Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Alıntı:
henien rumuzlu üyeden alıntı
Siyaset konuşulmasına karşı çıkmak her halde abesle iştigal olur, vekillerin meslekleri sıralamasında bir numarada avukatların olduğunu düşününce. Aynı zamanda "zihniyet siyasi olunca" diyerek şahsıma yaptığınız istihzayı da iade ediyorum. Ancak kuvvetler ayrılığından bahsediyorsunuz ve bir savcıyı tutuklamanın yargıyı siyasileştirmek olduğunu iddia ediyorsunuz. Sanki savcıyı tutuklayan bir mahkeme değil bir siyasi organmış gibi yorum yapıyorsunuz.
Hukukçular ülkenin her yerinde en zor şartlarda görev yapıyor da ne demek? Hani doktorlar için söylense bu söz, öğretmenler için söylense, askeri personel için söylense tamam. Ama özellikle küçük yerleşim birimlerinde hakim ve savcılar hangi zor şartlarda görev yapıyor yadırgadım doğrusu. Kaldı ki zor şartlarda görev yapmak ne zamandan beri bazı mesleklere suç işlemek hakkı veriyor yetkili makamlara hesap verme yükümünü kaldırıyor?
Hukuk, herkese adil davrandığı zaman hukuktur. Generale farklı, savcıya farklı, normal vatandaşa farklı uygularsanız bunun adı hukuk değildir.(Ne demek bir savcı tutuklamak tüm hukukçuları tutuklamaktır) Suç işleyen kim ise yargılanması ve suçlu bulunursa cezalandırılması gerekmez mi? Bu nasıl bir meslek şovenizmidir?
Her ne kadar yargının siyasete karışıp karışmadığını bilmediğinizi söyleseniz de biz, pek ala karıştığını ve sizin gibi farkında bir insanın bunu bilmemesinin mümkün olmadığını biliyoruz.
Aslında bugün Türkiye'de yaşanan sancı tam da üzerine parmak bastığınız bu durumdan kaynaklanmaktadır. Artık kimsenin halkın üzerinde olmadığı, imtiyazlı hiç bir sınıfın kabul edilemeyeceği mücadelesidir bu. Elbette imtiyaz sahipleri tüm güçleriyle ve hınçlarıyla direneceklerdir. Ama "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."
Zihniyet siyasi olunca söylemi size değil, partiye idi. Ama her nasılsa kendinizi parti sözcüsü sandığınızdan yanlış anlamış olabilirsiniz.
Hukukçu musunuz ki hukukçuların hangi şartlarda görev yaptığını biliyorsunuz. Türkiye'nin her yerinde kendi aile eş dost akrabalarından uzak, insanlara adalet dağıtmaya çalışan insanları başkaları ile karıştırmayın. (Aynı durum tüm memurlar, askerler, polisler, doktorlar için de geçerlidir.)
Suç işleyeni affedin gibi bir yaklaşımım yok ama siz konuyu saptıracaksınız ya ... hukuktan bir zerre anlasaydınız tutuklama nedenleri hakkında yazdıklarıma yanıt verirdiniz. Ben yazımda savcının tutuklanması gerekmezdi dedim, yargılanması gerekmezdi demedim. Suçluysa yargılama sonucunda ortaya çıkar ya da beraat eder. Şu aşamada suçludur veya suçsuzdur demek anca bir cahilin işidir.
Üstelik tutuklama kararını verenin bir hakim olduğunu karara saygı duyulması gerektiğini söylüyorsanız, HSYK üyelerinin de hakim olduğunu bildiğinize göre neyin davasını güdüyorsunuz? Basit bir mantıkla bu hakim savcı tutukladı, HSYK hakimleri de özel yetkili savcıların yetkisini alma konusunda karar verdi. O zaman buna da itiraz etmeyeceksiniz.
Hukuk hakime de savcıya da vatandaşa da eşit uygulansın, buna itiraz yok, neden meclisteki temsilcilerinize uygulanmasın efendim? Siz kimi koruyorsunuz? Hani egemenlik milletindi?
