Cevap: Maaş Hesabına 2.Kez bloke
Türk Ceza kanununda kendiliğinden hak alma adlı suç tanımlanmıştır. Bir banka yasal yollara başvurmadan kendiliğinden kişilerin parasına el koyamaz.
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
E:2004/18933
K:2005/19582
T:26.12.2005
5237 s. Yasa m. 141,144/1-b
Hırsızlık suçundan sanık İdris hakkında Tokat Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama sonunda 4.7.2003 tarih ve 2002/713 esas 2003/417 karar sayılı beraat kararı verildiği; hükmün katılan vekili tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğ name ekinde 1.10.2004 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
KARAR: Suca konu 60 AH 065 plakalı otomobili katılan Murat'la birlikte satın aldıklarını ve bedelinin büyük bir kısmını ödediğini, buna rağmen Murat'ın bu otomobili eşi olan katılan Ayla üzerine tescil ettirdiğini, aracın kendisine ait olduğunu ileri süren sanığın yasal yollara müracaat hakkı varken, alacağını tahsil etmek için otomobili alıp götürmekten ibaret eyleminin kendiliğinden hak almak sucunu oluşturup oluşturmadığının, ayrıca 5237 sayılı TCK. nun 144/1. maddesinin ( b ) bendine uyup uymadığının tartışılmasında zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün istem gibi BOZULMASINA 26.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Cevap: Maaş Hesabına 2. Kez Bloke
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:2003/14366
K:2004/8820
T:27.09.2004
Taraflar arasında görülen davada Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.03.2003 tarih ve 2002/268-2003/96 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankanın muris eşinin kredi borçlarını göstererek, bankadan aldığı eşine ait üç aylık maaşına haksız olarak el koyduğunu, aylarca bu nedenle üzülüp mağdur olduğunu ileri sürerek, üç aylık maaşın Haziran 2002 tarihinden başlayarak borca uygulanan faiz oranı ile eşit bir faizle 800.000.000.-TL olarak maddi ve 200.000.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müteveffa eşinin borçlarından sorumlu olduğu için, eşin borcu için bankadaki hesabından kesinti yapıldığını, manevi tazminat şartlarının bulunmadığını, savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından, banka tarafından maaşa el koymanın haksız olduğu, ancak olayda manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 800.000.000.-TL.sının olay tarihi 03.06.2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekcesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına gore, davacı vekilinin tum ve davalı vekilinin aşagıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmistır.
2- Dava, maaşa konulan haksız bloke kaydı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı banka kredi sözleşmesinin 11 nci maddesi hükmüne dayanmıştır. İİK.83/a maddeleri hükmü uyarınca; SSK kanunu gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemeyeceği gibi, bu mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir. Dairemiz uygulamasına göre, Emekli Sandığından alınanın dahi aynı madde gereğince 1/4'nün haczedilebileceği yönündedir. Yine, BK.nun 123 ncü madde hükmüne göre de, bu alacakların takası da kabil değildir. Bu itibarla, mahkemece, kredi sözleşmesinin 11 nci madde hükmü bastan itibaren Borçlar Kanunu'nun 19 ve 20 nci maddeleri hükümleri uyarınca gecersiz sayılacagı göz önüne alınarak, mahkemece, İİK.nun 83 ncü madde hükmune gore, davacının emeklı maaşından kesilmesi gereken miktar takdir edilip, maaştan tenzil edildikten sonra kalan miktarın davalıdan tahsiline karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Ayrıca, mahkemece, davanın reddedilen miktarı davalı vekili lehine 4667 sayılı kanunla değişik Avukatlık Kanunu'nun 168 nci maddesi hükmü uyarınca, karar tarihinde geçerli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı lehine ücreti vekalete karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) ve ( 3 )nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.09.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.