Re: Meditasyon yapalım mı...?
syon, syon ,syon , ekle babam ekle..
Şu anda sitenin yeni sistemi için konsantresyondayım bu da bir meditasyondur, bana göre...
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Meditasyon ile gelen sağlık
Daha çok stresle mücadele tekniği olarak kabul edilen meditasyon, yoga ve reiki gibi yöntemler, kanser ve kalp hastalıkları başta olmak üzere bir çok hastalığın tedavisinde giderek daha fazla kullanılıyor.Duyguları yatıştıran, rahatlama sağlayan, zihni sakinleştiren ve mutluluk hormonunun salgılanmasını artıran meditasyon, yoga ve reiki
gibi teknikler, ruhsal ve fiziksel sağlık ile bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi özellikle kronik hastalıkların tedavisindeki başarı oranını da önemli ölçüde etkiliyor. Uzmanlar, tıbbi tedavinin yanısıra önerilen bu yöntemlerin, hem hastaya hem de doktora çok önemli katkılar sağladığı görüşünde birleşiyor.
Derin düşünme ve öze dönme olarak tanımlanan meditasyon, yaşam enerjisi anlamına gelen reiki, bedendeki enerjinin dönüşümü için yapılan yoga, özellikle son 50 yıldır daha çok zihinsel rahatlama ve stresle mücadele yöntemi olarak kullanılıyor. Ancak endişe ve gerilimi azaltıp insanın kendisinden memnun olmasını, üzüntülerini ve ağrılarını tolore etmesini kolaylaştıran ve zihni sakinleştiren bu yöntemler, son yıllarda pozitif tıp bilimlerinde de yoğunlukla kullanılıyor. Öncelikle sağlığın korunması ve kaliteli bir yaşam için önerilen spiritüel yöntemler, kanser başta olmak üzere kalp hastalıkları, diyabet ve felç gibi tedavisi uzun süren hastalıklarda özellikle tavsiye ediliyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Erkan Topuz ve Marmara Üniversitesi Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölüm Başkanı Profesör Doktor Cengiz Canpolat, hastalarına özellikle önerdikleri bu yöntemlerin iyileşme sürecini çok olumlu etkilediğini belirtiyor.
Prof. Dr. Erkan Topuz,İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü müdürü: Hastalarımıza tıbbi tedavinin yanı sıra meditasyon, yoga reiki gibi yöntemleri de öneriyoruz. Ayrıca resim yapmalarını, dans etmelerini, müzik dinlemelerini de öneriyorum. Yoga,reiki, meditasyon uygulamaları tedavi edici değildir ancak hastanın direncini artırıp, onu daha güçlü kıldığı için çok önemlidir.Dolayısıyla bu tür spiritüel uygulamalar hastalığın iyileşme sürecini olumlu etkiliyor ve hastanın hastanede kalış süresini kısaltıyor.
Marmara Üniversitesi hastanesi çocuk hematoloji ve onkoloji bölüm başkanı profesör doktor Cengiz Canpolat: Spiritüel tedaviyöntemlerinin özellikle kanser gibi hastalıkların tedavisinde çok yararlı bir destekleyici olduğuna inanıyorum. Sadece meditasyon,reiki, yoga da değil akupunkturun da olumlu etkileri var. Literatürde bu öğretilerin özellikle kanserli hastalarda, anksiyeteyi, ağrıyı,huzursuzluğu, uykusuzluğu, kemoterapinin yan etkilerini ve fiziksel bir takım şikayetleri ciddi derecede azalttığına ve hastanın bütün bu durumlara toleransını artırdığına dair bilgiler yer alıyor. Tabi ki bunlar konvansiyonel tıbbi tedavinin yerini alabilir diye bir şey sözkonusu değildir. Bunlar ancak konvansiyonel tedaviye yardımcı olabilir. Araştırmalar göstermiştir ki bu tür uygulamalar vücudun
endojen mekanizmalarını hareket geçiriyor. Mutluluk veren endorfinhormonunu artırıp, adrenal ve kortizon sentezine etki ederek stresi ve anksiyeteyi azalttığı görülmüştür. Yine hücresel immünüte üzerinde etki ettiğini gösteren, pozitif bulgular vardır.
Önceleri panik atak, stres, depresyon gibi psikolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bu yöntemler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalarda kalp ritminin yavaşladığı, kan akışının düzene girdiği,kan basıncının düştüğü, beyin yarım kürelerinin dengelendiği,
adrenalin hormonunun ve kolesterolün azaldığı, oksijen tüketiminin düştüğü görülmüştür.
