük ve değişime karşı çıkanlar ise devletlünün sağına oturduğu için bunlara da sağcı denmiştir. Gel gör ki Türkiye’de CHP daima değişimden korkan, özgürlük taleplerine “rejim korkusu” nedeniyle karşı çıkan, statükodan yana tavır alan, devletçi ve seçkinci bir çizgi izlemiştir. Buna karşılık değişimci ve özgürlüklerden yana tavır almış olan partiler DP, AP, ANAP ve AKP gibi hep merkez sağdan çıkmıştır. Bu anlamda CHP’nin solcu bir parti olmadığı açıktır. Belki de bu yüzden Türkiye’de sağcı ve solcu kavramlarına takla attırmak gerekmektedir.
- Ya CHP’nin sosyal demokratlığına ne buyurursunuz hocam?
- O da bir başka faciadır Çekirge. Sosyal demokrasi sosyalizm ile demokrasinin sentezlenmesinden meydana gelmiş bir siyasi ideolojidir. Özü itibariyle sosyalizmin eşitlik ve sosyal adalet gibi ideallerinin demokratik yollarla gerçekleştirilmesini amaçlar.
Sosyalizmin en büyük derdinin, sömürü düzeni olduğunu iddia ettiği kapitalizmi devirmek, sermayedar sınıfı tahtından indirip proleteryayı iktidara getirmek olduğu dikkate alınınca, sosyal demokrasi bir işçi sınıfı ideolojisi olma eğilimindedir. Sosyal demokratların bu anlamda emeğin hakkını korumaları, toplumun orta-altı ve yoksul kesimlerinin dertlerine çare üretmeleri beklenir. Sosyal demokrasinin yakın tarihteki tipik temsilcileri İngiliz İşçi Partisi ile Alman Sosyal Demokrat Partisi olmuştur. Onlarla karşılaştırınca maalesef CHP’nin bir sosyal demokrat parti olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Zaten Türk halkı da böyle düşünüyor olmalı ki, CHP onlarca yıldır işçilerden, emekçilerden, gecekondu halkından, köylülerden, dar ve sabit gelirlilerden, yoksullardan oy alamamaktadır. Sözde sosyal demokrat bir partinin esas itibariyle kentli zenginler ve taşralı eşraftan, iktidar seçkinleri ve tuzu kuru kesimlerden oy alması, ama asıl toplumsal tabanı olması beklenen işçi ve köylü kesiminden oy alamaması oldukça manidardır.
- Valla hocam Orhan Abimin “Hangi dala el attık da kurumadı ki..” vecizesi misali CHP’nin hangi güzel sıfatına el atsak elimizde kalıyor. Şu ilericilik meselesine ne diyorsunuz?
- Şimdi Çekirge “ilericilik” çok netameli, tartışmalı bir kavram; bu ilericilik gericilik kavramlarını dillerine pelesenk edenler genellikle tarihin düz bir çizgi üzerinde ilerlediğini, geçmişe ait ne varsa kötü ve geri, bugüne ait ne varsa iyi ve ileri olduğunu varsayarlar, ki bu bir yanılsamadır. Dün de iyi ve kötü şeyler yanyana vardı, bugün de var, yarın da olacak. Bu anlamda ilericilik-gericilik kavramsallaştırması ideolojik üstünlük kurma heveslilerinin bir hüsnü kuruntusundan ibarettir. Buna rağmen, haydi tartışmanın hatırı için, diyelim ki ilericilik-gericilik diye bir şey gerçekten var. O zaman da CHP’nin ilerici bir parti olmasına imkân yok; çünkü CHP’nin temsil ettiği veya savunduğu devletçilik, baskıcılık, demokrasi düşmanlığı, otoriteryenizm, dışa kapanmacılık, özgürlük hasımlığı ve değişim karşıtlığı gibi fikir ve tutumlar bugünü değil, eskiyi, geçmişi, faşist tek parti rejimlerini karakterize eden fikir ve tutumlardır. Bu anlamda CHP ilerici değil, maalesef gerici bir partidir. Korkarım bu durum, bazı üç kuşak öteden CHP’li iyiniyetli değerli aydınların ileri sürdüklerinin aksine, şimdiki genel başkan Deniz Baykal’ın şahsına bağlı bir durum değil; Baykal’dan önce de CHP’nin durumu esas itibariyle böyleydi. Zaten rahmetli İdris Küçükömer 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yılların başında “Düzenin Yabancılaşması” adlı bence çok önemli eserinde Türkiye tarihindeki “ilericiler”le “gericiler”in yer değiştirmesi gerektiğini, İttihat ve Terakki, ilk Meclis’te Birinci Grup, Cumhuriyet Halk Fırkası ve daha sonra da CHP’nin gerici; Abdülhamit, ilk Meclis’te İkinci Grup, Demokrat Parti ve Adalet Partisinin (o zamanlar henüz ANAP ve AKP yoktu!) de ilericileri temsil ettiğini söylediğinde henüz sahnede Baykal falan yoktu. CHP’nin sorunu zihniyetle ilgili, kişilerin katkısı bir dozaj ve üslup farkı yaratabilir, ama niteliksel bir fark değil.
