-
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Aziz Nesin o lafı Referandumda Kenan Evrene %92 oy verilmesi üzerine söylemiştir.
Lakin... tepesine kuş sıçınca koştura koştura milli piyango bayii arayan bir milletiz biz.. Sizce normal midir ?
Normal değil evet biz piyango almıyoruz haram çünkü neden alıyorsunuz heleki kafaya bok düşünce :DD
Alıntı:
ceceli341 rumuzlu üyeden alıntı
Evet kendisi bugünleri görerek Zübük diye bir kitap yazmıştır.
Aklınıza gelmişken Sivas katliamı bu katliamda katledilenler ve bu katliami yapanların serbest kaldığı, bu serbest kalanların bütün avukatlarının akepeden bir bir milletvekili olduğunuda hatırlamışsınızdır.
Sizde mantık bu tabi işine geldiğinde devleti suçlamak işine geldiğinde yapanları suçlamak. Sivasta katliamı yapanlar yobazlar Diyarbakır'da, Suruç'ta devlet. Sivas katliamında kimler iktidardaydı kimler bugün suyla gazla jopla dağıtılıyor diye çemkirenler o gün neden bunlar yapılmadı demiyor yapılsaydı öyle bön bön izlenmeseydi olmazdı o elim olay.
Sıkışınca da Hırıstiyanların vampire istavroz göstermesi gibi Türk'e Türk bayrağı, Gençliğe Hitabe İstiklal Marşı göstermeyin sonra Atatürk'ü sovmoyorloooor diye şikayet etmeyin. İstiklal marşının gençliğe hitabeyi gidin muhataplarına gösterin Gezi rezaletinde barış mitinglerinde Atatürkle Apoyu kafa kafaya tokuşturduğunuz posterler hala hafızamızda bırakın Atatürkten geçinmeyi iyi bişeyler yapın o da sizinle övünsün.
- - - Updated - - -
Rahmetli derken? :)
Rametli...
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Rametli Aziz Nesini getirdiniz aklıma hüzünlendim
Rahmetli derken?
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Köyün birisinde sığırcılık yapan zalim, ceberut, ama güçlü bir aile varmış. Bunlar çalışmadan yemeyi, başkasının malına-mülküne el koymayı, kafasına eseni dövmeyi, istediği kimsenin bağına-bostanına girmeyi iş edinmişler. Bunların dedeleri de böyle imiş zaten. Köyde ilk yer edinmeleri de birilerinin canını alıp malına el koyarak olmuş. Bunlar gider başkalarının bağını, bostanını talan eder, harmanlarını yağmalar emeksiz, çabasız, ama refah içinde yaşarlarmış. Üstelik bir de malını yağmaladıkları kimseleri “hırsız”, canını aldıkları insanları “katil” ilan ederlermiş. Bu yağmacı, kan dökücü ailenin geçmişi herkes tarafından bilinirmiş ve bunlardan çekinilirmiş. Hırsızlık ve kan dökme konusunda şöhretleri pek fazla artınca bu aile oturmuş düşünmüş ve daha yeni, ince teknikler geliştirmeye karar vermişler. İçlerinden birisi daha kolay hırsızlık yapmanın, ev basmanın, bağ-bahçe talan etmenin gelişmiş bir yönetimini bulduğunu söylemiş talancı ve yalancı aileye. Bütün ailenin dikkati o tarafa yönelmiş. Aklı veren bu ailenin içine yerleşen ve onlardan gibi görünen, ama onlar üzerinden kendi hedeflerini gerçekleştiren, sinsi Jakop’muş.
Jakop aile toplantısında yeni projesini anlatmaya başlamış: “Bakın dostlarım, kardeşlerim. Yeni planım çok akıllıca ve risksiz. Üstelik bu planı devreye sokarsak kimse bizi hırsız, arsız diye adlandıramayacak. Biz “mağdur” olarak bu ahmakların bağına, bostanına gireceğiz. Göstere göstere gireceğiz ve kimsenin gıkı bile çıkmayacak. Kimse bize bir şey demeye cesaret edemeyecek” demiş.
Nasıl olacak bu Jakop demişler?
Jakop: “önce geceden bizim tavuklardan bir kaçını boğazlayacak ve bizim bahçenin-bostanın farklı yerlerine serpiştireceğiz. Sabah kalktığımızda boğazlanmış, telef edilmiş tavuklarımızı vaveyla ile bütün köye duyuracağız. “Bir tilki girmiş ve bizim tavuklarımızı telef etmiş, bu kabul edilemez bir şeydir. Biz bu tilkiye haddini bildireceğiz. Kimse bizim evimizde bizim tavuklarımızı böyle heder edemez! Tilkiye ve onu koruyanlara karşı savaş ilan ediyoruz! Ya bizimlesiniz, ya tilkilerle!” diye deklare edecek ve bütün köylüye korku salacağız. Sonrada kimin evine-bostanına girmek istiyorsak tilki sizin evde saklanıyormuş! Öyle bilgi aldık. “Ya tilkiyi ver bize, veya biz ne yapacağımızı biliriz!” diyerek evlere, bostanlara dalacağız. Böylece hırsızlık ve talan için değil, tilkiyi bulmak, adaleti sağlamak için girmiş olacağız” demiş.
Jakop’un teklifi herkese çok cazip gelmiş ve bunu hemen uygulamaya karar vermişler.
Bir gece planı uygulamaya koymuşlar 3-5 tane tavuğu boğazlayıp, yaralayıp evlerinin farklı yerlerine atmışlar. O esnada Jakop’un aklında yeni yıldırımlar çakmış, ailenin büyüğüne: “efendim tavuklar bize yeterince güçlü gerekçe de oluşturmayabilir; bir kaç koyun, hatta sığır da telef edersek elimiz daha güçlü olur” demiş. Ailenin içinden bir kaç kişi “olmaz öyle şey, tavuğu anladık tamam ama, bir tilki koyunları, sığırları nasıl boğazlar, buna nasıl inandırırız köylüyü” demişler. Diğerleri önemli değil demişler, biz tilkinin sığırları da telef ettiğine inandırırız köylüyü. Çok mantıklı olmasa da, gece 3-5 tavuğu, bir kaç koyunu, bir kaç sığırı telef etmişler.
Bir sabah bütün köylü sığırcı ailesinin feryat figanı, vaveylası ile uyanmış. Evde herkes dizlerini dövüyor, kadınlar ağlaşıyor, erkekler tehditler savuruyor, intikam yeminleri ediyormuş. Bütün köylü bu gürültüye dikkat kesilmiş. Köylü olanları anlamaya çalışırken sığırcı ailesi: “bizi can evimizden vurdular; bunu kim yaptı ise göstereceğiz; intikamımız feci olacak! Caniler! hainler! katiller! vs.” diye dövünüyor ve tehditler savuruyorlarmış. Bunu yapanlar iğnenin deliğine dahi girse bulacağız, cezasını mutlaka vereceğiz” diyorlarmış. Bu ailenin şerrini, zarar verme kabiliyetini bilen, bunların yalakası onursuz bazı aileler-kişiler hemen bunların yanında yer almış ve: “evet sığırcı ailesine yapılanlar kabul edilemez! Yapanlar bulunmalı ve cezalandırılmalıdır! Biz de bunların yanındayız!” demişler.
Bunun üzerine sığırcı ailesi göz koyduğu stratejik noktada evi olan bir aileyi sorumlu tutmaya başlamış. Delil, ispat vs. beklemeden bu ailenin evine girmiş. Bunun gayet kolay olduğunu ve kimsenin gıkını çıkaramadığını görmeleri, dahası pek çok köylünün bunların mağduriyetini kabul etmek zorunda kalması bunların çok hoşuna gitmiş. Ailenin reisi Jakop’a “afferin lan Jakop, ne güzel düşünmüssün!” diye iltifatta bulunmayı da ihmal etmemiş. Bakmışlar bu iş tutuyor, ardından varlıklı, zengin bir mahalleyi gözlerini kestirmişler. “Bu mahallede zenginlik çok, insanları da güçsüz, ayrıca bunlarla bizim husumetimiz de var. Katilleri arayacağız diye girelim mahalleye ve talan edelim” demişler. Ardından aşağı mahallenin zengin evlerine birer birer girmeye başlamışlar. Bu evlere girerken “biz yeni saldırılardan korkuyoruz, bu nedenle bizim yaptığımız önleyici saldırıdır” demişler.
Böylece Jakop’un fikri ile pek çok mahalleyi, evi talan etmişler. Tilki üzerinden talan işinin tadına varan sığırcı ailesi “tilki görüldü”, “tilki burada olabilir”, “kokusu geliyor”, “sesi duyuluyor” vs diyerek köydeki pek çok eve izinsiz girmeye, ailelere baskı uygulamaya başlamış. Tilki hikayesi üzerinden köyde terör estiriyor, dilediği gibi hareket ediyor, istediklerinin başına bela oluyorlarmış. Köyde tilki tehdidinin bertarafı adına toplantılar yapılmaya, tedbirler geliştirilmeye başlanmış. Bütün köylü artık tilki ile yatıp, tilki ile kalkıyormuş. Bu konuda bilimsel toplantılar yapılır, kitaplar yazılır olmuş. Sığırcı ailesi tilki malzemesini köpürte köpürte, gayet verimli şekilde kullanmış. Nereye girmek istese “tilki burada görüldü duyuldu” deyip o eve baskın düzenliyor, evde talan yapıyormuş. Tilki sayesinde köyün kontrolünü eline almış. Yaşasın jacop..
Kıssadan hisse..
