Eceli gelen iktidar sansüre sarıldı

Sayın Bilgili,
Doğru sorular doğru biçimde herkese sorulur, sorulmalıdır.

Hükümete yapılan eleştirileri askere gönderme yaparak cevaplamak soruların doğru sorulma biçimi değildir.

Demek istediğiniz kasten bilerek isteyerek tamamen kişisel çıkarları uğruna ordunun terör örgütüyle etklili mücadele etmediği midir? Eğer cevabınız evet ise Türk ordusunu vatana ihanetle suçluyorsunuz demektir. Ki (hukukçu olmamakla birlikte) idda sahibinin iddasını ispatla yükümlü olduğunu hatırlatmak istiyorum.

Yoksa iddanız bölücü terör örgütü yandaşlarının ifade ettiği gibi ordunun abartıldığı gibi bir güç olmadığı, askeri açıdan kötü yönetildiği, savaş ve mukabele gücünün zayıf olduğu mu?

Sayın Bilgili,
Askeri konularda silah altına alınmamamdan kaynaklansa gerek aşırı cehaletim nedeniyle fikir yürütmüyorum. (Etrafımdaki tüm erkekler, Ankara'nın küçük bir ilçesinde yazıcılık yapmış olandan, bedelli askerliğini İzmirin göbeğinde yapana genel kurmay başkanı adayı kesilmiş durumda. Televizyonda maç izleyip teknik direktöre çatarken nasıllarsa öyleler düşününce)

Ancak yukarıdaki iletinizdeki bir kaç noktaya değinmeden edemeyeceğim. Şartlar olgunlaşıncaya kadar beklemek mi oldu şimdi de 80 darbecilerinin suçu. Eskiden darbe yaptılar diye kızıyordunuz şimdi geç yaptılar diye mi kızıyorsunuz? Bir karar verseniz diyorum. Daha erken yapsalardı şu anda siyasi iktidar çözecekti ama bırakmadılar ki diye kızıyor olacakmıydınız?


Bu arada şunuda hatırlatmadan geçemeyeceğim. Terör örgütü son üyesi ele geçirilecek biçimde yok edilse bile ülkemizin üzerindeki asker gölgesi kalkmayacaktır. Yani askerin sizin varsayımızla siyasal yaşamda etkili olmak için PKK ya gereksinimi yoktur. Ülkeyi bölmek isteyen küçük bir guruba neden gereksinimleri olsun ki? Koskaca bir başka grup var zaten gölgeleriyle sindirmeleri gereken. Şeriat yanlıları.

Askerler gerçekten siyasal anlamda etkin olmak istiyor mu? Neden bunu daha kolay bir yoldan yapmadılar acaba. Kaç darbe oldu. Onca generalden biri bile Milli Savunma Bakanı, Genel Kurmay Başkanlığınca generaller arasından atanır diye bir maddecik yazmayı akıl edememiş Anayasaya? Sakın askerler kışlalarında talim yapıp, strateji oyunları oynamak istiyor olmasın gerçekte?

Bir an, bir an bunun doğru olduğunu varsayın. Resme birde öyle bakmayı deneyin. Tepkimizi daha iyi anlarsınız.

Sayın gecem1970,
terör olayları nedeniyle geçmişte hükümetler bu derece eleştiri görmediler, doğrusuda budur.

Birisi orduyu eleştirince, ne yani orduyu vatana ihanetle mi suçluyorsunuz derken aynı iyiniyeti siyasiler için göstermiyorsunuz

peki tersten soralım ne yani hükümeti vatana ihanetle mi suçluyorsunuz,
BU KISIR TARTIŞMA HİÇ BİTMEZ,

böylesi kısır döngülere düşmemek için ve haksız yere kimseyi vatana ihanet ile suçlamamak için farklı bir uslüp geliştirmek zorundayız. Özeleştiri yapmanızda fayda var.

