Re: İcralık babam evimde misafir
İcra memuru eğer 99 a göre haciz işlemi yapar ise, zaten davayı alacaklı açar. Ancak 97/a ve 88/2 gereği işlem yapar ise 3. şahıs istihkak davası açar. Kimin ne davası açacağına mahkeme karar veremez, bunu memurun yaptığı işleme göre, kanun emreder. Kaldı ki , memur alacaklı vekilinin talebi ile bağlıdır. Haciz işlemi, alacaklı talep eder ise her halükarda yapılır ancak, fatura vs..gibi belgelerle muhafaza engellenemez.
3.Şahsın İstihkak iddiası
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
İcra memuru eğer 99 a göre haciz işlemi yapar ise, zaten davayı alacaklı açar. Ancak 97/a ve 88/2 gereği işlem yapar ise 3. şahıs istihkak davası açar. Kimin ne davası açacağına mahkeme karar veremez, bunu memurun yaptığı işleme göre, kanun emreder. Kaldı ki , memur alacaklı vekilinin talebi ile bağlıdır. Haciz işlemi, alacaklı talep eder ise her halükarda yapılır ancak, fatura vs..gibi belgelerle muhafaza engellenemez.
İİK 97. maddeden ben sizin anladığınızı anlamadım biraz açarmısınız? 97/a yı bulamadım hangi metinden okuyorsanız buraya yazarmısınız. Mahkeme karar veremez kısmına dikkatle bakmak istiyorum.
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın Esmerman
Görüşlerinize büyük oranda katılıyorum. İİK da değişiklik yapılmadan önce genelde mallar üçüncü kişinin elinde oluyordu ve özellikle büyük şehirlerde borçlunun malları kaçırması, muhafaza yapılamadığından engellenemiyordu. Ancak ifrat ile tefriti karıştırmayalım diye bir lafın olduğu ülkede, ifrat ile tefrit karıştırıldı ne yazık ki. Şimdi de, iyiniyetli üçüncü kişiler mağdur oluyor. Özellikle talimat ile tatbik edilen hacizlerde, "talimatta bu adres yazılı" diyerek ilgisiz muhafaza işlemleri yapılabilmekte.
sayın av-müge bence doğru tesbitlerde bulunmu ve yargıtay kararları eklemiş. Ancak, İstihkak prosedürü, Türk hukuk sisteminin mihenk taşıdır. Değişik kanun maddelerinin karmaşık bir kombinezasyonu sayılır. Örneğin: Vergi hukukuna göre, faturalandırmayla mülkiyet intikal eder. Borçlar kanununa göre, teslimle mülkiyet geçer. Medeni kanuna göre, zilyet, malik sayılır. Muvazaa, hile vs. iddialarına hiç girmiyorum
Bu nedenle istihkak davaları önem kazanmaktadır. Olayın şekline göre, mahkeme mülkiyetin kime ait olacağına karar verecektir.
BU nedenle, buradaki kabataslak sorulara göre, haciz sırasında kimin haklı olup olmadığı ya da muhafaza yapılıp yapılamayacağı belli olmaz. Buna benzer onlarca forum var ve genelde bu yönde yanıt verilmiştir.
Ancak burada avukat arkadaşların kırıcı olmamaları, herkesin görüşlerine saygılı olması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
İİK 97/A eski metinde vardı. Ben sayın Oğuz'a yanıt vereyim. Haklısınız artık 97/A yok. Ancak 97. maddeye göre:
"Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır." Yani davayı üçüncü şahıs açar. İcra hakimi, sadece erteleme kararı verir ya da vermez. Kimin dava açacağına karar vermez.
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın Av.Ragıp Atay farzedelimki borçlu herhangi bir akrabasının yanında mecburiyetten kalıyor. Alacaklı vekili haciz istediği zaman bu eşyalar kaldırılıp götürülürmü ? Örneğin eşyaların sahibi faturaları ibraz etse dahi bu eşyalar götürüldüğü anda bir hukuksuzluk söz konusu olmaz mı ? Sonuçta eşyalar kendisine ait olan kişi mağduriyet yaşıyor ve istihkak davasının yanında mağduriyetten kaynaklanan tazminat davası açamaz mı ?
