Saldırıya Uğrayan ve Hayatını Kaybeden Hukukçular

Alıntı:

---

ibrahimgokalp rumuzlu üyeden alıntı

Hukuk adına üzücü bir durum...Şiddetle KINIYORUM...

---

Ben de şiddetle kınıyorum.Bir kaç hukuk sitesinde bu sorunu dile getirdim.Çok az hukukçu üyeden destek geldi.Benim de başıma geldi,duruşmalar sırasında.Bir kaç hukukçu üyeden-onlar da şehir dışı- destek geldi.Hatta duruşma tarihini ,saatini v.s belirtip destek olmalarını yazdım.İst.barosuna dilekçe ile belirttim.Sağolsunlar müdahil olarak vekilliğimi üstlendiler; ama mezkur mahkemeler İstanbul barosnunun müdahil-vekilliğini bile kabul etmediler.Ne gerek var ki;"Baro'nun vekilliğine" dediler.
Sanık ceza aldı.Ama; "Avukata hakaretten" değil.Alalede hakaretten.

DAHA 3 GÜN ÖNCE GENÇ BİR MESLEKTAŞIN ÖLÜM HABERİNİ VERDİK. 7' Sİ ÇIKMADAN BİR SALDIRI HABERİ DE ADANA'DAN GELDİ.


http://www.haberbu.com/haber_resim/adanaavukat2.jpg

Adana'nın Kozan ilçesinde alacak-verecek meselesi yüzünden tartıştığı kişilerin silahlı saldırısı sonucu yaralanan avukata, ilk müdahaleyi polisler yaptı.

Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Mahallesi Andıl Caddesi üzerinde zirai ilaç ve tarım malzemeleri satılan iş yerine gelen Adana Barosu'na kayıtlı Avukat Şaban Özbiçen (27) ile iş yeri sahipleri M.C., A.C., O.C. ve E.N.C. isimli kardeşlerle alacak-verecek meselesi yüzünden tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine 01 AF 378 plakalı otomobiline binerek olay yerinden uzaklaşmaya çalışan Avukat Özbiçen tabanca ile göğsünden vuruldu. Otomobilini çalıştırarak yakındaki Önleyici Hizmetler Büro Amirliği'ne kadar giden Özbiçen, aracından inerek kapıda nöbet bekleyen polisten yardım istedi. Karakolun kapısında yere yığılan Özbiçen'e, ilk müdahaleyi karakoldaki polisler yaptı.

Çağrılan ambulansla Kozan Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Özbiçen, ilk tedavisinin ardından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne sevk edildi. Caddeyi trafiğe kapatan polis, otomobilde yaptığı incelemede 1 adet patlamamış tabanca fişeği buldu. Olayın ardından M.C.'nin gözaltına alındığı, diğer şüphelilerin yakalanması için çalışma başlatıldığı öğrenildi.

Edinilen bilgiye göre, Cumhuriyet Mahallesi Andıl Caddesi üzerinde zirai ilaç ve tarım malzemeleri satılan iş yerine gelen Adana Barosu'na kayıtlı Avukat Şaban Özbiçen (27) ile iş yeri sahipleri M.C., A.C., O.C. ve E.N.C. isimli kardeşlerle alacak-verecek meselesi yüzünden tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine 01 AF 378 plakalı otomobiline binerek olay yerinden uzaklaşmaya çalışan Avukat Özbiçen tabanca ile göğsünden vuruldu. Otomobilini çalıştırarak yakındaki Önleyici Hizmetler Büro Amirliği'ne kadar giden Özbiçen, aracından inerek kapıda nöbet bekleyen polisten yardım istedi. Karakolun kapısında yere yığılan Özbiçen'e, ilk müdahaleyi karakoldaki polisler yaptı.

Çağrılan ambulansla Kozan Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Özbiçen, ilk tedavisinin ardından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'ne sevk edildi. Caddeyi trafiğe kapatan polis, otomobilde yaptığı incelemede 1 adet patlamamış tabanca fişeği buldu. Olayın ardından M.C.'nin gözaltına alındığı, diğer şüphelilerin yakalanması için çalışma başlatıldığı öğrenildi.


BİZ DE Mİ SİLAHLANALIM
BÜROMUZA

ADLİYEYE

HACZE

KEŞFE

EVİMİZE

PİKNİĞE

GİDERKEN TETİKTE Mİ OLALIM...

Adana'da avukata silahlı saldırı

Adana'nın Kozan ilçesinde alacak-verecek meselesi yüzünden tartıştığı kişilerin silahlı saldırısı sonucu yaralanan avukata, ilk müdahaleyi polisler yaptı : https://www.hukuki.net/modules.php?na...rticle&id=1610

***

Yaralıya acil şifalar diliyorum. Kınamakla bir şeyin değiemeyeceğini biliyorum ancak yine de şiddetle kınıyorum bu tür saldırıları...

Bir deyim vardır, " su içmekte olan yılana bile dokunulmaz" diye... Ekmeğini kazanmak için mesleğini/işini yapmak zorunda olan her insan gibi avukat da işini yapıyordur, aldığı görevi yerine getiriyor diye bir insanı suçlayıp hayatına kasdetmek hangi vicdana sığar anlayamıyorum!

Alıntı:

---

Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı

Adana'da avukata silahlı saldırı

Adana'nın Kozan ilçesinde alacak-verecek meselesi yüzünden tartıştığı kişilerin silahlı saldırısı sonucu yaralanan avukata, ilk müdahaleyi polisler yaptı : https://www.hukuki.net/modules.php?na...rticle&id=1610

***

Yaralıya acil şifalar diliyorum. Kınamakla bir şeyin değiemeyeceğini biliyorum ancak yine de şiddetle kınıyorum bu tür saldırıları...

Bir deyim vardır, " su içmekte olan yılana bile dokunulmaz" diye... Ekmeğini kazanmak için mesleğini/işini yapmak zorunda olan her insan gibi avukat da işini yapıyordur, aldığı görevi yerine getiriyor diye bir insanı suçlayıp hayatına kasdetmek hangi vicdana sığar anlayamıyorum!

---

Elçiye zeval olunmaz ! Avukat bir yerde elçidir.Borç yiğidin kamçısıdır.Tabi ki bu lafım yiğit olana!

Avukat alacaklı vekili olarak mesleğini ifa etmek üzere senin kapına geliyor.Sen tabi ki borcunu biliyorsun; O zaman niye husumetini mesleğini ifa eden vekile yöneltiyorsun.Adamsan ve yiğitsen borcunu ödemenin bir hukuki yolunu bul.Orman kanunlarını uygulamak istiyorsan,paşa paşa cezaevlerinde senelerce sürünürsün; zeka katsayın düşükse..

Biz avukatlar, adalet sistemi ile vatandaş arasındaki temas noktasıyız.
Birçok müvekkil, adalet sistemine, hakime, savcıya yanlış kararlarından veya yanlış uygulamalardan dolayı sitem edemez, hatta buna cesaret edemez, bunu biz avukatlara yansıtırlar. Çoğu zaman anlayışla karşıladığımız bu durum son zamanlarda avukatlara karşı fiili hareketlere dönüştü. Oysa avukata yapılan saldırının hakim ve savcılara yapılmış fiillerle aynı derecede cezalandırılacağı da göze alınırsa nedir bu hukuka ve hukuk adamına karşı hışım? Hukuku bilmek mi? Yasaları temsil etmek mi? Yoksa saldırganın bunlardan bihaber biçare bigane murtabit ensafel hücreleri mi?

