-
Sayın Slug, sanıyorum kanunu yorumlarken küçük bir hata yapmışsınız. "...dava mava acmadan cekip gidince 3 yillik sure tikir tikir islemeye basliyor" demişsiz, oysa terk, 164.maddede açıklanıyor ve bunun sözünü ettiğiniz 3 yıllık süreçle ilgisi yok. Terk, sadece boşanma davası açmanın gerekçesi olarak kanunda yer alıyor.
Bu küçük eklemeden sonra söylemek isterim ki, bu konunun tartışılması çok yerinde. yalnız olayı bireyselden ziyade, sosyal açıdan incelemenin daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. Özellikle de ülkemizde kadınların durumunu da göz önünde bulundurarak... kanunun mevcut düzenlemeleri bence de tartışılmalı ancak altarnatifinin, sizin talep ettiğiniz gibi boşanırım evlenirim kime ne şeklinde olmaması da gerekiyor. :) neden? 1-Ülkemizin çok büyük bir kesiminde, kadınlar için boşanmışlık veya dulluk korkunç bir hayatı da beraberinde getiriyor. çoğu yerde kadının sonsuz haklı nedenle dahi boşanma davası açması imkansız. hatta böyle bir girişim namus cinayetlerine konu oluyor. Düşünün ki, kadın, sırf başında bir erkek olsun kaygısı ile eşinden sürekli dayak yemeye dahi katlanıyor. hatta size bir davayı örnek vereyim. adam eşini birkaç yıl önce terk edip gitmiş, ama kadın boşanma davası açmayı aklına bile getirmemiş. Daha da kötüsü,
kadın bir resmi işlem yaparken ortaya çıkıyor ki, kocası, onun haberi olmadan, inanılmaz bir sahtekarlıkla, bir başka kadını karısıymış gibi göstererek, anlaşmalı boşanma davası açmış ve boşanma kararını da almış! 2-Kadınların büyük çoğunluğu, eşinin gelirine muhtaç yaşıyor. Eğer boşanmak, sizin istediğiniz kadar kolay olsa, bu kadınların, bir anda nasıl ortada kalacaklarını da düşünmek lazım. bana boşanmak isteyen sadece erkekler mi diye sormayın, elbette değil. Ama ülkemizin gerçekleri çok büyük ölçüde kadınların aleyhinde.
-
Sayın Esin K.
"Ülkemizin gerçekleri" derken "boşanmalara ilişkin adalet sistemimiz"i hariç tutuyorsunuz herhalde. Çünkü boşanma ile ilgili adalet sistemimiz ÇOK BARİZ BİR ŞEKİLDE KADININ LEHİNDE"!!
Bunu bilmiyorsanız da öğrenmenizi ve bilmeyenlere öğretmenizi tavsiye ederim.
Bakınız: Ben sürekli hakaret işittiğim eşimden boşanmak için dava açtım ve sonunda 3,000YTL maaş aldığı halde kendisine "yoksulluk" nafakası (gülmeyin lütfen) ve 45,000YTL tazminat ödemeye mahkum oldum.
Durun bitmedi. Kendisi bana duruşmalar esnasında "gey", "sübyancı", "uyuşturucu kullanıcısı ve kullandırıcısı", "ensest" ve "cinsel sapık" dediği halde "aile"(!) mahkemesi hiç bir şey yapmadı, çocuğumu 1 yıldır ayda iki kez 4'er saat görmeye mahkum edildim. Ortak olmayan kendi evimden mahkeme kararıyla uzaklaştırıldım, 1 yılın sonunda çocuğumu görüş saatleri (lütfen) ayda 18 saate çıkarıldı. ("Ensest" olduğum halde hakim nasıl bu kararı verdi hala düşünüyorum) Evime hala giremiyorum, aidat ve yakıtı da tıkır tıkır ödüyorum üstelik.
Sayın Esin K. yukarıdaki durum Şişli adliyesindeki "Aile" mahkemesi tarafından görülen dosyanın görülmesi ve verilen karar sonucunda oluştu. Düzeltmek için umutsuzca Yargıtayda sürünüyorum.
Siz neyin kadınlarin aleyhinde olduğunu düşünüyordunuz?
Biraz gerçekçi olun lütfen!
Saygılarımla
-
Kadinlar Her Zaman Haklimi.azcik Sikiştiklarinda Hemen Cinsellikle Ilgili Konulari Veya Erkeği Suçlu Köstermek Için Ne Gerekiyorsa Yapiyorlar. Bence Kadinlar Bu Boşanmalarda Daha Suçlu Taraf Olarak Gözüküyor Yaşadiğim şehirde 680 Boşanma Davasi Var Ve Hemen Hemen Hepsi Ayni Sebepten Açmişl Davayi Bakti Koca Direniyor Hemen Hakime Eşim Beni Tatmin Edemiyor Diye Laflar Söylüyor.kadin Istediğinde Hemen Boşaniyorsa Erkek Nedne Boşanamiyor.kadin Erkek Eşitliği Vardi Ya Bu ülkede Bence Her Zaman Ezilen Erkek Oluyor.çileyide Erkek çekiyor.haddimi Aştim özür Dilerim Ama Bunlar Benim çevremde Yaşadiklarim.
