Re: Çocuk istismarına müebbet önerisi
Alıntı:
Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Mehtap Deniz. Teşekkür ederim. Bizim önerimize göre elbette yeterli olmasa da bu da bir gelişmedir. Ayrıca en son , küçüklerin korunmasına ilişikn yeni bir tasarıdan da bahsediliyor. Bunlar olumlu gelişmeler. Bir toplum insanına değer verdiği ölçüde gelişmiştir. Bunlar da bu yönde atılan adımlar olarak nitelendirilebilir.
Re: Çocuk istismarına müebbet önerisi
Alıntı:
Akademik Sultan rumuzlu üyeden alıntı
Sevgili Mehtap Deniz. Teşekkür ederim. Bizim önerimize göre elbette yeterli olmasa da bu da bir gelişmedir. Ayrıca en son , küçüklerin korunmasına ilişikn yeni bir tasarıdan da bahsediliyor. Bunlar olumlu gelişmeler. Bir toplum insanına değer verdiği ölçüde gelişmiştir. Bunlar da bu yönde atılan adımlar olarak nitelendirilebilir.
Engüzel ceza ip.
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Ben ne zaman çocuk pornosu yada çocuk istismarı lafını duysam şu ileti gelir aklıma bir milyon mum kampanyasının hikayesi.. Çok bozulurum herkesinde bozulmasını isterim. Hatta ne yapalım bu iletiyi alıp herkes kopyalasın ve tanıdığı herkese e-ileti olarak atsın altınada not düşsün hatta ben burada da düşeyim çocuk pornosuna hayır...
Düştüm, Bebeğim bir yana, Gülüşlerim bir yana. Anneme baktım, Yoktu! Başımda yabancı bir adam Küçücük göğsümde kocaman elleri Sakalları deldi geçti pespembe tenimi. Anne, anneeeeeeee. ... Bir oyun sandım Elleri kara kara 'öcü' amcalarmış Bir emzik düğümünde yarıldı bedenim Altımı ıslattım sandım Kan kaybında Boğuldu insanlık! Bebektim Çocuk olacaktım Abla olacaktım Altımdaki bez çıkmadan, Kadın oldum bir buçuk yaşında... ADAM OLDUMU o amca bedenimde ??? Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği!!! Ben kadın olmak istemedim Ben dünyaya da gelmek istememiştim ki! Anneeeee... babaaaaa.... Işığı açın! Uzanamıyorum
ÇOCUK PORNOSUNA HAYIR
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
bu suç için daha ağır bi ceza varsa bence değerlendirilmeli
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Çocuk istismarına müebbet önerisi en mantıklı çözüm bence.
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Fransız düşünür Michel Foucault “Gözetleme ve Cezalandırma” adlı eserinde deliler ve cüzamlılar gibi aydınlanmadan hemen önce, orta çağla aydınlanmanın buluştuğu anda çocukların da hastalar, deliler yani “normal olmayan”lar gibi adalara gönderildiğinden söz eder.
O dönemde Foucault’ya kulak verirsek çocuklar hastalıklara açık yapılarıyla zayıf ve bir kenara atılabilecek “insancıklar” olarak görülüyordu. Kendilerini savunamayacak kadar güçsüzdüler.
Tarihin her dönemi de doğuda ya da batıda çocukların zorlu yolculuklarını bize anlatır. Oğlan çocukları ulak, asker, kız çocukları cariye, hizmetçi, eş olarak yetişkinlerin hizmetine sunulmuştur. O günden bugüne ne değişti?
Tam da Foucault’un işaret ettiği biçimde, Türkiye medyasında, hatta biraz daha ileri gidip dünya medyasında rastlamak hala sıradan. En son hatırlayacaksınız Fransa medyası cinsel tacize uğrayan dört yaşındaki oğlan çocuğu günlerce manşet oldu. Fotoğrafları basıldı. Artık kasabasında herkes onu, dahası onun bedenini, uğradığı tacizin tüm detaylarını pornografik unsurlar biçiminde okudu, muhtemelen yaşadı.
Çocuk pornografisi için internete gerek yok, Le Monde ve Liberation gibi ciddi sayılan gazetelere ve bizdeki bildiklerinize bakmak yeter.
Hem Fransa hem Türkiye medyası "çocuk istismarı"ndan 18 yıl hapis yattıktan sonra 2 Temmuz'da şartlı tahliye edilen Francis Evrard'ı adeta "canavar" ilan ettiler. Evrard'ın hapisten çıktıktan sonra á àá àá àá àá àá à alabilmesi de Fransa medyasının "haklı olarak" merak nesnesi oldu ancak "anlaşılmaz bir biçimde" de olayı pornografik merkezli bir hikaye haline getirdi.
Kadın bedenini kimi zaman kendi iradesiyle sunabiliyor ancak çocuğun tamamen kendi irade ve arzusu dışında bir süreç işliyor ve çocuk bedeni medyada sıkça çocuğun kendi iradesinden bağımsız olarak temsil ediliyor.
Zaten toplum da aslında çocuğu bir iradi varlık olarak, kendi düzeyinde bir “birey” olarak görmeyerek bu irade dışı süreci başlatmış oluyor.
Toplumsal yargı, tarih ve gelenekler de çocuğun “tamamlanmamış”, “eksik”, “birey olmayan” bir “var olan” olduğu yolundadır. Oğlan çocuğu sünnet edilirken vicdani olarak onun ileri yaşlarda seçimlerinin başka olacağı konusu asla akla getirilmez, kız çocuğun pembe giymek istemeyeceği asla düşünülmediği gibi.
Oysa Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye bakılırsa, “çocuk” olarak tanımlanan 18 yaşın altındaki bireyler, en az yetişkinler kadar “bireydir”, yetişkinlerden beklenen, çocukların yaşama katılımlarını sağlamak, bu konuda onlara destek olmaktır, nasıl bir hayat süreceklerini belirlemek değildir.
“Yaşama hakkı”, “eksiksiz biçimde gelişme hakkı”, “zararlı etkilerden, istismar ve sömürüden korunma hakkı”, “aile, kültür ve sosyal yaşama eksiksiz katılma hakları” çocuğun temel haklarıdır.
Ergenlik, ilk gençlik ve hatta “bebeklik” çağında da çocuk “bireydir.”, yani çocuk, eğer varsa, ailesine aidiyeti, “kimlerden geldiği”, cinsiyeti üzerinden de değerlendirilemez.
