Hem aşkım deyip üstüne evine girip çıkarken resmi olursa iş biter kanaatindeyim ama bu kadarına hakim karar verir.
Printable View
Sayın ozgirl, evlilik resmi olarak devam ettiğine göre sadakat yükümlülüğü aynı zamanda ahlak ve etik kurallar açısından da gereklidir. Eğer eşinizin sizi aldattığından eminseniz boşanma sürecinde davanın reddedilmesi için uğraşmanız daha mantıklı olabilir.
Merhaba,
Ben 5 ay önce şiddetli geçimsizlikten dolayı boşamma davası açtım. İlerleyen zamanda hayatıma biri girdi. Fakat benim boşanmış biri olarak bildiğinden dolayı serbestçe cafeye gideyorduk. Tesadüf olarak davalı eşim tarafında yakalandım.Davalı eşim avukatı kanalıyla haber gönderip ellerimzde görüntüler var diyip önce boşanma davası içim yüklü bir miktar para istediler.Bunu maddi durumumdan kaynaklı reddettim.Bunun üzerine 3. şahıs hakkında manevi tazminat davası açacaklarını söylediler .
Şimdi gelişen olaylar karşında,
1-Zinanın suç olmadığını göz önünde bulundurusak 3.şahıs tazmınata maruz kalırmı.
2-Tazminatın miktarını neye göre belirliyorlar.
3-Mahkemeye delil olarak sunulan görüntü vs.Anayasanın 20. maddesi gereğince özel hayatın gizliliği ilkesine ters düşmez mi?
4-Dava nasıl sonuçlanır.
Şimdien teşekkür eder iyi çalışmalar dilerim.
1- Zina suç değil ancak boşanmada ağır kusurdur. 3. şahısa manevi tazminat davası açılabilir.
2- Böyle bir dava açmaya hazırlanan biri olarak tazminat miktarını keyfime göre belirledim ancak hakim ne verir bilemeyiz. Maddi durumunuz çok iyi ise dikkate alınır sanırım.
3- Evlilik mahkemeye yansıyınca özel hayat filan kalmıyor. Özel hayatın gizliliği ilkesine ters değil.
4- Eşiniz iddiasını ıspat ederse aleyhinize hiç de iyi sonuçlanmaz. Hapse filan atmazlar ama maddi olarak bir hayli etkilenebilirsiniz.
Geçmiş olsun.
Sayın solosko
bir kaç dedektiflik bürosuyla görüştüm. Bir bürodaki dedektif bana biz zaten senin elindeki resimleri elde etmek için çalışıyoruz dediler.
Birde forumlardaki araştırmlarımda sadakatsizlik ve aldatma boşanma sürecinde velayeti çok etkiliyormuş ama benim avukatım hala velayeti anneye veririler diyor.
Acaba sorun nerede
Sorun çocuğunuzun 2 yaşında olmasından ötürü anne bakım ve şefkatine ihtiyacı olmasında sn. üye, avukatınız doğru söylüyor, genel uygulama bu yönde çünki. Çocuk büyük olsa idi aşağıda eklediğim Yargıtay Kararındanda görüleceği üzere Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre çocuğunda fikri sorulurdu.
Benim anlamadığım sizin internet ortamında kolayca bulabildiğiniz resimleri görüştüğünüzü söylediğiniz dedektif nasıl ele geçirememiş? Eşinizin işini yapan dedektifin açıkça bu resimleri ele geçirmeye çalışıyoruz demesi biraz tuhaf değil mi?
-------
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/2-513
K. 2003/521
T. 1.10.2003
• BOŞANMA ( Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle )
• VELAYET ( Boşanma ve Velayet Davasında Çocuğun Annesinin Yanında Kalmak İstemesine Rağmen Bu Hususun Dikkate Alınmaması )
• ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ ( Adli veya İdari Kovuşturmalarda Çocuğun Doğrudan Doğruya ya da Temsilci Vasıtası ile Dinlenilmesinin Gerekmesi )
4721/m.182
ÖZET : Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinde "Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkanı, çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır." hükmü yer almakla; velayeti düzenlenen çocuğun kendisini ilgilendiren, velayetin annesine verilmesi, isteğini ortaya koyan açık beyanının dikkate alınması gerekmektedir.
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma-velayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesince velayetin davalı babaya verilmesine dair verilen 30.05.2000 gün ve 1999/422-2000/409 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 02.03.2001 gün ve 1902-3529 sayılı ilamı ile; ( ...Ortak çocuk "annemin yanında daha rahatım, annemin yanında kalmak istiyorum" demiş. Çocuk 1989 doğumludur. Nerede kalması gerektiğini idrak edecek yaştadır. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun ruhsal yönden rahat olacağı ortamı esas alınır. Babanın anneyi sık sık ve en son sokak ortasında dövdüğü tartışmasızdır.
Babanın bu davranışı çocuğun ruhsal yapısını etkilemiştir. Bu etkilenme nedeniyle anne yanında kalmak istemektedir. Velayetin düzenlenmesinde çocuğun bu arzusunun dikkate alınması gerekir. Çocuk için anne yanında kalması o ortamda yetişmesi ruhsal yönden gelişmesine olumlu yönde etkileyecektir. Velayetin anaya verilmesi gerekir. Bu yönün ilk incelemede gözden kaçtığı ve hükmün onandığı anlaşılmakta, davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne ve hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda onaylanarak 02 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye Cumhuriyeti'nce de kabul edilip, 27 Ocak 1995 gün ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin "Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar. Bu amaçla, çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa, özellikle sağlanacaktır." Hükmünü içeren 12. maddesi kapsamı da nazara alınarak velayeti düzenlenen çocuğun kendisini ilgilendiren velayetin anneye verilmesi isteğini ortaya koyan açık beyanına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 01.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
hayır ele geçiremedim demedi. Biz bile bu tür resimleri el geçirmekle uğraşıyoruz dedi. Sen zaten interneten yakalamışsın dedi. dedektife para vermene gerek yok dedi.