Peki Avukatlar ne yaptı? Hiçbirşey. Örneğin her bir avukat, yasalar gereğince çok kolay bir şekilde silah taşıma ruhsatı alabilir. Neden almıyorlar? Hiç düşündünüz mü?

O zaman şöyle diyorum: Ey anneler, babalar; Çocuklarınıza hukuk okutmayın, sakın sakın oğlum/kızım avukat olsun, hak savunsun demeyin. Çünkü hukukun üstünlüğünün yılmaz bekçisi olacak yavrunuzu komşunuz darp edecek, öldürecek. Başkası yapacağına şimdi siz yapın, dövün, parçalayın, işkence edin, ama hukuk fakültesine girip, bitirmesine izin vermeyin!
Para mı kazanacak? Ona para demiyoruz biz! Roma hukukunda denildiği gibi biz ona "Şeref hakkı" diyoruz.

Benim bir çok hukukçu arkadaşım aynen şunu söylüyor: "Biz hacizlere ruhsatlı silahlarımızla gidiyoruz.Her ne kadar yanımıza haciz sırasında polis de alsak"; Can güvenliğimiz yine de bize emanet.Daha ötesini de aktarmak istemiyorum.
Ama biz hukukçuların can güvenliğimizi korumak adına gerek bürolarımızda mesleğimizi ifa ederken,gerekse de diğer yerlerde silahlanmamız gerçekten elzem haline geldi.Bilmem yanılıyor muyum? Değerli meslektaşlarım siz ne diyorsunuz? Artık bir ses vermeyi düşünnmüyor musunuz?
Yoksa benim başıma gelmez gerek yok mu diyorsunuz?

Ben bu konuyu bir başka hukuk sitesinde yaklaşık bir sene önce dile getirdim.
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...76&postcount=1
ve devamı

Alıntı:

---

Av.Ferda Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Ben bu konuyu bir başka hukuk sitesinde yaklaşık bir sene önce dile getirdim.
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...76&postcount=1
ve devamı

---

Bir kaç kişi dışında meslektaşlarımdan ne yazık ki destek göremedim.Umarım bu sitede böyle olmaz.Hiç bir hukuk sitesini suçlamak değil kastım.Sadece meslektaşlarımızın her an kendilerine de yöneltilebilecek bir saldırı karşısında neden bu kadar sessiz ve duyarsız kaldıklarına şaşıyorum doğrusu...

Ne yazık ki avukatın kim olduğu, görevinin ne olduğu, işinin ne olduğu henüz idrak edilememiş. Avukat vekili olduğu kişinin menfaatini, haklarını koruyan kişi olarak değil, borçlunun karşısında, suçlunun yanında, mağdurun(haklı yada haksız herkes kendisini mağdur gibi görnekte) zararına hareket eden kişi olarak tanınmaktadır. Halbu ki avukat kanunların uygulanmasına yardımcı olan veya sağlayan yargı organı içinde çok net bir yeri olan kamu görevlisidir. Müvekkilinin kanuni menfaatlerini gerektiği gibi, özenle korumaması da ağır ceza mahkemesinde yargılanmak gibi çok ağır bir neticeye bağlanmıştır. Müvekkilinin menfaatini korumaya çalışan avukatlar da karşı taraf tarafından saldırıya uğramak bazen de hayatını kaybetmek gibi bir tehditle karşı karşıyadır. Bütün avukatlara sabır diliyorum.

Av. Şaban Özbiçen'e acil şifalar, yaşaması muhtemel travmayı atlatmasında da kolaylıklar diliyorum.

Alıntı:

---

admin rumuzlu üyeden alıntı

Biz avukatlar, adalet sistemi ile vatandaş arasındaki temas noktasıyız.
Birçok müvekkil, adalet sistemine, hakime, savcıya yanlış kararlarından veya yanlış uygulamalardan dolayı sitem edemez, hatta buna cesaret edemez, bunu biz avukatlara yansıtırlar. Çoğu zaman anlayışla karşıladığımız bu durum son zamanlarda avukatlara karşı fiili hareketlere dönüştü. Oysa avukata yapılan saldırının hakim ve savcılara yapılmış fiillerle aynı derecede cezalandırılacağı da göze alınırsa nedir bu hukuka ve hukuk adamına karşı hışım? Hukuku bilmek mi? Yasaları temsil etmek mi? Yoksa saldırganın bunlardan bihaber biçare bigane murtabit ensafel hücreleri mi?

Peki Avukatlar ne yaptı? Hiçbirşey. Örneğin her bir avukat, yasalar gereğince çok kolay bir şekilde silah taşıma ruhsatı alabilir. Neden almıyorlar? Hiç düşündünüz mü?

O zaman şöyle diyorum: Ey anneler, babalar; Çocuklarınıza hukuk okutmayın, sakın sakın oğlum/kızım avukat olsun, hak savunsun demeyin. Çünkü hukukun üstünlüğünün yılmaz bekçisi olacak yavrunuzu komşunuz darp edecek, öldürecek. Başkası yapacağına şimdi siz yapın, dövün, parçalayın, işkence edin, ama hukuk fakültesine girip, bitirmesine izin vermeyin!
Para mı kazanacak? Ona para demiyoruz biz! Roma hukukunda denildiği gibi biz ona "Şeref hakkı" diyoruz.

---

Sayın Admin,başıma gelen olayı aktardım.avukata yapılan saldırının hakim ve savcılara yapılmış fiillerle aynı derecede cezalandırılacağı bir gerçek.Ama aktardığım gibi; duruşma sırasında borçlu-davalı; bana ağza alınmayacak kelimeler söylüyor.Duruşmanın bayan hakimi bu kelimelerin tutanağa geçirilmesini istediğimde;"Avukat hanım davalı çok yaşlı geçirmeyelim" diyor.
Aynı davanın başka bir duruşmasında mezkur hakim yerine nöbetçi olan hakim; yine tekrarlanan hakaretleri ben daha tutanağa geçirilmesini talep etmeden derhal tutanağa geçiriyor.:) Olması gereken de bu değil mi?

Alıntı:

---

Av.Ferda Aydın rumuzlu üyeden alıntı

Ama aktardığım gibi; duruşma sırasında borçlu-davalı; bana ağza alınmayacak kelimeler söylüyor.Duruşmanın bayan hakimi bu kelimelerin tutanağa geçirilmesini istediğimde;"Avukat hanım davalı çok yaşlı geçirmeyelim" diyor.
Aynı davanın başka bir duruşmasında mezkur hakim yerine nöbetçi olan hakim; yine tekrarlanan hakaretleri ben daha tutanağa geçirilmesini talep etmeden derhal tutanağa geçiriyor.:) Olması gereken de bu değil mi?

---

Öncelikle adınıza üzüldüğümü belirtmek isterim. Konu ile ilgili birkaç soru aklıma takıldı.
Sizin talebiniz doğrultusunda hakaret içeren kelimeleri hakimin tutanağa geçmesi gibi bir zorunluluğu varmıdır? Varsa bu tip handikap durumlar karşısında yapılması gereken-ler- nelerdir?

