Ne diyeceğimi şaşırdım.
Printable View
Ne diyeceğimi şaşırdım.
Sayın üye sizin fikirlerinizi söyleme özgürlüğünüzün sınırı, bir başkasının özgürlük alanının sınırının başlangıcında son bulur. O nedenle bilinen evrensel doğrulara ters fikirlerinizi sizin gibi düşünenlerle paylaşınız. Diğer yandan boşanmanın hukuki nedenleri ile aklınıza takılanların cevabı sanırım hukukun tanımı ile netleşecektir.
Eğer size göre sizin boşanmanızı gerektiren durum / hal bu kurallar içerisinde yer almıyorsa boşanamazsınız.
Yasalar yüzlerce yıldır yaşanan tecrübeler ve olaylardan elde edilen tecrübeler sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani her birisi bilimsel / toplumsal / sosyal bir çok dayanağa sahiptir.
Taraflardan bir tanesi sırf kendi egolarını tatmin etmediği ve sırf kendisi istedi diye bir evliliği bitirmesine yasalar izin vermemeli. O zaman bu durum hakkın kötüye kullanılmasına yol açar. Suistimale neden olur.
Bu nedenle yasalar sadece haklı olanın hakkın ı korurken, haksız ama güçlü görünenler üzerinde de demoklesin kılıcı görevi yapar. Yani, güçlü ama haksız olanın, haklı ama güçsüz olan üzerinde baskı ve terör estirmesini engeller.
Hukuk,adalete yönelmiş toplumsal yaşama biçimidir. Toplumsal yaşamdan kaynaklanan bir zorunluluktur. Herkesin birbirinin haklarına saygılı olmasını sağlamaya yönelik mekanizmanın bulunması zorunluluğudur. Her dileyenin istediğini yaptığı yerde hiç kimsenin bir şey yapamayacağı sonucu hukukun doğumuna sebep olmuştur. Bu nedenlerle de hukuk bireylerin huzur ve toplumun sükunu için haksız ve güçlü olanları caydıran bir özelliğe sahiptir.
İşte hukuku tanımlayan bir kaç cümle.. Sorularınızın yanıtları bu satırlarda...
hukuk : Toplum yasamini duzenlemek icin, uygulanmasi devlet tarafindan yaptirima baglanmis kurallar bicimidir.
hukuk birey olarak sana yapılmasını istemediğinin başkasına da yapmamandır.
hukuk hak edene hak ettiğini verip; hak etmeyenin ise hak etmediğine el uzatmamasını sağlayan bir mekanizmadır. Unsurları ise insandır.
Hukuk,kişiler arası ilişkilerin düzenlenmesidir....
Hukuk kelime anlamı ile haklardır.
İnançlı bir insan olmama rağmen; tek tarafın istememesi halinde , evlilik birlikteliğinin devam etmemesinden yana biriyim...ammavelakin cinsoloji açısından katılmam mümkün değil...en başta nesil emniyeti kalmaz....dediğiniz tip cinsel birliktelikler ,hayvanlar aleminde mevcuttur...insanı da akıl sahibi memeli hayvanlar topluluğuna katarsanız onu bilemem....aslında şu konuda haklısınız...her birey kendi hukukuna göre yargılanmalıdır....din de zorlama yoktur , dinsizler ateistler için gereklidir....ancak dini kabul etmişsen , belli kaide kural ve yaptırımları mevcuttur....
yani sıkıntın aslında şurada:maalesef , bugünkü medeni hukuk kaidelerine göre evlenmişsen ;boşanmada da onun kurallarına uyacaksın...bu tip sıkıntıyı yaşamak istemiyorsan resmi nikah yapmayıp ;cinsel özgürlükçülerle bahsettiğin tarzda hayatını devam ettireceksin...at gözlüğünden bakılınca haksızsın;aslına bakarsan sonuna kadar haklısın...şimdi bunun üzerine o malum arkadaşlar, bana da bir gömlek giydirirler merak etmeyin....
Alıntıdır.