Son günlerde beni en çok çarpan, bir gazeteci olarak çok öfkelendiren bir haberden söz etmek istiyorum.
Biz bianet’te üç sözcükle haberi tanımlamak gerekirse, “haber bir iddiadır” tanımına başvuruyoruz ki akademik ortama rağmen bu doğrultudaki kuramsal metinlere başvurmadan “haber”e/”iddia’ya geçmek istiyorum.
Evet iddia şu: 16 yaşında – fotoğrafa bakarsanız çok daha az gösteriyor—bir oğlan çocuğu emrinde çalıştığı hırsızlık çetesinden bir diğerine geçek istiyor. Patron çocuğa aşırı dozda uyuşturucu veriyor ve çocuk ölüyor. Sonra da cesedi baltayla parçalıyor.
Şimdi Sabah gazetesinin 16 ağustos 2007 tarihli sayısından çocuğun toprağa verilme haberinin öne başlığını sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Hızlı hırsız Kimsesizler Mezarlığı'na gömüldü"
Öncelikle “ölmek/öldürülmek bile yetmiyor” demek gerekiyor galiba. Her şeyden önce bu haberde, "TCK ve Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi"ne rağmen çocuğun fotoğrafı ve adı verilmiş. Bir hırsız olduğu söylenerek, damgalanmış. Ayrıca hırsızlık suçuna itilen çocuktan söz ederken yoksulluğun hiç sözü geçmiyor.
Çocuğun “suçlu” olduğundan gazete çok emin, üstelik bunu ailesinin de “hırsızlık yaptığı gerçeği”ne bağlıyor. Burada, “belirlenmişti,” “öğrenildi”, “belirtildi” gibi öznesi belli olmayan ancak kaynak kabul edilen “haber kaynakları”na da değinelim. Biz” belirten”in, “öğreten”in, “belirleyen”in kim olduğunu biliyoruz: Polis.
Emniyet’ten alınan bilgilerin doğru olduğunu bize kim söyleyebilir? Eğer, öyle olsaydı yargıya ne gerek vardı?
Öte yandan çocuğun ailesi de "suçlu" olarak damgalanıyor. Bu “iddia”/haberle ilgili 3 Eylül 2007 Sabah Okur Temsilcisi köşesinde okurlardan gelen tepkileri okuyoruz. Ve düzeltme yapılırken yine isim tekrarları, “sağda solda yaşayan aileyi de zor duruma sokmuşuz” ifadesine rastlıyoruz.
Öyle ki, isim yazmama gibi en temel ilkeyi bile “katı bir kural olmamakla birlikte” denerek gazetenin politikasına uygun haline getirme çabasını da görüyoruz.
15 Ağustos gazetelerine dönersek 16 yaşındaki çocuğun “testereyle kesilmiş” görüntüleriyle de karşılaşıyoruz ki,bedenin pornografisi insanı neredeyse haberi okumaktan men ediyor, iyi ki… Ama, ne kadar kişiyi men ediyor? Bu da ayrı bir soru…
Biz bianette böyle bir “olay” üzerinden böyle bir haber yapmayı reddediyoruz. Çoğu zaman da bu tür haberleri gazetelerde televizyonlarda görünce payımıza öncelikle evrensel gazetecilik kurallarını hatırlatan yazılar yazmak düşüyor.
Böyle bir haberde bianet'te öncelikle üzerine eğildiğimiz konu çocuğun suça karışma nedenleri. Biz "ne oluyor da çocuk suça itiliyor?" sorusunu soruyoruz.
Ve çocukların suça itildiklerini okuduğumuz haberlerin yoksullukla da ilgisini kuruyoruz.
Medyanın da bu noktada genel kabulleri yeniden üretmek ve yaygınlaştırmak yerine çocuk haklarından yana, bu hakları görünür kılacak yayınlar yapması beklenir.
Örneğin bizim yerel medya eğitimlerinde de kullandığımız bir örnek haber de “Suç makinesi P.B.”. Güzel ve tehlikeli bir kız çocuğu olarak mitleştirilen P.B. “suçtan pişman olmayan”, “iflah olmaz” bir “baş belası” olarak sunulur.
Savcılık birkaç ay önce bu çocuğun fotoğraf ve görüntülerini yayınladıkları için Kanal D ve Hürriyet hakkındaki başvuruyu kovuşturmaya gerek görmedi. Aile ise "teşhir, iftira, hakaret"e uğradığını iddia etmişti.
Savcı dava için "Anayasal özgürlükler çerçevesinde haberin duyurulmasında atılı suçların manevi kasıt öğesinin oluşmadığı düşüncesine varılmıştır" ifadesini kullandı.
Medyada ölen, yaralanan ve “talihsizliklerin” nesnesi olan çocukların fotoğrafları ve şanssızlıkları haberin en kışkırtıcı öğesi haline getirilir. Buna örnek milyonlarca haberden biri "Antalya'nın Kumluca ilçesine bağlı Hacıveliler köyünde beş yaşındaki bir çocuğun devrilen demir matkabının altında kalarak yaşamını yitirmesi".
Bu haberde bizim okur olarak çocuğa merhamet duymamız hedefleniyor ancak çocuğun planlı bir şehirde yaşama hakkı tamamen göz ardı edilmiş.
Çocuğun fotoğrafı, acı, keder ve daha da ötesi “acıma” duygusunu kışkırtmaktan kaçınmayarak teşhir edilmiş.
Çocuğun bedeni temsili olarak ya da alenen yukarıda örnek verdiğim tür haberlerde kullanıldığı gibi reklamlarda ve ticari amaçlı iletişim biçimlerinde de sıkça kullanılıyor.
Bebek yaşta olsa bile aslında bir çocuk bezinin tanıtılması için çocuk bedeninin teşhirine gerek yoktur. Buradaki itiraz noktası ahlakçı bir bakış açısından kaynaklanmıyor. 18 yaşına kadar korunmak ve yaşama katılmak için erişkinlerin desteğine ihtiyaç duysa da çocuk, erişkinin “malı” değildir, onun tasarrufunda olmamalıdır.
Çocuk eğer fikir beyan edemeyecek kadar küçük, bebeklik çağında ise konuşanların dünyasında konuşamayan olarak hakkı ihlal ediliyor demektir.