Alıntıdır.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Oncelikle şunu anlamalıyızki,kelimlerle belli bilinc durumlarini anlatabilmek cok zor. Ayni seylerden bahsetsek bile degisIk anlamlandirmalara sahip oluyoruz.Kendi benligimizin bile, zamana ve icinde bulundugumuz sartlara tabi olarak devamli degisen bir hayat algilamasi mevcut.Meditasyon,mutasyon,permitasyon,dogal seleksiyon ve bunun gibi bir cok atraksiyonlu kelimler piyasada dolasmakda.Bir yerde adam kocaman tabela asmis''Meditasyon Uzmani'' diye. Helal dedim icimden Uzmanligi da cikti bu isin. Meditasyon(Dhyana,Chana,zen) kelime manasi ile dusunceyi asmak,dusuncenin kaynagina inmek,derinine inmek demek.Kaynak:
Zen Yolu/Tasavvuf Yolu: Kendi Özünü Görmek/Gönül Gözünü Açmak
Osho Okyanus Yayınları, İstanbul, 2000
Islami yaklasimla en yakin icsel,kalpsel zikir ile ortusur bence. Meditasyonunda bir suru metodu var.Simdi her meditasyon yaptim diyen ayni seyimi yapmis oluyor .Bir TSE yok henuz malesef.Olsada zaten oradada torpil geçer vesselam.
Ustadlar şöyle diyor:Yaşamın öncelikli meselesi, huzur ve mutluluğa duyulan ihtiyacı karşılamaktır. Huzur, yüksek gaye olarak edinildiğinde, tüm evren bu gayenin sürecine hizmet eder.. Sadece belli yönlere müracaat ederek, ebedi huzur ya da mutluluğun elde edilebileceğini düşünmek nafiledir. Sadece kendisini Evren Vatandaşı olarak goren,goreceli akılsal anlayışı aşan Huzur'un tadını çıkarabilir.Bu da algılama bilincini belli bir duzeye çıkartarak mumkundur.Bknz.Yunus Emre''Bir ben var benden içeri ve bana seni gerek seni'' algılaması,anlayışı,duzeyi.Bu duzey gerçekleşmeden ne soylense kafi gelmez,beyhude olur,olagelir.Gul kokusu tarifle anlatılamaz.
Sevgilerimle.S.K.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Evet bunlarda olabiliyormuş... Ben 2006 yı meditasyon yaparak geçirmişim.. Daha doğrusu İstanbulun 2006 ehli keyfi olmuşum.. Zavallı şair bir günlük ehli keyf için şiir yazmış sormuş hatta bir ben miyim ? diye... Ben de varım bende hemde 365 gün....
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Aslında biz uyumuyoruz ama meditasyon yapanlar uyuyor düşüncesinden kurtaralım kendimizi ,aslında biz uyuyoruz gerçekten.Meditasyon yapanlar sabahın altısında başlıyorlar bu deneyime,gün dogmadan,güneş henüz ortalıkta yok iken,enerji trenini yakalayıp biniyorlar,biz yatagımızdan kalkana kadar onlar Üsküdara varmış oluyorlar.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Meditasyonla ilgili bir mail almadım,buradan mesaj atma sorunu var sanırım cevap veremedim kusura bakmayın.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Meditasyon ile ilgili bilgileri burada paylaşabiliriz.Herkesin meditasyonu farklı olabilir tabi,her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğundan,alternatif şifa yollarından dan,yogadan,çeşitli spor dallarından Aikido mesala ,meditasyona benzer bir sanat olduğunu duymuştum.Ama deneyen ve tecrübe edenlerin birikimlerini paylaşmak daha yerinde olacak tabi.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Re: Meditasyon yapalım mı...?
gelcekte bir gün gelecek bunu untmayalım:)
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Gelecek geldi,dikkatinize...
Re: Meditasyon yapalım mı...?
reikiye merak saldım bu ara.Oldukça hoş bi meditasyon yöntemi.herkese tavsiye ederim.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Reikiki hakkında pratik olarak hiçbir bilgim yok,ama uygulayan arkadaşlarımda memnun kaldıklarını belirtmişlerdi.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
reikkii dediğiniz rakı olmasın sakın. Ben çok menunum. İhtiyarın tavsiyesi
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Ama Ragıp bey,
Ayda yılda bir canımız rakı çekmiş,sanırım sizinde öle ama:)söyleyin ,söyleyin .
Ama meditasyon yapan sigarayı da bırakır rakıyı da...öyle değil mi.?Heşeyin bir zamanı var.Hmmmmmmmssss:eek:
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Meditasyon oda neki yeni cıkan hormonsuz bir ürünmü
İşçiler hergün saat 6 da kalkarak sabahları iki boyaz ile kahvaltı yaparak
İşe başlarlar öğlenleyin yenilen kalorişi düşük yemekle 1 saat öyle paydosunda
yorgunluktan buldukları bir köşede uyurlar belkide bilmiyerek sabahtan beri
Meditasyon yaparlar.
Aksam eve geldiginde eşinin işteyine karşı gelmeyerek odalarında bağdaş kurup havaya bakarak askeri üçretin Açlık sınırlarıda olması için Meditasyon yaparlar.
Medidasyon yapmak işteyenlere tavsiyem insatlara gidip çalışabilir hem medidasyon yaparlar hem para kazanırlar.
Boş zamanlarındada dinlenirler?
