Böyle sorumlu ve iyi bir babaları olduğu için çocuklarınız çok şanslı.
Printable View
Sayın Pawel, aklıma çok önemli bir konu daha geldi.
Eşinizle olan ayrılığınızı 6 yaşındaki çocuğunuza açıklama kısmı.
Bu çok önemli bir ayrıntı.
Bu konuda eşinizle beraber güzel bir şekilde açıklamalısınız.
Google arama motoruna BOŞANMA VE ÇOCUK diye yazıp, ekranınıza çıkan bu konudaki linkleri okumanızı tavsiye ediyorum. Çocuğunuz okul çağında ve herşeyi anlayabilecek çok hassas bir yaşta. O yüzden burada yazanları okuyun lütfen. Hatta imkanınız varsa bir çocuk psikiyatırına gidip ne yapmamız gerek diye sorup geniş bilgi alın derim.
Çocuğunuz bu dönemi en az hasarla atlatsın.
Sayın Denizblk teşekkür ederim yerinde uyarılarınız için,en önemli konulara karşı çok hassas yaklaşıyor ve bunları hatırlatıyorsunuz.Dediğiniz yolu da deneyeceğim,çünkü oğlum sanırım ters birşeylar olduğunu hissediyor ve olanlara anlam veremese de bana olağanüstü şsekilde düşmeye başladı.İnşallah en az hasarla yanlarında daha fazla kaliteli zaman geçirerek huzurlu olmalarını sağlayacağım,tekrar ilginiz için teşekkür ederm.
Rica ederim.
Çocuklarınız bu hayattaki en önemli varlıklarınız. Ben evli ve anne olmasamda, bu sitede bu konuda çok şeyler okudum.
EYS(Ebebeyne Yabancılaşma Sendromu) Sendromu hakkında çok şey okudum. Sizinde okumanızı tavsiye ederim. Ana sayfanın en üstünde bu konu ile ilgili bir yazıyı okuyabilirsiniz.
Çocuklarınız kendilerini doğrudan ilgilendiren ve ilgilendirecek olan bu olaylar zincirinde hayatları boyunca ödeyebilecekleri en büyük bedeli ödeyecekler sayın üye..
50 yaşına geldiklerinde bile anne, baba, aile , mutluluk, gibi konular geçtiğinde burunlarının direkleri sızlayacak.
Ve ne yazık ki sadakatsizliğe uğrayan yasal eşlerin en büyük hatası, kendilerine ve çocuklarına biçilen bu statüyü her nedense sessizce ve tevekkülle kabullenmeleridir. Sanki hata kendilerininmiş, sanki kendileri yanlış yapmışcasına sessizce olaylar sahnesinden uzaklaşmak ve meydanı onursuzluğa bırakmak oluyor ilk yaptıkalrı şey.
Hani o çocuklarımız bedel ödemesin, aman duyulursa ne yaparım korkusunu yasal eş yaşıyorya ? aymazlığı, onursuzluğu ile yuva dağıtan zat-ı muhteremlere farkında olmadan prim veriliyor. O kadar cesaretleniyorlar ki yaşadıkları gayri ahlaki beraberlikleri; hayatın rutin bir uygulaması, sıradan bir olayı gibi lanse edebiliyor, hatta hani o aman etkilenmesinler üzülmesinler diye yanlarına bırakılan masum çocuklara bile bu yaşam biçimini ve felsefesini hayatın en doğrusu olarak anlatıyorlar.
Dikkatimi çeken bir istatistki veri..paylaşayım istedim.. Erkeğin sadakatsiz olduğu durumlarda genellikle olay Aile Mahkemelerinde kadın lehine tazminat + nafaka + velayet ile sonuçlanıyor. Bu tür davaların sayısı oldukça fazla
ancak..
Kadın sadakatsiz durumlarda Aile Mahkemesine yansıyan dava çok az, ya da bu tür durumlarda genellikle Ağır Cezada sonlanıyor. Erkek ya yaralıyor ya öldürüyor.
Oysa bu ülkede eşini aldatan kadın sayısı o kadar çok ki..
Ne yazık ki sayın üye.. kendisine yapılan bu adaletsizliğe ses çıkartmayan, hata kendisinde imiş gibi sessizce çekilip giden, yetmedi çocuklarını, malını, mülkünü veren haklı ve mağdur olmasına rağmen yaşadıklarını sineye çeken yasal eşler nedeni ile gerçekten hak sahibi olanlar bu toplumda da mahkeme önlerinde de beklenen sonuçları alamıyorlar. Bu forumda haklı olduğu halde haklılığını ispatlayamayan, arkasında destek bulamayan, elindeki delilleri kullanamayan nice üye var.
