Sayın Sezer, Cumhurbaşkanlığı görevi neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Sayın Sezer' i mahalle ağzıyla işkembeden atarak eleştirmek haddimiz değil.
Printable View
Sayın Sezer, Cumhurbaşkanlığı görevi neyi gerektiriyorsa onu yapıyor. Sayın Sezer' i mahalle ağzıyla işkembeden atarak eleştirmek haddimiz değil.
ALİŞİNKAY, VERDİĞİNİZ LİNKİ OKUDUM. BİRÇOĞU ZATEN BİLDİĞİMİZ, SEZDİĞİMİZ ŞEYLER DE, ACI OLAN GERÇEKTEN DE DEVLET VE HÜKÜMET KANADININ GAFLET, DALALET VE HATTA BELKİ HIYANET İÇİNDE OLMASI ANCAK BİREY OLARAK DAMARLARIMIZDAKİ ASİL KANLA YAPACAKLARIMIZIN DA SINIRLI BULUNMASI. TÜRKİYE ÜZERİNDE OYNANAN OYUNLARI OKUDUM; -EĞER DOĞRUYSA-ŞANLIURFA'DA DOĞUM YAPAN 2.000 YAHUDİ KADIN HABERİ, BİR HUKUKÇU OLMAMA RAĞMEN BENDE, HADİ CANIM BURASI AMERİKA MI, DÜŞÜNCESİ OLUŞTURDU. ANCAK VATANDAŞLIK KANUNU'NA BAKTIM VE EVET BU MÜMKÜN. BAZEN TÜM SÖMÜRGEN YAPISINA RAĞMEN İNGİLTERE'YE GIPTA EDİYORUM. ADAMLARIN YILLARDIR DEVAM EDEGELEN MÜTHİŞ BİR DİPLOMASİLERİ VE DEVLET POLİTİKALARI VAR. HERŞEY YILLAR ÖNCESİNDEN ÖNGÖRÜLÜ VE PLANLI. LEHE OLAN DURUMLARI İLMİK İLMİK ÖRÜYORLAR YILLAR İÇİNDE. BİZ DE GÜNÜ KURTARIRSAK, EYVALLAH DİYİP, KENDİMİZİ BAŞARILI GÖRÜYORUZ. ALLAH SONUMUZU HAYIRLI ETSİN.
TÜRKİYE BU KAFAYLA 1919 ŞARTLARINA GİDİYOR BU ÇOK AÇIK GÖREN GÖZLER TARAFINDAN GÖRÜLÜYOR.
TÜRKİYE ABD VE İSRAİL İN PİYONU OLMAYI BIRAKACAK VE ATATÜRK ÜN TÜRK MİLLETİ VE BAĞIMSIZLIK İLKELERİ IŞIĞINDA YÜKSELECEKTİR.
YOKSA EKONOMİYİ İMF YE YÖNETİMİ DE AB YE İHALE EDİP BU SORUMLULUKLARDAN KAÇMAK MÜMKÜN DEĞİL.EĞER BU ÇOĞRAFYADA YAŞAMAK İSTİYORSAN,BAĞIMSIZ VE KOMŞULARLA BERABER YAŞAYACAKSIN.ABD VE İSRAİL İN POLİTİKALARI TÜRKİYE İLE ORTA VE UZUN VADEDE ÖRTÜŞMEMEKTEDİR.AMAÇLARI ÖNCE KÜRDİSTAN DAHA SONRA İSE KÜRDİSTANI YIKIP BÜYÜK ERMENİSTANI OLUŞTURMAKTIR.EKONOMİNİN KRİZ ALTINDA TUTULMASI BU POLİTİKALARA TÜRKİYENİN BAŞEĞMESİ İÇİNDİR.2001 KRİZİNE TÜRKİYEYİ SOKAN İMF ,YİNE KRİZE NEDEN OLACAKTIR.ESKİ HAÇLILAR BU SEFER EKONOMİK SAVAŞLARLA MİSYONLARINA DEVAM EDİYORLAR.