Alıntı:

---

Gökhan Kartal rumuzlu üyeden alıntı

Öncelikle adınıza üzüldüğümü belirtmek isterim. Konu ile ilgili birkaç soru aklıma takıldı.
Sizin talebiniz doğrultusunda hakaret içeren kelimeleri hakimin tutanağa geçmesi gibi bir zorunluluğu varmıdır? Varsa bu tip handikap durumlar karşısında yapılması gereken-ler- nelerdir?

---

Tabi ki var.:)

Dokuz yılda 15 avukat öldürüldü

11 Aralık 2008 / Arda AKIN / ANKARA

Türkiye Barolar Birliği’nin, internet sitesinden yapılan açıklamada, birçok avukatın öldürülme korkusuyla yaşadığına dikkat çekildi. Son dokuz yılda 15 avukatın öldürüldüğü belirtilen yazıda, özellikle icraya giden avukatların çoğunun can güvenliğinin olmadığını ifade edildi.

TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) son dokuz yıl içinde 15 avukatın mesleğini yaparken öldürüldüğünü açıkladı.

Aynı yıllarda toplam 239 avukat da saldırıya uğradı. TBB’nin resmi sitesinden yapılan açıklamaya göre, özellikle icraya giden avukatlar, her an öldürülme korkusu yaşıyor.

Avukatlara yönelik şiddet eylemlerinin, tüm yargı mensupları ve güvenlik görevlilerini de ilgilendiriyor.

Avukatlar çoğunlukla mesleklerini yerine getirdikleri için cinayete kurban gidiyor. Örneğin Gümüşhane Baro Başkanı Ali Günday, türbana karşı takındığı tavır nedeniyle saldırıya uğradı ve tabancayla vurularak öldürüldü.

İcraya gitti, vuruldu

Avukat Savaş Bedir de 24 Ekim 2001 tarihinde icra için gittiği bir evde vurularak öldürüldü.

DSP İlçe Başkanı Avukat Vural Çelik ise psikolojik sorunları olan bir kişi tarafından 3 Mayıs 2006 tarihinde vuruldu.

Muğla Barosu’na kayıtlı Avukat Bekir Aytekin de 14 Kasım 2008 tarihinde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Avukat Aytekin’in Köyceğiz İlçesi’nde bir boşanma davasına baktığı olay günü kendisine takip eden Z.Ç. isimli şahsın tabancasından çıkan kurşunla hayatını kaybettiği anlaşıldı.

Avukatı öldüren baba ile oğluna ceza
İzmir Barosu avukatlarından Metin Yurttutan'ı iki yıl önce Düzce'de tabancayla öldürdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan Zekeriya Çağ ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, oğlu Erkan Çağ ise 16 yıl hapis cezasına çarpırıldı.


Avukatı Öldüren Katile Müebbet
8 Haziran 2006 Perşembe günü Beyoğlu Adliyesi bahçesinde silahlı saldırıya uğrayarak yaşamını yitiren Av. Aydın Şahin’i öldürmekten sanık 4 kişiden ikisi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı, iki sanık da beraat etti.

13 celse devam eden duruşmalar sona erdi ve 22 Ocak 2008 tarihinde yapılan 13. celsede mahkemenin kararı açıklandı. Buna göre; Sanık Behçet Akıcı’nın maktul Aydın Şahin’i, yaptığı kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık görevi nedeniyle kasten öldürmek suçundan hareketine uyan TCK’nun 82/1-g maddesi gereğince Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası ile cezalandırılmasına, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezanın Müebbet Hapis Cezasına çevrilmesine, 6136 sayılı yasaya muhalefetten 10 ay hapis ve 375 YTL Adli Para Cezasına çarptırılmasına, TCK 53/1. maddesi bentlerine göre kamu haklarından yoksun bırakılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Sanık Turan Akıcı, aynı nedenle Aydın Şahin’in öldürülmesi eylemine katılmak suçundan hareketine uyan TCK’nun 82/1-g maddesi gereğince Ağırlaştırılmış Müebbet hapis Cezası ile cezalandırılmasına, sanığın bu suça yardım etmek amacıyla katıldığı anlaşıldığından cezasının takdiren 15 yıl Hapis Cezasına indirilmesine, duruşmadaki iyi hali nedeniyle de sonuç olarak 12 yıl 6 ay Hapis Cezasına çevrilmesine, 6136 sayılı yasaya muhalefetten 10 ay hapis ve 375 YTL Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına, TCK 53/1. maddesi bentlerine göre kamu haklarından yoksun bırakılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Alıntı:

---

Emrah Yavuzcan rumuzlu üyeden alıntı

Avukatı öldüren baba ile oğluna ceza
İzmir Barosu avukatlarından Metin Yurttutan'ı iki yıl önce Düzce'de tabancayla öldürdükleri iddiasıyla tutuklu yargılanan Zekeriya Çağ ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, oğlu Erkan Çağ ise 16 yıl hapis cezasına çarpırıldı.


Avukatı Öldüren Katile Müebbet
8 Haziran 2006 Perşembe günü Beyoğlu Adliyesi bahçesinde silahlı saldırıya uğrayarak yaşamını yitiren Av. Aydın Şahin’i öldürmekten sanık 4 kişiden ikisi çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı, iki sanık da beraat etti.

13 celse devam eden duruşmalar sona erdi ve 22 Ocak 2008 tarihinde yapılan 13. celsede mahkemenin kararı açıklandı. Buna göre; Sanık Behçet Akıcı’nın maktul Aydın Şahin’i, yaptığı kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık görevi nedeniyle kasten öldürmek suçundan hareketine uyan TCK’nun 82/1-g maddesi gereğince Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası ile cezalandırılmasına, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezanın Müebbet Hapis Cezasına çevrilmesine, 6136 sayılı yasaya muhalefetten 10 ay hapis ve 375 YTL Adli Para Cezasına çarptırılmasına, TCK 53/1. maddesi bentlerine göre kamu haklarından yoksun bırakılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

Sanık Turan Akıcı, aynı nedenle Aydın Şahin’in öldürülmesi eylemine katılmak suçundan hareketine uyan TCK’nun 82/1-g maddesi gereğince Ağırlaştırılmış Müebbet hapis Cezası ile cezalandırılmasına, sanığın bu suça yardım etmek amacıyla katıldığı anlaşıldığından cezasının takdiren 15 yıl Hapis Cezasına indirilmesine, duruşmadaki iyi hali nedeniyle de sonuç olarak 12 yıl 6 ay Hapis Cezasına çevrilmesine, 6136 sayılı yasaya muhalefetten 10 ay hapis ve 375 YTL Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına, TCK 53/1. maddesi bentlerine göre kamu haklarından yoksun bırakılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildi.

---

Avukat kimdir? Mağdurun hakkını koruyandır.Peki bu takdir de neden avukata husumet yöneltilir? Eğer akli meleklereniz yerinde ise öncelikle karşı tarafa verdiğiniz zararları bir gözden geçirin.Mağdurun hakkını koruyan avukata husumet beslemenize ve ona zarar vermenize hakkınız var mı?

Tekirdağ'da arkadaşlık teklifini kabul etmeyen avukatın evini basan genç, tartıştığı avukata ve babaannesine kurşun yağdırdı. Vücuduna 3 kurşun isabet eden bayan avukat ağır yaralanırken, babaannesi ise tek kurşunla hafif yaralandı.

