Zaman'la Cumhuriyet buluşmuş...
http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/H...RIHI%20BULUSMA
Printable View
Zaman'la Cumhuriyet buluşmuş...
http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/H...RIHI%20BULUSMA
Yıldız Kenter: 'Yalana itibar eden bir toplum olduk'
“Kimse gerçeği araştırmıyor, sormuyor. Herkes soru sormadan, gazetede gördüğü bir şeyin üstüne atlıyor ve satırını bile değiştirme gereği duymadan yazıyor.”
Devamı:http://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=7&hn=83546
Türk medyasında neler oluyor?!
Yiğit Bulut, Vatan Gazetesi'nden Milliyet'e yapılan atamaların anlamını yazdı
30.09.2009 10:29
DÜN birçok köşede, başta Milliyet olmak üzere Türk basınında yaşananları analiz eden yazılar okudum. Umur Talu'nun "genel yayın yönetmenliği yaptığı gazetenin yeni yönetimi" ile ilgili tespitleri de gerçekten önemli ve üzücüydü.
Bu sabah herkes aynı soruyu soruyor: Bu atamalar ve değişimler ne anlama geliyor?
Türk medyasının "denklemlerine" bence önemli bir süre, içinde yaşayarak kafa yormuş biri olarak, ne anlama geldiğini yorumlamak istiyorum...
İlk okuduğunuzda "sadece Doğan" dosyası gibi gelebilir ama "amacım" bir yerde olanları "özel olarak" yazmak değil, tam tersi "özelden yola çıkarak" geneli sorgulamak...
Olaya 1977-1980 aralığından yani Aydın Doğan'ın "Milliyet Gazetesi'ni satın almasından" başlamak gerekli... 1980 sonrası tek gazeteyle başlayan yolculuk, dönemin iktidarları ile "zaman zaman sorunlu olsa" bile "ortalama" bir denge içinde gelişiyor...
1994 sonrası yani Hürriyet'in de Milliyet'in yanına katılması ve Türkiye'de televizyonculuğun da gelişmesiyle durum değişiyor. Ortaya "tek parça bir medya grubu" çıkarken, 1994-2003 arasında "zayıf koalisyon hükümetlerinde" gücünü tam olarak kullanamayan başbakanlar ile "çatışan-anlaşan" bir yapı çıkıyor...
Burada önemli bir tespitin altını çizelim: Doğan medyası "en güçlü" olduğu dönemde karşısında hiçbir zaman "tek parça güçlü bir iktidar" görmüyor. 1994-2003 arası, "medyanın kurulan-yıkılan hükümetlere müdahale ettiği" ve normalde siyasi otoritenin "kullanması gereken alanı" kullandığı dönem olarak geçiyor.
2003 sonrası yani "tek parti iktidarına dayanan bir yapıda, bu gücü kullanan bir başbakan ile sorunlar yaşanmaya" başlıyor. 2003 öncesinde zayıf iktidarların "kullanması gereken alanı" kullanan medya, buralardan sürülmeye başlanınca çatışma büyüyor. Devlet "sınırlarına" sahip çıkmak isterken, medya alıştığı "alanlarda" kalmaya çalışıyor, direniyor...
Sevgili dostlar, Doğan medyası için önemli "dönemi" analiz ederek Türk medyasına genelledikten sonra, son dönemde "neler olduğuna" geçelim...
* * *
Atamalar ne anlama geliyor?
Tek cümle ile arz edeceğim. Vatan Gazetesi'nden Milliyet'e yapılan atamaların bana göre iki net anlamı var:
1- Doğan medyasında sürecin yönetimi Zafer Mutlu ve tayfasına teslim edildi. Muhtemelen olay şöyle gelişti: Zafer Mutlu, patronaja "Ben hallederim ağabey" dediği için ihaleyi aldı! Bu ihalenin önemli bir "detayı var". Bu adım ile Doğan Ailesi süreçten havlu atarak, yönetimi tamamen Mutlu ve ekibine bırakmış oldular. Bir not daha düşeyim: Mutlu daha önce "Sabah'ta doğru mu yanlış mı tartışılabilecek çok ciddi radikal adımlara" imza attığı gibi, "Sabah'ın aynısını kurarız" diye Doğan'a Vatan'ı kurdurdu!
