Evet Noel babayada inanıyoruz,hatta adamcağız yanlız kalmasın diye Noel annenin olması gerektiğinide düşünüyorum.:DD
Printable View
Bir kadın "aşka inanmıyorum" derken aslında tek bir şey demek istiyordur. "Hadi beni aşka inandır."
Aşk o yanınızdayken güneşin daha bi farklı doğmasıdır.Onun geleceğini rüyanızda görürsünüz.Gecenin bi yarısı içiniz bi tuhaf
olur kapı çalar o gelmiştir.O gidince güneş ışık bile saçmaz onsuz bir hayat düşündüğünüzde bir kayanın altında ezilircesine acı çekmektir.Baktığınız her yerde onu görürsünüz ,bulutlarda resmini çizersiniz. Aslında sadece yaşanır anlatılamaz
Aşık oldumda ne oldu? :'( :(
Hafif hafif çiseleyen yağmurda kalırsan;Saçlarını okşayan hertanede
Beni hatırla.
Sevgilerin en güzeli seni sevmek,
Özlemlerin en güzeli seni özlemek,
Ve hayatın tadı sabah kalktığımda,
Senin varolduğunu bilmek...
Güller hep ellerinde açsın,
Ama dikenleri batmasın.
Sevda hep seni bulsun,
Ama seni yaralamasın.
Mutluluk hep yüreğine dolsun,
Ama beni unutturmasın.
Aşk mı?Bir kumardır.
Bir anne, oğlunu aklı başında biri yapabilmek için 20 yıl uğraşır. - Bir başka kadın gelir, 20 dakikada aklını başından alır... ;)Alıntı
Dünde buğünde,yarında.Yüreğin kadar yanındayım.Kendini yalnız hissettiğinde elini kalbine koy;Ben hep oradayım..
Seni yıldızlara benzetiyorum,onlar kadar uzak onlar kadar erişilmezsin.Ama bir farkın var,onlar bin tane sen BİR tanesin..
Beyaz bir güvercin yolluyorum sana;Kanatlarında mutluluk,yüreginde sevgi ve sadakat,karbeyaz tüylerinde umut ve gagasında iyi geceler öpücüğü;yanağını uzat.
Sevgililer neden öpüşürken gözlerini kaparlar bilirmisin?Çünkü gözleriyle değilde kalpleriyle görmek isterler...Yani hissetmek isterler.
AŞK?
"Aşk kime benzer" dedi..
"Aşk bir neyzene benzer" dedim..
""Aşk bir neyzene benzerse biz neyiz?" dedi...
"Evet" dedim "Çok doğru!...
""Aşk bir neyzene benzerse..Biz "Ney"iz!"
Aşk çikolata gibidir, araya fıstıklar girebilir :DD
Bir rüzgar olsam, saçlarını okşasam.
Yatağındaki yorgan olsam, kucaklayıp bağrıma bassam.
Allahın çağırdığı gün, cennettin kapısını sana ben açsam,
Ben olduğumu bilirmiydin?
İçinde bir his olsam, anımsadığında beni gözlerini parlatsam.
Deniz kenarında, daldığın o boşlukta, tepende dolaşan bir martı olsam.
Dertlerine derman, içini ferahlatacak bir su olsam,
Ben olduğumu bilir miydin?
Dağın tepesinde eğik bir ağaç olsam, yanıma geldiğinde dik dursam.
Bağda bir salkım üzüm olsam, ağızına aldığında bal gibi erir olsam.
Beyaz bir güvercin olsam, her sabah pencerenin önüne konsam.
Ben olduğumu bilir miydin?
Yanık bir türkü olsam, her gün dilinde dolaşsam.
Gökte kücük bir yıldız olsam, geceni ay gibi parlatsam.
Bir melek olsam, yatarken seviyorum diye kulağına fısıldasam.
Ben olduğumu bilir miydin?
Aşk bir tost olursa ve araya bir kaşar girerse... Hocam?
Aşk ile ilgili bir forum bu kadar rezil edilebilirdi. Başta Engin bey olmak üzere tebrik ederim hepinizi...
Boşu boşuna vaktimi aldınız.
Söyleyin bana varmıdır aşkı tanıyan?
Varmı mecnun olup çölleri dolaşan?
Varmı hasret ateşiyle hergün yanıp tutuşan?
Varmı rüya yerine kabus gören?
Yok evet yok.
Her seven kendini mecnun zanneder.
Bu can leylaya kurban olsun der.
Ferhat gibi dağları delmek ister.
