-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Çek paradır, senet ise ödeme vaadi...
18 Şubat 2009 tarihinde kabul edilen5838 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 34 madde ve 6 geçici maddeden oluşan kapsamlı bir düzenleme yapılmış bulunmaktadır.Buna göre “GEÇİCİ MADDE 2- 31/12/2009 tarihine kadar, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Böylece "çekte vade olmaz, çek, bir kredi değil, ödeme vasıtasıdır"(TTK 707) hükmü geçersiz kılınarak, ticaret yapanların bildiği bir gerçek olan "çekin vadeli kullanıldığı" kanunca da kabul edilmiştir.
Dolayısıyla çekin peşin ödeme aracı değil bir sözleşme olduğu kabul edilmiştir.Bu da;Anayasa madde 38/6 "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü kapsamına girmektedir ayrıca Avrupa İnsan Hakları Protokolü Ek 4Nolu Protokol 1. madde kuralının özünde "yalnızca sözleşmeden doğan bir borcu yerine getirememek nedeniyle bir kimsenin hapsedilemeyeceği" hükmolunmuştur.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Geçici madde 31.12.2009 a kadar olan dönem içindir. Üstelik söylediğinizin tam tersine kanımca, çekte vade olmayacağını, vadeden önce ibraz olursa da bunun geçersiz olacağını doğruluyor.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Teşekkürler sayın ikiz.Daha başka nasıl cevap verilir bilmiyorum
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sn litigation ben hukukçu değilim bu kanun ne diyor tarihinden önce çek'i soramazsın diyor peki çek nakitse tarih ne oluyor?Vadeden önce ibraz ?
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
O Kanun APARTOPAR neden çıktı acaba biliyor musunuz?
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
APARTOPAR çıkan kanunlar eksik veya uygulanamaz kanun sınıfınamı giriyor?
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
31.12.2009 a kadar olan GEÇİCİ kanunu, GENEL HUKUK KURALI haline getirmek de bir yetenektir. Kanunkoyucu bunun bir genel kural olmasını isteseydi süre ile kısıtlamaz, geçici madde olarak eklemezdi. Nereden bakarsanız öyle görürsünüz. Üstelik daha önce söylemediğim şeyi söylemiş gibi çevirdiğiniz halde henüz özür dilediğinizi duyamadım. (ingiliz hukuku Hapis cezası konusu)
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Burada özürdilenecek birşey göremiyorum.Bu konuda açılan forumun tüm takipçileri gbi sizinde, bizim itirazımızın ve feryadımızın bize verilecek olan faiz vb cezalar değil hapis cezası olduğunu sizinde bildiğinizi düşündüm.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sakarya başka bir cumhuriyet mi..??
Çek'te 25nci tahliye kararı!
Türkiye'de ilk kez karşılıksız çekle ilgili hapis cezalarını kaldıran Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Mart ayında bu suçtan 25 kişi için tahliye kararı verdi
Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi olarak karşılıksız çekle ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemelerinden gelen dilekçeleri inceleyerek karşılıksız çek suçundan tutuklu bulunan kişiler hakkında tahliye kararı verdi
lnci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi mahkeme olarak Mart ayı içerisinde 25 kişi tahliye kararı verdi
Mahkemenin son verdigi tahliye kararının gerekçesi..
BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BEHİYE AYDIN
Hükümlü Abdullah Bekir vekili Av. Levent S. tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ek kararı ile hükümlü vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 28.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 24.03.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2008 tarih ve 2008/202 esas, 2008/323 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Abdullah Bekir vekilinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 8.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamı ile verilen 4158 .- TL, adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.27.03.2009
http://www.medyabar.com/haber/8279/c...e-karari.aspx#
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Arkadaşlar bende bu durumu anlamıyorum.
Şuan a kadar yaklaşık 30 tahliye kararı var. Şimdi bu adamlar yeni çıkan kanunla tekrar içeri mi alınacak. Yoksa onlar çıktı kurtuldu ama size olmaz mı diyecekler. Bunun hukuk ta bir açıklaması çözümü olmalı bence. yani aynı suçu işleyen insanlar farklı duruma mı maruz kalacak.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Çek mağdurlarından mektuplar
Taylan ERTEN / ANKARA'dan
taylane@dunya.com
01.04.2009 - 08:57
Bilmem bilir misiniz, belki de bilirsiniz, "mağrurluk" ile ""mağdurluk" arasındaki çizgi kıldan ince, kılıçtan keskindir. Hayatta öyle anlar, öyle zamanlar olur ki bu çizgiyi nasıl aştığınızı; "mağrur" iken "mağdur" durumuna nasıl kayıverdiğinizi anladığınızda iş işten, "siz sizden" geçmiş olur.
Küçük bir açıklama: Burada "çek mağdurlarını" konuşuyoruz. "Mağrurluk" kavramını olumsuz anlamda değil "gurur" anlamında kullanıyorum. Düzgün, dürüst, ahlâki değerlere, hak ve hukuk kurallarına sadık her insanın, her bireyin, her yurttaşın hissetme hakkına sahip bulunduğu "gurur" duygusundan söz ediyorum.
İş hayatını bu duyguyla sürdürürken elinde olmayan; hukuk dilinde "mücbir sebep" sayılabilecek haller sonucu, yasalar önünde bir anda "mağdur" konumuna, oradan da "mahkûm" durumuna düşenler "seslerini" duyurmak istiyorlar.
Ben de gazetecilik görevimi yapıyorum. DÜNYA okurlarından bana ulaşan isimli, imzalı "sesleri", merkez yazı işlerindeki arkadaşlarımı "kızdırmayı" da göze alarak, sütuna sığdırabildiğim ölçüde kimi "kulaklara" yansıtmaya çalışıyorum. İsimleri "saklı" tutuyorum.
Mektup-1
"Eşim ekonomik krizden dolayı iflas etti. Bizler son aşamaya kadar dayanmaya çalıştık. İş yaptığımız büyük firmalar dahi anlaşmalara uymayarak ödemelerinden ve vadelerinde bizim taşıyamayacağımız kadar üstümüze geldiler. Sonunda hem kredimiz hem de bünyemiz bunu kaldıramadı.
Çeklerimizin iş yaptığımız firmalar tarafından gerek faktoring gerekse açık çalışan tefeci firmalara bozdurulması ise bizim için geri dönülmez bir handikap oldu. Şu an eşim cezaevinde. Eşim içeri girinceye kadar Türkiye'nin tanınmış firmalarından birinde işletme müdürü olarak görev yapıyordu.
Amacımız teker teker çeklerimizi ödemek, alacak davalarımızı kapatmaktı. Duruma bakın: Eşim cezaevinde. Devletten, bankalardan milyarlarca lira kredi kullananlar, çeki senedi defter yaprağı gibi dağıtanlar, vergi borcunu ödemeyenler ceza almazken sizce bu doğru mu?"
Mektup-2
"31.12.2008 tarihi itibariyle 3167 sayılı yasanın uygulanabilirliğinin kalmadığı açıklanmasına rağmen değişik mahkemelerde beraat veya mahkûmiyete yapılan itiraza kabul veya mahkûmiyet gibi leh ve aleyte kararlar verilmesi bizlerde hukukun eşit uygulanmadığı inancını doğurmakta.
Bizler zamanında devlete vergi, çevremize istihdam, bankalara para kazandırmış saygı değer işadamı/işkadınıyken, ülke ekonomisinin yönetilememesi, özel veya kamu bankalarında gerekli düzenlemelerin yapılmamış olmasından dolayı şimdi dolandırıcı mı olduk?
Bankalar ihtiyacım olmadığı halde çek karnelerini kapıma gönderirken sanırım sorumluluklarının sadece 450 TL olmasının rahatlığını yaşıyorlardı. Aşağıda yazdıklarımız doğru ise (18 Şubat'ta kabul edilen 5838 sayılı torba yasanın çekle ilgili maddeleri) neden bizim dosyalarımıza hâlâ mahkûmiyet kararları çıkıyor. Doğru değilse, isimlerini verdiğimiz asliye ceza ve ağır ceza mahkemesi neden bu maddelerle beraat kararı veriyor?
Mektup-3
"Yüksek tahsilli, kriz kurbanı müflis tüccarım. Lütfen haberlerde işsizler kadar bir nebze de işverenlerin durumuna değinilsin. Bizim durumumuz işçilerden iyi mi? Vasıflı bir ücretli ekonomi biraz toparlanınca tekrar işini bulur. Biz tüccarlar ne yapacağız, tekrar nasıl ayağa kalkacağız?
"Yılların birikimi bütün varlığımız, kredibilitemiz, aile düzenimiz her şeyimiz gitti Bunlar yetmezmiş gibi bir de aleyhimize açılmış karşılıksız çek davalarından hapis cezalarıyla karşı karşıyayız. Geçen gün Bursa'da 34 yaşında gencecik bir tüccar karşılıksız çekine hapis cezası çıkınca kendini astı. Bu nasıl bir adalet ki, krizden dolayı batmış vatandaşlarını bir de borcundan dolayı içeri tıkıyor?
Mevcut çek yasasındaki cezai yaptırımların 31.12.2008 tarihine kadar yeni Türk Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmediği için 01.01.2009'dan itibaren artık uygulanamaz olduğu; yeni yasa çıkıncaya kadar bu davalara ve devam eden mahkûmiyetlere beraat kararı verilmesi gerektiği üst düzey birçok hukukçumuz tarafından söylenmektedir. Bunların başında Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ile İ.Ü. Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer gelmektedir."
Sorun büyük
DÜNYA'nın değerli okurları, bana iletilen mektupların bu kadarla kalmadığını belirteyim. Gerisi de var. Ama, yansıttıklarım iki ciddi ve büyük sorunu yeterince anlatıyor.
Birincisi yasama tutarlılığıyla ilgili. Mevcut çek yasası ile yeni TCK arasındaki "çek uyumsuzluğunu" dikkate almayan ve gereğini 2008 sonuna kadar yapmayan yasa yapıcı, doğan hukuk kargaşasından sorumludur. Düzeltmek de bu kurumun işidir.
İkincisi, bu hukuk kargaşasına rağmen; meselâ Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi dört ayrı çek cezasına infazı durdurma; Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesi beraat kararı verebilirken, nasıl oluyor da diğer bazıları mahkûmiyette ısrar edebiliyor? Yanlış "hukukun" bir bedeli yok mu? Varsa kim öder?
Kaynak http://www.dunya.com/yazar.asp?authId=20
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Peki hukukun uygulanması için ne yapmamız gerekiyor? 31.12.2008 tarihine kadar çek yasası ceza kanuna uyumlu hale getirilmediği için karşılıksız cezalara verilen cezaların düşmesi gerekiyor. Ama karşılıksız çek nedeniyle ceza alan birçok kişi ceza evinde. Hukuk'un uygulanması için ne yapılması gerekiyor. Avrupa İnsan Haklarına mı gitmemiz gerekiyor? Bununla ilgili olarak Türk Hukuk sistemi içinde bir sonuç alamayacak mıyız? Bu konuyla ilgili yetkili merci yargıtay mıdır? Eğer yargıtaysa, yargıtay niye bu konuda karar vermiyor? Cezaların düşmesi için nereye müracaat etmemiz gerekiyor? Lütfen bilen varsa cevaplasın.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE ÇELİŞKİ
Karşılıksız çek suçundan ötürü hapis cezasına devam edilmesi Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır! Avukat Gökhan Ahi bir hukuk dramını yorumluyor
2 Nisan 2009 20:52
AVUKAT GÖKHAN AHİ
TÜRKİYE’nin imzalamış olduğu ve uymayı taahhüt ettiği uluslararası sözleşmeler gereği, bazı teminatlar Anayasa’da hüküm altına alınmıştır. Anayasa, bir ülke için en üstün yasadır, dolayısıyla tüm kanunlar Anayasa’ya uygun ve uyumlu olmak zorundadır. Anayasa’nın 38. Maddesinde düzenlenen bu teminatlara göre, hiç kimse kanunla suç sayılmayan bir eylem için cezalandırılamayacağı gibi, hiç kimse sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getir(e)mediği için özgürlüğünden alıkonamaz.
Dikkat edilecek olursa, yükümlülüğü yerine getirmemekten değil, yerine getirememekten bahsedilmektedir. Hal böyleyken, sözleşme benzeri olan çekin karşılığının öden(e)memesinin suç kabul edilmesi en başta Anayasa’ya aykırı düşmektedir. Nasıl ki, kredisini ödemeyen, borcunu ödemeyen kişilere hapis cezası uygulaması yoksa, çeke de hapis cezası veya para cezası uygulanmamalıdır. Nitekim mal beyanında bulunmama suçu da bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş, 16.04.2009 tarihinden itibaren de yürürlükten kalkacaktır. Anayasa Mahkemesi, bu kararı 16.04.2008 tarihinde yayınlamasına ve yürürlükte kalması için 1 yıl süre vermesine rağmen, lehe uygulama nedeniyle o tarihten bu yana mal beyanında bulunmama suçundan dolayı kimseye ceza verilmemiş, verilen cezalar da infaz edilmemiştir.
ASLINDA ÇEK NEDİR?