Kadının sadakatsiz olduğu durumlar mahkemelere çokca yansımalı ki, yaşadıkları gayri ahlaki beraberlikler yüzünden birilerinin canları yanmalı ki, tazminat, nafaka, velayetler kaybedilmeli ki, benzer ilişkileri yaşama hevesinde olanlar 2 kere düşünebilsin. Sağlıklı doğru dürüst toplumlar ancak bu şekilde oluşturulabilir. Erdemli kişilikli şerefli evlatlar ancak bu şekilde yetiştirilebilir.
Kadın tüm taşıyıcılığına erkeğe tabiiliğine, ezilmişliğine, sömürülmüşlüğüne rağmen aldatıldığında mahkeme kapısında hesap sorabiliyorsa, erkekte aynı şekilde kadına bu hesabı sorabilmeli,
Aldatılan ve kendisine yapılan bu hakarete ve kendisine biçilen bu statüye sessiz kalan bir erkek, "ben erdemli, nitelikli, kişilikli, onurlu, şerefli, namuslu evlat yetiştiriyorum" deme hakkına sahip değildir. Şerefle bitirilmesi gereken tek görev hayattır. Kendi değerlerine sahip çıkamayacak kadar aciz bir insanın bir başkasına bu değerlerin ulvi ve yüce olduğunu anlatması beklenemez.
Bir gün buna benzer bir ders vermeye kalkıldığında çocuk sorar.." bana erdemli olmanın şerefe sahip çıkmanın değerlerini anlatıyorsunda, sen sana ait bu değerlere ne kadar sahip çıkabildin"
Sahi aldatılan eşler bizi biz yapan değerlere ne kadar sahip çıkıyoruz?
Bu uğurda mücadele verenlerimizin sayısı ne kadar?
% kaçımız hesaplaştık da % kaçımız kuyruğumuzu bacaklarımızın arasına soktuk ?
Sanırım evlatlarımıza verebileceğimiz en büyük ceza, kaderimize razı olmamız, bize ve evlatlarımıza reva görülen statü ve yaşam biçimini tabir caizse kuyruğumuzu bacaklarımızın arasına sıkıştırarak kabullenmek olacaktır.
Yaşama dair olumsuz ve onları zorlayacak diğer herşeye direnç göstermeleri ve başarılı olabilmeleri için, önce insanı insan yapan değerlerinin sağlam olması gerekiyor. Ve sahiplenlemeleri gereken değerlerin yaşamda nasıl vücut bulduğunu, bir insanın üzerinde nasıl durduğunu görebilecekleri 2 model var.. Birisi anne, diğeri baba.. Vitrindeki manken gibi..
Evlatlarımızın hayatında basit birer konu mankeni olmadığımızı asla unutmayalım. Unutturmayalım..
Saygılarımla..
Sayın Dardayım söyledikleriniz o kadar doğru ve yapilması asıl gereken şeyler ki aslında haykırmak istiyorum, bu rezilliği ortaya koyup namus,vefa,dirayet,sevgi,saygı,ıffet duygularına bu yaşatılanın ne kadar ters düştüğünün hesabını avaz avaz ve de örnek olacak şekilde sormak istiyorum.Beni bundan alikoyan taraf çocuklarımızı o kadar el bebek gül bebek,hayatta hiçbir kötülüğü göstermeden,bunların neden,neyin eksikliğinden kaynaklandığını onlara izah edemeden büyütüyoruz ki,bir travma durumunda bunları atlatacaklarına inanamıyoruz.Bu aslında onları hayatın farklı bir gerçeğinden de uzak tutmamız anlamına geliyor.Onları çok güçlü bir şekilde olaylara doğru tepkiler verme yetisini geliştirmeye çalışmak yerine sorunlardan ve üzüntülerden ızole ediyoruz.Ben şahsım adına çocuklarım biraz daha büyük olsaydı,bu yaşananları onların da anlayacağı bir düzeye getirip,annenin hala anneleri olduğunu atlamadan bu süreci yaşardım,ama biliyorumki etrafımızda bunları duymaya hazır değil.Yarın ilerdeki günlerde bu insanlar benim çocuklarımı belki parmaklarıyla gösterip hatırlatacaklar onlara,biliyorsunuz çocuklar büyüklere göre kat be kat daha acımasızdır.Belki temas içinde bulunulan diğer aileler farklı zamanlarda ilginç tepkilerle büsbütün hayatlarını zorlaştıracaklar,dediğim gibi birçoğumuz için bunlar kabus boyutunda.
