http://www.turkiyegazetesi.com.tr/ma...aspx?id=476487
Behçet Fakihoğlu tekrar yazdi köşesinde, ataker senin msji görünce ben de metnimi gönderdim kendisine. direk yayinlamiş. bombardimana devam arkadaşlar.
Printable View
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/ma...aspx?id=476487
Behçet Fakihoğlu tekrar yazdi köşesinde, ataker senin msji görünce ben de metnimi gönderdim kendisine. direk yayinlamiş. bombardimana devam arkadaşlar.
google alert diye bi uygulama var bilmeyen arkadaşlar için söyleyeyim bu arada,
ilgilendiğin başlığı yazıyosun, mail adresini giriyosun nete o konu ile ilgili bilgi girişi oldumu sana mail atıyo,
bu konuların takibinde çok faydalı, tavsiye ederim.
devam arkadaşlar..
13 yaşında ailemin kısıtlı maddi imkanları nedeniyle çocuk yaşta askeri liseyi tercih ettim. Öğretmen çocuğuyum. 1993-2001 seneleri arasında 8 sene askeri okulda okudum. Bana yapılacak masraflar için babam ve ben oldukça yüksek meblağlı yüklenme senetlerine imza attık. Aksi durumda okullarda okumama müsaade edilmeyecekti tabii olarak. 2001 senesinde Harp Okulu ’ndan mezun oldum ve subaylık görevime başladım. TSK önemli ve değerli bir kurumdur. Peygamber ocağıdır, vatanın güvenliği için olmazsa olmazdır. Ancak mesleğin bana göre olmadığını yıllar içerisinde anladım. Meslekten ayrılarak sivil olmak, çalışarak ülkeme faydalı olmak istedim.
Malumuz olduğu üzere; 926 sayılı TSK personel kanununun 112 'nci maddesi uyarınca subay ve astsubaylar 15 yıl mecburi hizmeti tamamlamadan istifa edememektedirler. Kanun koyucu 15 yılını doldurmayanlardan istifa etmek isteyenler için bir düzenlemeye gitmediği için maalesef bu süreyi doldurmadan, tazminat ödeseniz dahi istifa etme hakkınız hiçbir şekilde yoktur. Askeri Yüksek İdari Mahkemesi (AYİM) de istifa maksadıyla açılan davaları reddetmiştir. AYİM tarafında kişinin bu kurumun kurallarını kanunlarını bilerek subay/astsubay olduğu dolayısıyla sözleşmeden asla dönemeyeceği bildirilmektedir. Kanaatim konu “baştan bulaşmasaydın” dan çok daha mühim bir noktadadır.
Benim durumumu daha önce yaşamış, halen yaşamakta olan, meslekten ayrılma ihtiyacı duyan ancak yasal imkan olmaması nedeniyle korkan kişiler ve aileleri de böyle düşünüyor olmalılar ki http://imza.la/firar/liste internet adresinde yer alan imza kampanyası her geçen gün artan bir destek almaktadır. Toplanan imzaları siz büyüğümüze arz ederim. Görüşmekte olduğumuz çok sayıda eski ve halen görevde bulunan subay ve astsubaylar mağdur ve çaresiz durumdadır. Konu ile ilgili internet ortamında çıkmış çok sayıda haber ve makale internet adreslerini yazımın son bölümünde sundum.
Yasal istifa hakkımız olmadığı için subaylık mesleğini bırakabilme yollarım:
-Uyuşturucu kullanımı
-İffetsiz kadınla yaşama veya evlenme
-Hırsızlık vb. suçlar
-Aşırı Borçlanma (Gerçek anlamda)
-İrtica (TSK ‘nin tanımladığı)
-Firar
idi. Bu durumda bir subay veya astsubay mesleğini nasıl değiştirebilmelidir?
Kısaca 15 yıllık mecburi hizmet süresini tamamlamadan ayrılmak isteyen subay veya astsubay alenen suça teşvik edilmekte ya YAŞ kararıyla ya da firar ederek meslekten atılma yolu aramaktadır. 15 yıl ne yaparsanız yapın yasal olarak ayrılma hakkının olmayışı ne kadar insan haklarına uygun takdirinize bırakıyorum. 15 yıllık mecburi hizmet kurumsal hassasiyetlerden dolayı düşmese bile 15 yılını doldurmadan istifa etmek isteyen muvazzaf subay ve astsubaylara kendilerine yapılan masrafların tazminatlarını ödemek koşuluyla ayrılma hakkı verilirse kimse disiplinsizlik yapıp atılmak zorunda bırakılmayacaktır.
2008 senesinde meslekten ayrılmanın en uygun olanını !! seçtim ve firar ettim. Toplamda 3,5 sene kaçak hayatı yaşadım. Bu süreçte Askeri Savcılık tarafından hakkımda yakalama kararı çıkarıldığı için polis ailemin evine, jandarma köyümüze 4-5 er defa geldi. Bu adreslerde bulunmadığım için yakalanmadım. Ailem ve tüm tanıdıklarım ile irtibatı kestim. Çevremde suç işlediğim kanısı uyandı. Askeri Savcılığa teslim olamıyordum çünkü, TSK ‘den ilişiğim kesilmesi gerekmekte idi. Aksi durumda meslekten ayrılamaz ve aylarca Askeri cezaevinde yatardım. TSK ilişiğimi 18 ayda ancak kesti, ancak bu defa da hakkımda tazminat davası açıldı. Babama, 2 adet kefile ve bana 39.000 TL + mahkeme masraflarının ödemesi gerektiği bildirildi. 15 senelik mecburi hizmetin 7 senesini tamamlanmış olduğu halde yüksek bir rakam idi. O ana kadar tüm birikimim tükenmiş idi. Askeri Savcılığa yine teslim olamadım çünkü çalışarak bu parayı biriktirmeye başladım. Aksi halde aileme ve kefil dostlarımıza haciz gelecekti. Zorlukla bir işe girdim ve çalışmaya başladım. Askeri Savcılık işe girdiğimi bir süre sonra tespit etti ve işyerime polis tarafından baskın yapıldı. Şans eseri ofis dışında idim, yakalanmadım. Askeri Savcılık işvereni çağırdı, aynı gün işten çıkışım verildi elime. Benim ve ailemin birikimleri ile 39.000 TL rakamını denkleştirmek mümkün olabilmiş idi. Tazminatımı yani devlete olan borcumu ödedim. Sonunda beklediğim zaman geldi ve 05 Aralık 2011 de Askeri Savcılığa bavulumla kendiliğimden gittim. Tutuklanacak ve mahkemeye çıkarılacak idim. Kaçma şüphem olmadığı için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Yurtdışı çıkış yasağı konulduğundan, param olmadığından, işten çıkartılmış ve kaçak olarak başka bir işte de tutunabilmem mümkün olmadığından bir yere kaçmam zaten mümkün değildi. Kaldı ki kendiliğimden teslim oldum.