Kerem gibi yanmak ister.
Yanamazsın kardeşim
Ne mecnun olabilirsin nede Kerem,
Uğraşma boş yere.
Karada sandalla boşa kürek sallama,
Bana aşkı tanıyan ve tanıtan bir insan arıyorum,
Adresim aşıklar mezarlığı....
Aşk, iyi geceler öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.
Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir.
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir. Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir. Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Neşedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir. Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde, uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir. Yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir. Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir. Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir. Yalnizliktir.
Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir.
Niçin aşk?Nedir bu aşk denilen şey, elle tutulmaz gözle görülmez bir şeyse nedir bu yaşanan somut acılar,güzellikler? Tek başına aşkı tanımlamak herşeyden soyutlamak mümkün mü? Hayır ! Aşk bugünlerde bazılarına göre plastikten bile yeniden yapıldı.Dünyada yaşanan suniliğe doğru gidiş aşkın etrafını sardı.
Nedir şu aşk...? Aşk hayatın bize hazırladığı en güzel sürprizdir, bu yüzden de kalpleri ne zaman ele geçireceği hiç belli değildir. Daha ne olduğunu bile anlayamadan onun hükümdarlığına giriverirsiniz. Aşk; en yalın biçimde anlatılan tek kavramdır o, adı kendisidir zaten. Onu anlatmak için sonu gelmez cümleler kurmanıza gerek yoktur, "Aşık oldum" dediğiniz an akan sular durur, küçücük çocuk bile sizi rahatlıkla anlayabilir, çünkü aşkın dili tektir.
Aşkın zamanını biz ayarlayabilseydik eğer ve kime neden aşık olduğumuzu anlayabilseydik,aşkın sırrını da çözerdik herhalde. Ama o zaman da aşkın insanı alıp götüren büyüsü tamamen kaybolurdu.
Aşk hayata karşı işlenen en güzel ve en doğru suç ortakIığıdır, aşk hayatın bütün tekdüzeliğine, bütün sıradanIığına en soylu başkaldırıdır. Ondan korkup kaçmak hiç kimseye yakışmaz. Ve elbette yasanılan aşkı suçlamak ,yargılamak, karalamak, inkar etmek de aşka yakışık kalmaz. Bu önce haksızlık, kendinize saygısızlık olur. İnsan sonuna kadar savunmalı aşkını, karşılık görmesede, acı çekeceğini hissetsede, yarın terkedileceğini bilsede, ailesini karşısına alacağını bilsede taviz vermemeli aşkından, "Seni Seviyorum" diyebilmeli göğsünü gere gere. Aşk iste o zaman aşktır. Ve bunun dogrusu yanlışı yoktur, zaten aşkın kendisi doğrudur, kime karşı duyuluyorsa bu aşk, doğru insanda işte odur.
Aşkın zamanı yoktur, hep hazırlıksız yakalar insanı. Evli olmanız, sevgilinizin olması, bir ayrılığın taze yaralarını kurutmaya calışmanız,bağlılıktan korkmanız, ailenizden çekinmeniz, hatta sevilenin hapse girmesi bile onun hiç mi hiç umrunda değildir. İşte aşk bütün bunlara tek başınıza karşı gelebilme yurekliliğidir, belkide yeni hayata geçebilme yolu...
Aşkın ne zaman gelebileceği belli olmadığı gibi, ne zaman gideceği de hiç belli değildir. Fazla vakti yoktur onun, uzun süre beklemeye ve bekletilmeye tahammülü de yoktur. Bir başka göze bakmaya, bir başka tene dokunmaya başlaması o kadar da zor değildir...Aşktan değil, onun kaçmasından korkun ve doğruluğuna yanlışlığına bakmadan sonuna kadar savunun aşkınızı.
Biliyor musunuz, hayat zaten kocaman bir yalan, bu kadar sahteligin içinde gerçek ve doğru olan tek guzellik AŞK.!!. Lütfen ona haksızlık etmeyelim..
Aşk, bir varmışşş bir yokmuş, aşkın içinde bana göre cinsellik vardır, ama sevgi bambaşkadır... Aşık olmaktansa sevip sevilmek uzun vadede daha iyi olur kanımca...
Tek Bir Gerçeği Var Aşkın; Karşındakinin Adam Olup Olmadığını, Aşıkken Değil Ayrılırken Anlarsın...
Yalancı Maskelerin gerçek sandığı dünyada sana mutluluklar diliyorum elveda Sahte dünya elveda sahte maskelerin arkasına saklanmış aciz hayatlar.
