Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
üstadım gayet güzel açıklamışsınız ilginize teşekkür ederim
bu konu arkadaşlar arasındaki mütalaa dan hasıl oldu sizin yazdıklarınızı okudum ancak onlara bu cevap ile kendilerine tekrar söz hakkı tanımış olacağımı düşünüyorum şu halde mutlaka bir cevapları olacaktır halbuki ben isterdimki şu kanunun şu maddesine göre "ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde yargılanır/yargılanmaz" deyip son noktayı koymalıydım
Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
O halde olaya farklı bir pencereden bakmaya çalışalım. Cumhurbaşkanının görev harici kişisel eylemlerinden ötürü yargılanır veya yargılanmaz diye açık bir yasal düzenleme yok. Ama Vatana İhanet suçunun da TCK'da tanımı yok. Peki Anayasamızda açıkça zikredilen,Cumhurbaşkanının suçlanarak yargılanabileceği konuda ceza takdiri neye göre yapılacaktır? Öyle ya... Hani kanunun suç saymadığı bir eylem ceza takdirine medar olamazdı?
Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
Doktrinde de tartışmalı olan bir konu...Anayasada veya ceza kanunlarında açık bir hüküm yok.Ancak fikrimce kıyasen yapılması gereken : milletvekili dokunulmazlığı gibi muamele görmesi ve yargılanması için anayasada belirtilen meclis 3/4 çoğunluğunun yargılansın demesidir.
Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
Alıntı:
ismail kılaz rumuzlu üyeden alıntı
O halde olaya farklı bir pencereden bakmaya çalışalım. Cumhurbaşkanının görev harici kişisel eylemlerinden ötürü yargılanır veya yargılanmaz diye açık bir yasal düzenleme yok. Ama Vatana İhanet suçunun da TCK'da tanımı yok. Peki Anayasamızda açıkça zikredilen,Cumhurbaşkanının suçlanarak yargılanabileceği konuda ceza takdiri neye göre yapılacaktır? Öyle ya... Hani kanunun suç saymadığı bir eylem ceza takdirine medar olamazdı?
olmayan bir maddeyi siz saygıdeğer üstadlarıma söyletmeye çalıştığımı anlıyorum
şu halde aklı selim insanlardan seçilen ülkemizin Cumhurbaşkanı nasıl olsa yargılanmam diye önüne geleni vuracak değildir ama taksirle ölüme sebebiyet verebilirdi ve bunu da yasa koyucularımız net bir hale getirmemişler
sayın Veysel DEMİR milletvekili dokunulmazlığı gibi muamele görmesi gerektiği kanun maddesine değilde fikrinize göre olduğundan dolayı yargılanması hususu siyaseten hararetli tartışmalara zemin hazırlayacaktır şu haldede net bir hale getirilmemiş olduğunu anlıyorum
Bütün bunlardan şu sonucu çıkarıyorum ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerdede Cumhurbaşkanı yakalanamaz/yargılanamaz
Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
Sayın logitech,
Biliyorsunuz ki cumhurbaşkanı için söz konusu durum hakkında bir düzenleme yoktur. Ancak kıyasen uygulanması hususunda pek çok ceza hukukçusu hem fikirdir. Ancak değerli Prof.Kanadoğlu'nun bu konu ile ilgili "Cumhurbaşkanı yargılanabilir" adlı bir makalesi vardır, tavsiye ederim.
Siyaset hukukçuların işi değil diyeceğim ama yakın zamanda Sincan Mahkemesince verilen karara aklım takılıyor...
En güzeli cumhurbaşkanı makamına oturmuş bir kimsenin hukuka sıkı sıkıya bağlı olduğunu ummak gerek olacak heralde.
Cevap: Ağır cezayı gerektiren meşhut cürümlerde Cumhurbaşkanı yakalanabilir mi
Evet bu konuda fikir birliğinden söz etmek zor. Böyle olması da gayet normal. Çünkü söz konusu tartışmada açık bir yasal düzenleme mevcut değil. Fikir birliği içinde olacaklarını beklediğim değerli usta hukukçular arasında bile farklı görüşler mevcut. Mesela;
CUMHURBAŞKANININ YARGILANMASI
Bilim ve uygulama çevrelerinden değişik görüşler ileri sürülmekte, sorunu çözümlemeye yararlı olanları yanında, salt siyasal amaçlı çabalara da rastlanmaktadır. Hukuk soyut bir bilimdir. Görüşler, yorumlar, düşünceler, karşılaştırmalar ve örneklerle sonuç almak yönteminin en çok uygulandığı alandır. Ne var ki düşünce ve görüş ayrılıkları olanların çoğu, düşünce ve görüşleri değil, sahiplerini eleştirerek, hatta terbiye dışı saldırılar yönelterek tartışmayı kavgaya dönüştürmektedir. Böyle olunca da gerçek yitmekte, doyurucu bir çözüm olanaksız kalmaktadır.