32 yaşındayım, tazminatımı yasal faizleri ile ödemiş olduğum halde yeni bir mesleğe başlayamıyor, üretime katılamıyor, düzenli bir aile yaşantısı kuramıyorum. Firar ederek ayrılan her subay ve astsubay gibi en az 6 ay 20 gün ile 10 ay arası cezaevinde kalacağım. Cezaevine giriş tarihim şu anda belirsiz. Hayatımdan 3,5 sene gitti daha da ne kadar gidecek belli değil. Mevcut 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesi uyarınca hapis cezası verilmemesi mümkün değil. Kesinlikle bu hapis cezasını çekeceğim. Bu cezanın iptali, para cezasına çevrilmesi, hükmünün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB) söz konusu bile değildir. Mevcut 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesi anayasamızın birçok maddesine de zaten aykırıdır. Ancak bugüne kadar bu kanun değiştirilmemiş/düzenlenmemiştir. Bu nedenle elbette ki askeri savcı, hakim ve görevliler kendilerine kanunla verilmiş görevleri yerine getirmektedirler. İlave olarak tüm bu süreç boyunca TSK ‘ne veya sisteme asla zarar vermek gibi bir düşüncem olmamıştır.
Yani mesleğini değiştirmek isteyen subay astsubaylar 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesinin yürürlükte olması sonucu kanun kaçağı hayatı yaşamak zorunda kalmakta, yuvalar yıkılmakta, aile dramları yaşanmakta, intihara kadar giden psikolojik travmalar yaşamaktadır. Hiçbir resmi iş yapamamakta, hayatını geçindirecek kazancını sağlaması gerekmekte fakat şirketini kuramamakta, sosyal güvenlikli bir işte çalışamamaktadır. Evlenmek üzere olan birisi nikah bile yapamamaktadır. Bu tarzda sayısı çoğaltılabilecek örneklerde görüldüğü üzere hiçbir yasal çıkış yolu bırakmayan mecburi hizmet uygulaması TSK dan ayrılamayan personelin insan haklarının ihlaline sebep olmaktadır. İlgili olarak;
“ANAYASA
MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından, askeri ceza hukuku alanında da suçla ceza arasında akla uygun, kabul edilebilir, amaçla uyumlu bir orantının sağlanması, hukuk devleti olmanın gereğidir. Meslekten ayrılmak istendiğinde hapis cezası ile karşılaşılması akla, mantığa, vicdana sığmamaktadır.
Meslek bir seçimdir ve yapılan yanlış bir seçim Türkiye Cumhuriyeti’nde TSK hariç hiçbir kurumda bu kadar ağır ödetilmemektedir. Bir başka deyişle, hangi devlet memuru veya çalışan işinden ayrılmak istediği için hapis yatmaktadır? Suç işlemek zorunda bırakılmaktadır? Polis, kaymakam, hakim, savcı, doktor, öğretmen vb. herkes mesleğinden ayrılabilmek hakkına sahiptir. Kendilerine harcanmış masrafları ödemeleri gerekiyorsa öderler ve mesleklerinden ayrılabilirler. Suç işlemesine veya hapis yatmasına lüzum yoktur. Uzman çavuş, uzman onbaşı, sözleşmeli subay ve astsubaylar dahi sözleşme zamanları geldiğinde 10-15 sene mecburi hizmet olmadan TSK ‘den ayrılabilmektedirler. Yıllardır sesimizi duyurmaya çalışsak da subay ve astsubaylara bu hak verilmemiştir. Özel şirketler de bir sürü çalışanını binlerce lira masrafla eğitimlere, konferanslara, kurslara göndermekte ama bu kadar masraf yapılan şahıs o işi bırakabilmektedir. Zamanında üzerine para harcanmış/eğitim verilmiş olması o insanı zorla bir kurumda tutma gerekçesi olamaz. Madde;
“ANAYASA
MADDE 18.– Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.”
Askerlik kutsal bir meslektir. Vatandaşlık ödevi olarak zorunlu olarak bir süre veya en azından temel düzeyde yapılması lüzum gelebilir. Olağanüstü bir hal veya savaş hali yok iken subay ve astsubaylar istifa hakkı olmadan zorla çalıştırılamazlar.
Öte yandan Anayasanın 10 uncu maddesi;
“ANAYASA
MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”
Öyle ise kanunların da her kesime eşit uygulanacak şekilde düzenlenmiş olması esas değil midir? Polis dahil tüm mesleklerden istifa hakkı var iken subay ve astsubayların da olmalıdır.
Anayasanın 12 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 12.– Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
…”
Kişiliğimiz gereği kendi istediğimiz mesleği yapabilmek için askerlik mesleğinden ayrılma ve dilediğimiz mesleği seçebilme hakkımızın olmaması anayasaya aykırıdır.
Anayasanın 48 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 48- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.”
