-
Genelkurmay'dan Şemdinli iddianamesi için sert açıklama: Vahim bir hukuki hata işlenmiştir. Savcı yetkilerini aştı. Telkin altında kalarak bariz hata yaptı.
Genelkurmay Başkanlığı, Şemdinli iddianamesinde adı geçen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verdi. Genelkurmay'ın açıklaması şöyle:
1. Kamuoyunda Şemdinli İddianamesi olarak bilinen konuda Van Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iki adet dosya 13 Mart 2006 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına ulaştırılmıştır.
2. Genelkurmay Başkanlığının 8 Mart 2006 tarihinde yaptığı teknik açıklamada belirtilen yasal mevzuat çerçevesinde anılan iki dosyadaki iddia, ihbar, şikayet ve değerlendirmeler incelenmiş ve aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.
a. Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs olduğu iddia edilen ve kamuoyu tarafından çok iyi bilinen ifadenin, hüküm kurmak amacıyla kasıtlı olarak sadece bir bölümünün dikkate alındığı görülmüştür. İfadenin tamamı dikkate alındığında hükmün ön gördüğü kastın olmadığı açıkça anlaşılmaktadır.
b. İddianamede yer alan ve Cumhuriyet Savcısı tarafından çete kurma fiili olarak bahsedilen bir diğer suçlama ile ilgili olarak halihazırda askeri yargıda devam etmekte olan bir hazırlık soruşturması olmasına rağmen, aynı konuda ve aynı şahıs tarafından verilen yeni ifadelere itibar edilerek, hiçbir maddi delil ve bulguya dayanmaksızın bir yüksek rütbeli komutan adının da aynı suçlamalara yeni bir olay gibi dahil edilmesi, hukukun etik kurallarının dışına çıkıldığını göstermiştir.
c. Dosyada yer alan ihbar mektubunda imzası dahi olmayan ve vermiş olduğu adresin sahte olduğunu mülki makamların resmi yazısı ile teyit ettirmiş olduğumuz bir şahsın hiçbir somut delile dayanmayan hayali iddiaları üzerine Türk Silahlı Kuvvetlerinin bazı mensupları hakkında görevi kötüye kullanma, rüşvet ve kaçakçılık gibi çok ağır suçlamalar yapılarak vahim bir hukuki hata işlenmiştir.
ç. Jandarmanın mülki görevleri kapsamında olduğu yasalarda açık bir şekilde ifade edilmiş olmasına rağmen önleyici kolluk faaliyeti için istihbarat temini amacıyla yapılan bir görevlendirme işlemi, bölgede mülki görevi ve sorumluluğu olmayan ancak valinin kuvvet talebi sonrası kolluk kuvvetlerini harekat komutası / kontroluna alan personel ile de böyle bir talep olmadığı halde irtibatlandırılmış ve bu personel gerçekle ilgisi olmayan suçlamalara maruz bırakılmıştır.
d. İddianameyi hazırlayan Cumhuriyet Savcısı; kendisine ulaşan iddia, ihbar ve şikayetlerden Genelkurmay Başkanlığının yetkisine girenleri, soruşturma yapmaksızın ve hiç bir hüküm sergileyici ifade kullanmadan, olduğu gibi, yetkili makam olan Genelkurmay Başkanlığına göndermesi gerekirken, yasal yetkilerini aşarak kendisine göre suç tanımı yapmış ve bunu olmaması gereken bir şekilde iddianamesine yansıtmıştır.
e. İddianamede yer alan usul ve maddi hatalar ile noksanlar dikkate alındığında, bir Cumhuriyet savcısının bu derece hukuk bilgisinden yoksun veya tecrübesiz olamayacağı, bu bariz hataları yapması için, belli bir görüşün temsilcilerinin kamuoyuna da yansımış etki ve telkinleri altında kalmış olabileceği değerlendirilmektedir.
f. Muhteva olarak bu iddianamenin söz konusu bölümlerinin maksadını aşan, hukuki olmaktan çok siyasi içerikli, bazı mensuplarını hedef alarak Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmaya ve terörle mücadeledeki azim ve iradesini zayıflatmaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır.
