Re: Deniz Feneri Gemiciği
Bir tarafta Alman Mahkemelerince verilmiş kesinleşmiş bir yargı kararı var ve bu kararda Deniz Feneri'nin Türkiye'deki siyaset ayağına işaret ediliyor.
Diğer tarafta kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan insanlar, Mahkemenin gizlilik kararına rağmen bir kısım medyada yargısız infaz ediliyor.
Yani bir küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk, eh fark da bu kadarcık...
Re: Deniz Feneri Gemiciği
'Türk yargısına değil Almana inanıyor'
http://www.haber7.com/haber/20090428...a-inaniyor.php
Hangisine inanalım peki?
Re: Deniz Feneri Gemiciği
Alıntı:
Çünkü gözleri açık bir Adalet Tanrıçası olmaz! Gözlerin açıklığı, ' Ben tarafım, yargılananın kimliğine bakarım' demektir.
Ay-yıldız ise ' Hukukun evrensel kuralları beni ilgilendirmez; ulusalım, yerelim' anlamına gelir.
Evrensel hukuka aykırı olan Adalet Bacı, Anayasa ile de çelişir.
Alıntı aynı Haber7'nin Emre Aköz'ün "O ucube heykeli hemen kaldırın" adlı sitesine koyduğu bir gün önceki makalesinden...:o
Neyse bu sefer sinirlerime hakim olup sövmeyeceğim.
Evrenselim, ben Haberyedim , yerseniz....:o
Re: Deniz Feneri Gemiciği
Almanya'nın Ankara Büyükelçiliğinden geçtiğimiz hafta cuma günü Adalet Bakanlığına gelen Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının adli yardım talebine ilişkin evrak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.
Alınan bilgiye göre, Frankfurt Bölge Mahkemesi Savcılığının adli yardım talebiyle ilgili Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Genel Müdürlüğünce yapılan inceleme tamamlandı.
Bakanlık, adli yardım talebine ilişkin evrakı, bugün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi.
Adli yardım talebinin, Almanya'da görülen Deniz Feneri e.V Davası'nın ardından başlatılan yeni bir soruşturmaya ilişkin olduğu öğrenildi.
www.hurriyet.com.tr
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Almanya’daki Deniz Feneri e.V. davasının bitmesinden 13 ay sonra Türkiye’de de düğmeye basıldı. İçinde adreslerin bulunduğu mühürlü sarı zarfları alan polis ekipleri Kanal 7 ile yöneticilerinin ev ve şirketlerinin bulunduğu 15 ayrı adrese operasyon düzenledi.
DENİZ Feneri e.V. soruşturması kapsamında İstanbul’da, aralarında Kanal 7 ve yöneticilerinin ev ve şirketlerinin bulunduğu 15 ayrı adrese dün operasyon düzenlendi. Almanya’da Deniz Feneri Derneği e.V. ve Kanal 7 TV Almanya Temsilciği’nin kara para aklama davasında 16 Eylül 2008’de mahkeme, derneğin mal varlıklarını kamuya devredip 3 yöneticisini cezaevine göndermişti. Soruşturmayı yürüten savcının “asıl failler Türkiye’de” demesinden tam 13 ay sonra Türkiye’de ilk operasyon yapıldı.
Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12711021.asp
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
RTÜK, tam bir arpalık oldu
6 BİN lira maaş alan Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyelerine masraf veharcırahları dışında aylık 4 bin lira da kira yardımı yapılmaya başlandı
Harcırahları da var
Her yıl çok sayıda yurt dışı gezi ve toplantılara katılan RTÜK üyeleri, maaşları kadar da harcırah alıyor. Ankara dışında oturan RTÜK üyeleri, her hafta sonu ikametlerinin olduğu şehre uçakla gidip geliyor ve bilet paraları da RTÜK tarafından karşılanıyor. Hafta içinde Ankara dışında olan RTÜK üyelerine ise yurt içi harcırah ödeniyor. Üst Kurul üyelerinin sosyal güvenlik kuruluşları ile ilişkileri de devam ediyor. Başbakanın izni olmadan yargılanamayan üst kurul üyeleri, Kurul’daki görevlerinden de alınamıyor. :DD
Haber: Fatih ERBOZ
27/10/2009 00:36
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/ha....php?hit=25292
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
BİR SAVCI “EVRAKTA SAHTECİLİK SUÇ DEĞİL” DEDİ
Bir adam düşünün; dolandırıcılıkla, organize suça iştirakle suçlanıyor.
Bu adam bir noter.
Hapishanedeki kişi bir başkasına genel vekaletname veriyor. Noter de bunu tasdik ediyor. Usulsüz işlem yapıyor değil mi?
Savcı da önce böyle düşünüyor. Noter için "resmi belgede sahtecilik" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından 15 yıla kadar hapis cezası istiyor.
Sonra ne oluyor dersiniz?
Savcı, - nedense - mahkemede fikir değiştiriyor. Noterin suç kastı ile hareket etmediğini belirterek, her iki suçtan da ayrı ayrı beraatini istiyor.