Alınan bilgilere göre, Tekirdağ'da zeytin ticareti yapan 26 yaşındaki G.K, gece 22.00 sıralarında sevgilisi olmasını istediği 28 yaşındaki avukat B.K'nin kapısına dayandı. 100'ncü Yıl mahallesi Nisan sokakta oturan genç avukat daha önceden başka bir dava nedeniyle tanıştığı arkadaşı G.K ile evinin kapısında bir süre tartıştı. G.K'nin arkadaşlık teklifini kabul etmeyen genç avukat ailesinin evde olduğunu söyleyerek apartmandan çıkmasını istedi. Bu sırada kapıyı zorlayan adam zorla eve girerek salonda tartışmaya devam etti.

Arkadaşlık teklifini kabul etmeyen B.K'ye kızan genç, belinden çıkardığı tabaca ile salonda rasgele ateş etti. Genç avukata sol omzuna, eline ve kasığına 3 kurşun isabet etti. O sırada salonda bulunan genç avukatın babaannesi 76 yaşındaki N.K ise baldırına isabet eden kurşun nedeniyle hafif şekilde yaralandı. Komşular silah sesleri üzerine polise haber verdi. İlk müdahalesi 112 sağlık ekipleri tarafından evde yapılan genç avukat ve babaannesi ambulans ile Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Çılgın aşık G.K (26) ise ortadan kayboldu.

Vücuduna 3 kurşun isabet eden bayan avukat iç kanaması nedeniyle İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne sevk edildi. Bacağından tek kurşunla yaralanan babaannenin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Olaydan sonra kaçan G.K'yı yakalamak için polis geniş çaplı çalışma başlattı.

Sabah

Karakolda polisten avukatlara ateş

NTV-MSNBC- 07 Şubat 2009

Şırnak Barosuna kayıtlı iki avukata, karakolda bir polis tarafından ateş açıldı. Polis memuru, çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.

Şırnak Barosu Başkan Yardımcısı İdris Tanış, olayın avukat Hüseyin Cihan’ın bir trafik suçu nedeniyle çağrıldığı Şehit Mehmet İşler Polis Karakolu’nda meydana geldiğini açıkladı.

vukat Cihan’ın, karakola, beraberinde avukat Serhat Kadırhan ile gittiğini ifade eden Tanış, şunları söyledi:

“Şehit Mehmet İşler Polis Karakolu’nda, meslektaşlarımız avukat Hüseyin Cihan ve avukat Serhat Kadırhan’a, aynı karakolda görevli polis memuru B.Ö. tarafından öldürme kastıyla ateş açılmış, arkadaşlarımız şans eseri olaydan yara almadan kurtulmuşlardır. Vatandaşın can ve malını korumakla görevlendirilen bir polis memurunun, fütursuzca karakolun içinde böyle bir eyleme girişmesinin savunulur hiçbir tarafı olamaz. Olayı nefretle kınıyoruz. Eylemi gerçekleştiren polis memurunun görevden alınması ve tutuklanması hukuk devletinin gereğidir.”

AVUKATLAR OLAYI ANLATTI

Avukat Hüseyin Cihan da polis memuru hakkında suç duyurusunda bulunduklarını ifade etti.

Diğer avukat Serhat Kadırhan ise karakolda tartıştıkları polis memurunun üzerlerine 3-4 el ateş ettiğini belirterek, “Karakolda, arkadaşım Hüseyin Cihan ile bir polis memuru tartıştı. Polis memuruna bu şekilde davranmaması gerektiğini söyledim. Benimle de tartışmaya başladı. Ben de sicil numarasını istedim. Vermedi ve bir arbede yaşandı. Arbede sırasında polis memuru silahına davrandı ve o esnada kaçan bir kişinin üstüne bir el ateş etti. Cam kurşun geçirmez olduğundan isabet ettiremedi. Daha sonra silahını bize doğrultarak 3-4 el ateş etti. Bu arada, bir polis memuru onu durdurmaya çalışıyordu” diye konuştu.

POLİS MEMURU TUTUKLANDI

Yaşanan gelişmelerin ardından, avukatlar Cihan ve Kadırhan, polis memuru B.Ö. hakkında suç duyurusunda bulundu. Gözaltına alınan B.Ö, adliyeye sevk edildi.

Savcılıkta ifade veren polis memuru B.Ö, nöbetçi mahkemece tutuklandı.

AVUKATA SALDIRIYA 20 YIL HAPİS
-KAHRAMANMARAŞ'TA HACİZ İŞLEMİ NEDENİYLE TARTIŞTIĞI AVUKATI SİLAHLA YARALADIĞI İDDİA EDİLEN SANIK, 20 YIL 20 AY HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI

KAHRAMANMARAŞ (A.A) - 17.03.2009 - Kahramanmaraş'ta haciz işlemi nedeniyle tartıştığı bir avukatı silahla yaraladığı, bir avukata da bürosunda silahla saldırdığı iddia edilen sanık, adam öldürmeye teşebbüs suçundan 20 yıl 20 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki karar duruşmasına, tutuklu sanık Mehmet Çıngıl ile müşteki avukatlar Sami Şen ve Menderes Takımsu katıldı. Mahkemede 2 avukatı, 20 meslektaşı savundu.

Hakkında adam öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis cezası istemiyle dava açılan sanık Mehmet Çıngıl, mahkemede verdiği ifadede öldürmek amacının bulunmadığını söyledi. Avukat Sami Şen ile ailece tanıştıklarını ve borcundan dolayı iş yerine iki kez haciz işlemi yapıldığını belirten Mehmet Ç, çıkan tartışmada silah kullandığını ve öldürmeye yönelik bir eylem içinde bulunmadığını ifade etti.

Silahlı saldırıya maruz kalan avukat Menderes Takımsu ise sanıktan şikayetçi olduğunu bildirip, cezalandırılması istedi. Bürosunda saldırıya uğrayan, ancak bu saldırıdan yara almadan kurtulan avukat Sami Şen de şikayetçi olduğunu yineledi.

Sanık ve müşteki 2 avukatın ifadelerinin ardından Mahkeme Heyeti kararını açıkladı. Sanık Mehmet Çıngıl, Menderes Takımsu'ya karşı adam öldürmeye teşebbüs suçu işlediği sabit görüldüğünden sanığın eylemine uyan TCK 82/1-g maddesi uyarınca müebbet hapis cezasına çarptırılmasına karar verildi.

Mahkeme heyeti daha sonra sanığın eyleminin teşebbüste kaldığından bu cezayı 13 yıla indirdi, ardından sanığın yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle TCK 62/1 maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yaparak 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verdi. Mahkeme Heyeti ayrıca sanık Mehmet Çıngıl'ın aynı eylemi avukat Sami Şen'e karşı da işlediğine karar vererek toplam 20 yıl 20 ay hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı.

İlgili haber.

