Cevap: Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
Sonunda İETT'den cevap geldi:
"Kurumumuz toplu taşıma araçlarında kişilerin zilyetliği sözkonusu deyildir.Sadece yaşlı, hamile, gazi, vs. özel durumu olan yolcularımıza saygı ve kolaylık olması açısından uyarıcı nitelikte küçük yazılar otobüslerde bulunmaktadır."
İETT'nin bu cevabından hareketle diğer şehiriçi taşımacılık yapan kurumların taşıtlarında da, yani tramway, vapur, minibüs vs. gibi taşıtlarda da koltuklar üzerinde yolcuların zilyetliğinden söz edemeyeceğimiz sonucunu çıkarabilirim. Aslında Sn üye Engin Oğuz'un şu görüşü bu durumun sebebini çok iyi açıklıyor:
"Toplu taşımada otobüse binme karşılığında almış olduğunuz bilette -ki genellikle elektronik bilettir bu- oturacağınız koltuk muayyen değildir. Oturabilecek bir koltuğun olacağı garanti değildir. Hatta otobüste nasıl seyahat edebileceğiniz de muayyen değildir." Şehiriçi taşımacılıkta oturulacak koltuklar belli olmadan bilet alımı yapıldığından araç içindeki, değil koltuk, herhangi bir yer üzerinde yolcuların zilyetliğinden bahsedilemez.
Yine sayın üye Engin Oğuz'un şu cümlesinin çok isabetli olduğu da İETT'nin cevabından anlaşılıyor:
"Toplu taşıma araçlarında muhtelif yerlerde yazılı "Gazilere, Yaşlılara, Hamile ve çocuklu bayanlara yer verilmesi..." uyarıları da konunun eşya hukukundaki gibi bir zilyetlik değil örf ve adete göre düzenlendiğini akla getiriyor." Tam da isabetli bir tahmin.
Sayın üye Feyz Pazarbaşı'nın konuyla ilgili şu ifadesi de yine İETT'nin cevabından anlaşıldığı üzere çok isabetli:
"Koltuktan kalktığınız an elmenliğiniz (zilyedliğiniz) sona ermiştir. Zilyetliği devir sözleşmesi yaptıysanız durum değişir? Teyzeyle böyle bir anlaşma yaptınız mı? Teyzenin şunu yapması lazımdı; "gel evladım, sen koltuğu demin bana verdin, iade ediyorum..." Ancak bu hukuki değil, etik bir beklenti olsa gerek."
Sayın üye Kdz.Ereğlili de şöyle isabetli bir görüş belirtmiş:
"Önce gelen ya da amiyane tabirle koltuğu önce kapan oturur. IETT otobüsünde ayakta gitme hakkınızda var. Zilyetlik sözkonusu bile edilemez bence."
Katılımlar için teşekkürler.
Cevap: Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
Sayın Umut Elçiçek, lütfen ders notları veya ders kitaplarınızdan buraya zilyedliğin tanımını geniş bir şekilde yazar mısınız. Bakalım İETT nin cevabı hukuki mi değil mi? Zilyedlik kavramını doğru kullanıp kullanmadıklarını irdelemenizi tavsiye ederim.
Cevap: Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
Alıntı:
admin rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Umut Elçiçek, lütfen ders notları veya ders kitaplarınızdan buraya zilyedliğin tanımını geniş bir şekilde yazar mısınız. Bakalım İETT nin cevabı hukuki mi değil mi? Zilyedlik kavramını doğru kullanıp kullanmadıklarını irdelemenizi tavsiye ederim.
En kısa zamanda detaylı bir irdeleme yapacağım. Teşekkürler.
Cevap: Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
admin'in isteği üzerine İETT'nin mesajının hukuki niteliğinin değerlendirilmesi:
Wikipedia’dan:
“Zilyetlik, medeni hukukun eşya hukuku dalında incelenen bir hukuki kurumudur. En basit olarak bir kimsenin taşınır (menkul)veya taşınmaz (gayrimenkul) bir mal üzerindeki fiili hakimiyeti olarak tanımlanabilir.
Zilyetliğe sahip olan kişiye zilyet denir.
Mülkiyet bir kimsenin eşya üzerindeki hakkını ifade eder. Halbuki zilyetlik, bu haktan bağımsız olarak sadece eşya üzerinde var olan bir hakimiyet durumunu gösterir. Bu sebeple zilyetlik mülkiyet hakkına bağlı değildir. Zilyet olan kimsenin malik olması şart değildir.
Mesela, bir arabanın sahibi olan kişi o arabanın hem maliki hem zilyedidir. Ama bu arabayı kullanan şoför, arabanın bir tamirhaneye bırakılmış olması halinde tamirci, hatta sadece park etmek üzere arabanın teslim edildiği park çalışanı gibi başka kişiler de, araba kendi hakimiyetleri altında iken, zilyet sayılırlar.”
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Zilyetlik
Türk Medeni Kanunu’ndan:
“A. Zilyetlik kavramı ve türleri
I. Kavram
Madde 973.- Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir.