Hadi canım seslerini duyar gibiyiz. Ama bu olay gerçektir.
****
Sözkonusu dava Deniz Feneri davasıdır.
Noter ise İstanbul 10’uncu Noteri İsmet Büyükkılıç.
Yargılama konusu ise şöyle: Noter Büyükkılıç, Almanya'daki Deniz Feneri davasında ceza alan Mehmet Gürhan'ın yurtdışında tutuklu bulunduğu dönemde, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'a usulsüz şekilde genel vekaletname düzenliyor.
****
Kadıya şart koşulmaz.
Ne var ki, Noter Büyükkılıç resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanmak suçlarından beraat ederse bir başka yol açılır.
Bu karar benzer pek çok davaya emsal olur.
Evrakta sahtecilik yapan “suç kastı ile hareket etmediğini” söyler ve kanıtlar, cezadan kurtulur.
Tabi hakim “O vakit neden sahtecilik yaptın” derse de yanıtınız hazır olmalı.
Herkes Deniz Feneri Savcısı’nın eline düşmeyebilir.
****
Odatv, bu ilginç mahkemeyi izlemeyi sürdürecek. Çünkü galiba bizden başka takip eden kalmadı. Yukarıdaki haber hiç bir gazetede haber değeri bulamadı.
Odatv.com
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
YAZIK...
Deniz Feneri’ne var, devlet sırlarına yok...
Akıl ermeyecek olayların ülkesi Türkiye’de akıl ermeyecek bir karara daha önceki gün şahit olduk. İlgili birimin Kozmik Büro ile ilgili arama ve haberlere yayın yasağı getirilmesi talebi yargıdan geri döndü. Oysa aynı yargı Deniz Feneri ile ilgili haberlere yayın yasağı getirmişti.. Düşünün zekat hırsızlığını kapsayan, devleti ve bekasını zerre ilgilendirmeyen bir konuya yayın yasağını getiren yargımız, devlet sırlarının ayağa düşmesini engellemek için yapılan müracaata hayır diyor. Bir şey diyemeyiz; demek ki ülkedeki hukukun gereği bu. Fakat bu fotoğraf bile yargının nasıl cepheleştiğini ve siyasallaştığını gözler önüne sermiyor mu? Yazık, bölünmedik bir yargı kurumumuz vardı, onu da böldüler!
KAYNAK:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=11448
Yayın yasağına ikinci ret haberi - 31 Aralık 2009 Perşembe 16:55
... Deniz feneri davası Ülkenin devlet sırlarından dahamı önemliydi . ...
Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığındaki aramaya ilişkin olarak “devlet sırrı” kapsamındaki bilgilerle ilgili önleme ve yayın yasağı getirilmesi talebi reddedildi.
m.e.sezen: Hernerde nasıl uyuyorsan ve uyutuluyursan iyi uykular uyumaya devam...
Cevap: Re: Deniz Feneri Gemiciği
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
UNUTMA
Dışarıdan suç dosyaları isteme işiyle görevli başta koca Adalet Bakanı var. Sayın Bakan, “Bana ne yaa...” dese bile Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’ne bağlı teşkilatın
1 Genel Müdürü
3 Genel Müdür Yardımcısı
4 Daire Başkanı
30 tetkik hâkimi.
5 şube müdürlüğü.
Gelen evrak-giden evrak, mütercimler, telefonlar, masalar, sandalyeler, dolaplar, bilgisayarlar, internet bağlantıları, müstahdemler, sekreterler, çaycılar, getir-götürcüler, toplam 124 çalışanı bulunuyor. Adalet Bakanlığı bu kadar yüksek kadrolu genel müdür, müdürler, müdür yardımcıları, tetkik hâkimleri, şube müdürleri, onların altında çalışanları olmasına rağmen “Deniz Feneri Dosyası’nı” Frankfurt’tan hâlâ getirtemedi.
15 gün geçti.
Dosya gelmedi.
Niçin kaplumbağa hızı?
Unutma!
Önemlidir.
19/10/2008 Necati Doğru
Usta kalem Necati Doğru Vatan’dan istifa etti
NEDEN İSTİFA ETTİM?
19.03.2010 12:21
--------------------------------------------------------------------------------
Odatv.com’un ortaya çıkardığı bu flaş gelişmenin nedenini Necati Doğru şöyle anlattı...
İşte Necati Doğru'nun açıklamaları;
Benim dünkü yazım gazetenin beş günden beri sürdürmekte olduğu Adana Belediye Başkanının servetini açıklayamaması ile ilgili bir takım iddiaların sergilenmesinin devamı olan bir yazıydı. Bu yazının başlığını “İstanbul’da kaç Aytaç Durak bulunuyor” diye koydum. Bu son derece masum bir yazıydı ve sadece muhalefet partisinin belediye başkanlarının yolsuzluklarını, hırsızlıklarını yazmak değil, iktidar partisinin belediye başkanlarının da, eğer varsa bir deposu, bir yanlışı onları da yazmak… Gazetecilik bunu gerektirir diye düşündüm bu yazımı yazdım.