-
Her ne kadar bireysel olarak son derece olumsuz deneyimler yaşamışsanız da, konuyu tamamen basite indirgemişsiniz. Türkiye gerçeklerinden söz ederken, sizin sözünü ettiğiniz eşiniz gibi ayda 3.000 ytl kazanan, kendi ayakları üzerinde durabilen, küçük bir kesimden değil, adı üzerinde türkiye genelinden bahsettim. bunun için istatistikler mi vermek gerekiyor? buyrun:
http://www.acev.org/egitim/yeni_gep.htmlBugün Türkiye#8217;de yaklaşık 7 milyon kişi kendi adını dahi okuyup yazamamaktadır. Bu nüfusun büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır ve istatistiklere göre Türkiye#8217;de her dört kadından biri okur yazar değildir.
http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/...yazidizi1.html Araştırmalara göre her 4 kadından 3' ü şiddet görüyor. Kadınların %32'si aile içi şiddete maruz kalıyor.. Şiddete uğrayan kadınlar genelde kendilerini çaresiz hissediyor, bir süre sonra ise durumu kabullenme noktasına geliyor. http://www.bianet.org/2005/10/10/68436.htm Kadınların en büyük korkusu, 'dul' kalmak. 20 kişiyle açılan merkezin üye sayısı bugün 220'ye ulaştı. Çiğdem Akçay, başvuran kadınların en büyük korkusunun "dul kalmak" olduğunu belirterek "Bize başvuruda bulunanlar arasında şiddet gören çok az kadın boşanma yolunu tercih ediyor:
"Sosyal güvencenin olmamasının yanı sıra 'Evden gelin çıktın, dul olarak giremezsin' anlayışıyla ailelerinin de kapıyı yüzüne kapattığı kadınlar, boşanma dışındaki seçeneklerle sorunlarını aşma çabası içinde"
Kanunların ve uygulamaların mükemmelliğinden söz edecek değilim. Üstelik her ne kadar adalet sistemimizi bana öğretmeye kalkışmış iseniz de, buna gerek olmadığını bilmenizi isterim. Çünkü bir avukat olarak zaten bu işlerin yeterince içindeyim.
benim ifade etmek istediğim şu, özünde size katılıyorum, kanun insanların özgürlük alanlarına müdahil olmamalı. Ancak ne var ki kanun yalnızca siz ve eşiniz gibi, sosyal ekonomik ve kültürel açıdan iyi seviyedeki insanlar için değil, Türkiye genelinde yaşayan herkes için var. Bu nedenle, dengeyi sağlayabilmek çok da kolay değil.
-
Esin hanım,
Yaşam şartları, kırsal kesimde ve varoşlarda genellikle kadınlarımızın aleyhinde olabilir. Ben zaten bu konuda herhangi bir yorum yapmamıştım. Zahmet edip internet siteleri belirtmişsiniz. Hiç gerek yoktu, çünkü konuyla tamamen ilgisiz, hele bu siteyle hiç ilgisi yok. Bu sitenin adı "Hukuki.Net". Bu ad, Türkiye'deki hukuk ve kanularla ilgili bir site olduğunu düşündürüyor bana . Ben de zaten bu yüzden site ne ile ilgiliyse onunla ilgili bir şey yazdım ve yazdığımı da örnekledim.
Şudur yazdığım: TÜRKİYE'DEKİ MEDENİ KANUNLAR VE AİLE MAHKEMELERİ YARGIÇLARININ TAVIRLARI (BELKİ DE AİLE MAHKEMELERİNİN YARGIÇLARI HEP KADINLARDAN SEÇİLDİĞİNDEN) DAİMA KADINLARIN LEHİNEDİR! Hiç konuyu dağıtmanın gereği yok. Adalet sisteminden bahsediyoruz, başka bir şeyden değil.
Saygılarımla.
-
Necil Bey, hukukun ne olduğu hususunda, hukukçu olmasanız dahi biraz fikir yürütmenizi öneriyorum. Böylelikle, hukuk sitesinde sosyal olguların neden yer aldığını ve almasını gerektiğini anlayabilirsiniz. (size web adreslerini vermiyorum, hukuk ve toplum şeklinde bir araştırma ile, zaten binlerce sonuç bulacaksınız)
-
Esin hanım, hukuk sitesinde sosyal olgulara yer verelim peki, ama sosyal olgularımız malesef böyle-böyle diye
"Ne yapalım arada kuruların yanında yaşlar da yanıversin, o kadar da olur" mu diyelim?