Çek, kambiyo senedi olduğundan dolayı bir ödeme aracıdır. Başka bir deyişle nakit yerine geçen güven aracıdır. Ancak, Türkiye’de çek, ne yazık ki bir ödeme aracı olmaktan çıkmış, vadelendirme veya kredilendirme aracına dönüşmüştür. Çekte asıl olan, nakit karşılığın bankada o anda bulunması ve banka tarafından bloke edilerek ibraz anında lehdara ödenmesidir. Tüm dünyada uygulanan model budur. Çekin karşılığı yoksa bile banka bu çeki lehdara ödeyecektir, çünkü çek verdiği kişilerden veya şirketlerden zaten yeterli teminatları almıştır. Ama Türk bankaları yeterli teminatı sağlamadan, talep eden herkese çek karnesi vermiş ve çeklerin karşılığını ödemekten kaçınabileceği yasal düzenlemelerin arkasına sığınmıştır. Başka bir deyişle, kendisine düşen araştırma, teminat alma ve güven sağlama yükümlülüğünü yasal düzenlemelerle bertaraf etmişlerdir. Sonuçta, Türk hukukunda mevcut olan çek uygulaması amacını aşmış ve kendine has başka bir araca dönüşmüştür.
KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇ OLMAKTAN ÇIKMIŞ MIDIR?
Karşılıksız çek vermek, suç olmaktan çıkmamıştır, fakat bu suça ceza verilmesi yasal boşluktan dolayı olanaksız hale gelmiştir. Şu anki mevcut kanunlarla karşılıksız çek suçuna ceza vermek mümkün değildir. Nitekim, 3167 sayılı yasanın 16/1-2.md ve 13/1. Maddelerinde düzenlenen cezaların “sistemin değişmesi” nedeniyle 1.1.2009 gününden itibaren uygulanmayacağı ortaya çıkmıştır.
Türk Ceza Kanunu’nun 5. Maddesine göre, ilk 75 maddeyi kapsayan “genel hükümler” 01.01.2009 tarihinden itibaren, ceza hükmü içeren tüm kanunlar için uygulanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun böyle olmasının sebebi, çek kanunu gibi özel ceza hükümleri içeren onlarca kanunun yeni Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihte külliyen değiştirilmesinin mümkün olamamasıdır. Kanun koyucu, üç buçuk yıllık bir ara dönem öngörerek bu tür özel ceza hükümlerinin zaman içinde yavaş yavaş değiştirilmesine ve yeni Türk Ceza Kanunu’na uyumlu olmasına olanak tanımıştır. Ancak, düzenlemeler için uzun bir süre tanınmasına rağmen, çek yasası ve bunun gibi özel yasalarda Türk Ceza Kanunu’nun 52. maddesine ters düşmeyecek gerekli yasal düzenlemeler bu güne kadar yapılmamıştır.
1 OCAK 2009 TARİHİNİN ÖNEMİ NEDİR?
31/12/2008 saat 24:000 itibariyle, genel hükümlere aykırı ceza maddelerinin uygulanması son bulmuştur. 5252 sayılı Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 1. Maddesi gereğince, diğer kanunların Türk Ceza Kanunu’nun genel hükümlerine aykırı olan maddelerinin değişiklik yapılana kadar ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağına ilişkin kural, Çek yasasındaki “çek bedeli kadar” olan para cezası sistemini de ortadan kaldırmıştır. Bu tarihe kadar çek yasasının bu hükmü değiştirilmiş olsaydı, sorun çıkmayacaktı. Ancak bu değişikliği içeren yeni düzenleme yapılmadığı için yasal bir boşluk oluşmuştur.
Dolayısıyla takdire yer bırakmayan “çek bedeli kadar” şeklinde para cezası uygulaması 1.1.2009 gününden itibaren uygulanamaz hale gelmiştir. Türk Ceza Kanunu’nda artık “adli para cezası” sistemine geçilmiş olup, özel kanunda geçen “çek bedeli kadar” ceza sistemi otomatik olarak yürürlükten kalkmıştır.
Bilindiği üzere Türk Ceza Kanunu’nun 45. Maddesinde sadece iki tip ceza vardır. Bunlar da, hapis ve adli para cezasıdır. 3167 sayılı kanunun 16/1-2 ,13/1 maddeleri gibi, ceza içeren tüm özel kanunlarda 1.1.2009 gününden itibaren Türk Ceza Kanunu’nun 52. Maddesine aykırı olmayacak şekilde ADLİ PARA CEZASI uygulamasına geçilmiştir. Yani çek suçlarında öngörülen “çek bedeli kadar” veya “doğrudan” para cezası uygulaması yerini belirli koşullara göre değişen ve hakimin “takdiri” ile belirlenen adli para cezasına bırakmıştır.
Türk Ceza Kanunu 52. maddeye göre adli para cezası hesaplanırken de alt ve üst sınırlarının takdirinde Türk Ceza Kanunu’nun 61/8 ve 61/9. Maddeleri göz önünde bulundurulmalıdır. Yani, sanığın şahsi ve ekonomik durumuna göre adli para cezası takdir edilmelidir.
YENİ ÇEK YASASI ÇIKINCA HAPİS CEZALARI DEVAM EDECEK MİDİR?
Yasa koyucu yani Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu konuda artık yeni bir düzenleme yapsa bile, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesi gereği, 01.01.2009 tarihinden düzenleme yapılan güne kadar lehe olan kanunların uygulanmasına devam edilmelidir. Yani yasa değişikliği durumunda, Türk Ceza Kanunu’nun 2. Maddesinde anılan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” prensibi gereği ve yine 7. Maddenin 2. Bendinde anılan “lehe uygulama” ilkesi gereği düzenleme yapılan güne kadar işlenmiş olan ve 1 Ocak 2009’dan önce de işlenmiş olan karşılıksız çek suçları cezalandırılamaz, cezalandırılmış olsa bile cezanın infazından vazgeçilmelidir. Örneğin, 1.1.2009 tarihinden itibaren, karşılıksız çek suçlarında tüzel kişiye de verilen para cezası, genel hükümlere uygun olmaması ve yeni Türk Ceza Kanunu’nda tüzel kişilere verilen ceza sistemi değiştiğinden dolayı, istisnasız olarak tüm mahkemelerce ortadan kaldırılmıştır.
Çok yerinde ve hukuka uygun olarak, bazı mahkemeler (Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi, itiraz üzerine verilen kararlarıyla Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Konya 6. Asliye Ceza Mahkemesi) karşılıksız çeke verilen cezanın yeni bir düzenleme yapılmaması ve yeni bir düzenleme yapılana kadar infazın yerine getirilmesinde tereddütler olacağı gerekçeleriyle beraat ya da infazın durdurulması kararı vermişlerdir. Ancak halen bir çok mahkeme, bu kadar açık ve net bir durum karşısında ceza vermeye devam etmekte, verilmiş cezalara yapılan infaz durdurma taleplerini reddetmektedir. Bu durum, eşitlik prensibine ve hakkaniyete aykırıdır.
Bir devlet, yasalarının eşit, adil ve herkese uygulanabilir olmasıyla ancak “hukuk devleti” olabilir. Eğer yasal boşluklar doldurulmazsa, adil olunamazsa ve vatandaşlar arasında eşitlik korunamazsa, “hukuk devleti” ilkesi sadece Anayasa’da yazılı bir ibare olarak kalır. Bu durum, yasalara saygısı kalmayan bir vatandaş topluluğu oluşturur ki, bir devlet için en tehlikeli tehdit bu olacaktır.
Kaynak:http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37079
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Oya ARMUTÇU/HÜRRİYET
Karşıklıksız çekte tahliye karmaşası
HÜKÜMET’in Yeni Çek Yasası taslağı görüşülmeyi beklerken, karşılıksız çek davalarıyla ilgili olarak mahkemeler arasında tam bir tahliye karmaşası yaşanıyor.
TCK’nın 1 Ocak 2009’da yürürlüğe giren ve 9 bin taklit davasına örtülü af getiren "Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları için de uygulanır" şeklindeki genel hükümleri "karşılıksız çek" davalarında mahkemelerce farklı şekilde yorumlanıyor.
Çek Yasası’nı dikkate alan mahkemeler tahliye taleplerini reddederken, TCK’nın genel hükümlerini uygulayanlar tahliye ve beraat kararları veriyor. Tahliye kararı verenler arasında, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Şişli 3 ve 11. Asliye Ceza Mahkemeleri var. Tavas Asliye Ceza Mahkemesi’nin aralarında bulunduğu birçok mahkeme ise tahliye taleplerini geri çeviriyor. Önce bu örnek tahliye kararına kısaca bir gözatalım:
İlk tahliye kararı Sakarya’dan geldi
Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, karşılıksız çekle ilgili ilk tahliye kararını veren mahkeme. Geçtiğimiz ay karşılıksız çek suçlarından "Kanunların suç saymadığı fiil için ceza verilemez" gerekçesiyle tam 25 tahliye kararı verdi. Kararda, TCK’nın genel hükümlerinin uygulanacağı ve 3167 sayılı Çek Yasası’nın 1 Ocak’tan itibaren uygulanamayacağı savunuldu. Karar şöyle:
"Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse TCK’nın 2. maddesinde düzenlenen ’kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz’ kuralına aykıdır."
Çek mağdurları isyan etti
İnternette site kuran karşılıksız çek mağdurları ise bu karmaşaya isyan ediyor. Tüm basın kuruluşlarına mail yağdıran ve seslerini duyurumamaktan yakınan çek mağdurları yaşanan karmaşayı ve tepkilerini bakın şöyle dile getirdiler:
"3167 sayılı Çek Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri uygulanabilirliğini yitirmiştir. Ceza hukuku otoriteleri Sayın Prof. Adem Sözüer ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın görüşleri de bu yöndedir. Türkiye genelinde Sarayköy, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şişli 11. Asliye Ceza, Şişli 3. Asliye Ceza ve başka mahkemeler infazı durdurma kararı vermekteler. Hukukta, özellikle ceza yasalarında yorum ve kıyas olmaz.
Anayasa kuralı olan ’bir taahhütten dolayı, kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez’ şartı varken, genel kaide olan ’suçsuz ceza olmaz’ şartı varken, bazı mahkemelerin uygulayıp, bazılarının da karara devam etmesi hukukta kaosa neden olmakta. Bu durum da adalete olan güvenimizi sarsmaktadır. Buradan yetkililere sesleniyoruz; kanayan yara olan ’karşılıksız çek’ artık kangrene dönüşmüş ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır.
Binlerce aile dağılmış, binlerce esnaf olmayan bir kanundan ceza evinde, onbinler kaçak yaşamaktadır. Esnaf intiharları artmıştır. Sesimizi duymanız için daha kaç esnafın intihar etmesi gerekecektir? Çok acil bir çözüm lazım. Bizler af istemiyoruz, yasal hakkımız olan özgürlüğümüzü, bir şans daha verilerek çalışıp borçlarımızı ödemek ve kul hakkından kurtulmak için kullanmak istiyoruz."
İşte o mailler
Tahliye verilebiliyorsa, biz niye mağdur oluyoruz
Bazı Hakimlerimiz bu davalarda infaz durdurma-beraat kararları verirken, bazıları tam tersi karar vermektedirler. Senelerce babamdan devraldığım işi yürüten dürüst bir tüccardım. 20 senelik ticari hayatımda bir trafik cezası almamış bir insanım. İki sene evvel işlerimin bozulması nedeni ile 15 kişiyi istihdam ettiğim ve yılda devlete 400.000 TL’den fazla dolaylı vergi ödeyen bir firmamı kapadım. Piyasada 150.000 TL’ye yakın sahsi çeklerimin karşılığı çıkmadı ama piyasada çalıştığım firmalar benim dürüstlüğümden dolayı çoğu bu borçları sildi. Sadece 4 kişi toplam 40.000 TL miktar için hakkımda tutuklama kararı çıkardı. Geçen hafta avukatım itiraz etti.Reddedildi. Sayın Adalet Bakanı’ndan bu karmaşa için yardım talep ediyoruz. Şayet mevcut yasa yatmamızı istiyorsa onunda cezasını çekeriz ama şayet bu cezamızın affı söz konusu ise neden ben ve bu insalar mağdur oluyoruz.( Kutlu A.)
Dünyada başka örneği yok
1 Ocak 2009’dan bu yana gündemde olan ancak medyanın nedense pek itibar etmediği bir konu var. TCK’nın 5. maddesinin 1.Ocak 2009’dan itibaren, ceza içeren diğer tüm kanunları da kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiş olması dolayısıyla, karşılıksız çekten dolayı hapis cezası almış olanlar, kanunsuz bir şekilde tam 70 gündür cezaevlerinde tutuluyor. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Mart 2009 günü cesur bir kararla bir çek mahkumunun cezasını kaldırmış bulunuyor. Ancak binlerce mahkum kanunsuz bir şekilde hala hapiste. Böyle bir uygulama zulümdür ve dünyada başka örneği de yoktur. Hapisteki binlerce mahkum ve davası sonuçlanan yahut devam eden yüzbinden fazla insan açısından hayati önemi haiz olan böyle bir konu, en azından "Hande’nin bacakları" veya "Hadise’nin kumaşsız elbisesi" kadar medyada yer almalı diye düşünüyoruz.