Her zamanki gibi evime gittim. Saat dokuzda beni aradılar ve bu yazının girmeyeceğini ve yedek yazı yazmamı istediler. Ben de “hayır” dedim. Şimdi bu yazım yayınlanmadığı için de istifa ediyorum.
Haberin Tamamı:http://www.odatv.com/n.php?n=neden-i...tim-1903101200
Cevap: Re: Deniz Feneri Gemiciği
Aylardır iddianame hazırlanamadı mı hala.Yargılama(kovuşturma aşaması) başlasa da yayın yasağı kalksa.
Cevap: Re: Deniz Feneri Gemiciği
01.05.2010 Cumartesi
'Fenerci’lere 164.5 milyonluk ihale
6 yılda, İstanbul ve Büyükşehir Belediyeleri’nden toplam 164.5 milyon TL’lik ihale almışlar...
İÇİŞLERİ Bakanı Beşir Atalay’ın CHP’li Ergün Aydoğan’ın soru önergelerine verdiği yanıt, Almanya’da “yüzyılın skandalı” olarak anılan Deniz Feneri e.v davasında isimleri geçen Zekeriya Karaman ve Harun Kapıyoldaş’ın, ortak, eski ortak ya da yönetim kurulu üyesi olduğu şirketlerin 2004-2009 arasındaki 6 yılda, İstanbul ve Büyükşehir Belediyeleri’nden toplam 164.5 milyon TL’lik ihale aldığını ortaya koydu
Şebnem HOŞGÖR / VATAN ANKARA
,http://w9.gazetevatan.com/haberdetay...5&Categoryid=1
Cevap: Re: Deniz Feneri Gemiciği
sahi bir deniz feneri vardı!
BİR DENİZ FENERİ VARDI N'OLDU ONA?
http://www.odatv.com/images/2010_03/...03101200_l.jpg
Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz ve Yeniçağ yazarı Sabahattin Önkibar; Deniz Feneri soruşturmasının ne aşamada olduğunun bir türlü cevap bulmadığını kaleme aldı.
İşte Mehmet Y. Yılmaz ve Sabahattin Önkibar'ın yazıları:
“Bir küçük açıklama yeterdi
Mehmet Y. Yılmaz
ŞÖYLE bir yazı yazsaydım, yazımın çıktığı günün sabahında önce bir telefon sonra da bir yazılı açıklama alırdım, hiç kuşkum yok:
17.03.2010
http://www.odatv.com/n.php?n=bir-den...ona-1703101200
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
BU DERNEĞİ CEMAATİN İMAMI YÖNETİYOR ÖRTÜLÜ ÖDENEKTEN PARA ALIYOR
Açık adı, Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği.
USİDER, 26 Aralık 2005 tarihinde kuruldu.
Genel merkezi Çankaya / Ankara’da.
Derneğin internet sitesinden baktığımızda, kuruluş amacı için şu satırlar yazıyor:
“USİDER, insanlık yararına, ülkemizde ve dünyada sivil toplumun sinerjisini toplumsal faydaya dönüştürmek amacıyla sivil toplum kuruluşlarının (STK) ve özellikle derneklerin kapasitelerini artırarak, kaynakların proje esaslı, etkin ve optimum seviyede kullanımını sağlamayı vizyon olarak benimsemiştir.”
****
Hanefi Avcı’nın, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” adlı kitabında yayınlanan bir belge var. Başlığı hayli uzun:
“ÖMER BEY TARAFINDAN GÖREVLENDİRİLEN ŞAHISLARIN HEM KENDİLERİNİ HEM DE SORUMLULUKLARINI ÜSTLENDİKLERİ ARKADAŞLARI VE BİRİMLERİ DEŞİFRE ETMELERİ”
Adı geçen Ömer Bey’i Odatv okurları yakından tanıyor: Kozanlı Ömer ya da gerçek adıyla Osman Hilmi Özdil.
Hanefi Avcı, Kozanlı Ömer’in “emniyet teşkilatının sivil imamı” olduğunu söylüyor.
Ve bakın o belgeyle ilgili Hanefi Avcı hangi notu düşüyor:
“Aşağıda yer verdiğim ikinci belge ise çok yeni ve günceldir. Bana yeni ulaşan bu belgeye göre Emniyet teşkilatı içerisinde cemaate bağlı polisler, yöneticileri olan kişiden işlerini iyi yapamadığı için şikayetçi olmuş, yanlışlarını madde madde bir rapora dönüştürerek muhtemelen Fethullah Hoca’ya göndermek istemişlerdi. (s.556)”
Peki, haberimizin girişinde bahsettiğimiz USİDER’le, “teşkilatın imamı” Kozanlı Ömer’in ne ilgisi var?