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Dikkatinizi tüm bedeninize verdiğinizde orada neler oluyor bitiyor ,içgörünüz günden güne artıyor.Kendinizi tamami ile tanımaya başlıyorsunuz.Ve kendiniz için yapmanız gerekenleri artık otomatikmen biliyor ve yapıyor oluyorsunuz.Kendiniz için yapmanız gerekenleri yaptığınızda ise içhuzurunuz artıyor,öngörünüz artıyor.Olmanız gereken yerde oluyorsunuz mutlaka.Şimdiki zamanda uyanık olduğumuzda etrafımızda olan biten hiçbirşeyi kaçırmış olmuyoruz.Bunu uzun zamandır deneyimlediğimde bana çok faydası olduğunu görüyorum.Tüm dikkatimizi içimize yöneltelim bu beş saniye bile olsa.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
meditasyon gerekli bir şey bence
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Her Meditasyonla birlikte içhuzurunuz kat ve kat artarken ,meditasyona ara verdiğinizde ne tuhaftır iç huzurunuzun azaldığını hissediyorsunuz.Yeniden yitirdiklerinizi elde etmek için tekrar çalışmaya başlıyorsunuz halbuki bizlerin ögrenmesi gereken devamlı bir içhuzuru içerisinde olabilmek ve bunu başarabilmektir.Hiçbir negatif duygunun ,olayın bizi etkilemesine izin vermemektir.Beklemek her durumun geçmesini beklemektir sukunetle.
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Leonardo´nun 7 yaşam sırrı
Yazar Lauralanthalasa
Thursday, 05 April 2007
1. GERÇEĞİ ARA – CURİOSİTA
2. SORUMLULUK AL – DİMOSTRAZİONE
3. FARKINDALIĞI KESKİNLEŞTİR – SENSAZİONE
4. GÖLGEYE BAĞLAN – SFUMATO
5. DENGE KUR - ARTE/SCİENZA
6. BÜTÜNLEŞMEYİ BESLE – CORPORALİTA
7. SEVGİYİ YAŞA - CONNESİONE
1. GERÇEĞİ ARA - CURİOSİTA
Yaşama doymak bilmez bir merak duyan yaklaşım ve dur durak bilmez bir öğrenme isteği. Gerçeği aramak, yaşam boyu süren öğrenme ve yaratıcılığın pınarıdır. Bu yüzden, Leonardo’nun şimdiye kadar yaşamış en meraklı insan olması mümkündür. Gerçeği arayış ayrıca, Tanrısal Olan ile ilişki kurma arzumuzun ifadesidir.
“Eğer Tanrını yani efendini arıyorsan, onu sadece bütün kalbin ve ruhunla ararsan bulursun.” Hepimiz tanrısal ışıkla doğduk. Ama okulun ve toplumun her yeni doğan bebeğini törpüleyip sıradan bir insan ahaline getiren etkilerle mücadele etmemizi sağlayacak sırları bilmiyoruz. Mevlana bu özgürlüğü nasıl elde edebileceğimizi şöyle anlatıyor; “Zeka Tanrının armağanı olduğu için çeşmesi ruhun derinliklerindedir. Tanrı vergisi bilginin suyu gönülden gelirse hiç azalmaz ve hiç kirlenmez. Ve o bilginin yolu kapalıysa içeri ne zararı dokunur? Kalbin evinden sürekli akar. Edinilmiş zeka sokaktan eve gelen oluklar gibidir, eğer o borular tıkanırsa ev susuz kalır. Çeşmeyi kendi içinde aramalısın.”
Geri dönüp çocukluğunuzu düşünün ve söyleyeceklerimi hangi yaşlarda merak ettiğinizi anımsayın;
* Ben nereden geldim?
* Neden buradayız?
* Ölünce nereye gideriz?
* Bir Tanrı var mı?
* Hayatımın bir anlamı ve amacı var mı?
* Ruh diye bir şey var mı?
* Ben kimim?
Sevgiyi yaşa ve kendini değerlendir;
* Kendimi egomdan daha güçlü bir şeyle bağlantılı hissediyorum.
* Kendimden daha güçlü olanla ilişkimi her gün besliyorum.
* Anneme, babama ve akrabalarıma bilinçli olarak şefkat gösteriyorum.
* İş arkadaşlarıma bilinçli olarak şefkat gösteriyorum.
* Rasgele ilişkiye girdiğim herkese bilinçli olarak şefkat gösteriyorum.
* Sevginin, vermenin ve almanın doyuruculuğunu yaşamın her gününde yaşamak için kendime izin veriyorum,
Bir ruh defteri tutmalısınız...
Kim olduğunuzu düşüncelerinize bakarak söyleyebilir misiniz?
Kim olduğunuzu duygularınıza bakarak söyleyebilir misiniz?
Kim olduğunuzu vücudunuza bakarak söyleyebilir misiniz?
Kendinizi düşünce, duygu ve fiçik varlığınızdan başka bir şeyle özdeşleştirebilir misiniz? Nasıl mı?
