Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Sayın swan.. elbette ki zina her halükarda boşanma sebebidir. Yazınızdaki Yargıtay kararlarından alıntılarda bahsedilen her konuya katılmakla birlikte, bilgileri doğru yorumlamakta fayda var.
Zinalar takas ve mahsup edilemez demekle birlikte, zina nedeni ile mağdur olan yasal eşin, yasal olarak halen evli iken bir başkası ile birliktelik yaşaması da mazur görülemez. Bu nedenle davanın içeriğine bakıldığında, ilk aldatan eş (yani erkek) “ben zina yaptım ama eşimde zina yaptı mahsuplaşalım yada takas edelim” demiyor. “ben zina yaptım kusurluyum, ama eşimde zina yaptı, o da kusurlu” diyor besbelli. Belki amaç mahsuplaşmak ama Yargıtay bu yaklaşımı hissetmeliydi.
Sizin yazınızdan alıntı :” Zina sebebine dayanılarak açılmış olan bir boşanma davasında davalı eş diğer eşin de zina etmiş olduğunu iddia ve ispat etse bile bu durum açılmış olan davayı düşürmez; yani "zinalar takas ve mahsup edilemez". Bu bakımdan zina mutlak boşanma nedenidir.”
Burada Yargıtay yerel mahkemenin ilk aldatan eşin aleyhine alınmış olan tazminat kararını kabul edip, erkeğin karısına karşı açtığı zina davasının ayrı bir dava konusu olarak değerlendirilip ayrı bir yargılama yapılmasını istemeliydi. Taraflar daha sonra iki boşanma davasının sonuçları konusunda mahsuplaşabilirlerdi.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Sayın swan.. elbette ki zina her halükarda boşanma sebebidir. Yazınızdaki Yargıtay kararlarından alıntılarda bahsedilen her konuya katılmakla birlikte, bilgileri doğru yorumlamakta fayda var.
Zinalar takas ve mahsup edilemez demekle birlikte, zina nedeni ile mağdur olan yasal eşin, yasal olarak halen evli iken bir başkası ile birliktelik yaşaması da mazur görülemez. Bu nedenle davanın içeriğine bakıldığında, ilk aldatan eş (yani erkek) “ben zina yaptım ama eşimde zina yaptı mahsuplaşalım yada takas edelim” demiyor. “ben zina yaptım kusurluyum, ama eşimde zina yaptı, o da kusurlu” diyor besbelli. Belki amaç mahsuplaşmak ama Yargıtay bu yaklaşımı hissetmeliydi.
Sizin yazınızdan alıntı :” Zina sebebine dayanılarak açılmış olan bir boşanma davasında davalı eş diğer eşin de zina etmiş olduğunu iddia ve ispat etse bile bu durum açılmış olan davayı düşürmez; yani "zinalar takas ve mahsup edilemez". Bu bakımdan zina mutlak boşanma nedenidir.”
Burada Yargıtay yerel mahkemenin ilk aldatan eşin aleyhine alınmış olan tazminat kararını kabul edip, erkeğin karısına karşı açtığı zina davasının ayrı bir dava konusu olarak değerlendirilip ayrı bir yargılama yapılmasını istemeliydi. Taraflar daha sonra iki boşanma davasının sonuçları konusunda mahsuplaşabilirlerdi.
Sayın Editör,
Av. Esin Hanımın da dediği gibi bu Yargıtay kararı tartışmaya çok müsait. Usul yönününden yazdığınız her cümleye katılıyorum. İddiacı eş iddiasını temyiz aşamasına gelene kadar ayrı bir dava açarak ortaya koymalıydı.
Anlamadığım bir nokta ise mahkemelerde senelerdir biz iddialarımızı ıspat edeceğiz diye göbeğimiz çatlarken bu gazete haberine göre "bir dilekçe" ile davasını temyiz eden davalı nasıl olabiliyor da eşinin ilişkisini ıspatlayabiliyor ve Yargıtay'da buna itibar edebiliyor? O zaman kimse mahkemelerde uğraşmasın bir dilekçe ile son golü atsın tazminat filan ödemesin diye düşünmeden edemiyor insan.
Hem aldatacaksın, hem mahkeme sürecinde istediğin kişiyle istediğin hayatı yaşayacaksın, mahkemede suçlu çıkınca da tazminat ödememek için tutup bir dilekçe ile çamur atacaksın ve tazminattan yırtacaksın. Hayatını mahvettiğin kişinin hayatınada ipotek koymak değilde nedir bu? Oh ne ala memleket. Gelde aldatma şimdi. ..
Yasaların doğru yorumlanması bunun içinde dosyaları doğru düzgün okuyan hakimlere çok ama çok ihtiyaç var bence.
İyi akşamlar.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Sn Swan ve Sn Abdullah Yaman...
Ben buradaki konuya cevap yazdıktan hemen sonra vakit kaybetmeden haberi Vatan Gazatesinde yayınlayan
muhabir arkadaşın mailini araştırıp buldum Durumumu mailde anlattım
Bilgileri de kendisinden rica ettim. Sanırım durumu önemseyecektir ve varsa kendisinde bu bilgiler
gonderecektir diye umut ediyorum. Ayrıca konuyu avukatıma da ileteceğim.
