-
Bence bizim insanımızın önemli bir çoğunluğunun inatla dikkat etmediği bir nokta var: Sorulan sorunun cevabını vermek. Yukarıda okuduğum kadarıyla fikrimize sunulmuş soru rektörlerimizin tepkisinin yargıya müdahale niteliği teşkil edip etmediği. Ancak verilen cevapların önemli bir kısmının soruyla alakasız olup, faraziye mahkeme yürüttüğü aşikardır. Sn. Feyz Pazarbaşı'na işin hukuki yönünü açıkça anlattığı için ben de çok teşekkür ederim.
Kişisel görüşüme gelince: Rektörler bir sivil toplum örgütü gibi toplanmış ve tepki göstermişlerdir. Anayasamız, insanların olaylara karşı tepki göstermelerini demokratik sınırlar içinde zaten desteklemektedir. İzin verin insanların bir görüşü olsun ve bunu savunsunlar. Hakikat güneşi, karşıt fikirlerin çarpışmasından doğar. Zaten dikkatli bakanlar varsa rektörlerimizin verdiği demeç üst düzey bir bilim adamına yapılan muamelenin usulsüzlüğü ve çirkinliği adınadır. Siyasi meseleler ayrı bir tartışma konusudur. Ancak unutmayın, mevcut hükûmet de yönetime geldiği andan itibaren gündemine ilk olarak düşünce suçlarını koymuş ve bu yolda anayasa değişikliğine gitmiştir. Eğer ortadaki içtihat insanların istedikleri şeyi düşünebilmeleri ve bunları diledikleri gibi dile getirebilmeleriyse, kanımca önce içtihada samimiyet gösterilmelidir.
Devlet iktidarının hüküm alanı genişledikçe, insanların haklarının alanı daralacaktır. Bunu dengede tutmak ise hükûmetlerin görevidir. Bir sivil toplum hareketini kendi doktrinlerine ters düşmesi ve kişinin suçlu gösterilmesi şeklinde gelişen olaylara itirazı "Sus bakayım! Görmüyor musun işte suçlu!" şeklinde sindirme çabasıyla engellemek istemesi, anayasamızın 2. maddesinde bulunan DEMOKRATİK DEVLET anlayışıyla muazzam bir ihtilaf göstermektedir. Bırakın insanlar tepki göstersinler. Birkaç insanın bir araya gelerek demokratik haklarını hiçkimseye zarar vermeksizin MEDENİ BİR ŞEKİLDE kullanmalarının hiçbir zararı veya yanlış tarafı yoktur. Birilerinin keyfini kaçırmak, bazı menfaatlerine dokunmak onlara yapılmış bir haksızlık değildir. Nitekim burada amaç yargıyı etkilemek değil, kamuoyuna bir tepkiyi göstermek bir görüşü büyük kitlelelere aktarabilmektir.
Son olarak: Sayın idealist;
Kamu vicdanı kavramını kullanmışsınız. Bu kamu vicdanı, kamu menfaati kelimeleri o kadar tehlikelidir ki içine ne isterseniz onu koyarsınız. Aslında gayet masum olmalarına rağmen siyasi sömürüye çok açık kavramlardır. Bu kavramı herkes kendi menfaatince ve vicdanınca anlar, ona göre yorumlar. Ortada kamu vicdanı değil kişi vicdanına yönelik doktrinler dolaşırken bence sizin de kendinize ait doktrini kamuya mal etmeniz pek de hayırlı bir iş olmamaktadır.
Saygılar...
-
Hürriyet 27.10.2005
Yücel Aşkın'ın dosyası YÖK'e gönderildi
VAN (A.A)
Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında #8220;Hukuka aykırı kişisel veri elde etmek#8221; suçlamasıyla hazırlanan dosyayı, Cumhuriyet Savcılığı'na geri gönderdi. Dosyayı tekrar inceleyen Cumhuriyet Savcılığı da bu kez #8220;görevsizlik kararı#8221; vererek dosyayı Yüksek Öğretim Kurumu'na (YÖK) gönderdi.
Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 5 Nisan 2005 tarihinde hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 14 Temmuz 2005'te evi aranan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın hakkında #8220;Hukuka Aykırı Kişisel Veri Elde Etmek#8221; suçlamasıyla hazırlanan ve 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen dosya, #8221;görevsizlik kararı#8221; verilerek Cumhuriyet Savcılığına gönderildi.
Cumhuriyet Savcılığı da yaptığı incelemenin ardından söz konusu dosyayı bu kez #8220;görevsizlik kararı#8221; vererek, Yükseköğretim Kurumu'na gönderdi.
Bu arada 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Aşkın hakkında #8220;Görevi Kötüye Kullanmak, Mal Bildiriminde Bulunmamak ve Tarihi Eser Kaçakçılığı#8221; ile ilgili hakkında hazırlanan diğer dosyaları da görevsizlik kararı vererek Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği bildirildi.