Oturun ve düşünün;
* Birşeyi beğenme veya beğenmemeniz deneyiminizi nasıl etkiliyor?
* Eğer beğenme veya beğenmeme duygunuzu durdurabilirseniz, bu deneyiminizi nasıl etkiliyor?
Bu cevapları lütfen not edin...
Gerçeği ararken her yaşadığınız olayda şunları düşünün;
* Doğru mu? Doğruyu gerçekten bilmek istiyorsanız, cevap içinizde belirecektir...
* Bu doğrudan emin misiniz?
* Emin olunca tepkiniz nedir?
* Eğer böyle düşünmeseydiniz ne olurdu?
Eğer varsa kendinizin, yoksa çevrenizdeki bir çocuğu örnek olun, onunla ilişki kurun, hareketlerini ve davranışlarını gözleyin. Onun ruhsal temizliğini örnek alın, eksileri ve artıları gözlemleyin.
2. SORUMLULUK AL - DİMOSTRAZİONE
Bilgiyi deneyimle sınama kararlılığı ve hatalardan ders çıkarma istekliliği. Leonardo dogma ve batıl inancı reddederek sorumluluk üstlendi ve kendi araştırmalarını yaptı. Ruhsal bir yolculukta olmak, kendi düşüncelerimizi ve eylemlerimizi geliştirebilmemiz ve sonuçta yaratıcı olabilmemiz için sorumluluk almamızı gerektirir.
* Devam edeceğim...
* İşe yarar bir insan olmak beni hiç yormuyor...
* Engeller beni durduramaz...
* Titizlik bütün engelleri aşar...
* Rotanı bir yıldıza göre çizersen fırtınadan kurtulabilirsin...
Emek bize tüm iyilikleri getirir ama farkında olmamız gereklidir. Emek dış dünyada harcadığımız görünür çabanın çok ötesindedir, içimizdemi çalışmanın ve ahlaki farkındalığımızın yansımasıdır. Leonardo bize, adaletli olmak ve iktidar gücü, olayların içyüzünü kavramayı ve iradeyi gerektirir, diyordu. Eğer sorumluluğunuzun farkında olmaz ve kötülüğü cezalandırmazsanız, kötülüğe izin vermiş ve önermiş olursunuz. Unutmayın düzgün yürüyen, az düşer.
Ruhsal sorumluluk değerlendirmesi:
* Batıl veya dinsel inançların ve de törelerin yerine getirilmesi birbirlerinden farklı şeylerdir, bu deneyim benim için gereklidir.
* Ruhsal anlayışımı, deneyimlerimle sınıyorum.
* Düşüncelerimin sorumluluğunu alıyorum.
* Duygularımın sorumluluğunu alıyorum.
* Bedenimin sorumluluğunu alıyorum.
* Niyetlerimin sorumluluğunu alıyorum.
* Yaşadığım tüm sonuçların sorumluluğunu alıyorum.
* Küçükten bana verilen tüm dinsel öğretileri kabul ediyorum.
* Küçükten bana verilen tüm dinsel öğretileri kabul etmiyorum.
* Küçükten bana verilen tüm dinsel öğretilerle, kendi deneyimlerim arasında bir uzlaşma sağlamaya çalışıyorum.
Frankl Ölçeği:
Bir insanın elinden herşeyi alınabilir. Ama tek bir şey hariç; insanın sahip olabileceği özgürlüklerin sonuncusu, hangi koşullar altında olursa olsun bir kişinin tutumunu seçme özelliğidir. Frankl Ölçeği, bizim nereye kadar bilinçli, sorumluluk sahibi varlıklar olduğumuzu ölçmek içindir.
0 100 Frankl, Leonardo, Gandi
100 noktasındaki insanlar, düşüncelerinin, niyetlerinin, eylemlerinin ve bunların başkaları üzerinde yaptığı etkilerin sorumluluğunu eksiksiz alırlar. Soldaki uçta yani 0 noktasında bulunanlar ise, başlarına gelen herşeyi başkalarından bilirler, ağlayıp sızlarlar ve suçlarlar.Yerimizi nasıl anlayacağız? İşte size birkaç örnek sözcük;
* Karım veya kocam beni hiç anlamıyor...
* İşyerimde kimse beni önemsemiyor, dinlemiyor...
* Keşke şöyle ya da böyle olsaydı...
* Ben bunu beceremiyorum...
* Bu konuda yapabileceğim bir şey yok...
* Bunu yapmama izin vermezler...
* O beni hep kızdırıyor...
Eğer bunlar ve bunlar gibi şeyler söylüyonsanız, sızlanıyor, suçluyor, hep dert yanıyorsanız, hemen tutumunuzu değiştirmeye kalkmayın. Yüzeysel olumlu düşünceler oluşturmak yerine kendiniz gözleyin. Bundan sonra daha bilinçli sızlanacaksınız, evet bu komik olabilir ama artık sızlanmalarınıza gülebilir ve daha yapıcı olabilirsiniz. Şimdi 100 noktasındaki yaklaşımlara bakalım;
* Bu kişiye veya olaya vereceğim tepkiyi ben yapıyorum ya da seçiyorum.