- Çok teşekkür ederim Hocam; sanırım “anladım ben onu!” Mevzu ilginç de hocam, nasıl desem, dostun düşmanın bizim Osman’ın mesaisini fazla meşgul etmemek açısından diyorum, şey etseniz, toparlasanız, tam süper olacak!
- Haklısın evlat, milletin tek derdi bizim muhabbetimizi takip etmek değil ya, herkesin işi gücü var; binaenaleyh kısa keselim, Aydın havası olsun. El hasılı vel kelam, evlat, CHP adının söylediğinin aksine cumhuriyetçi de değildir, halkçı da; parti ileri gelenlerinin ileri sürdüklerinin aksine bu parti solcu da değildir, sosyal demokrat da, ve dahi—eğer öyle bir şey varsa—“ilerici” de değildir. Bireye karşı devletin, sivillere karşı askerin, demokrasiye karşı darbenin, özgürlüğe karşı yasakların ve baskıların, değişime karşı statükonun yanında saf tutan, seçilmiş Meclisin de halkın da cumhurbaşkanı eçmesine karşı çıkan, zinde güçleri kışkırtarak siyasi kriz yaratıp sonra da suçu başkasına atan, yıllardır işçi-köylü-yoksul kesimden destek görmeyen bir parti yukarıda sayılan sıfatların hiçbirini hak etmiyor demektir. Tam seçim öncesi kimsenin moralini bozmak istemem ama, bu kafayla gittiği sürece bu partinin “kıyametin sonuna kadar” Türkiye halkından tek başına iktidar vizesi alabilmesi muhaldir. Liderlerin değişmesi yetmez evlat, zihniyet değişmeli, zihniyet.
info@mustafaacar.com
Kırıkkale Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
Ankara Yolu 7. km 71450 KIRIKKALE
Nazım ALPMAN
nazim@internethaber.com
17 Kasım 2009 Salı
Cumhuriyet Halk Partisi en fazla “yanlış anlaşılmaktan” yakınır. Şimdi de aynısı oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, TBMM’de “Kürt Sorunu” görüşülürken şahane(!) bir konuşma yaptı.
Sonuçlarını görerek yaşıyoruz… Başta Aleviler olmak üzere Türkiye kamuoyu ayağa kalktı.
Onur Öymen önce “yanlış anlaşıldım” dedi. Sonra başladığı yere döndü:
-Evet, Dersim doğrudur!
İnsan hakları ihlal edilmiştir, katliam yapılmıştır, hukuksuzluk vardır… Daha pek çok yanlış sıralanabilir. Zaten sıralanıyor da… Ama en fazla Dersim’in birinci kuşak tanıtları hayatta… Yaşadıklarının acı izleri olanca diriliğiyle bedenlerinde ruhlarında duruyor. Onların gözlerinin içine bakarak konuşmasını sürdürüyor, ekselans büyükelçi…
Kendi partisi içinde bile kendisine yönelik tepkiler yükselince bu sefer tarihsel bir çıkış yapıyor:
-Ben Atatürk’ü savunuyorum!
Haydaaa…
Sayın ekselans zatıâlinizin önce kendinizi savunmanız gerekmez mi? Siz halktan oy isteyen, isteyecek, bu yol ile de parlamentoya girip milli irade şarkıları söylemeye devam edeceksiniz. Ama onun yerine “İyi ki Alevileri Dersim’de katletmişiz” derseniz o camiadan hangi yüzle oy isteyeceksiniz?
Bütün bu çapraşık sorular ve sorunlar orta yerde dururken ekselans Türkiye’nin on yıllardır yönetim can simidini ortaya atıp ona sıkıca sarılmayı yeğliyor:
-Ben Atatürk’ü savunuyorum, siz Atatürk’e karşı mısınız?
Oh, ne güzel değil mi?
Türkiye’de kimse Atatürk’ten hesap soramayacağı için, onun adını kullanıp bütün marifetlerini sergileyenler, kendilerini bu zırhın arkasına atıp kurtulabiliyorlar.
-Niye insan haklarını ihlal ediyorsunuz?
-Ama ben Atatürkçüyüm!
-Sendikaları kapatıp, toplu sözleşmeleri yasakladınız, niye?
-Biz Atatürkçüyüz!
-Amerikan üsleri açtınız?
-Atatürkçüyüz!
Böyle diyerek Türkiye’nin sol yanını kesip koparttılar.