Sensizliğe tahammülüm kalmadı artık bu son satırlarım iyi oku belki vicdanınla birlikte gözlerinde ağlar! elveda sana ve senin hayatına elveda diyorum ve ben gidiyorum.
Kırmak Değil Kazanmak isterdim, üzmek değil güldürmek isterdim, gel Bana benimle yaşa demek isterdim ama elveda demek istemezdim sana kusura bakma..
:)
Dün başka bir şehrin kokusunda denizi soludum özlemle. Ay denizin tepesindeydi. Bıraksalardı, kalsaydım kayalıkların başında. Dalgaların karşısında, bütün dünya sırtımın arkasında.
Dün, bugün, yarın. Aslında ne zaman? Zaman ne? Zamanımız ömrümüz kadar ancak. Yaşımızsa yaşamışlığımızdan daha az.
Belki sebep oradaydı, yalnızca sen göremiyordun. Bir isimdi belki, bir geçmişti, geçmişindi, öncendi; düşünmekten korktuğun. Tekrar yaşamaya cesaret edemediğin bir süreçti.
Bekledin öylece ve beklemeye aldığın diğer herşey vardı bir yanda, ben gibi. Ve aslında nedir olması gereken, yapman gereken bilmeden.
Dünyanın en tepesinde ve yalnız olmayı düşleyerek bakıyorum güneşe. Yalnızca bir bakış uzaklığında mavi. Suda mavi, havada mavi. Gördüğüm ve düşündüğüm herşey biraz mavi.
Sessizliği çözen dalga sesinde uyanıyor gerçekler uykusundan. Bu umutsuzluk: Gerekçesiz geç kalması yaşamın anlamının...
Bir uzun yolun ortasında, kendi doğrularımdan yada yanlışlarımdan vazgeçmeyi düşünerek gitmiştim sana. Ya sen bana gelmeyi başarabildin mi? Kendinle hesaplaşmaların vardı: Kabullenemeyişler, zorlamalar, geriye dönüşler, dönemeyişler... Bir gelecek endişesi taşıyordu korkuların pişmanlık duymamak için. Peki ya kaybetmek korkusu yok muydu içinde? Kendi kendinden kaçıyordun. Kendi sevgilerinden. Sevgi sadakat ister, ona sadık kalmalıydın.
Yarın bunları hiç düşünmeden yaşıyorken, bütün gerçekliğin yığılacak üstüne, belki hiç anlamayacaksın neden bittiğini. Buna izin vermeyecek etrafına ördüğün duvar. Dün de o duvar vardı, yarın da olacak. Sen onu yıkmadığın sürece, o seni gizleyecek ardında.
Dün ardarda yaşadığımız yanlışlar için geçmişi yargıladıysak eğer, bugün de aynısını dün için yapacaktık. Bu yüzdendi, bugünü doğru yaşamak çabası. Bu yüzdendi, seslenişim. Bu yüzdendi, sessizce gitmeyişim...
Yıldızları gördüm denizin hemen üzerinde. Yanyanayken, binlerce kilometre uzaklardı birbirlerine. Gözlerimde aç bir tebessüm, bir kez daha yanıldığımı gördüm yalnızlığımda. Boşuna bir çaba gördüm umutsuzluğunda. Sende ben, geçmişimi gördüm, dünü gördüm.. Dün sen o geçmişe gömüldün.
Bir zamanlar bir genç varmış. Bu gencin sevdiği ve aşık olduğu dünyalar güzeli bir kız varmış. Onunla ilk bir radyoda duyduğu kan aranıyor ilanı için gittiği hastane de karşılaşmıştı. Kan verdiği kişi kızın amcasıydı. Kız ona teşekkür etmek için gittiğinde daha yeni yataktan kalkmış ve gitmek için hazırlanıyordu. Birden bulunduğu odanın kapısı açıldı ve kız içeri girdi. Çocuk ağır ağır kapıya baktı “Yine hemşirelerden biri geldi herhalde” diye düşündü, ama gelen hemşire değildi. Kız ona doğru yaklaştı “çok teşekkür ederim sayenizde amcam yaşayacak” dedi. Genç mağrur bir şekilde “ben olmasaydım bir başkası da gelir yardım ederdi. Hiç önemi değil.” Fakat kız onu dinlemedi. “Size bir yemek ısmarlayabilir miyim” dedi. Çocuk reddetmedi içinden “bu kadar güzel bir kız reddedilebilirmi” diye geçirdi.
“Tabi ne zaman isterseniz.”