Diyelim bir ütü reklamında, “o” marka ütüyle, anne ütüyü daha hızlı yapar ve çocuğuna daha fazla zaman kalır. Burada çocuğun göze hoş ve sevimli gelen bedeni, dünyası onun iradesi dışında teşhire açılmıştır.
Babasını camda bekleyen çocuk “o” marka araba sayesinde babasına daha çabuk kavuşur. Burada bebeğin ya da çocuğun çıkarına, yararına bir durum yoktur. Çocuk o noktada "tamamlanmamış" görüldüğü için yetişkinin eliyle kitlenin seyrine sunulur.
Burada pornografik olan yetişkin dünyanın aracısız ve güç kullanarak bu teşhir eylemini uygulamasıdır.
Bu ikisinin dışında kalan bir haber türü de çocuğun özüne dair sevimliliğinden yararlanarak siyasi ya da ideolojik mesaj vermek.
Buna örnek bir haber çok yakınlarda çıktı: “Erdoğan'ın çocuklarla arası iyi.. İki eve konuk oldu. Eliyle pasta yedirdi.
Bu haber Meclis’te hala bir çocuk adalet sistemi geliştirmemiş bir hükümetin Başbakanının “çocuk bedenini” aracı ederek sahneye çıkmasına ön ayak olmaktan öteye gitmiyor.
Bir diğer haber, "Bağdat'ta, çocuklara şekerleme dağıtan ABD devriye aracına intihar saldırısı düzenleyen teröristler 32 çocuğu öldürdü, 18'ini yaraladı. Bir baba, 'Mahalledeki bütün çocuklar öldü' dedi."
Bu örnekte de görüyoruz ki, çocuğun ölü bedeni savaşa çare değil. Ölü çocuk bedeni insan bakışının görmek istemeyeceği hem de bakmadan duramayacağı bir pornografik görüntü teşkil ediyor.
Biz, bianet olarak çocuğun konu olduğu haberleri, çocuk haklarını görünür kılmaya, çocuğun varlığını korumaya, medyaya katılımını sağlamaya çalışıyoruz."
"Çocuktan Ver Haberi" diyerek çocukları ilgilendiren haberlerde çocukların da sesine kulak veriyor, ve çocukları çocuklardan daha iyi anlatacak bir ses olmadığına inanıyoruz.
bianet’in çocuk haberciliğinde çocuklar için talep yükseltme kaygısı da var. Örnek vermek gerekirse, 2007 genel seçimlerine aylar kala, çocuk hakları dernekleri ve komisyonlarıyla temas halinde, Meclis’te çocuk haklarının uygulanması ve takibi için gerekli çalışmaların yapılmasını talep eden haberler hazırladık.
Örneğin yaz boyunca ana akım medyada özellikle Güneydoğu’da sulama barajlarına serinlemek için girip boğulan çocukların cesetlerinin fotoğraflarını gördük. Oysa bianet'te bu çocukların o barajlara girmemelerinin nasıl sağlanabileceğini tartıştık.
Olayların adli boyutlarını ve kamuda gerekli hassasiyeti uyandırıp uyandırmadığını izlemeyi yeğledik.
Öte yandan diyen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 13. maddesine uygun olarak çocukların görüşlerine yer veren bir medya alanı olmayı gözetiyoruz.
Gündemdeki konularla ilgili yazı yazan çocuk yazarlarımız ve haberlerimizde çocukların görüşlerine geniş bir biçimde yer veriyoruz.
Ayrıca çocuk yazarlarımız da var. Onlar da hiçbir kısıtlamaya uğramadan düşüncelerini kendi dillerine uygun olarak yazıyorlar.
Öte yandan ana akım medyada çocuklar da kadınlar gibi başarıları ve iyi öyküleriyle haberlere konu olmuyor. Oysa bianet'te yerel ya da ulusal olmasına bakmaksızın çocukların olumlu öykülerini haberleştiriyoruz. Yazın ortalarında Hopa'da çocukların satrançta erişkinleri yenmesi örnek bir haberimiz.
Sonuç olarak bianet yedi yıldır süren çocuk odaklı habercilik deneyiminde bazı sonuçlara vardı. Çocuğu "kurban/mağdur" modelinin dışında olumlu öyküleriyle de haberleştirmek, suç faili ya da mağduru olarak damgalamamak, çocuğu herhangi bir biçimde teşhir etmemek, çocuğun medyaya katılımını sağlamak çocuk odaklı haberciliğin olmazsa olmazları.
Bu konuda iletişim fakültelerinden, müfredatlarına insan hakları, kadın, çocuk hakları ve ifade özgürlüğ konulu dersler ekleyerek ve kaynak çoğaltarak destek olmalarını bekliyoruz. (NZ)
* Nilüfer Zengin'in İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 4. Uluslararası Çocuk ve İletişim Kongresi/sunum
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Alıntı:
commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı
Düştüm, Bebeğim bir yana, Gülüşlerim bir yana. Anneme baktım, Yoktu! Başımda yabancı bir adam Küçücük göğsümde kocaman elleri Sakalları deldi geçti pespembe tenimi. Anne, anneeeeeeee. ... Bir oyun sandım Elleri kara kara 'öcü' amcalarmış Bir emzik düğümünde yarıldı bedenim Altımı ıslattım sandım Kan kaybında Boğuldu insanlık! Bebektim Çocuk olacaktım Abla olacaktım Altımdaki bez çıkmadan, Kadın oldum bir buçuk yaşında... ADAM OLDUMU o amca bedenimde ??? Öğretin bana; kendi suyumu kendim alamazken Nasıl sulayacağım bedenimde ölen çiçeği!!! Ben kadın olmak istemedim Ben dünyaya da gelmek istememiştim ki! Anneeeee... babaaaaa.... Işığı açın! Uzanamıyorum
ÇOCUK PORNOSUNA HAYIR
***Canan Tarancı, aile içi tecavüz mağduru kadınların anlattıklarından yola çıkarak, annelerinin olay karşısında takındıkları ortak tutumundan bahsediyor. "Sakın kızım, kimselere anlatmayacaksın! Etraf ne der? Ailemiz lekelenecek..." 3. Sayfa'nın uzman psikiyatrları ve sosyologları, annelerdeki bu suç ortaklığını, kadınların bağımlılığına, maruz kaldıkları yoğun şiddet nedeniyle içinde yaşadıkları korkuya bağlıyor.
