Olayı fazlasıyla çarpıtıyorsunuz.
Dün bugün yağan fazla yağmurların da sebebi bankalar aslında değil mi ???
Printable View
Olayı fazlasıyla çarpıtıyorsunuz.
Dün bugün yağan fazla yağmurların da sebebi bankalar aslında değil mi ???
Ben bu kanuda size katılmıyorum.Bankalar kredi vererek kimi kişilere iş kurma yolunu veya borçlarını bir şekilde ödeme yolunu da sunuyor.Ama sen çektiğin krediyi yersen yada kullanamazsan banka ne yapsın.Bankalarla başı hiç hoş olan biri değilim ama bazı şeylere işimize geldiği gibi bakıp ihaleyi karşı tarafa bırakmaya çalışmakta olacak şey değil.Beni de arıyorlar kesin ve net bir dille kart istemediğimi söyleyince ''peki beyefendi iyi günler'' deyip kapatıyorlar.Bende bilirim kart alıp harcamalar yapıp sonra banka verdi ben naapıyım diye ortaya çıkmayı veya suçu bankaya atmayı ama yemez kimse tabi.Harcamayı yapan ödemesinide yapar.İyi forumlar.
Dostum sen yanlış yere yazıyorsun :) İcra yolu ile geçimini sağlayan tabi ki bankaları savunacaklardır. Hemde açıkca bankaların pırasa gibi kredi kartı dağıtmasının hatalı olduğu göre göre. Yani bu soruyu 5 yaşında ki çocuğa sorsan kredi kartı dağıtımında bankaları haklı görüp alanı ödeyemediği için hırsız olarak görmez. Ayrıca hırsızlık gibi söz meclisten dışarı gibi sözlerle hakaret etmeler farklı bir boyut. Bankanın kredi kartı verdikleri ve ödeyemeyen insanlar hırsız değillerdir.
Şunu belirteyim herkes kredi kartını düzgün ödeyebilse banka kazanç sağlayamaz. En büyük kazanç kaynağından biri aldığı faizlerdir.
İkinci olarak kimsenin borcu olmaz ve icra avukatlığı diye bir meslekte olmazdı.
Yani büyük ihtimal ile bu ay çıkacak ve hacizleri büyük derecede sınırlandıracak olan 3. yargı paketine karşıda çıkmazlardı. Demek ki sorun paket değil borçlu insanların olması. Yani borçlu insanların bitmesini istememek, insanların borç içinde kıvranmaları hacizlik duruma gelmelerini istemek ne kadar reddedilsede gerçekten düşünüldüğünde istenilen şey olmuş oluyor.
Banka kart verdiği kişinin ödemeye gönlü olup olmadığını nerden bilsin ki? Ödeyeceğim deyip kart alıp, bol keseden harcayıp iş ödemeye gelince de bık bık edeceğini nerden bilsin?
Kart alan kişiler, şeftaliyi yutmadan önce çekirdeğinin boyunu ölçse, Yani harcamadan önce ödeyip ödeyemeyeceğini hesaplasa, borç yaptığında da yaptığı borcun üstüne yatmaya kalkmasa, dediğiniz gibi kimsenin borcu da olmazdı, icra avukatlı diye bir meslek de olmazdı. Ne de güzel olurdu.
Yani bu yaştan sonra en sevmediğim, en nefret ettiğim ve "alayının kökününe kibrit suyu" dediğim iş kolu olan bankaları savundurttunuz ya bana...
Sevmek ya da beğenmek ayrı şeyler. Ama sezarın hakkı sezara.
Gidip bir arkadaşına "yandım öldüm bittim bana 100 lira ver, yarın söz ödeyeceğim" deyip aldıktan sonra o borcun üstüne yatmaya kalkan, "vermeseydi canım, bilmiyor muydu ödemeyeceğimi, deli vermiş uslu yemiş" demekle "kredi kartı borcunu banka istemesin" demek arasında ben zerrece fark göremiyorum. Siz görüyor musunuz?
Kişinin; bankaların görevinin ve vazifesinin, varoluş amacının "para kazanmak" olduğunu idrak etmeden, güneşli havada şemsiye verip yağmur başlayınca isteyeceğini düşünmeden, "ben alayım, yiyeyim harcayayım, bankayı dolandırayım" diye tatlı su kurnazlığı yapıp sonra da "yandım" demesi samimiyetsizliktir.
Bir hastalık, felaket gibi durumda "yılana sarılan" lar mağdur olur ancak; ama onlara bakınca da hep o borcu ödemek için kendini paraladığını, "almasın banka" uyanıklılığına tevessül etmediğini görüyoruz.
Bankayı veya kişileri savunmak yada yermek anlamsız...
hükümete görev düşüyor ama sanırım hükümetinde işine gelmediği için harekete geçmiyor...
en başta serseri mayın gibi sokakta orada burada kredi kartı verilmesinin önüne geçilmesi lazım...
hiç olmazsa şöyle yapılsın;madem bu iş sorun olarak karşımıza çıkıyor bunu da çözmek hükümete düşer..
insanların bunu alırken gerçekten kendi iradeleri ile aldıkları ve iyice düşündükleri anlaşılsın..
önce kişi yazı ile bankaya başvuracak...banka kredi kartını tanıtıcı ve ödeme olmadığında oluşacak sorumlulukları hatırlatan bir yazı verecek..
kişi bu yazıdan 3 gün sonra bankaya tekrar yazı ile başvuracak...
ilk ödemeyi aksatanın kredi kartı kapatılacak...vs. vs...