OLAY ÇÖZÜLMÜŞTÜR DAĞILALIM ARTIK... :)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
İdare hala aynı partideyken, "bak bize oy vermezseniz, böyle olursunuz" propagandası, ne dine ne de dürüst siyasete yakışır örneği :
İnsanları açlıkla, sefaletle, terör ile terbiye etmek hangi dinde var acaba?
Hiçbir dinde yok tabi ki, sayın Litigation.
Ancak yazımdaki noktalama ve gülücüklere de dikkat etmemişsiniz.:)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
solideso rumuzlu üyeden alıntı
8 Haziran sabahı İtalyan gazetesi son bin yılın Selahaddini Eyyubisi durduruldu diye başlık atıyorsa,
İlk çıktığı zamanlar senelerce takip ettiğim, sonra işte bu sebeple bıraktığım akit gazetesinden alınma olduğunu sanıyorum bu iddianın.
Çünkü: İtalyan gazete: Selahaddin Eyyubi durduruldu
Metro, İtalyanca "metre" demek. Son metrede yani son anda durduruldu diyor.
Haberin orijinalinde ise "Selahattin"in fotoğrafı var. Ama Eyyubi değil, Demirtaş devamı.
İtalyanca olduğundan tam anlamadım, Ama Selahattin Demirtaş'tan bahseden bir haberin fotoğraflarını ve kelimelerini kesip sadece seladino yazısı görünecek şekilde neden yayınlar insan bilemedim.
Eğer İtalyanca anlayan varsa ne yazdığını tercüme etsin:
Il Saladino del nuovo millennio fermato sull'ultimo metro - Repubblica.it
Böyle şeyler gördüğümde ben aslını bulup doğru mu diye bakarım. Çünkü ne yazık ki gördüğümüz on şeyden dokuz buçuğu yalan.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Milton Friedman neoliberal işgalcilerin 3. dünya ülkelerini nasıl soyacağının sosyolojik teorisini yazdı.
Neoliberal tilkiler, 10 yıl social inclusion, yani sosyal yakınlaşma, toplumla bütünleşme, güvenini kazanma istedi, harfiyen ülkemizde uyguladılar.
Şimdi sıra bir Fransız modeli olan social exclusion’a, yani ötekileştirme, içe kapatma, sömürme ve büyük soyguna geldi.
Soygun sonrası ekonomik kriz ve büyük tufandır, sosyal adalet, hukuk ve insanlık tüketildiği için devlet çökecek ve yeniden kurulacaktır.
Sığırcı ailesi ise kaçacaktır, tilki bahane soygun şahane diye gerideki koyunlara gülecektir.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Köyün birisinde sığırcılık yapan zalim, ceberut, ama güçlü bir aile varmış. Bunlar çalışmadan yemeyi, başkasının malına-mülküne el koymayı, kafasına eseni dövmeyi, istediği kimsenin bağına-bostanına girmeyi iş edinmişler. Bunların dedeleri de böyle imiş zaten. Köyde ilk yer edinmeleri de birilerinin canını alıp malına el koyarak olmuş. Bunlar gider başkalarının bağını, bostanını talan eder, harmanlarını yağmalar emeksiz, çabasız, ama refah içinde yaşarlarmış. Üstelik bir de malını yağmaladıkları kimseleri “hırsız”, canını aldıkları insanları “katil” ilan ederlermiş. Bu yağmacı, kan dökücü ailenin geçmişi herkes tarafından bilinirmiş ve bunlardan çekinilirmiş. Hırsızlık ve kan dökme konusunda şöhretleri pek fazla artınca bu aile oturmuş düşünmüş ve daha yeni, ince teknikler geliştirmeye karar vermişler. İçlerinden birisi daha kolay hırsızlık yapmanın, ev basmanın, bağ-bahçe talan etmenin gelişmiş bir yönetimini bulduğunu söylemiş talancı ve yalancı aileye. Bütün ailenin dikkati o tarafa yönelmiş. Aklı veren bu ailenin içine yerleşen ve onlardan gibi görünen, ama onlar üzerinden kendi hedeflerini gerçekleştiren, sinsi Jakop’muş.
Jakop aile toplantısında yeni projesini anlatmaya başlamış: “Bakın dostlarım, kardeşlerim. Yeni planım çok akıllıca ve risksiz. Üstelik bu planı devreye sokarsak kimse bizi hırsız, arsız diye adlandıramayacak. Biz “mağdur” olarak bu ahmakların bağına, bostanına gireceğiz. Göstere göstere gireceğiz ve kimsenin gıkı bile çıkmayacak. Kimse bize bir şey demeye cesaret edemeyecek” demiş.
Nasıl olacak bu Jakop demişler?
Jakop: “önce geceden bizim tavuklardan bir kaçını boğazlayacak ve bizim bahçenin-bostanın farklı yerlerine serpiştireceğiz. Sabah kalktığımızda boğazlanmış, telef edilmiş tavuklarımızı vaveyla ile bütün köye duyuracağız. “Bir tilki girmiş ve bizim tavuklarımızı telef etmiş, bu kabul edilemez bir şeydir. Biz bu tilkiye haddini bildireceğiz. Kimse bizim evimizde bizim tavuklarımızı böyle heder edemez! Tilkiye ve onu koruyanlara karşı savaş ilan ediyoruz! Ya bizimlesiniz, ya tilkilerle!” diye deklare edecek ve bütün köylüye korku salacağız. Sonrada kimin evine-bostanına girmek istiyorsak tilki sizin evde saklanıyormuş! Öyle bilgi aldık. “Ya tilkiyi ver bize, veya biz ne yapacağımızı biliriz!” diyerek evlere, bostanlara dalacağız. Böylece hırsızlık ve talan için değil, tilkiyi bulmak, adaleti sağlamak için girmiş olacağız” demiş.
Jakop’un teklifi herkese çok cazip gelmiş ve bunu hemen uygulamaya karar vermişler.
Bir gece planı uygulamaya koymuşlar 3-5 tane tavuğu boğazlayıp, yaralayıp evlerinin farklı yerlerine atmışlar. O esnada Jakop’un aklında yeni yıldırımlar çakmış, ailenin büyüğüne: “efendim tavuklar bize yeterince güçlü gerekçe de oluşturmayabilir; bir kaç koyun, hatta sığır da telef edersek elimiz daha güçlü olur” demiş. Ailenin içinden bir kaç kişi “olmaz öyle şey, tavuğu anladık tamam ama, bir tilki koyunları, sığırları nasıl boğazlar, buna nasıl inandırırız köylüyü” demişler. Diğerleri önemli değil demişler, biz tilkinin sığırları da telef ettiğine inandırırız köylüyü. Çok mantıklı olmasa da, gece 3-5 tavuğu, bir kaç koyunu, bir kaç sığırı telef etmişler.
Bir sabah bütün köylü sığırcı ailesinin feryat figanı, vaveylası ile uyanmış. Evde herkes dizlerini dövüyor, kadınlar ağlaşıyor, erkekler tehditler savuruyor, intikam yeminleri ediyormuş. Bütün köylü bu gürültüye dikkat kesilmiş. Köylü olanları anlamaya çalışırken sığırcı ailesi: “bizi can evimizden vurdular; bunu kim yaptı ise göstereceğiz; intikamımız feci olacak! Caniler! hainler! katiller! vs.” diye dövünüyor ve tehditler savuruyorlarmış. Bunu yapanlar iğnenin deliğine dahi girse bulacağız, cezasını mutlaka vereceğiz” diyorlarmış. Bu ailenin şerrini, zarar verme kabiliyetini bilen, bunların yalakası onursuz bazı aileler-kişiler hemen bunların yanında yer almış ve: “evet sığırcı ailesine yapılanlar kabul edilemez! Yapanlar bulunmalı ve cezalandırılmalıdır! Biz de bunların yanındayız!” demişler.
Bunun üzerine sığırcı ailesi göz koyduğu stratejik noktada evi olan bir aileyi sorumlu tutmaya başlamış. Delil, ispat vs. beklemeden bu ailenin evine girmiş. Bunun gayet kolay olduğunu ve kimsenin gıkını çıkaramadığını görmeleri, dahası pek çok köylünün bunların mağduriyetini kabul etmek zorunda kalması bunların çok hoşuna gitmiş. Ailenin reisi Jakop’a “afferin lan Jakop, ne güzel düşünmüssün!” diye iltifatta bulunmayı da ihmal etmemiş. Bakmışlar bu iş tutuyor, ardından varlıklı, zengin bir mahalleyi gözlerini kestirmişler. “Bu mahallede zenginlik çok, insanları da güçsüz, ayrıca bunlarla bizim husumetimiz de var. Katilleri arayacağız diye girelim mahalleye ve talan edelim” demişler. Ardından aşağı mahallenin zengin evlerine birer birer girmeye başlamışlar. Bu evlere girerken “biz yeni saldırılardan korkuyoruz, bu nedenle bizim yaptığımız önleyici saldırıdır” demişler.
Böylece Jakop’un fikri ile pek çok mahalleyi, evi talan etmişler. Tilki üzerinden talan işinin tadına varan sığırcı ailesi “tilki görüldü”, “tilki burada olabilir”, “kokusu geliyor”, “sesi duyuluyor” vs diyerek köydeki pek çok eve izinsiz girmeye, ailelere baskı uygulamaya başlamış. Tilki hikayesi üzerinden köyde terör estiriyor, dilediği gibi hareket ediyor, istediklerinin başına bela oluyorlarmış. Köyde tilki tehdidinin bertarafı adına toplantılar yapılmaya, tedbirler geliştirilmeye başlanmış. Bütün köylü artık tilki ile yatıp, tilki ile kalkıyormuş. Bu konuda bilimsel toplantılar yapılır, kitaplar yazılır olmuş. Sığırcı ailesi tilki malzemesini köpürte köpürte, gayet verimli şekilde kullanmış. Nereye girmek istese “tilki burada görüldü duyuldu” deyip o eve baskın düzenliyor, evde talan yapıyormuş. Tilki sayesinde köyün kontrolünü eline almış. Yaşasın jacop..
