Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne?https://www.hukuki.net/images/icon_Smile_approve.gif
4.Murat
Printable View
Bağdat'ı almaya çalışmak, Bağdat'ın kendisinden daha mı güzeldi ne?https://www.hukuki.net/images/icon_Smile_approve.gif
4.Murat
Aç kaldım,susuz kaldım,hain karanlıktı gece,
can suskun can garip can paramparça
ve klepçede tütünsüz kaldım,terketmedi sevdan beni
SEVDAN BENİ
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...
AHMED ARİF
Şiirin doğrusunu yazdığınız için sağolun meslektaşım.....
Gülümseme
Genç kız üzgün görünen yabancıya gülümsedi. Adam kendini daha iyi hissetti.
Geçmişte bir arkadaşının yaptığı bir iyiliği hatırladı ve ona bir teşekkür mektubu yazdı.
Bu mektup arkadaşının öyle hoşuna gitti ki yemek yediği lokantada iyi bir bahşiş verdi.
Bu bahşişin miktarına şaşıran garson, paranın bir kısmını yolda gördüğü fakire verdi.
Fakir adam çok sevindi; çünkü iki gündür ağzına bir lokma koymamıştı. Yemeği bittikten sonra kaldığı izbe odaya gitmek üzere yola koyuldu. Yolda soğuktan titreyen bir köpek yavrusuna rastladı ve onu alıp eve götürdü. Soğuktan kurtulup başını sokacak yer bulduğu için köpekçik çok mutluydu.
Gece evde yangın çıktı. Köpek yavrusu havlamaya başladı. Bütün ev halkını uyandırana dek havladı ve böylece bütün ev halkı kurtuldu. Kurtulan çocuklardan birisi büyüdü ve cumhurbaşkanı oldu.
Bunların olmasını sağlayan ise bir kuruşa bile mal olmayan masum, sıcak ve içten bir �GÜLÜMSEME� idi.
Uzaklarda bir köyde kocasi, çocugu dogmadan ölmüs tek besina yasayan hamile bir kadin, dagda buldugu yarali bir gelincigi kendisine arkadas olsun diye beslemeye baslar.
Gelincik, kadinin yanindan hiç ayrilmaz, oldukça uysallasir. Bir kaç ay sonra kadinin çocugu dogar. Tek basina tüm zorluklara gögüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadir. Günler geçer ve kadin bir gün bir kaç dakikaligina da olsa evden ayrilmak ve yavrusunu evde birakmak zorunda kalir.
Gelincikle bebek evde yalniz kalmislardir. Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir. Eve girdiginde ilk gelincikle karsilasir ve agzindaki kani görünce çildirmisçasina gelincige saldirir ve onu oracikta öldürür. Tam o sirada içeriden bir aglama sesi duyulur. Anne odaya yönelir.
Ve odada bebegin besiginin yanindaki parçalanmis yilan onu hayrete düsürür.
dolduk be, dolduk be,
sarardık be solduk be
ula biz bu ÜLKEYİ
SOKAKTAN MI BULDUK BE
Seni beklerken bozguna uğradı karanlıklar,
Nefesim sığmadı göğsüme,
Sonsuzluğa vardı gözlerim,
Ve görmedi sonrasını...
ASK VE AYAKKABILAR
Asklar da ayakkabilar gibidir...
Bazilari çamur yagmur, toz toprak kar buz gibi her türlü "kötü
hava" kosullarina dayaniklidir.
Bazilari ise ummadiginiz kadar kisa zamanda çabucak "yamulur"
ilk yagmurlu havada "alti açilir" veya güzel havalarda bile "iki
günde bozulup" gider.
Asklari da ayakkabilar kadar "itinayla" seçmezseniz, tipki
ayaginizda oldugu gibi yüreginizde NASIR olusabilir.
Dar gelen bir ayakkabiyi sadece tarzini begendiginiz için "zamanla
açilir" diyen saticiya inanarak alirsaniz, zaman içinde ayak
kemiklerinizde "deformasyon" baslar.
Ruhunuzu daraltan bir ask içinde yalnizca fiziksel begeniye
kapilip zamanla düzelir" diyenlere kanarsaniz, yine zamanla
içinizdeki olumlu duygularin "çarpildigini" görebilirsiniz.
Asik olabileceginiz insan türü, tipki ayakkabilar kadar degisik
stillerde, farkli kalitelerde ve sayisiz "renktedir"....
Aski bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar, aynen spor
ayakkabi" gibi dikkat çekici ve rahat kisileri bulurlar.
Tersine askta tutucu ve istikrarli olmayi benimseyenler "klasik
ayakkabi" gibi muhafazakar çizgiler tasiyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabilar gibi sadece cinsellik ve eglence zevkleriyle
ateslenen asklar vardir.
"Bez" ayakkabilar gibi kisa ömürlü "tatil asklari" ise hemen
herkesin kisisel tarihinde mevcuttur.
