Cevap: Normatif Bilimlerden Hukuk ile Pozitif Bilimlerler ve Rasyonel Bilimlerlerin Karşılaştırılması
6.OTURUM:
Pozitif ve Rasyonel bilimlerde Aynı şartlar altında aynı olaylardan aynı sonuç çıkarken,Tarafları farklı aynı nitelikteki (fiil ve tüm etkenleriyle aynı) davalar sonucunda, farklı karalar ortaya çıkabileme nedenlerini tartışmaya devam edelim.Teşbih ve İstiareyle anlatımı bir yana bırakıp , konuya damardan girelim.Doğru tesbit yapıla bilmesi için 5. Oturumda teşbihle özetlediğimiz yargılamda ki Aktörleri ve etkenler (elbette ki vatandaş gözüyle):
1-Yargılamanın aktörleri:
a)Hakim,
b) *Savcı ve/veya Davacı (Mağdur,Müşteki),*Davacı Vekili,
c)Davalı Ya da Sanık ,*Davalı Vekili,
2-Yargılamada ki Fiziksel ve Maddi Etkenler
a) Yasalar,Yargıtay İçtihat Karaları, benzer dava sonuçları,Yargılama usülleri,
b)Şahitler ve sunulan deliller,
c)Dava Dosyasının hazırlanışında konu,istem ve delilerin sunumu,
d)Dava sürecinde Tarafların {1a) ve 1b) de sıralanan} performansı,Özellikle Savcı, Davacı Vekili ve Davalı Vekili davanın dinamizmine uygun olarak idialarını yasalara dayandırması ile karşı tarafın idia ve delillerini çürütmede karşı delil göstermede ki başarısı,
e)Davanın görüldüğü Mahkemenin fiziksel yapısı,Dava yoğunluğu ve davaya ayrılabilecek zaman dilimi,
f)Davaya etki edebilecek Diğer etkenleri,
Kabaca sıralayabiliriz.
Davaya yön veren yukarıda yazılı ya da yazılmayan bunca aktör ve etkenin , şekillendirdiği dava dosyası ve dava hakkında, Hakim kesin kanaata vardığında mevcut yasalara göre karar verir. Bu nedenlerle de ,Çağın ve toplumun gerisinde kalan Hukuk sistemi ve yasalarla,yukarıda sıralı aktörler ve etkenlerin katkısıyla yorum ve karara varan hakimi,ya da Aynı vaka aynı durumda ki dava için farklı mahkemelerce farklı karar alan hakimleri ,tek sorumluymuş göstermek haksızlıktır.
Şüphesiz bu karar farklılığından ençok etkilenen vatandaş,korozyona uğrayıp güven kaybeden de “ “Yargı" olacaktır.
Oturuma ,“Hukuki Görüş ve Yorum” katagorisinde Hukuki Net üyesi Sn. Av.Selin Çam’ın “Ülkemizde yargı etiği sorunlarına örneklerle bir bakış “ konulu forumdan yüzde yüz katıldığım bu alıntıyla sonlandırıyorum.Saygılarımla..
” ancak adalet bahane kaldırmayacak kadar hassastır.Mahkemelere gelip gidenler dosyalar, kağıtlar değil, insanlardır; kararlar sadece birer kağıt değil, insanların ve belki de toplumların kaderini değiştiren belgelerdir.”
Not:Sitenin “Hukuki Görüş ve Yorum” katagorisinde Hukuki Net üyesi Sn. Av.Selin Çam’ın “Ülkemizde yargı etiği sorunlarına örneklerle bir bakış “ konulu forumu okudum.Çok teknik terimler kullanmış ve de çeşitli görüş ve araştırmalardan alıntılar almış.Görüş belirtmese de yazının içeriği yargı etiğiyle ilgili bakış açısını yansıtıyor kanısındayım.Her üyenin okumasını öneriririm. Yazıdan alta copy-paste yaptığım (Sadece yargı organlarının sorumlu tutulmasına katılmasam da da yazının en can alıcı altı çizilecek bölümü olarak algıladığım) alıntı bence ana fikir ve Sn. Av.Selin Çam’ın görüşüdür diye düşünüyorum.
YazıdanAlıntı: “1945 yılından verilen örneklerde, en alt seviyedeki mahkemeden en üst yargı organına kadar, keza yine toplumun en alt katmanındaki insandan en üstte yer alan hâkimine kadar hukuk ve adalet karşısında gösterilen titizlik göze çarpmaktadır.