Hanefi Avcı’nın yayınladığı belgenin devamında, kitabın 559. sayfasında şu satırlar dikkat çekiyor:
“Görevlendirilen şahıslar izah edilemeyecek müesseselerde görev yapmaktadır. Örneğin bütün masrafları Başbakanlık örtülü ödeneğinden karşılanan ve İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığının kontrolünde kurdurulan Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarını Destekleme Derneğinin il temsilcileri ve merkez koordinatörleri Ömer Beyin emniyet teşkilatına bakan ekibi tarafından oluşmaktadır. Teşkilat mensuplarıyla yapılan ikili görüşmeler ve istişareler zaman, zaman bu dernek merkezi ve temsilciliklerinde yapılmaktadır.”
USİDER’i İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı kurduruyor, finansmanı Başbakanlık örtülü ödeneğinden sağlanıyor, idaresi de “teşkilatın imamı” Kozanlı Ömer’e bırakılıyor.
İddialar çarpıcı ve ilginç.
Tüm bu iddiaları sormak üzere bir hafta önce USİDER’i aradık. Derneğin sekreteryasından Sevim Çıkrık’la görüştük.
“Yönetici asistanı” olduğunu söyleyen Çıkrık, hiçbir yöneticinin binada bulunmadığını söyledi. Sorularımızı derneğin genel koordinatörü Mehmet Baysal’ın cevaplayabileceğini belirten Çıkrık, dernek başkanının İstanbul’da yaşadığını kaydetti.
İletişim numaralarımızı bırakıp, USİDER’den geri dönüş bekledik, ama nafile… Bu görüşmeden sonra farklı günlerde de arayıp, bir yöneticiye ulaşmak istediğimizi söylememize rağmen, olumlu sonuç elde edemedik.
Şunu da not düşmek gerek: Sevim Çıkrık, görüşme talebimizin içeriğinin USİDER Genel Koordinatörü Mehmet Baysal’a iletildiğini, bize aktardı.
Bütün iletişim bu kadar. Sanki yok dünyasındaki bir derneğe ulaşmaya çalışıyor gibiydik.
Gelin görün ki bizzat İçişleri Bakanlığı tarafından kurdurulan bu derneğin varlık dünyasında çok önemli pozisyonları tuttuğunu belirledik.
****
USİDER’in İstanbul’da yaşayan genel başkanının adı Yusuf Atalay.
Mesleği avukatlık.
Peki, Türkiye Yusuf Atalay ismine daha önce nereden aşina?
Biz sorduk, biz cevaplayalım.
Yusuf Atalay ayrıca Deniz Feneri Derneği’nin eski genel başkanı.
Atalay şu an ise; Kanal 7’nin ve kanalın yönetim kurulu başkanı Zekeriya Karaman’ın avukatlığını yapıyor.
****
Yıl 2008, yani bundan 2 yıl önce.
İçişleri Bakanlığı Deniz Feneri Derneği hakkında bir inceleme başlatır. Görev, bakanlığa bağlı Dernekler Dairesi Başkanı Şentürk Uzun’a verilir.
İşte o tarihte Şentürk Uzun, USİDER’in genel sekreteridir.
Şentürk Uzun, geçtiğimiz yıl, Ankara’ya Vali Yardımcısı olarak atandı. Ancak USİDER’le bağını koparmadı.
USİDER’in 3 ayda bir yayınladığı bir dergi var. Adı, Her Yönüyle Dernekler.
Şentürk Uzun’un ismi o derginin künyesinde, yayın kurulu üyesi olarak geçiyor.
Derginin yayın kurulunda ilginç bir isme daha rastlıyoruz. Zaman gazetesi yazarı Mümtaz’er Türköne de Gazi Üniversitesi profesörü olarak künyede yerini alıyor.
****
USİDER – Deniz Feneri bağlantısı bununla da kalmıyor.
İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı, 2006 yılında “Dernekler Mevzuatı” adıyla bir kitap hazırlattı.
İlginçtir ki; beş emniyet mensubunun hazırladığı kitap, o yıl Deniz Feneri Derneği’nce 10 bin adet bastırılıp dağıtıldı.
Yani bir devlet kurumunun hazırladığı kitabın basımı ve dağıtımı, denetlemekle yükümlü olduğu bir dernek tarafından yapılmıştı.
Peki, USİDER boş mu durdu…
USİDER de bu kitabı 2007 yılında, güncelleyerek Vakıfbank’ın sponsorluğunda 20 bin adet bastırıp dağıttı.
Kitapta, derneğin yayımladığı derginin de reklamı yapıldı.
****
Son nokta nedir?
İçişleri Bakanlığı’nın kurdurduğu,
Örtülü ödenekten para kullanan
Bir derneğin,
Perde gerisinde cemaatin imamının bulunduğu iddia ediliyor.
Ve biz, varlar dünyasındaki bu dernekten konuşacak bir Allah’ın kulu, daha doğrusu bir yetkili bulamıyoruz.
Bu nasıl iş?
Üstüne üstlük bu derneğin eli kolu da uzun. Bir ucunda Deniz Feneri diğeri ucunda bir cemaat…
İşlerin bir hayli organize olduğu anlaşılıyor.