Hangi siyasi görüşe sahip olursak olalım, her türlü fikri çelişki ve yanlışa rağmen karşıt düşüncemizde olan insanların bir vatansever olduğunu kabul etmek zorundayız

böylesi ağır bir iddianın gelişi güzel ağızlardan çıkması çok yanlış, bölücülük sadece dağa çıkmakla olmuyor, bölücülüğün aslında en karmaşık ve çözülmezi bu değil mi

Sayın gecem1970,
yazılarınızda eleştri sınırlarını zorladığınızı ve sizin gibi düşünmeyenlere yahut siyasilere hakaret ettiğinizi düşünüyorum, etki tepkiyi doğuracaktır, birileride benzeri şekilde sizin düşüncelerinize hakaretler etmekten geri kalmayacaktır,

gerçekten rahatlatıcı oluyorsa birşey demiyorum,

ama

Sayın Fırat Bayındırı,
Sayın Harun Gür'ü,
Sayın Dilek Hanımı,
Sayın Abbas Bilgiliyi
ve sayamadığım birçok şahsı örnekolarak göstermek isterim,

yani hakaret etmeden de düşüncelerimizi ortaya koymak mümkün,

Sn. Sürücü,

Yaşım gereği şimdiye kadar bir çok iktidar gördüm. Bunlar yeterli idi, yetersizdi ayrı konudur. Ekonomik alanda eksiklikleri vardır ayrı konudur. Bazıları Devleti soymuştur veya soyanlarla işbirliği içerisinde olmuştur, ayrı konudur. Bunların hiçbiriini sağdan veya soldan hoşgörmediğimi peşinen belirteyim.

Ancak ben hiçbir iktidar görmedim ki; bu konuların tamamında hem yetersiz, hem halkı aldatan, hem Devletin kırmızı çizgilerini zayıflatan ve bu çizgilere bağlı olanları çeşitli yöntemlerle sindirmeye çalışan, hem demokrasiden bahseden hem de 84 yıllık hükümetler tarihinde en antidemokratik uygulamalara imza atan, kişisel çıkarlarını müstevlilerin çıkarları ile birleştiren, demokrasi tramvayına binip istediği son durakta inebilmek için, önünde engel gördüğü başta ordu olmak üzere bir çok kuruma açıktan veya sinsi yöntemlerle belaltı vuran...

Bir gün tarih bunları ve işbirlikçisi 2. Cumhuriyetçi, liboş tayfayı yazacaktır. Ama emin olun tarih bunları iyi yazmayacaktır.

Selamlar,

ben sizi örnek gösteriyorum
sizin yaptığınız işe bir bakın hele :)
zamanlama kötü :)
selamlar

Sn. Sürücü,

O esnada yazdığımdan iletinizi görememişim. Teveccühünüze teşekkür ederim. Ancak gerçek bir tanedir, o gerçek, teveccühle veya başka bir şekilde benim açımdan değişmez, yoksa ben ben olamam.:)

Selamlar,

yanlışı ve haksızlığı her fırsatta haykırmak güzel bir davranış,

ancak birinin vatan haini dediğine, diğeri kurtarıcı, asrın adamı diyor,
biri deccal, biri mehdi diyor,

görüşler arasında nasıl olur da böylesi fahiş farklar olur, anlamak mümkün değil,

olaylara yaklaşırken bir hukukçu gibi davrandığımızı düşünmüyorum,

baktığımız yerden ve bizim penceremizden görüneni DOĞRU KABUL EDİYORUZ ve o pencerenin dışında kalanı yok sayıyoruz, yahut en acımasız şekilde yerden yere vuruyoruz

hayat böyle değil, gerçekler de bu şekilde anlaşılmaz,
bence kendimizi kandırıyoruz
psikolojik tatmin başka birşey değil....

Sn. Sürücü,

Gerçi ne yeri bu forum ne de zamanı şu acılı dönem ama şunu belirteyim. Benim fikrim dışında herkes vatan hainidir diye bir paranoyam hiç olmadı. Her görüş ve düşünceye saygılıyım.

Bazı gerçekleri görebilmek; tarihi, felsefeyi, ekonomiyi, stratejiyi ve matematiği bilmekle mümkün olur. Bunların hiçbirine haiz olmadığımı düşündüğümden sadece yaşadıklarım ve mukayese yöntemini kullanıyorum. Bu nedenle de hiçbir farklı görüş sahibi benim düşmanım değildir, aksine ufkuma zenginlik katan değerli kişilerdir. Şakirtleri, abileri, ablaları, imamları, başimamları bile bunların dışında tutmuyorum.