Günümüzden verilen örneklerde ise, en üst yargı organlarından en alt seviyedeki yargı organlarına kadar, bizzat kendilerini ilgilendiren kurallar karşısındaki duyarsızlık somut ve inkâr edilemez şekilde görülmektedir. Bugün, en üst yargı organlarından en alt seviyedeki yargı organlarına kadar, kuralları görmemezlikten gelme, adaletin ve hakkın muhatabının insan olduğunu unutma davranışıyla karşı karşıya bulunmaktayız. Bunlar için bir çok bahane bulmak mümkündür, ancak adalet bahane kaldırmayacak kadar hassastır.Mahkemelere gelip gidenler dosyalar, kağıtlar değil, insanlardır; kararlar sadece birer kağıt değil, insanların ve belki de toplumların kaderini değiştiren belgelerdir.”
Cevap: Normatif Bilimlerden Hukuk ile Pozitif Bilimlerler ve Rasyonel Bilimlerlerin Karşılaştırılması
7.OTURUM:
Yagılama sonucu farklı kararlar alınmasında hakimin rolünü inkar etmiyorum ancak;
Tarafları farklı aynı nitelikteki (fiil ve tüm etkenleriyle aynı) davalar sonucunda farklı karalar ortaya çıktığında, yasamanın, yürütmenin, Hukuk sistemi ile 6. oturumda sıralanan Yargılamanın Aktörlerinin ,Yargılamada ki Fiziksel ve Maddi Etkenlerin katkı ve rolü göz ardı edilip, yalnızca yargı ve yargıçları sorumlu gösterilmesi (ya da gösterilme çabaları),eleştirme amacıyla yola çıktığım yargı ve yargıçları savunma durumunda bıraktı.:alala
Şimdi tanımlananın aksine, Hukuk Normatif bir bilim değil mi,yoksa? Sorusunu masaya yatıralım.:alala1. oturumda bu yana aktardığım görüşlerim izlenirse ,Pozitif Bilimlerde aynı olaylarda,kesin ve aynı sonucun çıkması için, olayın aynı şartlar altında irdelenmesi gerekleiliğini sürekli vurguladım.Fizikte ve kimyada Yasalar, Örneğin Gaz kanunları irdelenip belirlenirken aynı şartlar altında inceleme yapılır. Dünyanın neresine giderseniz gidin koşullar aynı,olayın faktörleri (basınç,hacim,sıcaklık,genleşme katsayısı..) belli ve bunların arasındaki bağıntı da diğer bir rasyonel bilim matematik formülleriyle kurulmuştur.Yasalarının ispatı için analiz ya da deney aperetlerinin özellikleri dahi tanımlanmış,alet edavatın standart sapmaları dahi hesaplanmıştır.Faktörler biribirinden bağımsız değişemez,bir faktör değişirken diğerleri de buna bağlı olarak değişmek durumundadır.Bu nedenlerle de Pozitif Bilimlerde hep aynı sonuç alınır; sonuçlar güvenilir , objektif,eleştiriye açık , genelleyicidir, akla ve mantığa dayanır ve bir kişi ya da grubun tekelinde de olmaz.:):ok
Hukukta ise birçok yasa yoruma açıktır (en çokta bu yasalara dayalı kararlar da farklılık olur). Yargılamada normlar kesin ve belli değildir. Yargılamanın Aktörleri bağımsızdır , hatta Bir Avukat davacı vekiliyken savunduğu yorumun tersine , Davalı vekiliyken aksine bir yorum öne sürebilir.Yine normlar belli olmadağı gibi, bağlayıcı da olmdığından Yargılamada ki Fiziksel ve Maddi Etkenler farklı biçimde sunulabilir.Bu nedenlerle de dava konusu aynı ,fiil aynı olmasına rağmen farklı sonuçlar çıkabilir. Farklı kararlar çıkması durumunda Sonuçlarında yönlendirici kurallara ulaşması beklenen Hukuk, “insanların ve belki de toplumların kaderini değiştirir.” Ama kamu vicdanında mahkum olur,güvenilirliğini kaybeder.:(
Yani aslında pozitif bilimlerde aynı şartlar altında karara varılırken,Hukukta (yargılamada) aynı şartlar ve normlar sağlanamdığından farklı kararlar alınabilir. Saygılarımla…
Cevap: Normatif Bilimlerden Hukuk ile Pozitif Bilimlerler ve Rasyonel Bilimlerlerin Karşılaştırılması
8.OTURUM:
Bu yazı dizisine başlarken ; “Ben bir hukukçu değilim.hukukçu olmayan bir üyenin gözünden hukukun algılanışını,pozitif bilimlerle karşılaştırılmasını ve hukukla ilgili merak ve sorularını bir sohbet tadında anlatmak ve diğer üyelerin görüşleriyle paylaşmak” isteğimi dile getirmiştim.Elbette ki hukukta ve hukuki konularda yetkin de değilim.