Avukata haciz kurşunu

Burak GÜL/ALANYA (Antalya), (DHA)

ANTALYA'nın Alanya İlçesi'nde avukat, 35 yaşındaki Hüseyin Arıcan müvekkilinin 80 bin TL alacağı nedeniyle haciz götüreceği turizmci Yaşar Hacıkadiroğlu ile anlaşamayınca Alanya Adalet Sarayı önünde araçtan inerken sol bacağından vuruldu.
Alanya'da icra dosyaları ile ilgilenen avukat Hüseyin Arıcan, müvekkilinin yaklaşık 80 bin TL olan alacağını tahsil edebilmek için, turizmci Yaşar Hacıkadiroğlu'na haciz işlemi başlattı. İddiaya göre, sabah saatlerinde avukat Hüseyin Arıcan'ı arayan Yaşar Hacıkadiroğlu borcun ödemesi ile ilgili görüşmek istedi ve 07 NM 101 plakalı siyah bir otomobil ile gelerek Hüseyin Arıcan'ı bürosundan aldı. Borç üzerinde anlaşma sağlayamayınca tartışma çıktı. Alanya Adalet Sarayı önüne gelen Yaşar Hacıkadiroğlu otomobili durdurdu. Park halindeki otomobilde bir süre daha tartışan Hüseyin Arıcan araçtan indi, bu sırada silahını çeken Yaşar Hacıkadiroğlu avukat Hüseyin Arıcan'ın sol bacağına 2 el ateş etti. Hüseyin Arıcan aldığı kurşun darbeleri ile yere yığılırken, Yaşar Hacıkadiroğlu otomobille birlikte kaçtı. Adliye sarayı önünde bulunanların haber vermesi üzerine olay yerine gelen ambulans yaralı Hüseyin Arıcan'ı Başkent Üniversitesi Araştırma Hastanesi'ne götürdü. Ambulansa bindirilen Hüseyin Arıcan, sedye ile götürülürken cep telefonu ile yakınlarına olayı haber verdi.
Sol baldırına 1 kurşun isabet eden Arıcan'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi. Kaçan Yaşar Hacıkadiroğlu kısa süre sonra Alanya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği tarafından düzenlenen operasyonla yakalandı. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

VE SONUÇ....
Meslektaşımız HÜSEYİN ARICAN'a yapılan saldırı ile ilgili açılan davanın İLK DURUŞMASI 16.04.2009 günü saat 14.30'da Alanya 4.Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı.
Duruşmaya 10'dan fazla avukat meslektaşımız Hüseyin Arıcan'ın vekili olarak katıldı. Sanık Yaşar Hacıkadiroğlu'nu da yine bir meslektaşımız savundu.
Duruşmaya vekil olarak katılan avukatlar dışında 150'ye yakın avukat duruşma salonunu (ki almadı) ve duruşmanı yapıldığı mahkemenin önündeki koridoru doldurdu. Yaşar Hacıkadiroğlu'na ait barlarda çalışan 25-30 kadar kişi de gövde gösterisi için orada bulunuyor, zaman zaman avukatlara laf atıyordu.
Yapılan yargılama sonunda sanık Yaşar Hacıkadiroğlu, KAMU GÖREVLİSİNE (AVUKATA) GÖREVİ SEBEBİ İLE SİLAHLI SALDIRI VE YARALAMA suçundan ALTI SENE ALTI AY AĞIR HAPİS CEZASINA çarptırıldı.
Bugün itibari ile kararı inceleyen meslektaşlarımız, "ağırlaştırıcı neden" olarak kararda geçen "kamu görevlisine görevi sebebi ile silahlı saldırı" eyleminde "birden fazla ağırlaştırıcı nedenin sanki tek bir ağırlaştırıcı nedenmiş gibi değerlendirilerek eksik ceza verildiği" sonucuna vararak kararı temyiz etmeye hazırlandılar.
Saldırı haberi tüm medyada yer alır iken, bu saldırını CEZALANDIRILDIĞI haberine hiç bir gazetede rastlanılamadı...

Bu kadar çok saldırı malesef verilen cezaların caydırıcılığının olmadığını gösteriyor. Cezalar caydırıcı olsa ne normal vatandaş nede avukatlar bu kadar saldırıya uğrar.

Hukukçular olarak cezaların caydırıcı olması için yeni çözümler geliştirmeliyiz.

Cezaların caydırıcılığı.... Haklısınız.
Toplumu suç işlemekten uzaklaştıracak tedbirlerden sonra tabii değil mi?

Alıntı:

---

Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı

Cezaların caydırıcılığı.... Haklısınız.
Toplumu suç işlemekten uzaklaştıracak tedbirlerden sonra tabii değil mi?

---

Tabi ki. Hem toplumu suç işlemekten uzaklaştıracak tedbirler (eğitim başta) düşünmemiz hemde cezaların caydırıcı olması için mutlak suretle düşünmemiz gerekiyor.

Mesela bir önceki olayda "Yaşar Hacıkadiroğlu'na ait barlarda çalışan 25-30 kadar kişi de gövde gösterisi için orada bulunuyor, zaman zaman avukatlara laf atıyordu." şeklinde cümle var. Suç işleyen linç edilmesin ama birileride adliyeye gelerek suç işleyene destek gösterileri yapmasın. Bu gösteriler suç işleyenin pişman olmasını engelelr.

Hacze gelen kadın avukata odunlu saldırı
"İşlemler sürerken birden davalı, odunla birlikte arkadan saldırdı. Sırtımdan ve kolumdan darbe aldım."


Giresun Barosu'na kayıtlı avukat Ümran Kara, müvekkiline ait haciz işlemlerini yürütmek için gittiği Keşap ilçesinde borçlu tarafın odunlu saldırısına uğradı. Davalılar tarafından darp edilmesi sonucu kolunda ezikler oluşan avukat, tedavisinin ardından taburcu edildi.



Olay dün saat 16.00 sıralarında Keşap ilçesi Yolağzı mevkiinde meydana geldi. Giresun Barosu'na kayıtlı avukat Ümran Kara (28), icra memuru Akın Yücel ile birlikte 5 bin 500 TL'lik icra işlemi için demir doğramacı Talip Turan'ın (70) Yolağzı mevkiindeki dükkanına geldi. Ancak işlemerin gerçekleştirileceği sırada iddiaya göre Talip Turan, elindeki odunla arkadan avukat Ümran Kara'ya saldırdı. Neye uğradığını şaşıran genç avukat, kolundan yaralandı. Hemen yanındakiler tarafından hastaneye kaldırılan Kara yapılan tedavinin ardından taburcu edildi.

Yaşadığı dehşeti anlatan Ümran Kara, "Yolağzı, jandarma bölgesiymiş. Biz polisten güvenlik talebinde bulunmuştuk. Ancak süre olmadığı için icra memuru, katip ve şoför ile birlikte gittik. İşlemler sürerken birden davalı, odunla birlikte arkadan saldırdı. Sırtımdan ve kolumdan darbe aldım. Kolumda ezik var. Şu anda tedavim evde sürüyor. Davacı oldum. Konu yargıya intikal etti" dedi.

Giresun Baro Başkanı Avukat Gültekin Uzunalioğlu da yaptığı yazılı açıklamayla saldırıyı kınadı. Uzunalioğlu, saldırının tüm avukatlara, yargıya ve hukuka yapıldığını ve eğer duyarlık gösterilmezse savcı ve yargıçlara da yönelebileceğini belirterek, "Görevi; hak aramak ve hak savunmak olan ve savunma gibi en kutsal hakkın korunmasını ve yaşama geçirilmesini kendine ilke edinen avukata yapılan saldırının kabul edilebilir bir yanı yoktur, olamaz. Bu saldırı, olsa olsa ilkel bir davranış olarak ancak nitelendirilebilir" dedi.


