Sayın Commodere çoğunluğun istemediği RTE Cumhurbaşkanı olmasın ve Cumhurbaşkanını halk seçsin buna ne dersiniz ? Harun Bey kızacak buna ama.
(RTE isterse Cumhurbaşkanı olur bunun için bir engel yok, tabi Türkiye'de demokrasi varsa.)
Printable View
Atatürk'e, "şekerli kahve" fıkrasıyla hakaret ettiği iddia edilen İstanbul'un Mimarsinan Belde Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik hakkında, Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açıldı.
TV'lerde yayınlanan görüntülerde, kahkahalar arasında içinde ’çirkin yakıştırmalar' bulunan fıkra anlatan AKP’li Başkan, vatandaşların tepkisini çekti. Ankara'lı avukatlar Efsun Ünal ve Duygu Bahadır da, Başkan Bozgeyik hakkında suç duyurusu yaptı. Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikáyette bulunan avukatlar, Bozgeyik'in, Atatürk'ün hatırasına hakaret ettiğini savunarak, cezalandırılmasını istediler.
ÇÖLAŞAN'IN YAZISI DELİL Avukatlar, Emin Çölaşan'ın dünkü köşe yazısını ve gazete haberlerini delil gösterdikleri dilekçelerinde şöyle dediler: "Atatürk'ün kişiliğini ve O'nun Türk insanı üzerindeki etkinliğini zayıflatacak, hatta yok sayacak beyanlarda bulunmak O'na inanan, O'nu rehber olarak kabul eden kişiler üzerinde doğrudan doğruya bir duraksama hatta bir yıkım yaratabilir. Buna sebebiyet verilmeyecek şekilde hareket edilmesi ve beyanlarda bulunulması da her Türk vatandaşının görevidir."
Ekleme yapıp durmayın ne yazacaksanız yazın salak değiliz anlarız....
Hani söylemedi diyorsunuz ya bakın ne demiş...
Büyükçekmece'nin Mimar Sinan Belde Belediye Başkanı AKP'li Cuma Bozgeyik, Yunanistan gezisi sırasında anlattığı Atatürk ile ilgili fıkranın maksadını aştığını söyledi. Bozgeyik, "Bu gezide anlattığım fıkranın son cümlesi maksadını aşan bir söylem olmuştur. Son derece üzgünüm" dedi.
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/gost...spx?id=6058204 adresine girerseniz gözlerinizle görür kulaklarınızla duyarsınız...
Hak hakkın yanında olmaktır unutmayın.... Şaklabanların takkiyecilerin yanında durursanız onlara benzersiniz zamanla...
Commodore üslubuna dikkat etmelisin bu şekilde hitap etme hakkın yok bana. Bana özel mesaj yolu ile bunu belirtebilirdin deil mi ? Ben bana yazılan cevaplara yanıt veriyorum nasıl ve kaç defa cevap vereceğim de seni ilgilendirmez.
Kişisel meselelerde Özel Mesaj sistemini kullanalım !!!!!!!
Bu kadar geyik yetmez mi? Bilmiyormusunuz ki bu istasyondan tren kalkmaz. Hem ben bu iktidara mensup değilim diyeceksin, hem 28 şubattan bahsedeceksin vs.vs. Ata'ya, laikliğe,cumhuriyete küfrettirmemeyi baskı olarak göreceksin.
De heydiiiii.........
Üslupla ilgili uyarıda bulunmadan önce kendi üslubunuzu gözden geçiriniz. Size "siz" "sayın" diye hitap edenlere karşı hitap şeklinize bakınız, ondan sonra başkalarının üslubunu değerlendiriniz.
Bu arada iletilerinizi değiştirmek için de uğraşmayın, yazım hatası varsa biz anlar ve hoşgörü de gösteririz; eklemek istediğiniz birşeyler varsa yeni ileti yazınız ki öncekileri anlamsız kılmasın, havada bırakmasın; yok hayır çıkarmak istediğiniz cümleler varsa gene uğraşmayınız, orjinal halleri sistem tarafından otomatik olarak kopyalanmaktadır.
Çarpıtmayın Fırat Bey ben hiç öyle bir şey söylemedim. Benim ne söylemek istediğimi siz anladınız da işinize gelmiyor açıkça bunu yazamıyorsunuz ve ilginç yorumlar yapıyorsunuz.
Milletin değerlerine saygılı olacaksınız, halkın iradesine saygılı olacaksınız ve demokrasi'ye inanacaksınız. Sizin eleştiriye tahammülünüz yok, sizin gibi düşünmeyelenlere verdiğiniz tepkiler hep böyle mi ?