Kaynak: http://www.belgenet.com/yasa/medenikanun/973-996.html
Dikkat edileceği üzere hukukun sonuç bağladığı bir konudan bahsediyoruz. admin’in, zilyetliğin geniş olarak tanımlanmasını ve İETT’nin mesajının bu geniş tanım bağlamında tekrar değerlendirilmesini istemesinin sebebi de zilyetlik kavramının İETT tarafından algılanış biçimi üzerinde doğan bir şüphedir. Bu yüzden İETT’nin mesajının hukuki açıdan değerlendirilmesi gereği doğmuştur.
Medeni Kanunun tanımıyla zilyetlik, kişilerin bir şey üzerindeki fiilî hâkimiyetidir. Kanun koyucu, zilyetliği mezkür kanunda tanımlayarak eşyalar üzerinde kişilerin fiili hakimiyetine hukuki bir boyut kazandırmıştır. Mezkür kanunda zilyetlik kavramının tanımı yapıldıktan sonra daha geniş düzenlemeler yapılmış ve zilyetliğe birçok hukuki sonuç bağlanmıştır.
İETT’nin mesajında zilyetliğin kullanımı değerlendirilirse önce benim İETT’ye yolladığım mesaj incelenmeli ve ardından İETT’nin cevabına bakılmalı.
Ben: “Aklıma, İETT dahil diğer şehiriçi taşımacılık yapan kurumların araçlarının koltukları üzerinde, yolcuların hak sahipliğinin olup olmadığı konusu takıldı. Acaba İETT araçlarının koltukları üzerinde yolcuların hak sahipliğinin durumu nedir? Bu koltuklar üzerinde zilyetlik durumu mevzuatınızda düzenlenmiş midir?"
İETT: "Kurumumuz toplu taşıma araçlarında kişilerin zilyetliği sözkonusu deyildir.Sadece yaşlı, hamile, gazi, vs. özel durumu olan yolcularımıza saygı ve kolaylık olması açısından uyarıcı nitelikte küçük yazılar otobüslerde bulunmaktadır."
İki mesaja da bakıldığında öncelikle zilyetliğin kullanıldığı yerler ve zilyetliğin ne anlamda kullanıldığını anlamamıza yarayabilecek ilgili diğer bazı cümlelere göz atılmalıdır.
Ben: “…araçların koltukları üzerinde, yolcuların hak sahipliği…Bu koltuklar üzerinde zilyetliğin durumu mevzuatınızda düzenlenmiş mi…”
İETT:”…kişilerin zilyetliği sözkonusu değildir…Sadece gazi, vs.…yolcularımıza saygı…”
İlkin benim mesajımdaki "hak sahipliği"nden bahsedeyim. Hak sahipliğinden kasıt “zilyetlik hakkı”dır. “Hak sahipliği”nden bahsederek karş tarafın, sıradan bir fiili hakimiyetten bahsediyor olabileceğimi düşünmesini engelliyorum. Bu ifadeden sonra koltuklar üzerindeki zilyetliğin, İETT mevzuatında düzenlenmiş olup olmadığını soruyorum. Bu sorumdan sonra karşı tarafın benim ne tür bir zilyetlikten bahsettiğimi, yani hukukun sonuç bağladığı bir fiili hakimiyetten bahsettiğimi, anlamış olması kuvvetle muhtemeldir. Dolayısıyla İETT’den gelen mesajdaki zilyetlik kavramını bu bağlamda değerlendirmek gerekir. “…kişilerin zilyetliği sözkonusu değildir…” ifadesi, benim karşı tarafa sorduğum soru göz önüne alınırsa, hukukidir. Binaenaleyh buradaki zilyetlik kavramı da hukukidir. Sıradan bir fiili hakimiyeti anlatmamaktadır. Zira karşı taraf, benim sorumdan, ne anlamda zilyetlikten bahsettiğimi anlamıştır.
Ayrıca İETT’nin mesajındaki “…Sadece gazi, vs.…yolcularımıza saygı…” ifadesiyle de hukuki olmayan “saygı” kavramı vurgulanmıştır. Zaten İETT’nin mesajı iki ana unsuru ele almıştır. Bunlardan birincisi zilyetlik, ikincisi saygı. Bu iki kavram, birine hukukun sonuç bağlaması diğerine ise sonuç bağlamaması açısından birbirine zıttır. İETT’nin, gönderdiği cevap mesajına bu iki hukuken zıt kavramı bilinçli olarak temel alması, mesajın hukuki olduğuna diğer bir kanıttır.
Netice itibariyle İETT’nin cevabı hukukidir. Bu durum İETT’ye giden ve İETT’den gelen mesajlar birarada değerlendirildiğinde açıkça ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla İETT ve diğer şehiriçi taşımacılık yapan kurumların araçlarındaki koltuklar üzerinde biz yolcuların zilyetlik hakkı yoktur.
Yer, kapanındır. İlk gelen kapar. Sona kalan dona kalır. :DD Saygılar.
Cevap: Şehiriçi taşımacılıkta, taşıtlardaki koltuklar üzerinde zilyetlik
koltuğun zilyed olduğunu varsayarsak(ki bence yok), koltuğundan rızan ile kalkman, bir nevi zilyedlik üzerindeki haklarından vazgeçmek anlamına gelir. teyze indikten sonra ise boş olan bir koltuğa ilk sahibiymiş gibi oturan kişi ise aslen iktisap yapmış olur.(bence)