İRAN DAN SONRA SURİYE SONRASI İSE TÜRKİYE .ÖNCE TÜRKİYENİN EKONOMİSİNİ MAHVETTİLER.ŞİMDİ İSE PARSELLEMEYE BAŞLADILAR.
Bu kadar zamandan sonra bir soru daha eklemek istiyorum. Acaba Türkiye nereye geldi?
Yalanla kurtul!
Yabancılara toprak satışına milletin tepkisi yükseldikçe, yetkililer çareyi tutarsız yalanlamalara sığınmakta buldu.
Mızrak çuvala sığmadı
Önce Hatay Valisi Ahmet Kayhan, #147;20 yıldır Hatay#146;da tek bir yabancıya mülk satışı yapılmadı#148; iddiasıyla mızrağı çuvala sığdırmaya çalıştı. Ardından DA Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım Cumhurbaşkanlığı#146;na bağlı Devlet Denetleme Kurulu#146;nun raporunu kendi kurumunun Genel Müdürlüğü tarafından 2005 yılında hazırlanmış haritaya rağmen yalanlamaya kalkıştı.
Gerçeği gizlemek güç
TAPU KADASTRO 13. BÖLGE MÜDÜRÜ HATAY VALİSİ GİBİ YAPTI!
Satışı yalanlama telaşı
Yabancılara yapılan toprak satışı kamuoyunun gözünden ısrarla kaçırılmaya çalışılıyor. Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım, Cumhurbaşkanlığı#146;na bağlı Devlet Denetleme Kurulu#146;nun raporunu kendi kurumunun genel müdürlüğü tarafından 2005 yılında hazırlanmış haritaya rağmen yalanlamaya çalıştı. Yıldırım, #147;Gaziantep ve Kahramanmaraş#146;ta satış yapılan yabancı uyruklu 2 kişi var. Kilis#146;te ise hiç yok. Binde 5 sınırını geçme gibi bir durum sözkonusu değil#148; dedi. Oysa Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından 2005 yılında hazırlanan haritaya göre, Gaziantep#146;te toprak satın Alan yabancı sayısı 972, Kahramanmaraş#146;ta ise toplam 66. Kilis#146;te ise toplam 604. DDK raporu, Kilis#146;te ise binde 5 sınırının çoktan aşıldığı, yabancıya satışın binde 40#146;a ulaştığı belirtilmişti.
Spekülasyonmuş
Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım, 4916 sayılı Tapu Kanunu#146;nda yabancıların Türkiye#146;de taşınmaz edinmesiyle ilgili maddesinin 5444 sayılı kanunla yeniden düzenlendiğini hatırlatarak, yabancıların Türkiye#146;de mal edinmesine belli şartlar getiren uygulamanın 26 Temmuz 2005#146;ten itibaren başladığını söyledi. Cengiz Yıldırım, bu dönem içerisinde çok spekülasyonlar yapıldığını belirterek, şunları kaydetti: #147;Tapu Kanununun 35. Maddesi çıktıktan sonra, bölgemizde olan iller arasında bulunan Kilis#146;te şu anda yabancı uyruklu kişiler veya şirketler namına satılmış herhangi bir gayrimenkul yok. Sadece Gaziantep ve Kahramanmaraş illerinde var. Bunlar DA toplam 78 kişi. Bunun 36#146;sı Kahramanmaraş#146;ta. Şunu DA karıştırmamak gerekiyor; bu 78 kişinin içinde yabancı uyruklu olan sadece 2 kişi var. Diğerleri çifte vatandaş. Dolayısıyla basında (bir bölgeyi İsraillilerin kapatması...) şeklinde çıkan haberler gibi bir olay yok.#148;
#145;Arsa alıyorlar#146; dedi.
Cengiz Yıldırım, Kırgızistanlı Talantbek Batyraliev#146;in 14 Haziran 2005#146;de Gaziantep#146;in Şehitkamil ilçesinde 2436,31 metrekarelik bir mesken ve Amerikalı Michael John Barker#146;in 27 Haziran 2006 tarihinde Şahinbey ilçesinde 10544,14 metrekarelik arsa aldığını bildirdi. Yabancı uyruklu özel veya tüzel kişilere satışta kayıtların mutlaka tutulduğuna işaret Eden Yıldırım, Gaziantep ve Kahramanmaraş#146;ta yabancı uyrukluların daire, ev, tarla, bağ ve arsa aldığını kaydetti.