"Marka" ayakkabi alir gibi, sevgilinin kariyerine ve maddi
durumuna tutulan" asiklar görürsünüz.
Kati plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantik süzgecinden
geçirip "ise yarar" biçimde yasamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrica ne tuhaf ki, psikolojik testlerde "zaafi"olup evine
sayisiz çesitte ayakkabilar yigan insanlarin ayni zamanda
''degisik" türde asklara da zaafi oldugu söylenir.
Evet ask "ayakkabidir".
Aynen ayakkabiniza bakim yapmayip "hor" kullandigniz zaman kolayca
eskittiginiz gibi, askiniza da dikkatli davranmayip özen
göstermediginiz zaman kisa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasil ki "delik" bir ayakkabiyi tamir ettirdiginizde yalnizca
"bir miktar" ömrünü uzatmis olursaniz; "delik" bir aski onarmaya
kalkistiginizda da "asla eskisi gibi olmayacaktir"!
kim
Mutluluk,bazen annenin çocuğunu öpmesidir.
Mutluluk,bazen sevdiğine çiçek vermektir.
Mutluluk,bazen değer verdiğin kişinin sevindiğini görmektir.
Mutluluk,bazen tuttuğun takımın şampiyon olmasıdır.
Mutluluk,bazen yalnız kalmaktır.
Mutluluk,bazen haklı çıkmaktır.
Mutluluk,bazen iyilik yapmaktır.
mutluluk,bazen içinde olduğumuz durumdan daha kötü bir durumu düşünüp rahatlamaktır.
Mutluluk bazen faninin içinde bakiyi bulmaktır.
Kısacası mutluluğun resmini çizebilir miyiz?
Mutluluğu tanımlayabilir miyiz?
Bir ülkede, kısa boylu insanlar uzun gölgeler veriyorlarsa, orada güneş batıyor demektir...
ÖYLE BİRİNİ TANIYOR MUSUNUZ?
Sizi sizin kadar tanıyan biri;
sizi düşünen, düşünmeyi öğrenmiş,
sakin, uslu, efendi, oturmayı kalkmayı bilen,
sevmeden edemediğiniz biri;
size sizi anlatmayı herşeyden çok seven,
sizin için çok şey başarmaya hazır biri;
bazen biraz fazla konuştuğundan yakındığınız ama ne
söylediğini
bildiğinden hep emin olduğunuz,
sizi tanıdığı kadar kendini ve hayatı tanıyan biri;
yalnızca eşinize anlatabildiğiniz sırlarınızı anlatmaktaN
çekinmediginiz,
bazen düşüncesine şiddetle ihtiyaç duyduğunuz biri;
sabahın üçünde "ayıp olur mu" diye endişelenmeden
arayabildiğiniz
ve
üçüne beşine bakmadan size duymanız gerekenleri söyleyen,
gecenin o karanlığında kalkıp ışığı yakan,
masasının başına geçen biri;
kaleminiz, kağıdınız,
aynanız, saatiniz, kravatınız olan,
bazen gölgeniz olan biri;
ve
bazen vicdanımız,
bazen de uykusuz bıraktıgınız için,
vicdan azabınız olan biri...
Hayatınız da böyle biri ... var mı ?
Varsa, kıymetini bilin.
"Seni seviyorsam bundan sana ne " böyle buyurdu zerdüştAlıntı:
Alıntı yapılan üye ; commodore1tr:
Normalde olması gereken aşkın karşılıklı olmasıdır. Yoksa melankoli olur. Aslında melankolik olmakta çok iyidirkonumuzşimdi o değil :))
Aşık olan affeder
Ancak aşık olduğu ihanet ederse riyakarlık yaparsa yalan söylerse her fırsatta aldadırsa aşkının aslında tek taraflı olduğunu karşı tarafın aşkının kendisi olmadığını anlar
Ancak yinede kendisi aşıktır o yüzden aşkını kalbine gömerek onu kendi ihanetiyle başbaşa bırakır gider...
SARI FERMAN
ihanet bildirir sarı ferman
aldatanla aldatılan
daha ferman üzerinde el değiştirir
yoluna katlanmadan
önü kesilir
kalbin aklın sezginin
her menzilde çözülen
gerçek
biraz daha kaybedilirken
sararır gülümsemekten ferman
okunmayacak kadar
anlamını yitirir yazılanlar
sonunda güneşe tutulmaktan
dokusu çözülmüş
lime lime bir gerçeklik kalır
herkese
hiçbir işe yaramasın diye
çünkü ihanet anlaşılabilir bir şey değildir
bu yüzden menziline ulaşamaz
içinin yollarında zaman aldatmasına uğrar insan
sebepler bahaneler yalanlarla
sararıp uçmuş ferman
hiçliğin kayıtsızlığında şimdi
ne okuyan ne yazan ne anlatan
MURATHAN MUNGAN