Anayasanın 50 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 50.– Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
…”
Askerlik fiziki olarak dayanıklılık gerektiren bir meslektir. Yıllar içinde fiziki yeterliliğini kaybeden personel verilen emirleri/görevleri layıkıyla yerine getiremeyip oda hapsi, cezaevinde hapis cezası alabilmektedir. Askerlikte amirlerin rütbeleri nispetinde artan ceza verme yetkileri vardır, mahkeme/hakim/savcı olmaksızın astlarına ceza verme yetkileri askeri kanunlarda açıkça düzenlenmiştir. Yani sivil memuriyetlerde verilen cezalar yerine TSK ‘de amirler tarafından oldukça ağır cezalar uygulanabilmektedir. Fiziki yeterliliği artık TSK kriterleri gereği yeterli olmadığı için TSK ‘den çıkarılan subay/astsubay ise neredeyse hiç görülmemiştir. Bu durumda subay/astsubay askerlik mesleğini bırakmak istese de istifa hakkı olmadığından meslekten ayrılamaz.
15 yıl Mecburi hizmet uygulamasında subay/astsubayın hapis cezası almadan sistemden istifa ederek ayrılma hakkının olmaması ayrıca Anayasa’nın 38. maddesinde belirtilen “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden
alıkonulamaz.” maddesine de aykırılık oluşturmaktadır. Sözleşmeler tek taraflı olmamalıdır. Belirli şartlar ile, hapis cezası yerine tazminat ödeyerek çalışma sözleşmesinin iptal edilebilmesi mümkün olmalıdır;
“ANAYASA
MADDE 38.–
…
(Ek: 3.10.2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
…
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
…”
“İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir” ifadesi gereği TSK hürriyete kısıtlama getirebiliyor ise 15 sene mecburi hizmet ve öncesinde 2, 4, 8 vb. sene askeri okul öğrenimi de dahil edilerek 17 sene ve daha fazla (benim durumumda ve çoğu subayda TSK da 23 sene bulunmak zorunda olmak) hürriyetin kısıtlanması mıdır? Yoksa uzun yıllar boyu zorla çalıştırılmak mıdır? Hürriyetin kısıtlanması uygulamada her erkek Türk vatandaşının zorunlu askerliğe alınması uygulaması ile karşımıza çıkabilir, seferberlik ilan edilebilir, vatandaşlara ödevler verilebilir. 15 sene mecburi hizmet de mevcut kalır ancak istifa hakkı tanınması ve tazminat ödeyerek ayrılabilmek yolları açık olmalıdır. Zira Savaş şartlarında seferberlik hallerinde zaten silahaltına yani askere alınmalara denebilecek birşey yoktur. Barış şartlarında istifa hakkı tanınmaması neticesi kişi sevmediği halde meslek olarak askerlik yaparak orduya fayda sağlamaz.
Türkiye bir hukuk devletidir. Bu konuda bir şüphe yoktur. Ülkenin bütün işleyişi kanunlarla belirlenmiştir. En temel kanunumuz da anayasadır ve bütün diğer kanunların anayasaya uygun olarak yapılması gerekir. Zaten anayasanın 11. maddesinde bu husus şu şekilde açıklanmaktadır;
“ANAYASA
MADDE 11- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
Tüm meslek gruplarında istifa hakkı var iken ve polis dahil hemen hiçbir meslek grubunda kurumda zafiyete düşülmezken, ülkede bu kadar işsiz genç ve eğitimli nüfus stoğu mevcut iken 15 yıl mecburi hizmet kaldırılırsa sayıca fazla personelin TSK dan ayrılacağı ve zafiyete düşüleceği ifadesi yersizdir. Burada verilecek örnek, TSK’nın yıllardır yöneldiği sözleşmeli subay ve astsubay alımlarıdır. TSK’nın 8 yıl okutarak kıtaya çıkardığı subayıyla 6 ayda aynı hakka kavuşan sözleşmeli subaylar, “Demek ki 8 yıl okutmadan da aynı kalite yakalanabiliyor” düşüncesini destekleyen bir örnek teşkil etmektedir. Sözleşmeli er alımları da ihtiyacın profesyonel ordu yönünde olduğunun ispatıdır. İstenildiği takdirde TSK tarafından lisans mezunu adaylar alınıp yeterli sürelerde eğitime tabi tutularak subay/astsubay yapılmaktadırlar. Kaldı ki düzenini ailesini kuran belli bir sosyal statüye kavuşan insanlar mesleğini neden topluca terk etsin? Böyle bir durumdan endişe ediliyor ise bu kez yönetimin, yöneticilik becerilerinin sorgulanması gündeme gelecektir. Bu da son günlerde Silahlı Kuvvetlerde ihtiyaç duyulan kalifiye yönetim kadrosunun varlığını güvence altına alacak kendi kendisini devamlı sorgulayan bir sistem anlayışının kazanılmasına yardımcı olacaktır.
Personelin zorla tutulması sistemi geliştirmez, tam tersi bankamatikten maaşını alan ve görevin asgari şartlarını yerine getiren bir personel profili oluşturabilir. TSK da mevcut yapının ne şekilde olduğu, bahse konu kanunda iyileştirme yapmak üzere bir komisyon ile incelenebilir.
TSK da görevli doktor ve pilot personelin istifasının zafiyet doğuracağı iddiasına karşın subay/astsubaylar ve ailelerinin 2010 senesinden itibaren sivil hastanelerden faydalanabildikleri gerçeği ortadadır. Kıtalar, er/erbaşlar için elzem doktor sınıfı personelin gelirleri sivil kamu doktorlar ile dengelendiği takdirde zaten kendilerine yapılan yüksek meblağlarda öğrenim masraflarını ödeyerek istifa etmeyecekleri ve askeri doktorluk mesleğinin cazip olacağı ortadadır. Keza pilot personelin de yüzbinlerce hatta milyonlarca tl. eğitim masraflarını karşılayarak istifa etmesi olası değildir.