* Bana nasıl muamele edeceklerini herkese ben öğretiyorum.
* Sadece onların bakış açısını değiştirerek, başkalarını değiştirebilirim.
* Daha iyi sonuçlar için, yaklaşımımı nasıl değiştirebilirim?
* O kişinin veya olayın beni nefret ettiren yöne bana nasıl yansıyor?
Sonra yaşadığınız bir olayı seçin ve ölçekte yerini bulun. Bu bir zorluk veya sorun olabilir, verdiğiniz tepkiyi tanıyıp defterinize yazın. Tarafsız olun ve bir ile yüz arasında bir yeri işaretleyin. Örneğin sevdiğiniz insanı terk ettiniz ve bu olayı o zaman anlatırken, kendinizi kadere boyun eğmiş, terk edilmiş olarak gösterdiniz. Şimdi olaya yine bir bakın; acaba sizi terk edecek olan birisiyle beraber olmayı siz mi seçtiniz? Ya da bu kişinin sizi terk etmesinin size ne faydası dokundu? Yani düşünmeli ve sorumluluğu almalısınız. Özetle, her şeye farklı açılardan bakmayı öğrenmelisiniz...
Başınıza kötü bir olay geldiğinde, duruma üç farklı açıdan bakın, üç varsayım acaba neler olabilir? Ve bu varsayımdan ne tür yeni bilgiler elde edebilirsiniz? Acaba bu olay karşısında düşünce ve duygularınız nasıl etkilendiler? Bunları da yazın...
Üç Sandalye Metodu:
* Üç sandalye bulun, ikisini karşı karşıya koyun, üçüncüyü daha uzağa ikisine bakar bir yere koyun. Birinciye oturun, karşınızdaki sandalyede başka ya da olay kişinin oturduğunu düşünün. Onu hayal edin ve düşünün, ne hissediyorsunuz? Ona neler derdiniz? Sonuçları yine kaydedin.
* Şimdi karşınızdaki sandalyeye oturun ve o kişi olduğunuzu hayal edin. Onun gözüyle kendinize bakın hatta onu taklit edin ve olayı onun bakış açısından görerek notlarınızı yazın. Yazmayı bitirince, bu karşıt bakış açısının sizi şaşırtan fikirler yaratıp yaratmadığına kafa yorun.
* Sonra üçüncü sandalyeye oturun, bu olayla ilisi olmayan birisi olduğunuzu düşünün, bu kişi gerçek veya hayali birisi olabilir. İsterseniz Leonardo da Vinci olun ve öteki iki sandalyede oturanların çekişmesini seyredin ve anlamaya çalışın, istekleri nedir, neleri gözden kaçırıyorlar? Siz bir bilge olarak nasıl görüyorsunuz, neyi unutuyorlar? Kesin objektif olun ve notlarınızı alın...
* Ama eğer isterseniz bir de göksel varlık yani ilahi bir yardım düşünün, örneğin bir melek olabilir, o zaman da onun ise neler söyleyebileceğini düşünün ve yazın.
Yaşamınızı bir filme benzetiyor musunuz? Hiç sizi kendinizin yerine bir yönetmenin yönettiğini düşündünüz mü?
* Şimdi oturun, gözlerinizi kapayın, birkaç dakika derin nefes alıp verin ve çocukluğunuzdan başlayarak yaşadığınız önemli olayları zihninizde canlandırın.
* Acıları, sevinçleri, başarıları ve hataları, ilişkileri, ailenizi, arkadaşlarınızı herşeyi bir film şeridi gibi düşünün. Ama sadece seyredin, yorum yapmayın yani düşünmeyin.
* Yorulduğunuzda ya da şu ana geldiğinizde filmi dondurun ve dikkatinizi yine soluk alıp vermeye verin. Sonra bunu seyrettiğiniz bir film olarak düşünün, bir başkasının yaptığı film olarak. Sinemadan çıktığınızda ne düşünürsünüz? Film için düşünmez misiniz?
* Bu film, abartılı bir drama mı, komedi mi, polisiye mi, aksiyon veya macera mı, aşk ya da sanat yoksa bir korku filmi mi? Nasıl bir film sizin filminiz?
* Ve şimdi kendinizi Scorsese, Spielberg ya da Fellini gibi ünlü bir yönetmen olarak düşünün ve filmi onlar gibi sizin çektiğinizi ama baştan çektiğinizi düşünün.
* Filmi çekin ve oturup seyredin, bakalım yaşam filminiz nasıl olmuş?
3. FARKINDALIĞI KESKİNLEŞTİR - SENSAZİONE
Deneyimin vanlandırılması için bir araç olarak, duyuların, özellikle de görme duyusunun sürekli inceltilmesi. Leonardo beş duyunun ruhun arçları olduğundan söz ediyordu. Farkında lığını bilerek yaratının derinliklerine nüfuz etti.