2- Doğan Grubu "uzlaşma ile çözemeyeceğini" anlayınca "savaş pozisyonu" almaya başladı. Yerler değiştirilmeye ve "güçlü toplara, güçlü kalemler" atanıyor...
Sevgili dostlar, yukarıdaki "medya analizi" Türkiye açısından çok önemli olmakla birlikte bana göre "Ne oluyor" diyenlere "üzerinde ciddi yeni ipuçları" elde edebilecekleri bir "veri tabanı"!
Sonuç: Yukarıdaki yazının özünü "kişisel" algılayıp kaçıranlara bir tavsiyem var. 1978 sonrası özetlediğim bu süreç, "Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde medyanın gerçeklerini" özetleyen kısa bir saptama. Bu süreci doğru analiz edenler Türkiye'de "medya-siyaset-ticaret" üçgenindeki gelişmeleri daha rahat okuyabilirler. Benden aktarması, sizden sorgulaması...
http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2009/09/30
Taraf, NTV'den özür diledi
Taraf Gazetesi, BBP Lideri Yazıcıoğlu'nun ölümünden yaklaşık 7 ay sonra ortaya attığı komplo teorisinde helikopterin düşmeden önce NTV santralinden defalarca kez arandığını, bunun da manyetik bir alan oluşturarak helikopterin düşmesine neden olabileceğini iddia etmişti. NTV dün iddiaların gerçek dışı olduğunu kanıtladı. Taraf Gazetesi de bugün manşetinde hem NTV'den hem de okuyucularından özür diledi.
Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12767863.asp?gid=233
İŞTE TARAF’IN YAZI İŞLERİ TOPLANTISININ KAYITLARI
Leman Dergisi yazarı Başar Başaran, Taraf’ın NTV’yi Yazıcıoğlu’nun helikopterini düşürmekle ilgili suçladığı haberle ilgili bir yazı yazdı. Başaran haberin hazırlandığı yazı işleri toplantısının kurgusunu okuyucularla paylaştı.
İşte Başaran’ın o yazısı:
Geçtiğimiz günlerde, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği kazada yolcuların cep telefonlarının NTV santralinden ısrarla aranması sonucunda helikopterin düştüğünü iddia eden ve bunu manşetten veren Taraf Gazetesi yazı işleri toplantısı…
- Selamün aleyküm Ahmet ağbi, bomba gibi bir haber buldum!!!
- Söyle Baranımm
- Ağbi kırk iki tane mail atmışlar Büyük Birlik Partisi binasına arka arkaya
- Ne diyosun?!..
- Dinamit lokumu gibi ağbi... Hem de direk inbox’a düşmüş junk falan da değil
- Cani lan bunlar!.. Bir şey olmuş mu Alperenlere?
- Ağbi helikopter…
- Ne diyorsun Baranım, emin misin?
- Ağbi bu sefer kesin. Ondörtden fazla da faks çekmiş şerefsizler.
- Hepsi aynı yerden mi?
- Ağbi tek numaradan. Hiç acımadan hem de… Arka arkaya çekmişler.
- Kime aitmiş numara?
- Ağbi Kral Fm
- Vay Kraldan çok kralcılar vaaayy
- Yasemin Ablanı çağır bana... Bakalım o ne diyecek?
- Ahmeeeeet…Oh Nooo..Söyledi demin Berrın ...Çok şaşırdımmm!.. Ay bu ülke 24 dizisi gibi Ahmet.. Çok heyecanlı bi yer Ortadoğu.
- Değil mi.. Ah şu çılgın Türkler.. Mesleksiz diye kızar bir de babam..Adamlar SMS ile helikopter düşürmeyi öğrenmişler.
- Ne yapalım Ahmet ağbi manşetten girelim mi?
- Manşet ne kelime Baranım, sürmanşet sürelim hem de
- Ne yazalım ağbi???
- “Çaldırıp kapatan kontörsüzlerin hain planı!”
- Aman Baranım Ergenekon işini de ihmal etmeyelim. Hocama da selam!
- Merak etme ağbi bakıyorum ben.
- Hangi Hodja Ahmet?
- Nasreddin Hodja Yaseminciğim...