Babamın hapiste yatmasının borcunu ödemesine ne faydası var
Babam bir kaç gün önce karşılıksız çekten içeri girdi zor günler geçiriyoruz. Çok severek gittiğim üniversiteme ne yazık ki artık gidemeyeceğim. Avukatlar bile yardımcı olmak istemiyor eğer af çıkarsa, geçim kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturan çek ve senet davalarından para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Af çıkmasına kesinlikle karşılar. Bir yanda Sakarya’da beraat eden 25 kişi bir yanda onlar kadar insaflı karar mercilerine rastlamayan hapiste yatan onbinlerce insan 400 bin aranan, 1 buçuk milyon çek. Ne yazık ki adalet neye göre işliyor bilmiyoruz. Ufacık çocuklara tecavüz eden adamlar 5 yıl yatmıyor şimdi kalkıp bir işadamını ya da esnafı verdiği sözü tutamadı diye en çok çalışması gereken zamanken 5 yıl içeri alıyorlar. Hiç kimsenin sözünü tutamadığı için özgürlüğü kısıtlanamaz? Yasalarda bu kadar boşluk varken kriz zaten her şeyi bu kadar zorlaştırmışken böyle keyfi kararlarla aileler umutsuzluğa itilebilir mi? Gerçekten anlamıyorum. Babamın orada olmasının kime ne faydası var? Ne ailesine bakabiliyor ne varolan borcunu ödeyebiliyor. Halbuki almış olduğu çok güzel işler vardı bir ay içinde bu parayı rahatlıkla ödeyebilirdi. Kalkıp karşılıksız çekle ilgili hapis cezasını Adem Sözüer gibi bir çok hukuk profsörü bile yasal bulmuyorsa neden bir gazetede kanalda bu haksızlığa değinilmiyor? İnsan yaşadığı ülkenin adaletine bile güvenemezse neye güvenebilir?
8 Nisan 2009
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/...sp?yazarid=210
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
BİR AVUKAT GÖZÜYLE ÇEK TASLAĞI!
Karşılıksız çek suçundan her 4 kişiden birisi cezaevinde ya da aranıyor. Adli para cezasını ödeyebilen var mı? Çoluk çocuğu perişan olmayan kaldı mı?
Avukat DOĞAN DURU
Karşılıksız çek keşide etmekten dolayı keşideciye çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi ve bunu haliyle ödeyemeyeceğinden (mevcut kanuna göre ödeyebilse çek bedelini öder ve tüm cezai yaptırımdan kurtulur zaten) dolaylı olarak hapis cezası ile cezalandırılması bir insanlık ayıbı ve büyük adaletsizliktir. (çeşitli sözleşmeler ,senet , fatura karşılı mal verip tahsilat yapamayanlar içinde geçerlidir bu adaletsizlik ). Çek, senet vs gibi ödeme araçlarını Nitelikli Dolandırıcılık yapmak suretiyle kullanan şahıslar yüzünden iflas etmiş ve senelerce çekini ödemiş, istihdam sağlamış müflis kişilerde mevcut çek kanunu ile cezalandırılmaktadır.
MAĞDURİYETLER GİDERİLSİN
Kanun koyucunun bu adaletsizlik getiren 3167 sayılı kanunu acilen revize etmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi bir vatan - vatandaşlık borcudur. 3167 sayılı kanuna göre karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkarılmalı, çeklere de senet-bono vasfı kazandırılmalıdır. Yaptırımlar hiç bir aşamada hürriyeti bağlayıcı olmamalı, tüm ödeme araçlarını kapsayıp toplumda güveni sağlayabilecek şekilde yasa düzenlenmelidir.
Örneğin: Karşılıksız çek , senet , kredi kartı kullanmak durumlarında çek - senet ve kredi kartı kullanımının yasaklanması, yurt dışına çıkış yasağı , müflis tüccarlara adli yardım , kamu yararına çalıştırma , sanığın gelirine göre adli para cezalarının yapılandırılması (süre sınırı olmadan ), etkin pişmanlık , ticari faaliyet yasakları vb yaptırımlar getirilebilir. Ama hapis cezası asla. Borcundan dolayı insanı hapisle cezalandırmak hem bu borcun ödenmemesi, hem de yuvaların yıkılmasına, hiç suçu olmayan diğer aile fertlerinin perişan olmasına sebep olmaktadır. Çek-senet-kredi kartı gibi ödeme araçlarını kötü niyetli kullananlar nitelikli dolandırıcılıktan yargılanmalı, şikayetler bu yönde olmalı ve dolandırıcılık yapanlar ve yapmayanlar ayrılmalı yüce adalet tecelli etmelidir.
Ödeme araçlarını kullanarak kişi ya da kurumları nitelikli dolandırıcılık yaparak dolandıranlar En ağır hapis cezası ile cezalandırılmalıdır. Sayısı milyonlara ulaşan vatandaşımız dolandırıcı olmadığı halde " karşılıksız çek suçundan mağdurdur."Aciz duruma düştüklerinden ceplerinde bırakın hukuki mücadele verecek parayı, geçinecek geliri olmayan, hem kanundan hem alacaklılardan kaçarak boğaz tokluğuna yaşamını sürdüren vatandaşlarımız vardır.
TİCARİ HAYATLAR BİTTİ
Borçlarını elinde olmayan sebeplerle ödeyemeyen iyi niyetli vatandaşımız iflas ettikten sonra alacaklılara karşı can güvenliğini bile sağlayamazken bir de devletimiz önünde kaçak duruma düşmekte, yuvaları yıkılmaktadır. Bu hususta sayısı milyonları aşan mağduriyetler vardır. Kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Buna karşılık vadeli-vadesiz ödeme araçlarını kötü niyetli olarak kullananlar zaten bu hususta hukuksal önlemlerini dolandırıcılığa başlamadan almış ve bir çok insanın ticari hayatını bitirip çeklerini ödeyemez duruma getirmişlerdir.
Bankalar yeni düzenlemede kolaylıkla verilen ve üzerine sınırsız tutarda rakam yazılabilen çek koçanlarından çek bedeli kadar sorumlu tutulmalıdır ki insanlar karşılıksız çekler yüzünden mağdur olmasınlar. Çekin ödeme aracı olarak piyasadaki itibarı da düşmesin. Bankalar tarafından gereken teminatlar alınmalı (nakit blokaj – gayrimenkul – alacak temliki vs) buna göre çek koçanı vermelidir.
Ayrıca her keşide edilen çek üzerine keşide tarihi de yazılmalı ve keşide tarihinde bankaya keşide edilen çek ya da çeklerin tüm bilgileri (tutarı, vadesi, keşide tarihi) bildirimi zorunlu tutulmalı, çek hamili bu durumu sorgulayabilir olmalıdır. Ya da bankalar çek koçanlarını verdiklerinde her koçan için belirli bir limit tahsis edip buna göre uygulama yapabilir. Böylece bankalar aldığı teminatlar oranında çek kullandırabilir. Çek ibrazında da çek hesabının karşılıksız olması halinde ödemeyi bu teminatlara istinaden hamile yapabilir. Böylece çek hamili de çeki daha bankaya ibraz tarihinde korunmuş olur.
Buna karşılık günümüzde karşılıksız çek davaları yaklaşık 2-3 yıl civarında sürmekle temyiz vs itirazlarla bu durum daha da uzatılabilmektedir. Davaların akabinde ise zaten çek miktarı kadar para cezası verilmekte ve haliyle aciz durumda olan sanık bu adli para cezasını ödeyemediği için hapis cezasına dönüştürülüp infazı gerçekleştirilmektedir. Kısaca “mevcut 3167 sayılı çek kanununda ve mecliste şuan bulunan yeni tasarı taslağında hapis cezası kalkmış gibi görünse de hüküm çek bedeli tutarı kadar veya 150 bin TL gibi yüksek bir rakam ile adli para cezasına bağlandığından bu para cezasının da aciz duruma düşmüş iflas etmiş müflis kişiler tarafından ödenmesi imkansız olduğundan adli para cezası hapis cezasına çevrilmekte ve dolaylı olarak hapis cezası uygulanmış olmaktadır. Konuyla ilgili olarak karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan ve nihayetinde adli para cezalarını ödeyemediklerinden hapis cezası alan sanıkların istatistiksel net bilgileri adalet bakanlığından ve yetkili kuruluşlardan alınabilir. Bu yeni tasarı taslağını hazırlayanlar hangi ülkede yaşıyorlar…
DÖRT KİŞİDEN BİRİ CEZAEVİNDE
Her 4 kişiden birisi cezaevinde ya da aranıyor karşılıksız çek suçundan. Adli para cezasını ödeyebilen var mı? Çoluk çocuğu perişan olmayan kaldı mı? Alacağını alabilen alacaklı var mı? 3167 sayılı kanun baştan aşağıya yanlıştır. Bankaların sorumlulukları niye 475 ytl ? Sorumlulukları çek bedeli kadar olsun veya kişinin kredibilitesine göre her çek yaprağının üzerine banka “ bu çek yaprağı xxx tutara kadar bankamız güvencesi altındadır. “ şeklinde açıkça yazsın. Alacaklı olan kişi daha üst miktarda bir rakam yazılmasını kabul ederse aradaki fark için sadece icra takibi yapabilsin. Bunu düşünmek bu kadar zor mu?Adalet komisyonu başkanı size buradan sesleniyorum lütfen bu yasayı tek bir kerede her kesimi ve mevcut durumu değerlendirerek tüm ödeme araçları için hazırlayınız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç-dış borcu olduğu ve geçmişte ekonomik krizler yaşadığı düşünüldüğünde, T.C vatandaşlarının borcu olması , iflas etmesi , çek , senet , fatura yada kredi kartı borçlarını ödeyememesi ve yapılandırmaya gitmesi, iç - dış borçlarını elinde olmayan imkanlar neticesinde çoğu zaman vadesinde ödeyemeyen devletimizin ; borçlarını zamanında çeşitli imkansızlıklar yüzünden ödeyemeyen vatandaşını ( çekini, senedini, kredi kartını, kirasını , faturalarını ) gayet normal karşılaması ve ona bu hususta yardımcı olması gerekir.
Devletimizin karşılıksız çek suçundan mağdur, dolandırıcılık yapmamış aciz durumda insanları bırakın hapisle cezalandırmasını, borçlunun borcunu ödeyebilmesi için uzlaştırıcı rol izlemesi ve borcu olan vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. Konuyla ilgili bir çok onurlu, gururlu insanın bunalıma girerek intihar ettiği haberleri hızla artmaktadır. Aciz duruma düşen ve borçlarını ödeyemeyen, dolandırıcılıkla hiç bir ilgisi olmadığı halde karşılıksız çek davaları yüzünden hüküm giyen tüm müflis iş adamları şu anda ceza evlerinde tecavüz, cinayet, dolandırıcılık, terör vs suçlardan hüküm giymiş suçlularla aynı koğuşlarda birlikte cezaları çektirilmekte bu yolla topluma yeniden kazandırılmaya çalışılmaktadır. İnsanların borcundan dolayı hürriyetinin bağlanmaması gerektiğini düşünen tüm vatandaşlarımızın ve ülkemizin bir sevdalısı olarak mecliste yeni tasarı taslağı bulunan 3167 sayılı kanunda yapılan büyük hataların ( karşılıksız çek keşide etmenin, para cezasıyla cezalandırılması ve bunun öde-ne-me-di-ğin-de dolaylı yoldan hapis cezasına dönüştürülmesi gibi) tekrar etmemesi ve iflas eden müflis insanlarla , dolandırıcılıktan yargılanması gereken dolandırıcıların karıştırılmaması , bu hususta mağdur olmuş ve ödeme imkanları 3167 sayılı yasa ile dolaylı yoldan hapis kararı ile elinden alınmış, dolandırıcılık ile alakası olmayan tüm çek mağdurlarının adına bu hususu tarafınıza ve ilgili makamlara bildirmeyi bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum.
Bu hususta alacaklı pozisyonunda olanlarda unutmamalıdır ki karşılıksız çekten hapis cezası aldırmak müflis insanları mahkum ettirmek zaten aciz duruma düşmüş bu insanların borçlarını ödemelerini engellemektir. Ayrıca alacaklılara karşı kin, nefret ve beddua olarak dönecektir. Unutmayınız ki çeklerini elinde olmayan nedenlerden dolayı ödeyememiş insanlarda dolandırılmış ( karşılıksız çek ile mal/hizmet vermiş), ihanete uğramış ve aciz durumdadırlar.
Yasa koyucumuzun bu soruna acil olarak bir çözüm bulmasını temenni ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37312
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sakarya 1nci Ağır Ceza Mahkemesinden sonra bir İNFAZ DURDURMA da Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinden
TÜRK MİLLETİ ADINA
Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
BİLECİK AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/215 bilecik
BAŞKAN :RAMAZAN AKYOL 37306
ÜYE :ZEKERİYA YAVUZ 38481
ÜYE :LEYLA TAŞKOPARAN 39799
KATİP :FİKRİY ŞENSOY 148098
İTİRAZ KONUSU : Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ek kararı.
İTİRAZ TARİHİ :19.03.2009
KARAR TARİHİ :09.04.2009
Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı kararına sanık …………..tarafından itiraz edilmiş olmakla, dosya incelendi.
