Harun Bey, iyi işte CHP-MHP seçime birlikte girerse AKP ye güle güle...
Printable View
Harun Bey, iyi işte CHP-MHP seçime birlikte girerse AKP ye güle güle...
Sayın Ferda Aydın,
Ben kemalizmin sosyalist bir dünya düzeninin coğrafyamızdaki eş düşünce sistemi ve hatta bu ideolojiyi sekillendiren bir düşünce sistemi olduğuna inanan biriyim.
Bununla birlikte CHP'nin Mustafa Kemal'den beri ,sözler bir yana eylemleriyle de hiç olmadığı kadar Kemalist bir parti olma yolunda önemli mesafeler katettiğini düşünüyorum.
Sizi rahatsız eden düşünce ve eylemleri nelerdir CHP'nin ve liderinin?
Ve herşeyden önemlisi:
SİZCE SOL NEDİR?
Sevgili Mehmet kardeşim CHP-MHP koalisyonu ümid ediyor ama, buna pek ihtimal vermiyorum.
Şu anda CHP ile MHP'nin yakın durması konjoktüreldir. Konjoktürden soyutlandığında aralarında çok önemli sosyolojik farklar olduğu anlaşılacaktır ve bu nedenle de bir arada bulunmalarını zayıf bir ihtimal olarak görüyorum.
Her ikisininin de "devletçi" olmaları ve Kürt sorunu karşısındaki benzer tavırları onları yakın gibi gösteriyor.
Oysa, tarihten gelen ayrılıkları ve sosyolojik olarak dayandıkları tabanları dikkate alınırsa, bir arada bulunmaları zordur.
CHP, her ne kadar 60'lı yıllarda TİP nedeniyle sola kaymaya çalışmısa da ve sürekli sol söylemi dillendirmiş ise de aslında gerçek anlamda sol olamamış bir partidir. Bugünkü genel geçer sol literatürle ölçüldüğünde sol olduğunun kabulü mümkün değildir. Üçüncü dünya milliyetçiliği denilen otoriter bir milliyetçiliğe yakındır ve bu yönüyle MHP ile benzeşmektedir.
Ama, CHP'nin devletçi seçkinlerin partisi (yani merkez partisi), MHP'nin ise Türkçülükten muhafazarlığa kayan milliyetçiliğinin ise seçkinci değil, halk milliyetçiliği (merkez değil çevre) olduğu unutulmamalıdır.
Yani sosyolojik anlamda CHP merkezin, MHP ise çevrenin partisidir. Bu anlamda MHP'nin CHP'ye değil, AKP'ye daha yakın olduğunu hatırlatmak isterim. Zaten sert çıkışlara rağmen, bazı kritik durumlarda AKP'nin önünü açtığını unutmamak gerekir. Bugün laiklik anlayışı ve başörtüsü konusunda MHP'nin CHP'ye mi yoksa AKP'ye mi yakın olduğunu lütfen iyi düşünün. Danıştay'ın son katsayı kararı konusunda da MHP'nin CHP'ye değil, AKP'ye yakın olduğu kanısındayım. Şu anda uzağında olsam da geçmişte yıllardır içinde bulunduğum MHP, bu konularda CHP'ye çok uzaktır. Bu iki parti Milli Eğitim Bakanlığı'nın icraatları konusunda dahi anlaşamaz.
Zamanla göreceğiz.
Sizin geri dönebileceğiniz bir MHP ile elbette anlaşamayacaktır CHP...
Acaba siz bu sözde temenniniz özde geçmişin ayrılıklarını bekleyen tavrınızla yeni MHP'de yer bulabilecek misiniz?
Takipçiniz olacağımdan kuşkunuz olmasın...
Bu arada yapmış olduğunuz tahlilin baştan başa hatalarla dolu olduğunu düşünüyorum ve hatta gözlemliyorum...
Sizin içinde bulunduğunuz zamanlarda gladyonun sivil kanadının kaynağı olmuş olan MHP, aldatılmışlığın sarsıntılarını çok çabuk atlattı. Şu an gerçek muhattablarının kim olduklarını çok iyi görüyorlar. Yani CHP'nin gördüğünü görüyorlar...