“Hemen şimdiye ne dersiniz.”
“Şimdimi ?”
“Tabiki hem bende beklerken acıkmıştım”
ikisi birlikte yemeğe gittiler. Yemekte muhabbetleri devam etti. Hep birbirleri hakkında konuştular. Oğlan kızdan ilk gördüğü anda hoşlanmıştı. Kız ise sadece teşekkür etmek istediği bir yabancıdan bu kadar çok hoşlanacağını düşünmemişti bile. Konuşmaları sırasında aynı şeylerden hoşlandıklarını fark ettiler, ikisi de aynı tür filmlerden hoşlanıyor, aynı tür müziği dinliyor, hatta son zamanlarda aynı kitapları okumuşlardı. Kız bir erkeğin kendisinin sevdiği şeyleri sevebileceğini daha önceden hiç düşünememişti ve karşısında böyle biri vardı. Yemekten sonra kız telefonunu verdi. “Daha sonra ararsan konuşuruz” dedi. Bu oğlanın çok hoşuna gitmişti. Akşam olduğunda kız telefonunda bir mesaj gördü “Dünyanın en güzel bayanına. İyi akşamlar” yazıyordu. Kız birden şaşırdı. Bu kadar erken bir cevap. Demek ki oğlanda ondan hoşlanmıştı. Buna çok sevindi ve hemen o da cevap gönderdi. Bu mesajlaşmaları birkaç gün böyle sürdü. Sonunda oğlan ona çıkma teklif etti. Kız hemen kabul etti. Hayatlarının en güzel günlerini yaşıyorlardı. İki sevgili , iki aşık. Aşkları o kadar büyüktü ki sevgileri o kadar içtendi ki bu sevgileri çevresindeki insanlara da yansıyordu. Fakat oğlanın ailesinin bu aşktan hiç haberi olmamıştı. Hep onunla sevilisi olmadığı için dalga geçiyorlardı, şimdi de sevgilisi olduğu için dalga geçecekleri ve bunu hiç istemiyordu. Ama kız ailesi ile tanışmayı çok istiyordu , oysa her seferinde bir bahane uydurup erteliyordu.oğlan kızın ailesini bir kere görmüştü. Ama hiç tanışmamıştı. Kızın ailesi İzmir de oturuyorlardı kendisi ise İstanbul da amcasını yanında oturuyor ve okuluna gidiyordu.
Sonunda oğlan kızın ısrarlarına dayanamadı ve onu ailesi ile tanıştıracağını söyledi. Kız buna çok sevinmişti fakat daha önce ailesine gitmesi gerektiğini geri döndüğünde hemen ailesi ile tanışmak istediğini söyledi. Anlaştılar ve kız İzmir e doğru yola çıktı. Aradan bir gün geçti, iki gün geçti kızdan bir ses yoktu. Oysa İstanbul da birbirlerini görmedikleri anlarda hep telefonda birbirleri ile konuşurlardı. Peki şimdi ne oldu da aramamıştı.. yoksa ailesi mi izin vermemişti. Yada yanlış bir söz mü söyledi yanlış bir şey mi yaptı. Neden aramıyordu. Oğlan onu aramaya çalıştığında her seferinde telefonu kapalıydı. İki hafta , üç hafta , bir ay. Oğlan sonunda kızın onu bıraktığını artık onu istenmediğini düşünmeye başlamıştı ki ansınız bir akşam telefonu çaldı. Telefonu ilk kez ona bu kadar acı acı çalıyormuş gibi geldi. Telefonunun ekranına baktı, arayan oydu. Telefonunu hemen açtı “alo” “alo” telefonda ki ses kızın sesi değildi. Onun ablası olduğunu söyledi. Oğlanın telefonunu kızın rehberinde bulduğunu bir arkadaşı olduğunu tahmin ettiğini söyledi. Oğlan sevgilisiydim diyemedi, “evet bir arkadaşıyım ama ondan uzun zamandır haber alamıyordum” dedi. Ablası kızın yaklaşık bir ay önce İzmir e gelirken bir trafik kazası geçirdiğini üç haftadır komada olduğunu söyleyince oğlan birden dona kadı neden onu aramadığını şimdi