Nasıl bir mantıktır bu anlayamadım. Yani erkeklere şunu mu söyleyelim? :
"Ne yapalım kardeşim siz de kadınların çoğunlukla mağdur olduğu bir ülkede doğacağınıza, gidip her iki cinsin de adalet önünde eşit muamele gördüğü bir yerde doğuverseydiniz! O zaman yargıçlar sizin o kötü erkeklerden biri, eşinizin de o zavallı mağdurelerden biri olduğu ÖNYARGISI ile bakmazdı davanıza!"
Eğer aklınızdan
"her iki cins de kanunlar karşısında eşittir, mahkemelerimiz de bu konuda adil davranırlar" tarzı bir cevap geçiyorsa 26 Aralık tarihli yanıtımı bir kez daha okumanızı istirham ederim.
Saygılarımla
-
Bu Konu Ile Ilgili Yazilanlarin Hepsi Bence Kendince Doğru Olabilir Ama Bende şahsi Fikrimi Belirtmek Istiyorum. Bir çok Arkadaşimin Dediği Gibi Boşanma Davalarinda Hakimin Kadindan Yana Olduğu Bir Gerçek Bunu Bütün Hukukçularda Biliyor Kabul Etmemek Mantiksizliktan öteye Gitmez. Davali Veya Davaci Ol Ne Olursan Ol Ne Yaşanmişsa Yaşansin Erkek Olarak Haksiz Ve Kusurlusun. Ben 1 Yillik Boşanma Sürecimde Bunu çok Iyi Anladim Bu Sitede Okuduklarim Kadariyla Bende Daha Zor Durumda Olan 2-3 Yil Boşanma Davalarinda Sürünen Arkadaşlar Olduğunu Düşündükçe Durumun Ne Kadar Vahim Olduğunu Düşünüyorum. Ancak Bir Gerçek Varki Eğer Bir Boşanma Davasi Açilmişsa Bunu Uzatmanin Ne Kadina Ne De Erkeğe Bir Faydasi Oluyor. Adli Koridorlarda Boşanma Davalari Esnasinda Her Iki Tarafinda Ne Zorluk Lar çektiğini Kendimden Ve Gördüklerimden çok Iyi Gözlemledim. Keşke Toplumun Kutsal Yapisi Olan Aile Korunurken Bazi Mantiksal Gerçeklerde Kabul Edilse. Yazik Ki Var Olan ön Yarginin önüne Geçmek şuanda Imkansiz Gibi. Bence Davalar En Fazla 2 Celse Olmali Bir Taraf Istemiyorsa Uzatmaya Gerek Olmadan Reddedilmeli Eğer Zaten Eşler Birbirinden Kopmuşsa Ayri Yaşayacak Ve 3 Yilin Sonunda Boşanacaktir Ancak Görüyorum Ki Bu Kesinlikle Olmayacak . Mahkemelerdeki Boşanma Davalari O Kadar Fazlaki Eğer Hukuksal Olarak Bir Düzenleme Yapilsa Bence Daha Lüzumlu Olan Nafaka, Velayet Davalarina Yer Açilsa. Iki Kişi Ayrilmak Için Mahkemeye Gelmişse Zaten Olay Bitmiştir Bunu Uzatip Birşeyleri Düzeltmeye çalişmak Ne Hakimin Ne De Adalet Sisteminin Sorunu Olmamali. Biten Bitmiştir Davalarin Uzamasi Sadece Ve Sadece Kişileri Birbirine Düşman Etmekten Başka Bir Işe Yaramiyor. Yazik....
-
Düşünsenize bir: Türkiye'deki durumun tam tersi olsaydı: Yani mahkemeler, yargıçlar, hukuk, adalet sistemi boşanma davalarında kadınların değil de erkeklerin lehine olsaydı.
Hiç sanmıyorum ki erkekler "oh, ne güzel benden boşanmak istiyor ama dur ben şu durumdan bir güzel yararlanayım da 3 yıl süründüreyim şunu. Hem SSK'lı çalışayım hem de yoksulluk nafakası bağlatayım, bunu da içime sindireyim, çocuğu 15 günde bir göstereyim, onun dışında hiç göstermeyeyim." desinler. Elbette tüm kadınlar böyle değil, ama pek çok kadın böyle malesef. Durum tersine olsaydı böyle yapan erkekler fazla olmazdı gibime geliyor.
-
SAYIN EŞİN K.
her kadın magdur degildir kendini çok iyi gösterip çok işler çeviren kadın dolu..bizim toplumda kadın namus abidesi erkek de hovarda gözüyle bakıldıgı sürece bu düzen düzelmez...tüm kadınların canı ceheenneme