Türkiye’nin geçirmekte olduğu demokratikleşme sürecinde temel hak ve hürriyetlerin genişletilmesi toplumda memnuniyetle karşılanmaktadır. İnsanımızın çoktan hak ettiği bu özgürlükler ülkenin gelişmesinin en önemli unsurudur.
Bu konuda gerekli hukuki düzenlemenin yapılması için yardımcı olmanızı arz ediyorum efendim. Bizim gibi insanlar memlekete faydalı olabilecekleri bir alanda çalışabilecekken hayatlarının uzun bir dönemi kanun kaçağı olarak yaşamak zorunda kalıyorlar. Yeri gelince pişman olduğunu ifade eden teröristlere bile devlet eliyle yön gösterilirken bize bu muamelenin yapılması içler acısı bir durumdur. Kanayan bir yaradır.
BU UYGULAMAYI DESTEĞİNİZ İLE EN KISA SÜREDE DEĞİŞİKLİKLER KAPSAMINA ALMANIZI BEN VE ARKADAŞLARIM YÜREKTEN BEKLİYORUZ. NACİZANE BİR KANUN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAZIRLAYARAK SÜRECE KATKIMIZI SUNUYOR, ALAKANIZ İÇİN SAMİMİYETLE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.
SAYGILARIMLA.09.12.2011
…. ….
Eski subay
926 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunun 112 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Muvazzaf subay ve astsubaylar subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren 15 yıl mecburi hizmetle yükümlüdürler.”
“15 yıllık mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf ve halen firarda bulunan subay ve astsubaylar, TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubaylar firar etmiş olmaları nedeniyle hapis cezası ile cezalandırılmadan her yıl kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen; askerî öğrenci, subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanunî faizi ile birlikte tazminat olarak ödemek koşuluyla istifa etme hakkını kullanabilirler. Öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının hangi unsurlardan oluşacağı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar; Millî Savunma, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları tarafından müştereken yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirlenir. Mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa eden subay ve astsubaylardan toplam hizmet süreleri askerlik yükümlülük sürelerini karşılayanlar askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu veya 1111 sayılı Askerlik Kanunu hükümlerine göre tamamlatılır. Mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa eden subay ve astsubaylar Türk Silahlı Kuvvetlerinde tekrar muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ya da sözleşmeli erbaş/er olarak istihdam edilmezler.”
MADDE 2- Bu Kanun yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Madde ile mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf ve firari durumda bulunan subay ve astsubaylara, firar etmiş olmaları nedeniyle TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubaylar hapis cezası ile cezalandırılmadan tazminatlarını ödemek koşuluyla istifa etme hakkının tanınması öngörülmektedir.
MADDE 2- Yürürlük maddesidir.
MADDE 3- Yürütme maddesidir.
GENEL GEREKÇE
926 sayılı TSK Personel Kanunun 112'inci maddesi uyarınca muvazzaf subay ve astsubaylar 15 yıl fiilen hizmet etmedikçe istifa edememektedirler. Kanun koyucu 15 yılını doldurmayanlardan istifa etmek isteyenler için bir düzenlemeye gitmediği için bu süreyi doldurmadan ayrılmak isteyen personel çeşitli disiplinsizlikler yaparak kendilerinin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamaktadırlar. Bu durum hem TSK’nın disiplin durumunu zedelemekte hem de mecburi hizmet süresini tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf subay ve astsubayları suça teşvik etmektedir. Düzenleme ile mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa etmek isteyen muvazzaf subay ve astsubayların herhangi bir disiplinsizlik yapıp kendilerini ordudan attırmalarına gerek kalmadan ayrılmalarına, firari durumda subay ve astsubayların ve firar etmiş olmaları nedeniyle TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubayların hapis cezası ile cezalandırılmadan tazminatlarını ödemek koşuluyla istifa edebilmelerine olanak sağlanması amaçlanmaktadır.
13 yaşında ailemin kısıtlı maddi imkanları nedeniyle çocuk yaşta askeri liseyi tercih ettim. Öğretmen çocuğuyum. 1993-2001 seneleri arasında 8 sene askeri okulda okudum. Bana yapılacak masraflar için babam ve ben oldukça yüksek meblağlı yüklenme senetlerine imza attık. Aksi durumda okullarda okumama müsaade edilmeyecekti tabii olarak. 2001 senesinde Harp Okulu ’ndan mezun oldum ve subaylık görevime başladım. TSK önemli ve değerli bir kurumdur. Peygamber ocağıdır, vatanın güvenliği için olmazsa olmazdır. Ancak mesleğin bana göre olmadığını yıllar içerisinde anladım. Meslekten ayrılarak sivil olmak, çalışarak ülkeme faydalı olmak istedim.
Malumuz olduğu üzere; 926 sayılı TSK personel kanununun 112 'nci maddesi uyarınca subay ve astsubaylar 15 yıl mecburi hizmeti tamamlamadan istifa edememektedirler. Kanun koyucu 15 yılını doldurmayanlardan istifa etmek isteyenler için bir düzenlemeye gitmediği için maalesef bu süreyi doldurmadan, tazminat ödeseniz dahi istifa etme hakkınız hiçbir şekilde yoktur. Askeri Yüksek İdari Mahkemesi (AYİM) de istifa maksadıyla açılan davaları reddetmiştir. AYİM tarafında kişinin bu kurumun kurallarını kanunlarını bilerek subay/astsubay olduğu dolayısıyla sözleşmeden asla dönemeyeceği bildirilmektedir. Kanaatim konu “baştan bulaşmasaydın” dan çok daha mühim bir noktadadır.
Benim durumumu daha önce yaşamış, halen yaşamakta olan, meslekten ayrılma ihtiyacı duyan ancak yasal imkan olmaması nedeniyle korkan kişiler ve aileleri de böyle düşünüyor olmalılar ki http://imza.la/firar/liste internet adresinde yer alan imza kampanyası her geçen gün artan bir destek almaktadır. Toplanan imzaları siz büyüğümüze arz ederim. Görüşmekte olduğumuz çok sayıda eski ve halen görevde bulunan subay ve astsubaylar mağdur ve çaresiz durumdadır. Konu ile ilgili internet ortamında çıkmış çok sayıda haber ve makale internet adreslerini yazımın son bölümünde sundum.