3. Yapılan detaylı inceleme ve ulaşılan sonuçlar ışığında, Genelkurmay Başkanlığına intikal ettirilen dosyalar kapsamındaki soruşturulması Genelkurmay Başkanının yetkisine giren personel için, daha önce askeri yargıya intikal ettirilmiş olanlar hariç, soruşturma açılmasına gerek olmadığına karar verilmiştir.
4. Yüce Türk Milletince çok yakından bilindiği üzere Türk Silahlı Kuvvetleri hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına yürekten inanan bir kurumdur. İçinden çıkan münferit hukuk dışı davranışları olan personeli hakkında, eğer ciddi ve tutarlı iddialar varsa, kimsenin yönlendirmesine ve telkinine ihtiyaç duymadan gerekli işlemi hiç tereddütsüz yapmaktadır. Hal böyle iken bu şekilde mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun ve maksatlı bir belgenin hazırlanmış olması, hem kamu vicdanını, hem de Türk Silahlı Kuvvetlerini ciddi şekilde rahatsız etmiştir.
5. Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan bu haksız ve maksatlı suçlamalar karşısında öncelikle anayasal sorumluluğu olanların tavır almaları, bu saldırıyı bütün yönleriyle ortaya çıkarmaları ve arkasındaki çarpık zihniyetin temsilcilerini makam, statü ve konumları ne olursa olsun kamuoyuna açıklamaları ve haklarında işlem yapmaları gerekmektedir. Bu çerçevede, iddianameyi hazırlamış olan Cumhuriyet Savcısı hakkında ilgili makamlar nezdinde gerekli girişim tarafımızdan yapılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri kendisine karşı düzenlenen bu girişimlerin tümüyle farkındadır ve yasal yollardan sonuna kadar da takipçisi olacaktır.
6. Türk Silahlı Kuvvetleri milletinden aldığı güçle, vatanın birlik ve bütünlüğü için bütün mensuplarıyla, gerektiğinde canlarını da seve seve vererek kutsal görevini yapmaya devam edecektir. Bu mücadele azminin kırılamayacağını ve ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın bu kutsal kurumun içine nifak sokulamayacağını yüce ulusumuza teyiden ifade etmek isteriz.
-
Sevgili arkadaşlar,
Bir Hukukçu olarak üzülüyorum. Savcı Ferhat Sarıkaya' nın Şemdinli iddianamesi üzülerek okudum. Hukuk devletinde komutanlar da,Cumhurbaşkanı ve kısacası her yurttaş yargı önüne çıkmalıdır. Ancak,üzülerek görmekteyim ki savcı görev ve yetki alanın dışına çıkarak,hukuki olmaktan uzak,siyasi amaclı bir iddiame hazırlamıştır. Basında geçen hafta çıkan haberler düşüncemle paraleldir. Basında geçen hafta çıkan haberler göre Genel kurmay başkanı,Başabakanla konuştu. Genelkurmay başkanı, Başbakan'a Savcıyı iddianameyi hazırlarken,AKP milletvekilieri, Şemdinli komisyon üyesi ve bazı bürokratlarla (Özellikle Başbakanlık Müstaşarı Ömer Dinçer)görüştüğü,kısacası bazı kişiler tarafından yönlendirildiği savları medyada yazılpı çizildi. Amaç Ulusumuzun göz bebeği,Silahlı kuvvetleri yıpratmak,halk önünde Silahlı kuvvetlerin güvenirliğini azaltmaktır. Aynı zihniyet Van 100. Yıl Üniversitesi rektörü tarihi eser kaçakçısı yaptı,tutturamayınca,Üniversitete çete kurmaktan aylarca haps koydu. Van 100. Yıl Üniversitesi Genel sekreteri intihar etti. Rektör Yücel Aşkın cezaevinde kalp krizi geçirdi. Bütün bunların sorumlusu
siyasi ikiditar ve Van Başsavcılığı'dır. Yargı bağımsız olmadığından her türlü siyasi yönlendirmeya açıktır. Bağımsız yargıyı savunmak hukukçu olarak en büyük göervimizdir.