Anne eğer kocaya çok hayransa, gerçeği kabullenmek istemiyor ve kocasını kaybetmemek için çocuğunu gözden çıkarmayı tercih ediyor. Bunun yolu da çocuğa inanmamaktan geçiyor. Bu hayranlığın altında, kendisi için birey olamama, kocasıyla varolabilme yatıyor.
Tarancı toplumsal ikiyüzlülüğün nasıl ağır bastığını da anlatıyor.
"Çocuklarımızı çok seviyormuş gibi görünüyoruz.., toplum olarak ikiyüzlülüyüz. Akraba evlilikleri ensest ilişki değil, gelenek sayılıyor. Gözümüzü kapatarak bir yere varamayız. Çocuğumuzu aile içi cinsel tacizden korurken, yaşamın en doğal kavramlarından olan cinsellikten de korkmamalarını sağlamamız gerekiyor."
Kızlarına tecavüz eden kocalarını ziyaret ediyorlar
Canan Tarancı'yı, ensest mahkûmlarından öğrendiği bir gerçek hayretler içinde bırakmış: Babasının tecavüzüne uğrayan kızın annesi veya kız kardeşine tecavüz eden erkek kardeşin eşi, kocalarını hiç yalnız bırakmıyor, asla dışlamıyor: "Sorduğumuzda hepsi, eşlerinin düzenli ziyaretlerine geldiğini söyledi. Ya tacize veya tecavüze uğrayan kız? O çocuk ailesinden alınıp bir sosyal hizmet kurumuna yerleştiriliyor. İki kez mağduriyet söz konusu. Başına gelenler yetmiyormuş gibi bir de ailesinden koparılıyor."
***Canan Tarancı 30 yıldır TRT´de çalışıyor. Bir buçuk yıl önce 13 başlıkta topladığı suçları ele alan programın çalışmalarına başladı. Bu 13 suç şunlardı: Töre ve namus cinayetleri, dolandırıcılık, aile içi şiddet, trafik, cinsel (ensest, pedofili, tecavüz), cinayet, fuhuş, hırsızlık, kız kaçırma, kan davası, gasp, uyuşturucu (kullanma, satma) ve çocuk suçları. 38 cezaevinde bin mahkûmla görüştü. Her mahkûmla bir saat konuştu. "3. Sayfa" adını verdiği yarı belgesel bu dizi üç haftadır salı günleri TRT-1´de, gece 00.30´da yayınlanıyor. 04.06.2008
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Önce İngiltere'deki uygulamayla ilgili aşağıdaki haberi eklemek istiyorum. Ardından da üyelerden sayın sedatif in bana ulaştırdığı linkten incelediğim kadarıyla konuyla ilgili bazı çalışmalar ve çabalar içinde bulunan bir sitenin linkini eklemek istiyorum.. Bu konu hala önemli.. Aşağıdaki haberde İngilterede bu suçu işleyenlerin tedavi sürecine ilişkin bir açıklama da yer alıyor. Haberin son satırında. Buna daha önce de değinmiştim ve ülkemizde buna yönelik olarak bildiğim kadarıyla bu suçu işleyenlerin tedavi edilmesine yönelik bir adım atılmadığını dolayısıyla tedavi edilmeden salıverilmelerinin yine aynı suçu işlemeye davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramayacağını, bu koşullar içinde o zaman bunları salıvermenin yeni canlar yakmak anlamına geleceğini çünkü bunun bir hastalık sapkınlık olduğunu belirtmiştim. Bakınız İngilterede en azından yeniden salıvermeden ve topluma karışmadan tedavi konusunda adımlar atılıyor. Tedavinin başarısı %100 değildir aslında hiç bir terapi yöntminde size bu oranı zaten veremezler de. En azından bir çaba var. Bizde ise yatıp çıkıp ertesi gün bir çocuğu cinsel obje olarak kullanmak söz konusu olabiliyorsa ya devlet olarak bu konuda daha ciddi adımlar atılsın ve cezanın verilme amacıyla örtüşen ve caydırıcılığını arttıran önelemler alınsın, ya da salıverilmesin diyorum..
hala bu görüşümün ardındayım..
teşekkür ederim sayın sedatif.. bu arada.. işte bahsettiğim link: http://doctus.org/cocuk-tacizcilerine-ceza-t31426.html
Şimdi haberi okuyalım dilerseniz.
Çocuk tacizcileri kısırlaştırılacak
Merve LOĞMNAOĞULLARI/ LONDRA, (DHA)
Çocuk istismarı vakalaının artması üzerine, bu suçu işleyenler kısırlaştırılacak.
İngiliz hükümeti pedofillerle (sübyancı) mücadelede ‘kısırlaştırma’ yöntemine başvurmaya hazırlanıyor. Ülkede artan çocuk istismarı vakalarını önlemek için çeşitli caydırıcı yöntemlere başvuran İngiliz hükümeti, son olarak pedofilleri ‘kısırlaştıracaklarını’ açıkladı.
Sağlık eski Bakanı John Reid'in önerdiği uygulama çerçevesinde pedofillere testesteron azaltıcı ilaç verilecek. Deney aşamasında olan uygulama Newcastle Üniversitesi'nde görevli Prof. Don Grubin öncülüğünde yürütülüyor. Prof Grubin, “Cezalarının tümünü çekmiş suçlulara verilecek ilaç, aynı suçu tekrar işlememeleri için sadece bir önlem olacak. Sorulması gereken soru şu: cezası bitmiş, tedavisi yapılmış kişilerin mi salıverilmesini istiyoruz, yoksa tedavisi yapılmamış kişilerin mi?” dedi.
İngiliz Gözaltı Merkezi ise, “Cinsel istismardan suçlu kişiler öncelikli olarak psikiyatr gözetiminde tedavi ediliyor. Bazı durumlarda hormon tedavisi ile de takviye yapılabilir” yazılı açıklama yaptı.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/976...d=229&sz=17572
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Sn akademiksultan,
İngiltere o kadar masum ve çalışkan değil, sözkonusu açıklamaları yapma nedeni başka...
İşler hiç de açıklandığı gibi olmayabilir,,, Ülkesi adına yaptığı en kesin çözüm, pedofillerini üçüncü dünya ülkelerine sürgün etmek...
bir de bu linke ve aynı tarihte çıkan bülten haberlerine göz gezdiriniz..