Yasal istifa hakkımız olmadığı için subaylık mesleğini bırakabilme yollarım:
-Uyuşturucu kullanımı
-İffetsiz kadınla yaşama veya evlenme
-Hırsızlık vb. suçlar
-Aşırı Borçlanma (Gerçek anlamda)
-İrtica (TSK ‘nin tanımladığı)
-Firar
idi. Bu durumda bir subay veya astsubay mesleğini nasıl değiştirebilmelidir?
Kısaca 15 yıllık mecburi hizmet süresini tamamlamadan ayrılmak isteyen subay veya astsubay alenen suça teşvik edilmekte ya YAŞ kararıyla ya da firar ederek meslekten atılma yolu aramaktadır. 15 yıl ne yaparsanız yapın yasal olarak ayrılma hakkının olmayışı ne kadar insan haklarına uygun takdirinize bırakıyorum. 15 yıllık mecburi hizmet kurumsal hassasiyetlerden dolayı düşmese bile 15 yılını doldurmadan istifa etmek isteyen muvazzaf subay ve astsubaylara kendilerine yapılan masrafların tazminatlarını ödemek koşuluyla ayrılma hakkı verilirse kimse disiplinsizlik yapıp atılmak zorunda bırakılmayacaktır.
2008 senesinde meslekten ayrılmanın en uygun olanını !! seçtim ve firar ettim. Toplamda 3,5 sene kaçak hayatı yaşadım. Bu süreçte Askeri Savcılık tarafından hakkımda yakalama kararı çıkarıldığı için polis ailemin evine, jandarma köyümüze 4-5 er defa geldi. Bu adreslerde bulunmadığım için yakalanmadım. Ailem ve tüm tanıdıklarım ile irtibatı kestim. Çevremde suç işlediğim kanısı uyandı. Askeri Savcılığa teslim olamıyordum çünkü, TSK ‘den ilişiğim kesilmesi gerekmekte idi. Aksi durumda meslekten ayrılamaz ve aylarca Askeri cezaevinde yatardım. TSK ilişiğimi 18 ayda ancak kesti, ancak bu defa da hakkımda tazminat davası açıldı. Babama, 2 adet kefile ve bana 39.000 TL + mahkeme masraflarının ödemesi gerektiği bildirildi. 15 senelik mecburi hizmetin 7 senesini tamamlanmış olduğu halde yüksek bir rakam idi. O ana kadar tüm birikimim tükenmiş idi. Askeri Savcılığa yine teslim olamadım çünkü çalışarak bu parayı biriktirmeye başladım. Aksi halde aileme ve kefil dostlarımıza haciz gelecekti. Zorlukla bir işe girdim ve çalışmaya başladım. Askeri Savcılık işe girdiğimi bir süre sonra tespit etti ve işyerime polis tarafından baskın yapıldı. Şans eseri ofis dışında idim, yakalanmadım. Askeri Savcılık işvereni çağırdı, aynı gün işten çıkışım verildi elime. Benim ve ailemin birikimleri ile 39.000 TL rakamını denkleştirmek mümkün olabilmiş idi. Tazminatımı yani devlete olan borcumu ödedim. Sonunda beklediğim zaman geldi ve 05 Aralık 2011 de Askeri Savcılığa bavulumla kendiliğimden gittim. Tutuklanacak ve mahkemeye çıkarılacak idim. Kaçma şüphem olmadığı için tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Yurtdışı çıkış yasağı konulduğundan, param olmadığından, işten çıkartılmış ve kaçak olarak başka bir işte de tutunabilmem mümkün olmadığından bir yere kaçmam zaten mümkün değildi. Kaldı ki kendiliğimden teslim oldum.
32 yaşındayım, tazminatımı yasal faizleri ile ödemiş olduğum halde yeni bir mesleğe başlayamıyor, üretime katılamıyor, düzenli bir aile yaşantısı kuramıyorum. Firar ederek ayrılan her subay ve astsubay gibi en az 6 ay 20 gün ile 10 ay arası cezaevinde kalacağım. Cezaevine giriş tarihim şu anda belirsiz. Hayatımdan 3,5 sene gitti daha da ne kadar gidecek belli değil. Mevcut 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesi uyarınca hapis cezası verilmemesi mümkün değil. Kesinlikle bu hapis cezasını çekeceğim. Bu cezanın iptali, para cezasına çevrilmesi, hükmünün açıklanmasının geriye bırakılması (HAGB) söz konusu bile değildir. Mevcut 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesi anayasamızın birçok maddesine de zaten aykırıdır. Ancak bugüne kadar bu kanun değiştirilmemiş/düzenlenmemiştir. Bu nedenle elbette ki askeri savcı, hakim ve görevliler kendilerine kanunla verilmiş görevleri yerine getirmektedirler. İlave olarak tüm bu süreç boyunca TSK ‘ne veya sisteme asla zarar vermek gibi bir düşüncem olmamıştır.
Yani mesleğini değiştirmek isteyen subay astsubaylar 926 sayılı TSK personel kanunun 112'nci maddesinin yürürlükte olması sonucu kanun kaçağı hayatı yaşamak zorunda kalmakta, yuvalar yıkılmakta, aile dramları yaşanmakta, intihara kadar giden psikolojik travmalar yaşamaktadır. Hiçbir resmi iş yapamamakta, hayatını geçindirecek kazancını sağlaması gerekmekte fakat şirketini kuramamakta, sosyal güvenlikli bir işte çalışamamaktadır. Evlenmek üzere olan birisi nikah bile yapamamaktadır. Bu tarzda sayısı çoğaltılabilecek örneklerde görüldüğü üzere hiçbir yasal çıkış yolu bırakmayan mecburi hizmet uygulaması TSK dan ayrılamayan personelin insan haklarının ihlaline sebep olmaktadır. İlgili olarak;
“ANAYASA
MADDE 2.– Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.”