Biraz fikir jimnastiği...Değerli hukukculardan ,psikiyatri uzmanlarından,üyelerden katkı bekliyorum..tesbit..erkek aldatır..kimle aldatır..?.boşanmış, dul ve bekar hanımlarla aldatır..yani bu işin erkeği kadını yok...100 erkek aldatıyorsa işin içinde 100 de kadın var demektir..şimdi ;evlenme süresi gibi boşanma süresi de 3-5 ay gibi kısa süreli tutulsa; bir de birden fazla eşlilik tescil edilmiş olsa aldatma sayısı artar mı azalır mı.?..kanaatimce hem büyük oranda azalır hem de mahkemelerin yükü azalır..geçimsizlikler mahkemeye taşınmadan evlerde halledilecektir.. 1 mart 2010
Bu konunun 'şeriat' la ilişkilendirilmesi oldukça üzücü..çoğu kadın eski eşten ayrılıp kendisiyle evlenme vaadiyle kandırılıyor..halbuki nüfus kayıtları şeffaf olsa bir de mahkeme bürokrasisi azaltılmış olsa hiç bir kadın bu işe alet olmaz..ya da kendisini tescil imkanı bulur...fikir üretmek yerine hitap tarzınız çok eski bir moda...O.D.T.Ü mezunuyum ve bizde fikir üretmek fikre saygı esastır... 1 mart 2010
Sn.xxx "aile" kavramını mevcut mevzuatla ne kadar ayakta tuttuğumuz ortada...boşanan boşanana....o beğenmediğiniz üniversiteliler olarak bu sancıya ne çare üretebildik.?..tenkit ettiğiniz fikre alternatif getireceksiniz...islam hukuku bambaşka bir konu....beğenirsin beğenmezsin...benim derdim mevcut mevzuat içinde ne alternatifler getirebiliriz...bu insanlar niye boşanıyor...?..keyfi mi.? aslaaa..eğitim ve para çözer derlerdi öğrencilik yıllarımızda....o da tutmadı...sancı daha da arttı...dikkat ederseniz anlaşmalı boşanmalar o kadar tahribata sebebiyet vermiyor....çekişmeli zaten isminden belli...tam bir brezilya dizisi..hakim ne yapsın...demekki eşlerden herhangi biri de istemediği zaman boşanma kararı verilmeli...tabiki mali hukuk ta korunaraktan...ve en önemli bir konuya tek hakimin bakması....kesinlikle bir heyet karar vermeli ...bu şekilde hakimler aleyhine olan suizanlarda ortadan kalkar kanaatimce.. 1 mart 2010
merakınızı gidermek babından evet ben samimi bir ATATÜRK DEVRİM cisiyim....taşa kazıyanlardan, salon devrimcilerinden hiç değilim... 2 mart 2010
sayın arkadaşım insanın başkalarına hakaret etmeden her türlü düşüncesini ifade etme özgürlüğü vardır siz benim düşünceme katılır yada katılmazsınız bu sizin bileceğiniz iş ama benim düşüncelerimi açıklamama engel olamazsınız çünkü herkesin düşüncesini ifade etme hakkı vardır şayet düşünceme katılmıyorsanız bunu gerekçeleriyle açıklarsınız bizde sizin düşüncenizi öğrenmiş oluruz ayrıca huku insan hakkına göre şekillenir yqani hkuki kurallar insan haklarına göre ve insan hakkını korumak için çıkarılır ve insan hakkı başkalarına zarar vermeden hayatını istediği gibi yaşamasıdır bu hakkın en temel tanımıdır ama başkalarının hayatına karışmak onun hayatını istediği gibi yaşamasına engel olmak insan hakkı ihlalidir işte hkukukta temelde bunu yani herkesin hayatını başkalarına zarar vermeden yaşamasını temin etmek için vardır bu bağlamda insanın hayatını istediği gibi yaşama hakkı olduğu için kadınyada erkek isterse bedenini örter tamamen kapatır isterse tamamen açar çünkü hayat kendi hayatıdır ve bedende kendi bedenidir ayrıca başkalarına zarar vermeden başkalarının rızasını alarak istediği şekilde cinsel ilişki kurabilir bu erkekle erkek,kadınla kadın,yada gurup şeklinde olabilir çünkü burada kimseye tecavüz etmiyor herkesin rızasını almaktadır buda haksızlık değildir.