-
Şemdinli' de dükkanında bomba patlayan mağdur sanıyorsunuz. Ama
yanılıyorsunuz. O bir PKK' lı terörist. 15 Ağustos 1984 yılında
Şemdinli' yi basan PKK' lı gruba kılavuzluk yapan terörist. Olay günü
Şemdinli' ye gelen DEHAP' lı bir grup okullara girip öğrencileri
sınıflarından çıkardı. Liseli gençleri kışkırtan provokatörler, onları
sokaklara döküp bebek katili Abdullah ÖCALAN lehine slogan
attırdılar.
Türkiye' yi bölüp parçalayabilmek için bütün güçleriyle mücadele eden
vatan hainleri şimdi de Şemdinli tiyatrosunu sahneye koydu. Amerika'
nın B.O.P (Büyük Ortadoğu Projesi)' ni gerçekleştirmek amacıyla Türk
Silahlı Kuvvetlerini yok etmek isteyen İngiliz ve ABD ajanlarına yerli
işbirlikçilerde destek verdi. Mütareke basını ve bazı AB destekli
gruplar da olaya "çanak" tutarak kendilerine verilen rolü oynadılar.
Patlamaları incelemek bahanesiyle yöreye akın eden heyetler dükkanında
bomba patlayan sabıkalı terörist Seferi YILMAZ' ın anlattıklarına
inandı.
Vatanı koruyan askerlerimiz ise adeta linç edildi. Seferi YILMAZ' a
mikrofon uzatan televizyon kanalları adeta bu teröristi bilirkişi ilan
ettiler. Ve ihanet şebekeleri hainliği Türk Adaleti tarafından
tescillenen sabıkalı teröristin "Bu iş savaştan rant bekleyenlerin
işidir. Halkın tepkisini görüyorsunuz. Bu olay göründüğünden derindir
ve iyi bir şekilde incelenmelidir. Mutlaka detaylandırılmalıdır."
şeklindeki açıklamalarını TV kanallarında on beş dakikada bir döndüre
döndüre yayınlamaktan geri kalmadılar.
Oysa Terörist Seferi YILMAZ' ın kirli geçmişi Türk Milleti' nin
hafızasındaki tazeliğini halen koruyor. 15 Ağustos 1984 yılında
terörist Seferi YILMAZ' ın kılavuzluğunda Şemdinli' yi basan PKK' lı
bir grubun teröristin saldırısında Askerlik Şubesi Başkanı Tuncay
ŞENEREROL ve Jandarma Çavuş Sedat KURUM ağır yaralanmış, Astsubay
Memiş ARIBAŞ ise şehit olmuştu. Seferi YILMAZ baskın sırasında girdiği
bir kahvehanede silahıyla vatandaşları etkisiz hale getirerek "Biz
geldik. Artık Kürdistan' ı kurduk. Gelin bizimle yaşayın. Yaşasın PKK
Kürdistan' ı" diye slogan atıp kaçmıştı.
15 Ağustos 1984 yılındaki bu eyleme bizzat katılan PKK' lı terörist
Mustafa ÇİMEN, Diyarbakır 1 No'lu Askeri Mahkemesinin 07.05.1985
tarihli oturumunda bakınız terörist Seferi YILMAZ ile ilgili neler
söylüyor: " Seferi YILMAZ Şemdinli' yi iyi bildiği için bizlere
kılavuzluk yapıyordu. Seferi YILMAZ önümüze düştü. Baran, Mehmet
AĞAASLAN ve Celal' i Jandarma Karakolunun karşısındaki camii ile yol
arasına yerleştirdi. Bizi de yanına alıp inşaat halindeki Askerlik
Şubesine götürüp, üst katına çıkardı. Bizi yerleştirdikten sonra geri
dönüp Abdullah EKİNCİ' nin yanına gitti. Askerlik Şubesinin üst
katına yerleştiğimizde bende Bisifing denilen roket atar, Şerif' te
G-1, Halit' de Diktiriyof, Hamit' te G-1 silahları vardı. Önce ben
gazinoya roket atarla hedef alıp ateş ettim. Roket ağaca çarptı. Bana
verilen talimata göre bir mermi daha kullanmam gerekiyordu. Ama ikinci
mermiyi atmaktan vazgeçtim. Diğer arkadaşlarım subay gazinosunu
sürekli olarak ateşe tuttular. 4 Dakika kadar ateş ettikten sonra inip
çekildik. Abdullah EKİNCİ, Dişsiz Mahmut, Seferi YILMAZ biz yukarıdan
gazinoya ateş ederken, onlarda yine gazinoyu hedef alarak ateş
etmişlerdi. 10 dakika sonra Şemdinli' yi tamamen terk ettik ve saldırı
grubu olarak trafonun orada buluştuk. Zaten birlikte geri çekilmiştik.