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından, askeri ceza hukuku alanında da suçla ceza arasında akla uygun, kabul edilebilir, amaçla uyumlu bir orantının sağlanması, hukuk devleti olmanın gereğidir. Meslekten ayrılmak istendiğinde hapis cezası ile karşılaşılması akla, mantığa, vicdana sığmamaktadır.
Meslek bir seçimdir ve yapılan yanlış bir seçim Türkiye Cumhuriyeti’nde TSK hariç hiçbir kurumda bu kadar ağır ödetilmemektedir. Bir başka deyişle, hangi devlet memuru veya çalışan işinden ayrılmak istediği için hapis yatmaktadır? Suç işlemek zorunda bırakılmaktadır? Polis, kaymakam, hakim, savcı, doktor, öğretmen vb. herkes mesleğinden ayrılabilmek hakkına sahiptir. Kendilerine harcanmış masrafları ödemeleri gerekiyorsa öderler ve mesleklerinden ayrılabilirler. Suç işlemesine veya hapis yatmasına lüzum yoktur. Uzman çavuş, uzman onbaşı, sözleşmeli subay ve astsubaylar dahi sözleşme zamanları geldiğinde 10-15 sene mecburi hizmet olmadan TSK ‘den ayrılabilmektedirler. Yıllardır sesimizi duyurmaya çalışsak da subay ve astsubaylara bu hak verilmemiştir. Özel şirketler de bir sürü çalışanını binlerce lira masrafla eğitimlere, konferanslara, kurslara göndermekte ama bu kadar masraf yapılan şahıs o işi bırakabilmektedir. Zamanında üzerine para harcanmış/eğitim verilmiş olması o insanı zorla bir kurumda tutma gerekçesi olamaz. Madde;
“ANAYASA
MADDE 18.– Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Şekil ve şartları kanunla düzenlenmek üzere hükümlülük veya tutukluluk süreleri içindeki çalıştırmalar; olağanüstü hallerde vatandaşlardan istenecek hizmetler; ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz.”
Askerlik kutsal bir meslektir. Vatandaşlık ödevi olarak zorunlu olarak bir süre veya en azından temel düzeyde yapılması lüzum gelebilir. Olağanüstü bir hal veya savaş hali yok iken subay ve astsubaylar istifa hakkı olmadan zorla çalıştırılamazlar.
Öte yandan Anayasanın 10 uncu maddesi;
“ANAYASA
MADDE 10.– Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”
Öyle ise kanunların da her kesime eşit uygulanacak şekilde düzenlenmiş olması esas değil midir? Polis dahil tüm mesleklerden istifa hakkı var iken subay ve astsubayların da olmalıdır.
Anayasanın 12 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 12.– Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.
…”
Kişiliğimiz gereği kendi istediğimiz mesleği yapabilmek için askerlik mesleğinden ayrılma ve dilediğimiz mesleği seçebilme hakkımızın olmaması anayasaya aykırıdır.
Anayasanın 48 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 48- Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.”
Anayasanın 50 inci maddesi;
“ANAYASA
MADDE 50.– Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
…”
Askerlik fiziki olarak dayanıklılık gerektiren bir meslektir. Yıllar içinde fiziki yeterliliğini kaybeden personel verilen emirleri/görevleri layıkıyla yerine getiremeyip oda hapsi, cezaevinde hapis cezası alabilmektedir. Askerlikte amirlerin rütbeleri nispetinde artan ceza verme yetkileri vardır, mahkeme/hakim/savcı olmaksızın astlarına ceza verme yetkileri askeri kanunlarda açıkça düzenlenmiştir. Yani sivil memuriyetlerde verilen cezalar yerine TSK ‘de amirler tarafından oldukça ağır cezalar uygulanabilmektedir. Fiziki yeterliliği artık TSK kriterleri gereği yeterli olmadığı için TSK ‘den çıkarılan subay/astsubay ise neredeyse hiç görülmemiştir. Bu durumda subay/astsubay askerlik mesleğini bırakmak istese de istifa hakkı olmadığından meslekten ayrılamaz.
15 yıl Mecburi hizmet uygulamasında subay/astsubayın hapis cezası almadan sistemden istifa ederek ayrılma hakkının olmaması ayrıca Anayasa’nın 38. maddesinde belirtilen “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden
alıkonulamaz.” maddesine de aykırılık oluşturmaktadır. Sözleşmeler tek taraflı olmamalıdır. Belirli şartlar ile, hapis cezası yerine tazminat ödeyerek çalışma sözleşmesinin iptal edilebilmesi mümkün olmalıdır;
“ANAYASA
MADDE 38.–
…
(Ek: 3.10.2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.
…
İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir.
…”
“İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme kanunla istisnalar getirilebilir” ifadesi gereği TSK hürriyete kısıtlama getirebiliyor ise 15 sene mecburi hizmet ve öncesinde 2, 4, 8 vb. sene askeri okul öğrenimi de dahil edilerek 17 sene ve daha fazla (benim durumumda ve çoğu subayda TSK da 23 sene bulunmak zorunda olmak) hürriyetin kısıtlanması mıdır? Yoksa uzun yıllar boyu zorla çalıştırılmak mıdır? Hürriyetin kısıtlanması uygulamada her erkek Türk vatandaşının zorunlu askerliğe alınması uygulaması ile karşımıza çıkabilir, seferberlik ilan edilebilir, vatandaşlara ödevler verilebilir. 15 sene mecburi hizmet de mevcut kalır ancak istifa hakkı tanınması ve tazminat ödeyerek ayrılabilmek yolları açık olmalıdır. Zira Savaş şartlarında seferberlik hallerinde zaten silahaltına yani askere alınmalara denebilecek birşey yoktur. Barış şartlarında istifa hakkı tanınmaması neticesi kişi sevmediği halde meslek olarak askerlik yaparak orduya fayda sağlamaz.