Gereği Düşünüldü:
Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas,2004/122 karar sayılı kararı ile, sanığın üzerine atılı çek kanununa muhalefet suçundan eylemine uyan 4818 sayılı kanunun 14. maddesi ile değiştirilen 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesi gereğince ve sanık lehine olduğundan hapis cezası yerine sanığın ilgili tarihler arasında keşide edilerek müşteri firmaya verilen toplam 53.000,00 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın 3167 sayılı kanunun 16/3 maddesi gereğince 1 yıl süre ile çek keşide etmesinin ve çek hesabı açmasının yasaklanmasına karar verilmiş olup, bu kararın tarafların yokluğunda verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 10.ceza Dairesinin 28.04.2008 tarih ve 2006/1253 esas, 2008/6565 karar sayılı ilanı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmekle, 28.04.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık vekili Av. ………… 19.03.2009 havale tarihli dilekçe ile müvekkili olan hükümlü…….hakkındaki infazın durdurulmasını talep ettiği, talep üzerine Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esası, 2004/122 karar sayılı ek kararı ile, sanık vekilinin talebi ile infazın durdurulması yönündeki talebin reddine, mahkemenin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının aynen infazına karar verildiği, kararın 19.03.2009 tarihinde hükümlü vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İtiraz eden ………… vekili Av………………. mahkememize ibraz ettiği 19.03.2009 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle müvekkilinin para cezasına mahkum edildiğini 31.11.2008 tarihi itibariyle karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığının anlaşıldığı, açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayılı belirlenerek bunun 20-100 lira arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması suretiyle sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmenin kıyas yapmak olduğunu, hükümlü hakkındaki infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilecik C Savcılığı 08.04.2009 tarihli mütalaasında, TCK. nun 5. maddesine göre TCK. nun genel hükümleri özel kanunlarda düzenlenen suçlar yönünden bağlayıcı olduğu ve bu hükümlere aykırı özel yasaların uygulama olanağının olmadığı, çel bedeline göre belirlenen para cezasının TCK. nun 52. maddesine aykırı olduğundan bu şekilde belirlenen adli para cezasının yasaya aykırı olduğu, TCK. nun 21. maddesine göre kasıt olmadan suç oluşmayacağı şekli suç kavramı TCK. nun 21. ve 22. maddelerine aykırı olduğundan 3167 sayılı yasanın uygulama imkanının olmadığını itirazın kabulüne karar verilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
Dosyanın tetkikinde, itiraz eden hükümlü vekili Av……………. ilana konu olan ve ceza yaptırımının dayanağını oluşturan 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesinde 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesi ile çelişen hükümler bulunduğunu, 5237 sayılı TCK. nun geçici 1. maddesi gereğince 31.12.2008 tarihi itibariyle 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesi dahil olmak üzere ceza içeren tüm maddelerde 5237 sayılı TCK. Nuh genel hükümlerine uygun olması gerektiğini, ancak bugüne kadar 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinde herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığını, bu nedenle 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinin 31.12.2008 tarihinden itibaren uygulanması ve buradaki belirtilen cezaya göre hükümlünün cezalandırılmasının mümkün olmadığını, müvekkili hakkındaki infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş olmakla,
5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine göre adli para cezası 5 günden az kanunda aksi bulunmayan hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olduğu belirtilmekle adli para cezalarının özellikle gün olarak belirlenmesi gerektiği düzenlenmiştir.
3167 sayılı yasanın 4814 sayılı yasanın 14. maddesiyle değişik 16. maddesinde ise; “Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4. madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve ya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksen milyar liradan fazla olamaz. Bu miktar 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2. maddesine göre her yıl artırılır, bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenleme olduğu, adli para cezasının çek bedeline göre düzenlendiği,
5252 sayılı kanunun geçici 1. maddesinde belirtildiği üzere diğer kanunların 5237 sayılı TCK.nun birinci kitabında yer alan düzenlenmelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar ve en geç (06.12.2006) tarih ve 5560 sayılı kanunun 15. maddesi ile değişik ibare) 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiş olmakla, karşılıksız çek keşide etmek suçunun müeyyidesinin 3167 sayılı yasanın 4814 sayılı yasanın 14. maddesiyle değişik 16/1 maddesinde belirtildiği üzere suça konu çek bedeli kadar adli para cezası olduğu, 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine göre ise adli para cezasının öncelikle gün olarak belirlenmesi gerektiği düzenlenmiş olmakla her iki kanundaki adli para ceza parasının belirlenmesi konusunda uyumsuzluk olduğu 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinde karşılıksız çek keşide etmek suçunun müeyyidesi olan adli para cezasının belirlenmesinde 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine uyumlu olarak bu zamana kadar herhangi bir düzenleme yapılmadığı bu itibarla 5252 sayılı kanunun geçici madde 1’ e göre 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesindeki 5237 sayılı TCK.nun 52/1 maddesine aykırı hükmünün en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanabileceği anlaşılmakla, hükümlü hakkında 28.04.2008 tarihinde kesinleşen Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının aynen infazının ileride hükümlü hakkında telafisi imkansız zararlara neden olması ihtimali göz önünde bulundurulduğunda hükümlü vekilinin itirazının kabulü ile hükümlü hakkında 28.04.2008 tarihinde keskinleşen Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05 2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının infazının durdurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Gösterilen Gerekçelerle:
İtiraz eden …….. vekili………………. 19.03.2009 tarihli İTİRAZININ KABULÜNE,
Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Hükümlü …….. hakkında 28.04.2008 tarihinde kesinleşen Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının İNFAZININ DURDURULMASINA,
Dosyanın Bilecik Asliye Ceza Mahkemesine tevdiine, kararın Bilecik Asliye Ceza Mahkemesince hükümlü ve vekiline tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda mütalaaya uygun kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09.04.2009
Kaynak: http://cekmagduru.blogspot.com/2009/...a-bilecik.html
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Elmalar ile armutları toplamaya çalışmayalım.
Tüm dünya hukuklarında "çek" in bir ödeme aracı olduğu hususu tartışmasızdır. Çek'e yüklenen bu ekonomik anlama uygun düzenlemeler küçük değişiklikler arz etsede aşağı yukarı tüm ülkelerde aynıdır.
Çek'in bir ödeme aracı olması nedeni ile kanun koyucuların çekin para gibi hızlı bir şekilde tedavül edilebilmesi, para gibi güvenilir olması için bir kısım önlemler almıştır.
Bunlara örnek olarak çek'in üzerinde yazılı olan tarihten daha önce de ibraz edilebileceği, çekin karşılıksız çıkması halinde cezai yaptırımlar ile karşı karşıya kalması gibi.
Esasen kambiyo senetlerinden biri olan "bono" ile "çek" arasındaki en önemli fark budur. poliçe ile çek arasındaki en önemli fark ise "muhatap" ın sorumluluğnda göstermektedir. Çek hukuken aynı zamanda bir havale olduğu için poliçeden farklı olarak muhatabın "ancak hesapta para varsa ödeme zorunluluğu doğuran" bir sorumluluğu bulunmaktadır.
Çek diğer kambiyo senetlerinden farklı olarak kredi fonksiyonuna sahip değildir. Çeklerde rehin cirosunun yasaklanmasının sebeli de budur.
Gerçekten, nakitpara taşıma ve saklama rizikolarından kişileri kurtardığı gibi, bankada çek karşılığı olarak tutulan paralar sahibine faiz de getirir, bankalara çok miktarda mevduat yatırılmasına sebep olur. Bankalara bu sebeple tevdi edilen tutarların çok büyük toplamlara yükselmesi milli ekonomi üzerinde olumlu etki yapar (poroy tekinalp Kıymetli Evrak hukuku)
Yeni düzenlemeler ile (bu düzenlemelerin bazıları geçici bazılarının kalıcı olması hususundaki görüşlerim ayrıca belirteceğim) çek ile senet-poliçe arasındaki ayırım ortadan kaldırılmış gibi görünmektedir.
Bu ayırımı ortadan kalkması nedeni ile tacirlerin, iş adamların bankalara o kadar komisyon verip çek karnesi almalarına gerek kalmayacağı gibi bankalarda o kadar para tutmalarına da gerek kalmayacaktır. Bu tutumun ekonomik hayata etkisinin benim uzmanlık alanım dışında olmasına rağmen pekde iyi olmayacağını söyleyebilirim.
Bana göre çek ile ilgili yapılan önceki ve dünya örneklerine uygun düzenlemelerde değişiklik yapılma ihtiyacı ülke insanı olarak her kurumu, kuralı, sistemi kendimize benzetme heves ve isteğinden kaynaklanmaktadır. Başka bir değişle hiç bir ülkede hiç bir iş adamı bankada parası yok iken ( ileri tarihli gerçek tarihli) çek keşide etmeye cesaret edemez. Oysa ülkemizde tacirler arasında yazılı olmayan bir kural haline getirilerek bankada parası olmasa dahi çek keşide edilebilir hale gelmiştir. Yukarıda da izah edildiği üzere tacirler arasındaki bir nevi centilmenlik anlaşması gereğince çek'te olmayan bir fonksiyonu (kredi fonksiyonu) bu uygulama ile çek'e yüklemişlerdir.
Ancak hayat bu şekilde devam edemezdi ve etmedi de. Çek'i keşide ederken karşı tarafı söz konusu çeki bankaya ibrazdan kaçındıran tek husus verdiği söz olduğu düşünüldüğünde evdeki hesap çarşıya uymamış zaten çok iyi olmayan ekonomik hayatımız dünya boyutunda yaşanan krizler ile "kendilerine çek mağdurları" diyen bana göre hukuk (TTK Tacir olmanın sorumlulukları) anlamında çok da haklı olmayan bir topluluğu yaratmıştır.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sayın Eyilik şahsınıza saygım sonsuzdur.Amaç meyve toplamak değil tabii ki ben bir taşra esnafıydım,sizin dediğiniz gibi ticaret yapanada şahit olmadım yani çek'i kes parasınıda bankaya yatır bankada faiz çalışsın!!O zaman çek kesme nakit al daha ucuz olsun ama maalesef öle sizin tarif ettiğiniz çek ile Türk ticaretinde dönen çekin arasında dağlar fark var bankadan çek almak için ticari geçmiş temiz olması güvenilir olması yeterli (bende bir zamanlar öleydim güvenilirlik devam ama para olmayınca o da yok sayılıyo)bankadan koçanı 25-30 tl alırsınız çek i kırtasiyeden 3-5 tl ye alırsınız senedi senede verirsiniz icra takibi çek e verirsiniz HAPİS şimdiki aklım olsa ticaretin yanından geçmezdim, ben ''çek mağduru ''edebiyatı yapmıyorum devlet benden vergimi alırken iyidi devlet benim de alcaklarımın takipçisi olsun vatandaşa mal satarken çek ilemi satıyoruz herkesin cebinde çek mi var benim elimdeki senetlerede aynı duyarlılık gösterilseydi ne ben mağdur olurdum nede mağdur ederdim .Şu anki piyasa itibarı ile her ay binlerce sizin tabirinizle'' haklı olmaya bir topluluk'' başbakanın tabiri ilede ''sahtekarlar ''istemesekte aranızda dolaşıyoruz .
Saygılarımla
“Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’’
Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik sonuçtur” ve yaptırımı da, faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur..!
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
3167 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce, yani 1985 yılından önce, karşılıksız çek keşide fiili, mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 503/1 maddesine göre doladırcılık suçundan tecziye edilmekteydi. Bundan dolayı, karşılıksız çek çeşide edenler, yüz kızartıcı suç olan dolandırıcılık suçundan mahkum olmaktaydı. 10/07/2008
Mehmet Antalyalı (http://www.online-hukuk.org/default....oster&m_id=436)
4.1. 3167 Sayılı Çek Yasasından Önceki Dönemde Karşılıksız
Çek Keşidesi Fiilleri İle İlgili Türk Uygulaması :
19.03.1985 tarihli ve 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek hamillerinin Korunması Hakkında Kanun “ yürürlüğe girinceye kadar yasalarımızda karşılıksız çek keşidesini cezalandıran bir hüküm bulunmadığından T.B.M.M’nin 17.1.1929 tarih ve 471 Sayılı kararı, karşılığı olmadığı halde çek keşide edenlerin T.C.K m.503 uyarınca cezalandırılacağını belirtiyordu.
3167 Sayılı Kanun m.16 ile karşılıksız çek keşidesi bağımsız bir suç halini almış ve T.C.K m.503 ile ilgisi kalmamıştır.Kanundan önce karşılıksız çek konusu uzun tartışmaların merkezi olmuştur.Özellikle ilgili meclis kararının niteliği üzerinde önemli tartışmalar yapılmıştır. Ancak bu konuda oluşan bilimsel ve yargısal kaynaklar kanunun düzenlenişinden sonra, bir ölçüde anlamını yitirmiştir. Bu gelişmeye rağmen araştırmamızda bu tartışmalara değinmeyi uygun gördük.
Dönmezer’e göre karar ya bir yorum niteliğindedir ya da bir atıf yolu ile cezalandırmadır. Bir kanunun belirli maddeleri içinde yer almadığı için, yollama yolu ile cezalandırma olamaz, o halde karar varolan maddeyi yorumlayıcı niteliktedir. Karşılıksız çek, karar gereği dolandırıcılık suçunun unsurlarını taşırsa cezalandırılacaktı. O halde kararın taşıdığı yorumun niteliğini araştırmak gerekir. Bu yorum, karşılığının olmadığını bildiği halde failin çek keşide etmesinin, hile ve sania teşkil edeceğini saptayan bir yorumdur.