Savcı dediğiniz kimdir biraz öğrenin. Ona özetle savcı desek de doğrusu TÜRKİYE CUMHURİYETİ SAVCISI'dır. (Bu konu forumlarda daha önce anlatıldı). TC. için görev yapan, yasalarca yasaklanmış eylemleri kovuşturmak için görev verilen, hem de bu görevi ve yetkiyi hükümetten değil, TC Anayasası ve kanunlardan dolayısıyle polemik içine çekmeye çalıştığınız milletten alan kişidir Cumhuriyet Savcısı. Siz suç işleme zannı ile onu tutuksuz yargılamak yerine tutuklarsanız, bırakın sadece hukukçuları tutuklamak, tüm vatandaşları tutuklamış olursunuz. Bizim savcımız bizim, hepimizin.
Not ve rica: Forum imzanızdaki yazı tarafımca uygun görülmemiştir. "Hukuk'un üstünlüğüdür istenen, hukukçunun değil" şeklindeki sitemize yakışmayan bir slogana izin vermeyeceğiz. Bu nedenle uygun bir imza kullanınız. Bu sitede ne hukuka ne de hukukçuya laf ettirmeyeceğimizi de bilmenizi isteriz. Hukukun uygulayıcıları, adalet dağıtan kimlerse onlara da aynen hukuka saygı duyulduğu kadar saygı duyulmalıdır. Daha fazla polemiğe girmemeniz konusunu da takdirlerinize bırakırım.
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Sayın Admin bırakın bu laf ebeleri ile polemiği gerçekten, değmez. Adamın hukukun H'sinden habersiz, herkese eşit uygulansın diyor ki, hiçbirimizin farklı bir şey söylediği yok. Tututklama isteyen savcılarının yetkisi alındı ya, ona yanıyor garibim.
Bizim savcılarımız da hakimlerimiz de hukukçularımız da ne yapacağını bu tip ağzı kalabalık içi boş kişilere gösterir. Daha tutuklamanın ne olduğunu bilmeyen kişilere bunu nasıl anlatırsınız ki?
Tutuklamaya gerekçe ne acaba? Çok mu elzem tutuklama. Devlet kendini korumak için görevlendirdiği savcıyı APO gibi içeri tıkamaz! Kamu vicdanı buna engeldir. Benim savcımı tutukladıklarına göre beni bile tutuklarlar diye düşünen vatandaşa (ve hukukçuya) manevi baskıdır bu. Buna ne denir? FAŞİZM. Musolini ve yandaşları hortladı da bize mi denk geldi onu düşünür dururum.
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
YARSAV'dan 16.02.2010 Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı Hakkında Basın Açıklaması:
Değerli Basın Mensupları
Erzincan’da yasadışı cemaat yapılanmalarına ilişkin soruşturmaları yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in işlediği iddia edilen bazı suçlar nedeniyle makamı, evi aranmış, gözaltına alınmıştır.
Yapılan işlem, Anayasanın 144., 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Yasanın 89., Ceza Yargılama Yasasının 250/3. maddeleriyle öngörülen yargıç güvencesine açıkça aykırıdır. Ceza Yargılama Yasası’nın 250/3. maddesindeki sınırlar aşılarak Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel niteliği olan hukukun üstünlüğüne ve dolayısıyla yargı bağımsızlığı, yargıç güvencesine bu işlem ve eylemle, ağır bir müdahale gerçekleşmiştir.
Bugünden itibaren artık ülkemizde hiçbir yargıç, cumhuriyet savcısı, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yargıç üyeleri güvencede değildir. Bu yolla gidilen yerin, yargı bağımsızlığı ve Hukuk devletinin var olmadığı bir yer olduğu tartışmasızdır. Artık Türk toplumu, keyfi yönetimin egemen olduğu, Yargıç güvencesinden yoksun bir toplumdur.
Anayasada yargıç ve savcılar, başbakan ve bakanlar hakkında özel soruşturma yöntemlerine yer verildiğinden Anayasanın doğrudan uygulanır bu hükümleri yasalarla askıya alınamaz. Çünkü Ceza Yargılama Yasasının 250/3 maddesinde özel yetkili mahkemelerin görev alanı düzenlenirken, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı yargıçlar hariç bırakılmıştır. Bu hüküm ve Anayasa hükümleri görmezden gelinerek bu soruşturmayla yargı üzerinde ciddi baskılar yaratıldığı ve laik, demokratik hukuk devletini yasalar çerçevesinde korumaya kalkışan yargıçlar, cumhuriyet savcıları ile yargının diz çöktürülmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.