Türkiye bir hukuk devletidir. Bu konuda bir şüphe yoktur. Ülkenin bütün işleyişi kanunlarla belirlenmiştir. En temel kanunumuz da anayasadır ve bütün diğer kanunların anayasaya uygun olarak yapılması gerekir. Zaten anayasanın 11. maddesinde bu husus şu şekilde açıklanmaktadır;
“ANAYASA
MADDE 11- Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.”
Tüm meslek gruplarında istifa hakkı var iken ve polis dahil hemen hiçbir meslek grubunda kurumda zafiyete düşülmezken, ülkede bu kadar işsiz genç ve eğitimli nüfus stoğu mevcut iken 15 yıl mecburi hizmet kaldırılırsa sayıca fazla personelin TSK dan ayrılacağı ve zafiyete düşüleceği ifadesi yersizdir. Burada verilecek örnek, TSK’nın yıllardır yöneldiği sözleşmeli subay ve astsubay alımlarıdır. TSK’nın 8 yıl okutarak kıtaya çıkardığı subayıyla 6 ayda aynı hakka kavuşan sözleşmeli subaylar, “Demek ki 8 yıl okutmadan da aynı kalite yakalanabiliyor” düşüncesini destekleyen bir örnek teşkil etmektedir. Sözleşmeli er alımları da ihtiyacın profesyonel ordu yönünde olduğunun ispatıdır. İstenildiği takdirde TSK tarafından lisans mezunu adaylar alınıp yeterli sürelerde eğitime tabi tutularak subay/astsubay yapılmaktadırlar. Kaldı ki düzenini ailesini kuran belli bir sosyal statüye kavuşan insanlar mesleğini neden topluca terk etsin? Böyle bir durumdan endişe ediliyor ise bu kez yönetimin, yöneticilik becerilerinin sorgulanması gündeme gelecektir. Bu da son günlerde Silahlı Kuvvetlerde ihtiyaç duyulan kalifiye yönetim kadrosunun varlığını güvence altına alacak kendi kendisini devamlı sorgulayan bir sistem anlayışının kazanılmasına yardımcı olacaktır.
Personelin zorla tutulması sistemi geliştirmez, tam tersi bankamatikten maaşını alan ve görevin asgari şartlarını yerine getiren bir personel profili oluşturabilir. TSK da mevcut yapının ne şekilde olduğu, bahse konu kanunda iyileştirme yapmak üzere bir komisyon ile incelenebilir.
TSK da görevli doktor ve pilot personelin istifasının zafiyet doğuracağı iddiasına karşın subay/astsubaylar ve ailelerinin 2010 senesinden itibaren sivil hastanelerden faydalanabildikleri gerçeği ortadadır. Kıtalar, er/erbaşlar için elzem doktor sınıfı personelin gelirleri sivil kamu doktorlar ile dengelendiği takdirde zaten kendilerine yapılan yüksek meblağlarda öğrenim masraflarını ödeyerek istifa etmeyecekleri ve askeri doktorluk mesleğinin cazip olacağı ortadadır. Keza pilot personelin de yüzbinlerce hatta milyonlarca tl. eğitim masraflarını karşılayarak istifa etmesi olası değildir.
Türkiye’nin geçirmekte olduğu demokratikleşme sürecinde temel hak ve hürriyetlerin genişletilmesi toplumda memnuniyetle karşılanmaktadır. İnsanımızın çoktan hak ettiği bu özgürlükler ülkenin gelişmesinin en önemli unsurudur.
Bu konuda gerekli hukuki düzenlemenin yapılması için yardımcı olmanızı arz ediyorum efendim. Bizim gibi insanlar memlekete faydalı olabilecekleri bir alanda çalışabilecekken hayatlarının uzun bir dönemi kanun kaçağı olarak yaşamak zorunda kalıyorlar. Yeri gelince pişman olduğunu ifade eden teröristlere bile devlet eliyle yön gösterilirken bize bu muamelenin yapılması içler acısı bir durumdur. Kanayan bir yaradır.
BU UYGULAMAYI DESTEĞİNİZ İLE EN KISA SÜREDE DEĞİŞİKLİKLER KAPSAMINA ALMANIZI BEN VE ARKADAŞLARIM YÜREKTEN BEKLİYORUZ. NACİZANE BİR KANUN DEĞİŞİKLİK TEKLİFİ HAZIRLAYARAK SÜRECE KATKIMIZI SUNUYOR, ALAKANIZ İÇİN SAMİMİYETLE TEŞEKKÜR EDİYORUZ.
SAYGILARIMLA.09.12.2011
…. ….
Eski subay
926 SAYILI TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ PERSONEL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 27/07/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunun 112 nci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
“Muvazzaf subay ve astsubaylar subay ve astsubay nasbedildikleri tarihten itibaren 15 yıl mecburi hizmetle yükümlüdürler.”
“15 yıllık mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf ve halen firarda bulunan subay ve astsubaylar, TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubaylar firar etmiş olmaları nedeniyle hapis cezası ile cezalandırılmadan her yıl kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından belirlenen; askerî öğrenci, subay ve astsubay nasbedildikten sonra kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını, yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanunî faizi ile birlikte tazminat olarak ödemek koşuluyla istifa etme hakkını kullanabilirler. Öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının hangi unsurlardan oluşacağı ve tahsiline ilişkin usul ve esaslar; Millî Savunma, İçişleri ve Maliye Bakanlıkları tarafından müştereken yürürlüğe konulacak yönetmelikte belirlenir. Mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa eden subay ve astsubaylardan toplam hizmet süreleri askerlik yükümlülük sürelerini karşılayanlar askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar. Eksik hizmeti olanların bu süreleri, 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanunu veya 1111 sayılı Askerlik Kanunu hükümlerine göre tamamlatılır. Mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa eden subay ve astsubaylar Türk Silahlı Kuvvetlerinde tekrar muvazzaf subay, sözleşmeli subay, muvazzaf astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ya da sözleşmeli erbaş/er olarak istihdam edilmezler.”