Domaniç, yasama organı tarafından verilmiş olmasına rağmen bu kararın idari nitelikte bir karar olduğunu belirtmiştir.Anayasa ve T.C.K de yer alan suçlarda ve cezalarda kanunilik ilkesi karşılıksız çekler bakımından da geçerlidir.Karşılıksız çek keşidesi bir kanunla cezalandırılmadığından kanun gücünde olmayan, suç ve ceza yaratmak bakımından hükümsüz olan bu karara dayanılarak ceza verilemez. Yorum kararını verilebilmesi için ise, bu konuda verilecek cezayı belirten bir kanuni düzenleme olması ve bunun tereddüt yaratması gerekir. Oysa karşılıksız çeki düzenleyen bir hüküm yoktur, dolayısıyla bu yorumlayıcı nitelikte bir karar da sayılamaz Kararın tek fonksiyonu karşılıksız çek düzenleyenlerin cezalandırılması için yasal bir düzenlemeye gerek olmadığını belirtmektir.
Tuna, T.C.K m. 503’ün sorunu halletmeye yeteceğini, ayrıca bir hükme gerek olmadığını belirtir. Meclis kararını karşılıksız çek keşidesinin unsurları itibariyle dolandırıcılığa uyduğu şeklinde yorumlamaktaydı.
Selçuk’a göre, yorum mevcut bir yasa maddesinin gerçek anlamını araştırma işlemidir. Yorumlanacak bir yasa olmadan, öğretide ve mahkeme içtihatlarındaki uyuşmazlıkların çözümlenmesi için yapılan yasalar, yorum yasaları sayılamaz. Dolayısıyla söz konusu karar bir yorum kararı değildir. Yazar’a göre karşılıksız çek fiilinin dolandırıcılık cezalandırılabilmesi için TCK m. 503’ ün unsurlarının bulunması gerekir.
Cihan, karşılıksız çek konusunda 503’üncü maddenin uygulandığını, bunun ihtiyacı karşılamadığını ve özel hükümlerin gerektiğini belirtmekle birlikte yazar, Meclis Kararını “karşılıksız çek keşidelerinde dolandırıcılığın unsurları araştırılmalıdır.”şeklinde yorumlamıştır.
Türk öğretisinde incelediğimiz bu görüşler toplu olarak nitelendirildiğinde şöyle bir sonuç ortaya çıkar: Söz konusu Meclis kararına hukuki değer tanıyanlar ve tanımayanlar da aynı sonuca varmışlardır. Bu sonuç, karşılıksız çek fiilinin tek başına suç oluşturmadığı, dolandırıcılık suçu bünyesinde değerlendirilmesi gerektiğidir.
3167 sayılı konundan önceki dönemde konuyla ilgili Türk uygulamasına bakıldığında, Yargıtay’ın farklı dönemlerde birbiriyle çelişen kararlar verdiği görülür.
Yargıtay 1963’te verdiği bir kararda karşılıksız çek keşidesini ayrı bir suç olarak değil, dolandırıcılık suçunun bir işleme biçimi olarak değerlendirmişti. “30.5.1962 tarihli fatura karşılığı teslim aldığı yağ bedeline karşılık 8.6.1962 tarihinde verildiği anlaşılan karşılıksız çekin borcu temin ve tevsik eden bir vesikadan ibaret kalan mahiyetine göre sanığın, yağın alınması için ne gibi hile ve sanialar yaparak ve müştekinin hulüs ve saffetinde yararlanarak onu dolandırdığı...”.
Yargıtay, bir süre sonra görüş değiştirerek karşılıksız çek keşidesini dolandırıcılıktan farklı bir şekilde mütalaa etmeye başlamıştır. “Sanığın müdahile olan borcuna karşılık iki bin liralık çek verdiği, mağdurda çeki bankaya götürdüğünde karşılığının bulunmadığından bahisle paranın tediye edilemediği dosya münderecatından anlaşılmaktadır. Çek ticaret hayatında kullanılan emin bir ödeme vasıtası bulunması dolayısıyla bu şekilde karşılıksız olarak verilmesi keyfiyeti TBMM’nin 17.1.1929 tarih ve 471 sayılı kararıyla hileli bir hareket sayılarak dolandırıcılık olarak kabul edilmiştir...”. Bu karar, karşılıksız çek keşidesinin, şekli bir suç olduğu görüşüne yaklaşmıştır.
Buna rağmen, içtihatlarda yine de istikrar sağlanamamıştı. Örneğin, 6.C.D. 1968 tarihli bir kararında dolandırıcılık suçunun unsurlarını karşılıksız çek keşidesinde aramıştır. “Sanığın sözleşme şartlarına uygun hareket etmeyen müştekiye kalorifer kazanının tamir bedeli olarak verdiği çek bedelinin ödenmemesini bankaya bildirmesinden ibaret eyleminde, dolandırıcılık suçunun unsurları yoktur.”. Yargıtay, 1969 tarihli bir başka kararında “... çekin ibraz tarihinde karşılığının bulunmaması suçun oluşması için yeterlidir.” diyerek suçun oluşumu için dolandırıcılığın unsurlarını aramamıştır.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Yukarıda alıntıladığım ve 3167 sayılı yasa öncesi durumu özetleyen yazıları özellikle “Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’’ şeklindeki hükme güvenerek çok da rahatlamasınlar demek içindir.
Başka bir deyişle bana göre nasılki 3167 sayılı yasa öncesi karşılıksız çek keşide etmek dolandırıcılık suçu olarak kabul ediliyor idi. Söz konusu yasa ile özel bir ceza uygulaması getirildiği için dolandırıcılıktan değil karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı yargılama yapılmakta idi.
Bana göre Eğer ki çek yasasındaki cezai hükümler tamamen ortadan kaldırılır ise alacaklıların dolandırıcılık suçundan şikayet hakları doğabilir diye düşünüyorum.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
Av.Tayfun Eyilik rumuzlu üyeden alıntı
Yukarıda alıntıladığım ve 3167 sayılı yasa öncesi durumu özetleyen yazıları özellikle “Hiç kimse yalnızca borcundan dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz’’ şeklindeki hükme güvenerek çok da rahatlamasınlar demek içindir.
Başka bir deyişle bana göre nasılki 3167 sayılı yasa öncesi karşılıksız çek keşide etmek dolandırıcılık suçu olarak kabul ediliyor idi. Söz konusu yasa ile özel bir ceza uygulaması getirildiği için dolandırıcılıktan değil karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı yargılama yapılmakta idi.
Bana göre Eğer ki çek yasasındaki cezai hükümler tamamen ortadan kaldırılır ise alacaklıların dolandırıcılık suçundan şikayet hakları doğabilir diye düşünüyorum.
Hukuk değişip, ilerleyen bir süreç. Geçmişe baktığımızda borcunu ödemediği için alacaklıya esir edinilen dönemlerde yaşanmıştır. Geriye dönmek insanlık için bir kazanç değil bir kayıptır. Bugün, çağdaş ceza hukuku suçluyu topluma kazandırmayı esas almaktadır.
Dolandırıcılık suçu öyle pat diye oluşacak bir suç değildir. Hem hileli davranışta bulunmayı hem de aldatmayı kapsar. Ama mesele bu değildir. Buradaki savunmanın temeli çekin bir ödeme aracı mı yoksa bir taahhüt mü olduğundadır. Yani kıymetli evrakın bu türü niye diğerlerinden farklı bir cezai müeyyide sonucuna bağlanmıştır.
Kanun koyucu; çeki Türk uygulamasındaki esası göz önüne almayarak üstünkörü hazırlamıştır dersek işin içinden çıkar mıyız? Çek kesen birçok esnaf hala çeke vade konmaz, adam yarın gider ve sizin çeki bankada bozdurur dediğimde benimle dalga geçiyor dersem sanırım biraz anlaşılır durum. Bugün Türk uygulamasında çek, bir ödeme aracı değil belirli tarihte ödenecek bir borç senedi olarak görülmekte ve uygulanmaktadır. Hal böyle olunca çekin bonodan bir farkı yoktur. Nihayetinde bononun borçlusu da; alacaklısına şu tarihte sana olan şu kadar borcu ödeyeceğim diye bir beyanda bulunup karşılığında genel de bir mal almaktadır. Vade gelip de borç ödenmediğinde bu bono borçlusu dolandırıcılık suçunu mu işlemiş olmaktadır.
Yine; bilindiği üzere yeni bir değişiklikle 2009 yılı sonuna kadar üzerinde yazılı tarihten önce çeklerin bankaya ibrazı durdurulmuştur. Bu her ne kadar ekonomik kriz olduğu için yapılmışsa da kanun koyucu bu madde ile; çekin bir ödeme aracı değil de ileri vadeli bir borç senedi vasfı da taşıyabileceğini kabul etmiş demektir. Yani ki bu değişiklikle Meclis; çeke vade konulabir diyerek çekin ödeme aracıdır anlayışını bertaraf etmiştir.
Kimse bir borcun ödenememesi nedeniyle hürriyetinden mahrum edilemez.
Pekiyi; Çek kanunundaki cezai hükümler ortadan kaldırıldığında ceza kanununa göre dolandırıcılıktan dava açılınır mı? Bu konuyu düzenleyen özel bir kanun varken bunu kaldırdığınızda genel kanunun hükümleri konuya uyarsa uygulanabilir. Ancak, dolandırıcılık suçunda özel kast vardır. Her olaya göre hakimin ayrıca özel kastı araması gerekecektir. Ama vadeli çek uygulaması kabul edildiğinde bu anlayış da artık hüküm ifade edemez.
Çünkü; bono da vadelidir. Ve sözleşmelere de vade koyabilirsiniz. Yani ki; yalan cezalandırılsın demektir bu...Borcu ödeyeceğim dediniz ama vadede paranız yok. Aha yalan söylediniz...
Artık bunları tartışmanın manası yok.
Avukat olarak yapılacak şey hukuka saygı duymaktır ve yürürlükteki hukuka bakıp geleceğe dair insanlık adına daha güzel neler olabileceğini düşünmektir. Bugün mevcut normlar dikkate alındığında çekten dolayı uygulanacak bir ceza maddesi bulunmamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine veya Anayasa Mahkemesine gitmeden. Başkaca şeyleri aramadan. Suç var ama cezası yoksa biz şereflice çıkıp; (her ne kadar alacakları tahsil etmeyi bu durum büyük önemde engelliyorsa da) bu suça ve bu tarihten önce işlenmiş karşılıksız çek keşidecilerine artık bir ceza vermek mümkün değildir diyebilmeliyiz.
NOT: Avukatlık Stajını tamamladım ama avukatlık yapmıyorum. Çok yakın avukat akrabalarım mevcut. Onlarda durumu teslim etmekle beraber ancak paramızı almanın yolları elimizden alınıyor diye yakınmayı da ihmal etmiyorlar. Mal beyanı ve bu mesele...
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
karabekir rumuzlu üyeden alıntı
. Yani kıymetli evrakın bu türü niye diğerlerinden farklı bir cezai müeyyide sonucuna bağlanmıştır.
Bende aynısını diyorum neden ? Çek'de vade olacak ise niye çeke ihtiyaç var senet yetmiyor mu ?
Alıntı:
karabekir rumuzlu üyeden alıntı
Yine; bilindiği üzere yeni bir değişiklikle 2009 yılı sonuna kadar üzerinde yazılı tarihten önce çeklerin bankaya ibrazı durdurulmuştur. Bu her ne kadar ekonomik kriz olduğu için yapılmışsa da kanun koyucu bu madde ile; çekin bir ödeme aracı değil de ileri vadeli bir borç senedi vasfı da taşıyabileceğini kabul etmiş demektir. Yani ki bu değişiklikle Meclis; çeke vade konulabir diyerek çekin ödeme aracıdır anlayışını bertaraf etmiştir.
Yazımda geçici hükümlere ilişkin görüşlerimi sonra yazacağımı belirtmiştim. Bu konuda yine sonra yazacağım ancak kısa bir açıklama yapmak gerek.
2009 yılı sonuna kadar geçerli olan düzenleme aynen devletin bir takım vergi ve fon indirimleri gibi esasen kriz yasası diye de anılan bir geçici yasadır. Geçicidir çünkü geçerli olduğu süre sınırlıdır.
Geçici hükümlerden yola çıkarak çekin ödeme aracı olduğu hususundaki düzenlemeler kalıcı düzenlemeler olup çekin bu fonksiyonu ortadan kalkmıştır demek doğru olmaz.
Kalkması gerekip gerekmediği tartışılabilir. O zaman baştan beri sorduğum soru cevapsız kalmaktadır.
O zaman Neden çek'e ihtiyaç olsun ?
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
Av.Tayfun Eyilik rumuzlu üyeden alıntı
Bende aynısını diyorum neden ? Çek'de vade olacak ise niye çeke ihtiyaç var senet yetmiyor mu ?