Kimi hukukçuların görüşleriyle bağdaşmasa ve onların tezleriyle uyuşmasa da kişiliklerine saygı duyarak kişisel görüşünü açıklamayı bir görev sayıyor, yararlı buluyorum. Bilimsel kaynaklarla koşut ve ters yönleri olsa da kendi hukukumuz yönünden değerlendirmeye öncelik veriyorum.
*******
** 20.4.1924 günlü 491 no.lu ilk Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesinde Cumhurbaşkanının vatan hainliği durumunda TBMM'ne karşı sorumlu olacağı, kişisel durumlardan sorumluluğu gerektiğinde ise Anayasa'nın yasama dokunulmazlığıyla ilgili 17. maddesi gereğince işlem yapılacağı açıklığı vardır.
** 9.7. 1961 günlü 334 no.lu Anayasa'nın 98. maddesi Cumhurbaşkanlarının görevleriyle ilgili işlemlerden sorumlu olmadığını, 99. maddesi ise vatan hainliğinden dolayı TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin teklifiyle, en az üçte ikisinin Meclis'in birleşik toplantısında vereceği kararla suçlandırılacağını öngörmektedir.
** 7.11.1982 günlü, 2709 no.lu Anayasa'nın 105. maddesi işlemlerinden sorumsuzluğunu belirttikten sonra vatana ihanetten Meclis üye tamsayısının en az üçte birinin önerisi üzerine en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılacağını bildirmektedir.
** Anayasa'nın 148. maddesinde de cumhurbaşkanlarının görevlerine ilişkin suçlardan dolayı Yüce Divan'da yargılanacakları öngörülmektedir. Ayrıca, Anayasa'nın 8. maddesinde yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar kurulu tarafından yerine getirileceği, 104. maddesinde Cumhurbaşkanının devletin başı olduğu açıklıklarından sonra yasamayla ilgili görev ve yetkileri sıralanmıştır.
Anayasa'nın 101. maddesinin son fıkrası gereğince cumhurbaşkanı seçilmekle yasama organı üyeliğinin sona ermesi oturumlara katılmayı, milletvekili olarak çalışmayı önleyen ama yasama alanı dışına çıkarmayan bir doğal belirlemedir. Yasamayla ilgisizliğinin düşünülmesi hem parlamenter sistemin doğasına aykırı olurdu, hem de 104. maddedeki yasama yetkileri kapsamındaki yedi bölümü gereksiz kılardı.
*******
Anayasa ve yasalar her durumu kurala bağlamaz. Ekmek yenilir, su içilir, hava solunur gibi çok doğal durumlar için düzenlemeye gerek görülmez. 1924 ve 1961 Anayasalarından sonra -eğri, doğru- ileriye yürüyüşün, daha derli toplu yapılanmanın gereği sayılarak Cumhurbaşkanlarının olağan karşılanması gereken konumunda ayrıntıya girilmemiştir. Bir milletvekili için öngörülen korumanın Cumhurbaşkanından esirgenmesi mantığa aykırıdır. Trafik suçu işleyen bir milletvekiline dokunulmayacak, bir Cumhurbaşkanı gözaltına alınıp tutuklanabilecektir. Bu düşünce kurumsal yapılanma ve işleyiş düzeniyle bağdaşmaz. Konumu, durumu ve tutumu yönünden kendisini asla uygun bulmadığım günümüz Cumhurbaşkanı için değil, Cumhurbaşkanları için böyle düşünüyorum. Dokunulmazlık milletvekillerini hükümdar yapıyor mu ki cumhurbaşkanını yapsın? Cumhurbaşkanının konusu, yetki ve görevleri gereği "dokunulmazlık" sözcüğü kullanılmadan, doğrulayıcı bir ayrıntıya ve açıklığa gerek kalmadan korunma doğallığını kabul etmek gerekir. Seçim öncesi, sonrası suç ayrımı gözetilmez.
Anayasa ulusal hukukun kaynağı ve dayanağıdır. Bu niteliğiyle öbür yasaların üstündedir ve onlardan önce gelir. Yargılanmasını gerektiren bir açıklık da yoktur. Kavramları birbiriyle karşılaştırıp tersinden kalkarak sonuca varmak her zaman uygun olmaz.
Yedi yıllık görev süresince ancak vatana ihanet suçlamasıyla yargılanabilir. Sincan Mahkemesi'nin verdiği karar dosya içeriğine göre doğrudur. Adalet Bakanlığı'nın yazılı emirle bozma istemi üzerine Yargıtay'ın vereceği kararla sonuç belirginleşir. Şüpheli milletvekilini Cumhurbaşkanı seçmek yanlış olmuştur. Ayrılma da kişisel özgörüsüne (takdirine) bağlı bir anlayış sorunudur.
Yekta Güngör ÖZDEN