Gaziantep#146;te Almanlara satılmış
Yabancı uyruklu gerçek kişilerin IL bazında edinebilecekleri taşınmazın IL yüzölçümüne göre binde 5#146;i geçmemesi gerektiğine; savunan Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım, #147;Gaziantep, Kahramanmaraş ve Kilis için böyle bir durum söz konusu değil. İstatistiki verileri takip ediyoruz, şu anda binde 5#146;i geçme durumu yok#148; dedi.
Tehlike yokmuş
Tapu Kadastro 13. Bölge Müdürü Cengiz Yıldırım, şunları kaydetti: #147;Gaziantep ve Kahramanmaraş#146;ta satış yapılan yabancı uyruklu 2 kişi var. Sonuçta, öyle bir
Tehlike şu anda yok. Abartılma sebebini biz net olarak kestiremi-yoruz. Ama, istatistiki veriler bakıldığı zaman herşeyi ortaya koyuyor. Yani bahsedilen kanun değişikliğinden sonra öyle abartıldığı şekilde bir taşınmaz satışı söz konusu değil. Ondan evvelki yasalara göre ya DA miras yoluyla bir takım edinilmiş taşınmazlar hakkında mutlaka devlet olarak kayıtlarınızı tutacaksınız. Onda bir sıkıntı olacağını tahmin etmiyorum. #148; Yıldırım, Kahramanmaraş ve Gaziantep#146;te gayrimenkul satılan yabancıların Alman, Avusturya ve KKTC#146;li olduklarını sözlerine ekledi.
Kilis#146;in, 55 milyon 30 bin 989
Metrekarelik bölümü yabancıların
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer#146;in talimatı üzerine Devlet Denetleme Kurulu (DDK) Üyesi Recep Sanal tarafından hazırlanan ve Nisan 2006#146;da Başbakanlık#146;a gönderilen #147;Yabancılara Taşınmaz Satışı#148; adlı 828 sayfalık raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Milliyet gazetesinin haberine göre raporda, 29 Aralık 2005#146;te yürürlüğe giren Tapu Kanunu#146;nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun#146;la öngürülen yabancılara taşınmaz satışındaki binde 5#146;lik yasal sınırın sadece Hatay#146;da değil, Kilis ve Mardin#146;de de aşıldığı belirtildi. Rapordaki 2005 yılı saptamalarına göre Kilis#146;in binde 40#146;ı, Hatay#146;ın binde 20#146;si ve Mardin#146;in binde 6#146;sı yabancılara ait. Gaziantep#146;te binde 4.6 ile yasak sınırına gelindi. Rapordaki detaylara göre 1 milyar 428 milyon metrekarelik Kilis#146;in, 55 milyon 30 bin 989 metrekarelik bölümü yabancılara ait. Suriye ve Lübnan ağırlıklı yabancılar, bu miktarın 53 milyon metrekaresini sadece Elbeyli ilçesinden alarak neredeyse ilçenin tamamına hakim konuma geldi. 5 milyar 828 milyon metrekarelik Hatay#146;da, 11 milyon 546 bin 203 metrekarelik Alan yabancılarda. 8 milyar 806 milyon metrekarelik Mardin#146;de yabancıların eline geçen Alan, 50 milyon 850 bin 636 metrekareyi buldu. Bu bölgelerdeki toprakların öncelikli miras yoluyla, ardından satış yoluyla yabancılara geçtiği belirlendi. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ise şimdiye kadar yasadaki binde 5 sınırının sadece Hatay#146;da aşıldığını açıklamıştı.