Yazımda geçici hükümlere ilişkin görüşlerimi sonra yazacağımı belirtmiştim. Bu konuda yine sonra yazacağım ancak kısa bir açıklama yapmak gerek.
2009 yılı sonuna kadar geçerli olan düzenleme aynen devletin bir takım vergi ve fon indirimleri gibi esasen kriz yasası diye de anılan bir geçici yasadır. Geçicidir çünkü geçerli olduğu süre sınırlıdır.
Geçici hükümlerden yola çıkarak çekin ödeme aracı olduğu hususundaki düzenlemeler kalıcı düzenlemeler olup çekin bu fonksiyonu ortadan kalkmıştır demek doğru olmaz.
Kalkması gerekip gerekmediği tartışılabilir. O zaman baştan beri sorduğum soru cevapsız kalmaktadır.
O zaman Neden çek'e ihtiyaç olsun ?
Selamlar...
Bir şeye duyulan ihtiyaç onu hapisle sonuçlamaz.
Örneğin borç senetleri arasından kıymetli evrak vasfı taşıyan bonoya da ihtiyaç duyulmuştur. Bu haddi zatında kıymetli evrakın tedavül değeri ihtiva etmesindendir.
Geçici hükümlere devamlıymış gibi değer biçilmesi meselesi ise; daha önce zaten bu maddenin gerekçesi olarak krizi belirtmiştim. Lakin her ne kadar kriz gerekçesi ve de geçici madde olması meclisin zımmi bir kabulle çeke vade konulacağı gerçeğini kabul ettiğini değiştirmez. Meclis; madde de keşide tarihinden bahsediyor olsa da keşide tarihinin uygulamada ileri atıldığını bahse konu yasa değişikliği ile kabul etmiştir. Bu kabul aynı zamanda çekin hem bir ödeme aracı ve hem de belirli bir vadede borç ödemeyi vaat etmeyi kabul ettiğini gösterir.
Çeke ödeme aracıdır dediğimizde onu hapisle sonuçlayacak hangi gerekçe vardır. Bu konu dahi tartışmalıdır. Ancak, bizi asıl ilgilendiren bunlar değildir.
Tayfun Bey,
Ben, açıklamanız da; şu anda karşılıksız çek keşide etmek suçuna verilebilecek bir ceza var mı yok mu ve gerekçesine de değinmenizi temenni ediyorum. Konuyu gereksiz teferruatlara (geçici hükümlerle ilgili kısım paralelinde) sürüklemeyi pek de doğru bulmuyorum. Ben değinince mesele yok da siz değinince gereksiz teferruat oluyor meselesi değil bu yanlış anlaşılmasın. Zaten ben de geçici hükümler kısmına değil geçici hükümdeki kabule değindim.
Çekin icadına mesnet gerekçe de onun hapisle cezalandırılmayı gerektirecek şekilde düzenlenmesini gerektirmez. Nitekim aynı çekten dolayı başka ülkelerde ceza verilmeyebiliyor. Yine ayrıca Türkiye'deki ticari hayattaki çek uygulaması çek kanunu hazırlanırken dikkate alınmamıştır. Ben, üniversite hayatımda duyduğum çeke vade konulmaz kalıbının ne derece saçma olduğunu o zaman dahi net bir şekilde biliyordum. Çeke vade konulmaz da uygulamada niye keşide tarihi 6 ay sonraya atılır. Size 10 larca belki 100lerce çek gelmiştir. Bunların hemen hepsi normal keşide tarihinden çok ileri bir tarihte keşide tarihi olarak yazılmış çeklerdir. Bunu, benden on kat daha iyi bildiğinizi biliyorum.
Uygulamada belirli bir tarihte ödeme beyanı olarak hayat bulan çeke hala "çek bir ödeme aracıdır ona vade konulmaz" demek doğru mudur? Kanun koyucunun ya uygulamayı esas alan bir çek kanunu düzenlemesi gerekiyor veya çekin ne olduğunu bilen kimselere çek verilmesini sağlayacak bir yöntem icadı gerekiyor. İkincisi imkansız olduğuna göre birincisi önem arzediyor.
Uygulamada Bono ile arasındaki fark; siz ödemeseniz dahi çekin hamili (sadece taşıyan anlaşılmasın) bankaya giderek hesabınızdan bu parayı alabiliyor. Bono da ise siz borcu alacaklıya götürüp teslim etmezseniz icra kanalıyla almaya uğraşılıyor. Fark sadece bu. Üzerinizde bir ton para taşımaksa bankaya gidip de benim hesaptan paranı al arkadaş demek uygulamayı pek de dikkate almamak oluyor. Bu son dediğimiz de uygulanıyor ama bu aslında istisna...
Son olarak tekrarla; şu an karşılıksız çeki suç olarak düzenleyen bir kanun var ancak bu kanunun ceza normu Türk Ceza Kanunu ile uygulanamaz hale gelmiştir. Ancak Türk Ceza Kanununun adli para cezasını düzenleyen normu da çek kanunundaki hükme uygun düşmemektedir. Hal böyle olunca suç var ceza yok meselesine geliyoruz.
Selam ve saygılarla...
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
HUKUKÇU GÖZÜYLE ÇEK SAVUNMASI
Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açar.
28 Nisan 2009
Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan hapis cezaları 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:
Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.
Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.
Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.
Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.
Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.
Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.
HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.
Aykırılıklar nerededir?
1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=37815
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
Yeni Çek Kanunu’na göre; karşılıksız çek kullanana hapis değil para cezası verilecek. Çek borcunu faiziyle ödeyene dava açılamayacak, mahkum edilenler ise serbest kalacak
Çek yasasıyla ilgili mağduriyetler sona eriyor. Takvim'in gündeme getirdiği, 'Çek yasasının yeni TCK'ya uyumu sağlanmadığı için 31 Aralık 2008 tarihinde hükmünün kalktığı ve mahkumların tahliye edilmesi' yolundaki iddialar sonrası doğan hukuki boşluk, yeni yasayla doldurulacak. Yasa, karşılıksız çekte hapis cezasını kaldırırken, borcunu ödeyenler için de dava açılmasının önünü kapatıyor. Borcunu ödeyenler mahkum olsa bile serbest kalacak. Hükümetin Meclis'e sevk ettiği yeni Çek Yasası'ndan bazı önemli başlıklar şöyle:
Hapis cezasına sınırlama: Karşılıksız çek kesenler para cezasını öderse, daha önceden benzer bir suç işlemiş olsa bile hapse girmeyecek. Çekin karşılığını faiziyle yatıranlar hakkında dava açılmayacak. Mahkumiyet hükmü verilmişse mahkeme bütün sonuçlarını ortadan kaldıracak. Ama çek kullanma yasağı uygulanacak. Bu kurala uymayanlar da 3 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacak.
Para cezası geldi: Karşılıksız çek verenlere 150 bin lira para cezası kesilecek. Çekin miktarı 150 bin liradan fazla ise verilen ceza da en az çek bedeli kadar olacak.
Banka 474 lira ödeyecek: Çek karşılıksız çıkarsa, çek hesabı açan banka, alacaklıya her çek yaprağı için 474 lira ödeyecek. Bankalar, çek hesabı isteyenleri ayrıntılı incelemeye tabi tutacak.
Bankalara yaptırım: Bankalar çekin karşılığını zamanında ödemezse, her gün için binde 3 faiz ödeyecek. Çeklerin süresinde ödenmesini sağlayacak bir sistem oluşturulacak ve çekler elektronik ortam üzerinden işleme konulabilecek.
Çekler ikiye ayrılıyor: Yasanın yürürlüğe girmesi ile birlikte çekler, tacir ve tacir olmayan kişilerin çekleri olmak üzere ikiye ayrılacak.
İnternette yazılacak: Kredi kartı borçluları gibi karşılıksız çek verenler de kara listeye alınacak. Çek kullanma yasağı verilen kişiler Merkez Bankası tarafından listelenecek. Bu liste yine Merkez Bankası tarafından internetten teşhir edilecek.
Takvim gündeme taşıdı
Karşılıksız çekten dolayı binlerce kişinin mağdur olduğunu TAKVİM gündeme getirdi. Yine Çek Yasası'nın yeni TCK'ya uyumlu hale getirilmediği için 31.12. 2008 tarihi itibariyle hükmünün kalktığı yönündeki tezleri de TAKVİM yazarak tartışmaya açtı. Başta Prof. Adem Sözüer ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya olmak üzere, bu tezi savunanların görüşleri sonrasında birçok mahkemeden tahliye kararı çıkmaya ve davalar düşmeye başladı. Yargıtay kararı beklenirken, hükümet Çek Kanunu Tasarısı'nı Meclis'e sunarak konuyu kökten çözdü. Tasarı yasalaştığında hapis cezaları kalkmış olacak.
İşte o maddeler
MADDE 5- : ... Karşılıksız çek kullanan kişi hakkında şikayet üzerine her bir çekle ilgili olarak bin beşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Hükmedilecek para cezası çekin karşılıksız kalan miktarından az olamaz...
MADDE 6- : Karşılıksız kalan çek bedelini kanuni faizleriyle birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine, mahkumiyet hükmolunmuşsa bunun ortadan kaldırılmasına karar verilir....
Yüzlerce mektup
Gazetemize Türkiye'nin her bölgesindeki hapishanelerden yüzlerce mektup yağıyor. Mağduriyetlerini anlatan işadamları ve esnaf, "Yıllarca vergilerimizi verdik. Krizde çeklerimizi ödeyemedik. Hapse girdik. İşyerlerimiz kapandı, çalışanlarımız itsiz kaldı, ailelerimiz peritan oldu. Oysa dışarıda olsak borcumuzu da öder ekonomiye katkı yapardık. Bu kanun değişmeli" mesajını verdi.
Takvim Gazetesi
Haber bu. Neresinden tutarsam elde kalıyor. Haberin ne kadar hatalı olduğunu gazeteye bildireyim dedim ne yazarlarının e-mail adresi var ne de gazeteye mail atamıyorsunuz.
Haberi inceleyelim. Takvim gerçekten çeklerle ilgili belki de en fazla yazının kaleme alındığı gazete. Ancak; yeni çek yasası tasarısı ile ilgili kendi yazılarında dahi açıkca hapis görüldüğü halde nasıl kalkacağını söylüyorlar.
İki yeri işaretledim.
Karşılıksız çek dolayısıyla zaten para cezası verilmiyor mu? Takvim gazetesi sadece "adli" kısmını koymamış. Para cezası bundan sonra verilirse ve yine ödenmezse hapse dönüşmeyecek mi?
İkinci işaretli yerde geçen; ödeme yapılırsa ceza yine infaz edilmiyor değil mi şu anda. Takvim hangi değişiklikten bahsediyor öyleyse. Pekiyi bu haber neye hizmet ediyor. Gazetenin trajını artırıyor olabilir ancak çek mağdurlarına hiç bir yarar sağlamıyor. Aksine, onları mesnetsiz bir beklenti içine sokuyor.
Birçok çek mağduru (karşılıksız çeki keşide eden de elindeki çek karşılıksız çıkan da mağdurdur-ama hepsi değil) şu anda bir af bekliyorlar. Evlerinden dışarı çıkmıyor, özel otonun sürücü koltuğuna oturmuyorlar hapis korkusundan. Af çıksın da geçimimizi temin edecek bir işe bakalım diyorlar. Bu beklenti onların zaten kötü durumunu daha da kötü hale sokuyor. Zaman geçtikçe ellerinde belki çok küçük miktarda kalan para da bitiyor ve artık hiçbir iş yapamayacak hale geliyorlar. Psikolojik ve ekonomik olarak çökmüş bu insanlara bir de af gelmeyince artık topluma zarar verecek insanlar kalıyor geriye. Zira kaybedecek birşeyleri kalmadı bu insanların...
Gazeteler düzgün/doğru haber yapmalıdırlar. Lüzümsuz, mesnetsiz haberlerle insanlara verdikleri ümitler onları ileri vadede çok büyük sorunların kucağına atabiliyor...
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
“ÇEK HUKUKUNDA GÜNCEL GELİŞMELER VE SORUNLAR” SEMPOZYUMU YAPILDI.
SEMPOZYUMUN ÖĞLEDEN SONRAKİ III. OTURUMU ÇEK KANUNU TASLAĞI VE ÇEK CEZALARI ÜZERİNEYDİ.
İlk konuşmacı yard. Doç. Dr. Ragıp Barış Erman’dı. Konuşmacının konusu “Karşılaştırmalı Hukukta karşılıksız çeke ilişkin ceza Sorumluluğu Rejimi” idi. Erman hoca bizdeki gibi çek cezasının Dünyanın hiçbir yerinde olmadığını söyledikten sonra halen çeşitli biçimlerde çek cezalarının sürdüğü ülkeleri şöyle sıraladı: Brezilya, Arjantin, Şili ve Belçika. Belçika’da belirli koşulların yerine gelmesi ile bir aydan başlayan cezalar olduğunu söyledi.
Fransa’da çek cezasının 1991 yılın kaldırıldığını belirtti. Son 20 yılda dünyada hakim eğilimin çek cezalarını kaldırmak olduğunun altını çizdi.