Fırat Bey siz belli kalıplar ezberlemişsiniz ve insanları da o kalıplara sokmaya çalışıyorsunuz ama ben o kalıba girmem. Hem AKP'yi eleştiririm hem de sizin yorumlarınızı eleştiririm. Hem 28 Şubat'ı eleştiririm hem de AKP'yi eleştirirm.
Demokrasi'ye inanın Fırat Bey.
hadi bir de şu AKP eleştirinizi bir görelim. AKP zihniyetinin toplumu "inançlı" inançsız" diye nasıl böldüğünü, bürokrasiyi nasıl baskı altına aldığını, devlet içinde nasıl kadrolaştığını, Ali Diboları, Unakıtanın mısırlarını,Cargilleri,B-2 yasasını,Kıbrısı nasıl verdiğimizi, memleketin hükümetin başı tarafından nasıl pazarlandığını ( bu kendi ifadesidir) PKK ile Barzani ile ABD ile gizli pazarlıkları bir anlatın bakalım. Sonra da bu gün başbakanın 8 Mart Kadınlar günü dolayısıyla yaptığı konuşmayı bir dinleyin bakalım.
Hadi bakalım, görelim sizi.
T.C. YARGITAY
4.Hukuk Dairesi
Esas: 1994/6361
Karar: 1995/4352
Karar Tarihi: 23.05.1995
ÖZET : Oysa, ileri sürülen sözlerin davalıya ait olduğunun benimsenmesi durumunda matufiyet iki yönlü gerçekleşmiş olur. Birincisi, doğrudan kişilik haklarına saldırıdır: Atatürk`ü benimsemek zina ürünü olma gibi yorumlanmıştır. Toplum için söylenen sözler bakımından bireylerin dava açamamaları, o toplumun küme niteliğiyle ilgilidir.
(743 S. K. m. 24) (2709 S. K. m. 176) (818 S. K. m. 49)
Dava: Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine ilişkin hüküm davacı tarafından her ne kadar duruşma istekli olarak temyiz edilmiş ise de HUMK`nun 3156 sayılı kanunla değişik 438. maddesinin birinci fıkrası ve ek 2. maddesi hükümlerince duruşma isteğinin reddine ve incelemenin kağıtlar üzerinde yapılmasına oybirliği ile karar verildikten temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
Karar: Davacı, davalının bir kısım milletvekili ile birlikte Atatürk`e suikast planı yapanların itibarlarının geri verilmesini sağlamak amacı ile TBMM`ne önerge verdiğini, davalının bu önergeden sonra 24.2.1994`deki basın toplantısında "Selanikli biri benim atam olamaz. Ben veled-i zina değilim; ( benim babam Batumlu Mustafa Kemal ) kendini kanunla Türk atası ilan etti" biçimde sözler söylediğini basın organlarından öğrendiğini; böyle bir davranışın kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu bildirerek davalının manevi tazminatla sorumlu tutulmasını; kınanmasını ve kınamanın yayın yoluyla duyurulmasını istemiştir,
Davalı, basın organlarında görülen yayının doğruyu yansıtmadığını; belirtilen sözleri söylemediğini; o nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacıyla Atatürk arasında nesep bağı bulunmaması ve yansıma yoluyla kişilik haklarının zedelenmesi dolayısıyla davalının sorumlu tutulmaması ilkesi gereğince dava reddedilmiştir.
Oysa, ileri sürülen sözlerin davalıya ait olduğunun benimsenmesi durumunda matufiyet iki yönlü gerçekleşmiş olur. Birincisi, doğrudan kişilik haklarına saldırıdır: Atatürk`ü benimsemek zina ürünü olma gibi yorumlanmıştır. Toplum için söylenen sözler bakımından bireylerin dava açamamaları, o toplumun küme niteliğiyle ilgilidir. Olayda büyük Türk Ulusu ve onun bireyi olma söz konusudur. İkincisi Atatürk`e yönelen sözler dolayısıyla kişilik haklarına saldırıdır. Atatürk`ün doğum yerinin Selanik olması ve kendisini kanunla Ata ilan etmesi, küçültücü bir olgu olarak ele alınmıştır.
Anayasa`nın 176. maddesi gereğince başlangıç kısmı, Anayasa metni kapsamındadır. Başlangıç kısmının üç, on ve onbirinci paragrafları şöyledir: Anayasa, "Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk`ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O`nun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet ve S. sine emanet ve tevdi olunur."