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Tecavüze uğrayan 15 yaş altı çocukların ailelerinin şikayetine bağlı olarak bu suçun kovuşturulması ne demektir???Allah aşkına biri bana bunun mantığını açıklasın lütfen..Tabii mantık varsa!
Tipik Türk bakışında kız tecavüze uğradı olan oldu, biz bunu evlendirelim tecavüzcüsüyle, namusu temizlensin , yuvasını kursun mu diyeceğiz??? Bu nasıl olabilir ? Nasıl düşünülebilir?Böyle nasıl yuva kurulabilir.Yoksa yuvası mı yapılabilir.. anlamıyorum..:kızgın:
Biz diyoruz ki müebbet verilsin.. onlar diyor ki salıverilsin.. hatta ceza bile almasın..!Adalet Bakanlığı bunlara ayrıca düğün de yapsın oldu olacak..:deli:
Nutkum tutuluyor bu bakış açısına.. Giderek gelişmemiz gerekirken geri geri gidiyoruz..
Böyle bir yasa teklifi gelirse eğer..lütfen destek olunuz çıkmasın.. kızlarımız evlatlarımız çocuk yaşlarında hayatlarının baharında solmasın.. hayatlarını karartanlarla bir ömür yaşamak zorunda kalmasın..
unutmayalım..çocuklar kendi haklarını yasal ve siyasal platformlarda savunamadıkları için biz yetişkinlerce bu konu sahiplenilmek zorundadır.
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Bu suçlara idam kesin sonuç olur herhalde
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Adın ne dediler taciz raporu verdiler
KÜÇÜK yaştaki kız çocuğuna cinsel istismar suçlamasıyla yargılanan Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez'in tahliye olmasında etkili olan raporu yazan İstanbul Adli Tıp Kurumu'nu bir suçlama da Isparta'dan geldi.
Isparta’nın Yalvaç İlçesi'nde komşusunun oğlu 17 yaşındaki M.Ç. tarafından cinsel istismara uğrayan 5 yaşındaki kız çocuğuna İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurulu ‘beden ve ruh sağlığı bozulmamıştır’ yönünde rapor verdi. Mağdur vekili avukatlar kurumun raporuna itiraz ederken; Avukat Şükrü Bekmezci çocuğa “Senin adın ne” ve “Akşam ne yedin” diye sorduktan sonra raporun hazırlandığını ileri sürdü.
Yalvaç İlçesi'nde, 2007 yılında komşusunun oğlu M.Ç’nin cinsel istismarına uğrayan 5 yaşındaki A.K’nin ailesinin şikayetiyle olay ‘cinsel istismar suçlamasıyla’ konuyu yargıya taşındı. Yalvaç Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, cinsel istismar nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için küçük mağdure İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurulu'na sevk edildi. 6'ncı Adli İhtisas Kurulu ise A.K.'nin ‘beden ve ruh sağlığının bozulmadığı’ yönünde rapor verdi.
Devamı...
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Çocuk İstismarına Örnek Ceza: 30 Yıl
İzmir'in Buca İlçesi'nde birlikte olduğu S. T.'nin 12 yaşındaki kızı B.İ.Y.'ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan 50 yaşındaki E.B., 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Aynı davada yargılanan 48 yaşındaki S. T.'ye de kızının cinsel istismarına göz yumduğu için 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi.
Adli Tıp'ın küçük kızın ‘ruh ve beden sağlığı bozulmamıştır’ raporuna karşın verilen karar, Yargıtay tarafından onandı. Sanıklara ceza veren mahkeme heyeti, geçen hafta da kızkardeşine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan ağabey A.Ş.'ye verdiği 22.5 yıl hapis cezasıyla gündeme gelmişti.
Buca'da eşinden boşanan ve kızı B.İ.Y. ile oturan S.T., 2005 yılında tanıştığı E.B. ile yaşamaya başladı. İddiaya göre E.B. ile S.T., kendileriyle kalan küçük kız B.İ.Y.'nin gözleri önünde cinsel ilişkiye girmeye başladı. E.B., annesiyle yaşadığı B.İ.Y.'ye cinsel istismarda bulundu, zorla porno film izletti. Küük kız B.İ.Y., annesinin gözleri önünde birlikte yaşadığı adamla cinsel ilişki kurmasına ve uğradığı cinsel istismara dayanamayınca 2006 yılı kasım ayında polise sığınıp olayı anlattı. S. T. ile birlikte yaşadığı E.B. gözaltına alındı ve tutuklandı.
MİNİK KIZ DURUŞMADA OLAYLARI ANLATTI
Haklarında İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde ‘Çocuğun cinsel istismarı, kendi çocuğuna yönelik cinsel istismar’ suçlamasıyla açılan davada yargılanan sanıklardan E.B., tutuklanırken savcıya verdiği ifadedeki “Yatakta birlikteyken, annesinin de isteği üzerine tatmin olması için, kız okşadım. Tecavüz etmedim" sözlerini, duruşmada kabul etmedi.
Sosyal hizmet uzmanları eşliğinde duruşmada ifade veren küçük B.İ.Y., defalarca tekrarlanan korkunç tacizi ayrıntılarıyla anlattı, “Annemle ikisi sevişirken beni de yanlarına çağırıyorlardı. Üvey babam porno film izletip, orada gördüklerini bana uyguluyordu” dedi.
ADLİ TIP RAPORUNA RAĞMEN ÜST SINIRDAN CEZA
İzmir Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda B.İ.Y.'nin bakire olduğu ancak cinsel zorlamanın izlerinin bulunduğu belirtildi. Benzer bir davada Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez olayıyla adını duyuran İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurulu, bu davada da küçük kız için ‘ruh ve beden sağlığı bozulmamıştır’ raporu verdi.
Hakim Faruk Ceyhan başkanlığındaki İzmir 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Kurulu'nun raporuna rağmen, çocuğu cinsel yönden istismar ettiği iddiasıyla anne Sevgi T.'ye 4 yıl hapis cezası verdi. Suçu çocuğuna yönelik işlemesi nedeniyle cezayı dörtte bir oranında arttırdı, ardından pişmanlığını dikkate alıp indirim uyguladı, sanığı 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı.