Daha önce yazdığım ileti ile ilgili (ekonomik, tarihsel, stratejik, matematik ve felsefik) yanlış algılamalarım olduğunu düşünüyorsanız sizden ricam, bu konuda somut ve spesifik örnekler ortaya koymanızdır. Bu örnekler üzerinden tartışalım, ben de kendimi geliştirebileyim.

Selamlar,

Sayın Sürücü,

Ben yazımda kimseyi hiçbir şeyi idda etmekle suçlamadığım gibi kimseyi de vatana ihanetle suçlamadım.

Sayın Bilgili'nin orduyu böyle bir şeyle itham etmeyeceğine hiç şüphem yok. Eminim Sayın Bilgili oradaki soruların kendisinin şahsında benzer ifadeleri kullananlara sorulduğunu anlamıştır. Bazen söylediklerimizin karşılığını düşünmüyor olabiliriz. Nasıl anlaşılabileceğini... Özetlemek bu anlamda çarpıcı oluyor.

Ben sözcük hazinem yeterli olmadığı için vatana ihaneti kullandım. Hata yapmış olabilirim. Daha uygunu vardır eminim. Siz bana "kasten bilerek isteyerek tamamen kişisel çıkarları uğruna ordunun terör örgütüyle etklili mücadele etmemesi durumunu" özetleyen bir tanımlama yazın bende vatana ihanet yerine o tanımlamayı kullanayım.

Olayı o zaman iktidara da vatana ihanetle suçluyorsun mecrasına çekmeyin. İktidar olaylara çözüm yolları üretmekle yükümlüdür. Farklı politikalar üretebilir. Uzun vadeye yayacağım. Görüşmeyle anlaşmayla çözeceğim. eknomik kalkınma, silahlı mücadele vb. bir milyon seçenek ileri sürebilir. Beğenir yada beğenmeye bilirim. Sonuç olumlu olur olmaz. Olumsuz olursa böyle planlamamıştım diye savunur iktidardakiler. Ancak pkkyla mücadele politikası başarısız diye kimseye vatana ihanet ediyorsun denmez.

Burada ordudan söz ediyoruz. Vatanı korumak için yemin etmiş, maaş alan, eline silah, emrine can verdiğimiz silahlı mücadele için emir almış ordudan. Bir savaş taktiği olarak değil, bir gaflet hata ile değil, kasten bilerek isteyerek tamamen kişisel çıkarları uğruna ordunun terör örgütüyle etklili mücadele etmemesi bunun adını söyleyin bana lütfen.

Danıştay’dan yasağa karşı özgürlük gerekçesi

Danıştay Kurulu, Başbakanlık’ın Hakkari olaylarıyla ilgili yayın yasağıyla halkın bilgi edinme yollarını tümüyle kapatarak yetkisini aştığına hükmetti; “Düşünce özgürlüğü, düşüncenin yayılması ve öğrenilmesi özgürlüğünü de içerir” dedi.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun Başbakanlık’ın 13. Daire’nin yayın yasağının yürütmesinin durdurulması kararına yaptığı itirazın reddine ilişkin gerekçesi belli oldu. Kurul, Hakkari saldırısının kamu düzenini ciddi şekilde bozacağını belirtti; ancak bu konudaki yasağın hukuka uyması için, hem hükümetin yetkisini aşmaması, hem de yasağın demokratik toplumun gereklerine ve ölçülülük ilkelerine uygun olması gerektiğini vurguladı. Kurul kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına...Devamı>>>

Van'daki askeri mahkeme 8 askerle ilgili olarak "yayın yasağı" getirdi. Bilindiği üzere, hükümet tarafından getirilen yayın yasağını Danıştay durdurmuştu.

Hükümetin getirdiği yayın yasağı bu forumda şiddetli şekilde eleştirilmişti. Ancak, ben yayın yasağının 8 askerle ilgili olabileceğini ve aslında yayın yasağı isteğinin Genel Kurma'dan gelmiş olma ihtimalinden bahsetmiştim. Ama bu düşüncem nedeniyle değerli dostlarım beni eleştirmişlerdi. Bu defa yayın yasağı askeri mahkemeden geldi.