Anayasa, bayrakta olduğu gibi Atatürk`ün Türkiye Cumhuriyetindeki yerini belirlemiş; Türk evladı ile bağlantısını kurmuş ve O`na karşı görevlerini ise vatan ve millet S. sine emanet etmiştir. Böylece Anayasal bağlantıyla ve yukarıda açıklanan nedenle davacı, Atatürk konusunda aktif husumet ehliyetine sahip olmaktadır. Öyleyse isteği incelenmelidir.
Yerel mahkemece, bu düzenleniş ve doğrudan davacının kişilik haklarına saldırının varlığı gözetilmeksizin davanın, aktif husumet yokluğu nedeni ile reddedilmiş olması, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, gösterilen nedenlerle ve oyçokluğuyla BOZULMASINA, 23.5.1995 gününde karar verildi.
2 saat önce ayrılmıştım bilgisayarın karşısından, bakıyorum hala aynı istasyondasınız.
Bu istasyondan tren geçmez demiş bir arkadaş. Ben geçer diyorum. Hızlı tren geçer , sonucu malum...
Bu tartışma gereksiz uzamış. Siz ne derseniz, ne anlatırsanız anlatın. Ya anlamamazlığa verilir, ya en iyi savunma hücumdur prensibi ile ona buna anlamsız sözler söylenir, ya önce yazılan sanki karşı taraf aptalmış gibi silinir, ya da ben öyle demek istemedim diye takiyye yapılır.
Hem cemaatlere, tarikatlara övgüler düzülür, ondan sonra demokrasi havarisi kesilinir. Yahu o övdüğün tarikat lideri müridine şuna oy vereceksin derse o mürit gözü kapalı şeyhinin işaret ettiğine oy verir mi vermez mi diye sorulduğunda, bir de karşıdakine demokrasi dersi vermeye kalkılır.
Bu istasyondan demokrasi treninin geçtiğini sanmayın, o trenin malum son durağı bellidir. Bu demokratların?!! demokratik sövgülerine bugün demokrasi adına tepki vermezseniz, yarın uyandığınızda demokrat demokrat şeriate vardığınızı görürsünüz. Onlar için demokrasi hep nalıncı keseridir, hep onlara demokrasi... Ama eleştirmeye kalktın mı cuntacıdan tut her şey olursun.
Sn. kayseri sizin istasyon malum son duraktan evvelki kaçıncı istasyondur. Onu açık açık söyleyin, korkmayın. Ama bizi de salak yerine koymayın...
Gerçek dindarlarla, içinde Allah korkusu olanlarla aynı saftayız, eleştirdiğimiz sözde dindarlar, dinciler. Siz bunca açıklamaya rağmen neden onları savunma gereği duyuyorsunuz, onu da söyleyin hele. Lafı kıvırtmayın Allah'tan korkun , bir kere de içinizden geçeni dosdoğru söylemeyi becerin...
Şimdi siz gene kızacak,ordan burdan bulduğunuz yazıları buraya ekleyerek ortalığı karıştırıyorsunuz diyeceksiniz ama ne yapalım çok güzel yazıyor bu yazarlar.Hem sizin de beğendiğiniz yazarlar,beğendiğiniz yazılar vardır eminim,siz de ekleyin biz de okuyup yorum yapalım.Neyse lafı fazla uzatmadan o beğenmediğiniz ucuz (!) yazılardan birini de ben ekleyeyim...
Kimsiniz siz?
Ne hale getirdiniz bizi böyle ?
Evet sorum bu .
Niye mi soruyorum?
Sizin kim olduğunuzu anlamıyorum da ondan.
Buralı değilsiniz ondan eminim,ama nasıl buralı gibi sattınız kendinizi?
Şu "Büyük Ortadoğu Projesi" ile geldiniz geleli ülkenin ayarını bozdunuz.
Evet, siz de haklısınız :
Sizin gelişiniz de,ülkenin eksiklikleri ,hataları üzerinden güttüğünüz siyasetiniz de aslında sizin değil sizden öncekilerin eseri.
Doğru söylüyorsunuz,yolsuzluk sizin eseriniz değil.
Ama alasını siz yaptınız.
Doğru söylüyorsunuz ,tek takiyyeci siz değilsiniz ,sizden öncekiler de laik takiyyecilerdi,yalandan Atatürkçülerdi .
Ama onlardan öğrendiklerinizi en vahşi bir şekilde uyguladınız.