Kıssadan hisse..
OLAY ÇÖZÜLMÜŞTÜR DAĞILALIM ARTIK... :)
Malum kesim bu kadar uzun yazı okumaz yalnız, yanlış yapıyorsunuz, maksimum 2-3 satır olmalı.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
Malum kesim bu kadar uzun yazı okumaz yalnız, yanlış yapıyorsunuz, maksimum 2-3 satır olmalı.
Bırakın artık bu halka tepeden bakma aşağılama ayaklarını kimi horlayıp aşağıladıysanız haklarını aldı sizden yukarı çıktı siz hala yerlerde geziyorsunuz.
Yobaz deyip okullara almadığınız, analarını nizamiyeden içeri sokmadığınız insanlar devletin zirvesine çıktı Kürt yok Kart kurt var dediğiniz kürtler hakeza bence artık daha fazla aşağılamayın inecek yeriniz kalmadı diptesiniz artık.
http://www.aliaktas.net/wp-content/u...DO%C4%9EAN.jpg
http://resimler.haberler.com/haber/1...duyurusu_o.jpg
- - - Updated - - -
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Neymiş? Sadece Allah'a kul olacakmışız, bir insana veya cisime değil !
Neymiş? Hak yolundan sapmayan (doğru, dürüst, faziletli) kişilerin yolundan gitmeliymişiz...
Cumhurbaşkanına hakaret meselesine gelince; Hem dinen hem de hukuken birine hakaret etmek kabul edilemez. Beğenmezsin, yasal sınırlarında eleştirirsin ama kimsenin kimseye veya makama hakaret hakkı asla yok.
Saygılar.
Meselenin özü budur meslektaşımın bu sözlerine katılıyorum iki taraftan da yapılan yanlışlardan vazgeçilmesi gerekiyor.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Hikaye memleketimize uyarlanabilir bizde de birileri sığırcı ailesidir ve tilkilerle ortaktır.
Hizmet ve cemaata ise kümese sokulmak istenen mağdur tavuk rolü biçilmiştir.
Sığırcı ailesi, tilkiler ve sinsi Jakop’un hain planlarından dolayı Hizmet mazlumdur, davacıdır, ama hırpalanmaktadır.
Bir gün toplum tilki, Jakop ve sığırcık ailesinin zalimliğini anlar diye ummakta, herşeyden haberdar şaşkınları oynamakta, dünkü kardeşlerinin mal, makam, kadın, para ve güç karşısında dinlerini ve vatanlarını nasıl sattığına hayret etmektedir.
Sığırcı ailesi, Tilki ve sinsi Jakop bir defa anlaştı mı terörist barış elçisi olur, barış sembolü adanmışlar, muhabbet fedaileri terörist diye suçlanır.
Jakop’un fikrini hayata geçiren birileri, sığırcının hırsını kullanarak sözde çözüm süreci ile işe başlıyor. Güneydoğuda megri megri diyerek türküler söyleniyor, Kuzey Irak'ta Kürdistan kuruluyor, Bu durumu başta güya muhafazakar AKP değilde CHP olsa asla kabullenmiyecek toplum zokayı yutuyor.
Hizmet’i paralel diye bahane eden AKP halkın kafasını karıştırdı. Oysa çok uluslu firmalar çoktan ülkemize girdi, kaynaklarımıza özelleştirmelerde el koydu, bankalarımızı satın aldı, İstanbul Borsa’sında yabancı neoliberal tilkiler ağırlığı üstünlüğü ele geçirdi.
Dünya üzerindeki hakimiyetini pekiştirmiş neoliberal işgalciler, bazı stratejik-zengin bölgeleri yeni kolonial stratejilerle kontrolü altına almıştır. Milletimiz, hızla Amerikanlaştığı ve Batı kültürünün, tüketim ürünlerinin çılgını ve kölesi olduğu halde özgürleştiğini sanmaktadır.
Paralel bahanesiyle rehavet içindeki toplum ahlaki ve ekonomik çöküşe doğru hızla yol alırken, birileri bu arada malı götürmektedir.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Normal değil evet biz piyango almıyoruz haram çünkü neden alıyorsunuz heleki kafaya bok düşünce :DD
Sizde mantık bu tabi işine geldiğinde devleti suçlamak işine geldiğinde yapanları suçlamak. Sivasta katliamı yapanlar yobazlar Diyarbakır'da, Suruç'ta devlet. Sivas katliamında kimler iktidardaydı kimler bugün suyla gazla jopla dağıtılıyor diye çemkirenler o gün neden bunlar yapılmadı demiyor yapılsaydı öyle bön bön izlenmeseydi olmazdı o elim olay.
Sıkışınca da Hırıstiyanların vampire istavroz göstermesi gibi Türk'e Türk bayrağı, Gençliğe Hitabe İstiklal Marşı göstermeyin sonra Atatürk'ü sovmoyorloooor diye şikayet etmeyin. İstiklal marşının gençliğe hitabeyi gidin muhataplarına gösterin Gezi rezaletinde barış mitinglerinde Atatürkle Apoyu kafa kafaya tokuşturduğunuz posterler hala hafızamızda bırakın Atatürkten geçinmeyi iyi bişeyler yapın o da sizinle övünsün.
- - - Updated - - -
Rahmetli derken? :)
Rametli...
ATATÜRK ün O o.ç na kafa atarken görüntülerini hatırlıyorum bende.
Orada yobaz zihniyettir o katliamı yapan. O zihniyet hala o katliamlarıda yapmaya devam etmektedir.
İkide birde öbür mahallenin çocukları Sanki şimdi daha matak bir durumdaymışız gibi.15 yıl önceye dönmekle tehdit ediyor O nedenle Korkma avatarını ekledim. Korkma nın nereden geldiğinide açıklamak için istiklal marşımızı yayınladım. Bugünkü durumu hatırlatmak içinde gençliğe hitabeyi.
İstiklal marşımızı görmekten, gençliğe hitabeyi. Türk bayrağını görmekten rahatsız olanların Türk lüğünden de vatan sevgisindende şüphe ederim ben.
Malüm Oranın Çocukları Haz etmiyorlar Atatürk ten İstiklal marşından T.C. den Vampirin istavroz gördüğü gibi oluyorlar Çakma müslümanlar ve çakma Milliyetçiler. Çakma olmasalardı bu kadar korkmazlardı.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı
Hiçbir dinde yok tabi ki, sayın Litigation.
Ancak yazımdaki noktalama ve gülücüklere de dikkat etmemişsiniz.:)
Sayın Hakkarili merak etmeyin anladım. En azından imzanızda yazan işe çelişirdi aksini düşünseydiniz :)
- - - Updated - - -
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Bırakın artık bu halka tepeden bakma aşağılama ayaklarını kimi horlayıp aşağıladıysanız haklarını aldı sizden yukarı çıktı siz hala yerlerde geziyorsunuz.
Yobaz deyip okullara almadığınız, analarını nizamiyeden içeri sokmadığınız insanlar devletin zirvesine çıktı Kürt yok Kart kurt var dediğiniz kürtler hakeza bence artık daha fazla aşağılamayın inecek yeriniz kalmadı diptesiniz artık.
http://www.aliaktas.net/wp-content/u...DO%C4%9EAN.jpg
[url]http://resimler.haberler.com/haber/157/aysun-kayaci-ve-mujde-ar-hakkinda-suc-duyurusu_o.jpg[/url
Meselenin özü budur meslektaşımın bu sözlerine katılıyorum iki taraftan da yapılan yanlışlardan vazgeçilmesi gerekiyor.
Engin bey Kürtler bu ülkede çok yere geldiler ve gelmeye devam edeceklerdir... Örnek mi? Buyrun TURGUT ÖZAL (Allah rahmet etsin)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Turgut_%C3%96zal
Turgut Özal, Türkiye Cumhuriyeti'nin 45. ve 46. dönem hükümetlerinde başbakanlık yapmış ve ardından 8. Cumhurbaşkanı seçilerek, görevi başında hayatını kaybetmiş olan kısmen Kürt asıllı Türkiye siyasetçisi ve devlet adamıdır. İktidarda bulunduğu 1983-1991 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %5.2 oranında büyümüş ve Türkiye'nin GSMH'si Dünya toplamının binde 9.68'inden binde 11.21'ine yükselerek Osmanlı Devleti'nin 1908'deki seviyesine gelmiştir.
Babası Malatya/Çırmıktı'lı Ünlüoğulları'ndan Mehmed Sıddık banka memuru, annesi aslen Tunceli/Çemişkezek yerlilerinden annesi aslen Tunceli /Çemişkezek yerlilerinden kürt Hafize Hanım ilkokul öğretmeniydi.