Rektör Aşkın, 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, #8220;Tıbbı cihaz alımı ihalesiyle#8221; ilgili olarak tutuklanmıştı.
Sayın denturuk ve idealist bakalım hukukçu kimlikleriyle bunu nasıl açıklayacaklar?
Kimi zaman USUL demek ki ESASIN önüne geçiyormuş ve USUL hatası yüzünden de insanlar mağdur ediliyormuş.
-
Tabanca mı sokacak üstünü arıyorsun
9. Cumhurbaşkanı Demirel, YÖK Başkanı#8217;nın Van#8217;da rektörü ziyaret için cezaevine girerken aranmasına bu sözlerle tepki gösterdi. Demirel, rektörleri Van#8217;a gittikleri için eleştiren Başbakan#8217;a da, #8216;Hukuksuzluğa ortak oluyorsun#8217; dedi.
1. DOKUZUNCU Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Yücel Aşkın#8217;ın tutuklanmasıyla patlak veren hükümet-YÖK gerginliğinde rektörlere destek verdi. Demirel, #8216;Rektörlerin Van#8217;da ne işi var#8217; diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan#8217;ı ise #8216;Hukuksuzluğa ve yanlışa ortak oluyorsun#8217; diyerek uyardı. Son bir haftadır yaşanan olayları Hürriyet#8217;e değerlendiren Demirel şöyle konuştu:
İMTİYAZ YOK
#8216;Türkiye#8217;de kimsenin suç işleme imtiyazı yok. Rektör suç işlemişse bu tutukluluğu icap ettirecek bir suç mu? Henüz suç sabit değil. Rektör sanık. Rektör dediğin zaman muteber adamdır. Bunun kaçması ya da delilleri yok etmesi gibi bir durum beklenemez. Mahkeme edecekseniz edin; ama açıktan edin. Ayrıca rektörün tutuklanırken iyi muamele görmediği de kesin.#8217;
EN DOĞAL HAK
Başbakan#8217;ın #8216;Rektörlerin ne işi var#8217; yolundaki sözlerini de eleştiren Demirel, şunları söyledi:
#8216;Protesto ediyorlar. Demokratik bir ülkede bir tepkidir. Korkudan yaprak kıpırdamayan, kimsenin bir şey söylemeye cesaret etmediği bir ülkede önemli bir hadise. #8216;Ne işleri var?#8217; dediğin yerde başka kademelerin yaptığı yanlışlara ve hukuksuzluğa ortak oluyorsun. Yarın mahkeme beraat kararı verirse bu adama yapılan haksızlığı telafi etmek imkansız.#8217;
ADİ SUÇ DEĞİL
9. Cumhurbaşkanı, YÖK Başkanı Teziç#8217;in üstünün aranmasına da şu sözlerle tepki gösterdi:
#8216;Bu kadar güvensizlik olur. YÖK Başkanı tabanca mı sokacak oraya?.. Sanıklık safhasında adam. Adi suç işlememiş, bir şey yapmamış. İnsanların eline kelepçe vurulmasına karşıyım. Karakollarda saatlerce bekletilmesine, eza, cefa yapılmasına karşıyım. Bu ülkede herkese ve itibar sahibi insanlara, bunu zedeleyecek muameleler yapılmasına da karşıyım.#8217;
YAZI YAZMIŞTIM
Demirel, cumhurbaşkanlığı sırasında kelepçe uygulamasının kaldırılması için hükümete yazı yazdığını açıklayarak #8216;Hiç ses seda çıkmadı. Yine bildiklerine devam ediyorlar. Kimi bulurlarsa kelepçeyi takıyorlar. Üç gün sonra adam beraat ediyor, kelepçeyi yediği kalıyor. Ondan sonra Avrupalı olmaya çalışıyorsunuz#8217; dedi.
Hürriyet 27.10.2005
-
Erdoğan Teziç'in anayasa ders kitabını keyifle okumuştum.
Yalnız, YÖK'ün başına geldiğinden beri öyle heyecanlı çıkışları var ki, hayretlere düştüm. Hele en son ki çıkışı!
Bildiri okuyanlar varsa bana biraz daha hak vereceklerdir. Bildiri hukuki olmaktan çok uzak. Salt hukuki olması yeterliydi bence.
Gelgelelim vakaya. Hukuk yine ayaklar altına alındı, ezildi, ezildi. Posası çıkarılacak neredeyse.
Hukuksuzluk öyle apaçık ki.
Suç; çete kurarak ihaleye fesat karıştırmak. İlk başta, rektörün tutuklanması beni çok rahatsız etmişti. Adam rektör yahu demiştim kendimce. Sonra kanunu açtım baktım. Suçun unsurlarında çete olması, bir tutuklanma nedeniydi. Çok ağır bir suç. Düşüncem biraz değişti. Tutuklanabilirdi, ama tutuklanmaması için mahkeme gayret etmeliydi. Nitekim, tedbir niteliğindeki tutuklama çok ağır bir yaptırımdı. Ya masum olduğu ortaya çıkarsa?! İşte bunun telafisi yok. Arada derede kaldım.