İkinci konuşma İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözü er’in idi. Konusu “Türk Ceza Kanunu’nun 5. Maddesinin Yürürlüğe girmesi ile 3167 Sayılı Kanundaki Suç ve Cezaların İlga Edilip Edilmediği Sorunu” idi. Hoca kesin bir dille 31.12.2008 tarihine kadar uyum yasasının çıkmaması nedeni ile 3167 sayılı yasadaki suç ve cezaların ilga olduğunu söyledi. Özellikle 5237 sayılı kanunun 21.maddesi suçta kastı zorunlu gördüğünün altını çizdi ve 3167 sayılı yasanın 16. Maddesinin bu açıdan TCK ile çeliştiğini ve bu nedenle de ilga olduğunu söyledi.
Üçüncü konuşmacı Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu, konusu “Hukuk Devleti ve Kusur İlkesi Açısından Çek Kanunu Tasarısı Taslağında ve Kusur İlkesi Açısından Çek Kanunu Tasarısı Taslağında Yer alan Suç ve Yaptırımların Değerlendirilmesi” idi. Özet olarak Hoca yeni kanunun kusur ilkesini getirdiğini söyledi ve bu açıdan taslağın TCK ile uyumlu olduğunu söyledi. Bizce Taslak ile ilgili en çarpıcı saptama bu idi. Taslak kusur ilkesini getirerek TCK ile uyumlu hale geldi ise o zaman buradan baktığımızda bir kez daha görüyoruz ki 3167 şu anda çek cezaları ve suç açısından geçerli olmayan bir yasadır.
Sempozyumda konuşma yapan Eyüp C. Baş Savcısı karşılıksız çek nedeni ile devletin kasasına giren paranın sıfır olduğunu söyledi ve Yargının çek alacaklılarının icracısı durumuna geldiğini kaydetti.
Bu bölümde konuşmacıların tümü Yargıtay 10. Ceza Dairesini en azından cezayı onaylarken boşluk konusunda tek bir satır açıklama yapmaması nedeni ile eleştirdiler. Dairenin bu şekildeki onamasının akademik çevreleri ve mağdurları tatmin etmediğini kaydettiler.
http://rahmiofluoglu.wordpress.com/2...ek-sempozyumu/
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
3167 SAYILI ÇEK YASASI TAM BİR GARABETTİR.
3167 sayılı çek yasası bırakınız anayasa ve insan hakları sözleşmesine aykırı olmasını , yargılama usulü açısından da bir garabettir. Burada gerçek anlamda bir yargılama yoktur. Hüküm var ama, yargılama yok. Bırakalım bir mahkemeyi, hayatın normal akışına göre bir karar vereceğimiz zaman sağlıklı bir karara varmak için sağlıklı bir muhakeme yapmak gerekir.
Ceza Muhakemeleri yasasına göre normal yargılamada izlenen yöntemlerden hiçbirisi karşılıksız çek yargılamalarında geçerli değildir. Hazırlık soruşturmasında sanığın ifadesine başvurulması zorunluluğu yoktur. Savcılar sanığın ifadesine başvurmadan doğrudan davayı açabilmektedirler. Sanığın bankaya bildirdiği adreste bulunmaması halinde 35 tebliği ile gıyapta yargılama yapılmakta ve mahkumiyet kararı verilmektedir. Karşılıksız çek suçları neme nem suç ise hırsızlık, gasp, ırza geçme suçlarında sanığa tanınan imkan karşılıksız çeklerde tanınmamaktadır. BU SUÇ VATANA İHANET SUÇUNDAN DA ÖNEMLİ. İzlenen usulü yöntemlerde amaç bir an önce sanığı mahkum etmek, adres araştırmasına v.s gerek duymadan gıyapta yargılama ile de olsa..
Karşılıksız çek yargılamalarında hakimlerin de pek önemi yoktur. Hakimler bir onay makamı gibidir. Karşılıksız çek varsa hakim de adli para cezasını verecektir.
BÖYLECE GİYAPTA YAPILACAK YARGILAMA İLE KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEKLE HİÇBİR DOLANDIRICILIK, HİLE V. S GİBİ SUÇ İŞLEME KASTI OLMAYAN YURTTAŞ YILLARCA HAPİS YATABİLECEKTİR.
İŞTE BİZİM UYGARLIK DÜZEYİMİZ..
Sadece yargılama usulü açısından bile bu yasa Türk Hukukunun bir ayıbıdır ve mutlaka düzeltilmelidir.
http://www.rahmiofluoglu.com
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Neden efendim? İngiltere de dahi karşılıksız çek cezası mevcut. Hep sanık mağdur, borçlu mağdur acitasyonları ile yasalar, suçtan zarar göreni değil suçluyu, alacaklıyı değil borçluyu korumaya başladı.
Özgür iradenle bana diyorsunuz ki, ver şu malları/hizmeti, al bak bu da çek. Bu çek para demek, paran da bankada hazır, git al.
Sonra bankaya gidiyorum para yok!. Şayet çeklere ilişkin özel yasal düzenleme olmasaydı bu suçun adı dolandırıcılık suçu olacaktı. Ve 1 seneden 3 seneye kadar hapis cezası...
İşin diğer yönünde ise sizden alamadığım çek bedeli + size malı satarak uğradığım zarar? Örneğin: Size kullanılmamış bir cep telefonu satayım. Liste fiyatı 250 YTL olsun. Benim kazancım ise 30 YTL olsun (maliyetim 220).
Sizin çek karşılıksız çıktığında, kazançtan vazgeçtim: 250 + 220 = 480 ytl bana zarar verdiniz. Çünkü ben bu telefonun parasını distribitöre ödedim!.
Karşılıksız çek yüzünden kiramı ödeyemedim, vs. borçlarımı ödeyemedim.
Hadi şimdi konuşun? Kim kimin özgürlüğünü kısıtlıyor?
Paranız bankada hazır değilse neden çek kesiyorsunuz? Kesmeyin efendim...
Tefeciye neden gidiyorsunuz? Gitmeyin efendim... Zorla para mı verdi size? Hem yasal olmayan işlerin içinde olup, hem de yasalardan mrkenedet ummak ...
-----------------------------------------------------------------
Yok canım işte öyle olmuyor. Ticareetten de ülkedeki ekonomik hayattan da ne kadar habersiz biri olduğun her kelimende anlaşılıyor.
Piyasada çek vermek senn dediğin gibi, al canım sana çek, paran bankada hazır anlamına gelmez. Öyle olsa en son düzenlemeyle keşide tarihinden önce bankaya gidilemez hükmü getirlmezdi. Çek'in Türk ticaret hayatındaki anlamı vadeli ödeme aracı olmasıdır. En büyüğünden en küçüğüne bütün firmalar, ticaret erbabı çeki böyle kullanır. Mal veya hizmet alırsın, 2-3-4 ay sonrasına çek verirsn. Bu demektr ki, bu süre zarfında ben bu parayı hazır edip ödeyeceğim.. Bilip bilmeden insanlara iftira atmayın.. Merak ediyorum hayatında acaba hiç iş yaptın mı, kimseye iş sağladın mı, adam çalıştrıdn mı, üretim yaptın mı??? Senin iftira attığın bu çek mağdurları bu ülke ekonomisini var eden adamlardı...
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
karabekir rumuzlu üyeden alıntı
Çeke ödeme aracıdır dediğimizde onu hapisle sonuçlayacak hangi gerekçe vardır.
Bunun için binlerce gerekçe sayabilirim. Ama en anlaşılır olanını örnekleyeyim
Para bir ödeme aracıdır. Size göre sahte para basmak bir suç olmasa gerekir.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Alıntı:
Av.Tayfun Eyilik rumuzlu üyeden alıntı
Bunun için binlerce gerekçe sayabilirim. Ama en anlaşılır olanını örnekleyeyim
Para bir ödeme aracıdır. Size göre sahte para basmak bir suç olmasa gerekir.
Upuzun bir yazının içerisinden; cümlenin yarısı kalmış bir kısmını alıp dokundurmalı bir şekilde "size göre sahte para basmak bir suç olmasa gerekir" gibi bir cümleyle cevap vermek etiği zorlamak olmuş açıkçası...Haddi zatında konuyu da zorlayıp demogojiye götürmek olmuş. Sağlıklı bir tartışma değildir bu.
Tayfun Bey, şu anda çek kanunu dolayımında hukuki bir boşluk var mıdır yok mudur? Veyahut suç kati olarak duruyorken ceza normu nasıl uygulanacaktır bana bunu anlatabilir misiniz? Ve yada şu anda karşılıksız çek dolayısıyla hangi kanunun hangi maddesine göre ceza verilecektir.
Çek kanununda geçen maddeye göre mi TCK'daki 52. maddeye göre mi?
Konunun başından beridir özel olarak üzerinde durduğumuz şey bu. Bu konu haricinde birçok şeye değindiniz. Ben, lutfederseniz buna değinilmesini temenni ediyor/d/um.
Her ne ise; sağlıksız yürüyen bir tartışmaya devam etmek akla ziyandır. Özür diler saygılarımı sunarım...
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sayın Karabekir
Sahte para basmak suç değildirmi diyelim! kıyaslaması fazlaca zorlama ile seçilmiş kelimedir.
Sahte para basımı ve sahte çek kullanımı cezaları, evrensel hukuk kuralları içinde yer bulmuş kanunlardır ve konumuzlada ilgisi yoktur.
Sayın Eyilik
Affınıza sığınarak, sahte para ve karşılıksız çek suçlarında bir kıyaslamada ben yapayım.
Parada sahtecilik:
Türk Ceza Kanunlarında sahte parayı, üreten, tedavüle koyan kişi, 2 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır… sanığın durumu göz önüne alınmak kaydıyla verilecek ceza alt sınır biliyorsunuz, şartlı tahliye hükümleri uygulanır 3/2… ve fail 200 bin TL tedavüle sokmuş olsun..
Karşılıksız Çek Keşide etmek:
200 bin TL tutarında karşılıksız çek 2000 gün Adli Para cezası tek çekse 3 yıl üst sınır, çeklerin sayısı birden fazla ise 5 yıl üst sınır. Şartlı tahliye hükümleri uygulanmaz..
Parada sahtecilik kasıt unsurları taşıyan bir suç olmasına karşın, karşılıksız çek vermekten daha az cezai yaptırıma sahip..
Kaldi ki, Ülke ekonomisinin iyi yönetilememesi, krizler gibi gerekçelerle içinde kasıt unsuru taşımayan hukuk dilinde mücbir sebeb sayılan gerekçelerle çekten kaynaklanan borcunu ödeyememe durumunda değişen bir şey yok yine de 5 yıl hapis..
Neden acaba??
Çeke bu denli ağır yaptırım ön görülmüş.
Türk halkı borcunu ödemez dolandırıcıdır kanısımı var, yoksa çeklerden büyük paralar kazanan factoring banka ve ismini zikretmek istemediğim bir üçlü, dörtlü ittifakmı var?
Türk insanı dolandırıcı ise bu oran her kesime orantısal olarakta yansıması gerekmezmi? Yasa koyucu, Avukat, Yargıç, Memur vs vs.. Bence bu şık yersiz ve haksız bir isnat olurdu, Türk Halkı Gururludur, onurludur ve borcunu ödemek için ölür..
Sayın Karabekir
Karşılıksız çekten verilen ceza ne? Adli Para cezası!
Devlet alacağını bir şekilde zorla alır.. Yasada boşluk olmuş devletin hiç umrunda değildir..
Ülkemizde bağımsız yargı var diyorsan, kendini devletin adamı (milletin değil) sayan yargı mensupları nedeni ile yargıda hiç boşluk yoktur.
Bu nedenle hiç boşluk var demeyin, devlete bu para cezasını ödeyin olsun bitsin o da yoksa cezaevi..
Belki Annenizin babanızın bir ömür boyu alınteri ile çalışıp edindikleri mülk, arsa, bağ, bahçe varsa satarlar aman oğlumuz cezaevleri köşesinde çürümesin duygusuyla devlete yada alacaklıya öder sizi cezaevinden çıkarırılar, yeni bir mağdur yaratılır ama bir mağdur kurtulur veya devlet alacağını ceza olarak tahsil etmiş olur. ( Fidyecilik suç tanımını okumanızı öneririm)
Uygar ülkelerde para cezalarına hapis ve maddi imkansızlıklar nedeniyle borcunu ödeyememe gerekçeleriyle hapis uygulamaları yıllar önce terk edilmiştir, imza attığımız Cenevre anlaşmalarında , sözleşmeden kaynaklanan borç dolayısıyla ve hemen altındada maddi imkansızlıklar nedeniyle borcunu ödeyememe ifadesi yer almasına karşın bunu dile getiren bir Avukat bulamazsınız(istisnalar hariç)..
Eee nede olsa Çek Ekonomi için çok önemli (Avukatların ekonomisi)..
Yargı var yargıçlar var diyorsan;
Yargıçlar, (istisnalar hariç) güçlü olana (Devlet) sırtını dayayanlardır malesef. Milletten taraf olmak yürek ister..
3167 Sayılı yasada 01.01.2009 Tarihinden itibaren oluşan yasa boşluğuna rağmen Yargıtay 10. Ceza Dairesi temyiz incelemesinden onama ile geçen dosyalar bana bunu söyletiyor.
Yargıda istisna mıdır bu durum, yoksa istisna kuralı bozar mı bunuda Hukukçular taktir etsin.