anlamıştı fakat ablasının konuşmasından olayın bu kadar olmadığını da anlamıştı. “Kardeşimi geçen gün kaybettik” diyince oğlanın elindeki telefon bir den yere düştü. Duyduklarına inanmamıştı sevdiği , aşık olduğu kız ölmüş olamazdı. Telefondaki ses “alo” diye birkaç kez seslendi fakat oğlanın cevap verecek hali kalmamıştı. Hala inanıyordu. İlk uçakla izmire gitti. Gerçekten ölmüşmüydü. Bunu öğrenmeliydi. Ailesine gittiğinde dünyası bir kere daha yıkıldı. Çünkü duyduklarını hepsi doğruydu. Bittiği gün aşkını toprağa veriyorlardı. Yüreği buna artık dayanamadı ve gözerinden birkaç damla yaş aktı. Onu son bir kez daha görmeliydi. Bunun için cenazeyi arkadan takip etti camiden mezarlığa kadar peşlerindeydi. Mezarlıkta görebileceği bir köşeden onları izledi. Onun yüzünü son bir kez daha gördü. Alçak bir sesle “hoşcakal aşkım, sen bu dünyada sevdiğim tek kişiydin” dedi. Arkasını dönüp mezarlıktan çıkmaya karar verdi. Tam o sırada akrasından bir ses duydu. Bu sesi daha öncede duymuştu , telefonda ölüm haberini veren sesin aynısıydı. Kızın ablası ona seslendi. Oğlan arkasını dönmeden önce gözündeki yaşları sildi. “acaba siz bu kişimisiniz” dedi ve elindeki zarfı gösterdi. Zarfın üzerinde “Biricik aşkıma” yazıyor ve yanında da oğlanın ismi vardı. Oğlan ağlamaklı bir sesle evet o benim dedi. Ablası ona “bunu ölmeden önceki gece yazmış ve size vermemi istemişti” dedi ve zarfı verip uzaklaştı. Oğlan orada mektubu titreyen elleri ile hemen açmaya çalıştı. Mektupta sadece bir iki kelime vardı.
“Aşkım, seni ne kadar çok sevdiğimi şimdi daha iyi anlıyorum. Herkes iyileşeceğimi söylese de ben öleceğimi biliyorum. Seni son bir kez görebilmek , sana son bir kez dokunabilmeyi ne kadar çok istiyorum ama mümkün olmadığını çok iyi biliyorum. Sana sadece tek bir şey söylemek istiyorum. SENİ SEVİYORUM VE ÖLDÜKTEN SONRA BİLE SEVİCEĞİM. Senden tek bir şey istiyorum. Benim ardımdan hayata küsme. Ona sarıl , benim için sarıl. Olumsuzluklara asla yenilme her zaman güçlü ol o zaman sevgim her zaman yanında olacak ve seni koruyacaktır.
Kalp atışın olmak
Sonra seni hissedebilmek
Bir adımlık zamanda
Bunları şiirinde sen söylemiştin bana bende sana söylüyorum bir adımlık zaman benim için sonsuza kadar sürecek hoşcakal aşkım. ”
Oğlan bu yazıyı okurken göz yaşlarına artık hakim olamıyordu. Aradan yıllar geçti. O mektup hala oğlanın cebinde. Ne zaman bir olay olsa ne zaman üzülse mektubu açar ve yazanları okur üzülmemek için elinden geleni yapar. O zaman sevdiğinin yanında olduğunu bilir...
Bu yazıyı okuduktan sonra,sevdiklerinizin yanında olmanın,onların sizin yanınızda olmasının,beraber vakit geçirmenizin tam vakti.Unutmayın ki hayat herkese o kadar adil davranmıyor.Bugün bırakın herşeyi,alın eşinizi,çocuğunuzu,sevgilinizi,dostlarınızı.Çıkın dolasın güzel vakit geçirin,onların sizin yanınızda olmasına ve sizin onların yanında olmanıza şükredin,sadece bugün.Yarın yine normale dönersiniz.
## Aşk Hikayesi ##
Bir zamanlar, bütün duyguların üzerinde yaşadığı bir ada varmış:
Mutluluk, Üzüntü, Bilgi ve tüm diğerleri, Aşk dahil.