Yeni çıkan ab parlementosunun aldığı kararların Türkiyede tartışılmasını veya gündemde tutulmasını yasaklayanlar kimler. Sadece aynı gün bazı maddeleri, bazı medya organlarınca duyuruldu ve gündemden düşürüldü. Bu kararların bağlayıcılığı yoktu'da Dışişleri bakan sözcüsü tarafından, apar topar bir açıklama "Reformlar, Meclis açıldığında hemen çıkarılacaktır" denmekle kararların önemsizliği mi vurgulanmış oluyor? Kararların Türkçe ye çevrilerek yayınlanması ve Millete Açıklanması gerekmezmi. Bu Kararda, daha önceki kararlarda gündeme gelmeyen, ancak kursaklarında bekleyen bazı yaptırımlarıda kusmaları açık değilmidir. Yukarıdaki tartışmaların bir özeti gibi bu karar karşımıza çıkmıştır.
Bu kararın TÜRKÇE olarak tam metnini yayınlanırsa sevinirim. Herkes gerçeği biraz olsun görür inancındayım
Türkiye nereye mi gidiyor?
Türkiye, istedikleri, planladıkları yere; karanlığa gidiyor.
Türkiye, görmek istedikleri noktaya; bölünmeye, ulus devletçikler olarak çoğalmaya (!!) gidiyor.
Türkiye, onların deyimi ile modernleşmeye; yozlaşmaya, benliğini yitirmeye doğru hızla ilerliyor.
Türkiye, sürüklendiği yere; bağımsızlığını yitirmeye, yok olmaya doğru gidiyor.
Türkiye, akbabalar diyarına; lime lime edilmeye gidiyor...
UYANIN UYANDIRIN !!!
Türkiye; 'TAVŞAN KAÇ TAZI TUT!' biçemine uygun alanda karanlığa itilmeye çalışlıyor.
Diğer bir deyişle; KIRK KATIR MI KIRK SATIR Mı? dar şıklaşmasına itiliyor...
Diğer bir deyişle ; İrtica mı?... Diktatörlük mü?... ikilemine yönlendiriliyor...
Başka bir deyişle; Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık meseline uyduruluyor.
E başka başka deyişle (Hadi Uluenginlerin deyişiyle); BUSH MU, AHMEDİNECAD mı? seçimine oy kullanmaya çağrılıyor.
Daha başka deyişlerde var... Var... Var...
Biraz daha devam etmek gerekiyor. Diğer bir deyişle lafından sıkılarak...
- Laikliği ve İrticayı gerçek anlamıyla bilmeyerek, Laikliği gerçek anlamından uzaklaştırarak ve irtica ile dini duyguları olan insanları aynı bahçeye üzerlerine kılıçlarını kafasına kafasına rastgele sallayarak, armudu marbudu birbirine karıştırarak, mürteci olmayanları dahi bir yerlere iterek... rek... rek... Gerçek Laiklik anlamından uzaklaşıp, dinlerin karşısına Laiklik olmayan fakat adı Laiklik olarak geçen Laiklik dinini çıkararak LAİK DİNİ İSLAM DİNİ çekişmesinin var edildiği hassas zemine gidiyor...
- Gidişte güçlü olanlar, daha güçsüz olanları bir yerlere itiyor...
- Güya Ulusalcı, milliyetçi ve Laik geçinen bir kısım kesim bu ötelemeyle, kimlerin kucağına, kimlerin kucağına ittiğini bilmiyor mu?...
Bilenler vardır... Bilenler örtülüdür... Bilmeden davrananlar ise iyiniyetlidir ve iyiniyet yolu çakıl taşlarıyla doludur.
- Bilinçli öteleyenlerin öteledikleri grubun A.B.D.nin o tecavüzcü kucağına doğru ittiklerinin bilinciyle hareket ediyorlardır...
- ABD'nin Ilımlı islam projesi bu şekilde ki gerginliklerle gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır.
- Tavşana kaç Tazıya Tut diyenler aynı merkezdendir.
- Bu meyanda bunun önlemide Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği üzere; Hak ve özgürlüklerin kısmen askıya alınması değildir.
ÇÖZÜM GERÇEK DEMOKRASİDEDİR... ARAÇTA SONUÇTA ONA HİZMET ETMELİDİR...
SON SÖZ TAVŞANA KAÇ TAZIYA TUT DİYENLERİN tezgahına düşmeyelim.
Türkiye'yi nereye götürdükleri malumdur. Diretelim ve diyelimki;
NE BUSH NE AHEMDİNECAD...