Mahkeme heyeti sanık Ekrem Bekdemir'e de 15 yaşından küçük çocuğa cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 14 yıl hapis cezası verdi. Sanığın eylemini kendisini ‘üvey baba’ olarak bilen kişiye yönelik işlediğini dikkate alan mahkeme heyeti, hapis cezasını yarı oranında artırdı ve 21 yıla çıkardı. Sanığın suçu birden fazla işlediği kanaatiyle bu cezada da yarı oranında artırıma giderek 31 yıl 6 ay hapse mahkum etti.
YARGITAY 30 YIL OLARAK ONADI
Sanık avukatları kararı temyize gönderdi. Dosyayı inceleyen Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi, yerel mahkemenin anneye verdiği cezayı aynen onadı.
Yargıtay, sanık Ekrem Bekdemir, hakkındaki temyiz itirazını da yerinde bulmadı. Ancak yasal değişiklikler nedeniyle bu tür suçlarda verilecek cezanın 30 yılı aşamayacağı gerekçesiyle, cezayı 30 yıla indirip onadı.
Aynı mahkeme geçtiğimiz günlerde de kız kardeşine cinsel istismarda bulunan sanık A.Ş.'ye, Adli Tıp Kurumu'nun benzer raporuna rağmen 22.5 yıl hapis cezası vermişti.
Milliyet
http://www.cevrimicihaber.com/haber-...k-Ceza:-30-Yil
Re: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Çocuk İstismarı temelde bir eşitlik sorunudur. Yetişkinlerin çocuklara diledikleri gibi davranabilecekleri birer nesne gibi bakmalarından kaynaklanan bir sorun.
Hiç bir yetişkin çocuklara bu açıdan bu gözle bakamaz ve onun kendi has özellikleri olan ve korunması gereken, temel insan haklarına ve kendine özgü çocuk haklarına sahip olduğunu temel olarak kabul ettiği takdirde çocukların istismar edilmesi gibi bir sorundan bahsedilmez. İnsanlık tarihi kadar eski olan çocuk istismarı sorunu tanımlamalarında da gözden geçirilmesi gereken noktalar söz konusudur.
Çocuklara yönelik istismarda bırakınız müebbet cezayı artık batı bu konuda suçlulara hasta gözüyle bakan bir yaklaşımı bu suç için de benimsemeye doğru yönelmektedir. İstismar eden suçlunun tekrar yeni mağdurlar üretmemesi için tıbbi önlemlerin alınması ancak bunun ardından topluma salıverilmesi üzerinde tartışmalar devam ediyor.
Bizim ülkemiz için hala lüks sayılabilecek bu tür önlemler yerine hala istismar edilenin istismarcısıyla evlendirildiği ve bu şekilde namusun kurtarıldığı bir toplumda alınacak çok yolumuz var.
Kadın Hakları ve Çocuk Hakları insan hakları kavramından ayrılmaz birer bütündür ve kadınların haklarını korumadan çocukların haklarını da koruyamayacağımız açıktır. Kadının hala ikinci sınıf görüldüğü bir toplumsal dokuda çocuk da kadın da hala birer nesne olarak algılanıyorsa biz galiba çocuklara kendi haklarını öğreterek başlamak durumundayız..
Cevap: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
TBMM Kayıp Çocuklar Başta Olmak Üzere Çocukların Mağdur Olduğu Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar başkanlığında heyetle Siirt merkez ve Pervari ilçesinde yaşanan iki ayrı olayla ilgili gerçekleştirdiği ziyareti rapor haline getirdi.
Siirt'teki olayın uzun süredir devam ettiği, okuldaki öğrenci ve velilerce bilindiği ancak Emniyet teşkilatı ve okul müdürünün ihbarla olaydan haberdar olduğu belirtildi.
Raporda, Siirt'te 4 kız çocuğuna yönelik cinsel istismar iddiasıyla ilgili 19 kişinin tutuklu, 16 kişinin ise tutuksuz yargılanmasına başlandığı, ilk duruşmanın 2 Haziran'da Siirt Ağır Ceza Mahkemesinde yapılacağı belirtildi.
Olayın ortaya çıkmasında rehber öğretmenin kişisel gayreti ve mesleki yeterliliğin etkisi olduğu, bazı basın yayın organlarında öğretmenin sürgüne gönderildiğine dair haberlerin gerçeği yansıtmadığı ifade edilen raporda, ''Okullarda yaşanan benzeri olayların önlenmesinde veya tespitinde rehber öğretmenlerin önemi bir kez daha anlaşılmış, ancak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde rehber öğretmen açığı sebebiyle aynı öğretmenin bölgedeki başka okullarda da geçici görevlendirilmesi sonucu öğrenci takiplerinde süreklilik sağlanamadığı görülmüştür'' denildi.
Siirt'te yaşanan olayın uzun süreden beri devam ettiği, okuldaki öğrenci ve bazı velilerce de bilindiğinin görüşmeler sonucu ortaya çıktığına işaret edilen raporda, ancak Emniyet Teşkilatı ve okul müdürünün olaydan ihbarla birlikte haberdar olduğu bilgisinin komisyon üyeleriyle paylaşıldığı belirtildi.
Raporda, ''Siirtli vatandaşlarımız illerinde yaşanan bu üzücü olay sonrasında bazı ulusal basın yayın kuruluşları tarafından tüm Siirtli'leri zan altında bırakır tarzda yayınlar yapılmasından dolayı duydukları rahatsızlığı bizimle paylaşmıştır'' ifadesine yer verildi.
Raporda, Siirt'in Pervari ilçesinde, iki yaşında bir erkek çocuğun kaybolduktan sonra Serkani deresinde sağ, bir gün sonra ise 4 yaşındaki bir kız çocuğunun kaybolduğu ve aramalar sonucu aynı bölgede ölü bulunduğu olay üzerine yapılan çalışmalarda, çocukların cinsel istismara uğradığı bilgisine ulaşıldığı kaydedildi.
Pervari Atatürk Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda (YİBO) eğitim gören 10 öğrenci hakkında soruşturma işlemleri devam ettiği belirtilen raporda, şöyle denildi:
''Olaya ilişkin olarak adli soruşturmanın halen devam ettiği, soruşturma kapsamında hayatını kaybeden çocuğun kesin ölüm sebebinin tespiti açısından Adli Tıp Kurumundan beklenen raporun henüz gelmemesi sebebiyle savcılık tarafından iddianame düzenlenerek yargılama aşamasının başlatılmadığı bilgisine ulaşılmıştır.