Doğru söyüyorsunuz,kadrolaşma sizin icadınız değil.
Ama sizden öncekiler rejim değiştirmek için değil,partilerini kuvvetlendirmek için yapmışlardı.
Siz ülkenin temeline dinamit diye yaptınız.
Daha neler var sayılacak ama tek bir söz yeter size.
Kötü niyetlisiniz.
Zengin fakir ayırtetmeyeceğiz dediniz kendi zenginlerinizi yaratmak adına milleti daha da fakirleştirdiniz.
Türk,Kürt ayırtetmeyeceğiz dediniz dışarıdaki ağabeyileriniz öyle istiyor diye ,ülkenin doğusunu batısına ,batısını doğusuna düşman ettiniz.
Alevi,Sünni ayırtetmeyeceğiz dediniz yine yalan söylediniz.
Yegane korkunuz orduyu susturmak için Türk askerinin başına çuval geçirtip, dünyaya rezil ettiniz.
O ordu sizin ordunuz değil miydi?
O her gün can veren fidanlar sizin ordunuzun şehitleri değil mi?
Bitmiş bir terörü içerideki politikayı kazanma uğruna nasıl canlandırabilme riskini aldınız?
Göz göre göre geldiğini, nasıl dur demekten imtina ettiniz.
Evet,imtina ettiniz.
O çocuklara yazık değil mi?
İşte bu yüzden soruyorum kimsiniz diye ,sizin kim olduğunuzu anlamıyorum diye.
Ülkenin hangi kurumu varsa,milletin gözünde rezil etmek için herşeye gözyumdunuz.
Kimler kurban gitti ,kimlere kıydılar bu dönemde?
Ne hale getirdiniz bizi böyle ?
İşte bu yüzden sizden öncekilerden çok daha tehlikelisiniz.
Ve işte bu yüzden sizden önce kaybedenlerden çok daha kötü kaybedeceksiniz.
Biraz tarih okuyun anlarsınız.
Menderes göndermesi yapmıyorum.
Menderes kendisine yapılan haksızlıkla milletin gönlünde mazlumdur.
Menderes'e yapılan haksızlık kasıtlı yapılmıştır.
O'nun siyaseti, ondan sonra daha da kuvvet kazansın diye zulüm görmüştür.
O'nu asanlar,12 eylül darbesini yaptıranlarla ya da bayram değil seyran değilken "Türkiye eyaletlere bölünsün" diyenlerle,dedirtenlerle aynı kişilerdir.
Irak'ı da onlar işgal etmiştir.
Siz Menderes gibi mazlum olarak hatırlanamayacaksınız.
Siz lanetle anılacaksınız.
Bu ülkeyi rezil eden,onurunu çiğneten,bölünmenin,parçalanmanın eşiğine getiren soyguncular taifesi olarak milletin nefretiyle hatırlanacaksınız.
Özal'a çok kızan vardı.
Yolsuzluklar,usulsüzlükler,vurgun onun döneminde aldı başını gitti diye.
Ancak Özal ne kendi döneminde ne de sonrasında rakipleri tarafından bu ülkeye ihanetle suçlanmadı.
Siz suçlanıyorsunuz.
Çıtınız çıkmıyor.
O suçlamalara çıtınız çıkamadıkça,millet korkunuzu görüyor.
Korku kokuyorsunuz.
Burnu kırılıyor milletin bu korku kokusundan.
Milletin aklına birer çivi gibi çakılıyor sizin ile ilgili söylenenler,cevapsızlığınız,sorulan sorulara cevap vermektense yaygara yapmanız ,bağırıp, çağırmalarınız.
İşte bu sebepten kaybedeceksiniz.
İşte bu sebepten lanetleneceksiniz.
Gerçekten de final yılı bu yıl .Hatta final ayları artık.
Korkuluk misali dik duruyorsunuz hala .
Dedim ya,güçlü duruşunuz da korkunuzdan.
Bağırmanız ,estirip gürlemeniz,saldırganlığınız pamuk ipliği ile bağlı iktidarınızdan.
O ip koparsa başınıza nelerin geleceğini,hangi mahkemelerde kaç yıl sürüneceğinizi biliyorsunuz.
Tabi bu dönem içinde size biyat etmiş ,sizinle birlikte soyguna ,zulme ortak olmuş,hizmetinizi görmüş,kalemini sonradan satmış ya da anasından satılık doğmuşlar da aynı telaşta.
Paçalar tutuştu.