Kurtuluş savaşımızda ,cumhuriyetimizin ilanında ve demokrasinin yerleşmesinde önemli kilometre taşlarından biri olan, hizmetleriyle tarihimizde yerini almış Sn. İsmet İnönü’nün, “Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur” o ünlü özdeyişini yaşam tarzı ve hayat felsefesi olarak benimsediğimden,bu saygın hukuk sitesinde 10 gündür düşüncelerim aktarmayı sürdürdüm.Benim gibi tam demokratik ülke özlemini taşıyan,“Hukukun Üstünlüğüne“ , “Kuvvetler Ayrılığına” inanan ,Türkiye’nin bu günkü durumunu gözlemleyen herkesin ve özellikle de hukukçuların demokrasinin ve Yargının yanında yer alması gerekliliğine, suskun kalmaması gerektiğine inanıyorum.Yargının içinde de kararlarında da çok az da olsa yanlışlıklar olabilir.Ya da geçmiş oturumlarda ifade ettiğim gibi, Yasama ve Yürütmenin sorumlulğunda ki sistemden kaynaklanan ve de kurumlarla ,vatandaşın Hukuku Dolanarak adaleti yanıltmak çabalarından kaynaklanan eksik/yanlış kararlar çıkmış olabilir.Bunca faktör ve etkene rağmen Yargıyı günah keçisi olarak göstermek , demokrasiyi askıya almak isteyenlerin yada antidemokratik yaşam / idare tarzını özleyenlerin ekmeğine yağ sürmeyecek mi? Kararlarını ve sonuçlarını beğensek te beğenmesek te, Alınan kararları aleyhimize de olsa bize zarar da verse ,Hukukun bir gün herkes için gerekeceğine, Yargı Erki olmadan demokrasinin olmayacağını unutanlar mı var acaba? Sonra hakimlerin azda olsa usul ve esastan hatalarının düzeltilmesi için,Hukuk sistemimizde emniyet supabı olarak, Tashihi karar,Temyiz…yöntemleri var ya…Adalet Mutlaka Yerini bulur!...
Sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak bir öykümü nakledeceğim. Ben 48 yaşımda ölümcül bir trafik kazasıyla ilk Adiyeyle tanıştım ve yolum hukukla kesişti.Biz hastanede Azrail ile boğuşurken, Suçlular “Hukuku Dolanarak adaleti yanıltmak için kaza tesbit tutanağında bana 8/8 kusur yüklemeyi becermişlerdi!.. Arabamdakilerden biri ölseydi trafik canavarı katil olarak anılacaktım,ben ölseydim suçlu Niyazi!? olacaktım… Kurtulduk. Yakınlarım bile,”Kaderinie rıza göster, çok güçlüler ,uğraşamazsın, kaybedersin” dediler. Adalete inanmasaydım, çevremdekilere uyup vazgeçseydim ömür boyu suçlu gömleği giymiş bir korkak olarak yaşayacaktım.Tam 10 yıl Adliye koridorlarıyla arkadaş oldum.Kazadan 1,5 yıl sonra sorumlu 6/8 kusurlu bulundu ,kabul etmedim.Bu arada Af/erteleme yasası cıktı.(Mağdur olan ben,afı çıkaran yasama/yürütme!..Hakimin ne suçu var?) Cezadan kurtulan Trafik Canavarına Tazminat davası açtım. 3 defa keşif ,3 defa dosyanın Adli Tıp incelemesi, 1 ihtisas mahkemesi,1 Teknik Üniversite raporu,2 defa Yargıtayda temyiz…Sonuç mu, Adalet yerini buldu ,ben aklandım Trafik Canavarı layığını buldu , %100 suçlu olduğu tescil edildi ve tazminat ödemeye mahkum oldu.
Saygılarımla