Saygılarımla
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
TC
ANKARA 10 ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2007/948
KARAR NO : 2008/220
HAKİM : İBRAHİM EKDEMİR 22085
C.SAVCISI: ARAP LÜTFÜ KARAKUŞ
KATİP : HÜSEYİN KARAKUŞ
KATILAN : A.. G..
VEKİLLERİ: Av. HÜSEYİN BUZOĞLU
HÜKÜMLÜ : Ö.K. ÇANKIRI ORTA K2 TİPİ KAPALI CEZAEVİNDE TUTUKLU
SUÇ : Karşılıksız Çek keşide etmek
SUÇ TARİHİ : 27/10/2006
ASIL KARAR TARİHİ: 12/03/2008
EK KARAR TARİHİ: 13/05/2009
Orta C.Başsavcılığı muhabere bürosunun 24.04.2009 tarih 2009/289 sayılı yazısı ile gönderilen 14.04.009 tarihli dilekçesi ile hükümlü Ö.K kendisi kakında verilen cezaya dir infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmekle:
Mahkememiz C.Savcısının yazılı görüşü CMK.33 uyarınca alındıktan sonra dilekçe ve dava dosyası birlikte tetkik edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Hükümlü hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan kamu davası açılmış olup davaya konu çekin tetkikinde
22.11.2006 keşide tarihli olmasına rağmen bu tarihten önce 27.10.2006 tarihinde bankaya ibraz edildiği görülmektedir.
28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5858 sayılı SK nın 18. maddesi ile 4814 sk’da 3167 sayılı kanuna geçici 2. madde eklenmiştir.
4814 skd 3167 sk’nın 16/ b-2 maddesinde
“ çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı 8.maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte doğar”
hükmü yürürlükte iken bu yasa maddesi üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın geçici ikinci madde kanuna eklenmiştir.
5237 sayılı TCK nın 7/1-2 maddelerinde “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur içermektedir.
Geçici ikinci maddenin gerekçeleri ne olursa olsun keşide tarihinden önce çeklerin geçersizdir hükmü getirildiğine göre Bu kuralın yargılaması biten hükümlülere ve cezası süren sanıklara lehe olması sebebiyle uygulanması yasal zorunluluktur.
HÜKÜM: Bu nedenlerle,
Hükümlü Ö.K nın talebinin kabulüne
5858 sayılı kanunun 18. maddesi ile eklenen geçici 2. madde uyarınca hakkındaki İNFAZIN HEMEN DURDURULMASINA
Ek kararın, infaz evrekının infaz edilmeden hemen iadesi için Orta C.Başsavcılığı infaz bürosuna FAX ile gönderilmek üzere kararın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine
İnfaz evrakın geldikten sonra duruşma açılarak işin esasına ilişkin karar verilmesine
Kararın katılan vekili ve hükümlüye ayrı ayrı tebliğ edilmesine
Dair talebe uygun tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/05/2009
Hakim : 22085
Katip : 86482
Alıntı: http://cek-magdurlari.blogspot.com/2...commentPage=40
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Son söz; Bir mal veya hizmet vermiş veya borç vermiş bir alacaklı alacağı için nakit yerine çek veya senetten hangisine itibar ediyordu. Bu kişiyi senet yerine çeki tercih etmesine sebep olan hukuki düzenleme ne idi. Hangi kurala güvenerek hangi evrakı tercih etmiş olabilir ?
Alacaklarını alamayan binlerce alacaklı'nın mağduriyetini kim giderecektir. Sadece alacaklarını alamadığı için batan firmaların sayısı ne kadardır. Alacaklarını alamadığı için borçlarını ödeyemeyen kaç dükkan vardır. ????
"Her nimetin Külfeti vardır"
Yazdıklarımı etik bulunmaması , demogoji yapmak ile suçlanması sebebi ile artık gereksiz hale gelen bu tartışmaya devam etmeyeceğim. Adıma atifta bulunarak yazılan yazılara herhangi bir cevap verilmeyecektir.
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Bu ceza 'çek'mekle bitmez
26 Mayıs 2009
Karşılıksız çek konusunda farklı mahkeme kararları, TCK’nın cezaların niteliği ve ceza sorumluluğuna ilişkin kurallarla, 3167 sayılı Çek Kanunu’nda yer alan düzenlemelerin birbirine uymaması ‘işadamlarının kabusu’ konumuna gelen bu sorunu deyim yerindeyse kangrene çevirdi.
Üniversite tahsili yapmış evli ve 2 çocuk babası bir iş adamı da 70 bin karşılıksız çek mağdurlarından biri! İflas ettiği için borçlarını ödeyemiyor. ‘Yardım edin’ diye gönderdiği mailde, piyasada bulunan çekleri yüzünden hakkında hapis cezası verilerek tutuklama kararı çıkınca evi terk ettiğini belirtiyor.
Israrla, ‘ekonomik suça ekonomik ceza' tezini savunan işadamı, hapse girerse borcunu ödeyemeyeceğini gerekçe göstererek, kaçak olarak çalıştığını vurguluyor.
Kendisini kaçmaya iten neden olarak da kanunlarda yapılan yeni değişiklikler ve mahkemelerin bu konuda farklı kararlar almasını gösteriyor.
“Dünyanın neresinde karşılıksız çek için hapis cezası var. Ayrıca 3167 sayılı Çek Yasası 31.12.2008 tarihinde yenilendi. Mevcut durumda çek için hapis cezası verecek bir yasa olmamasına rağmen mahkemelerin bazıları tahliye ve beraat verirken, bazıları cezaya devam etmektedir” diye isyan ediyor.
Hükümet ise çek istismarını önlemek için yasal düzenlemeler konusunda ince eleyip sık dokuyor. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Anabilimdalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer’in ‘Karşılıksız çeke hapis cezası yok” şeklindeki açıklamaları da binlerce kişi umutlandırıyor.
Sözüer’e göre, Çek Kanunu’nda ilgili değişiklik yapılmadığı için 31 Aralık 2008’den itibaren yenilenen TCK’nın genel kuralları Çek Kanunu’nun cezalarına ilişkin kuralları ortadan kaldırıyor. Sözüer, ayrıca şu an hapiste olanların da çıkması gerektiği fikrini savunuyor.
Bu arada çek istismarcılarının arkasına sığındığı TCK’nın 711’nci maddesinde değişikliğin nasıl yapılacağı henüz netleşmediği için sorunlar giderek büyüyor.
Bazı işadamları krizi gerekçe göstererek çeklerini ödeyemedikleri için mağdur olduklarını öne sürüyor ama ya karşı cephede yer alanlar…
Bankaya gittiğinde eli boş dönen ve bu yüzden de batma noktasına gelen işadamının zararını kim giderecek?
Çeki yazan kişinin kasıtlı olup olmadığı nasıl belirlenecek? Görünen o ki, ticarette bir ödeme emri olarak bilinen ‘çek’le ilgili tartışmalar uzun süre devam edecek…
http://www.haberturk.com/ekonomi/yaz...le-bitmez.aspx
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Sakarya 1nci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi mahkeme olarak karşılıksız çek suçundan yine tahliye kararı verdi. Karar sayısı 20 'ye ulaştı.İŞTE SON KARAR
Sakarya 1nci Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi mahkeme olarak karşılıksız çek suçundan yine tahliye kararı verdi. Karar sayısı 20 'ye ulaştı.İŞTE SON KARAR
SAKARYA 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİİ HAFTABAŞI ALDIĞI KARAR İLE CEZAEVİNDE ÇEK KANUNUNA MUHALEFET SUÇUNDAN TUTUKLU BULUNAN B.Y. İÇİN TAHLİYE OLDU
SAKARYA 1NCİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ MART AYINDA DA KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEKLE İLGİLİ OLARAK YASADA BOŞLUK OLMASI NEDENİYLE KARŞILIKSIZ ÇEK VERMEK SUÇUNDAN CEZAEVİNDE TUTUKLU BULUNANLARIN AVUKATLARININ YAPTIĞI İTİRAZ ÜZERİNE TAHLİYE KARARI VERMİŞTİ
SAKARYA AĞIR CEZA MAHKEMESİ BUGÜNE KADAR ÇEKLE İLGİLİ OLARAK ASLİYE CEZA MAHKEMESİNİN VERDİĞİ TEVKİFE İTİRAZIN RED EDİLMESİYLE İLGİLİ KARARA YAPILAN İTİRAZLARDA 20 AYRI DAVA DOSYASINI KARARA BAĞLAYARAK ÇEKTEN TUTUKLU BULUNANLAR HAKKINDA TAHLİYE KARARI VERDİ
İŞTE MAHKEMENİN SON VERDİGİ ÇEKLE İLGİLİ KARAR
Hükümlü Bülent Yazıcı vekili Av. .........tarafından Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2009 tarih ve 2008/..Esas, 2008/... Karar sayılı ek kararı ile hükümlü vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 29.07.2008 tarih ve 2008/...Esas, 2008/2... Karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sapanca Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 03.04.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2008 tarih ve 2008/134 esas, 2008/203 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü B.Y. vekili Av .... yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2009 tarih ve 2008/... Esas, 2008/203 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2008 tarih ve 2008/134 Esas, 2008/203 Karar sayılı ilamı ile verilen 8.000,00 .- TL, adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Dosyanın gereğinin yerine getirilmesi için Sapanca Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
22.05.2009
http://www.sakaryahalk.com/detay.php?id=10166
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
benim çekim yeni yazıldı pazartesi hakim çağırmış beni mahkeme falan olmadı hiç hakimin yanına yarın gideceğim ne yapmalıyım 2 ay sonra ancak ödeyebiliirm bu borcu
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
FLAŞ! FLAŞ! YARGITAY'IN ÇEK YORUMU!
Flaş! Flaş! Yargıtay ileri tarihli çeklerin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluğun suç olmaktan çıkarılarak nasıl bir düzenleme yapılmasını istedi?
7 Haziran 2009
Yargıtay, çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluğun suç olmaktan çıkarılarak, bu durumun, ''idari para cezası'' veya ''idari tedbiri gerektiren bir kabahat'' ya da her iki unsuru kapsayacak şekilde düzenlenmesini istedi.
Yargıtay Başkanlığı, ticari yaşamı önemli ölçüde etkileyecek düzenlemeler içeren Çek Kanunu Tasarısına ilişkin görüşünü, TBMM Adalet Komisyonuna iletti.Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in imzasını taşıyan 9 sayfalık yazıda, tasarının genel olarak ''olumlu'' bulunduğu belirtildi.
Yargıtayın ''öncelikli ve birinci'' önerisi, karşılıksız çek suçlarına ilişkin oldu. Yazıda, ''Çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk, suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını ve/veya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir'' denildi.
-İLERİ TARİHLİ ÇEKLER-
Tasarıya konulacak geçici bir hükümle, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek çekler açısından ileri tarihli çekin yasaklanmasını isteyen Yargıtay, yazısında, şu görüşlere yer verdi:
''Zira, ileri tarihli çek uygulaması çekin işlerliği ve güvenirliğini ortadan kaldıran bir uygulamadır. Türkiye;de yanlış yerleşmiş bir teamüldür.
Vadeli ödeme seçeneğini kabul eden kişilerin başvuracağı ödeme aracı çek olmamalı; bono ile bu amaç sağlanmalıdır. Çekin para gibi seri ve güvenli bir ödeme aracı haline getirilmesi, ancak buna her ne koşulda olursa olsun olanak sağlamak yerine kural olarak ileri düzenleme tarihli çekin düzenlenmesinin yasaklanması ve bu kanunun korumasından yararlanılamaması ile mümkündür.
Piyasalarda en çok mağduriyete yol açan da ileri tarihli çeklere cevaz verilmesidir.''
Yargıtay, tasarıda yer alan ''bu yılın sonuna kadar üzerine yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olacağına'' ilişkin düzenlemeye de karşı çıktı. Yargıtay ''Yanlışı yanlışla düzeltmek hiçbir koşulda olanaklı değildir''görüşüne yer verdi.
TASARI, YARIN ALT KOMİSYON GÜNDEMİNDE-
Yargıtayın görüşünü bildirdiği tasarı, yarın TBMM Adalet Alt Komisyonunda ele alınacak.
Alt komisyonun çalışmalarını tamamlamasının ardından, karşılıksız çek suçundan cezaevlerinde bulunan çok sayıda kişi ile ailelerinin, ''af'' düzenlemesiyle bir an önce yasalaşmasını beklediği tasarı, 11 Haziran Perşembe günü TBMM Adalet Komisyonunda görüşülecek.
http://www.pressturk.com/haber.php?haber_id=39119
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Merabalar
Benim karşılıksız çeklerden dolayı davam var ilk duruşma 6 ekimde
Sorularıma gelince
ilk duruşmada karar çıkarmı
ilk duruşmaya katılmam gereklimi
karar çıktıktan sonra temyiz etme işlemi nasıl olacak
aldığım para cezası taksitlendirilir mi
cevaplar için şimdiden teşekkürler.
Not : Avukat tutmaya gücüm yok
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
bende de aynı problem var.. yardımcı olacak olan yok mu?
-
Re: Karşılıksız çeklerde af
Malesef ama bende günlerdir bekliyorum bir cevap yk :(