Evet Tangör bey,önce sayın Commodore1tr açmış demek ki,aktif konularda göremediğim için bende açmışım fark etmeden,halince ilk açılan konu yayımlanmış.İlgilendiğiniz için teşekkür ederim.
Printable View
Atatürk'ün böyle şeylere ihtiyacı yok diye diye yok edilmeye çalışılıyor gibi bir izlenime kapıldım. Bunu diyenlerde genelde Atatürk ün gölgesinden korkanlar oluyor bu yüzden Abbas Bey'in demesini yadırgadım.
94 te ABD de Beyaz Saray'ın fotoğrafını çekmeye uğraşırken yanıma birisi geldi. Gayet kibarca
'' Lütfen lütfen kaçılın '' dedi.
Ben Beyaz Saray'ın fotoğrafını çekmemden kıllandılar sanırken Beyaz Saray'ın kapısından birbirinin aynı dört limuzin girdi. Meğer ABD Başkanı geliyormuş ondan kenara çekilmemi istemiş... Bilinmeyen ABD başkanının hangi Limuzinle geldiği idi.. Sonradan öğrendim ki ABD başkanı bir yerden gelirken dört değişik yöne dört limuzin kalkarmış başkanın hangisinde olduğu bilinmezmiş hepsi farklı yollardan gelip hemen hemen aynı anda giriş yaparmış... Vay .... dedim...
Kimse farkında değildi, ne yol kesildi ne gökyüzü mavi kırmızı abuk renklere büründü nede salak salak siren sesleri duyuldu...
Ankara da onlarca sene kaldım yaşadım. Şimdi de zaman zaman Ankara'ya giderim... Bizim yolda çıkıp yürüse kimsenin tanımayacağı milletvekilleri bir yerden bir yere giderken trafik felç olur... Hele hele giden RTE veya Çankatada ki 11. ise saatler öncesinden kesilir. Atatürk Bulvarı sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş gibi olur, elli metreye bir bir polis dikilir... asıl felç asıl halka saygısızlık asıl demokrasi ayıbı budur.
RTE kısıklıdan Dolmabahçe'ye gidecek diye Boğazköprüsü felç olur, ana arterler tıkanır trafik durur. Ambulans gidemez ambulans... Bu yüzden ölenler olur... Ambulansın başbakandan önceliği olduğu hiç bir polisin aklına gelmez.... Başbakan durup ambulansa yol vermelidir gerçek demokrasilerde... bizde Ambulansa sirenini kapat derler...
Siz 1048 sayısının ne olduğunu bilir misiniz Abbas Bey ? RTE nin koruma sayısıdır.... Tarihte ve halihazırda hiç bir dünya ülkesi liderinin böyle bir koruma ordusu yoktur... Hele İskandinav ülkelerinde metroyla otobüsle gider gelir çoğu... Birazda yüreğinizi ortaya koyup bu ne biçim sivilleşme onu anlatında bilelim...
Haziran'ın ikinci Haftasında İngiltere ye gidin bakalım yada Kraliçenin Ayda bir katıldığı Londra Kabul törenine kimleri göreceksiniz saf saf geçen ... Yada dört Temmuz da ABD de olun bakalım neler göreceksiniz... İzlenimlerinizi paylaşırsınız...
Gerçek demokrasilerde uluslar askerine sahip çıkar, okul bahçesinde koşsun demez. Ciddi bir gelenek olan bazı değerler korunmalıdır. Bunun sivilleşme normalleşme ile ilgisi yoktur. Bunun diktaya giden yolda olan korkuyla ilgisi vardır... Bu koşu protesto etmek yada asker yürüdü demek için yapılmamaktadır. İşte tam demokrasinin bam telinde burası vardır. Unutulmamalıdır ki tüm dünyada ki en büyük gösteriler askerlerin yaptığı gösterilerdir. Ve bu gösteriler dünyanın hiç bir uygar ülkesinde tehdit olarak algılanmaz bizde de algılanmamalıdır.
Bir kısım siyasetçiler ve devlet adamları geçecek diye trafiğin felç olması, insanların yollarda perişan olması, ambulansların dahi zorda kalması benim de canımı sıkıyor. Bunları hiç bir zaman onaylayamam ve bu konuda görüşlerinize katılıyorum. Ama bu uygulama bizim gibi henüz demokratik evrimini tamamlayamamış ülkelere mahsustur.
Askerlerin caddelerde yürüyüş yapması da bu tür evrimini tamamlamamış toplum uygulamasıdır.
Evrim tamamlanınca (normalleşince) bu tür uygulamalar da geride kalacak.