Sol sol sol diye birşeyler anlatmaya çalışıyorsunuz ama solun ulusal birşey olabileceğini bir türlü anlayamıyorsunuz... Bunu da eski MHPliliğinize veriyor ve konuyu kapatıyorum...
en son yapılan genel seçimler ve yerel seçimlerden sonra AKP nin oy oranın düşeceği bariz. yeni kurulan veya eskilerin birleşimlerinden oluşan partilerden biri büyük bir süpriz yapmazsa bence 2010 un orta sonlarına doğru yapılacak seçimden şu şekilde bir tablo çıkabilir.
1. tek başına hükümet kurmaya yeter milletvekili olmayan AKP
2. chp
3.mhp
4. parti olarak girmeyip yine bağımsızlardan meclise girdikten sonra gurup oluşturan ve vekil sayısını 15-20 arası arttıran bi DTP
bu tablodanda 2 senaryo türetilir ;
hükümeti kurma yetkisinin AKP ye verileceği, mhp veya chp nin buna yanaşmayacağı, AKP nin DTP nin kapısına gideceği ve onların bir takım isteklerine evet diyerek hükümet oluşturacağı.
içişleri bakanının yakın gelecekte bir DTP li olduğunu ve iç güvenlik terörle mücadele gibi konularda sözsahibi olduğunu düşünsenize :))
DTP ve AKP nin yter sayıyı bulamaması durumunda CHP ve MHP kualisyonu. ee zaten aralarındada soğan zarı kadar fark kalmadı.
bir arkadaş MHPnin çizgisini hiç değiştirmediğini söylemiş. evet doğrudur amerikancı çizgisini değiştirmedi yönetim. MHP nin yönetim ile tabanı arasında aslında çok büyük farklılıklar var. tabanın hassasiyetlerini gözettiği imajı çizerek dış güdümlü bir politika izlediğine inanıyorum.
CHP noktasındada; bugün eğer başbakanımız R.Tayyip ERDOĞAN' sa bunun en başta sorumlusu Deniz BAYKAL dır. herkesin malumu. CHP şimdilerde herşeyi anayasa mahkemesine taşıyorda 2002 yılı seçimleri sonrasında 70 milyonun gözü önünde yeni hukuk icat edilip, bir takım ayak oyunlarıyla şuanki sayın başbakanımızın seçilmesine ne diye önayak oldu. o zaman gösterseydi ya dik duruşunu.
ülkenin ileriki 10 yılı gerçekten çok büyük olaylara gebe. korkuyorum
Abbas Bey beni şaşırttınız. Yanlış anlamadıysam bir dönem MHP içinde bulunduğunuzu söylediniz. Abi yazık değil mi? Ülke elden gidiyor. Bunu görmemek için kör olmak gerekir. Yani sorun değil..Bölünürse de bölünsün. Göz göre göre Kürtler kendisini ateşe atıyor. Ateşe atanların canı cehenneme, umurumda bile değil ama 3-5 kendini bilmez yüzünden 1000 yıllık Türk Kürt kardeşliğinin içine ediyorlar görmüyor musunuz?
Bizi takip etmenize gerek yok. Zaten çevremizde bilenler biliyor. Kim olduğumuz, nerde ne iş yaptığımız gizli değil. Gizlediğimiz bir yönümüz yok. İzini belli etmek istemeyenlerden değilim. Sizin kim olduğunuz beni zerre kadar ilgilendirmiyor, ama sizi takip etmek isteyenler nasıl takip edecekler? Siz karanlıktasınız, bense aydınlıkta...
İnsanları takip etmek gibi bir huyumuz yok. Biz takip etmeyiz.. Biz iz sürmeyiz. Bunlar size mahsus özellikler olmalı.. İz sürme konusunda burnumun sizinki kadar koku alma kabiliyeti yoktur.
Geçmişte MHP'li idim ve bundan da hiç gocunmadım, inkar etmedim ve daha önce de bunu bu sitede belirtmiştim. O günün koşullarını burada izaha gerek yok.
Şu an MHP'ye dönmeye hiç niyetim yok, zaten dünya görüşü olarak benim liberal/özgürlükçü görüşlerim ile uyuşması mümkün değil.
Şu anda üyesi ve görevlisi olduğum parti DP'dir. İkbal peşinde olsa idim MHP'de kalırdım veya AKP'ye geçerdim. Tercihimi, barajı aşamamış bir bir dönemde DP'den yana kullandım. Kendimi bir parti mensubu olarak da düşünmüyorum. Sorunlara parti gözlüğü ile bakamam, benim partim de olsa, özgür düşünmeyi severim, partiden farklı düşünebilirim. Kafama yatmayan düşünceler, kendi partim de olsa kabul edemem, kör kütük parti savunucusu değilim. Örneğin, kendi partimin başında bulunan zatın düşüncelerine katılmıyorum.