Odatv.com
Canlı yayında skandal rezillik
Bu kadar da olmaz dedirten canlı yayın bugün TV ekranlarında gerçekleşti. Programa, öz yeğeni kocasıyla kaçan bir kadın çıkarıldı. Kadın yalan makinasına bağlandı, rezil ilişkiler ortalığa saçıldı.
Bu programa RTÜK'ü nasıl izin veriyor...
TV'deki Y. Ç.'ın "Yüzleşme" programında şoke eden bir olay vardı. Adanalı M. isimli kadının iddiasına göre kocası öz yeğeniyle birlikte kaçmıştı. Y. Ç. o kadını yayına çıkardı ve doğru söylediğini ispatlasın diye "yalan makinasına" bağladı.
Kadın daha makinaya girer girmez fenalık geçirip stüdyoda bayıldı. Uzman doktor yoktu ama başka bir doktor devreye girdi. Kendini toparlayan kadın daha sonra şoke eden diyalogların içine sokuldu. Telefona kocasıyla kaçan öz yeğeni bağlandı. Aralarındaki diyalog çirkin ve "ar damarlarını" çatlatacak cinstendi.
http://haber.mynet.com/detay/yasam/c...ezillik/488947
4,5 yıl sektörün içinde yer aldım. Hemde kendi tabiriyle ''tek ve bağımsız'' olan bir yazılı medya kuruluşunda. İçeride dönen entrikaların ancak milyonda biri dışa yansıyor arkadaşlar. Yani açıkta milyonlarca deniz anası var ancak sadece güçsüz ve niteliksizler karaya vuruyor mecazi anlamıyla...
Meslek meslek olmaktan çıkmış gözlemlediğim kadarıyla, Apdi İpekçi'lerin, Uğur Mumcu'ların, Nezih Demirkent'lerin mezarında kemikleri sızım sızım sızlıyordur eminim...
En iyi niyetlisi bile yalaka vezirlerinin dil darbeleriyle sırılsıklam olmuş masal ülkesi padişahları gibi gereksiz ve boş, basit ve bayağı artık günümüz medyasında...
Aslında yanıt basit ve yalın...
İktidar kimse düdüğü o çalacak. Çünkü medya halkı kutuplaştımanın, kandırmanın, avutmanın, galeyana getirmenin, yatıştırmanın tek yolu günümüzde.
Enformasyonun kumandası kimin elindeyse onun seçtiklerini izlemek, görmek, duymak, okumak zorundayız malesef...
Kelimeleri melodileştirmem gerekirse Cem Karaca'nın ölümsüz eseri ''Bindik Bir Alamete''yi dinlemenizi öneririm...
Saygılaırmla...
15 Ocak 2010/HÜRRİYET
Mehmet Y. YILMAZ
mehmetyilmaz@hurriyet.com.tr
Evren, gazetecinin davetine hücumbot ile gitmiş!
BİRAZ uzun olacak ama sıkılmayacağınıza garanti veriyorum. Bir fıkra anlatarak başlayacağım bugün.
Olay “1968 Prag Baharı”nın bastırılması sırasında geçiyor.
Varşova Paktı tankları Prag’ın varoşlarından kente giriyor. En önde Doğu Alman Tank Birliği var ve birinci tankın üzeninde de General Otto, tankçı kepini yamuk takmış, bir Romalı muzaffer komutan edasıyla çevreyi süzüyor.
Bizim Ataköy’deki bloklara benzeyen binalardan birinin en üst katındaki balkondan bir kadın aşağıya sesleniyor: “Herr Otto, Herr Otto!”
General şaşırıyor: “Bana mı sesleniyorsun” diye soruyor.
Kadın: “Evet, sen Herr Otto değil misin?”
General: “Evet benim ama beni nereden tanıyorsun?”
Kadın: “1941’de de tankla gelen sen değil miydin?”
General: “Evet ama o tarihte gencecik bir teğmendim. Beni nasıl hatırlayabildin?”
Kadın: “O zaman da arka cebinde Cumhuriyet Gazetesi vardı!”
“Türk basın tarihini” iyi bilmeyen okuyucular için söyleyeyim. Cumhuriyet, 2. Dünya Savaşı’nın hemen başında Almanya’yı destekler nitelikte yayın yapıyordu. 1968 Prag Baharı’nın bastırılması sırasında da Cumhuriyet’in yayınlarının “komünistlerden yana” olduğu iddia edilmişti.