Bir gün, adanın batmakta olduğu, duygulara haber verilmiş. Bunun üzerine hepsi adayı terk etmek için sandallarını hazırlamışlar.Aşk, adada en sona kalan duygu olmuş çünkü mümkün olan en son ana kadar beklemek istemiş.Ada neredeyse battığı zaman, Aşk yardım istemeye karar vermiş. Zenginlik, çok büyük bir teknenin içinde, geçmekteymiş.Aşk, "Zenginlik, beni de yanına alır mısın?" diye sormuş.Zenginlik, "Hayır, alamam.Teknemde çok fazla altın ve gümüş var, senin için yer yok." demiş.Aşk, çok güzel bir yelkenlinin içindeki Kibir'den yardım istemiş. "Kibir, lütfen bana yardım et!", Kibir "Sana yardım edemem, Aşk. Sırılsıklamsın ve yelkenlimi mahvedebilirsin." diye cevap vermiş. Üzüntü yakınlardaymış ve Aşk yardım istemiş: "Üzüntü, seninle geleyim." Üzüntü "Of, Aşk, o kadar üzgünüm ki, yalnız kalmaya ihtiyacım var." Mutluluk da Aşk'ın yanından geçmiş; ama o kadar mutluymuş ki Aşk'ın çağrısını duymamış. Aşk, birden bir ses duymuş. "Gel Aşk! Seni yanıma alacağım..."Bu Aşk'tan daha yaşlıca birisiymiş. Aşk o kadar şanslı ve mutlu hissetmiş ki, onu yanına alanın kim olduğunu öğrenmeyi akıl edememiş. Yeni bir kara parçasına vardıklarında, Aşk'a yardım eden yoluna devam etmiş. Ona ne kadar borçlu olduğunu fark eden Aşk, Bilgi'ye sormuş: "Bana yardım eden kimdi?" Bilgi "O, Zaman'dı" diye cevap vermiş. "Zaman mı? Neden bana yardım etti ki?" diye sormuş Aşk. Bilgi gülümsemiş:
"Çünkü sadece Zaman Aşk'ın ne kadar büyük olduğunu anlayabilir“demiş ..
Birgün bensizlik çalar kapını. Benli dünleri düşünür, avunursun. Sanma ki yalanlar içinde, ben gibi bir doğru bulursun .
İlk aşık olduğu insanı unutan varmıdır acaba çok merak ediyorum.
Varmıdır ?
Bence yoktur..
Ancak insan, onceleri sadece dostluk, arkadaslik seklinde basliyor ve o arkadaslardan birine de yakinlik duyabiliyor.
Sorun o genc yasta, askmi degilmi, bence bilemiyor.
Ilk askimla, okul cikisi birlikte yurur, issiz yerlerde el-ele tutsurduk.
Hepsi bu.
Ve asik sanirdik kendimizi.
Insan sonra zamanla ogreniyor.
Erkekler, saygi duymadiklari kadinlara asik olamiyorlar.
Ve sonucta, boyle bir hanimla tanistim.
Ilk optugumde, duydugum heyecandan, almam gereken hazzi atlamistim...:)
Cok sukur bugun esim. Cok da mutluyuz...
Gerçek aşk hemen bitecek veya zamanla miktarında aşırı bir azalma olacak bir şey değildir.Aşk ile sevgiyi de aynı kefeye koymamak gerekir diye düşünüyorum. Sevgi,zamanla yerini alışmaya çevirir,unutulmamalıdır ki alışkanlıklar kolay vazgeçilebilen şeyler değildir. Sevgiyi uzun süre yüreğinde taşıyanlara gıpta ile bakmak lazım...
Bir gün toplu taşıma ile biryere gidiyorum,sene 2003,aylardan Nisan,hiç unutmam.Neden unutmadığımda yazımın sonunda anlaşılacaktır.
Bir durakta bir bayan bindi,biner binmez sahiden etkilendim,masum ve güçlü kalekteri olduğunu inanın o an anladım.Yolcular kalabalık,şöför az arkaya ilerleyim lütfen diye bağırıyor.Ben oturuyorum az ileride,hadi be dedim işallah buraya kadar gelir de yer verrim.Elinde bir takım dosyalar felan.
Bana ulaşmasına az kalmıştıki bekleyemeden gelin bayan buyurun deyiverdim.Yok beyefendi sağolun dedi az yaklaştı ve sadece elimdeki dosyaları tutabilirseniz dedi, rica ederim ne demek tabiki dedim.
Karşı cinsle konuşurken heyecanlanan biri değildim taki o ana kadar.İneceği yerin yakın olduğunu fark etmiştim,ama benim ineceğim yere daha vardı.Bu aşk öyle bir sihir yaratıyor ki,emindim sanki o bayanında benimle tanışmak istediğine veya benden hoşlandığına.Kendi kendime ağır ol oğlum hemen bir anda ne oluyor demiyorda değildim hani.
Ama kafaya takmıştım o nerede inerse bende orada inecek ve efendi gibi hislerimi duygularımı anlatmaya çalışacaktım.Bazen saniyesinde cesaretim kaçmıyor değildi.En son dedim işte bu kız tam senlik,konuş ve tanışmaya çalış.Şansını dene.Arkadaşlar arasında bayanlarla çok rahat sohbet ederim diye hava basması değil dedim.Al sana fırsat.