O istatistiki bilgi ile anlatmak istediğim, Hulki Bey'in şimdilerdeki yaygın deyimle reytingiydi...
Benzer dünya görüşüne sahip partiler arasında zaman zaman seçim işbirliklerinin olmasını anlayabilirim. Ancak CHP ile MHP arasında bir işbirliği eşyanın tabiatına uygun olmadığı gibi, kimi siyasi yelpazenin sağında bulunan bir takım yorumcuların bu ve sitedeki diğer forum başlıklarında "elit" - "halk" ayrımı yaparak parti mukayese etmelerini de tebessümle karşılıyorum.
Halk 1923'de gerek eğitim ve gerekse yüzyılların getirdiği birikimle, devrime göre "gerideyse" , devrimi sahiplenenler nispeten elit-asker-bürokrat ise ne yapmalı, ne etmeliydi acaba? Devrimlerden vazgeçilmeliydi herhalde bazı yorumculara göre... O elit-asker-bürokrat cenahtan çıkan Galip Hocalar, toprak ağası Menderesler demek ki halkmış onlara göre...
Beyler, bayanlar, "kedi bile kıçını görünce yarası olduğunu sanır." Siz kıçınıza baka baka, bu ülkeyi kıçınız gibi sanıyorsanız, yanılırsınız.
Sayın Bilgili,
Bırakın biz karanlıkta kalalım... Sesimiz, sözümüz, yazdıklarımız aydınlık olsun...
Burada olduğu gibi yaptığımız aslında siyaset olmasa ve siyaset olarak adlandırılsa da siyasetin değil istikbal vaadeden noktalarına hareket halinde olmak bir partinin üyeliğinde bile değiliz...
Sanırım bu yüzden olacak kaygısız, göbek bağı olmadan eleştiri veya savunma noktasından bir an bile uzaklaşmamayı başarabiliyoruz...
Sizin geçmiş MHP'liliğiniz ile TA'nın geçmiş MHP'liliğinin bu kadar örtüşmesi sizi yazık ki ne müstakbel bir MHP'li yapabilir artık ne de şimdilerin DP'lisi yapar...
Atalarımız boş yere dememişler:
"Bülbülü altın kafese koymuşlar yine de "vatanım da vatanım""
En iyisi siz bülbül gibi şakıyabileceğiniz vatanınızın adını söyleyin de oynadığınız oyunu bitirelim...
Bir de şu takip işi...
Bilir misin ki bazen bireyler birey için değil temsil ettiği/edeceği HALK için takip edilir...
Bu vatandaşlık için olmazsa olmaz koşuldur...
Bu halkın yok edilmeye çalışılan hafızası için bir elzem erdemdir...
GS'lı basketbolcu gibi iki formanız ve iki adınız olamaz...
Halk bir gün her iki formanıza da el koyar...
Sizi uzaktan izleyen ancak size bu tavsiyeleri de yapabilen bir DOST olduğumu kabul ederek lütfen kusurumuz oldu ise bağışlayınız...
Öyle günler bizleri bekliyor ki formasız her bir bireyin vatan için, ulus için bir umut, bir gün ışığı olabilecek zor günler...
Saygılarımla...
Hulki Cevizoğlu, 5 Aralık 2009'da seçildiği Demokratik Sol Halk Partisi (DSHP) Genel Başkanlığı görevinden 39 gün sonra istifa etti.
Cevizoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:
“Ülkenin içinde bulunduğu durumu gözönüne alarak, siyasi hayatımı bundan sonra farklı bir oluşumla sürdüreceğim. 5 aralık 2009 tarihinde seçildiğim DSHP Genel Başkanlığı görevi dahil, tüm üyelik ve görevlerimden, yönetim anlayışındaki farklılıklar nedeniyle istifa ediyorum. DSHP kurucularından Sayın Rahşan Ecevit'e ve tüm çalışma arkadaşlarıma bundan sonraki çalışmalarında başarılar dilerim.”
Cevizoğlu'nun yanı sıra Genel Başkan Yardımcısı İsmail Dükel, Genel Sekreter Özkan Leblebici, Genel Sekreter Yardımcıları Murat Ali Sakal ve Aytaç Tiryaki de istifalarını partiye sundular.