Atatürkçüler, her askeri müdahalede ülkeyi biraz daha sağa kaydırdılar. Kendilerine toplumsal taban bulmak için din faktörünü kullandılar. 12 Eylül’ün lideri General Evren Kuran’dan ayetler okuyarak laiklik mücadelesi yaptı!
Sonunda getirdiler ülkeyi dini referans alan siyasi partiye teslim ettiler. Sorulduğunda da burunlarından kıl aldırmadılar:
-Biz ne yaptıksa Atatürkçülük için yaptık!
Bugün her şey ortada…
Verdikleri zararlara karşın büyük bir pişkinlik içinde aynı enstrümanı kullanıyorlar:
-Atatürk’ü savunuyoruz!
Artık kimse bu içi boş nakaratları yemiyor.
Eğer CHP Aleviler ile aralarına örülen “Onur duvarını” kaldırmak istiyorsa karar vermeli:
-Onur’suz parti yönetimiyle onurlu CHP arasında seçim yapmalı!
Pardon ama siz "İstanbul'un neresindensiniz?"...
Bence siz AŞİYAN'ın yolunu bile bilmez
iflah olmaz bir "BEYKOZ"'lusunuz...
sizler için DEMOKRASİ yüzyıllar önce "BURAK" iken
şimdilerde
süpher bir "CHALLENGER"...
Haydi acar kardeş
son anonslar yapılıyor
kaptan pilot NOAH O BABA bekler sizi...
Kalkıyor NOAH'un gemisi...
ONE WAY TİCKET...
ONE WAY TİCKET...
ONE WAY TİCKET...
ONE WAY TİCKET...
TO THE BLUUUUEEEEEEEEE...
:))))
Not: Beykoz, bir simge maksadıyla kullanılmıştır... Sözüm meclisten İÇERİ...
İşte CHP'nin problemi...
Tebrik ederim bay Nazım'ı...
CHP, Kemalizmi mankurtlaştıran safralarından kurtulamadıkça
ne Mustafa Kemal'i
ne de cumhuriyeti kurtarabilir...
En büyük safra
safraların kök hücresi de İSMET'tir...
Gazetecinin yazmış oldukları
bilmez mi ki
ne şimdiki CHP'yi
ne de Mustafa Kemal'i bağlıyor...
Aksini ispat edene kadar bu gazeteci ve şürekaları ile sizler
BEN BURADAYIM...
vesselam!
:DD
Öymen övünsün dursun
Nasıl olsa Kılıçdaroğlu var değil mi, asıl kabahatli...
Millet de yuttu !
Yurt içi tepkiler hala devam ediyor...
Bu da yurt dışından
Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF), CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'i TBMM'de yaptığı konuşmadan dolayı Alevilerden bir an önce özür dilemeye ve milletvekilliğinden istifa etmeye çağırdı.
AABF'den yapılan yazılı açıklamada, "Onur Öymen'in Meclis'teki bu konuşmasını şiddetle kınıyoruz. Onur Öymen, onursuzluk yapmadan Alevi toplumundan özür dilemeli, partisinden ve milletvekilliğinden hemen istifa etmelidir" ifadesi kullanıldı.
"CHP'nin milletin partisi olmadığı, devletin derin kurallarına bağlı kaldığı" belirtilen açıklamada şöyle denildi:
"Onur Öymen'in yaptığı, sadece bu derin niyetin ve kuralların istemeyerek dışa yansımasıdır. CHP'nin tüm üst düzey kadroları, Türk-İslam sentezinin tavizsiz savunucuları olmuşlardır. Kadrolar süreçle değişse de, zihniyet asla değişmemiştir. CHP'de hala aktif olan Alevi milletvekillerine ve parti yönetim kurulunda yer olan Alevi üyelere sesleniyoruz: Bu gelişmelerden ne kadar rahatsız oluyorlar? Yaptırımları ve tepkileri ne olacak? Doğrusu bunu merak ediyoruz."
http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=255936
Bu açıklamayı yapan insanlar kendilerini bir "hizmetçi" değil ve ısrarla bir alevi olarak tanımlıyorlarsa
ben de HACI BEKTAŞ-I VELİ'yim...
Tarihi çarpıtanları elbet bir gün ÇARPACAĞIZ!
Dedik ya CHALLENGER kalkıyor...
Unutmadan yolculardan hiçbiri KOYUN değildir ama derin dondurucuda bol bol pirzolalar mevcuttur...
Sütü ile yünü ile faydalı olmaya ve yaranmaya çalışan KOYUNlara duyurulur...
Sİte yönetiminden ricamdır...
Tescilli CHP düşmanı site ve şahısların alıntılarının taşınması işi eleştiri sınırlarının ötesine taşımaktadır...
İntihallere izin vermekle tartışma ortamına değil propogandaya hizmet durumuna düşülmektedir...
Saygılarımla...