Yeni anayasa diktatörlük kapısını açarsa ne yapılabilir?

Alıntı:

---

Fatih Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Herkese yanıt verme gayretinizi ve enerjinizi biraz şaşkınlıkla ama takdirle karşılıyorum:)
Bende o konuda sizin gibi düşünüyorum konu dönüp dolaşıp bu aydın/köylü, bilgili/cahil meselesine geliyor ki malesef kendini "aydın" olarak gören bir kesimin aşırı ve bir o kadar gereksiz paranoyasını ve ne kadar demokrat olduklarını üzülerek görüyoruz..
Bu ülke askeri diktayıda ,yargı diktasınıda defalarca gördü sivil dikta olacaksa bile bir defada sivil diktayı görsün diyesi geliyor içimden!...Bu ülke tüm bu süreçleri gördü ama demokrasi ve özgürlüğe bugüne kadar hiç şu an olduğu kadar yaklaşmadı..
Bunu parti meselesi olarakda görmüyorum çünkü AKP dahil tüm siyasi partiler süreci siyasi malzeme ve "sen yapıyosan olmaz" veya "sende geçmişde şunu şunu yapmıştın " çizgisinde götürüyo bu süreç sağlıklı değil ama sonuç olarak yeni anayasaya evet sivil dikta düşüncesinede bilnçsiz ve samimice söyleniyosa gereksiz bi tasa ve "hayal ürünü" diyorum.....Tabi bilinçli samimiyetten uzak söyleyenler ve farklı maksadı olanlar bahisten hariç...

---

Napalım sanalda bu kadar oluyo.Yanımda olsalar hepsinin saçını başını yolarım tartışırken:)

Öncelike sosyolojik ve siyasal birikim olarak ülkemizde anayasal düzlemde siyasal rejim olarak diktatörlük ve modellerine ilişkin açıkça düzenlemeler yapmak kanımca imkansızdır.Ancak diktatörlük her zaman siyasal iktidarda vücut bulmaz ve bu emellerini sistemin diğer bağlayıcı ögeleri üzerinde baskı kurarak erkler arasındaki karşılıklı bağımlılık yerine birini diğerine bağımlı kılacak el altından uygulamalar yapılabilir.Bu durumda da bu politik isteğini kendi siyasal kadrolarından bile gizleyenler birgün planları açığa çıkınca işte o zaman diktacı planların el altından da yürütülebileceği anlşılır.Ayrıca şunu belirtmek gerekir ki oy oranlarına göre insanların ahlaki sınıfları hakkında ayrıştırmada bulunmak mantıkdışıdır.Çünkü meşruluk yasallık demek değildir.Yani bazen yasal olan bir paradigma halkın vicdanı açısından meşru olmayabilir tabii tersi bir diyalektik de mümkündür.Dolayısıyla bu tür siyasal sonuçların meşru olup olmadığında tek tenkit unsuru halkın vicdanı teyit etmiş mi etmemiş mi.O yüzden bir hayır cı olarak şunu kabul etmemiz gerekir.İsterse %50.1 oyla kazanmış olsunlar ister %99.9 la sonuç itibariyle halkın büyük çoğunluğu meşruluğunu teyit etmiştir.Aksini düşümek siyasal sistemi işlemesi güç dar bir çerçeveye sokar.Ancak tabii ki siyaset biliminin verilerine göre arta kalan bu olumsuz oyların da ciddi bir muhalefet olması tartışılması gereken bir veridir.

Alıntı:

---

erhan.1973 rumuzlu üyeden alıntı

Sayın Bartelmi Diaz aslında güzel bir çözüm bu ama memleketi üç beş kalpazan ve hırsıza bırakacak kadar da basit değil, cumhurbaşkanı hırsızdır çünkü yargıdan kaçıyor. Başbakan kalpazanlık yapmaktan yargılanacak ama o da kaçıyor. Üstel,ik bunlar çeteci, iftiraco komplocu ve katildir. Hakim ve savcıları satınalmışlar, satılık polis ve gazetecilerle her türlü pisliğe bulaşmış siyasi parti görünümünde vatan haini topluluğudur. Biz çapulculara papuç bırakacak kadar zayıfmıyız ki? isterse %90 oy alsınlar geriye kalan %10 namuslu insan yeter bize. Çok oy namussuzu namuslu yapmaz, haksızı da haklı çıkarmaz.

---

Acaba böyle yorum karşıt görüş yapsaydı ne olurdu.? Kim ? kendini hangi kritere göre namuslu sınıfına koyacak.? Şu yoruma yazacak çok şey var.Neyse kara listeye girmim. Gerçi yorum yazsam bundan aşağılayıcı olmaz ya neyse.