Yoksa böyle durumlarda eşyaları almayıp sadece kayıtmı ediyorlar ? Saygılar.
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
av-muge rumuzlu üyeden alıntı
Sayın uçucu, haciz mahalinde , memura ibraz edilen faturanın , icrai işlem için hiçbir geçerliliği yoktur. Bu husus araçlar için istisnai bir durumdur. Araçlar tescile tabidir. Mülkiyeti tescil ile geçer. fatura ise çok kolay tanzim edilebilen bir belgedir.3. bir şahsın evinde haciz ve muhafaza yapılabilir.Dediğim gibi bu da alacaklı vekilinin talebine bağlıdır. Memur, alacak tarafından gösterilen tüm adreslerde haciz işlemi yapmaya mecburdur. Eğer memurda borçlunun gerçekten o adreste oturmadığına dair bir kanaat oluşur ise, İ.İ.K. 99 maddeye göre haciz işlemi yapar. Sayın esmerman yazdıklarımı iyi okumamış olmalı ki buna dair, bir yerlerden alıntı yaparak, cevap yazmış. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, İ.İ.K. 99. maddeye göre işlem yapılmayıp, İ.i:K 97/A 88/2 maddeye göre işlem yapılır ise 3. şahıs istihkak davası açmak zorundadır.Zaten İcra iflas kanunu madde 99'u açıp okuduğunuzda maddenin kendisininde, alacaklının bu davayı açması gerektiğini göreceksiniz. Bunun için uzun tartışmalara ya da makaleleri kopyalamaya gerek yoktur.Devamla; Fatura vs belgenin hiçbir önemi yoktur. Sadece ve sadece haczedilecek olan mal, leasingli ise , memur bu malı haczedemez. Bunun içinde şartlar gereklidir. 3. şahıs ya da borçlu malın leasing belgesini sunacak, leasing sözleşmesini tasdikleyen noter , leasingli malın bulunduğu yer noteri olacak vs.. gibi. Ancak bu durumda haciz işlemi gerçekleşmez. Bunun dışında memur talep ile bağlıdır.
Sayın müge hanım okuyorumda anlamakta güclük cekiyorum cünkü,istihkak maddesini okumanızla madde ruhundan uzaklaşmanız durumu ,anlaşılmasını gücleştirmektedir.:)
Re: İcralık babam evimde misafir
Sayın esmerman sorunuzu ve yazdığınız cümleyi anlamadığım için yanıt veremeyeceğim. Daha anlaşılır şekilde cümle kurarsanız yanıt verebilirim.
Tüm yolladığım yargıtay kararlarını okumanız, sizin daha iyi anlamanıza yardımcı olacağı kanısındayım. Cyberian, eğer ki istihkak davasını kazanır iseniz, haksız hacizden dolayı tabii ki tazminat açma hakkınız mevcuttur. Ve çok yüksek ihtimalle davayı da kazanırsınız. Zaten alacaklı baştan 3. şahıs evinde haciz ve muhafaza talebinde bulunur ise , tümhukuki ve cezai mesuliyeti baştan kabul ettiğini haciz zaptına beyan eder. Bu sebeple memur haciz işlemini yapar. Memurun haczi yapmama gibi bir seçeneği yoktur. Memur haczi yapar , haczin kaldırılıp kaldırılmayacağına mahkeme karar verir. Muhafaza yapılması söz konusu ise daha önce izah ettiğim şekilde olur.