Ceza Yargılaması Yasasının 250/3 maddesine göre, Anayasa Mahkemesinin yargılayacağı kişilerden olan Başbakan’ı bu yöntemle gözaltına almak abesle iştigal ise, ancak Yargıtay tarafından yargılanacak bir Cumhuriyet Başsavcısının soruşturma yetkisi olmayan kişilerce aranarak gözaltına alınması da ağır bir hukuk ihlalidir.
Yasadışı bölücü örgüt mensuplarının iki saat içinde serbest bırakılması için yargıç ve Cumhuriyet savcısı ayarlayanlar, Adalet Bakanlığı’nın emriyle açıkça hukuka aykırı bu uygulamayı başlatmıştır. Yüksek yargıçlar HSYK üyeleri de dahil olmak üzere tüm yargıç ve cumhuriyet savcıları bu uygulamayla her an karşı karşıya kalabileceklerdir. Bu tehdide yüksek yargıçların HSYK üyelerinin tüm yargıç ve savcıların boyun eğmeyerek gereken yanıtı, en sert biçimde vereceklerine inanıyoruz.
Söz konusu uygulamayla, ayarlanamayan yargıçlar ve savcılar ayarlanmaya ve hizaya getirilmeye çalışılmaktadır. Hukuksuz telefon dinlemelerine, gerekirse savcılar eliyle devam edileceği yolunda formüller üreten Adalet Bakanı, şimdi savcılar eliyle Anayasaya aykırı soruşturma ve gözaltına alma uygulamasına başlamıştır. Hiç kuşku yoktur ki yapılan, siyasi iktidarın yüksek yargıyı da kapsamına alabilecek nitelikte yargıyı yıldırma ve ele geçirme girişimidir.
Hukuk dışı bu uygulamaya yol açan ve gerçekleştiren tüm sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunuyor, Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulu, HSYK ve Adalet bakanını bu kişiler hakkında soruşturma açmak üzere göreve ve Adalet Bakanını siyasi sorumluluğunu üstlenerek, istifa etmeye çağırıyoruz.
Kamuoyunca bilinmelidir ki Türk halkının Mustafa Kemal’le birlikte kurduğu Cumhuriyet’in eseri olan demokrasisiyle yargı üzerinden hesaplaşılmasına Türk yargıç ve Cumhuriyet Savcıları olarak izin vermeyeceğiz.
Saygıyla duyurulur.
YARSAV YÖNETİM KURULU
www.yarsav.org.tr
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Alıntı:
Av.Basri Gungoren rumuzlu üyeden alıntı
Bu kurumun adı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu. HSYK deyip etkisizleştirmeyin bakalım. Her önüne gelen kişi o kurula gelemez. Ülkemizin en saygın en bilgili hukukçuları gelir oralara. Hukuka saygısı olan adamın hukukçuya da saygısı olur.
"HSYK" nın açılımı; başlığı daha da uzun kılacağından, kısaltılmış hali ile başlık açmak daha uygun geldiği içindir. Ayrıca, kısaltılmış halinin kurulu etkisizleştirebileceğini düşünmemekle birlikte, saygıszlık olarak da algılanmaması gerekir, ki, herhangi bir kasıt da söz konusu değildir, olamaz da.
Saygılarımla,
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Yeni savcılar belirlendi
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK), Erzurum'da yetkileri kaldırılan savcıların yerine özel yetkili dört Cumhuriyet Savcısının görevlendirdiğini bildirdi.
Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun, Erzurum'da yetkileri kaldırılan savcılar yerine özel yetkili dört Cumhuriyet Savcısı görevlendirdiğini bildirdi. Kahraman, ''HSYK'nın dünkü yetki kaldırma kararının geri alınması talebimiz reddedildi'' dedi.
HSYK kararına göre, Erzurum savcılarından Taner Aksakal özel yetkili Erzurum Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine getirilirken, aynı ilde görevli savcılar Mehmet Ali Kurt ile Ender Karadeniz ise özel yetkili özel savcı oldular.
Savcı Taner Aksakal 2007’de Şanlıurfa’dan, Mehmet Ali Kurt 2008’de Ceyhan’dan, Ender Karadeniz ise Temmuz 2009’da Yenipazar’dan Erzurum’a Cumhuriyet Savcısı olarak atanmıştı.
Kahraman, yeni atanan isimler üzerinde hiçbir itirazlarının olmadığını belirtti.