Meslektaşımıza geçmiş olsun diyor saldırıyı kınıyoruz.
Hukuki.Net Ekibi

Peki konu burada bitti mi? Bakın bir gazetede bu habere gelen yorumlar.
Geri kalan yorum sizlere ait.

Misafir 22.04.2009 15:32

işsizler ordusu eski çalışanlar bunalımda bunun tek suçlusu akp dir. geldiklerinden beri inşaatdan başka ne yaptılar, fabrika kurmuyorlar. olanlarıda satıyorlar.bu seçimde oyları çalan hırsız akp yi sandıga gömecez.


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 15:17

eskiden borç namustu


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 15:12

ben binlerce insana hacze gittim. içlerinden çok azdir ya hastalanmiştir veya kaza geçirmiştir,ya da bir yakinina bir şey olmuş olup da borcunu ödeyemeyen. bunun dişindakiler ayağini yorganina göre uzatmamiştir,kari kizla parayi tüketmiştir.içki kumar masalarinda kendini tüketmiştir.az yiyip için borcunuzu ödeyin.avukatlara dil uzatacağiniza.


--------------------------------------------------------------------------------

hkukcu23 22.04.2009 15:12

borcunu ödemeyen alacklıyı zor durumda bırakan üstüne bide avukata saldıran adamın hiçmi suçu yok.. yapılan yorumlar çok ilginç.. avukatı suçlamak çok cahilce.. avukat görevini yapıyor onun görevide bu sistemde budur..


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 14:53

iyi olmuş gidipte evinden 5500 ytl karşılığında alacağın eşya alacağını karşılayacakmı


--------------------------------------------------------------------------------

livadi 22.04.2009 14:51

nedense bu avukat milletine hiç acıma hissi uyanmıyor bende ...


--------------------------------------------------------------------------------

cmt 22.04.2009 14:50

eline saglık simitcıden cok avukat var


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 14:49

keşke avukat şiddete maruz kalmasaydı, keşke avukatta krizin herkesi vurduğunu düşünerek hacze gitmeseydi.


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 14:48

avukat hanm,geçmiş olsun,hak ve hukuk kurallarını bilmelıyız..


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 14:45

çok iyi olmuş


--------------------------------------------------------------------------------

Misafir 22.04.2009 14:39

iyi olmuş gitmeseymiş hacize


--------------------------------------------------------------------------------

Bir kaç gün önce bir Adliye'de meslektaşlarımızdan birine yapılan saldırının duruşması vardı.Aldığım çağrı-davet üzerine semtime oldukça uzak bir yerde yapılan duruşmaya gittim.Amaç; meslektaşlar arası dayanışmaydı. Özellikle İstanbul ili sınırları dahilinde yapılan meslektaşlara saldırı,hakaret...konulu tüm duruşmalara -işim yoksa -katılmayı düşünüyorum.Sadece kınamakla yetinmeyelim; hepimizi yakından ilgilendiren bu konulara gereken desteği verelim.

Polat Alemdar’a özenip avukatı dizinden vurdu

Kaçak yakıt satan bayinin davasını takip için duruşmaya giden avukat, şirket sahibi tarafından dizlerinden kurşunlandı. 2.5 aydır yakalanamayan saldırganın internet sitesinde, Polat Alemdar’ın yerine fotomontajla kendi fotoğrafının konulduğu Kurtlar Vadisi posteri bulundu.

Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11685232.asp?gid=233

Avukat ve müvekkiline kurşun yağmuru

Ödemiş İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görev yapan polis memuru M. I.(37), eski karısı E. K. (34) ve avukatı Özcan Akçiçek (36) ile Ödemiş Adliyesi bahçesinde karşılaştı.

Taraflar arasında yaşanan kısa tartışmanın ardından yanındaki tabancasını çıkaran I., avukata ve eski karısına kurşun yağdırdı, daha sonra tabancasını başına dayayarak ateşledi.

Olay yerine gelen ambulans görevlileri, avukat ve müvekkilin öldüklerini belirlerken, ağır yaralı durumdaki I.'nu hastaneye kaldırdı.

Hayati tehlikesinin bulunduğu bildirilen I., ambulans helikopterle İzmir'e gönderildi. E. K.'ın, 2 yıl önce boşandığı I.'nun 3 ay önce yeni bir evlilik yapması üzerine, 2 çocuğunun velayeti için mahkemeye dava açtığı, tarafların bu davayla ilgili olarak adliyeye geldikleri öğrenildi. Mahkemenin, daha önce babada olan çocukların velayetini anneye verdiği bildirildi.

www.habertakimi.com

Alıntı:

---

Mehtap Deniz rumuzlu üyeden alıntı

Avukat ve müvekkiline kurşun yağmuru

Ödemiş İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görev yapan polis memuru M. I.(37), eski karısı E. K. (34) ve avukatı Özcan Akçiçek (36) ile Ödemiş Adliyesi bahçesinde karşılaştı.

Taraflar arasında yaşanan kısa tartışmanın ardından yanındaki tabancasını çıkaran I., avukata ve eski karısına kurşun yağdırdı, daha sonra tabancasını başına dayayarak ateşledi.

Olay yerine gelen ambulans görevlileri, avukat ve müvekkilin öldüklerini belirlerken, ağır yaralı durumdaki I.'nu hastaneye kaldırdı.

Hayati tehlikesinin bulunduğu bildirilen I., ambulans helikopterle İzmir'e gönderildi. E. K.'ın, 2 yıl önce boşandığı I.'nun 3 ay önce yeni bir evlilik yapması üzerine, 2 çocuğunun velayeti için mahkemeye dava açtığı, tarafların bu davayla ilgili olarak adliyeye geldikleri öğrenildi. Mahkemenin, daha önce babada olan çocukların velayetini anneye verdiği bildirildi.

www.habertakimi.com

---

Salihli'de yaşar, Köprübaşı'nda icra ederdi mesleğini, karıncayı bile incitmezdi, mükemmel bir insandı Özcan Abi... Daha 2 gün önce baro odasında çay içip sohbet etmiştik... Yazacak hiçbir şey bulamıyorum, hiçbir şeyyy... :(

MANİSA BAROSU ÜYELERİNDEN Av. ÖZCAN AKÇİÇEK'in 10 HAZİRAN 2009 TARİHİNDE ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI

http://www.barobirlik.org.tr/dosyalar/resimler/3880.jpg

MANİSA Barosuna kayıtlı, Köprübaşı ilçesinde avukatlık yapmakta olan değerli meslektaşımız, 1972 doğumlu, Av. Özcan AKÇİÇEK 10.06.2009 günü, “Mahkemenin verdiği velayete ilişkin hükme dayalı, çocuk teslimini sağlama” mesleki görevini ifa için gittiği Ödemiş Adliyesi bahçesinde,işlemin karşı tarafı olan bir polis memuru tarafından vurularak öldürülmüştür.


Fail polis memurunun önce uzaktan silahla meslektaşımızı vurup, takiben yanına gelerek bilinçli ve kasıtlı şekilde meslektaşımıza tekrar ateş edip, saldırıyı taammüden sürdürmesi ve bu aşamada saldırıyı engelleyebilecek durumda olup müdahalede bulunmayan polis ekibinin anlaşılamaz tutum ve davranışı sonucu, bu değerli meslektaşımızı kaybettik.