Bu fıkra o günlerde Cumhuriyet karşıtı çevrelerce uydurulmuştu.
Kurthan Fişek’ten dinlediğim bu fıkrayı hatırlamama neden olan şey Sabah Gazetesi’nin son günlerdeki tutumuyla, 28 Şubat’taki tutumu arasında benzerlikler bulmuş olmam.
Gazete o tarihte de “güce tapıyordu”, bu tarihte de “güce tapıyor”!
“Post modern askeri darbenin” gereklerini yerine getirmişti, şimdi de “post modern sivil darbe”nin zeminini hazırlıyor.
Geçen gün Sabah’ın eski sahibi Dinç Bilgin ile yapılmış bir röportaj okudum. Söyleşi Star Gazetesi’nde Fadime Özkan tarafından gerçekleştirildi.
Bilgin, o dönem ile ilgili bir özeleştiri yaptıktan sonra Mehmet Barlas’taki değişime dikkat çekiyor. Şöyle diyor:
“Demek istediğim evet, hepimizin dolabında iskeletler var. (NTV’de) Yorum Farkı’nı izliyorum, çok zaman Mehmet’ten (Barlas) yana oluyorum, öbürüne göre daha demokrat. Ama 12 Eylül döneminde en yakın arkadaşı Evren’di. Askeri hücumbotla Boğaz’da yalısına gelmişti Evren. Biz de davetliydik. Türkiye o zaman öyleydi, hepimiz şartlanmıştık.”
Türk basınının tarihini ileride yazacak olanlar, bugünleri değerlendirirken güçlü rüzgârların önünde savrulanları, kırılmamak için boyun eğenleri daha iyi değerlendirecekler
"Star TV ekranlarında yayınlanan ve Serap E.'nün sunduğu Suç ve Ceza programında olay çıktı. Üvey kardesini öldürmekle suçlanan kadın, canlı yayında diğer üvey kardeşiyle canlı yayında bir birine girdi.Cinayetle suçlanan kadın üvey kardeşinin kendisine yönelik sözleri üzerine çileden çıktı. Stüdyoda ayakkabılar ve tokatlar havada uçuştu. Yaşanan bu olay sonrası Serap E. programa ara vermek zorunda kaldı."
http://webtv.hurriyet.com.tr/categor...1&hid=13605116
Ve benzer birçok program!..
Bu programlar normal midir diye binlerce kez sormuşumdur kendime ama , hiç de mantıklı gelmiyor !
"Moğol kadınları Türk erkek istiyor" haberine ceza
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Moğolistan'da 6 kadına 1 erkek düştüğü için "Moğollar'ın Türkiye'den 20 bin erkek istediği" yönündeki haberlerle ilgili olarak ATV Avrupa'nın uyarılmasına, Show TV, ATV, Star TV, Flash TV ve Cine 5'ten de savunma istenmesine karar verdi.
Televizyon kanallarında 20 ve 21 Ocakta ana haber bültenlerinde, Moğolistan'ın nüfusunun giderek azaldığı ve 6 kadına 1 erkek düştüğü, bunun için de "Türkiye'den 20 bin erkek istendiği" yönünde haberlere yer verildi.
Haberin televizyon kanallarının ana haber bültenlerinde yayınlanması üzerine, Moğol Öğrenci Birliği Başkanlığı tarafından RTÜK'e şikayet dilekçesi iletildi.
Dilekçede, Birleşmiş Milletler verilerine dayanılarak, Moğolistan'da 6 kadına 1 erkek düştüğünün resmi rakamlara göre doğru olmadığı, kadın nüfusunun erkek nüfusuna oranının 100'e 99.4 olduğu bildirildi.
Üst Kurul, bunun üzerine, 3984 Sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun'un 4. maddesinin (l) bendinde yer alan, "haberlerin yayınlanmasında tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine bağlı olunması, özgürce kanaat oluşumunun engellenmemesi" hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle haberi yayınlayan ATV Avrupa'nın uyarılmasını, Show TV, ATV, Star TV, Flash TV ve Cine 5'ten ise savunma istenmesini kararlaştırdı.
http://www.cnnturk.com/2010/turkiye/...3.0/index.html
Bir de şu abuk programlara ceza verseler ya..