Öyle olmasa cumhurbaşkanlığı seçiminden önce erken seçime gitmez miydiniz?
Halk yalanlarınıza, riyanıza itibar ediyor görünseydi anketlerinizde -açıkladıklarınız değil, asıl anketlerden bahsediyorum,şu başaşağı çakıldıklarınızdan bahsediyorum -erken seçime gidip yine tek başınıza gelip sonra istediğinizi Çankaya 'ya çıkarmak istemez miydiniz?
Korku kokuyor korku ,siz de alıyor musunuz kokuyu?
Demek ki beyler yolun sonu görünüyor.
Son bir kaç ay.
Gemi batıyor ,önce fareler terkeder misali bakalım hangileriniz Çankaya'ya kaçmaya çalışacak?
İçerideki kavga da ondan değil mi?
Ama orada da rahat yok ki ?
Bak ne diyor?
"Çıksan da indirip yargılayacağım"
Hesap öbür dünyaya kalmayacak diyor yani.
Bence size söylenmiş en iyi söz de budur.
Ahirette de veremeyeceğiniz hesabı buradan sormaya başlayacaklar.
Nasıl çaldın,nasıl soydun ,milletin malını kimlere peşkeş çektin?
Bu yağmanın boyutu ne kadar?
Ne kadarı senin cebine girdi beyefendi?
10 milyar dolar?
20 milyar dolar?
Milyon değil milyar dolar !
Sonra nasıl paylaşım kavgasına girdiniz?
Sonra nasıl, kim daha fazla aldı kavgasına tutuştunuz da aranız açıldı ,bozuştunuz,bölüşemediniz yağma malını?
Sadakat, sadakat, sadakat yeminleri bunun korkusu mu ?
Bak biz barıştık,aman iktidarı kaybetmeyelim,sonra hesabını veremeyiz ,aman iktidarı kaybetmeyelim,devamı gelsin yemini mi ?
Herşey nasıl açık,seçik değil mi artık?
Demokrasi yalanları bitti,Avurap Birliği palavrası tükendi,külhanbeyi pozları günışığına çıkınca kağıdını yaktı.
Evet, artık iki kere iki dört.
Çankaya'yı ele geçiremeyecek,seçimlerde kaybedeceksiniz.
Yerinize gelecek olanlara ise üzülüyorum.
Sizin mahvettikleriniz yeniden düzeltmek için o kadar çok çalışmak zorunda kalacaklar ki.
Sonra bu halka üzülüyorum.
Sizin çaldıklarınızı yeniden kazanmak için öylesine bedeller ödeyecekler ki .
Ve yeniden bir olmak için öyle sınırlar aşmak gerekecek ki .
Ne diyeyim size ?
Kimsiniz siz ?
Ne hale getirdiniz bizi böyle ?
kck
(Kerimcan Kamal)
En üzüldüğüm nokta ne biliyormusunuz? Kendin söyle kendin işit usulü, bizler zaten kendimizi okuyoruz. Onlar biz duymuyor, görmüyor, okumuyor. Biz de onları.
Sanırım marifet o kitleyi akıllandırmaktan ve doğru yola getirmekten geçiyor.
Yoksa kendimizi okumuş etmişiz ne yazar. yalnızca içimizi boşaltmış, öfkemizi kusmuş oluruz.
Doğdukları andan itibaren hurafelerle yetiştirilen, gözleri baştan kapatılmış insanlar güruhuna nasıl ulaşabiliriz?
Onlardan uzaklaşarak bunu başaramayız. Sadece kızgınlığımızı dillendirmeyelim. Çare üretelim.
Sn. Harun siz benimle ilgili yargılarınızı yazın madem bana inanmıyorsunuz neden benden cevap bekliyorsunuz ki ?
"Gerçek dindarlarla, içinde Allah korkusu olanlarla aynı saftayız, eleştirdiğimiz sözde dindarlar, dinciler." demişsiniz bu cümlelere de karnımız tok artık asıl amacınızın söyleyin bu cümlelerin arkasına gizlenmeyin.
"ya önce yazılan sanki karşı taraf aptalmış gibi silinir, ya da ben öyle demek istemedim diye takiyye yapılır." demişsiniz. Takiyye nedir'e örnek olarak sizin yazılarınızı veriyorum.
Tarikatlara cemaatlere saldırı yapan insanları Tarikatcı, Cemaatçi ve diğerleri diyerek sınıflara ayıran sizsiniz ben de buna tepki vermiştim iyi de yapmışım. Meclis'i şekillendiren oyları beğenmeyip bu oyları tarikat veya cemaat oyları diye nitelendirmiştiniz bunu hemen unutmuşsunuz.