Menfur saldırıyı ve olay çıkması ihtimalinin çok açık olduğu ortamda olaya müdahale etmeyen güvenlik görevlilerini şiddetle kınıyoruz.
Saldırıda görevi başında yaşamını yitiren genç meslektaşımıza Allahtan rahmet, tarifi mümkün olmaz acılar içinde kalan, hiçbir zaman yalnız bırakmayacağımız, ailesi, eşi ve çocuklarına ve tüm mesleğimiz mensuplarına başsağlığı diliyoruz.


Değerli kardeşimiz Av. Özcan AKÇİÇEK ile birlikte meslektaşlarımızın uğradığı saldırı sayısı son on yıl içinde 252 oldu ve bu saldırılarda maalesef 16 meslektaşımız da yaşamını yitirdi. Bu vahim tablo, tüm yargı mensupları, güvenlik görevlileri, tüm yöneticiler ve hepimiz için düşündürücü olmalıdır.



Kendi hukukunu uygulama, ceza verme, verdiği cezayı infaz etme düşüncesinin eyleme geçirilmesinde içinde bulunduğumuz ortam her yönüyle cesaretlendirici olmaktadır. Bu ortamın oluşumuna yaşanan ekonomik sorunlar zemin hazırlamakla birlikte, en önemli etken, her fırsatta yargı kurumlarına ve üyelerine yöneltilen çoğu haksız eleştiriler ve beklenen reformların bir türlü yapılamayışıdır. Demokratik yaşamın sürdürülebilmesinin temel koşulu olan Hukuk Devletine ve onu yaşama geçiren, kurucu unsuru olduğumuz Yargıya bütün unsurları ile hepimiz sahip çıkmalı, kollamalı ve korumalıyız.



Türkiye Barolar Birliği ve 78 Baromuzun bugüne kadar taviz vermediği ilkelerine inatla ve inançla sahip çıkmağa devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Son bulmasını dilediğimiz bu saldırıların hiçbir şekilde bizi yolumuzdan, inancımızdan ve hedefimizden saptıramayacağını herkes bilmelidir.




Kamuoyuna saygı ile duyururuz.

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

Özcan çok iyi bir insandı..Hala inanmakta zorluk çekiyorum..

Alıntı:

---

Av.İlkgün Nurlu rumuzlu üyeden alıntı

Özcan çok iyi bir insandı..Hala inanmakta zorluk çekiyorum..

---

Bu tanımadığım kişiye cok iyi biri demenizden yola cıkarak, iyi bir insan olarak bilinmesi ve anılmasından dolayı.
Allahtan rahmet diler mekanının cennet olmasını Yüce Allahtan DUALARIMLA niyaz ederim.

Barolarımız sadece kınama ile mi yetiniyorlar ?

Baroların kınamaktan başka yapacak neyi kaldı ki? Davaya müdahil olsalar ne olacak? Meslektaşımızın ailesinin ücretsiz avukatlığını yapsalar geri mi gelecek?

Bunlar hep politikacılarımızın gazlamasıyla kendini devletten, kanundan ve herşeyden üstün sanan ve adını demokrasi diyerek çarpıtılan hak aramanın yanlış pompalanmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ne demek avukat vurmak? Biz kendi şahsi işimizi yapmıyoruz. Nasıl Danıştay'a saldırdılar, hakimlere savcılara saldırdılarsa zaten mevzuatımızda da yerini bulan; "avukatlara karşı görevi başında işlenen suçların, hakim ve savcılara karşı işlenen suçlar ile aynı kategoride sayıldığını ve buna göre cezanın katbekat arttırılarak tatbik edileceğini" bilmeyenlere bari ben söylemiş olayım.

Biz avukatlar kimsenin adamı değiliz. Kimsenin kölesi hiç değiliz. Köle olmayız, köle de asla kullanmayız! Hukuka ve hukuk adamına saygısız insanlar emin olun hiçkimseye, dine, devlete ama hiçbir şeye saygı duymayacaklarından cehaletlerini de yanlarına alıp yok olacaklardır. Bana kalırsa avukatlara ve tüm hukukçulara ve bu çerçevede doktorlara karşı yapılan şiddet eylemlerinin en ağır derecede cezalandırılmasını istiyorum. Bu toplum en çok ihtiyacı olan hukuk ve sağlık personelini artık bu kadar harcayamaz. Bu konu inanın töre cinayetlerinden dahi ciddi bir konudur. Çünkü töre cinayetleri önce aileyi ilgilendirirken her iki meslek gurubuna yapılan saldırı ise tüm toplumu ilgilendirmektedir.

Davaya bakacak mahkemeye de bir çift sözüm var; Bugün bunu yapan veya yapanın yanına kar kaldığını gören biri hakime de savcıya da aynısını yapar. Bunu asla unutmayın. Bu kişilerin olabilecek en uzun süre toplumdan soyutlanması, "avukatın görevini yaparken sanığın tahrik altında kaldığı" gibi gayri hukuki gerekçelerle cezayı hafifletmemesini öneririm.

Bir dileğim de sanığa CMK avukatlığını hiçbir avukatın kabul etmemesidir. Eh değil mi sen "hukuka ve hukuk adamına saygı duymuyorsun?" o zaman sana hukukçu da yok. E hani savunma hakkı kutsal falanın arkasına saklanılmasın. Çünkü o kutsal savunma hakkını kendi ellerinle öldürdün sen iğrenç SUÇLU!

Bir ricam da cezaevi infaz memurlarına... Hani belki de sohbetler ettiğiniz, cezaevi psikolojisinin içinde bunaldığınız anlarda sizinle şakalaşan, halinizi hatrınızı soran, bir o kadar sizlere saygı duyan ve sizin de sevip saydığını bildiğimiz avukatlar var ya... Onlar sizden şunu rica ediyor; Aynı adalet mekanizmasının zincirlerinden olan hatta üstadınız denebilecek avukatlara karşı suç işleyenlerin ödüllendirilmelerine izin vermeyiniz!

Avukatı 3 kurşunla ayağından vurdular

DENİZLİ’de işyerinden önceki gece 21.00 sıralarında çıkan avukat Emine Devrim Topal (33), annesini ziyaret etmek için Çamlık Mahallesi’ne geldi. Demokrasi Parkı yakınlarına otomobilinden inen Topal’a kimliği henüz tespit edilemeyen bir kişi silahla 7 el ateş ederek kaçtı.

Kurşunlardan 3’ü bacaklarına isabet eden Topal, kanlar içinde yere yığıldı. Hastaneye kaldırılan avukatın sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Saldırganın, avukatı işyerinden çıktıktan sonra takip ettiği anlaşılırken, olayla ilgili azmettirici olduğu iddia edilen bir kişi gözaltına alındı.

Hürriyet

Acil şifa dileklerimizle, geçmiş olsun.

AVUKATA SALDIRIYA 15 YIL HAPİS CEZASI

Tekirdağ'ın Çorlu İlçesi'nde evine hacze gelen avukata taşla vurarak başından yaralayan Süleyman Şakrak, 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçunu işlediği sabit görüldüğünden 15 yıl hapse mahkûm oldu. Kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak anlayan sanık "Oh ucuz yırttık" dedi, ancak 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.