HSYK, SAVCILARIN YETKİLERİNİ KALDIRMIŞTI
HSYK, önceki gün Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının ardından dün olağanüstü toplanmış ve Erzurum özel yetkili Başsavcıvekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal'ın, CMK'nın 250. maddesi kapsamındaki yetkilerinin kaldırılmasına ve Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Sinan Kuş, Gür, Karakullukçu, Yazıcı ve Şanal ile diğer ilgililer hakkında yasal gereğinin yapılması için suç duyurusunda bulunulmasına oy çokluğu ile karar vermişti.
Aradan 24 saat geçmeden HSYK, bugün yetkileri alınan savcıların yerine yeni atamalar yaptı.
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/13831069.asp?gid=233
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
İmtiyazlı kimse kalmasın hakimiyet kayıtsız milletinse Önce Milletin Meclisinden başlıyalım Millet vekilleri orada!
İddalar var diyerek Kuvet Komutanlarını Genaralleri sorguya çeken Hukuk
Savcılar soruşturulurken siyasi olmayaçak
Ama millet vekilliği yapmış birinin Haburla ilğili böylesi bir idda araştırılsın denince siyasi oluyor şimdi ne diyişti. sevsinler sizin Demokratlığınızı!!
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/habe...0/savvsdds.jpg
SUÇLULUĞU kanıtlammamış Duruşması yapılmamış Savcı için yapılan bu beyan nedir...
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Ankara'yı sarsan yargı krizi derinleşirken Türkiye gelinen noktada birçok soruya yanıt arıyor. Merak edilen soruları uzmanlar yanıtladı.
Yanıtı aranan sorular şöyle:
* Yetkileri kaldırılan savcılar hakkında HSYK'ya ulaşan bir soruşturma raporu var mı, yok mu?
* HSYK, bu savcıların yetkilerini hangi hukuki gerekçelerle kaldırdı?
* Görev suçu-kişisel suç ayrımı neye göre yapılıyor?
* Yetkisi kaldırılan savcıların topladığı dellillerin hukuki değeri var mı?
* HSYK'nın kararı, Erzincan başsavcısı İlhan Cihaner'in tutukluluğuna yapılan ikinci itirazı etkiler mi?
*3. Ordu Komutanı Saldıray Berk'in ifade vermesi konusunda yetkisi kaldırılan savcıların verdiği karar geçerli mi?
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Ceza Hukuku Profesörü Ersan Şen, NTV canlı yayınında soruları yanıtladı.
Prof. Şen'in değerlendirmesi şöyle:
"HSYK'nın dün verdiği karar nihai karardır, öncesinde 2 yıldır Erzincan ve Erzurum'daki savcılar arasında soruşturma dosyalarındaki ihtilaflar olduğu görülüyor. Esasında buraya Adalet Bakanlığı tarafından müfettiş gönderilmesi gerekiyordu.
HSYK, "Biz bu konudaki rahatsızlığımızı Adalet Bakanlığı'na ilettik" şeklinde açıklama yaptı, uzun süredir devam eden bir rahatsızlıkları olduğunun altını çizdiler. Özellikle özel yetkili savcıların görev alanıyla ilgili şikayetler iletilmiş, savcıların yetkilerinin karıştığı şeklinde. İzmir'de de aynı sorun yaşanmıştı ve oraya müfettiş gönderilmiş, özel yetkili savcının yetkileri elinden alınmıştı.
HSYK'nın kararının dayanağı, CMK'nun 250. ağır cezalık suçlar bakımından geniş görevli ağır ceza mahkemeleri ile yine HSYK'nın görevlendirdiği savcılar görevlendirilmiş. Bu savcılara HSYK'nın görev vereceği, dolayısıyla yetkisini de alabileceği görülmektedir.
Göründüğü kadarıyla HSYK, orada bir takım usulsüzlüklerin olduğunu tespit ettiği noktada sorunun başka türlü çözümünün mümkün olmadığını, deyim yerindeyse bıçak kemiğe dayanınca şeklen doğru, hukuken sorunlara yol açacak kararına imza atmıştır.
Bu kurulun başkanı Sayın Bakan olmakla birlikte müsteşarı katılmıştır ve verilen karar nihaidir. Mevcut anayasa kanunları ile bu sorun çözülebilir. Adalet Bakanlığı derhal başmüfettişleri Erzurum ve Erzincan'a göndermeli. Bu soruşturmanın esasına müdahale değildir, bu bugüne kadar uygulanan bir yöntemdir.