Tartışma gereksiz uzamış haklısınız Sn. Yahya bunun sebebi de sizin karşıt görüşlere tahammül edememenizdir. Tahammül etmelisiniz ve saygı da göstermelisiniz. Beni yargılayıp belli bir kalıba sokup önyargı ile yaklaşmak gerçeklerden kaçmaktır.
Sn. igk,
Sizinle tamamen aynı fikirdeyim. Forumda yanıt veren arkadaşlar da bu düşünceyi gözönüne alarak yanıt vermişler, kimi yasal dayanaklarla, kimi fikirleri ile, kimi alıntılarla üyeye meramını anlatmaya çalışmışlar. Ancak sizin de belirttiğiniz gibi doğdukları andan itibaren hurafeler ile yetiştirilmiş insanlara, burada forumlar yoluyla ulaşabilme imkanı ne yazık ki yok. Yanlış yapan birileri eleştirilince, bu eğer kendi düşüncelerinde biri ise, bunu hemen yanlış yapana değil dine eleştiri olarak algılıyorlar. Çünkü din onlara böyle öğretilmiş. Koşulsuz biat ve itaat onları eğitenlerin istediği...
Düşünceleri ne olursa olsun, bu insanlar bu ülkenin insanları... Komşumuz, köşedeki bakkal, durakta yanyana otobüs beklediğimiz öğrenci, okulda öğretmen. Etten, kemikten bizim insanımız.
Ne yazık ki; uzun yılların hatalı ve kasıtlı politikaları sonuç olarak bizi bizden uzaklaştırıyor. Sonuç kıyasıya kavga, cepheleşmeler olarak kendini gösteriyor. Bu site, bu forumlar aslında ülkemizin de genel halinin bir anlamda yansıması. Bizler internet kullanabilecek ekonomik ve teknik imkanlara sahip insanlarız, bu imkanlara sahip olamayan, ulaşılamayan daha derin sosyolojik katmanlarda neler oluyor, düşüncesi bile ürkütücü... Bu sadece laik-antilaik cepheleşmesi, ya diğerleri?!!
Gün geçtikçe toplum olarak binlerce parçaya bölünüyoruz, birileri de uzaktan ellerini ovuşturuyor. Yazık, çok yazık...
Ve ben hala Kayseri'deki istasyondan bir AKP eleştirisi bekliyorum. Heyhat Ajdar' a taş çıkartan ne başı ne sonu belli cümleler, sataşmalar sürüp gidiyor.
Size son bir şey diyeyim mi ?
Sizin gibiler yüzünden Din'inden de soğuyacak bu millet.
Fırat Bey siz Kayseri'deki İstasyondan AKP eleştirisi beklemeye devam edin.
Ajdar benzetmesini size iade ediyorum kişisel sataşma yapmayın kişisel mesaj için bana özel mesaj yazın. Benimle ilgili kişisel bir eleştiriniz varsa buyrun karşılıklı konuşalım gerekli cevapları veririm merak etmeyin.
Bu başlık altında ve forum'da yazdığım son mesajdır. Ben gidiyorum sizi baş başa bırakayım siz devam edin.
uyukyaylasi@hotmail.com
Allah'a emanet olun...
Okudum okudum şaşırdım bir kere daha okudum. Özellikle birisinin sabrına hayran kaldım. O alıştığımız uslubunu bu kadar yumuşak kullanması beni şaşırttı. Ayrıca tartışıldığında aradaki farkın anlaşılamayacağı gibi de bir durum yaratılmış.
İstasyona bakınca aslında hiç bir şey demediğini ikaz edilmesine rağmen üye iletilerini alıntı yapıp altına iki satır karaladığını ve bununda içi boş olduğunu görüyoruz.
Televizyondan yayınlanan kendisinin kabul ettiği be özür dilediği bir konuda bu zat olmamıştır yalandır diyebiliyorsa gerçeklere bakış açısı zaten bellibirisiyle konuşmaya çalıştığımız ortadadır.