Barış Pehlivan
Odatv.com
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Karaman ve Akman'a tebligat gitti
Deniz Feneri davasına bakan Frankfurt Mahkemesi’nin hakimi Wienz Gazeteport’a, Zekeriya Karaman ve Zahit Akman’a, haklarında bir numaralı sanık olarak Deniz Feneri dava sürecinin başladığına ilişkin olarak resmen tebligat yapıldığını açıkladı.
Almanya’nın Frankfurt eyaletinde sonuçlandırılan ilk Deniz Feneri davasında, “asıl failler” olarak tanımlanan ancak haklarında dava açılması için Türkiye’den dosya beklenen Zekeriya Karaman ve Zahit Akman’a ilişkin olarak yürütülen adli süreç tamamlandı. Zekeriya Karaman ve Zahit Akman artık resmen sanık. Buna ilişkin olarak Frankfurt Mahkemesi Deniz Feneri Hakimi Wienz Gazeteport’a şu açıklamaları yaptı:
YENİ DAVANIN SANIKLARI OLDUKLARI KENDİLERİNE TEBLİĞ EDİLDİ
“Frankfurt Mahkemesi’nde yeni bir Deniz Feneri davasının sanığı oldukları Zekeriya Karaman, Zahit Akman ve diğer sanıklara tebliği edildi. Tebligatımız ellerine ulaştı mı, bunu henüz bilmiyoruz. Tebligatın ellerine ulaşıp, ulaşmadığını İlgili görevli mesai arkadaşlarım sordum. Ancak onlar da, tebligatın sanıkların ve avukatlarının ellerine ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir bilgilerinin henüz olmadığını ifade ettiler.”
DAVADAN KAÇARLARSA
“Davadan kaçmaları halinde ne olacağı konusunda şu anda bir spekülasyon yapmak istemem. Önce bir durumu görelim.”
Öte yandan Frankfurt Savcılık Sözcüsü Doris Müller-Scheu da Gazeteport’a Karaman ve Akman’ın resmen sanık haline gelmesi süreci hakkında şu bilgileri verdi:
ANKARA’DAN DOSYA GELMESİNİ BEKLEMEDİK
Bu şahıslar hakkında Ankara’ya yöneltmiş olduğumuz adli yardım talebimize Ankara’dan yaz aylarında cevap geldi. Ancak Ankara’nın cevabı hem gecikmiş olduğu, hem de biz bu davayı Ankara’dan gelecek cevabı beklemek zorunda olmadan, elimizdeki bilgilerle açabileceğimize karar vererek, daha Ankara’dan dosya gelmeden önce dava açılması talebini Frankfurt Mahkemesi’ne sunmuştuk.
ANKARA’NIN CEVAPLARI YETERLİ Mİ, BUNU MAHKEMEDE GÖRECEĞİZ
Biz Ankara’dan hem bazı bilgilerin toplanmasını hem de şüphelilerin sorgulanmasını istemiştik. Bize yollanan dosyada bu konuda ne kadar bir yardım almış olduğumuz ve bize bizim zaten bildiklerimiz dışında ne kadar yeni bilgi sunulduğu mahkeme sürecince belli olacak.”
Yine, Frankfurt Mahkemesi Deniz Feneri Hakimi Wienz Gazeteport’a ayrıca şu bilgiyi de verdi:
“Almanya’da davaların resmen açılabilmesi için sanıklara tebligat yapılmış olması gerekiyor. Biz şimdi sanıkların tebligatı aldıklarının tarafımıza bildirilmesini bekliyoruz. Tebligatın sanıkların ellerine ulaştığı bilgisinden sonra dava resmen açılacak.”
(GAZETEPORT)
Merak ettiğim konu: Sanıklar tebligatı aldık diyebilecekler mi?... Demezlerse ne olacak?..Seçenekleri var mı?... Hukuki anlamda..
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
M.E.Sezen:Hayret yandaşlardan tık yok!
AKP Hayranlarının yetmez ama evetcilerin Demokrasi anlayısını ortaya koyan dava Ergenekon ve TSK'ya gelince mangalda kül bırakmayanlar FENERE GELİNCE TISS...
Dilekçede Sahte Belgeler Varmış!Saygı Öztürk
Zahid Akmann’ın avukatı, HSYK’ya dilekçe verdi. Savcıları şikayet etti. O dilekçeye, sahte belge eklendiğiortaya çıktı.
Asrın bağış yolsuzluğu skandalı Deniz Feneri e.V.‘yle ilgili soruşturmayı Ankara’da görevli C. Savcıları Nadi Türkaslan, Adulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz yürütüyordu. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Ethem Kuriş “Yıpranmasınlar” diye savcıları görevden aldı.
Dosyayı devrettiler
Deniz Feneri e.V. soruşturmasından alınan 3 savcı, dün tatil olmasına rağmen makamlarındaydı. 136 klasörlük dosyaları, meslektaşları Veli Dalgalı ve Hakan Pektaş‘a teslim ediyor, soruşturmanın seyri hakkında onları bilgilendiriyordu. Savcıların görevlerinden alınmasının altından başka bir skandal daha çıktı.