Hepsini şöyle bir topladığımızda sadakatsizilk gibi çok önemli bir meseleyi bile tam anlamıyla aldatanın yanında kalmasın diyerek ortaya koyamıyoruz yazık ki,bu şiddeti azalana kadar yara olarak kalacak,fakat gördüğüm bir şey var,aldatma toplumda çok yaygınlaştı,birbirlerimizde o kadar kopuk ve uzağız ki ızdıraplarımızı bile konuşup adını koyamıyoruz,karşımızdaki zamanında sevdiğimiz insanı ezip geçiyor,arkamıza dahi bakmıyoruz.Allah akıl fikir versin demekten başka birşey bulamıyorum.
Kıymetli Dardayım,Denizblk ve diğer forumu takip eden arkadaşlar,tekrar çok teşekkür ederim sahipsiz ve ilgisiz bırakmadığınız için,hergün inanın gözüm buralarda,mutlu ve keyifli günler dileğiyle.
Sayın Pawel aklıma yine birşey geldi.
Önümüzdeki günlerde eşinize avukatınızla beraber durumu açıklayacağınızı yazmıştınız.
Buna istinaden birşey aklıma geldi.
Diyelim ki eşinize bu durumu açıkladıktan sonra, eşiniz pişmanlığını dile getirip boşanmak istemediğini ve sizi sevdiğini dile getirdi,yani sizi boşanmaktan vazgeçirmek için çabaladı,ağladı,kendisine bir şans daha vermenizi istedi,yalvardı ve eşinize bir şans daha vermek istediniz, diyelim ki diyorum zaten, işte bu durumda şart koşun eşinize.
Bahsettiğiniz evi hemen üstünüze isteyin, bir de hemen o gün mal ayrılığı anlaşması imzalatın noterden. Avukatınız bu konuda gerekeni yapar. Ama o gün bu işi sıcağı sıcağına bitirin diye düşünüyorum.
Önceden olabilecek olasılıkları düşünüp ona göre B-C planları yapmakta fayda var diye düşünüyorum. O gün bunları açıkladığınızda neler olabileceğini kimse bilemez. Ama değişik olasılıklara göre neler yapabileceğinizi gözden geçirmelisiniz.
Sayın Denizblk bende sizin gibi B-C planlarını düşünüyorum sürekli,karşı tarafın yüzsüzlük yapma ihtimali fazla olduğu için kabul ettirmek tereyağından kıl çeker gibi olmayacaktır.İllaki bu süreçte işin boyutlarını küçültmeye,bana saldırmaya çalışacaktır,hepsine kendimi hazırlıyorum.Avukatım bu görüşmeyi benim olmadığım bir ortamda yapacak,diğer türlü en başında birbirimize gireriz.Tavsiyelerinizi can kulağıyla dinliyorum.
Avukattan çıkınca muhakkak yüzyüze geleceksiniz. Lütfen sinirlerinize hakim olun olur mu?
Ve lütfen mümkünse ilk yüzyüze geleceğiniz zamanda yanınızda birisi olsun. Bana hakaret etti, dövdü gibi iftiralara maruz kalmayın diye.
Gider kendisini dövdürür, sonra gider polise şikayer eder kocam beni dövdü, darp etti diye, çaresiz bir insanın kaybedecek şeyi de yoktur, herşeyi yapabilir. Herşeyi göze alabilir. Böyle iftiralar yaşamamak için evinizde sizinle bir yakınınız kalsın mesela. Bilemiyorum kim olabilir. 18 yaşından büyük bir aile büyüğünüz, hatta ilk karşı karşıya geldiğinizde ses kaydı yapın derim. Karşılıklı olan konuşmanızı ses kaydına alın derim. Her zaman tetikte olun ve sakın hakaret,küfür etmeyin.Boşanma davalarında bu da bir kusurdur çünkü.
Kafamda fikirler yürütüyorum. Siz ağrısız,sızısız şekilde bitirmek istiyorsunuz bunu ama çok şeylerde de karşılaşabilirsiniz.
Sayın Denizblk,haklısınız savunmaya geçen kişi herşeyi yapar inkar adına,çok büyük tepkiler bekliyorum.Şu anda benim planlarımı bilmiyor ve çok rahat,sanki dünyasında yokmuşum gibi davranıyor,benden almayı planladığı mülkler sanırım onu gelecek planlarını aydınlatıyor.Haftaya büyük şok yaşayacak,bende haklı davama start vericem.