ayrıca evlilik bir anlaşmadır ve bence bir taraf bu anlaşmadan vaz geçtiğinde o kişiyi zorlan eşiyle yaşamak zorunda bırakılamayacağından mecburen boşamak zorundadır aksi tekdirde bu boşanmak isteyene zorbalık olur şayet boşanmanın belli nedenlere dayanmasının bir nedeni olduğunu idda ediyorsanız buyrun açıklayın neden belli nedenlere gerk vardır zira evliğin bozulması ikitarafın madur edilmeden adil bir şekilde olması durumunda hiç bir sakıncası yoktur ve bunu yargıçlar sağlamak zorundadır,yargıcın görevi budur.
Yargıtay?dan çıkan emsal kararlara göre en popüler 45 boşanma modeli şöyle:
-Zina sebebiyle boşanma
-Hayata kast sebebiyle boşanma
-Pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma.
-Suç işleme sebebiyle boşanma
-Haysiyetsiz hayat sebebiyle boşanma
-Terk sebebiyle boşanma
-Akıl hastalığı sebebiyle boşanma
-Evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanma
-Alay etmek
-Aşağılamak
-Küçük düşürmek
-Tükürmek
-Küçümsemek
-Başkalarıyla karşılaştırmak
-Hırsızlık yapmak
-İftira etmek
-Çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak
-Sapık ilişkiyle suçlamak
-Kız çıkmadı diye suçlamak
-Sadakatsizlikle suçlamak
-İktidarsızlıkla suçlamak
-Eşini sevmediğini söylemek
-Eşinden soğuduğunu söylemek
-Başkası ile evleneceğini söylemek
-Aile ile görüştürmemek
-Eşini tehdit etmek
-Aile yanına bırakmak
-Evden kovmak
-Yurt dışına yanında götürmemek
-Üvey çocuğa kötü davranmak
-Doğumunda ilgilenmemek
-Sebepsiz intihara kalkışmak
-Evi sık terk etmek
-Ağız ve vücut kokusu tedavisinden kaçınmak
-Beden temizliği ile ilgilenmemek
-Bağımsız konut sağlamamak
-Çalışmamak
-Cinsel ilişki kuramamak
-Cinsel ilişkiden kaçınmak
-Sevgilisini unutamadığını söylemek
-Evlilik dışı çocuğu olmak
-Eşini dövmek
-Kesici aletle yaralamak
-Aşırı içki kullanmak
-İmam nikahlı yaşamak
İslâm’a Göre Boşanma Sebepleri
İslâm’da boşama, prensip olarak kocanın tek yanlı irâdesiyle ve mahkeme kararına gerek olmaksızın meydâna gelir. Koca, bizzat boşayabileceği gibi, bir vekil aracılığı ile de boşayabilir. Ya da karısına boşama yetkisi (tefvîz) verebilir. Diğer yandan bazı boşanma sebepleri ortaya çıkınca, kadının da mahkemeye baş vurarak evliliğe son verdirmesi mümkündür. Bu boşanma sebepleri altı maddede toplanabilir:
1. Hastalık veya özür: Evlilik akdi sırasında mevcûd olan veya evlilik sırasında meydana gelen bazı özür veya hastalıklar yüzünden kadının boşanmak hakkı vardır. Bunlar, akıl hastalığı, cüzzam ve zührevî hastalıklar gibi birlikte yaşama hâlinde zararı kaçınılmaz olan hastalıklardır.
2. Kocanın Nafakayı Sağlamaması: Kadının yeme-içme, giyim ve barınma masrafları kocasına âiddir. Koca varlıklı olduğu halde, eşiyle ilgilenmez ve onu açlık ve sefâlet içinde bırakırsa; kadının önce kocasından nafaka almaya çalışması, bu mümkün olmazsa, boşanmak için çâre araması hakkı olur. Koca fakir ise, kadınının onu yalnız bırakması, hattâ bu sebeple ondan ayrılmaya kalkışması, vefâsızlık olur.