Deniz Feneri e.V. soruşturmasını yürüten savcılar Türkaslan, Yaren ve Tamöz‘ün görevden alınması için dilekçenin verilmesi gereken HSYK Başkanlığı ‘dır.
Ancak Zahid Akman ve Zekeriya Karaman’ın avukatı bu dilekçeyi Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a, TBMM Başkanı’na, Ankara Cumhuriyet Savcısı‘na gönderdi, savcıların görevden alınmasını talep etti.
Avukat itiraz etmemişti
Savcılar, şüpheli 18 kişinin mallarına mahkeme kararıyla tedbir koydurmuştu. Savcıları HSYK’ya şikayet eden iki sanığın avukatı, şirketlere tedbir konulduğunu baştan beri bilmesine rağmen, hiçbir mahkemede itirazda bulunmadı. Ancak HSYK’ya yapılan şikayette, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne dilekçe verilmiş gibi (!) gösterdi. Sanık avukatı, bu dilekçenin örneğini, savcıları şikayet ettiği dilekçenin ekine de koydu.
‘Sizi etkilemek istediler’
Görevden alınan Nadi Türkaslan, “dilekçe skandalını” savunmasında şöyle yazıyor:
“HSYK ve Başsavcılığı’na avukat tarafından verilen dilekçenin ekinde 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne verilen dilekçe eklenmiştir. Mal varlığına tedbir koyma işlemi yaptığım için mahkemeye itiraz edildiği, bu itiraz üzerine verilen kararı bile uygulamadığım izlenimi yaratmak ve Başsavcılığı etkilemek amaçlanmıştır. Dilekçe ne Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne ne de bir başka mahkemeye verilmemiştir.
‘Amaçlarına da ulaştılar’
Hiç işleme konulmamış dilekçenin, verilmiş gibi resmi bir makama sunulan dilekçenin ekine konulması, şikayet edenlerin ne kadar maksatlı, iyi niyetten uzak, soruşturmayı etkilemeye, soruşturmadan alınmamıza yönelik olduğu açıktır. Henüz savunmamı müfettişlere sunmdan önce, Cumhuriyet Savcıları bu soruşturmadaki görevlerinden alındım, böylece amaç gerçekleşmiştir.”
GREKİRSE GİDER LİMON BİLE SATARIM
CUMHURİYET Savcısı Mehmet Tamöz, bundan sonra izin verirler mi bilmiyorum ama Adalet Akademesi‘nde derse girdiğinde Savcı adaylarına şunlar anlatılıyordu: “Savcı yürekli ve cesaretli olmalıdır. Yüreği, cesareti olmayan C. Savcısı, başkalarından emir alır. Hak, hukuk mücadelesi veremezler. Kendinizi yürekli ve cesur görmüyorsanız, bu mesleğe hiç girmeyin.”
“Bu meslekte kalmam”
Savcının, savunmasındaki en ilginç bölümlerden birisi “Cesaretim kırılırsa bu meslekte kalmayacağım da bir gerçek. Bu durumda, limon satarım” oldu. Mehmet Tamöz, aslen Nevşehirli ama ailesi Mersin’de meyvecilik yapıyor.
“Şerefime hakarettir”
Savcı, “Evet, öğrencilik yıllarımda ben de limon sattım. Yani laf olsun diye değil, gerçekten bu işi yaptım. Bundan sonra da Mersin’e gider, ailemin yaptığı iş olan limon satıcılığına da başlarım” diyor. “Gerçek mi?” diye sorduğumda “Kimsenşn tereddüdü olmasın” karşılığını veriyor. Savcı Tamöz‘ün savunmasından bir bölüm dikkatimi çekiyor: “Hiçbir zaman şüphe içinde bulunan bir kişiyi soruşturma dışına alarak hakkında soruşturma yapılmamasını sağlamış değilim. Bu konudaki teklifleri de kendime ve onuruma bir hakaret ve şerefimin ihlal edilmesi teklifi olarak değerlendirmişimdir.”
SÖZCÜ
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
"DENİZ FENERİ DERNEĞİ İLE MİLYONLARCA UERO'YU DOLANDIRANLARIN SERBEST KALDIĞI ONLARI ARAŞTIRAN SAVCILARIN 10 YILLA YARGILANDIĞI ÜLKEDİR; TÜRKİYE"
"Deniz Feneri'nde asıl fail bizmişiz"
Deniz Feneri Davası'ndan el çektirilen ve haklarında 11 yıla kadar hapis cezası istenen savcılardan Nadi Türkarslan, Habertürk muhabiri Yasemin Güneri'ye konuştu
30 Ocak 2012 Pazartesi,
http://www.haberturk.com/gundem/habe...-fail-bizmisiz
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Deniz Feneri savcılarına 11 yıl hapis istendi
Almanya’da “yüzyılın soygun hareketi” olarak adlandırılan Deniz Feneri e.V Derneği’nin Türkiye bağlantılarının araştırıldığı soruşturmayı yürütürken, HSYK soruşturmasıyla görevlerinden alınan üç savcı hakkında Sincan Savcılığı bir iddianame hazırladı İddianamede, Savcı Nadi Türkaslan’ın “resmi belgede sahtecilik ve görevi kötüye kullanmak” suçlarından 11 yıla, savcılar Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz’ün de “görevi kötüye kullanmak” suçundan 3’er yıla kadar hapsi istendi. İddianamede, üç savcının ayrıca kamu görevinden de men edilmesi talep edildi.