Propaganda ve ajitasyon grubu silah seslerinin kesilmesi üzerine
onlarda geri çekilip trafonun yanına gelmişlerdi. "
İşte mütareke basını tarafından "mağdur" ilan edilen, Başbakan
tarafından eli sıkılıp sırtı sıvazlanan vatan haini Seferi YILMAZ...
-
Bu konudan uzak durmak istedim.Çünkü öylesine bir paradoxa sokulduk ki.
Yargının bağımsızlığı mı askerin haklı isyanı mı. İddianame hazırlamak bir savcının görevi, peki onu iddianame hazırladığı için mi suçlayacağız.
Peki bu kadar aşırı tepki normal mi. Bugünden sonra hangi savcı ciddi ihbarlar gelse bile iddianame hazırlayabilecek. Konu bu noktada makaleye bile dönüştürülebilir.Dediğim gibi konuşmak istemediğim oyunların olduğu bir senaryo.
Burada bence yapılması gereken tek şey iddianame sonucu yargılamanın yapılmasıydı. Cumhuriyet savcısı da kendi iç disiplini içerisinde cezalandırılmalıydı. Ancak bu cezanın nedeni üst düzey bir komutan hakkında oluşturduğu iddianame değil, o iddianamenin oluşturuluş tarzı ve mesleki olarak yapması gerekenleri yapmadığı için olmalıydı.
Bu durumda hem askerimiz aklanırdı hem de Yargı kendisini etki altında hissetmekten kurtulurdu.
-
Sevgili Ali ;
Önce sana dünkü gazetelerin çoğunda olan bir haber..
ÇETİNKAYA'nın 21. Yüzyıl'daki Türk yargı sistemiyle ilgili gözler önüne serdiği tablo üzüntü verici. "Bağımsız değiliz" diye sözüne başlayan Çetinkaya ve Türkiye'yi sarsan Şemdinli iddianamesini hazırlayan Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'yı açıkça yargıladı: "Eğer bağımsız olsaydık Van Savcısı öyle iddianame tanzim etmezdi. Tanzim ettiği zaman faturasını ağır öderdi."
Çetinkaya'nın "Bağımsız yargı" formülüne gelince, işte formül:
Yüksek Mahkemeler kendi üyelerini seçmelidir.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu bağımsız hale getirmek için her yüksek yargı organı, kurula kendi adayını seçmelidir. Kurulda Adalet Bakanı kalabilir ama müsteşar çıkmalıdır.
Halen Adalet Bakanı'na bağlı olan teftiş heyeti ve özlük işleri tamamen kurula bağlanmalıdır.
Kurul bütünüyle Adalet Bakanlığı dışındaki bir binaya taşınmalıdır.
Cumhuriyet Savcısı mahkûm ettirmek için uğraşan bir kurum olmamalıdır.
Sağlam delillere dayanarak iddianame tanzim etmelidir. İddia ve savunma makamı eşit olmalıdır.
Bunları diyen kim Emekli Danıştay Başkanı Ender Çetinkaya 46 sene bu meslekte kalmış birisi tüm gençlerin özellikle avukat savcı hakim olacak gençlerin okuması lazım diye düşünüyorum tamamını doğrusuyla yanlışıyla birşeyler bulurlar kesinlikle..
Benim korkum şu senin de üzerinde durduğun ' yargının bağımsızlığı ' dahada açık değimi ile 'hukukun üstünlüğü' kavramının yalnış anlaşılması Maalesef günümüzde bazı hakim ve savcılar Şemdinli savcısı dahil hukukun üstünlüğünü 'hukukçunun üstünlüğü' olarak algılamaya başladılar. İkisi arasındaki dağlar kadar fark yaratan ince çizgiyi atlayarak. İlkinde topluma mal olmuş anayasa güvencesindeki hukuk sistemi ikincisinde ise hukukçu sıfatı taşıyan kişiler anlaşılmalıdır.