VE YİNE DİYELİMKİ; NE İRTİCA NE DE CUNTA...
Demeyenler ise öncelikle kendisine Liberalim, Ulusalcıyım, Sağcıyım, solcuyum, İslamcıyım, Aleviyim, ben askerimi seviyorum, ben cumhuriyetçiyim, ben demokratım, ben hümanistim, ben laikçiyim, ben şuyum ben buyum demesin!...
Peki ne desin?...
BEN OTORİTER REJİM TARAFTARIYIM... BEN FAŞİSTİM, BEN NASYONEL SOSYALİSTİM, BEN KÜRESEL GÜÇ TARAFTARIYIM DESİN...
Bu sıfatlardan birini yakıştırsın... Yakıştırsınki; BİZDE O SIFATLA ONA HİTAP EDELİM...
Bu özgürlük ve demokrasi nutukları atanlar neden hiç kılıçlarını "bir kısım saf ve inançlı insanımızı" ötelemeye çalışan mürteciye değil de, samimi bir endişe ile "irtica var" diyenlere sallarlar? Bu nutukları atanların dut yemiş bülbül gibi sustukları yada susturuldukları noktada (çünkü bunu yüksek sesle dile getirenlere medyada yer verilmez) " yıldızlılar" ın bazı "kurumlar"ın konuşmaları neden hep "cuntacılık " olur? Neden inançlarını "halisane" biçimde yaşayanlar, "bunlar bizi kandırmaya çalışıyor, din bu değil, islam bu değil" demiyorlar veya diyemiyorlar, yada söyleyenlerin seslerini neden bir türlü duyamuyoruz? Neden laiklikten söz edenlere son zamanlarda hep bu tür suçlamalar yöneltiliyor? Üstelik bu suçlamaları yöneltenler de kendilerini laik gördükleri halde? Anayasada laikliğin tanımının olmaması,onu bilinen tanım ve uygulamasının dışına çıkartarak dezenformasyona ve çarpıtılmasına bir bahane midir?Laiklik anaokulu çocuklarının şekil vererek oynadığı bir hamur topu mudur? Yoksa oynaya oynaya çamurlaştırılmak istenen bir kavram mıdır? Yoksa laiklik bazılarının gözünde diktaya giden bir araç mıdır? Eğer öyleyse bunun diyalektik karşıtlığı irticai dikta mıdır? Eğer her ikisi de tehlike ise, neden bazılarınca nalıncı keseri gibi işlenir bu konu? Gerçek demokrasiden ne anlamak gerekir? Demokrasinin de, varlığını sürdürebilmek, kendisini yok etmek isteyen güçlere karşı koymak için kendisini savunmak için mekanizmaları yok mudur? Mutlaka yalnızca "siyah" ve yalnızca "beyaz" mı olmalıdır? Militan demokrasi ne demektir? "Bana göre demokrasi" ne demektir?
Daha pek çok soru var cevaplanması gereken ve anlaşılan daha 39 fırın ekmek var yenmesi gereken...
Olma hep nalıncı keseri
"rabbena hep bana"
ol marangoz testeresi
"bir sana, bir bana"
39+1= 40 , 40 önemli sayıdır. Olgunlaşmayı temsil eder. Geleneksel bir sayıdır. Atasözlerine de girmiştir. Bir kaç örnek;
- 40 Yıllık kani olur mu yani?...
- 40'ından sonra azanı teneşir paklar...
40 Olgunlaşmayı temsil eder...
Diyeceğim o ki; 39 ekmek fırını tavsiyesi bana yönelik olamaz. 40 fırın ekmek yedim... Karnım şiş ve hala da yemekteyim... Hazım sorunum yok... Şişlik geçtikçe yemeye de devam edeceğim...
Sayın Milo'nun iletisine; 'Kuzey cephesinde yeni bir şey yok' diyor dilim...
Bu arada dilim bunu derken kuruyan damağımı ıslatmak için; üzerinde İNADINA DEMOKRASİ yazan su bardağını boğazıma boca ediyorum...