Hatta hatırlıyorum ki ona "ya biz Kürtlere göz açtırmıyorlar" gibi bir şey söylendiğinde, Yahu ben de kürdüm, benim buraya gelmemi kim engelledi ki diyerek meseleyi çok güzel yanıtlamıştır. BU ülkede Kürt Türk meselesi yoktur. Bu ülkede büyük balık, küçük balık meselesi vardır. O küçük balık hep küçük kalmalıdır ki büyükler beslenebilsin.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Evet üstadlar yeterince çaldınız söylediniz hatta yönetici abilerde ağırlık koyup kimilerine hadlerini bildirdi ki konu cumhurbaşkanının üstünlük psikolojisiyken sanal alemin küçük bir sokağına denk gelecek mahallenin muhtarı olarak baya ironikte oldunuz. Yüzde 99 u 60 ı 40 ı yok yok kemiksiz yüzde 15 aptalına oy verecek bir parti önerseydiniz hatta pusulalarını ellerinden alıp sen bilmezsin ben bilirim diyip oy verseydiniz? 3 5 satırdan fazlası ağır gelir madem bizim gibilere döktürdükçe iyice haklı oldunuz üstelik bende dökyüreyim dedim. hukuk sitesinde gazete manşetlerinden aklınızda biriktirmiş yazdıkça yazıyorsunuz. Öyle gaza geldiniz ki sanki pkk yeni peyda olmuşçasına mal edip Türk bayrağını pankart edip saldırıyorsunuz. Hikayelere karnımız tok yönetici ağabey biraz ayağınız yere bassın. Arkadaşın biri fatihadan yola çıkmış kula kulluktan bahsetmiş iyi düşünün konuyu iyi okuyun bakın bakalım burda kim kimi Allaha ortak koşarcasına yazıyor kim kime taparcasına bağlı?
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Zaten sizinle aynı fikirde olmayan herkes yobaz! Bence asıl yobazlık bu kafadır.
Hiç merak etmeyin, aşağılayıp horladığınız kesim şu an iktidarda ve devletin başında. Çok zorunuza gidiyor belki çıldırıyorsunuz ama yapacak bir şeyiniz yok.
Sevmek zorunda değilsiniz ama "seçilmiş" ilk Cumhurbaşkanına tahammül edemiyorsunuz, sonrada demokrasiden cumhuriyetten dem vuruyorsunuz, gülünçsünüz =)
Allah vatanımızı savaşlardan belalardan korusun ama bir savaş durumunda ülkeyi ilk terk edecek kişiler sizin yada sizin kafadaki insanlar olacak adım gibi eminim.
Özel uçaklarına atlayıp, şampanyalarını yudumlayarak ülkeyi terk edecekler.
Mustafa Kemal'i herkesin sevmesi gerekmiyor, böyle bir zorunluluk yok! Herkesi tek tipe sokup kalıplaştıramazsınız. Birde Mustafa Kemal'i sevmeyen Ülkesini de sevmezmiş, hadi oradan hadi oradan !!!
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
RuTH rumuzlu üyeden alıntı
Zaten sizinle aynı fikirde olmayan herkes yobaz! Bence asıl yobazlık bu kafadır.
Hiç merak etmeyin, aşağılayıp horladığınız kesim şu an iktidarda ve devletin başında. Çok zorunuza gidiyor belki çıldırıyorsunuz ama yapacak bir şeyiniz yok.
Sevmek zorunda değilsiniz ama "seçilmiş" ilk Cumhurbaşkanına tahammül edemiyorsunuz, sonrada demokrasiden cumhuriyetten dem vuruyorsunuz, gülünçsünüz =)
Allah vatanımızı savaşlardan belalardan korusun ama bir savaş durumunda ülkeyi ilk terk edecek kişiler sizin yada sizin kafadaki insanlar olacak adım gibi eminim.
Özel uçaklarına atlayıp, şampanyalarını yudumlayarak ülkeyi terk edecekler.
Mustafa Kemal'i herkesin sevmesi gerekmiyor, böyle bir zorunluluk yok! Herkesi tek tipe sokup kalıplaştıramazsınız. Birde Mustafa Kemal'i sevmeyen Ülkesini de sevmezmiş, hadi oradan hadi oradan !!!
Haklısınız Sayın Ruth,
Tarih tekkerrürden ibarettir. 17 Kasım 1922'de Mustafa Kemal bir İngiliz zırhlısı ile tası tarağı toplayıp kaçarken Sultan Vahdettin doğuda milli kurtuluş mücadelesini başlatmıştı.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
RuTH rumuzlu üyeden alıntı
.....Herkesi tek tipe sokup kalıplaştıramazsınız.....
Bundan herkes şikayet eder...
Ama benim en çok etkilendiğim tek kalıba sokma uygulamasının mimarları, kendinin Atatürkçü olduğunu söyleyen kimselerdi. Atatürk benim hemşehrim ama hiç bir akrabam bu konyu Atatürkçü olduğunu iddia edenler gibi yorumlamadı.
Vücudunun bir kısmını örtmenin yasaklanması, "illa ki oranı görmek istiyoruz" sapıklığı, yakın zamana kadar başımızdaydı. Hem de hijyenin gereği başa bone takılıp saçların örtüldüğünü bebekler bile bilirken, hemşirelerin saçlarını örtmesinin hijyene aykırı olacağını söyleyecek kadar bilimi bile sapıklığına alet edenler tarafından...
Başkalarına zarar vermeyen şeyler, özgürlük sınırları içindedir. Başkalarına zarar vermeyen bir şeyin yasak olmasını istemek tek tipçiliğin dik alasıdır.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
RuTH rumuzlu üyeden alıntı
Zaten sizinle aynı fikirde olmayan herkes yobaz! Bence asıl yobazlık bu kafadır.
Hiç merak etmeyin, aşağılayıp horladığınız kesim şu an iktidarda ve devletin başında. Çok zorunuza gidiyor belki çıldırıyorsunuz ama yapacak bir şeyiniz yok.
Sevmek zorunda değilsiniz ama "seçilmiş" ilk Cumhurbaşkanına tahammül edemiyorsunuz, sonrada demokrasiden cumhuriyetten dem vuruyorsunuz, gülünçsünüz =)
Allah vatanımızı savaşlardan belalardan korusun ama bir savaş durumunda ülkeyi ilk terk edecek kişiler sizin yada sizin kafadaki insanlar olacak adım gibi eminim.
Özel uçaklarına atlayıp, şampanyalarını yudumlayarak ülkeyi terk edecekler.
Mustafa Kemal'i herkesin sevmesi gerekmiyor, böyle bir zorunluluk yok! Herkesi tek tipe sokup kalıplaştıramazsınız. Birde Mustafa Kemal'i sevmeyen Ülkesini de sevmezmiş, hadi oradan hadi oradan !!!
Kurtuluş savaşı öncesi, savaş karşıtı, ingilize teslim olalım, bu İslamın gereğidir falan diyen mollarlar vardı. Düşmanı evlerine sokarak, vatanı belkide başka neleri peşkeş çektiler. Camilerde savaşa gitmeyin diye vaazlar verdiler. Onlarda Atatürk'ü sevmiyorlardı.
Alıntı:
Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı
Bundan herkes şikayet eder...
Ama benim en çok etkilendiğim tek kalıba sokma uygulamasının mimarları, kendinin Atatürkçü olduğunu söyleyen kimselerdi. Atatürk benim hemşehrim ama hiç bir akrabam bu konyu Atatürkçü olduğunu iddia edenler gibi yorumlamadı.
Vücudunun bir kısmını örtmenin yasaklanması, "illa ki oranı görmek istiyoruz" sapıklığı, yakın zamana kadar başımızdaydı. Hem de hijyenin gereği başa bone takılıp saçların örtüldüğünü bebekler bile bilirken, hemşirelerin saçlarını örtmesinin hijyene aykırı olacağını söyleyecek kadar bilimi bile sapıklığına alet edenler tarafından...
Başkalarına zarar vermeyen şeyler, özgürlük sınırları içindedir. Başkalarına zarar vermeyen bir şeyin yasak olmasını istemek tek tipçiliğin dik alasıdır.
Konular hep aynı. 80lerin öncesinde Türban diye birşeyin olmamasını nasıl açıklıyorsunuz? Hatta devekuşu kabarenin bir bölümünde (80lerde bildiğiniz gibi oynuyordu) adam uzun süredir sokağa çıkmıyor hastanede, 12 eylül sonrası çıktığında sokakta görüyor, "bunlar ne böyle kafaları ordan bağlı değişik, kabakulak salgınımı var" diyor, kadında "hayır o bu senenin modası türban" diyordu :)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın üye söylermisiniz allasen sizin bile yukarıda yazılı olan "Sürekli yalan söyleme, dürüst olmayan tutum, kanunları umursamama, dürtüsellik, sinirlilik ve saldırganlık, vicdan azabı çekmeme, kötü davranışlarını meşru gösterme çabası " tanımlamalarına uyan bu büyük ünlü devlet adamı kim ?
Ayrıca TCK nunun 28 - 94 ve 96 ncı maddelerini ihlal ettiğinizi bildirmek isterim.
Bir kişinin Anayasal hakkı olan düşünce ifade etme özgürlüğünü engellemek için tehdit - işkence ve eziyet ediyorsunuz.
sahi.. yukarıdaki tanıma uyacak kadar yakın kimi tanıyorsunuz.. Merak ediyorum açıklar mısınız ?
- - - Updated - - -
Engin bey.... sana cevap olsun diye yazdım yazdım..... sonra baktım ki anlamı yok.. geri sildim...
Benim memleketimi yöneten adamın akıl sağlığı beni ilgilendirir abi.. Çocuklarımın geleceği hakkında karar veren herkesin akıl sağlığı beni ilgilendirir..
Kıçında donu olmayan, asgari ücreti bile kazanamayan, olana bitene aklı ermeyen, eline yarım tavuk dönerle ayran tutuşturunca meydanlarda bağıran adamlardan değilim ben...
Ben memleketimin milletimin geleceğinden endişeleniyorum. Ben hukuk sisteminin geleceğinden, sağlık sisteminin, eğitim sisteminin, ekonomik sistemin geleceğinden endişeleniyorum.