Bugün yapılan açıklamada deniyor ki, "özel yetkili savcılarla ilgili önünüze gelmiş bir soruşturma dosyası mı var?" Ancak HSYK Başkanvekili de diyor ki, "Biz bu konudaki şikayetlerimizi Adalet Bakanlığı'na defalarca ilettik, sonuç alamadık. Sadece Yargıtay'ın yargılayabileceği bir şahıs söz konusuyken ve sorun devam ediyorken, bu kararı vermek zorunda bırakıldık."
Mevcut uygulama, özel yetkili savcılara birinci sınıfa ayrılan başsavcıları soruşturma yetkisi vermiyor.
3. Ordu Komutanı Saldıray Berk için verilen ifade verme kararı geçerlidir. Yeni savcı görevini kaldığı yerden sürdürecektir."
http://www.ntvmsnbc.com/id/25059393/
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Ben Erzincan Cumhuriyet Başsavcısının makam odasının, evinin aranması,tutuklama talebi ve tutuklanması ile HSYK'nın özel yetkili savcıların özel yetkilerini kaldırmasını hukuki açıdan değerlendireceğim:
İlk olarak Başsavcının makam odası ve evi arandı,bazı belge ve cdler incelenmek üzere götürüldü.Madem ki Başsavcı tutuklanmasını gerektirecek kadar kuvvetli suç şüphesi altındaydı neden daha önce gözaltına alınıp tutuklama talebine mağruz kalmadı.Odasındaki ve makamındaki delilleri yok edebilirdi bu süre zarfında.Eğer mevcut deliller kuvvetli suç şüphesine yetiyorsa neden odası ve evi, gözaltına alınması ve tutuklanmasıyla eş zamanlı olarak arandı.Evinde ve makamında el konulan bilgi ve belgeler ne zaman incelendi.12 saat içinde bu bilgi ve belgelerin savcı ve ağır ceza mahkemesi hakimlerince incelenip kuvvetli suç şüphesine ulaşılmasına imkan yok.Biliyoruz ki(ergenekon davasından) yüzlerce cd ve belge topluyorlar.
Tutuklama talebi ve kararının hukuka uygun olmadığını büyük oranda düşündürüyor bu sorular.Kanaatimce Erzurum savcıları ve hakimleri kuvvetli suç şüphesi olmadan,hukuka aykırı olarak Başsavcıyı tutuklamışlardır.
İkinci olarak Hsyk'nın özel yetkili savcıların bu yetkilerini kaldırması.Cmk madde 251e göre savcılara özel yetki veren Hsykdır,yetkide paralellik ilkesi uyarınca savcıların özel yetkisini kaldırmaya yine Hsyk yetkilidir.Yetki ya da görev gaspı yapmamıştır Hsyk.Burada sorulabilecek soru hangi hukuki sebeplerle ve hangi incelemeyle savcıların özel yetkilerini kaldırdıklarıdır.
Bana göre Erzurum savcısının tutuklama talebi ve ağır ceza mahkemesinin tutuklama kararı da,Hsyk'nin inceleme yapmadan savcıların yetkisini kaldırması da hukuka aykırıdır.Hsyk'nın savcıların özel yetkilerini kaldırma yetkisi hukuken vardır ama buna dosyayı inceleyerek karar vermeliydiler(makam ve ev aramasından önceki delilleri inceleyerek,dediğim gibi aramayla tutuklama talebi ve tutuklama eş zamanlı oldu,bu kadar kısa zamanda aramada el konulan belgelerin hepsinin okunması ve izlenmesi mümkün değil).)Belki de Hsyk soruşturma ile ilgili delilleri biliyordu ve kuvvetli suç şüphesi olmadan tutuklama talebinde bulunulduğu ve tutuklama kararı verildiği ve dolayısıyla görevi kötüye kullanmaları nedeniyle özel yetkilerini kaldırdılar.Ha diyeceksiniz ki soruşturma gizlidir Hsyk nerden bilecek.Ergenekon davasınındaki delilleri ve iddianameleri gazeteler çarşaf çarşaf yayınlıyorlar zaten bunun bir gizliliği kalmadı.İddianame kabul edileneki kadarki aşama soruşturma aşamasıdır ve bu aşama gizlidir.Fakat ergenekon davasında bu kural alt üst edildi.Polis,savcı ya da memurlar tarafından.Ya da bunların bir kısmı tarafından.