Elime geçer geçmez bu konu başlığı altında seve seve yayınlarım...
Uzun süredir forumu misafir olarak takip edip üyelik açmamıştım...
Konuları takip ettikçe ve ictihatları okudukça insanın kafası karışıyor
Zİra farklı yorumlar ve farklı kararlar karşısında
''Hangisi daha adil'' sorusu kafanızda oluşuyor....
Sn Av. Esin Hn yazısında eklemiş olduğu Y.2.HD. E. 2006/16748 K. 2007/5624 T. 4.4.2007
eski bir yargıtay kararı olmakla birlikte şu an gazetelerde yayınlanan karar ile
gördüğüm kadarıyla bire bir örtüşmekte...( Lütfen yanlışım varsa düzeltiniz...)
Ayrıca Sn. Swan son mesajınızda yazdığınız ve benimde Milliyet Gazetesi haberinde
okuduğum mahkeme süreci içerisindeki aldatma olayını , davalı kocanın
iddialarını sadece yargıtaya verilen dilekçede belirttiğini ,
yargıtayın da sadece dilekçede yazılanları okuyarak bunu değerlendirmeye aldığına inanamıyorum...
Bu iş bu kadar basit olmamalı...Bence bu işin içinde bir çapan oğlu var
Bu karar benim davam için çok önemli ve bu aşamaya nasıl ve hangi süreçlerden
geçilerek gelindiğini bir şekilde öğrenmem lazım
Ben davamda alınan kararı neredeyse 2 yıl önce Yargıtaya gonderdim
Hakimin verdiği ''Sizi boşamıyorum'' kararını Yargıtay bozdu...
Ben de kadının çevirdiği dolaplardan maalesef Yargıtaya dileçeyi gonderdikten
bir kaç hafta sonra emin oldum. Ama maalesef iş içten geçmişti.
Yargıtaya giden kararın bir buçuk yılda dönmesi Dedektiflik konusunda bana baya
mesafe kaydettirdi. Meyvelerini (görüntüleri) de sabırla bir bir topladım
Şimdi karşı tarafın son çırpınışı (yargıtay tashih karar gonderdiler)
Malum zaman kazanmanın veya davayı uzatmanın bir başka kanuni yolu...
Şimdi bu kararın gelmesini bekliyorum Geldikten sonra ilk celseye girmeden kadını ikna ettim ettim
Uyuşmamakta hala direnirse yandı gülüm keten helva....
Sabrın sonu selamet derler... Bunca zamandır Adalet eninde sonunda tecelli edecek diye bekliyorum
Sizce edecek mi???
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
bence pek yerinde bir karar değil.zinaya mutlak boşanma sebebi diyebiliyorsak dava esnasında gelişen yeni bir olayın ileri sürülerek bu boşanma sebebinin bertaraf edilmesine müsaade etmek doğru değil.kaldı ki davalı taraf tazminattan kurtarmak için böyle bir talepte bulunuyorsa bu iddiayı ayrı bir dava açarak gündeme getirmeliydi.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Zina sebebine dayanılarak açılmış olan bir boşanma davasında davalı eş diğer eşin de zina etmiş olduğunu iddia ve ispat etse bile bu durum açılmış olan davayı düşürmez; yani "zinalar takas ve mahsup edilemez". Bu bakımdan zina mutlak boşanma nedenidir.”.
Yargıtay yerel mahkemenin ilk aldatan eşin aleyhine almış olduğu tazminat kararını kabul edip tarafların boşanmasına dair kararı onamalıydı.
Keza davalı kocanın Yargıtay'a yaptığı eşininde zina yaptığı ve bu nedenle davanın düşürülmesi / yada zinaların mahsup / takas edilmesi tarzındaki talebini " ayrı bir boşanma davası nedeni" olması sebebi ile reddetmeliydi. Davalı koca eşinin zinasından dolayı ayrı bir boşanma davası açmalı, tazminat vesair taleplerini bu davada belirtmeliydi.
Şayet davalı kocanın açacağı boşanma davasında bu kerre davalı koca lehine tazminat kararı çıkacak olursa zinalardan dolayı değil, tazminatlardan ötürü bir mahsuplaşma sözkonusu olabilirdi.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Suistimale mahal vermemek adına yerinde ve doğru bir karar.
Alıntı:
Abdullah Yaman rumuzlu üyeden alıntı
Yargıtay yerel mahkemenin ilk aldatan eşin aleyhine almış olduğu tazminat kararını kabul edip tarafların boşanmasına dair kararı onamalıydı.
Keza davalı kocanın Yargıtay'a yaptığı eşininde zina yaptığı ve bu nedenle davanın düşürülmesi / yada zinaların mahsup / takas edilmesi tarzındaki talebini " ayrı bir boşanma davası nedeni" olması sebebi ile reddetmeliydi. Davalı koca eşinin zinasından dolayı ayrı bir boşanma davası açmalı, tazminat vesair taleplerini bu davada belirtmeliydi.
