Cevap: Ticari kredide kefillik ve sonuçları.
Sayın zorbey06;
Bankanın kredi sözleşmesinin bir örneğini size vermemiş olması dahi krei sözleşmesinde iyiniyet kurallarına aykırıdır. İkinci olarak siz kefil sıfatıyla limit artırım sayfasını imzalamış olsanız bile size önceden bir bildirimde bulunmadan limit artırım haklarını kullanmaları iyiniyet ve tüketici haklarına aykırı. İki örnek karar ekliyorum. Umarım sorununuza çare olur.
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:2004/16382
K:2005/3236
T:03.03.2005
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, dava dışı şahsın aldığı kredi kartına 1995 yılında maaşı ile sınırlı olmak üzere kefil olduğunu, ancak 04.07.2001 tarihli ihtarla 2.994.31O.787.-TL ödenmesinin istendiğini, 2.000.000.000.- TL aşkın ödeme yaptığını ileri sürerek kredi limitinin ve faiz oranının tesbiti ile fazla ödemenin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, 05.06.1995 tarihli sözleşme gereğince davacının garanti eden sıfatı ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozma sonrası tüketici mahkemesi sıfatı ile verilen kararda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava menfi tespit isteğine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı banka ile dava dışı borçlu O. arasında düzenlenen kredili bankomat 7/24 başvurusu formunu "garanti eden" sıfatı ile imzalayan davacının sorumluluğuna ilişkindir. Yasada tanımı ve tasnifi yapılan akit türlerinden olmayan garanti sözleşmelerinin B.K. 110. maddesinde hükme bağlanan ücüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olduğu gerek doktrinde ve gerekse uygulamada kabul edilmektedir. Hukukumuzda sözlesme serbestisi hakim olmakla birlikte bu serbestinin sınırsız olduğunu soylemek mümkun degildır.
Her şeyden önce B.K.'nun 19 ve 20. maddeleri bir sınırlama getirdiği gibi, somut olayda uygulama imkanı olan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümleri ile de tüketici kredilerine ilişkin genel işlem şartlarına müdahale ve sınırlamalar getirilmiştir. Hangi riskin garanti edildiği somutlaştırılmadan kart hamillerinin yükümlülüklerini ve doğmuş ve doğacak her türlü borçtan söz edilerek verilen garanti bir belirsizliğin garantisi anlamına gelir. "Belirsizliğin garantisi olmaz" ilkesinden hareket ile ticari gaye gütmeyen sırf dostane iliskiler içinde tüketime yonelik kredi temini amacı ile verilen teminatın ancak, kefalet hükümleri çercevesinde değerlendirilmesı ve kefalet oldugunun kabulu zorunludur.
Bu durumda mahkemece davacının sözleşmeyi kefil olarak imzaladığının kabulü ile kefalet ile ilgili hükümler ve ilkeler çerçevesinde davacı sorumluluğunun belirlenmesi gerekir. Dosyaya ibraz edilen 05.06.1995 tarihli kredi kartı sözleşmesinde limit 50.000.000.- T.L. ile sınırlı olup, davacının aslen kefil sıfatı ile sözleşmeyi imzaladığı anlaşılmaktadır. Davacının 50.000.000.-TL ve kendi temerrüdünden sorumlu olduğu gözetilerek buna göre borcunun hesaplanarak fazla ödediği miktarın iadesine karar verilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 03.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E:2004/14559
K:2005/1961
T:10.02.2005
2004 s. Yasa m. 72
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankanın dava dışı Nasuh Negiz isimli şahısla yaptığı kredi kartı sözleşmesinde imzasının taklit edilerek 20.000.000 TL. limit ile kefil olduğundan söz edilerek ihtarname çekilip ardından icra takibi yapılıp maaşından 937.900.000 TL. kesildiğini, imzanın kendisine ait olmadığını işlemin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek yapılan kesintilerin tesbiti ile tahsilini istemiştir.
Davalı, icra takibinin 6.9.2001 yılında yapıldığını, bu sürede imzaya itiraz edilmediğini kredi limiti 20.000.000 TL. ise de davacının garanti sıfatı ile tüm borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının sözleşmede garantör yanında kefil olarak imzasının bulunduğunu, davacının borclu olmadıgının kabulü ile 937.900.000 TL.'nin odeme tarihinden faizi ile tahsiline karar verilmıs, hükum davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava dışı Nasuh Negiz'in davalı banka ile düzenlediği 20.000.000 TL. limitli kredi kartı uyelik sözleşmesini davacının kefil olarak imzaladığı tarafların iddia ve savunmaları ile sözleşme iceriği ile anlaşılmaktadır. Kefilin sorumlulugu kredı sozlesmesinde belirlenen kefalet limiti veya sözleşme limitindeki miktar ile kendi temerrüdünün sonuçlarından ibarettir.
Buna göre konusunda uzman bilirkişiden Yargıtay ve taraf denetimine uygun rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerden dolayı davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereği temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 10.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Ticari kredide kefillik ve sonuçları.
Merhaba,
Genel kredi sözleşmeleri bir çerçeve anlaşma niteliğinde olup, genellikle kredi borçlusunun o bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçlarını teminat altına almaya dönük hükümler içerir. Bu bakımdan çek yaprakları nedeniyle bankanın ödemek zorunda kalacağı (yaprak başına 655 TL) tutarları da garanti altına alır. Kredi sözleşmesinin bir nüshasının ilgililere verilmesi veya talep halinde kopyasının verilmesi Bankacılık Yasası gereği zorunludur. Buradaki olay ticari nitelikte olduğu için 4077 sayılı yasanın hükümlerine tabi değildir. Siz hem ipotek veren, hem de kefil konumundasınız. Bu nedenle kendinize iyi bir yol haritası çizmeniz gerekir. Çünkü kefillik nedeniyle ödeme yapar ama ipotek borçlusu olarak sorumlu olmaya devam edebilirsiniz. Bunun tersi de doğru. Bir ödemeyle iki sorumluluğu da ortadan kaldırmak mümkün olabilirse, bu yolu denemenizde yarar var. İpotek tutarının ne kadar olduğunu bilemediğim için, bir kısım ayrıntıya şimdilik girmiyorum. Saygılarımla,