GÖREV VE YARGI ÇEVRESİNİN BELİRLENMESİ
Madde 250 - (1) Türk Ceza Kanununda yer alan;
a) Örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu veya uyarıcı Madde imal ve ticareti suçu,
b) Haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenen suçlar,
c) İkinci Kitap Dördüncü Kısmın Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (305, 318, 319, 323, 324, 325 ve 332 nci Maddeler hariç),
Dolayısıyla açılan davalar; Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.
(2) Gelen iş durumu göz önünde bulundurularak birinci fıkrada belirtilen suçlara bakmakla görevli olmak üzere, aynı yerde birden fazla ağır ceza mahkemesi kurulmasına, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Bu hâlde, mahkemeler numaralandırılır. Bu mahkemelerin başkan ve üyeleri adlî yargı adalet komisyonunca, bu mahkemelerden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.
(3) Birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu Kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hâli dahil askerî mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.
SORUŞTURMA
Madde 251 - (1) 250 nci Madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır. Cumhuriyet savcıları, Cumhuriyet Başsavcılığınca 250 nci Madde kapsamındaki suçlarla ilgili davalara bakan ağır ceza mahkemelerinden başka mahkemelerde veya işlerde görevlendirilemez.
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Alıntı:
Av.Basri Gungoren rumuzlu üyeden alıntı
Bu kurumun adı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu. HSYK deyip etkisizleştirmeyin bakalım. Her önüne gelen kişi o kurula gelemez. Ülkemizin en saygın en bilgili hukukçuları gelir oralara. Hukuka saygısı olan adamın hukukçuya da saygısı olur.
.
Sayın Güngören;
HSYK ve üyeleri konusundaki değerlendirmelerinize katılmak mümkün değil.
1) Bizim HSYK’nın benzeri hiçbir demokratik hukuk devletinde yoktur. Varsa, açıklarsanız memnun oluruz.
2) HSYK’nın yapısına getirilen en önemli eleştirilerden birisi; kurul içerisinde sadece Yargıtay ve Danıştay’dan üye seçilmesi, alt derece mahkemeleri hakimlerinin temsil edilmemiş olmasıdır.
3) HSYK üyelerindeki 5 yargıç üyenin 3’ü Yargıtay tarafından kendi üyeleri arasından, 2’si ise Danıştay tarafından kendi üyeleri arasından önerilenler arasından seçilir (Anayasa, md. 159/2). Yargıtay ve Danıştay üyeleri de HSYK tarafından seçilir (Anayasa, md. 154/2, 155/3). Yani bunlar birbirlerini seçiyorlar. Körlerle sağırlar birbirini ağırlıyor. Bu durumda “seç beni, seçeyim seni kuralı işliyor” dersem yanlış mı söylemiş olurum.
4) HSYK’nın şu andaki yapısının 82 anayasasının antidemokratik göstergelerinden biri olduğunda hiç kuşkum yok. Bu anayasa işte bunun için ve bunun gibi diğer sebepler yüzünden değişmeli. Hatta HSYK’nın yapısı 61 Anayasası’nın ilk halinde düzenlendiği şekle dönüştürülmeli diye düşünüyorum. Yanlış hatırlamıyorsam 61 Anayasası’nın ilk halinde bu kurul 18 kişiden oluşuyordu ve daha geniş bir tabana dayanıyordu. 61 Anayasası da bir darbe anayasasıdır, ama 82’ye göre daha özgürlükçüdür.
5) HSYK’nın kararlarının yargısal denetime kapalı olduğunu da anımsatırım (Anayasa, md. 159/4).
6) Böyle bir kurulu ve üyelerini bu açılardan da değerlendirirseniz iyi olur diye düşünüyorum.
Saygılar.
Cevap: HSYK, dört savcının yetkilerinin ellerinden alınmasına karar verdi
Sayın Bilgili,Hsyk'ya meclis üye seçsin diyorsunuz sanırım fakat bu hiç olmaz.Siyaset yargıya karışmamalı hatta Adalet Bakanı ve müsteşarı kuruldan tamamen çıkarılmalıdır.