Tekirdağ Barosu avukatlarından Savaş Kayan 17 Eylül 2008 tarihinde alacaklı vekili sıfatıyla Süleyman Şakrak'ın (63) evine icra memurlarıyla birlikte gitti. Evde haciz işlemi yapıldığı sırada Avukat Savaş Kayan dışarıda telefonu ile konuşmaya başladı. Haciz yapıldığını öğrenen sanık Süleyman Şakrak eline büyük bir taş alarak evine geldi. Önceden icra takibi nedeniyle sanığı tanıyan Avukat Savaş Kayan sakin olması konusunda kendisine seslendi. Bunun üzerine sanık Süleyman Şakrak, Avukat Savaş Kayan'ın üzerine yürüyerek elindeki taşla başına vurdu. Sanığın ikinci kez taşla vurmasını engelleyen avukat Savaş Kayan sanıktan şikayetçi oldu. Kayan'a 6 Şubat 2009 tarihinde Adli Tıp Kurumu'ndan verilen raporda avukatın "Hayati tehlike geçirdiği" belirtildi.

Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9 celsede karar duruşmasına çıkan sanık Süleyman Şakrak, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Benim öldürmeye yönelik bir hareketim yoktur. Mağdurum, pişmanım" dedi. Şakrak, "Benim 25 kuruş borcum olsa (hak ettim) diyebilirim. 13 aydır yatıyorum. 33 milyar para oğlum ödemiş. Başımın gözümün sadakası olsun. Pişmanım, tahliyemi talep ediyorum" dedi.

MAHKEME 15 YIL HAPSE MAHKÛM ETTİ

Kararı açıklayan mahkeme başkanı, haciz işlemi sırasında avukatlık görevini ifa eden Avukat Savaş Kayan'ı 'Kasten öldürmeye teşebbüs' suçunu işlediği mahkemece sabit görüldüğünden sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme başkanı, sanığın avukat Savaş Kayan'a karşı "kasten öldürmeye" yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı cezayı 18 yıla, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle de 1/6 oranında indirim yaparak 15 yıla indirdi.

Yüzüne karşı okunan kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak algılayan sanık Süleyman Şakrak'ın "Oh ucuz yırttık" dediği duyuldu. Fakat sanık Süleyman Şakrak 15 ay yerine 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.

SAVCI MÜEBBET İSTEMİŞTİ

Cumhuriyet savcısı mütalaasında sanığın kastının adam öldürmek olduğunun düşünüldüğünü, müdahilin avukat olması ve o esnada icra takibi yapması nedeniyle kamu görevi yaptığını, sanığın silahtan sayılan taş ile adam öldürmeye teşebbüs suçunu işlediği anlaşıldığından Türk Ceza Kanunu'nun 82. maddesi gereğince "ağırlaştırılmış müebbet hapisle' cezalandırılmasını talep etmişti.

haberturk.com

Alıntı:

---

Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı

AVUKATA SALDIRIYA 15 YIL HAPİS CEZASI


Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9 celsede karar duruşmasına çıkan sanık Süleyman Şakrak, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Benim öldürmeye yönelik bir hareketim yoktur. Mağdurum, pişmanım" dedi. Şakrak, "Benim 25 kuruş borcum olsa (hak ettim) diyebilirim. 13 aydır yatıyorum. 33 milyar para oğlum ödemiş. Başımın gözümün sadakası olsun. Pişmanım, tahliyemi talep ediyorum" dedi.


Mahkeme başkanı, sanığın avukat Savaş Kayan'a karşı "kasten öldürmeye" yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı cezayı 18 yıla, duruşmalardaki iyi hali nedeniyle de 1/6 oranında indirim yaparak 15 yıla indirdi.

Yüzüne karşı okunan kararı 15 yıl yerine 15 ay olarak algılayan sanık Süleyman Şakrak'ın "Oh ucuz yırttık" dediği duyuldu. Fakat sanık Süleyman Şakrak 15 ay yerine 15 yıl ceza aldığını öğrenince hayal kırıklığına uğradı.

---

Sanığın savunmasına bakıldığında; Borcu olmadığını, buna rağmen 33 milyar ödediğini, başının gözünün sadakası olduğunu söylemesinin yanısıra fiilin avukat tarafından engellenmesi, sanığın da "öldürme niyetim yoktu" demesi bana samimi gelmediğinden 1/6 indirim yapılmasını doğru bulmadım. Bir insan diğerinin başına taşla neden vurur? Daha fazla saç çıksın diye değil herhalde. Bu nedenle gerçekten de ucuz yırtmış.
Meslektaşımıza ise geçmiş olsun dileklerimle.

Duruşmada savcıya yumruk

Haluk Ziya ATALAY/ İSTANBUL, (DHA)

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki bir çete davasında 7 yıldır tutuklu olan sanık, “Aynı mütalaayı tekrar ediyorum“ diyen Savcı Nuri Ahmet Saraç'a yumruk attı. Hastaneye kaldırılan Savcı Saraç'ın burnunun kırıldığı öne sürüldü.

Ergenekon soruşturmasının yürütüldüğü Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi'nde hareketli saatler yaşandı. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9 yıldır devam eden ”adam öldürme” suçunu işlediği iddia edilen bir çetenin davasında duruşma savcısı yumruklandı. Yargıtay 'ın bozma kararı vermesinden sonra yapılan ilk duruşmada Savcı Nuri Ahmet Saraç, Yargıtay'ın bozma kararından önceki mütalaasını tekrar etti.

Bozma kararının sanıklar lehine olmasına rağmen, Savcı Sara'’ın ikinci kez fazla ceza istemesi 7 yıldır tutuklu yargılanan ve Edirne F Tipi Cezaevinden getirilen sanık Ejder Çetinkaya 'yı kızdırdı. Mahkemenin ara kararını hazırlaması için askerlerin arasında salondan dışarı çıkartılan Ejder Çetinkaya, savcının ön tarafında bulunan sandalyeye basarak Saraç'ı yumrukladı. Duruşma salonuna çağrılan Adli Tabip'in Savcı Saraç'a ilk müdahaleyi yapması sırasında ise seyirciler arasında yer alan Ejder Çetinkaya'nın ağabeyi Engin Çetinkaya da mahkeme heyetine yönelik olarak ”Yeter ulan bu kadar zamandır yatıyorlar” diye bağırdı.

Duruşma salonunda yaşanan bu olaydan sonra ara kararlarını açıklayan mahkeme, ”Duruşmanın bitimi sırasında salondan ayrılmak üzereyken Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'a saldırarak burun ve göz hizasına yumruk atan ve Cumhuriyet Savcıs'nın yaralanmasına neden olan Ejder Çetinkaya hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu” belirtti.

Mahkeme ayrıca ”Yeter ulan bu kadar zamandır yatıyorlar” sözleriyle mahkeme heyetine hakarette bulunan Çetinkaya'nın ağabeyi Engin Çetinkaya hakkında da suç duyurusunda bulundu. Sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme duruşmayı 5 Mayıs 2010'a erteledi.

Olaydan sonra Adliye binasından ayrılan Savcı Saraç'ın tedavi olmak için isminin açıklanmadığı bir hastaneye gittiği öne sürüldü.

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/Son...1165465&PAGE=1

Hacze giderken,polis istenildiğinde polisin gelmesi kanunen zorunlu değil mi.Öyleyse niçin polisle gidilmiyor.Polis para istiyorsa da savcılığa suç duyurusunda bulunmak gerekmez mi.Avukatların,baroların,barolar birliğinin bu yönde kararlı bir tutum sergilemeleri gerekir.