3. Kocanın Evi Terketmesi: Kocanın evi terketmesi ve bu yüzden, sıkıntı ve fitneye düşmek tehlikesi karşısında kadının mahkeme aracılığıyla evliliğe son vermesi söz konusudur. Erkeğin hayat ve ölümüne dâir haber almaktan ümid kesildiği târihten îtibâren dört sene beklenir, bu zaman zarfında haber alınmadığı ve kadın boşanmakta ısrâr ettiği takdirde hâkim, ayrılığa hükmeder.
4. Kocanın Hapsedilmesi: Mâlikîler dışında çoğunluk müctehidlere göre, kocanın hapsedilmesi veya tutuklanması, yahut düşmana esir düşmesi bir boşanma sebebi değildir. Çünkü bu konuda âyet ve hadîs yoktur.
5. Şiddetli Geçimsizlik ve Kötü Muâmele: Eşlerin birbirlerinin şeref ve haysiyetlerine yönelik ithamları sonucunda çıkan soğuk tartışmalara şiddetli geçimsizlik denir.
Kötü muâmele ise, kocanın, eşini söz veya fiil ile rahatsız etmesidir. Sövmek, dövmek ve Allâh’ın haram kıldıklarını yapmaya zorlamak gibi davranışlar, kötü muâmeleler arasında sayılabilir.
Geçimsizlik her iki taraftan kaynaklanabilir. Mağdur olan eş, hâkime baş vurarak hakem yoluyla arabulma veya boşanma isteğinde bulunabilir.
6. Zinâ: Zinâ da evliliği sona erdirme sebebidir. Ağır ve yüz kızartıcı bir suçtur.
Boşanma, âileyi dejenere olmaktan koruyan bir tedbirdir. Aslında boşanma, çiftler için bir anlamda selâmet ve rahmettir. Boşanmayı yasaklamak, evlenmenin azalmasına sebep olabilir. Zîrâ, ihtiyaç halinde boşanamıyacağını bilen kimse, evlenmeye yanaşmaz. Gireceği bir kapının ebediyyen üzerine kapanacağını bilen insan, o kapıdan girmek istemez. Evlenenlerin azalması da, fuhşun artmasına ve âilelerin çözülmesine sebep olur. Bütün bu zararlar, neticede kadına dokunur.
Sayın üye. 1 nci sayfada evliliğin Türk Medeni Kanununa göre temel ilkelerini aktaran bir yazı var. Bu sayfada ise, İslam Dinine göre evlilik ile (konumuz ile ilgisi olmamakla birlikte birbirlerine atıfta bulunurlar o nedenle koydum) boşanma nedenlerini de belirttim. Ayrıca aşağıda da aşile mahkemelerinin kuruluşuna dair kanun metni var. keza diğer bir kaç üye de fikrilerini belirttiler.
İşin özü şudur ki; Boşanmak üzere dava açan taraf / taraflar her davada olduğu gibi boşanmalarına neden olan iddialarını ispatla mükelleftir. Velevki siz yada eşiniz boşanmaya neden olduğunu iddia ettiğiniz olay ve durumları ispatlayamazsanız hakim sizi boşamaz.
Aile mahkemelerinin görevleri arasında sadece boşamak değil, toplumun ahengi konumunda olan en temel unsur aile birliğini korumak ve kollamakta vardır.
Kişisel cinsel tercihleriniz, ütopyalarınız sizi bağlar elbette. Hatta bu tercihlerinize yanıt verecek bir çok kişi ilede bir araya gelebilrisiniz. Ancak hukuk içerikli bir sitede hukuksuzluğa kılıf aramaktan vazgeçiniz.
Sorularınız ve yazılarınız hukuka ve genel teammüllere uygun olsun. Bu forumu takip eden onbinlerce üyenin hassasiyetlerini rencide edecek söylemleri bırakınız.
Geçmiş olsun..