Dikkat ediyor musunuz bilmem; bu defaki yayın yasağı askerden geldi ve 8 askerle ilgili.. Ben daha önceki yazımda bu yasağın askerin isteği üzerine alınmış olabileceğini ve 8 askerle ilgili olabileceğini belirtmiştim. Yeni yasakta eski yasağın izlerini görür gibi oluyorum.

Sayın Abbas Bilgili ;
Görüldüğü gibi ortaya çıkan sonuç bu hükümetin uyanıklığıdır. Genelkurmayın isteğini çarpıtarak çıkarı için kullanmak hoş değildi...
Bu seferki yasak askerden gelmedi Askeri mahkemeden geldi aradaki farkı benden iyi bilirsiniz.
Selam.

Sansür askeri mahkemeden gelince iyi mi oldu demek istiyorsunuz?

Alıntı:

---

Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı

Hükümetin getirdiği yayın yasağı bu forumda şiddetli şekilde eleştirilmişti. Ancak, ben yayın yasağının 8 askerle ilgili olabileceğini ve aslında yayın yasağı isteğinin Genel Kurmay'dan gelmiş olma ihtimalinden bahsetmiştim. Ama bu düşüncem nedeniyle değerli dostlarım beni eleştirmişlerdi.

---

Sayın Abbas Bilgili'nin haklı olduğunu gösteren bir başka gelişme daha yaşandı:

"Kendisine özel bir görev verilmediği halde görevi ve sıfatı icabı muvazzaflık yaptığı dönemde bulunduğu görev ve görev yerleri hakkında beyanat veren, yazı yazan veya sair surette açıklamada bulunan, astlık-üstlük münasebetlerini zedelemeye, amir veya komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik olarak açıkça aşağılayıcı söz ve davranışta bulundukları çeşitli komutanlık ve resmî kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilenlerin orduevleri, askerî gazinolar ve diğer askerî sosyal tesislere girişleri, Genelkurmay Başkanlığınca geçici veya sürekli olarak yasaklanabilir"

Dikkat ederseniz
1. emekli askerlerin uygunsuz davranışları çeşitli komutanlık ve resmi kaynaklardan intikal eden bilgi ve belgelerden tespit edilirse,
2. Genelkurmay Başkanlığınca,
alınacak önlemlerden bahsediyor.

Türk Silahlı Kuvvetleri de yayın kuruluşlarında görüş beyan eden emekli subayların tavırlarından rahatsız.

Sayın Abbas bilgili Askeri Mahkemelerde sizler gibi deyerli hukuk adamları var deyilmi. Hükümetler her kafası estiğinde yasak getire bilirler fakat bunun hukuki olup olmadağını mahkemeler karar verir değilmi abi yanılıyor da olabilirim saygılarımla.

Genelkurmayın konuyla ilgili açıklamasından bölümler:

"İç Hizmet Yönetmeliği'nde yapılan bu değişikliğin taslağı, Genelkurmay Başkanlığınca Milli Savunma Bakanlığına 30 Nisan 2007 tarihinde gönderilmiştir.

Maddeye eklenen (ç) alt bendi, kişilerin fikirlerini beyan etme özgürlüğünü kısıtlamayı değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinde var olan silah arkadaşlığı ve ahde vefa geleneğini korumayı amaçlamaktadır ve kanun niteliğinde değil, yönetmelik kapsamı içindedir.''

''Ancak sayıları çok az olmakla birlikte, şahsi tatminsizlik ve bazen maalesef irticai görüşlerin etkisiyle, belli kişiler ve basın yayın kuruluşlarından Türk Silahlı Kuvvetlerine akıl almaz ve kabul edilemez bir şekilde kin ve nefretle saldıranlar da mevcuttur. Muvazzaflık döneminde alınan görevler ve sahip olunan bilgiler hakkında saptırılmış veya gerçek dışı beyanlarda bulunarak astlık-üstlük ilişkilerini zedeleyen, amir ve komutanlara karşı güven hissini yok etmeye yönelik aşağılayıcı söz ve davranıştaki bu kişilerin Türk Silahlı Kuvvetlerinden uzak tutulmaları, doğal bir kurumsal korunma tedbiridir.