Sizin örnek verdiğiniz ülkelerde askerler kendi başbakanlarını darbe yaparak asmadılar. Seçilmişleri alaşağı etmediler. Bizim askerin sicilinde yazılı olanları biliyoruz. Sabıka kaydında kendi başbakanını asan askerin de "normalleşmesi" gerekir.
http://i56.tinypic.com/3x0kj.jpg
Mustafa Kemal Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 91. yıldönümü kutlamalarındaki etkinlikler kapsamında yer alan "seğmen alayı yürüyüşü" yasaklandı. 90 yıldır geleneksel olarak yapılan yürüyüş, trafik bahane edilerek iptal edildi.
Seymen Alayı yürüyüşü, Atatürk’ün sağlığında, 27 Aralık 1932 yılında başlatıldı ve günümüze kadar her yıl gerçekleştirildi. Yayımlanan genelge ile ilk kez bu yıl gerçekleştirilemeyecek. Atatürk’ü 27 Aralık 1919 yılında, Milli Mücadele’nin karargahı seçerek Ankara’ya gelişi sırasında, çevre il ve ilçelerden çok sayıda katılımla atlı ve yaya seymenler karşılamıştı. Atatürk ilerleyen süreçte, hemşehrilik teklifini kabul edip “Hacıbayram Mahallesi Kütüğü”ne kayıt olduğu Ankara’nın başkent olmasını da sağlamıştı.
*************************************
M.E.Sezen: Yetmez ama "evet"ciler niyetin ne olduğunu biliyoruz! yarın Samsun Valisi'de Ankara Valisini örnek alıp Atatürkün Samsun'a çıkışını birşeyleri bahane ederek yasaklarsa bunuda ileri Demokrasi diye yuturmaya çalışırsınız.
29 EKİM'de 30 AĞUSTOS'da ASKER yürümüyormu sırada bunlar mı var?
Bu gidişin sonu hayırlı deyildir "Demokrasi" diye diye sokaklar hainlere kaldı Askere gündüz yasakladıkları sokakların geceside var hem ozaman yolar boş onlarda gece yürüsün canım.
Bir yabancı rock gurubu geldi diye yollar kapanıyorsa,kimse kusura bakmasın bu koşu içinde güzergah verilecekti.O kadarda değil yani.
Bir ülkede,devlet başkanlarının,başbakanlarının,cumhurbaşkanlarının, bakanlarının bir yerden bir yere giderken,güvenliği,yol emniyeti alınması doğaldır.Sevsenizde sevmesenizde bu insanlar önemli görevdedirler.
Bir başbakan konvoyu kırmızı ışıkta durmayabilir,koruma amaçlı tedbirler alınabilir,ben bunları doğal karşılıyorum.Bizim ülkemizde bu işler abartılı yapılıyor ona katılıyorum.
Kimse şuanki sosyal seviyemizi göz önünde bulundurmadan,başbakandan veya önemli görevde bulunan devlet yetkililerinden toplu taşıma vasıtalarını kullanmasını bekleyemez.En azından korumasız.
M.E.SEZEN: Yuh olsun yazıklar olsun bunlarıdamı duyacaktık. Sühey Batum geldi aklıma "kağıtan kaplanlar"
Askerliğin temel ilkelerindendir.
“Bir kıta’ nın yaptığı ve yapmadığın her şeyden komutan sorumludur.
Bize göre sorumlu doğrudan Genelkurmay Başkanıdır.
Sayın Orgeneral Koşaner’in konuyla ilgili bir açıklama yapması gerekmektedir.
Bekleyecek ve göreceği.
Ve o zaman soracağız!
ROTAMIZ NE YÖNE?(GÜNGÖR TÜRKELİ)
Atatürk’ün Kara Harp Okulu’na girişinin önümü için önceki gün düzenlenen törende, bu yıl bir ilk gerçekleşti.
Her yıl törenlerde tamamı okunan Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin (seslenişinin) bir bölümü, bu yıl (ilk kez) okunmadı, öğrencilerin seslendirdiği bölümde Hitabe’nin birinci ve üçüncü paragrafı eksiksiz okunurken, giriş, orta ve son cümleler seslendirildi.
Törende öğrencilere Atatürk’ün şu sözleri okunmadı:
‘…İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır…
Cebren (zorla) ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil (gerçekten) işgal edilmiş olabilir…
Bütün bu şeraitten (koşullardan) daha vahim ve daha elim (acı) olmak üzere, memleketin dahilinde İKTİDARA SAHİP OLANLAR gaflet ve dalalet (doğru yoldan sapmış) ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin (ülkeyi ele geçirenlerin) siyasi emelleriyle tevhit edebilirler (birleştirebilirler)…”Haber bu kadar…
Ve bu cümleler Kara Harp Okulu’nda atlanıyor, her nedense okunmuyor!
http://www.ilk-kursun.com/2011/03/em...su-ne-yapiyor/
http://www.antalyabugun.com/?page=makale&MID=12020