Bu memleketin geleceği ile ilgili olarak, karar, imza yetkisine sahip kim varsa hepsinin akıl ve ruh sağlığı beni ilgilendirir.
Geçmişe, geçmiş siyasetçilere kabahat yüklemek kolay, bazılarının dediği gibi "iki sarhoşun kurduğu Cumhuriyet" olabilir, ama binlercesi o iki sarhoşun kurduğu memleketi idare etmekten aciz..
Sadece vicdan ve izan diyorum..
saygılar sunuyorum..
Sayın Yaman: Bizler vatanını, milletini seven insanlarız. Mevzu bahis devlet büyüğünün kim olduğunu konuyu açan şahsa sorun bana değil! Neden sorduğunuza hiç anlam veremedim.
Yazılan metinleri bir daha okumanızı tavsiye ederim zira benim kimsenin özgür düşüncesini engelleme girişimim olmadı, olamaz! Tehdit ve işkence mi ? Ben diyorum ki, Türkiye Cumhuriyetinin ne bir devlet büyüğüne ne de bir vatandaşına kimsenin hakaret etme hakkı yoktur. Hakaret bir suçtur, eleştiride bulunmakla hakaret etmek farklı şeylerdir... İşkence ve tehdit bunun neresinde? Burada olsa olsa şahsıma yöneltmiş olduğunuz iftiranız olur! Bahsedilen ünlü devlet adamının kim olduğu mesele değil, önemli olan tüm eleştirileri saygı çerçevesinde yapmaktır. Toplumu ve bir siyasi partiye oy veren kesimi 'Kıçında donu olmayan' diye tanımlamak sizce ne kadar doğru? Her partiye toplumun en fakirinden en zenginine kadar insanlar oy verir. Çok şükür giyecek 'don'um da var, asgari ücretle kıyaslanmayacak gelirimde, ancak bende iktidar partisine oy verdim! Mevcut hükümet politikalarını eleştirebiliriz arkadaşlar, kimse eleştirmeyin demiyor ancak insanları Aziz Nesin sözleriyle aşağılamayın, yanılgıya düşersiniz!
Sayın site yöneticileri,
Tartışmanın insanların giydiği kıyafete ve özgür iradeleriyle destekledikleri, oy verdikleri partiden dolayı aşağılandığı bu ortamda daha fazla bulunmak istemiyorum. Lütfen üyeliğimi siliniz.
Saygılar, Sevgiler
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
RuTH rumuzlu üyeden alıntı
Zaten sizinle aynı fikirde olmayan herkes yobaz! Bence asıl yobazlık bu kafadır.
Hiç merak etmeyin, aşağılayıp horladığınız kesim şu an iktidarda ve devletin başında. Çok zorunuza gidiyor belki çıldırıyorsunuz ama yapacak bir şeyiniz yok.
Sevmek zorunda değilsiniz ama "seçilmiş" ilk Cumhurbaşkanına tahammül edemiyorsunuz, sonrada demokrasiden cumhuriyetten dem vuruyorsunuz, gülünçsünüz =)
Allah vatanımızı savaşlardan belalardan korusun ama bir savaş durumunda ülkeyi ilk terk edecek kişiler sizin yada sizin kafadaki insanlar olacak adım gibi eminim.
Özel uçaklarına atlayıp, şampanyalarını yudumlayarak ülkeyi terk edecekler.
Mustafa Kemal'i herkesin sevmesi gerekmiyor, böyle bir zorunluluk yok! Herkesi tek tipe sokup kalıplaştıramazsınız. Birde Mustafa Kemal'i sevmeyen Ülkesini de sevmezmiş, hadi oradan hadi oradan !!!
Şu yazdığınız yazınızın içersindeki özel tüzel, 1.2.3.4.5.6.7. şahıslar içersinde savaş çıkarma yetkisi uçağı ve uçağında o malum içki bulunan tek kişi var. Oda bir doktorumuz tarafından yukarıdaki hastalık teşhisi konmuş şahıs var.
Bütün Devletin uçaklarıda devleti yönetenlerde.
Ben şampanyanın tadını bilmem mesela, Anladığım kadarıyla siz biliyorsunuz. Ahlak yoksunu zalimlerden olmaktansa içki içen mazlumlardan olalım ne olacak. Hangisi daha makbül.
Bir tarafa oy vermeyenler içki içenler diğerleri içmez diyorsanız tam bir yalancı ve ikiyüzlüsünüz, yada çok safsınız demektir. Benim çevremde gördüğüm o hacı baba kesilenlerin çoğu babalar gibi içkide içerler, hovardalıkta yaparlar.
Şunu anlamanız lazım ATATÜRK Bu ülkedeki herkesin kurucu ve kurtarıcı lideridir. Akıl ve ruh hastaları ile karşılaştırılamayacak kadar.Hem Türk, hem Müslüman , hemde Dünya insanları için büyük bir insandır. Yaptıkları ortadadır.
Sanmayın ki bu düzen böyle gidecek. Senden benden diye bir şey yok. Ne eski nede yeni kimsenin zulmünü, devleti şahsi çıkarları için kullanmasına dünde izin vermedik bugünde izin vermeyeceğiz. Devlete ihanet edenler hain olarak ölürler. ve bu topraklar çok hain gördü. Merak etmeyin mezarlıklar bunlarla dolu.
Yarın bunların esamesi bile okunmazlar. Esas olan Halk ve Devlettir.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Hakkarili Arzuhalci rumuzlu üyeden alıntı
Haklısınız Sayın Ruth,
Tarih tekkerrürden ibarettir. 17 Kasım 1922'de Mustafa Kemal bir İngiliz zırhlısı ile tası tarağı toplayıp kaçarken Sultan Vahdettin doğuda milli kurtuluş mücadelesini başlatmıştı.
Bırakın ironiyi!
Foruma resim eklemeyi bilmiyorum maalesef, size zahmet olmazsa linke tıklayıp, son iki resme çok çok dikkatlice bakınız!
Tarih bilginiz, sanırım size ilköğretimde öğretilen bilgilerle sınırlı, geliştirin biraz kendinizi =)
https://tr.wikipedia.org/wiki/VI._Mehmed
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
xyxcyp rumuzlu üyeden alıntı
Sayın site yöneticileri,
Tartışmanın insanların giydiği kıyafete ve özgür iradeleriyle destekledikleri, oy verdikleri partiden dolayı aşağılandığı bu ortamda daha fazla bulunmak istemiyorum. Lütfen üyeliğimi siliniz.
Saygılar, Sevgiler
Bu sitedeki yönetim kadrosunda her düşünceden her partiden üyeler mevcuttur. Aksi görüşte olmak, aşağılama olarak algılanamaz. Oturduğum sitede yöneticiyim; Bana diyorlar ki bu Libyalıları, Suriyelileri vs. arapları siteye almayalım... Ben de diyorum ki TC sınırdan içeri alıyorsa, bizim bunu yapma hakkımız yok...
Şimdi görüşlerinizi makbul gören de olabilir, aksi de. Biribirimize hakaret etmeden tartışmayı öğrenmedikçe, tartışmadan kaçmadan devam etmedikçe bu ülkeden hiçbir şey olmaz.
1789 Fransız ihtilali sonrası Avrupalılar şunu benimsedi: Biz artık din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı (ayrıcalığı) yapmayacağız. İnsan=insan... dediler. Yıl 2015 biz hala din, iman, ırk, cinsiyet ayrımı yapar hale geldik. Bunun nedeni de vatandaşın eğilimi değil, bazı siyasilerin bu büyük değerlerin iyi prim yaptığını bilmeleri... Özal zamanını hatırlıyorum. Birinci konu ekonomi idi... Ya şimdi?
Şimdiki konumuz ise bitaraf olan bertaraf olur mantığı... İşte bu çok yanlış. Ben iyi politika yaparım, biri de çok iyi tıbbi araştırma yapar. Bir insan hem hukukçu, hem maliyeci, hem doktor, hem eczacı, hem inşaat mühendisi, hem çiftçi, hem güvenlik görevlisi, hem jinekolog olamaz. En kötü yaptığımız iş takım (ekip) olmak. Herkes bilgilerini birleştirmek yerine öne çıkmak ister güzel ülkemizde.
Devlet büyüklerine hakaret etme konusuna gelince; Hiçbir hukuk adamı kanunda suç olan bir şeyi zaten savunmaz. Bu nedenle, eleştiri boyutunu aşan hakaretlere karşıyız. Fakat toplumda yanlış bir kanı var. O da denetimin, kontrolün kötü bir şey olduğu. Oysa denetim, yöneticiyi yanlış yapmaktan alıkoyar. Yani aslında onu da korur. Ben denetlenmem diyen yönetici aslında önce kendine kötülük yapıyordur.
Sizlerden sadece şunu düşünmenizi rica ediyorum (yazmayın, sadece düşünün lütfen); Bugün bizim siyasetçilerimizi götürüp bir Avrupa ülkesinin parlamentosuna koysak ve bugün TBMM'de davrandıkları gibi davransalar, onlara ne olur? Bu tarz, bu üslup ve davranış şekilleri ile barınabilirler mi oralarda?
Saygılar...
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Ek: Bugün Ak Parti iktidarda. Belki de bir süre sonra CHP vs. parti olacak. AKP; siz zamanında bize bunu yaptınız, alın size ceza diyecekse, yarın CHP de aynısını yapacak, diğer bir tarihte de MHP... Tarih boyunca intikam partileri olarak mı devam edecek bu siyaset? Açız kardeşim aç. Yaklaşık 1000 TL asgari ücret... Diyebilirsiniz ki, ben işçi değilim, esnafım, doktorum, avukatım... Peki size para kazandıracak kişilerde para yoksa siz nereden kazanacaksınız?