Pervari Atatürk YİBO'nun ilçe merkezinde 5 kilometre gibi oldukça uzak bir mesafede olması, ilçe ile okul arasında dere yatağının olması nedeniyle de ulaşım zor koşullarda sağlanmaktadır. Okulda güvenlik elemanının ve güvenlik kameralarının olmaması eğitim gören çocuklar açısından da sakıncalar doğurmakta, polisin zaman zaman devriye geçmesi yeterli olmamaktadır. Okul kapasitesi 520 öğrenci iken, halen 90 civarında erkek öğrenci eğitim görmekte, bu öğrencilere tek bir rehber öğretmen yardımcı olmaktadır.''
Raporda, Siirt'te personel hareketliliğinin fazla olduğu, bunun salt Milli Eğitim Teşkilatında değil, tüm kurumlarda yaşanan bir sıkıntı olduğu kaydedildi.
Raporda, YİBO'ların genel sorunları dikkate alındığında ülke genelinde bir tarama yapılarak verim alınmayan ya da yeterli öğrenci ve fiziki donanımı alamayanların koşullarının iyileştirilmesi gerektiği belirtilen raporda, bu okulların şehir merkezlerine uzak yerlerde inşa edilmesinin ortaya çıkardığı
sıkıntılar gözönünde bulundurularak önlemler alınması istendi.
YİBO'larda öğrenci-öğretmen-veli ilişkilerinin kopukluğunun, benzeri vahim olayların meydana gelmesini kolaylaştırdığına dikkati çekilen raporda, ''YİBO'ların ortak güvenlik sorunu bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Güvenli okul uygulamaları yaygınlaştırılmalıdır'' denildi.
Raporda, ''yerinin çocukların korunması açısından uygun olmaması, fiziki koşullarının yetersiz olması,öğrenci sayısının düşük olması ve personel sayısının az olması'' nedeniyle Atatürk YİBO'nun kapatılarak öğrencilerinin başka eğitim kurumlarına yönlendirilmesi yönelik çalışma yapılmasının, benzer olayların yaşanmaması açısından faydalı olacağı tespitine de yer verildi.
http://www.meclishaber.gov.tr/develo...lama?p1=100261
Cevap: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Çocuk istismarına karşı ağır yaptırımlar geliyor
Örneğin internet üzerinden 18 yaşından küçüklere buluşma teklif etmek suç sayılacak, cinsel istismar hükümlülerinin kimlik ve DNA verileri saklanacak
Çocuklara yönelik taciz ve cinsel istismar suçları her geçen yıl artarken, bu konuda TCK ile getirilen ağır yaptırımlara, ilave tedbirler geliyor. Türkiye’nin 2007’de imza koyduğu Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin onaylanmasına ilişkin hükümet tasarısı TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
1 Ekim’de başlayacak yeni yasama döneminde ele alınacak sözleşmenin Meclis’ten geçmesinin ardından, bu sözleşme hükümlerinin hayata geçirilmesine yönelik bir dizi yeni yasal ve idari düzenleme de gündeme gelecek.
* “TACİZCİ ÖĞRETMEN, DOKTOR VE POLİS OLAMAYACAK: Sözleşme uyarınca, eğitim, sağlık, sosyal koruma, adli ve emniyet sektörleri, spor, kültür ve boş zaman aktiviteleri ile ilgili alanlarda olmak üzere çocuklarla düzenli ilişki gerektiren mesleklere girişte, adayların çocuklara cinsel sömürü veya istismar fiilinden hüküm giymemiş olduklarından emin olmak için taraf ülkeler gerekli yasal ve idari tedbirleri alacak.
* YARDIM HATLARI KURULACAK: Cinsel istismar ve sömürüye karşı, arayanlara gizlilik içinde danışma sağlamak üzere telefon veya internet yardım hatları gibi bilgi servisleri oluşturalacak. Devlet bu tür servislerin oluşturulmasını teşvik edecek ve destekleyecek tedbirleri alacak.
* ÖDEME 3. KİŞİYE YAPILSA DA FUHUŞ KABUL EDİLECEK: Bir çocuğu fuhuş için işe almak, fuhuşa zorlamak, çocuk üzerinden kazanç sağlamak veya çocuğu istismar etmek, ödeme para ya da herhangi bir bedel verilmesi şeklinde de olsa vaadde de bulunulsa kasti su kapsamında değerlendirilecek. Vaadin veya bedelin çocuğa mı yoksa 3. bir kişiye mi yapıldığına bakılmaksızın fiil çocuğa yönelik cisel eylem kabul edilecek.
* İNTERNET ÜZERİNDEN BULUŞMA TEKLİFİ DE SUÇ OLACAK: Sözleşme kapsamında suçlardan herhangi birini işlemek amacıyla, bilgi ve iletişim teknolojileri yoluyla bir çocuğa buluşma teklifinde bulunulması da suç olarak düzenlenecek.
* TEŞEBBÜS DAHİ CEZALANDIRILACAK: Sözleşme uyarınca, çocukların cinsel istismar ve sömürüsü kapsamına giren suçlardan herhangi birine teşebbüs suç olarak kabul edilmesi için yasal düzenleme yapılacak.
* YAŞ TARTIŞMASI YAŞANMAYACAK: Mağdurun gerçek yaşıyla ilgili belirsizliğin cezai soruşturmanın balatılmasına engel olmasını sağlamak için yasal ve idari tedbirler alınacak.
* TECAVÜZ VE TACİZCİNİN DNA’SI SAKLANACAK: Sözleşmeye taraf ülkeler, iç hukuklarında kişisel verilerin korunması hakkındaki hükümlere uygun olarak, sözleşme kapsamındaki suçlardan hüküm giymiş şahısların kimliği ve genetik profili (DNA) ile ilgili verileri toplayıp, sağlayacak.”
Tacizcisiyle karşılaşmayacak!
Çocuk istismarındaki bir büyük yanlışlık yeni tedbirlerle ortadan kalkıyor. Soruşturma gerekleri için başka türlü karar verilmedikçe, mağdurlar ile faillerin soruşturma ve mahkeme binalarında doğrudan temasta olmamaları sağlanacak. Mağdurun duruşma salonunda fiziksel olarak bulunmadan, sinevizyon benzeri uygun iletişim teknolojileri aracılığıyla dinlenebilmesi için gerekli tedbirler alınacak. Ayrıca süren bir cinsel istismar ve sömürü soruşturması ya da kovuşturmasında, mağdur ifadelerini geri alsa dahi işlemlerin devam etmesi sağlanacak. Çocuğun katılım olmadan da olsa cinsel sömürü veya cinsel faaliyetlere tanık olmasına kasten neden olmak da, suç kapsamına alınacak.