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞ, GÖREV VE YARGILAMA USULLERİNE DAİR KANUN
Kanun No: 4787
Kabul Tarihi : 09/01/2003
Resmi Gazete Tarihi: 18/01/2003
Resmi Gazete Sayısı: 24997
AMAÇ VE KAPSAM
Madde 1 - Bu Kanunun amacı, aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerini düzenlemektir.
Bu Kanun, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan aile mahkemelerine dair hükümleri kapsar.
AİLE MAHKEMELERİNİN KURULUŞU
Madde 2 - Aile mahkemeleri, Adalet Bakanlığınca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak her ilde ve merkez nüfusu yüzbinin üzerindeki her ilçede, tek hakimli ve asliye mahkemesi derecesinde olmak üzere kurulur. Aile mahkemelerinin yargı çevresi, kurulduğu il ve ilçenin mülki sınırlarıyla belirlenir. Ancak yargı çevresi, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca değiştirilebilir.
Gerektiğinde birinci fıkradaki usule göre bir yerdeki aile mahkemesinin birden çok dairesi kurulabilir. Bu durumda daireler numaralandırılır.Aile mahkemesi kurulamayan yerlerde bu Kanun kapsamına giren dava ve işlere, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemesince bakılır.
Aile mahkemelerinde bir yazı işleri müdürü ile yeteri kadar personel bulunur.
AİLE MAHKEMELERİ HAKİMLERİNİN NİTELİKLERİ VE ATANMALARI
Madde 3 - Aile mahkemelerine, atanacakları bölgeye veya bir alt bölgeye hak kazanmış, adli yargıda görevli, tercihan evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile hukuku alanında lisansüstü eğitim yapmış olan hakimler arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca atama yapılır. *1*
AİLE MAHKEMELERİNİN GÖREVLERİ
Madde 4 - Aile mahkemeleri, aşağıdaki dava ve işleri görürler:
1. 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (Ek ibare: 14/04/2004-5133 S.K. 2.mad.) Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna göre aile hukukundan doğan dava ve işler,
2. 20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi,
3. Kanunlarla verilen diğer görevler.
AİLE MAHKEMELERİ BÜNYESİNDE BULUNAN UZMANLAR
Madde 5 - Her aile mahkemesine,
1. Davanın esasına girilmeden önce veya davanın görülmesi sırasında, mahkemece istenen konular hakkında taraflar arasındaki uyuşmazlık nedenlerine ilişkin araştırma ve inceleme yapmak ve sonucunu bildirmek,
2. Mahkemenin gerekli gördüğü hallerde duruşmada hazır bulunmak, istenilen konularla ilgili çalışmalar yapmak ve görüş bildirmek,
3. Mahkemece verilecek diğer görevleri yapmak,
Üzere Adalet Bakanlığınca, tercihan; evli ve çocuk sahibi, otuz yaşını doldurmuş ve aile sorunları alanında lisansüstü eğitim yapmış olanlar arasından, birer psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı atanır.
Bu görevlilerin bulunmaması, iş durumlarının müsait olmaması veya görevin bunlar tarafından yapılmasında hukuki veya fiili herhangi bir engel bulunması ya da başka bir uzmanlık dalına ihtiyaç duyulması hallerinde, diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar veya serbest meslek icra edenlerden yararlanılır.
Bu uzmanlar, 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda düzenlenen hakimin reddi sebeplerine göre reddolunabilir.
KORUYUCU, EĞİTİCİ VE SOSYAL ÖNLEMLER
Madde 6 - Aile mahkemesi, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak üzere görev alanına giren konularda:
1. Yetişkinler hakkında;
a) Evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri konusunda eşleri uyararak, gerektiğinde uzlaştırmaya,
b) Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin gerekli önlemleri almaya,
c) Resmi veya özel sağlık veya sosyal hizmet kurumlarına, huzur evlerine veya benzeri yerlere yerleştirmeye,
d) Bir meslek edinme kursuna veya uygun görülecek bir eğitim kurumuna vermeye,
2. Küçükler hakkında;
a) Bakım ve gözetime yönelik nafaka yükümlülüğü konusunda gerekli önlemleri almaya,
b) Bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunan veya manen terk edilmiş halde kalan küçüğü, ana ve babadan alarak bir aile yanına veya resmi ya da özel sağlık kurumuna veya eğitimi güç çocuklara mahsus kuruma yerleştirmeye,
c) Çocuk mallarının yönetimi ve korunmasına ilişkin önlemleri almaya,
d) Genel ve katma bütçeli daireler, mahalli idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bankalar tarafından kurulmuş teşekkül, müessese veya işletmelere veya benzeri işyerlerine yahut meslek sahibi birinin yanına yerleştirmeye,
Karar verebilir.