Ve bayan ineceği durağa yaklaşmış olacak ki,elimde bulunan dosyalarını almaya yeltenince,durun bayan bende ineceğim aşağıda alın isterseniz dedim.Peki o zaman dedi ve kalabalığın içinden iniverdik aşağıya.
Belliki bir büroda felan çalışıyordu.Elimden dosyaları aldı teşekkür etti ve az ilerideki iş hanına gideceğini söyledi.Evet iş hanı az ilerideydi ve o mesafe benim ne yapacağıma karar vermem için yeterliydi.Sakıncası yoksa yürüyelim bende o tarafa dedim.Tabiki ne demek dedi.Bir hukuk bürosunda çalıştığını hemen öğreni verdim.
Ama az kalmıştı bir final konuşması yapmam gerekiyor ve ne diyeceğimi bilemiyordum.Çok hoşuma gitmişti,daha 30 dakıka önce sadece elinden dosyalarını aldığım bayan.Ellerinde yüzük felan yoktu ama,acaba çıktığı biri varmıdır diyede hayıflanmıyor değildim.
Artık yollar ayrılmak üzereydi,bayan oldu iyi günler dedi bile.Bütün gücümü topladım ve azilerleyen bayana bakarmısınız az vaktiniz varmıydı acaba deyiverdim.Neden diye sormaz mı.Bir on dakıkanızı ayırırsanız kendimi ifade etmeye çalışacağım dedim.Konu neydi deyiverdi.Tabiki durumu anlamıştı.Beyefendi konu neydi hadi işim güçüm var deyince,artık iplerin kopmak üzere olduğunu ve açıkca herşeyi söylemem gerektiği anladım.Bakın bayan dedim,beni yanlış anlamayın çok hoşuma gittiniz,sizden ben resmen hoşlandım.Sizinle mümkünse tanışmak istiyorum.Hayatınızda biri yoksa daha yakından tanımak istiyorum sizi dedim.
Kızın rengi değişti bir an ne diyeceğini şaşırdı.En son bakın beyefendi dedi,şuan çok işlerim var,bürodan beni bekliyorlar ama sizi kırmak istemiyorum.Açık sözlü ve mert birine benziyorsunuz,akşam 18:30 da tam burada bekle beni tabiki size azda olsa vakit ayırrım dedi.Ve ayrıldık.Öğle saatleriydi,akşam nası olacaktı bana şimdi.Sabah tıraş olmuştum ama yine oldum.Bir günde iki kere tıraş oldum o gün.
Beklenen saat geldi ve oradaydım.Tüm heyecanımla ve aşkımla.Gelidiğini fark ettim ve hemen cep telefonumla uğraşmaya başladım,neden bilmiyorum.Merabalar diyerek elleştik ve tanıştık.Nasıl bir yere gitmek istersiniz dedim ve ortak karar verdiğimiz yer çok uzak değildi.Hem yürüyüş yaptık hemde sohbet ederek gideceğimiz yere vardık.
Aynı takımları tutmuyorduk,evlerimiz uzaktı,aile yapılarımız benziyordu ama birbirine.Kardeş sayılarımız benim 2 fazlaydı,dahada önemlisi ilk görüğünde o da bana birşeyler hissetmişti.Neyse biraz uzattık.
Hayatımın en güzel Nisan,Mayıs,Haziran,Temmuz,Ağustos aylarıydı.
Ve o gün bugün yanımdan hiç ayırmadım.Kızımızla gider olduk şimdi o gittiğimiz yerlere.
Ama eşimde kabul ediyor ki;O günler bambaşkaydı...:)
Yukarıdaki benim başıma gelen gerçek yaşanmış bir olaydır.
Buradan bana otobüste gördügün kıza hemen aşık olunurmu diyen çıkabilir.Evet olunur.Oldum da ben zaten.Burada insanın dış güzelliği devreye giriyor.Saçları,giyinişi,duruşu,konuşma şekli,açıkcası dış görünüşü devreye giriyor....
Ama tanıştıktan sonrada açıkcası biraz sansına kalmış olan kalekter ve uyumunuz ortaya çıkıyor.Zaten bunlarda çok zıtlıklar yoksa ancak ilişki yürüyebiliyor.Hemde ne heyecanla.Bugün aynı kişiye hala aşığım,seviyorum ama o günlerin o ayların hazzını vermiyor bana.Bu bir itiraf,evet eşimede söylüyorum bunu.