Çocukları çeken turist tutuklandı
İNGİLTERE’DEN Portekiz’e tatil yapmaya gelen 48 yaşındaki bir İngiliz turist, sahilde küçük çocukların fotoğrafını çektiği için tutuklandı. İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, ismi açıklanmayan İngiliz, tatil beldesi Villamoura’daki Marinotel’in plajında çocukların ailelerinden gelen şikayet üzerine gözaltına alındı. Turistin fotoğraf makinesine el koyan portekiz polisi, adamın sadece 8 ila 15 yaşları arasındaki çocukların fotoğrafını çektiğini belirledi. Villamoura, 4 yıl önce ailesiyle tatil yaparken aniden ortadan kaybolan İngiliz kız Madaleine McCann’ın son görüldüğü Praia da Luz’un 50 kilometre yakınında bulunuyor.
http://haber.gazetevatan.com/haberde...5&Categoryid=7
Cevap: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
http://www.dailymotion.com/video/x5c...c-tecavuz_news
Müebbet mi gelecek ne gelecekse gelsin artık.. Akıl tutulmasına giriyor insan ister istemez..
Vahşet....
Cevap: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
Adana'da "Hüseyin Üzmez" vakası!
73 yaşındaki gazeteci, "16 yaşındaki çocuğa cinsel istismar" iddiasıyla gözaltına alındı.
Adana'da 73 yaşındaki gazeteci, dolmuşta tanıştığı 16 yaşındaki bir çocuğu, bir hafta alıkoyarak cinsel istismara teşebbüs ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.
Komşuların polisi aramasıyla çilingir marifetiyle kapısı açılan evde alıkonulan çocuk kurtarıldı.
Edinilen bilgiye göre, olay merkez Seyhan ilçesi Sümer Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, aylık yerel gazetenin imtiyaz sahibi Lütfi A. (73), bir hafta önce ailesiyle tartışıp evden ayrılan 16 yaşındaki C.C.A. ile tanıştı.
Yaşlı adam, "Ben tek yaşıyorum gel benim evimde kalalım" diyerek çocuğu Sümer Mahallesi'ndeki evine götürdü. Burada çocuk ile bir kaç gün kaldıktan sonra homoseksüel olduğu ileri sürülen yaşlı adam çocuğun kendisiyle ilişkiye girmesini istedi. Ancak çocuk bu teklifi kabul etmeyerek bağırmaya başladı. Çocuğun sesini duyan mahalle sakinleri polisi aradı. Olay yerine gelen asayiş ekipleri kapının zilini çaldı. Ancak içerden ses gelmedi. Bunun üzerine polis çilingir marifetiyle kapıyı açarak içeri girdi. İçeride yaşlı adamla karşılaşan polis çocuğu yatak odasında gardıropta yatakların altında buldu. C.C.A, yaşlı adamın kendisini bir haftadır alıkoyduğunu ve cinsel istismara teşebbüs ettiğini söyledi. Bunun üzerine Ahlak Büro Amirliği ekipleri olay yerine gelerek şahsı gözaltına aldı.
Lütfi A., emniyetteki sorgusunun ardından, küçük yaştaki çocuğu alıkoyma ve cinsel istismara teşebbüs suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. Lütfi A., kendisine iftira atıldığını, küfür nedeniyle emniyete getirildiğini, çocuğu alıkoymadığını ileri sürdü.
http://www.haberturk.com/yasam/haber...n-uzmez-vakasi
Cevap: Çocuk İstismarına Müebbet Önerisi
N.Ç. çığlıklarıyla hakimi yalanladı!
ÜMRAN AVCI / GAZETE HABERTÜRK
Mardin’de 2002’de daha 13 yaşındayken 26 kişiye satılan N.Ç.’ye tecavüz edenlere mahkemenin “iyi hal indirimi” vermesi, kız çocuğu için “İsteseydi karşı koyabilirdi, para kazanmak için fuhuş yaptı” demesine tepki dinmiyor. N.Ç’nin rehabilitasyonunda bulunan uzmanlar, küçük kızın yaşadığı travmayı anlattı: “Geceleri, ‘Yapmayın ben daha çocuğum’ diye çığlık atıyordu. Kimseyi kendine yaklaştırmıyor, kurumun camlarını kırıyordu... Yaşadığı ağrıların ıstırabını günlerce çekti...”
Tam 7 yıl, SHÇEK İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne bağlı bir çocuk ve gençlik merkezinde kaldı. O dönem N.Ç.’nin yaşadığı travmayna tanıklık edenler, küçük çocuğun yaşadıklarını HABERTÜRK’e anlattı.
‘SÜREKLİ SAYIKLIYORDU’
Kahraman Eroğlu (O dönem SHÇEK İstanbul İl Müdürü):
“N.Ç. o dönem gizlice SHÇEK İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne getirildi. Yaşı reşit oluncaya kadar da kaldı. Çok zayıftı. Ağır depresyon yaşıyordu, kurum psikologlarının haricinde Prof. Dr. Bengi Semerci de tedaviyi yürüttü. Ağlama krizleri vardı. Arkadaşları ile uyum sıkıntısı yaşıyordu. Geceleri uykusunda bağırıyor, ‘Yapmayın ben daha çocuğum’ diye haykırıyordu. Sürekli sayıklıyordu.”
‘AYLARCA OTURAMADI’
Maruz bırakıldığı şiddet nedeniyle çocuğun ayrıca tedavi gördüğünü de anlatan Eroğlu, “Aylarca oturamadı, sırtüstü yatamadı. Yaşadığı ıstırabın ağrısını günlerce çekti” dedi.
‘KİMSEYLE KONUŞMUYORDU’
Hemşire Hatice Özkan (Dönemin gençlik merkezi müdürü): “O kadar kötü şeyler yaşamıştı ki öfkeden camları kırıyordu. Herkesi, ona zarar verecek gibi görüyordu. O kadar incinmiş ki kimseyle konuşmuyordu.”