Sayın HRMGR,
Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Olayları geniş anlamda değerlendirdiğimiz zaman aynen sizin çizdiğiniz tablo ortaya çıkıyor. Hatta sorunları daha geniş manada ve daha da derinlemesine inceleyecek olursak, eyyamcılık ve adam kayırmadan tutun da ağalık düzeni ve bir türlü yapılamamış toprak reformuna ve hatta suni olarak oluşturulmak istenip de bir türlü oluşturulamamış sosyal sınıflara kadar konuyu uzatmak mümkün görünüyor.
Durum işin içinden çıkılamayacak kadar karmaşıklaşmaya başladığı zaman, insan ister istemez daha basit düşünmek zorunda kalıyor.
Ben bu durumlar karşısında çözümü şu basit (ve fakat anlamı sayfalar tutacak kadar derin) deyişte aramak gerektiğini düşünüyorum:
Adalet mülkün temelidir! Buradaki mülkten kasıt en geniş manada kainatın kendisidir...
Bu nedenle, tasarladığınız ve işe yaramasını arzu ettğiniz bütün düzenlerin de Facto biçimde kendi içinde ve çevresine karşı adil olma zorunlulukları vardır. Bu durum kanun koyarken de böyledir, onu uygularken de böyledir, ve hatta çocuklara harçlık dağıtırken bile böyledir.
Eski iş kanunda var olan hapis cezalarının yeni iş kanununda tamamen kaldırılmış olması,
- İşverenlerin daha korkusuz ve kolay biçimde kayıtdışı kalmalarına yardımcı olmakta mıdır?
- Kayıtdışılık nedeniyle haksız rekabete neden olmakta mıdır?
- Adaletin tesisine yeterince katkısı var mıdır?
Bu ve benzeri durumlar karşısındaki benzeri sorulara verilecek cevaplar, yeni iş kanununun hazırlanışındaki temel prensibin Adalet olup olmadığı konusunda herkese bir fikir verecektir.
Adaletin her yerde hakim ve sürekli olması dileğiyle...
Saygılar,