Bu nedenle bizim artık, sağ sol, dinli dinsiz, Kürt Türk, onu sever bunu sever ayrımcılığından bir an önce vazgeçip, önce eğitim sistemimizi, sanayimizi, tarımımızı ve en önemlisi enerji sektörünü canlandırmamız lazım. Yoksa şu anda bu yazdıklarımı okuyanların hangi cumhurbaşkanını beğendiği, hangi partiyi tuttuğu, hangi mesleği yaptığı, cinsiyeti, ırkı beni hiç ilgilendirmiyor... Takım olmayı öğrenmeliyiz... Örneğin Yunanistan... Ekonomileri çöktü, bizimle uğraşamıyorlar bile... Bu bizim ülke olarak hoşumuza gidiyor. Çünkü artık tehdit değiller. Demek ki TC.nin çökmesini bekleyenlere bu mutluluğu tattırmamalıyız.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
xyxcyp rumuzlu üyeden alıntı
Sayın site yöneticileri,
Tartışmanın insanların giydiği kıyafete ve özgür iradeleriyle destekledikleri, oy verdikleri partiden dolayı aşağılandığı bu ortamda daha fazla bulunmak istemiyorum. Lütfen üyeliğimi siliniz.
Saygılar, Sevgiler
Bu don tabirinide şu anda iktidarda olan insanların kullandığını hatırlatmak isterim.
Bunlardan biride ekonomi bakanıdır. Yırtık donlu Nihat ekonomi bakanı oldu diye övüne övüne anlatmıştır kendisi. Sonra meselenin donla alakası kalmadığını aldığı milyon dolarlık yalılarla anladıkya oda ayrı bir konunun içeriği.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
Konular hep aynı. 80lerin öncesinde Türban diye birşeyin olmamasını nasıl açıklıyorsunuz? Hatta devekuşu kabarenin bir bölümünde (80lerde bildiğiniz gibi oynuyordu) adam uzun süredir sokağa çıkmıyor hastanede, 12 eylül sonrası çıktığında sokakta görüyor, "bunlar ne böyle kafaları ordan bağlı değişik, kabakulak salgınımı var" diyor, kadında "hayır o bu senenin modası türban" diyordu :)
Kandırmayalım birbirimizi. Biz müzeye (yazı ile: müze) gittiğimizde, eşimin başı örtülü diye sokulmamış, kapıdan geri döndürülmüştük. Ortadan bağlı ise kime ne zararı olacak bilemedim ama, şans bu ya, bizimkinin baş örtüsü öyle "ortadan bağlı" falan da değildi. Babannemin yaşmağını bağladığı gibiydi. İstenen şey, türbandı baş örütüydü değil, kadının saçlarını göstermesidir. Yani saçlarını göstermeyecek her şey tü kaka, saçlarını gösterecek olan her şey iyi. Nedir bu insanların saçlarını görme merakı anlamış değilim.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Hayırdır? Fatiha suresinin meali mi yanlış, yoksa beğenmediğiniz bir yer mi var surede? Benim itirazım Fatiha'nın anlamını bile bilmeyenlerin taparcasına davranması. Üstün değer nedir? İster inanın ister inanmayın, bu ülkede azılı komünist diyebileceğiniz bir kişinin cenaze namazını bile İMAM kıldırıyor. Papaz veya haham değil. Din, Allah ile kul arasındaki bir değer, parti malzemesi değil. Bu ülkede çok eskilerde, bir siyasi partinin seçim propogandasına dini kavramlar sokması çok ayıplanırdı. Çünkü o zaten bizim ortak değerlerimizden biri...
Alıntı:
alphaRomeo rumuzlu üyeden alıntı
Evet üstadlar yeterince çaldınız söylediniz hatta yönetici abilerde ağırlık koyup kimilerine hadlerini bildirdi ki konu cumhurbaşkanının üstünlük psikolojisiyken sanal alemin küçük bir sokağına denk gelecek mahallenin muhtarı olarak baya ironikte oldunuz. Yüzde 99 u 60 ı 40 ı yok yok kemiksiz yüzde 15 aptalına oy verecek bir parti önerseydiniz hatta pusulalarını ellerinden alıp sen bilmezsin ben bilirim diyip oy verseydiniz? 3 5 satırdan fazlası ağır gelir madem bizim gibilere döktürdükçe iyice haklı oldunuz üstelik bende dökyüreyim dedim. hukuk sitesinde gazete manşetlerinden aklınızda biriktirmiş yazdıkça yazıyorsunuz. Öyle gaza geldiniz ki sanki pkk yeni peyda olmuşçasına mal edip Türk bayrağını pankart edip saldırıyorsunuz. Hikayelere karnımız tok yönetici ağabey biraz ayağınız yere bassın. Arkadaşın biri fatihadan yola çıkmış kula kulluktan bahsetmiş iyi düşünün konuyu iyi okuyun bakın bakalım burda kim kimi Allaha ortak koşarcasına yazıyor kim kime taparcasına bağlı?
- - - Updated - - -
PKK meselesine gelince. Ermeni terör örgütü ASALA bir anda ortadan yok oldu. Kuruluşu çok eskilere dayansa bile birden PKK örgütü aktif hale geldi. İlk yakalanan PKK teröristleri sünnetsiz idi. İşte size büyük Ermenistan, İsrail ve dolayısıyla BOP planı...
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
RuTH rumuzlu üyeden alıntı
Bırakın ironiyi!
Foruma resim eklemeyi bilmiyorum maalesef, size zahmet olmazsa linke tıklayıp, son iki resme çok çok dikkatlice bakınız!
Tarih bilginiz, sanırım size ilköğretimde öğretilen bilgilerle sınırlı, geliştirin biraz kendinizi =)
https://tr.wikipedia.org/wiki/VI._Mehmed
Ne varmış son iki resimde!? Birinde Vahdettin kaçıyor diğerinde de dua ediyor işte! Kimbilir ne için dua ediyor!?
Tarih bilgim ilkokulda bana öğretilenle sınırlıymış...!
1963'te Şemdinli'nin Ortaklar Köyü'nde ortaokul vardı da biz mi gitmedik!?
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
admin rumuzlu üyeden alıntı
Bugün bizim siyasetçilerimizi götürüp bir Avrupa ülkesinin parlamentosuna koysak....
Yazmayın demişsiniz ama, yazmamak mümkün değil.
Dediğiniz senaryoyu düşününce gözümün önünde beliren görüntü:
sıfır eksikle, tamamı, birbirine sokulur, korku dolu gözlerle, bulundukları yerin ne olduğunu anlamaya çalışırlardı,
bildikleri meclisten çok farklı bir yer olduğu için.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Erdoğan Kırcalı rumuzlu üyeden alıntı
Ysıfır eksikle, tamamı, birbirine sokulur, korku dolu gözlerle, bulundukları yerin ne olduğunu anlamaya çalışırlardı
Gözümde canlandırdım da...
:)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Bir memlekette namuslu insanlar da en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur.
İsmet İNÖNÜ
Bir memlekette akıllı insanların sayısı bidon kafalıların sayısından fazla olmadıkça o memleket için kurtuluş yoktur.
Nilay GÖÇMEN
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
İsmet paşanın sözü on numara da sizin sözü altına yazınca siz hem akıllı hem namuslu "bidon kafa"lı halk kesimi hem akılsız hem namussuz oluyor değil mi çaktım köfteyi ;)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
İsmet paşanın sözü on numara da sizin sözü altına yazınca siz hem akıllı hem namuslu "bidon kafa"lı halk kesimi hem akılsız hem namussuz oluyor değil mi çaktım köfteyi ;)
Herkim nasıl anlarsa artık..:)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Oldu o zaman kim ne anlarsa anlayan ne sayarsa artık atış serbest :DD
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Hayırdır? Fatiha suresinin meali mi yanlış, yoksa beğenmediğiniz bir yer mi var surede? Benim itirazım Fatiha'nın anlamını bile bilmeyenlerin taparcasına davranması. Üstün değer nedir? İster inanın ister inanmayın, bu ülkede azılı komünist diyebileceğiniz bir kişinin cenaze namazını bile İMAM kıldırıyor. Papaz veya haham değil. Din, Allah ile kul arasındaki bir değer, parti malzemesi değil. Bu ülkede çok eskilerde, bir siyasi partinin seçim propogandasına dini kavramlar sokması çok ayıplanırdı. Çünkü o zaten bizim ortak değerlerimizden biri...
- - - Updated - - -
PKK meselesine gelince. Ermeni terör örgütü ASALA bir anda ortadan yok oldu. Kuruluşu çok eskilere dayansa bile birden PKK örgütü aktif hale geldi. İlk yakalanan PKK teröristleri sünnetsiz idi. İşte size büyük Ermenistan, İsrail ve dolayısıyla BOP planı...
çok yanlış gelmişsiniz yada ben yanlış tarif etmişim. fatiha süresine ve mealine herhangi bir itiraz yok yersiz yönelttiğiniz itham kula kulluk bu ağır bir itham. halk bir yöneticiye oy verip arkasında durdumu yalaka ve kula kullukla suçlanıyor . sırf size görüşünüze ters geldi diye mi ? iyi düşünün kulluk Allaha şirk konularını kula nasıl tapıldığını araştırın.
bıktık bu edebiyattan koktu artık. kömüre makarnaya yarım ekmek dönere oyunu satanlar iddalarınız sıktı. vaktiyle cem uzan aday olmuştu ya hani. konserler ziyafetler derken seçimden sonraki gün manşet şuydu "yediler içtiler genç partiye oy vermediler" ama akpye verdiler kulluktan mı yoksa sağduyudan mı ?