Sonra gazeteleri takip ettim. Bir de ne görelim.
'Sedef Er'. Yanlış hatırmalıyorsam eğer.
Bu kadın, sözkonusu üniversitenin bünyesinde çalışırken kendisi hakkında açılan soruşturma neticesinde rektör tarafından başka bir kuruma atandı.
Sedef Er, rektörü ihbar eden kişi. Bu kendi başına düşünüldüğünde önemli değil. Asıl felaket, hukuku ayaklar altına alan rezillik, bu kadının sözkonusu suçta bilirkişi olarak tayin edilen kişi olması.
İşte bunun hiçbir açıklaması yoktur. Bu anlamda salt bu nedenle mahkemenin tutuklama kararı vermesi hukuksuzluktur. Hatta hukuksuzluğun daniskasıdır.
Bu arada başka spekülasyonlarda var. (Bakan Çelik'le ilgili). Ama sadece spekülasyon.
Ancak yukarıda belirtildiği üzere; biri sizi ihbar ediyor. Daha sonra o ihbar eden sizin davanızda bilirkişi oluyor.
-
Yargıya müdahale kavramı ülkemizde en sık kullanılan ve kullanıldıkça da değeri düşen içi boşaltılan kavramlardan biri halini almış durumdadır.
Yargıya müdahale kavramının ne olduğu tekrar hatırlanırsa olay tamamen aydınlatılacaktır aslında.
söz konusu olay da gerek anayasa hükümleri gerekse de CMK ve Ceza yasasının ilgili hükümleri ayaklar altına alınmıştır. hem de ne üzücüdür ki bu durum açıkça hukuku uygulamakla görevli yargı makamları tarafından başarılmıştır. şimdi durun ve düşünün öncelikle: bir hukukçunun, toplum içinde hukukçu sıfatını taşıyan kişinin -her kim olursa olsun; ister avukat, ister savcı, ister yargıç, ister teorisyen, isterse cumhurbaşkanı- korumak ve yüceltmekle yükümlü olduğu temel hukuk kuralları anayasa hükümleri böylece, açıkça ayaklar altına alınırkıen nasıl sessiz kalabilir!!
hukukçular sadece önlerine gelen somut olayla ilgilenmezler. diğer hukuki süreçlere özellikle hukukun kuramsal olarak yaratılma sürecine doğrudan, fiziki olarak yaratılma sürecine ise dolaylı olarak katkıda bulurlar. bu katkılarını da eleştirilerini ve görüşlerini bildirerek yaparlar. aksini düşünmek ya da savunmak hukukçuyu salt bir uygulayıcı olmaktan ileri götürmemek demektir! Bir çoğunuz ABD'de anayasa yargısının nasıl başladığını çok iyi bilirsiniz.
hal böyleyken yök başkanın hukukçu kimliği göz önüne alındığında kendisi ve kuruma adına yaptığı açıklamayı yargıya müdahale olarak değerlendirebilmek hatadır. kaldı ki bu açıklama nasıl bir müdahale olarak değerlendirilebilir? bu açıklamanın yargı üzerinde nasıl bir etkisi olmuştur?
-
TUSİAD'ın Rektör Yücel Aşkın için yaptıkları açıklama üzerine RTE' nin gösterdiği tepkinin üstünden 13 saat geçmeden Savcılık " yargıyı etkileme" nedeniyle soruşturma başlattı.
Dün, CNNTURK kanalında Yücel Aşkın' ın hayatını konu eden belgeselimsi bir program yayınlandı. Gürer Aykal, İsa Çelik gibi tanınmış sanatçılar arkadaşları olan Yücel Aşkın' ı anlattılar. Doğa sporlarını ne kadar çok sevdiği, bunun için dernek kurulduğu anlatıldı. Yaşamında ne kadar saygılı, iyi yürekli olduğu, örnek bir bilim adamı olduğu gibi bazı görüşler açıklandı. Bütün bunlar Sayın Rektör' ün aslında ne kadar iyi bir insan olduğu, çeteyle meteyle ilgisi olmadığını göstermeye yönelik, yani ağır suçlamalarla yargılanan bir kişinin yargılanma sürecini etkilemeye yönelik açıklamalrdı.
CNNTURK kanalının bu programı AÇIK SEÇİK YARGI SÜRECİNİ ETKİLEMEYE YÖNELİK BİR YAYINDIR VE BU KANAL VE BU PROGRAMDA YÜCEL AŞKIN' IN DEĞERLİ BİR İNSAN OLDUĞU YOLUNDA AÇIKLAMA YAPAN TÜM KİŞİLER HAKKINDA DA SAVCILAR DERHAL SORUŞTURMA AÇMALIDIRLAR.[}:)]:D