Aile mahkemesince verilen bu kararların takip ve yerine getirilmesinde 5 inci maddeye göre atanan uzmanlardan biri veya birkaçı görevlendirilebilir. Bu kararlara uyulmaması halinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 113/A maddesi uygulanır.
USUL HÜKÜMLERİ
Madde 7 - Aile mahkemeleri, önlerine gelen dava ve işlerin özelliklerine göre, esasa girmeden önce, aile içindeki karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün korunması bakımından eşlerin ve çocukların karşı karşıya oldukları sorunları tespit ederek bunların sulh yoluyla çözümünü, gerektiğinde uzmanlardan da yararlanarak teşvik eder. Sulh sağlanamadığı takdirde yargılamaya devam olunarak esas hakkında karar verilir.
(Mülga fıkra:14/04/2004-5133 S.K. 3.mad) *1*
Özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda Türk Medeni Kanununun aile hukukuna ilişkin usul hükümleri ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.
KADROLAR
Madde 8 - Adalet Bakanlığı taşra teşkilatında kullanılmak üzere ekli (1) ve (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) ve (II) sayılı cetvelin ilgili bölümlerine eklenmiştir.
DEĞİŞTİRİLEN VE YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN HÜKÜMLER
Madde 9 - 1) 14/01/1998 tarihli ve 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasındaki “Sulh Hakimi” ibaresi “Aile Mahkemesi Hakimi” olarak değiştirilmiştir.
2) 18/06/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 8 inci maddesinin (II) numaralı bendinin (4) numaralı alt bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, (5) numaralı alt bendi yürürlükten kaldırılmış ve mevcut (6) numaralı alt bendi (5) numaralı alt bent olarak teselsül ettirilmiştir.
4. Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hakime verilen işleri,
GEÇİCİ MADDE
Geçici Madde 1 - Aile mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içerisinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemesine devredilir.
Geçici Madde 2 - (Ek madde : 14/04/2004-5133 S.K. 4.mad) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte aile mahkemelerinde görülmekte olan ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan konularla ilgili dava ve işler yetkili ve görevli mahkemesine devredilir.
YÜRÜRLÜK
Madde 10 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
YÜRÜTME
Madde 11 - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Evlilik müessesesi ,bir kira sözleşmesinden çok daha mı önemsizdir.
Kiracı evi tek taraflı olarak tahliye ettiğinde ,kanun ve nizam
Yolun açık , ömrün bol olsun mu der?
Yoksa , hesaplaşmadan nereye gidiyorsun mu der?
Beyoğlunda ,KAZIKLI barda hesaba ödemeden gidene ne yapılır?
Hesabı ödemeden diğer bar olan FEYLESOF bara giremez mi?
Yukardaki bahse konu alıntılar şahsıma aittir....ne maksatla alındığını tam anlayamadım....sanki görülen bir çelişkiyi vurgulamak maksatlı alınmış gibi....bütün fikirlerimin arkasındayım...bütün isyanım itirazım ,topluma çare olmayan dayatma medeni kanunun bir kısım maddelerinedir...buradan yola çıkarak Atatürk ve devlet karşıtlığı gibi ucuz bir yanılgıya kimse tevessül etmesin....bu güzelim hukuki sitemizi de akli selim hiç bir arkadaşımızın sabote etme derdi yoktur;kimse koruma muhafızlığına soyunup kendine görev çıkarmasın...bilhassa , takip ettiğim kadarıyla , aile hukuku kısmında ; üyeler , gayet seviyeli bir şekilde bilgi ve katkılarını paylaşmaktadır....