Demokrasi yi soran olmuştu. İşte cevabı; yazmanın, konuşmanın özgürlüğünde kuruyan dudaklarınıza su deydirebiliyorsanız demokrasi vardır...
Dikkate edilirse VA... DIR demedim. VARDIR dedim. Va_dırla VARDIR ARASINDAKİ farkta demokrasiyi işaret eder... Geçen günlerde Batman'da bir yurt açılışında konuşma yapan VA_DIR LA benim kullandığım VARDIR farkı BASKICILIKLA DEMOKRASİNİN özet simgeleridir. VA_DIR FÖTÜR ASMAYI, VARDIR İSE ÜZERİNDE DEMOKRASİ yazan tacı temsil eder....
Diyalektiğe gelince; SENTEZ i bilmek gerekir. Tezi koyanları bilmeyenlerin, antitezi doğrutanları bilmeyenlerin BENİM SENTEZCİ düşüncelerimden çokta fazla anlam çıkaracağı ufukta bir varolup bir yok olan hayal gibi...
Eksiklik varsa bir önceki iletim tamamlayıcıdır... Tekrar, tekrarı getirmesin... Zaman israf edilmesin...
Sevgili Bahattin
Bu kadar süsülü lafın üzerine yazacak bir şey bulamadım. Ancak yazılanlarla diyalektik arasındaki bağlantıyı bir türlü kuramadım. Sanırım ben diyalektik ve tarihsel materyalizm hakkındaki öğrendiklerimi unutmam gerekecek.
Bize oy vermezseniz komunizm gelir diye yırtınan bir zat vardı zamanında. Anladım ki, diyalektiği daha iyi biliyormuş.
Diyalektikre yadsımanın yadsınması (Hegelin bildiğimiz tez-antitez-sentez üçlemesinin gelişmiş hali) diye bir kurala vardı hatırladığım kadarıyla. Ama şimdi öğrendim ki bu geçerli bir kural değilmiş. Yadsıma yok. Her şey zıtlarıyla birlikle bir bütünmüş. Sınıf mücadelesi de yokmuş. Feodalizm köleci sistemi, kapitalizm feodalizmi yadsımakla hata yapmış. Yeni diyalektik öğreti böyleymiş ne yapayım.
Her şeyin kendi zıttını içersinde barındırdığı da yanlışmış meğer. Her şey iyi ya da kötü olarak ayrılıyor. Askeriye cunta kötü. Şeriat demokrasinin unsuru iyi. Şeriata karşı çıkmak amerikan emperyalizminden yana olmak. Sırf asker olduğu için kişi doğru bir şey söyleyemez. Demokratsan karşı çıkacaksın. Yoksa cuntacı olursun.
Ebet yeni diyalektik anlayışını kabul etmem gereke sanıyorum.
Yalnız hala inandığım Bir şey var. Sanırım bunu değiştireme.
"Teori gridir, hayat ağacı yemyeşil" Yani ne askerin her söylediği doğrudur ne rte nin.
Forum konusu türkiye topraklarının satılmasıydı sanırım. Türkiye topraklarının satılmasını laiklerin şeriata karşı çıkmasına bağlamak ne derece doğru. İle birierinin kucağına mı oturulmalı.
Sayın Ragıp bey;
Diyalektiği yeniden öğrenmenize gerek yok. O belki de benden daha iyi bildiğiniz diyalektik işte...
Ama; ben diyalektiği bilipte uygulamalarına yarar şekilde kullananlardan söz ediyorum. Açılım sağlamak gerekirse; bir blok varsa; karşıtı vardır... Bu iki ters zincirden sentez doğuyor...
Bu durumda; Ortaya atılan bir TeZ'in karşıtınıN YANİ ANTİTEZİNİN daha oluşmasına meydan vermeden sun'i antitez bloğunda da yer alarak sentezin sakat doğumuna neden olunmasında söz ediyorum. (Bu anlatımı kabul edip etmeme siz kalmış; ama anlayamdım derseniz daha ayrıntıya girerim)
Ben aşağıda sunduğum ve yazınızdan alınan alıntıların birçoğunu ima etmedim:
1) Askeriye cunta kötü.