Şurda bi açmaz var. adam katıldığı bir açılışta Bismillah dedi diye mi dini siyasete alet ediyor başörtüsü yasağını kaldırdığı için mi _ insanların çocuklarına dini eğitim hakkını verdiği için mi ? cuma namazından çıkarken görüntülendiği için mi ? siz bunları siyasi reklam olarak algılarsınız ben müslüman bir insanın dinin gerektirdiği gibi yaşadığı için derim. sorun şu ki ben sizi anlıyorum ama siz beni hiç anlayamıyorsunuz! siz namaz kılmaz oruç tutmazsınız. içkide içersiniz ağzınızdan belki bismillah çıkmaz ama ben size asla müslüman değilsiniz diyemem ama benim seçtiğim cumhurbaşkanı bunları yapıyor diyede anormal görmenizi anlayamam.
baş örtüsü konusuna ayrı bir başlık açmak gerek boşverin dinde yeri olup olmadığını bir hanım başını örtmek istediğinde neden buna karşı durursunuz ? aslında duruyordunuz demek lazım. bi ara baya tartışıldı yok efendim şöyle bağlanmaz böyle bağlanmaz dinde yeri yok diye. boş verin dinde yeri olup olmadığını onu takan düşünsün özgür bir insan olarak hakkı var mı yok mu o tartışılsın. en büyük tedirginlikte yine açık olan bayanlardandı o dönem tarihe düşülmesi gereken gerekçeleri vardı. çoğunluk kapanırsa bizede baskı olur muş. kendi özgürlüğüne gelebilecek ihtimal dahilindeki korkusu başkasının özgürlüğüne müdahaleyi haklı mı çıkardı ? bu konu uzar gider. çok suda döveriz iletişim zayıf üstad.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Biz yeri geldiği zaman CHPyi, yada parti, siyasi taraf ne olursa olsun eleştiriyoruz. Peki bazı AKPliler neden bu kadar körlemesine AKPyi savunuyor? Ben cevabını vereyim. Daha geriye gidin. Refah Partisi döneminde, üni diploması olmayan imam hatiplilere yada partiye bağlılığı ile bilinen kişilere üni diplomaları dağıtıldı. Bildiğiniz çeşitli bölümlerden Üniversite diplomaları ve sahte değiller. Benzer şekilde, üni mezunu olan bazı kişilere doktoralar, doçentlikler dağıtıldı, doçentler prof oldu. (12 eylülde de benzeri olmuştu). Ve bu kişilerin sayısı öyle 3-5 kişi değil. Benzer şeyler çok daha güçlü AKP döneminde yapılmadı mı sanıyorsunuz? Diplomalar dağıtıldı, doktoralar verildi, kendi kafalarından olmayan iş adamlarının ayakları kaydırıldı, istedikleri kişilerle anlaşmalar yapıldı. Olabilecek en alttaki seçmene ise makarna ve kömür dağıtıldı. Yani herkes bir şekilde karşılığını aldı. Ee şimdi bu adamlar tabiki körü körüne savunur AKPyi. Haa birde diploma konusunda Tayyibinde üni mezunu olmadığının ortaya çıktığını unutmayalım :) Son olarak en inanılmazı, çok az da olsa AKPli avukat olabilmesi. Yahu sizin meslektaşlarınız birkaç sene önce çağlayan adliye sarayında karga tulumba partinin paralı askerleri tarafından tutuklamadı mı? darp edilmedi mi? Hukukun temsilcilerine (ki teknik olarak Hakim-savcı ile avukat aynı seviyededir) hukuksuzca saldırmadı mı?
- - - Updated - - -
Alıntı:
alphaRomeo rumuzlu üyeden alıntı
Şurda bi açmaz var. adam katıldığı bir açılışta Bismillah dedi diye mi dini siyasete alet ediyor başörtüsü yasağını kaldırdığı için mi _ insanların çocuklarına dini eğitim hakkını verdiği için mi ? cuma namazından çıkarken görüntülendiği için mi ? siz bunları siyasi reklam olarak algılarsınız ben müslüman bir insanın dinin gerektirdiği gibi yaşadığı için derim. sorun şu ki ben sizi anlıyorum ama siz beni hiç anlayamıyorsunuz! siz namaz kılmaz oruç tutmazsınız. içkide içersiniz ağzınızdan belki bismillah çıkmaz ama ben size asla müslüman değilsiniz diyemem ama benim seçtiğim cumhurbaşkanı bunları yapıyor diyede anormal görmenizi anlayamam.
Devlet çocukların dini eğitimine karışamaz, çocuklara dini eğitim (ki herkese sünni müslümanlık eğitimi) veremez. Din insanların kendi vicdanındadır. Çocuklara dini eğitimi kendiniz vereceksiniz. Ki orda da etik olan tarafsız olmanızdır, kendi dininizi aşılamanız değil. Aileler kendi çocuklarına özgür seçim hakkı tanımışken, devletin zorla sunni din eğitimi vermesi, ne etiktir, nede laiklikle bağdaşır. Ayrıca elinde kuranla siyaset konuşması yapan dini siyasete alet ediyordur tabiki.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
Tayyibinde üni mezunu olmadığının ortaya çıktığını unutmayalım :)
Ben de muzdaribim bu konudan :)
Devlet mühendislik ve mimarlık akademisi nedir duydunuz mu?
Eskiden Mühendisler, "mühendislik akademi" lerinde yetişirdi. Ayrıca kimi üniversitelerin mühendislik fakülteleri de vardı. Ama akademiler, "sadece mühendis" yetiştiren özerk kurumlardı.
Ben, 1981 senesinde Kocaeli Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisini kazandım.
Bundan birkaç sene sonra burası "Yıldız üniversitesi Kocaeli mühendislik fakültesi" oldu.
Daha sonra da Kocaeli Üniversitesi kuruldu.
Devlet mühendislik ve Mimarlık akademileri gibi İktisadi ve ticari ilimler akademileri de vardı.
YÖK gelince tüm bu akademiler kalktı.
Sizin hesapça şimdi ben de mühendis değilim demektir.
Çünkü Kocaeli Üniversitesi de sonradan kuruldu :)
Bu arada:
Tayyip Erdoğan tam da üniversite kurulacağı sırada akademiden mezun olmuş, diplomasını da üniversite kurulduktan sonra almış.
Üniversite bitirdiyseniz bilirsiniz, diplomalar çooook sonra veriliyor.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Av.Engin Oğuz rumuzlu üyeden alıntı
Oldu o zaman kim ne anlarsa anlayan ne sayarsa artık atış serbest :DD
Sizi Mustafa Altıoklar a havale ediyorum. Teşhisi o koysun.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
yok bizimki direk lise mezunu :)
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Şenol Eker rumuzlu üyeden alıntı
Ben de muzdaribim bu konudan :)
Devlet mühendislik ve mimarlık akademisi nedir duydunuz mu?
Eskiden Mühendisler, "mühendislik akademi" lerinde yetişirdi. Ayrıca kimi üniversitelerin mühendislik fakülteleri de vardı. Ama akademiler, "sadece mühendis" yetiştiren özerk kurumlardı.
Ben, 1981 senesinde Kocaeli Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisini kazandım.
Bundan birkaç sene sonra burası "Yıldız üniversitesi Kocaeli mühendislik fakültesi" oldu.
Daha sonra da Kocaeli Üniversitesi kuruldu.
Devlet mühendislik ve Mimarlık akademileri gibi İktisadi ve ticari ilimler akademileri de vardı.
YÖK gelince tüm bu akademiler kalktı.
Sizin hesapça şimdi ben de mühendis değilim demektir.
Çünkü Kocaeli Üniversitesi de sonradan kuruldu :)
Sn eker sizin hakkınızdaki duruma ikna oldukta. Diğer şahıs bununla ilgili izahatta bulunmuyor ve sizinki gibi bir durumda değil. Yani muallak bir durum.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
Biz yeri geldiği zaman CHPyi, yada parti, siyasi taraf ne olursa olsun eleştiriyoruz. Peki bazı AKPliler neden bu kadar körlemesine AKPyi savunuyor? Ben cevabını vereyim. Daha geriye gidin. Refah Partisi döneminde, üni diploması olmayan imam hatiplilere yada partiye bağlılığı ile bilinen kişilere üni diplomaları dağıtıldı. Bildiğiniz çeşitli bölümlerden Üniversite diplomaları ve sahte değiller. Benzer şekilde, üni mezunu olan bazı kişilere doktoralar, doçentlikler dağıtıldı, doçentler prof oldu. (12 eylülde de benzeri olmuştu). Ve bu kişilerin sayısı öyle 3-5 kişi değil. Benzer şeyler çok daha güçlü AKP döneminde yapılmadı mı sanıyorsunuz? Diplomalar dağıtıldı, doktoralar verildi, kendi kafalarından olmayan iş adamlarının ayakları kaydırıldı, istedikleri kişilerle anlaşmalar yapıldı. Olabilecek en alttaki seçmene ise makarna ve kömür dağıtıldı. Yani herkes bir şekilde karşılığını aldı. Ee şimdi bu adamlar tabiki körü körüne savunur AKPyi. Haa birde diploma konusunda Tayyibinde üni mezunu olmadığının ortaya çıktığını unutmayalım :) Son olarak en inanılmazı, çok az da olsa AKPli avukat olabilmesi. Yahu sizin meslektaşlarınız birkaç sene önce çağlayan adliye sarayında karga tulumba partinin paralı askerleri tarafından tutuklamadı mı? darp edilmedi mi? Hukukun temsilcilerine (ki teknik olarak Hakim-savcı ile avukat aynı seviyededir) hukuksuzca saldırmadı mı?