Biliyor musunuz? Tanrıyı gördüğümüz göz, kendimizi de gören aynı gözdür. Bizim gözlerimiz ve Tanrının gözü tek bir gözdür, tek bir görüntüdür, tek bir bilgidir ve tek bir sevgidir. Bu anı nasıl yaşayabilirim, diye sorarsınız, cevap acımasız ve kesindir; Yaşadınız bile, sadece farkında olmadınız...
Her soluğumuz, şimdiki zamanda gerçekleşir. İngilizce “ruh” yani “spirit” sözcüğü Latince “soluk almak” anlamına gelen “spirare” sözcüğünden gelir.
Geçmiş için kaygılanmak ya da aklınızı gelecekle ilgili beklentilerle doldurmak yerine dikkatinizi şimdiki ana verin. Farkında olmalısınız...
Birçok öğretide, dünya zevklerini azaltmak, sessizlik, sadelik veya sofuluk ilahi farkındalığın yolu olarak gösterilir, bunlar bazı zamanlarda yararlı olabilirler ama amaç haline getirildiklerinde kişi kendisini geri dönemeyeceği ruhsal bir çıkmaz sokakta bulacaktır. Irmaklarda, dokunduğunuz su akıp geçen suyun sonu ve akıp gelecek suyun başıdır, zaman için de aynı şey geçerlidir.
Mahatma Gandi’nin hocası Tagore, şöyle diyordu;
“Kurtuluş vazgeçmekte değildir, özgürlük beni binlerce lezzet bağıyla kucaklar. Bu çömleği benim için ağzına kadar renk renk hoş kokulu içeceklerle dolduruyorsun. Benim dünyam, onun yüz farklı lambasını senin ateşinle yakacak ve onları senin tapınağına sunacak. Hayır, duyularımın kapılarını hiç kapatmayacağım. Görmenin, duymanın ve dokunmanın tadı senin tadın demek. Evet, benim aydınlanışım ve arzularım sevgi meyveleri verecek.”
* Zamanımın ne kadarını geleceği düşünmeye ve endişelenmeye ayırıyorum.
* Zamanımın ne kadarını geçmişi düşünmeye ve geçmişe endişelenmeye ayırıyorum.
* Zamanımın ne kadarını şimdiyi düşünmeye ve şu ana endişelenmeye ayırıyorum.
* Yaşlandıkça duyularınız keskinleşiyor ve farkında lığım artıyor.
* İçinde bulunduğum çevrenin yaşamımı etkilediğinin farkındayım.
* İçinde bulunduğum dünyaya her gün yeni ve açık bir zihinle bakmaya çalışıyorum.
* Soluğumun devamının ve kalbimin atışının farkındayım.
Leonardo şöyle diyordu; “ Vücudun içinde oturan ruh, kişinin bu vücudun günlük evini nasıl kullandığını gözler. Eğer bu evde, dirlik ve düzen yoksa ruh da vücudu dirlik ve düzenden yoksun bırakır.”
Kendinizi ruhsal olarak yeterince besleyin;
Unutmayın ve dikkat edin ki bizler, ruhsal yönden uyuşturucu bir dünyada yaşıyoruz; reklamlar, cep telefonları, internet, trafik, yapay yiyecekler, inşaat gürültüleri, kirli hava ve su ve çok zararlı tv programları gibi ruhsal ve aura bozucu bir ortamda saldırı altındayız. Buna karşın kendinize özgün bir ev, oda veya ortam yaratarak ruhunuzu beseleyip dinlendirebilirsiniz.
* Muhakkak gününüzde müzik olsun. Ama dikkatli olun, yoz müzik sizi daha sinirli, moralsiz, umutsuz ve kötümser yapacaktır. Müzik uyum, ritm ve sestir, aydınlanmak, iç huzura ulaşmak için kullanılmalıdır. Arabanızda dinleyeceğiniz sakinleştirici ve uygun müzik sinirlenmenizi engelleyecek belki de yaşamınızı kurtaracaktır.
* Evinizde bir sunağınız olsun, küçük bir mihrap gibi, inancınız doğrultusunda yaratıcı ile ilişkide bulunacağınız özel bir yeriniz olsun.
* Evinizde güzel kokular kullanın. Tütsüler, çiçekler gibi...
* Feng Shui’yi öğrenin ve evinizde uygulayın. Ying ve Yang dengesini uygulayın.
* Enerji dokunuşlarında bulunun. Bir çiçeğin yapraklarına dokunun ve hissedin, saklı enerjiyi ve düzeni algılayın.
4. GÖLGEYE BAĞLAN - SFUMATO
Çok anlamlılığı, çelişkiyi ve belirsizliği kucaklama isteği. Leonardo’nun ışık arayışı onu çok anlamlılığı, çelişkiyi ve belirsizliğikucaklamanın ötesine götürdü. Hem sözcük anlamında, hem de mecazi anlamda karanlığa bağlanmaya ve onu anlamaya sevk etti. Bu çoğu zaman, ruhun izleyeceği yolun kayıp halkasıdır.