Artık hangi bilim adamı açıklarsa açıklasınlar.
Bende bu konularda ihtisaslı biri olarak şunu söyleyebilirim;
Evlenmeden önce,çıkıp gezerken flört döneminde yani,ne konuşuyorsunuz.Nereye gidelim,ne giyelim,doğum günü süprizi yapalım.Şu film var izleyelim mi.En rahat nerede sarılabiliriz birbirimize,nerede el ele gezebiliriz.Hediye almalar,vermeler.En önemlisi birbirinize duyduğunuz tutku.
Evlendikten sonra;Akşam ne yiyeceğiz,elektrik le su faturasını gördün mü,yok ama ttnet bende,ne cocuk mu ateşli,cocuğun neyi eksik aşkım,dolapta ne kalmamış,kira hangi aya denk geliyordu,evlilik tarihimiz neydi,unuttum bebeğim tarihler aklımda kalmadı,cocuk geceleri uyutmuyor,karnı açtır heralde, gibi şeyler.Maddi durumun normal olsada bunlar konuşuluyor.Evlilik aşkı öldürüyor mu ne? Demiyorum emin değilim.
Neyse gençlere tavsiyem,bırakın faceyi,msn yi,cepsmsyi,çıkın karşısına konuşun canlı kanlı.Söyleyin duygularınızı,kendinizi anlatın ifade edin.Zorla güzellik zaten olmaz.Ama olacaksada böyle olur benden demesi...
Okuyan tüm üyelere teşekkürlerimi sunuyorum...
Bu testin amacı aşk hakkında ne düşündüğünüzü öğrenmek. Kendinize en yakın şıkkı işaretleyin sonra bunun ne anlama geldiğini öğrenin.:DD
. Dünyanın sonu geliyor. Sadece bir hayvan neslini kurtarma şansınız olsaydı hangisini seçerdiniz?
A. Tavşan
B. Koyun
C. Geyik
D. At
2. Afrika'ya gittiniz. Ziyaret ettiğiniz kabile, hatıra olarak yanınızda bir hayvan götürmeniz konusunda çok ısrarlı. Hangi hayvanı götürürdünüz?
A. Maymun
B. Aslan
C. Yılan
D. Zürafa
3. Çok kötü bir sey yaptınız. Tanrı sizi cezalandırdı, siz artık insan değil bir hayvansınız. Hangisi?
A. Köpek
B. Kedi
C. At
D. Yılan
4. Eğer bir türü sonsuza dek yok etme şansınız olsaydı bu hangisi olurdu?
A. Aslan
B. Yılan
C. Timsah
D. Köpekbalığı
5. Şakır şakır Türkçe konuşan bir hayvana rastladınız. Hangisi olması hoşunuza giderdi?
A. Koyun
B. At
C. Tavsan
D. Kus
6. Issız bir adada, size arkadaşlık edecek sadece bir hayvan var. Hangisini isterdiniz?
A. Insan
B. Domuz
C. İnek
D. Kuş
7. Tüm hayvanları evcileştirmek gibi bir süper yeteneğiniz olsaydı hangisini ev hayvanı olarak alırdınız?
A. Dinozor
B. Beyaz kaplan
C. Kutup ayısı
D. Leopar
8. 5 dakikalığına bir hayvan olmanız gerekse hangisi olurdunuz?
A. Aslan
B. Kedi
C. At
D. Güvercin
:alala
Aristo:
"Sevmek acı çekmektir, sevmemek ölmek. Sevmek zevktir ama yanlız sevilmenin hiçbir zevki yoktur"
Augustinus:
"Sevgi ruhun güzelliğidir."
Franz Xaver Von Baader:
"Özgürlük aşk değildir, yalnız aşkın kapısıdır."
Bailey:
"Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır"
Balzac:
"Aşk yaşamında kadın, ancak hünerli bir çalgıcının elinde dile gelen bir lir gibidir. Kadınlar bizleri sevdikleri zaman her suçumuzu bağışlarlar"
Basta:
"Erkek az fakat sık sever, kadın ise çok ancak bir kez sever"
Jeremy Bentham:
"Aşk hazzı, dostlukla duyu hazlarından yoğrulmuştur"
Bulor:
"Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır"
Antoine Bret:
"Aşkın ilk soluğu mantığın son soluğudur"
Aşk çok güzel bir şey acısına da kurban olayım ne güzel bir şey aşk of of ciğerim yanıyo :DD