HAGB İçin olaya ilişkin maddi manevi zararın giderilmesi gerekir aksi halde bu hükmün açıklanması için bir neden olabilir .......
Printable View
İsmail bey, yardımcı olmaya çalışmanızı anlıyorum ancak ortada bir gerçek var, ama bu gerçeğin delili ispatı yok, müştekinin avukatı, daha dava bitmeden ben davayı kazandım gözü ile görüyorum, müşteki ile birlikte davadan feragat ederim ancak, 10 bin tl benim avukatlık ücretimi öderseniz diyerek para istiyor ancak snık ben sana neden para vereyim ben davamda haklıyım diyor, sonra müşteki avukatı 7 bin tl, daha sonra 3500 tl.ye düşüyor sanık bu kez yine ben sana para vermem diyor, bunun üzerine belge üzerinde imzası bulunan şahitler müştekinin şahitleri olduğundan müşteki ve avukatı bunlara yalan söyletip sanığı suçlu duruma düşürüyor, ve sanık ceza alıyor ancak hakim şahitlerin takındığı durum karşısında onların ezbere konuştuğunun farkına vardığından kanatini kullanıp HAGB. şeklinde karar veriyor, ortada maddi ve manevi bir zarar ziyan yok zaten, çünkü daha öönce devam eden tapu iptal ve tescili davasından şikayetci olan ve bu davada müşteki olan şahıs sanıktan yine tehdit yolu ile bir daire alarak o davadan feragat ediyor ve anlaşıyorlar. ama özel belgede sahtecilik davası sürdüğü ve kamu davasına dönüştüğü için ve müştekininde eğer imzası kendine ait olduğu ortaya çıksaydı ki böyle olmadı o zaman müşteki iftira davasından dolayı ceza alacaktı bundan korktukları için sanık durumunda olan kişiyi sürekli suçlama yönüne gitmişlerdir.
Konu hakkında iyiden iyiye çelişkiye düşmüş durumdayız,
Bazı avukatlar hüküm açıklanmadığından ve infaz olmadığından alamaz derken kimileri de 325/1-2 maddelere dayanarak alır diyorlar.
sanırım kimsenin cevap vereceği yok, yani bu konu hakkınmda sanık yararına olacak bir şey varsada avukatlar birbirlerini korumak adına yazmıyorlar.
hangi meslekte olursa olsun bazıları haklı veya haksız ne olursa olsun helali, haramı düşünmeden para almak işine gelir, bu bakımdan aldığı ücretin karşılığında belge düzenlemeyen bu avukatı hem maliyeye hemde baroya şikayet etmekten başka çare kalmıyor.
slm
Hagb , için bazı şekil şartları vardır öncelikle bunları bir kontrol edip olayı anlamanızı öneririm sanık hükmün açıklanması ile ceza yiyor ve bu cezayı çekmiyor diyebilirirz yani davayı kaybediyor ve bunun sonucuda dava masrafları ve ücreti vekalet sanığa yükletiliyor artı yargı temyiz vs. yükten kurtuluyor şimdi hukuken ve yasal olarak o ücreti vekaleti ödemeniz gerekir diye düşünüyorum siz bu olayda madur olabilirsiniz ama bunu isbat etmeniz gerek
ismail bey; ispat etmeniz gerek demişsiniz,
dava başlamadan avukata elden 3500 tl para verildi, veren kişileri şahit göstersem olur mu acaba, parayı götüren arkadaşlara o kadar söylememe rağmen belge almamışlar daha doğrusu avukat siz bana güvenin davadan feragat edeceğim girmeyeceğiz demiş ama öyle olmadı hem davaya girdi hemde vekalet ücreti için icraya verdi. bu durumda böyle kişilere nasıl güvenilir acaba, güven itimat tamamen ortadan kalkmış,
slm
Rüşvetin belgesi olmaz söylediklerinizn doğru olma ihtimalinden bu yorumları yapıyorum siz bu parayı zaten yasa dışı bir iş için vermişsiniz yani sizde suçlusunuz ne diye tanıkgöstereceksiniz davanın konusu ne olacak; karşı tarafın vekiline görevini kötüye kullanması için para verdim ama o görevini kötüye kullnmadımı diyeceksiniz bu davanın sonucunda vekil sizi iftiradan dava edebilir
İsmail bey yanlış anlamışsınız, karşı taraf kendi avukatları için benden para istediler, eğer vermez isem kendi şahitlerini benim aleyhimde konuşturacaklarını belgedeki imzalarını inkar edeceklerini söylediler, bende vermem dedim, ancak baktımki belge üzerinde suçlu duruma düşürecekler va hakkımda açılan diğer dava tapu iptal ve tescil davasından dolayı haksız duruma düşeceğim, avukatları tüm davalardan feragat edeceğiz ancak müvekkilim adına vekalet ücretlerini siz ödeyeceksiniz dedi. vekalet ücreti miktarında pazarlık yaptık 3500 TL ye avukatlarını razı ettim. ancak durum hiçte umduğum gibi olmadı benden hem parayı aldılar hemde yine yapacaklarını yaptılar, kendi şahitlerini yalan söyleterek imzalarını inkar ettiler, 5 kişinin gözü önünde atılan (bu 5 kişi o anda oradalardı ancak şahitlik yapmak istemediler) ayrıca belge üzerinde 4 şahitin imzası mevcut ve 3 asılın imzası mevcut 7 kişinin kriminalden gelen raporda imzalar şahıslara ait olduğu tespit edilememiştir şeklindeydi, ilk başta bu belgeyi delil olarak sunmamı isteyen benim avukatımdı, çizik olsa tespit ederler diyen avukatım sonuç böyle çıkınca kısa imzalar tespit edilemiyor demez mi.
meğerse bizler bu belgeyi düzenlerken hata yapmışız, belgeye imza atan şahıslar ad-soyad- tarih ve imza atmaları gerekirken sadece imzalarını aldığımızdan ve kısa imza olduğundan tespiti mümkün değilmiş, böylelikle belge sahte çıktı ve hem belge üzerinde belitilen ve alanlarca inkar edilen yüklüce bir miktarda benim verdiğim para gitti hemde suçlu duruma düştüm.
kısacası şöyle anlatayım, hani genelde araç alım satımı yapılırken notere gitmeden alıcı ile satıcı arasında ara sözleşme yapılır ya,
bizim ev işide aynen ona benzedi, evi aldık paramızı denklemek için süre istedik, kaporamızı verdik ve aramızda söleşme imzaladık paramız hazır olunca sonra tapuya gidilecekti, kalan paramızı hazırladık telefonlaştık karşı taraf tapuya gelmedi, daha sonra hissedarlardan birisi gelip tapuda kendi hissesini sattı diğeri ise rahatsız olduğunu daha sonra geleceğini söyledi, işte olaylar ondan sonra gelişti, gitmiş tapu iptal davası açmış, benden aldığı parayı geri ödememek için inkar edip diğer hissedarında sattığı hisseyi bozmak için bizde elimizdeki belgeye güvendik mahkemeye sunduk ama sonuç nafile, hüsranla bitti. hem paramız gitti hem alacağımız ev elden gitti hemde yok yere 2 yıl mahkemelerde süründük ailecek psikolojimiz bozuldu, üstüne üstlük neredeyse sahtecilikten içeri girecektim., benim açımdan adalet işte bu, yalancı şahiti getiren yada şahitlerine yalan söyletebilenler haklı duruma geliyor. dürüst olan ise kaybediyor.