2) Şeriat demokrasinin unsuru iyi.
3) Şeriata karşı çıkmak amerikan emperyalizminden yana olmak.
4) Sırf asker olduğu için kişi doğru bir şey söyleyemez.
5) Demokratsan karşı çıkacaksın. Yoksa cuntacı olursun.
Aynen yukarda ki beş şıkta bulunan ve yine tekrar ederim; sizden alıntılar içeren sözleri çoğunlukla kullanmadım, kullanmam da...
PEKİ NE DEDİM NE DEMEDİM VEYA DEMEDİĞİM HALDE NELERE KATILIYORUM?;
1) Askeriye kötü demedim, demem, ima bile etmem... Özellikle Şu an emperyalist güçlere karşı en büyük dayanağımız onlardır.
Tezkereleri ret fikirlerinde örneğin hemfikirdik...
2) CUNTA'LIK hiçbir ülkede iyi olmadığı gibi ülkemiz de de iyi olmamıştır, olmayacaktır... CUNTALIĞI BENİMSEYEN; ÜZERİNDEKİ AVUKATLIK CÜPPESİNİ, DEMİREL'İN FÖTÜRŞAĞKASI GİBİ ASKIYA ASSIN... Ben avukatlığa devam ediyorum, cüppem sırtımda..
3) Zaman mahşeri andırmakta ... İyilik ve kötülük daha bir belirgin halde saf tutmakta... Kişive kişileri iyi yada kötü de somutlaştırmakta yanlış olacaktır. Söylenen ve icarata göre değişken iyi ve kötü kavramları vardır. Genel bir yorumdur, kimse kastedilmemektedir.
4) BU meyanda
Yani ne askerin her söylediği doğrudur ne rte nin. sözünüze katılıyorum.
5) Forum konusu türkiye topraklarının satılmasıydı sanırım, demişsiniz. Bu da benim hatam... Ve bundan dolayı özür beyan ediyorum. Balıklama dalmışım... Ama Türkiye Nereye gidiyor sorusunu forum konusundan ayırarak ileti sunmuşum... Toprak satışıyla ilgisi yoktu.
6) Ama laiklerin şeriata karşı çıkmasına bağlamak ne derece doğru.
demişsiniz, ben laiklerin, Şeriata karşı çıkmasından söz etmedim. Benim kastettiğim noktaları kavarmak için lütfen bir daha okuyunun önceki iletilerimi.. Ek olarak yenilemek gerekirse; Laikliği gerçek anlamıyla algılayamayarak, amacındani, içeriğinden, işlevinden saptırarak Din haline getirilerek (Dogma haline), halkın DİNİ değerlerine ve inancına yönelik DEMOKRASİYLE VE LAİKLİKLE İLGİSİ OLMAYAN rajon kesmelerdir.
SÜSLÜ CÜMLELER kullanma olayına gelince; Bunun altında hafif bir istihza sezdim. İstihzaları severim...
O yazdığım süslü cümleleri çok sevdim. Doğaçlama gelmişti. Sanırım Kopyalayı, büroma asacağım; GÜNDE 5 ÖĞÜN TADINA BAKACAĞIM. Kaymak Kaymak... Tadına doyulmaz. Tavsiye ederim. Diyalektikle oynamalar içerikli tesbitim, ve diğer demokrasi ve laiklik derslerimi sizde kopyalayın word belgesine alın... Çıktıdan sonra büyütün ve büronuzda görebileceğiniz bir yere asın. Her Laikliği ve Demokrasiyi yanlış anlayacak düşüncelerinizin oluşmasını engelleyici, panzehir etkisi yaratacaktır. ALTINA DA DEMOKRASİ VE LAİKLİK BİLİNCİ TERAPİM diye not düşerseniz beni BAHTİYAR kılarsınız. Eser sahibi; Bahattin Yıldız yazmasanızda olur. Çünkü BU bir ANONİM ŞARKIDIR. Gerçek demokratların ve laiklerin şarkısıdır.
Ya bu son sözlerimde hoşuma gitti, acaba Ragıp ağabeyime; bunlarıda asmasını tavsiye etsem ayıp olur mu?...