:)
Ben savunmanıza hiç şaşırmadım :)
Şunu söyleyeyim konuyu yanlış okuduysam uyarın, arkadaş işi gücü olmayan insanlara kart verilmesi ile ilgili bir konu açmış. Kredi kartı alabilecek durumda bir gelir ispatı olan ve ödeme imkanı olan insanlar için değil. Sizin bahsettiğiniz konu burda açılan ile alakası olmayan bir konu. Biz burada gelir ispatı yapıp kredi alıp ödeyemeyenleri tartışmıyoruz. Bunlar ayrı konuda tartışılacak şeyler. Geçen gün bana kart geldi kapıdan geri yolladım, başvuru yaptımmı kesinlikle hayır hediye olarak çıkartmışlar. Bunları herkes biliyor.
Selam.
Burada hiç iradeden bahsedilmemiş.. İnsanların kendi kendilerine, yarar ve ya zarar verecek durumları algılayabilir ve seçimi karşısında karşılaşacağı iyi ve kötü durumları kabul edebilirler. 18 yaşından büyük herkeste kendi için verdiği kararlarından sorumludur. Bankanın işi para satmaktır, karşılığı olsun olmasın bu işi yapmak zorundadırlar. Benim nacizane fikrim başvuru belgesine yazılan bilgilerden ziyade genç bir insanın çalışma gücü bankaya kredi kartını ve krediyi verme yetkisini perçinlemiş olabilir..
Sayın baba, sizin yapmanız gereken kan emici bankadan gidip kredi çekip borcu kapatmanızdır, elde ve avuçta yoksa..
Tabi ki irare çok önemli ama bu iradeleri sınırlamak için yasalar var zaten.
Adam öldürmek suç olmasaydı herkes birbirini vururdu. Hiç bir gelir ispatlamadan kredi kartı alabilen biri için bu iradeyi bankaya neden veriyorlar o zaman. Burada iradesi sınırlandırılması gereken bankalardır. Ayrıca denize düşen yılana sarılır misali insanlar iradelerine ne kadar hakim olabilirler.
Hatta daha büyük bir şok %80 kusurulu olan birine kredi kartı verildi. Peki buda mı irade ile aldı.
İşin hukuki boyutunu bilmiyorum fakat şöyle bir gerçek var ki oğlunuz ödeyemeyeceği borcun altına giriyorsa suç bankanın değil, oğlunuzundur.
Saygılarımla...
Buradaki olay aslında bir babanın feryadı. Bankacılık kanununu denilen bir kanun var. Bu kanundaki birçok şey hukuki değil ama kanuni. Hukuki olmak ile kanuni olmak çok farklı şeyler. Hem sonuçları açısından hem de yarattığı avantajlar açısından çok farklı şeyler.
Dikkat ederseniz duruşma salonlarında, adliyelerde hep "adalet mülkün temelidir" yazılıdır. Yani "ADALET HAKKIN TEMELİ" ifadesi yok. Dolayısı ile adaleti bulmanız yada en azından arayabilmeniz için mülk sahibi olmanız gerekli. Çünkü adalet mülkün temeli hakkın değil.
Banka zorla mı verdi, almasaydı gibi yaklaşımlar olabilir. Kimse dalga geçmesin, küçümsemesin... Bu olaylar herkesin başına gelebilir. Herkesin çocuğu var, her çocuğunun nefsi var, kimi ailede para var kimisinde yok. Bir bankanın kredi yada benzer ürünler pazarlarken uymak zorunda olduğu kriterler var ancak kar hırsı, prim hırsı, jestiyon hırsı yöneticilerin gözünü bağlamış durumda. Banka ürünlerini Satabildiğin kadar varsın. Borçlandırabildiğin kadar varsın.
Evet bankalar sizin çocuğunuza para vermiş olabilir, borçlandırmış olabilir, burada kanuni yönden bir sakınca yok ancak hukuki yönden bence baya bir eksik nokta var. Madem bankalar bunu yapıyorlar ve üstüne üstlük sizleri azarlıyolar ise paralarını ne şekilde talep edecekleri ve izleyecekleri yollar kanunda bellidir. Parayı alıp ödememekte pek tabi kanunidir. Ancak hukuki olup olmadığı tartışılır. Burada ev sahibinin hiç mi suçu yok? evet ev sahibinde de suç var ancak herhangi bir borcun ödenmemesi banka gibi bir kuruma sinek ısırığı kadar etki yapmaz iken diğer taraftan bir ailenin ya da bir kişinin ömrünün kalan zamanının zindan olmasına yeterli.
Burada belirtmek doğru değil ancak bana ait olmadığı için paylaşmakta bir sıkıntı görmüyorum. Alman bir şair olan Bertolt Brecht 'in meşhur bir sözü var. "Banka soymak banka kurmaktan daha ahlaksızca bir davranış değildir.”
Ancak siz bankayı soyarsanız hırsız olursunuz, banka sizi soyarsa kanuni olur. İşte bu örnek hukuki olmak ile kanuni olmak arasındaki fark.
Umarım çocuğunuz iş bulur borçlarını öder, ve bu durumlarda hayatının geri kalan kısmı için kendisine tecrübe olur