C. G. Jung, bilinçaltından, bilincimize çıkaramadığımız şeyin yaşamda karşımıza kader olarak çıkacağını söylüyordu. Leonardo ise; “Nasıl yaşayacağını öğrendiğimi düşünürken, meğer nasıl ölüneceğini öğreniyormuşum” diyordu. Amaç kişiliğin saklı kalan, gölgede kalan tarafını ortaya çıkarmaktır. Örneğin kıskançlık örnek olabilir; kıskançlık kişiyi sahte suçlamalarla yaralar. Erdem doğarken kıskançlığı da doğurur ve kışkırtır. Ne yazık ki, bir gölgenin bedenden ayrılması, erdemin kıskançlıktan ayrılması daha kolaydır.
Gölgenin farkına varmak için:
* Sorumluluk almalıyız,
* Başkalarını suçlamamalıyız,
* Her konuda yavaş yavaş ilerlemeliyiz,
* Farkındalığı derinleştirmeyiz,
* Kusursuz olduğuna inandığımız ülkülerimizden ayrılabilmeliyiz,
* Çelişkilerimizi kabullenmeli ve kalbimizi açmalıyız.
Kendinizi değerlendirmek için deyin ki;
* Öfkemin farkındayım.
* Açgözlülüğümün farkındayım.
* Kıskanç olduğumun ve gıpta ettiğimin farkındayım.
* Bazen, sözlerim ve hareketlerim kin ve horgörü dolu, farkındayım.
* Bazen, sözlerim ve hareketlerim açgözlülük ve hırs dolu, farkındayım.
* Bazen, sözlerim ve hareketlerim korku ve kaygı dolu, farkındayım.
* Dünyadaki kötülüklerin, acının ve kederin farkındayım.
* Eleştirilerimin, yargılarımın ve öfkemin zayıflıklarım olduğunun farkındayım.
5. DENGE KUR - ARTE/SCİENZA
Düşünürken sol ve sağ beynin etkinliği arasında, denge kurmak, beynin bütünlüğü ile düşünmekte zirveye ulaşmak. Leonardo’nun kişiliği ve eserleri mantık ve imgelem, bilim ve sanat arasında dengeden de öte bir ilişkinin kurulduğunu dışa vurur. Bunlar yaratımda eril ve dişil ilkelerin dengesini simgelerler.
Nasıl denge kurabiliriz?
* Ben sabırlı, yeni düşüncelere açık biriyim ve iyi bir dinleyiciyim.
* Kendi içimdeki karşıt cinsle ilişki halindeyim.
* Cesur ve iddialıyım, nasıl insiyatif alacağımı biliyorum.
* Cesurca eyleme geçebilir veya cesurca geçmeyebilirim.
* Biliyorum ki, karşıt cinsler arasındaki gerilim değerlidir.
* Bir okuma grubu kurun. Fikirleri tartışın ve dinlemesini öğrenin.
Devamı bir sonraki sayfada...
Re: Meditasyon yapalım mı...?
Bir önceki sayfanın devamı...
---------------------------
6. BÜTÜNLEŞMEYİ BESLE - CORPORALİTA
Her iki elin aynı beceride kullanılması, zerafet, bedenen formda olma ve güzellik sayesinde aklın ve bedenin bütünleşmesi. Leonardo’nun göze çarpan fiziksel özellikleri ve anatomi, şifa ve sağlık konularındaki dikkate değer bilgisi, onun bedeninin, enerjisinin ve ruhunun bütünleşmiş olmasının bir ifadesidir.
Mikrokozmos nasılsa makrokozmos da öyledir. Atom nasılsa evren de öyledir. İnsan vücudu nasılsa kozmik vücut da öyledir. İnsan aklı nasılsa kozmik akıl da öyledir. Makro düzeyde evreni yöneten güçler mikro düzeyde bireyi yönetir. Hayat tektir ama onun bütün biçimleri son derece karmaşık ve bölünmez bir bütünle ilgilidir. Allta yatan birlik, mikro evren ile makro evren arasında bir köprü oluşturur.
Bütünleşmeyi beslemenin yolu;
* Bedenim mekanik bir nesnedir.
* Bedenim bir enerji sistemidir.
* Sağlığımdan ve mutluluğumdan sorumluyum.
* Davranışlarımın, sağlığımı etkilediğinin farkındayım.
* Bedenimdeki enerji akışını hissediyorum.
* Bedenimdeki enerji akışıyla, dünyadaki enerji akışı arasında uyum sağlıyorum.
* Bedenimi bir ibadethane olarak görüyor ve öyle yaşıyorum.
* Cinsellik kutsal bir niteliktir.
Altı önemli enerjiyi çekin ve kullanın. İşte yöntemler;
* Toprak enerjisi, bir tarlada veya bahçede ayaklarınızı sıkıca yer basın, kollarınızı avuçlarınız yere dönük olarak uzatın, sırtınız dik olarak yavaşça yere çömelin sonra yükselin, toprak enerjisinin size aktığını hissedin, bunu sekiz kez tekrar edin.