Sincan Savcılığı, hazırladığı iddianameyi Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme iddianameyi kabul ederse birinci sınıfa ayrılan üç savcı eski Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı, CHP milletvekili İlhan Cihaner’in de bir dönem yargılandığı Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde yargılanacak.
İddianame tebliğ edilmemiş
Üç savcı hakkında ayrıca HSYK’nın başlattığı disiplin soruşturması da sürüyor. Üç savcı geçtiğimiz günlerde HSYK’ya yazılı dilekçeyle başvurarak yeniden inceleme talebinde bulunmuşlardı.
Üç savcının haklarında hazırlanan iddianameyi tebliğ almadıkları öğrenildi.
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Bir şeyler yazacaktım da tırsıyorum.
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Tırsma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak...
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Dikkatli yazmakta fayda var...
ergenekon torbası ağzı açık bekliyor...!
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Ergenekonun ağzı torba değil ki büzesin...
Burada güvendesiniz dilediğiniz gibi yazabilirsiniz. Pardon bi saniye kapıyı yumrukluyorlar telsiz sesleri var hayırdır inşaallah bakıp döneceğim.
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Alıntı:
senoleker rumuzlu üyeden alıntı
Bir şeyler yazacaktım da tırsıyorum.
Sayın senoleker size aynen katılıyorum gidişat Tek tip kopya tornadan insan yaratma içinde!
yapılanlar ve yaşananlar "üzücü ve hazin verici durum"
FACEBOOK'TA HÜKÜMET KARŞITI PAYLAŞIMLAR YAYINLAYANLAR YANDI
Ankara PTT Maşmüdürlüğü Teftiş Kurulu, geçen Eylül ayında, 20 yıllık PTT memuru, evli ve 1 çocuk babası İbrahim Damatoğlu hakkında idari soruşturma başlattı. Evindeki bilgisayarını kullanarak Facebook’taki sayfasında, hükümet aleyhinde gazetelerde ve dergilerde yer alan haberlerin yanında, bazı köşe yazarlarının yine hükümet aleyhindeki yazılarıyla, karikatürler paylaşan Damatoğlu hakkında yürütülen soruşturma 2 Aralık’ta tamamlandı.
Adliye önünde açıklama yapan Damatoğlu, "Facebook’ta milyonlarca insanların paylaştığı haberleri, RTÜK tarafından denetlenen sitelerde ve ulusal basında yer alan haberleri, Can Yücel’in şiirlerini paylaşmam suç oldu. Ben bu paylaşımların hiçbirinde yorum yapmadım. Bazılarının hoşuna gitmeyen haberleri paylaşmam suç oldu. Tüm bu işlemlerin iptal edilmesi için Zonguldak İdare Mahkemesi’ne dava dilekçemi verdim" dedi.http://www.odatv.com/n.php?n=faceboo...ndi-1612111200
Dekanı eleştirdi okuldan uzaklaştırıldı!
Boz, "Üniversitelerde özerklik ve demokratik bilinç düşüncesiyle kaleme aldım. Atanma sitemini hicvetmek için iğneli bir dil kullandım çünkü bölüm başkanlarının atanmayla değil seçimle işbaşına gelmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
"YAZININ HAKARET İÇERİP İÇERMEDİĞİNİ MAHKEMENİN SAPTAMISINI İSTEDİM, 'O İŞ UZUN SÜRER' DEDİLER"
http://www.focushaber.com/dekani-ele...-h-108289.html
SOSYAL MEDYADA AKP'YE DOKUNAN YANIYOR
Başbakan hakkında eleştirel sohbete 2 yıl hapis istemi
Referandum’da hayır oyu kullanmak da mı suç
AKP’liysen hakarete yasak yok
http://www.odatv.com/n.php?n=sosyal-...yor-0302121200
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Sanırım dün akşam bir TV proğramında Sn. Bülent Arınç yine ağlıyordu. Altta Deniz Feneri ile ilgili alt yazı geçince ben de savcıların durumuna üzüldüğünü düşündüm. Meğer cezaevindeki gazetecilere ağlıyormuş.