Söz konusu yönetmelik değişikliğinin ''emekli generallere konuşma yasağı'' şeklinde yansıtılması, belli siyasi maksatlarla Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan bir tavır olarak değerlendirilmekte ve kınanmaktadır. Ayrıca bunu yapan kişi ve basın yayın organları hakkında yasal yollara başvurulacağı da açık bir gerçektir.

Yaşadığımız bu dönemde, tüm kişi ve kurumların her konuya sorumluluk içinde yaklaşmaları kaçınılmaz bir zorunluluktur. Aksine davranışlar, Silahlı Kuvvetlerden çok, ülkemize zarar vermektedir.''

Dağlıca baskını ile ilgili olarak bir komutanın yazdığı iddia edilen maktupla ilgili gazeteci Şamil Tayyar'ın yazısı aşağıdadır;

http://www.ensonhaber.com/Gundem/102...-mektubu-.html

Olaydaki askeri zaafiyet ihtimalini dile getirdiğim için eleştirlmiştim. Ama bu ihtimalin doğru olduğu şimdi daha iyi anlaşılıyor;



25/05/2008/MİLLİYET



Dağlıca Tabur Komutanı Yarbay Dirik görevden alındı


BARKIN ŞIK Ankara

Hakkâri Yüksekova’da, PKK’lı teröristlerin Irak sınırındaki Dağlıca’da konuşlu tabura 21 Ekim 2007’de düzenlediği baskın sırasında Dağlıca Tabur Komutanı olarak görev yapan Kurmay Yarbay Onur Dirik, görevinden alınarak daha pasif bir göreve atandı.


Kamuoyunda büyük infial yaratan baskın sırasında teröristler 12 askeri şehit etmiş, 16 asker yaralanmış, 8 askerle irtibat kesilmişti. Teröristler tarafından kaçırılan askerlerin Kuzey Irak’a giden DTP milletvekilleri tarafından teröristlerden teslim alınarak Türkiye’ye getirmesi günlerce tartışma konusu olmuştu.
Dağlıca Tabur Komutanlığı’na geçen yıl getirilen, baskın sonrasında eleştirilerin hedefi haline gelen ve hakkında idari tahkikat başlatılan Yarbay Dirik, dün görevinden alındı. Dirik, Afyonkarahisar’da konuşlu İkmal Komutanlığı’nın Lojistik Şube Müdürlüğü’ne atandı.

Youtube’daki ses kaydı
Dirik, son olarak geçen hafta Youtube’a düşen bir ses kaydı ile gündeme gelmişti. Dirik’e ait olduğu öne sürülen ses kaydında, özetle şu ifadeler yer almıştı:
“Bizim bu olaydaki dehşet hatamızı söyleyeyim mi size? Benim kesinlikle tabur komutanlığından alınmam lazımdı, bu hata üzerine. Ne, biliyor musun? O Ramazan Yüce’nin o telsizin başına konulması. Eğer bu konudaki suçluyu bulma konusunda detaylı bir soruşturma yapılsaydı ben belki kurtarırdım paçayı. Çünkü hakikaten eğiliyordum bu konu üzerine. Ama birileri paçayı kurtaramazdı, kesin. O kadar gelişmiş sistemimiz yok daha.
Geliyor da tamam da kardeşim, hadi tespit edemedin, onu anladık. Ne yapayım edemedim yani, ‘uğraştım ama edemedim’. Lan etmene gerek yok ki, herif diyor zaten. İkinci bölükten gidin alın herifi. Kendi eliyle size ‘Ben PKK’lıyım’ diyor. ‘Ben örgüt propagandası yapmaktan, şundan bundan şu şu tarihler arası Diyarbakır, bilmem ne cezaevinde yattım’ diyor. Kâğıdını bir çıkarıyorsun 8.5 ay yatmış herif yani. Biz bu herifi teröristlerin dinlendiği telsize koyuyoruz. ”