* Güneş enerjisi, sabah güneşinde ellerinizi göğsünüzde kavuşturun, sonra öne uzatın ve avuçlarınızı güneşe açın, tekrar göğsünezde kavuşturun, altın güneş enerjisinin size aktığını hissedin, sekiz kez tekrar edin.
* Okyanus enerjisi, deniz kenarında yine elleriniz göğsünüzde kavuşuk olsun, sonra kollarınızı ve ve bacaklarınızı iki yana açın, açıp kapatırken derin nefes alıp verin, denizin güçlü enerjisinin size yıkadığını hissedin, bunu sekiz kez tekrar edin.
* Gök enerjisi, güzel ve yıldızlı bir gecede bahçe veya balkonda kollarınızı dik olarak yukarı kaldırın ve nefes alın, sonra bir daire çizerek yere indirin, yere paralel olarak tutarken nefes verin, göğün, yıldızların ve ayın enerjisinin size aktığını hissedin, bunu on kez tekrar edin.
* Evrenin enerjisi, yine gök enerjisi ortamında kollarınızı yukarı kaldırırken nefes alın, sonra yere indirip yere paralel tutup nefes verin, toprağın, güneşin, okyanusun ve göğün enerjisinin sizin merkezinize aktığını hissedin, bunu sekiz kez tekrar edin. bunu beş kez tekrar edin.
* Ve çok gülün, karnınızdan kahkaha atarak gülün. Evde kendi kendinize çalışın, karın kaslarınızla kahkahanızı bütünleştirin.
7. SEVGİYİ YAŞA - CONNESİONE
Herşeyin ve bütün fenomenlerin birbirleriyle bağlı olduğunu anlamak ve takdir etmek; sistemler düşüncesi. Leonardo, “herşeyin bir başka şeye bağlı olduğunu” biliyordu. Yaratılan herşeyin birbiriyle ilişkili ve evrenin tanrısal sevginin bir dışavurumu olduğu anlayışına işaret ediyordu.
Sufiler diyor ki; Akıllı akılsız herkes, yana yakıla sevgililerini arayan insanlar gibi, camilerde, kiliselerde, tapınaklarda O’nu arıyorlar. Tek Tanrı Sevgi Tanrısı olduğu için ve insanları buralara sevgi çağırdığı için her yer O’nun evidir.
Sevgiyi yaşamanın yolları;
* Kendimi kendi egomdan daha öte birşeye bağlı hissediyorum.
* Bu bağlılığı her gün bilinçli olarak besliyorum.
* Anneme, babama ve akrabalarıma bilinçli olarak şefkat doluyum.
* İş arkadaşlarıma da bilinçli olarak şefkat doluyum.
* Rasgele karşılaştığım insanlara karşı iyi niyetliyim.
* Vermenin ve almanın her günü yaşamak olduğuna inanıyorum.
* Beni sevmeyenlerin nedenlerini anlamalı ve onları etkilemeliyim.
İyiliğin ve hayır yapmanın yedi aşaması:
1. Ahmet yardımseverdir ama isteksizdir.
2. Ahmet ancak kendisinden yardım istenince yardım eder.
3. Ahmet’ten yardım istenir ve Ahmet yardıma muhtaç Mehmet’e doğrudan yardım eder. Ama Ahmet bundan keyif alır fakat Mehmet utanır.
4. Ahmet ve Mehmet birbirlerini bilirler ama yardım istenmeden yapılır.
5. Ahmet, Mehmet’i tanımaz ama Mehmet Ahmet’in kim olduğunu bilir ve kendini ona karşı borçlu hisseder.
6. Ahmet kime yardım edeceğini bilir ama Mehmet Ahmet’i tanımaz, bu durumda Ahmet hayır yapmaktan hoşlanır ve Mehmet üzerinde hakkı olduğunu düşünür.
7. Amhet ve Mehmet birbirlerini tanımazlar yani yardım sadece hayır yapmış olmak için yapılır. Ahmet kime yardım ettiğini bilmez ve kendini önemsemez, Mehmet ise kendini kimseye borçlu hissetmez.
Ve sonuç:
Leonardo’nun 7 Altın Öğüdü:
1. Amaçlarınızın ve eylemlerinizin tüm sorumluluğunu alma cesaretini gösterin.
2. İç algı gözünüzü açın,varolduğunuz her anın tadını çıkarın.
3. Kendinizden hoşnut olmanın ışığı, kişiliğinizin en karanlık köşelerini aydınlatsın.
4. Mona Lisa gibi sizin yüzünüzde de, dişil ve eril bileşimin gülümsemesi olsun.
5. Bedeniniz, duygularınız, aklınız ve ruhunuz bütünleşsin ki, içinizdeki sınırsız enerjiyi hissedin, yaşam dolu ve sağlıklı olun.
6. Yaşamınız güzellik, sevinç, iyilik ve sevgiyle olsun.
7. Leonardo gibi bütünlüğe ve gerçeğe ulaşmak için araştırın ve araştırmaktan bıkmayın.