Yani bir savcı hakim ben dedim oladu yada hukuk böyle diyerek kafasına göre olayları değerlendirirse kargaşa çıkar Elbetteki sofatı KKK olan bir orgeneral de yargılanabilir nitekim eski Dz.K.K Em oramiral İlhami Erdil yargılandı ve yargıtay sürecine kadar geldi. Ne genel kurmay nede başka bir kurum gık demedi çünkü hukukun üstünlüğü vardı... Burada durum Farklı AKP ile çok samimi olan 'espri katili okeyci' lakaplı bir cumhuriyet savcısı TSK adına hükümete en sert eleştirileri getiren ve Genel Kurmay Başkanı olacağı kesin olan KKK nın önünü kesmek için kanıtlanmamış delili olmayan dayanağı olmayan bir takım eski itirafçı sahte ihaleci PKK sempatizanı ve yardakçısı olduğu kesin olan birisinin söylediği abuk sözleri DEVLET TUTANAKLARINA RESMİ BELGE GİBİ İŞLEYİP dava açarak aslında önünü kesmeye uğraşması oynunun maşası olmuştur. Yani burada hukukun üstünlüğü yoktur..
Gerek gazeteleri gerekse gündemi takip ettiğimizde görüyoruz ki korgeneral rütbesine haiz üst düzey subaylar dahil olmak üzere bir çok halihazırda subay olan veya emekli subay astsubaylar hukuk dışına çıktıklarında yargılanıyorlar Hemde öyle böyle suçlardan değil ' zimmet ihtilasen zimmet jitem görevinde adam vurma kaçırma gasp soygun v.sv.s ' Hukukun üstünlüğü budur yoksa canı sıkılan savcının 'iftira' niteliği çok yüksek PKK yardakçılarının ifadesiyle dava açması değil...
Hukuku sevmenin bir yolu da o genç arkadaşa yazdıklarını okuduğum için yazıyorum ( ben okumuyorum hukuk filan ama ) gözümü kapatıp kendime göre oluş ve kabul yaratıyorum otortabliyorsam dava olmalı oturtamıyorsam dava olmamalı yargısına varıyorum şimdi yum gözünü ve oturt bakalık KKK nın oluş ve kabulunu nasıl olacak....
-
Sayın commodore,
O yazıyı okudum. Evet haklısınız.PKK ile bağlantısı büyük olasılık olan birinin ifadelerini tek taraflı bir siyasi beyanat gibi değerlendirmek normal değil.
Bu durumda hemfikiriz.Ancak ortada bir terslik daha var. Bir savcı yargılanacaksa görevinden dolayı yargılanmalı.Yoksa sadece bir komutan hakkında iddianame hazırladığı için yargılanmaya başladı.Buna kesinlikle karşıyım.
Dediğiniz gibi yargı ve askeriye öylesine bir duruma sokuldu ki, aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Bu ustaca hazırlanmış senaryodan her iki kurumu da yıpratmadan çıkmamız gerekirdi.
Ancak yargı bence çok fazla yıpratıldı.Sizin de dediğiniz gibi yargıya konulan bu bombayı etkisiz hale getirmek içinde askerin yardımcı olmasını beklerdim.
Savcı ne kadar haksız da olsa, hatta art niyetli de olsa, sonuçta hukukun bağımsızlığını sembolize ediyordu. Yorum yapmak bence daha fazla zarar verecektir.Gerek sizin gerekse benim açtığım forumlarda yargının içindeki durum zaten belli.Bunu nasıl düzeltebiliriz.Bunu düşünmek bence en güzel çözüm olacaktır.
-
Re: TSK - Yargı
Sahi bu sayın savcı şu anda nerede bilen gören var mı!?
Sayın Emekli Albay Erdal Sarızeybek de kendisini arıyordu gecenlerde bir TV oturumunda. sanırım A.B.D ye uçmuş rahatsızlığını tedavi ettirmek için?
orada ne yer ne içer parası var mıdır insan üzülüyor...
-
Re: TSK - Yargı
ABD nin maşaları, Fethullahın emekli maaşıyla, ya da zekatla hepsi besleniyordur.