MADDE 2- Bu Kanun yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Madde ile mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf ve firari durumda bulunan subay ve astsubaylara, firar etmiş olmaları nedeniyle TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubaylar hapis cezası ile cezalandırılmadan tazminatlarını ödemek koşuluyla istifa etme hakkının tanınması öngörülmektedir.
MADDE 2- Yürürlük maddesidir.
MADDE 3- Yürütme maddesidir.
GENEL GEREKÇE
926 sayılı TSK Personel Kanunun 112'inci maddesi uyarınca muvazzaf subay ve astsubaylar 15 yıl fiilen hizmet etmedikçe istifa edememektedirler. Kanun koyucu 15 yılını doldurmayanlardan istifa etmek isteyenler için bir düzenlemeye gitmediği için bu süreyi doldurmadan ayrılmak isteyen personel çeşitli disiplinsizlikler yaparak kendilerinin ordudan ilişiğinin kesilmesini sağlamaktadırlar. Bu durum hem TSK’nın disiplin durumunu zedelemekte hem de mecburi hizmet süresini tamamlamadan ayrılmak isteyen muvazzaf subay ve astsubayları suça teşvik etmektedir. Düzenleme ile mecburi hizmet yükümlülüğünü tamamlamadan istifa etmek isteyen muvazzaf subay ve astsubayların herhangi bir disiplinsizlik yapıp kendilerini ordudan attırmalarına gerek kalmadan ayrılmalarına, firari durumda subay ve astsubayların ve firar etmiş olmaları nedeniyle TSK ‘den ilişiği kesilmiş subay ve astsubayların hapis cezası ile cezalandırılmadan tazminatlarını ödemek koşuluyla istifa edebilmelerine olanak sağlanması amaçlanmaktadır.
Bu yazıyı bazı arkadaşların katkısını alarak hazırladık ve milletvekillerine, bakanlara, e-posta ve Ptt post ile gönderdim. Mağdur subay/astsubay arkadaşlarımız ve bize destek vermek isteyen subay/astsubay ve diğer sivil arkadaşlarımız bu yazıdan istifade ederek yazıp gönderirler ise kamuoyu oluşacak, yeterince kamuoyu oluştuğu takdirde TBMM kanunu düzenleyecektir, bu esnada anayasa mahkemesi de bu kanunu iptal edebilir.saygılarımla..
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/19711427.asp
Avukati olan arkadaslar ozellikle sorabilirlerse iyi olur cok onemli bir konu. Bu Adli Kontrol Tedbirleri askeri suclari da kapsiyorsa eger haftaya ya da ondan sonraki hafta bu is cozulur. Lutfen bilgilendirelim!!
Adli kontrol tedbiri için üst sınır 3 yıldan 5 yıla çıkarılacak.Tutuklama kararı verilmesi zorlaşacak. Kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedeninin varlığı açıkça yazılacak.
Merhaba arkadaşlar, bizler Facebook ta "15 yıl mecburi hizmet yüzünden firar etmek zorunda kalan subay/astsubaylar" adında sayfada toplandık ve aktif olarak mücadele veriyoruz sizleride aramızda bekliyoruz.
Merhaba, etkinliklerimize, paylaşımlarmıza ve tüm faaliyetlerimize http://www.facebook.com/groups/firar.subay.astsubay/ bu gurup üzerinden devam ediyoruz. Tüm gönül dostlarımızı bekliyoruz. :ok
evet arkadaşlar merhabalar herkese.Cezaevinden yeni çıktım herşey bitti sayılır.Denetimli serbestlikten yararlandım ve sanırım ilk ve son yararlananlar firar suçluları biz olduk.Sorularınızı cevaplamaya hazırım yardımcı olabildiğimce...
Mustafam sen aramıza döndün, kurtuldun ya, boşver gerisini... Geçmiş, gitmiş olsun. Ama bireyi bu şekilde mağdur eden, adeta süründüren bir kurumdan hesap da sormalıyız. Benim cezam daha kesilmedi, kesilsin akabinde AİHM ve Anayasa Mahkemesine (Eylül) gideceğim.. Sonuna kadar gideceğim, hiç kimseden, hiçbir sistemden korkmuyorum... İnceldiği yerden kopacak bundan sonra, bu nedir yaa, sadece meslek değiştirmeyi istedik, sistemin kölesi olmak istemedik diye yapılan muameleye bak! Bazı darbeciler tarafından yapılan askeri ceza kanununun bireyleri haksız yere mağdur etmeye hakkı yok, bunu artık kamuoyuda biliyor. Bunların hesabını sorma vakti elbet bizede gelecek, geliyorda...
Allah hepimizin yolunu aydınlık etsin inşallah.Çok teşekkürler.AİHM ne ben de gitmek istedim ama olmadı.Şimdi ben de başvursam olur mu onu gerekçelerini ve maliyetini araştııyorum.Hayırlısı herkes için.
Elbette başvurabiliyorsun. Hemde vakit kaybetmeden tavsiye ederim hemen... Teslim olup kararı verilmiş herkez (Yargıtaya itiraza gerek bile kalmadan) başvurabiliyor. Zaman aşımı filanda yok. 10 yıl önce firar eden, yargılananda başvurabiliyor yani... Amaç hükümetin Askeri personelini de HAGB dan yararlandırması ve kayıpların tazmin edilmesi bence. Şuan başvuru yapılmış, 20 civarı dosya için 9 Milyon Euro'dan bahsediliyor yanlış bilmiyorsam..
PM attım sana ;)
Çok teşekkür ederim ya.Yarın bir vekaletle güzel bir avukat eliyle hallediyorum bu işi.SAğ olsun yardımcı olan avukatlarımız da var oldukça önümüz açık inşallah.