- - - Updated - - -
Devlet çocukların dini eğitimine karışamaz, çocuklara dini eğitim (ki herkese sünni müslümanlık eğitimi) veremez. Din insanların kendi vicdanındadır. Çocuklara dini eğitimi kendiniz vereceksiniz. Ki orda da etik olan tarafsız olmanızdır, kendi dininizi aşılamanız değil. Aileler kendi çocuklarına özgür seçim hakkı tanımışken, devletin zorla sunni din eğitimi vermesi, ne etiktir, nede laiklikle bağdaşır. Ayrıca elinde kuranla siyaset konuşması yapan dini siyasete alet ediyordur tabiki.
Onca yazmışınız zahmet edip hepsi tartışılırda birincisi zorla sünni eğitim veriliyor demişsiniz çok ilginç geldi, eminmisiniz? İkincisi din eğitimini aile vermeli demişsiniz olmadı matematiği fen ilimlerinide biz öğretelim sahi neden öğretmenlik diye bi meslek var? Hatta cerrahlarıda babaları eğitsin annesinin beyninde ilk uygulamalı dersi işlerler. Asıl doğru olanda hiç dini eğitimi almasınlar. Sorunda bu değil mi? etik değil bi kere. çocuklarımızı doğruya yöneltmek bizim görevimiz efendi! Senin için doğru olmadığı için çocuğuma din eğitimi aldırmayacak değilim.
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Yazmayacam demiştim ama yazacam.
Şimdi sıra Recep Tayyip Erdoğan'ın hangi okulu bitirdiğine mi geldi ? :$
-
Cevap: Ünlü bir devlet adamının ağır bir psikolojik rahatsızlığı olduğunu düşünüyorum, ne yapabilirim?
Alıntı:
alphaRomeo rumuzlu üyeden alıntı
çok yanlış gelmişsiniz yada ben yanlış tarif etmişim. fatiha süresine ve mealine herhangi bir itiraz yok yersiz yönelttiğiniz itham kula kulluk bu ağır bir itham. halk bir yöneticiye oy verip arkasında durdumu yalaka ve kula kullukla suçlanıyor . sırf size görüşünüze ters geldi diye mi ? iyi düşünün kulluk Allaha şirk konularını kula nasıl tapıldığını araştırın.
bıktık bu edebiyattan koktu artık. kömüre makarnaya yarım ekmek dönere oyunu satanlar iddalarınız sıktı. vaktiyle cem uzan aday olmuştu ya hani. konserler ziyafetler derken seçimden sonraki gün manşet şuydu "yediler içtiler genç partiye oy vermediler" ama akpye verdiler kulluktan mı yoksa sağduyudan mı ?
Şurda bi açmaz var. adam katıldığı bir açılışta Bismillah dedi diye mi dini siyasete alet ediyor başörtüsü yasağını kaldırdığı için mi _ insanların çocuklarına dini eğitim hakkını verdiği için mi ? cuma namazından çıkarken görüntülendiği için mi ? siz bunları siyasi reklam olarak algılarsınız ben müslüman bir insanın dinin gerektirdiği gibi yaşadığı için derim. sorun şu ki ben sizi anlıyorum ama siz beni hiç anlayamıyorsunuz! siz namaz kılmaz oruç tutmazsınız. içkide içersiniz ağzınızdan belki bismillah çıkmaz ama ben size asla müslüman değilsiniz diyemem ama benim seçtiğim cumhurbaşkanı bunları yapıyor diyede anormal görmenizi anlayamam.
baş örtüsü konusuna ayrı bir başlık açmak gerek boşverin dinde yeri olup olmadığını bir hanım başını örtmek istediğinde neden buna karşı durursunuz ? aslında duruyordunuz demek lazım. bi ara baya tartışıldı yok efendim şöyle bağlanmaz böyle bağlanmaz dinde yeri yok diye. boş verin dinde yeri olup olmadığını onu takan düşünsün özgür bir insan olarak hakkı var mı yok mu o tartışılsın. en büyük tedirginlikte yine açık olan bayanlardandı o dönem tarihe düşülmesi gereken gerekçeleri vardı. çoğunluk kapanırsa bizede baskı olur muş. kendi özgürlüğüne gelebilecek ihtimal dahilindeki korkusu başkasının özgürlüğüne müdahaleyi haklı mı çıkardı ? bu konu uzar gider. çok suda döveriz iletişim zayıf üstad.
Çok güzel konulara değinmişsiniz. AKP yandaşının kula kulluk etmesinden maksat oy vermesi değil ki. İtirazım şu; Arkadaş AKP'ye oy vermeye devam et madem seviyorsan lideri. Ama be mübarek gördüğünüz yanlışları neden dile getirmezler? Neden halkın diğer kısmının nelerden rencide olduğunu liderlerine söylemezler. Bir lider hep doğru mu yapar (bakın son zamanlarda çeşitli olaylarda kandırılmışız, yanıltılmışız şeklinde itirafları var). Nasılsa biri var, bizim düşünmemize gerek yok diyen parti tabanı aslında kayıtsız şartsız biyad etmekle hem Fatiha suresine ve hem de liderlerine uygun mu davranmış olurlar?
Hiçbir politik geçmişi olmayan Cem Uzan seçimlerde %7 almıştı anlattığınız sayede. Az mı?
Makarna, kömür, döner vs. meselesine gelince. Tutup tüm vatandaşlardan topladığın vergilerle kendi parti taraftarlarına aktarım yapmak nedir? Okeyde ortağına taş kapaklama yapmaktan ne farkı var? Bu adil mi, dine uygun mu? Örneğin: Sen AKP'ye oy vermiyorsun, sana makarna yok denilen bir fakir ne düşünür? Bunları parti tabanı yukarıya neden anlatmaz? Neden bir gariban sırf bir defter ve kalem alabilmek için AK partiye üye olmak zorunda? Neden bir özel güvenlik görevlisi Akdeniz güvenlik şirketinde (adliye saraylarında bu şirket ihaleyi almış) çalışabilmek için önce partiye üye olmalı, sonra başvurmalı? Yoksa çalışamaz...
Beni yargılamamanız ne güzel. Ama topluma mal olmuş kişiler her zaman yargılanır. Çünkü görevleri vekilliktir. Asil değil, vekildirler. Asil vekili her zaman denetleyebilir (Avukatlık gibi düşünün). Kimsenin Bismillahirrahmanirahim'e dediğiniz gözle bakmadığını bilin. Bu ülkenin %60'ı zındık mıdır :) Benim bildiğim Müslüman, camiye 200 metre kala kolları sıvayıp, namaza gidiyorum diye şov yapmaz. Ben namaza gidiyorum diye bağrınmaz. Huşu içinde gider namazını eda eder ve kılmayanlara böyle örnek olunur.
Dini siyasete alet eden bazı örnekler ise: Propogandalarda şu partiye oy vermezseniz cennete giremezsiniz ne demektir? Veya bu partiye oy verirseniz cehenneme gidersiniz... Eğitim kurumları ve bazı bürokrasi tepelerine, imam getirmek nedir? Tevazu dini olan İslam karşısında, fakrü zaruret içindeki halkın halini düşünmeden saraylar yaptırmak nedir?
İşte bunun için kulluk diyorum. Partisini seven her AKP'Li gitsin rahatsız oldukları konuları yukarılara taşısınlar. Taparcasına oy vermek yerine yanlışları doğruya çevirsinler. Bunu yapmadıkları için belki de bidon kafa diyorlar bilemiyorum. Açılım meselesinde tabandan hiç ses gelmedi. Şimdi ne oldu? Fethullah Gülen meselesinde tabandan hiç ses gelmedi şimdi ne oldu? Kandırıldık, aldatıldık diye nedamet gösteren liderlerinizi aslında sadece koyun gibi oy vererek, sadece taparak bizzat yanıltmışsınız demezler mi? AKP parti tabanı seçim gösterilerinde sadece hüloooğ diyerek boy gösterebilir mi? BU ülke sadece 400 milletvekilinden mi ibaret? Başka akıllı, bilgili adam yok mu?
Başörtüsü konusuna gelince; Bu forumlarda biri yazmıştı ama hatırlamıyorum. 1982 sonrasında İstanbul Hukuk fakültesinde Anayasa hukuk profesörü Orhan Aldıkaçtı derste türbanlı kızlara aynen şunu demiş; "Arkadaşlar türbanınıza karşı değilim ama neden diğer arkadaşlarınızın yanına oturmuyorsunuz da belirli bir yerde toplaşıyorsunuz? Bunlar da sizin gibi öğrenci. Lütfen sınıflaşmayın... Aksi takdirde yasaklamak zorunda kalacağız"... Bu arada rahmetli Prof.Dr.Orhan Aldıkaçtı, 1982 anayasanın mimarlarından ve mutahasıp biri ve aynı zamanda fakülte dekanı...
Nihayetinde defalarca uyarmasına karşı guruplaşmada ısrar eden türbanlı öğrenciler yüzünden fakültede türbanı yasaklamış... Buradaki inceliği bilmem anlayabildiniz mi? Ayrımcı Simgeye hayır diyor bu toplum, dine değil...
O dönemlerden benim aklımda kalan ise bir arkadaşımın namaz kılmadı diye öğrenci yurdundan atılması idi.
İntikam savaşları bitip de, 1789 sonrası rönesans bize de gelirse tüm bunları tartışmaktan vazgeçip, her anlamda medeni ve zengin bir ülke olmaya ne kadar kaldı bilemiyoruz...
Saygılarımla...