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
Alıntı:
mehmet emin sezen rumuzlu üyeden alıntı
Ankara PTT Maşmüdürlüğü Teftiş Kurulu, geçen Eylül ayında, 20 yıllık PTT memuru, evli ve 1 çocuk babası İbrahim Damatoğlu hakkında idari soruşturma başlattı. Evindeki bilgisayarını kullanarak Facebook’taki sayfasında, hükümet aleyhinde gazetelerde ve dergilerde yer alan haberlerin yanında, bazı köşe yazarlarının yine hükümet aleyhindeki yazılarıyla, karikatürler paylaşan Damatoğlu hakkında yürütülen soruşturma 2 Aralık’ta tamamlandı.
Şu arkadaş mı yoksa bu haberdeki?
https://www.hukuki.net/showthread.php...anlarla-ilgili
Cevap: Deniz Feneri Gemiciği
M.E.Sezen:Hayret yandaşlardan tık yok!
AKP Hayranlarının yetmez ama evetcilerin Demokrasi anlayısını ortaya koyan dava Ergenekon ve TSK'ya gelince mangalda kül bırakmayanlar FENERE GELİNCE TISS...
Dokunan yanıyor Deniz Feneri Oldu EL Feneri!!! Demokrasimiz ne kadar ileri gidiyor....
"1994'ten bu yana iktidar imkanlarını kullanarak haksız yere kim bir kuruş almışsa zehir zıkkım olsun"
HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu,
: “Deniz Feneri davası dolu dizgin ilerliyor! Önce savcılar görevden alındı, sonra zanlılar tahliye edildi, daha sonra savcılara dava açıldı. Yeni savcılar, ‘örgüt ve nitelikli dolandırıcılık yok’ dedi, sanıklara evrakta sahtecilik ve emniyeti suistimalden dava açıldı. Zahid Akman ve arkadaşları hakkında 3 yıl 9 aydan 14 yıl 6 aya kadar hapis isteniyor. Sonuç ne olursa olsun bu dava tarihe geçmeye aday. Dava ‘yargıya müdahale’ örneği olarak akıllara kazındı.”
http://haber.gazetevatan.com/Haber/442843/1/Gundem
DENİZ FENERİ
'Deniz Feneri'nin eski savcılarına hapis istemi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın daha önce Deniz Feneri soruşturmasından aldığı 3 savcı Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren hakkında iddianame hazırlandı.
Deniz Feneri ile ilgisi yokmuş...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, Deniz Feneri soruşturmasının görevden alınan savcıları Nadi Türkaslan ve Abdulvahap Yaren'in, Fikri ve Sınai Haklar Soruşturma Bürosu'nda görevlendirilmesinin, Deniz Feneri soruşturması ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürüldü.
Atalay'dan yolsuzlukla mücadele açıklaması
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü'ne ilişkin açıklamada bulundu. AK Parti hükümetleri döneminde yolsuzluğun önlenmesi konusunda ciddi adımlar atıldığını söyleyerek, sivil toplum kuruluşlarının da bu sürece aktif katılımının sağlandığını belirtti.
Beşir Atalay gensorusuna ret
CHP, "köstebek" suçlamasında bulunduğu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay hakkında gensoru önergesi verdi. Gerekçe, Atalay'ın Deniz Feneri soruşturmasını akamete, yani başarısızlığa uğrattığı iddiası. Gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.
Deniz Feneri, Balyoz'a emsal oluşturmadı
Balyoz davasının bazı sanıklarının, Deniz Feneri soruşturması ve Hizbullah davasındaki tahliye kararlarını örnek göstererek yaptığı tahliye talepleri reddedildi.
Bülent Arınç'ı övdü!
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Deniz Feneri soruşturmasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tekin, “Adalet Bakanı'nı kim aradı? Perşembe günü hangi üst düzey yetkili Adalet Bakanı'nı arayıp ‘halen bu savcılar orada mı?’ dedi mi, demedi mi?" diye sordu. Tekin, "Özellikle Deniz Feneri'yle ilgili Türkiye’de AKP’de ilk duyarlılığı gösteren Sayın Arınç’tır" dedi.
Arınç'tan "tahliye" yorumu
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Deniz Feneri'ndeki tahliyelere ilişkin "Bunları tahliye eden hakimin verdiği kararın, başka davalardaki hakimlere örnek olmasını diliyorum" dedi
Deniz Feneri'nde tahliye istemine ret
Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi, "Deniz Feneri e.V." soruşturması kapsamında tutuklu Muzaffer Şafak ve Harun Kapuyoldaş'ın tahliye istemini reddetti.
Atalay: "Kılıçdaroğlu geçicidir"
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Hatay'da çadırlarda yaşayan Suriyelileri ziyaretinden sonra kameraların karşısına geçti. Muhalefetin kendisi hakkındaki 'köstebek' iddiaları için, "Muhalefetin Türkiye vizyonu yok, Kılıçdaroğlu geçiçidir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'ndan Deniz Feneri tahliyelerine tepki
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Feneri e.V. soruşturmasının tutuklu sanıklarının tahliyesine ilişkin olarak, "Sonucu tahliyeleri adaletin gücü değil, gücün adaleti belirlemiştir" dedi.
http://www.cnnturk.com/guncel.konula...ml?pageIndex=1