Şayet davalı kocanın açacağı boşanma davasında bu kerre davalı koca lehine tazminat kararı çıkacak olursa zinalardan dolayı değil, tazminatlardan ötürü bir mahsuplaşma sözkonusu olabilirdi.
Sn. Editör,
Yerinde ve doğru bulduğunuz Yargıtay Kararı hakkında fikrinizi değiştirebilmenin verdiği haz tarifsiz:)
Saygılar.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Alıntı:
swan rumuzlu üyeden alıntı
[/B]
Sn. Editör,
Yerinde ve doğru bulduğunuz Yargıtay Kararı hakkında fikrinizi değiştirebilmenin verdiği haz tarifsiz:)
Saygılar.
Her ne kadar muhalif üye burada Dairenin yerleşik uygulamasına atıfta bulunsa da muhtemelen göz ardı ettiği şöyle bir durum sözkonusu.
Velevki mahkeme tarafların boşanma davasını reddetti, yada sair başka nedenlerle evlilik birliğinin devamı sözkonusu oldu o zaman aile birliği yaşanan bu ilişkiden dolayı daha çok zarar görecektir.
Ya da herhangi birisi ile birlikte olmak isteyen taraf bu birlikteliğin getireceği yasal müeyyidelerden (nafaka / tazminat vs) kurtulmak için önce yasal eşine karşı boşanma davası açıp, sonra dilediği ilişkiyi yaşayıp daha sonradadavasından vazgeçebilir.Böylece yasal müeyyidelerden kurtulmuş olur. "ayrılmak istedim, dava açtım ama olmadı, yeniden eşimle hayatıma devam edeceğim" diyebilir.
Bu tür ilişkiler yaşayan ve yaşamak isteyen kişiler için bulunmaz bir fırsat olurdu bu durum. Suistimale mahal vermemek adına yerinde ve doğru bir karar.
Yazımın içinden bir cümleyi alarak kendimle çeliştiğimi vurgulamaya çalışmayınız. Yazının bütünlüğü içerisinde bakılırsa ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Kanımca karardaki temel çelişki, boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen eylemin, "boşanmaya neden olan hadise" olarak gösterilmesidir.
Boşanma davası açıldıktan sonra da, sadakat yükümlülüğünün devam ettiği doğrudur. Ancak, her dava, açıldığı tarihe kadar meydana gelen olaylara dayanılarak açılır ve o günün şartlarına tabidir. Hiçbir yükümlülük bu temel prensibin istisnası olamaz, olmamalıdır.
Aksi takdirde, örneğin, boşanma davası açıldıktan sonra eşe gösterilen şiddet, boşanma davası açıldıktan sonra eşin ve çocukların geçimine olan katkının ortadan kaldırılması ve sair tüm eylemlerin de aynı şekilde "karşı kusur" olarak değerlendirilmesi mümkün hale gelecektir.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Alıntı:
Av.Esin Kılıç Şehirlioğlu rumuzlu üyeden alıntı
Kanımca karardaki temel çelişki, boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen eylemin, "boşanmaya neden olan hadise" olarak gösterilmesidir.
Boşanma davası açıldıktan sonra da, sadakat yükümlülüğünün devam ettiği doğrudur. Ancak, her dava, açıldığı tarihe kadar meydana gelen olaylara dayanılarak açılır ve o günün şartlarına tabidir. Hiçbir yükümlülük bu temel prensibin istisnası olamaz, olmamalıdır.
Aksi takdirde, örneğin, boşanma davası açıldıktan sonra eşe gösterilen şiddet, boşanma davası açıldıktan sonra eşin ve çocukların geçimine olan katkının ortadan kaldırılması ve sair tüm eylemlerin de aynı şekilde "karşı kusur" olarak değerlendirilmesi mümkün hale gelecektir.
Esin Hanım konuyu özetlemiş, hukuki manada katılıyorum. Boşanma davasında davanın açıldığı tarihten sonraki olaylar davaya esas alınmamalıdır.
Ancak zina ya da sadakatsizlik boşanma davası açıldıktan sonra da ortaya çıkabilen ve sürebilen olgulardır. Zira boşanma davasının varlığı, çiftin birbirine sadakat yükümlülüğünü kaldırmaz. Evlilik halen devam etmektedir.
Bu bağlamda, Sayın Abdullah Yaman'ın da yukarıda belirttiği üzere; boşanma davası sürerken yapılacak sadakatsizliklerin kalıbına uydurulması gayet mümkündür diye düşünüyorum. Bu da kamu düzeni açısından tehlikelidir.
Kısacası, kamu düzeni göz önüne alınacak olursa, Yargıtayın başlık konusu kararını son derece yerinde buluyorum. Ancak söz konusu olan hukuk usulü ise, kararda sıkıntı olduğu kabul edilebilir.
Cevap: Aldatılanın canı patlıcan mı dedirten karar
Son derece mantıklı verilmiş bir karar olmuş. Eşler evlilik birliği sürdüğü müddetçe sadakat yükümlüklerini yerine getirmek zorundadır. Yoksa birinin diğerinden ne farkı kalır ki. 000