Sayın tren istasyonu anlamsız bir şekilde ' demokrasi ' 'cumhuriyet' ve ' halkın iradesine saygılı olunmalı' gibi erdemli cümleleri Atatürk'ün ' Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir !' sözleriyle pekiştirmek isterken tam bunun aksini yapanları bunlarla savunmaya çalışmıştır. Kör halkın lideride kör olursa hepsi aynı çukura düşer in tipik bir örneği... Farkında değil ki zaten Cumhuriyet için demokrasi için egemenlik için bu kişilerin gitmesi lazımdır iktidardan. Hiç bir şey üretmeden sadece tüketen bir insan zihniyetinin temsilcisidir istasyon. Bir satır yazarak muhteşem bir şey yazdığını sanan cehaletten doğan cesaretin örneği.
Demokrasi ve cumhuriyet birbirini en güzel tamamlayan kavramlardır. Laikliğin olmadığı şerri hukukun olduğu yerde demokrasiden bahsedilemez. Dolayısı ile Cumhuriyetin bir ayağı eksik kalır bu tip yönetimlerde. Kul olmak reaya gibi yaşamakta yoktur demokrasilerde. Birey olmak birey olmanın yetki ve sorumluluklarına katlanmak ve kullanmaktır. Halkın kendi kendisini yönetmesi demek bir şekilde şeriat istemesi durumunda olması demek değildir. Çünkü şeriat demokratik bir rejim değildir. Dine dayalı bir hukuk sistemidir ki bu demokrasi ile bağdaşmaz. Ama istasyonun bunu anlamasını beklemeninde safdillik olacağı kesindir.
Dördüncü senesini dolduran mevcut hükümet bu açıdan irdelendiğinde laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olan TC nin altını her şekilde oymaya çalıştığı açıkça gözükmektedir. Bu yolda gerçekten dindarların duyguları sömürülmekte faşist bir baskı uygulanmakta sansür getirilmekte yeşil para akışını hızlandırmakta ülkeyi peşkeş çekmeye çalışmaktadır. Bu arada da TSK dan gelecek sert tepkileri kendilerinin bile hiç istemediği AB arkasına sığınarak engelledikleri gün ışığı gibi ortadadır. Ne acıdır ki TSK demokrasiye en bağlı kurum konumuna gelmiştir. TBMM sinin ciddiyet ve itibarı AKP grup toplantıları ile sona ermiş şak şak tak tak sesleri arasında üçüncü sınıf üvertüre dönmüştür.
Belediye başkanının Atatürk e yaptığı büyük terbiyesizliği savunan istasyon kendisini 'ajdar' a benzetilmesine tahammül edememiştir. Şekerli kahve yi çok sevdiklerinden olacak ajdar ağır gelmiştir kendilerine... Aklı başında hiç bir Türk bu densizliğe sessiz kalamaz. Bunu savunmak için hayal aleminde yaşamak gerekmekte beynin yıkanması gerekmektedir. Bunu da maalesef görüyoruz.
AKP hakkında hiç bir eleştiri yapamazsınız sayın istasyon çünkü koyu bir taraftarsınız gözünüz kulağınız bağlanmış gibi hemde... Armudu size ayva diye yediriyorlar 'harika bir armut ' diyorsunuz. Gaflet uykunuzdan uyandığınızda geç olacak. Tüm söylemlerinizden bu partiye çok yakın olduğunuz açıkça anlaşılmasına karşın inkar etmeniz partinizin yazılı olmayan temel ilkesine uygundur. Parti genel başkanınız ve yakınındakilerde aynı taktiği uygulamaktadır. Malum 2002 seçimlerinden sonra ilgili kişi '' ben gelişerek değiştim'' başbakanlığının 4. yılında ise '' ben hiç birzaman değişmedim. İslami fikirler değişmez.' diyerek saz arkadaşları ile birlikte....
Oy farfara Farfara ..
Ateşte düştü şalvara...
Ayşe de Fatma Dostum var
ÇALKALA YAVRUM ÇALKALA
diyip çalkalayıp takkiye yapmaktadır. Aynı sizin gibi....
Ulu önder Atatürk ' Laikli Adam olmaktır.' der. RTE '' Müslüman olan laik olamz ben müslümanım laik değilim '' der. İki sözün bileşkesi RTE nin adam olmadığı sonucunu doğurur. Bu kişi mi CB olacak...
Bu dinci kesimin bir silahı daha var son günlerde tıpkı istasyonun yaptığı gibi... ' Atatürk laikklik cumhuriyet diyip durmayın bunlarla baskı yapmayın sanki bunlara saldırı var...' söylemi.. Böyle diyerek yavuz hırsızı oynamaktadırlar ve maalesef bir sürü aydın bunlara kanmaktadır. Bunların konuşulmaması anımsanmaması soğutulup unutturulması için baskıdır aslında bu Demek istedikleri ' Bu konuları biz uyutup yok edeceğiz ne demeye gündeme getirip can sıkıyorsun' dur. Anlayana tabiiki.
Ulusal hiç bir değerini savunamayan bu hükümetin başındaki şahsın dediklerini anımsayalım mı sayın istasyon... Bu yazı uzun oldu ötekinde yazayım...
Politikada medeniyetçiliği,ilericiliği sömürmek güçtür. Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine bağlılığından söz eden.bu sayede çıkarını sağlamak isteyen adamın foyası da,boyası da kısa zamanda belli olur.
Çünkü ilericiler genel olark aydın kişilerdir.
Gerçekten medeniyeçlileri sahtelerinden ayırt etmesini bilirler ve ikincilere yüz vermezler.
Bu itibarla kurnaz demagoglara ATATÜRKÇÜLÜKTE pek iş yoktur.
Bir süre çevrelerini altabilseler de önünde sonunda ne mal olduklarının meydena çıkacağından korkarlar.
Gericiliği sömürmek ise, hitap edilen kitle saf ve bilgisiz olduğundan,çok daha rahat,çok daha kolaydır.
Yobazlar halkımızın okumasını neden istemezler?
Latin harflerine,arı Türkçeye,laikliğe ve bütün devrimlere neden düşmandırlar?
Neden söz ve yazı hürriyetlerine karşıdırlar?
Vicdan hürriyeti,düşünce hürriyeti dendi mi neden birtakım mantık oyunlarına kalkarak çoğunluğun azılığı kayıtsız şartsız ezebileceği gibi demokrasiye yüzde yüz aykırı gülünç bir tezle ortaya çıkarlar?
Bütün bu neden'lerin nedenini biliyoruz.
Çünkü sömürgen yobazın dayandığı kitle yeter dercede aydınlatılmamıştır'
Olayları kedi kafasıyla eleştirp bir yargıya varmak gücünden yoksundur.
Bu koşullar sürüp gitiği sürece sömürgen yobazın keyfi yeridedir.
O,iktidara kim gelirse gelsin,bir kolayını bulup ona sığınacak ve ''yurt sevgisi'',millet sevgisi''gibi kutsal duyguları kedine siper ederek işini yürütecektir.
Fakat bu çaba boşuna değildir.
Çünkü sömürgen yobazın bir başka kaygısı da ne mal olduğunu bilenlere karşı tuzaklar hazırlayıp onlardan kurtulmaktır.
Sömürdüğü saf insanlardan korkusu olmasa da iyi niyetli bir iktidarın bir gün bu duruma tahammül edemeceğini düşünür.
Bunun için önüne çıkana rasgele saldırır.
Yurdumuzu sefaletten,vatandaşı bilgisizlikten kurtarmak,hayat seviyelerini yükseltmek uğruna nefes tüketen gercekten önlemek isteyen aydınlara leke sürmeye çalışmak sömürgen yobazın her zaman kulnandığı bir yöntemdir.
47 YIL Önce yazılmış Nadir Nadi yazısı.
(Cumhuriyet,30 Temmuz 1960)
böyle insanlar olduğu sürece bu ülke daha da olduğu yerde sayar..ilerlemek için daha çok çalışmalıyız ve böyle insanlara tepkımızı sonuna kadar göstermeliyiz..
Şekerli kahve fıkrasına 3 yıl hapis isteniyor
Atatürk’le ilgili ‘şekerli kahve’ fıkrası anlatan Belediye Başkanı Bozgeyik’e, “Atatürk’e sövdüğü” gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
Mimar Sinan Belde Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik Bozgeyik hakkında açılan “şekerli kahve” soruşturması tamamlandı. Boygeyik, bir gezi sırasında otobüste mikrofonla Atatürk fıkrası anlatmış, bu sırada çekilen video görüntülerinin bir televizyon kanalında yayınlanması üzerine Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma açılmıştı.
Soruşturma sonunda savcılıkça hazırlanan iddianamede, Bozgeyik’in anlattığı belirtilen Atatürk hakkındaki fıkraya yer verilerek, söz konusu fıkranın “hakaret unsurları içerdiği” ifade edildi.
İddianamede, Bozgeyik’in, “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1. maddesi” uyarınca, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret ettiği ve sövdüğü” gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.
Cuma Bozgeyik’in, önümüzdeki günlerde Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına başlanacak.
Bozgeyik, olayın ortaya çıkmasının ardından, AK Parti’den ihraç edilmişti.
NTV