Re: İcralık babam evimde misafir
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 1986/4270
K. 1986/5265
T. 1.7.1986
• MANEVİ TAZMİNAT ( Haksız İhtiyati Haciz Dolayısıyla )
• İHTİYATİ HACİZ ( Haksız Olması Halinde Manevi Tazminat İstenebilmesi )
• HAKSIZ İHTİYATİ HACİZ ( Manevi Tazminat İstenebilmesi )
2004/m.97
818/m.49
ÖZET : İhtiyati haciz bilerek veya ağır kusurlu olarak, dayanağı olan olay yanlış biçimde mahkemeye gösterilir ise hak kötüye kullanılmış olacağından eylem hukuka aykırı olur. Bu durumda Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca manevi giderim istenebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Dava şahsiyete bağlı hakların saldırıya uğramış olması sebebiyle manevi tazminat olarak bir miktar paranın ödetilmesi isteğidir. Davacının amcası olan davalı, mahkemeye başvurarak henüz muaccel olmayan bonoya müstenit bir alacağı bulunduğu iddiasıyla bu davada üçüncü kişi durumundaki kendi kardeşi ve davacının babası E. aleyhine ihtiyati haciz kararı almıştır. Avukat Ş., alacaklı davalının vekili sıfatıyle verilen kararı infaz için icra ve polis memurları ile birlikte Fatih ... Caddesi`ndeki 16 numaralı Bahar Apartmanı`nın 8 numaralı dairesine gelmiştir. Daire kapısında borçlunun adı yazılıdır. İçeriden çıkan ve borçlunun karısı olan N. ile oğlu davacı hazır bulundukları halde icra memuru haciz işlemine başlamıştır. Bunlardan N., orada konuk olarak bulunduğunu ve davacı da bir kira kontratosu ve noterden tasdikli senet göstererek daire kiracısının kendisi olduğunu ve eşyayı devren aldığını bildirmişlerse de alacaklı vekilinin ( tüm hukuki ve cezai mesuliyeti kabul ediyorum haciz ve muhafaza yapılsın ) demesi üzerine evdeki eşya haczedilmiş ve mahcuz mallar icra kefili olmayı kabul eden iki kişiye teslim edilmiştir. Sonradan borçlunun mahkemeye itirazen başvurması üzerine alacağın henüz muaccel olmadığı ve yasal unsurların varlığını gösterecek bir karine bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
Dava dilekçesinde haczine kalkışılan eşya ile borçlunun bir ilgisinin bulunmadığının ileri sürülmesine karşılık, davalı vekilinin tüm sorumluluğu üstlenip haczi uygulaması sonucunda davacının mali ve içtimai itibarının haleldar olduğu iddia edilmektedir. Mahkemece olayda kusursuz sorumluluğun varlığı ve sonradan kaldırılmakla ihtiyati haciz kararının haksızlığının ortaya çıktığı benimsenmekle birlikte ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olduğuna dair İcra ve İflas Kanununun 259. maddesindeki hükme göre infaz olunan ihtiyati hacizden dolayı yalnız maddi tazminat istenebileceğine işaret edilip, manevi tazminat isteğine ilişkin olan bu davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten ihtiyati haciz, mal varlığında eksilme sonucunu doğurursa bir zarardan söz edilebilir ve bu genellikle maddi zarar olarak ortaya çıkar. Ancak ihtiyati haciz bilerek veya ağır kusurlu olarak, dayanağı olan olay yanlış biçimde mahkemeye gösterilir ise hak kötüye kullanılmış olacağından eylem hukuka aykırı olur. Bu durumda Borçlar Kanununun 49. maddesi uyarınca manevi giderim istenebilir ( Bkz. Mustafa Reşit Karahasan, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, 1981, Sahife: 554 ). Yargıtay`ın içtihatları da bu yoldadır. Örneğin: Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesi`nin esas 1975/8265, karar 1976/5541 sayılı ve 4.6.1976 günlü kararında bir kimsenin ihtiyati haciz kararı almak suretiyle diğer bir kimsenin mallarını haczettirmesi onun haksız olması halinde şeref ve haysiyetini halele uğratan bir davranış niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Bu itibarla mahkemenin haksız ihtiyati haciz kararının infaz edilmiş olmasından ötürü yalnız maddi tazminat istenebilip manevi tazminat talep edilemeyeceğine dair gerekçesi yasal dayanaktan yoksundur.
Ancak davaya konu olan icra takibinde davalıya borçlu olan davacı değil, bir başkasıdır. Buna rağmen haciz işlemine davacı maruz kalmıştır. O halde üzerinde durulacak yön manevi tazminat talep edilebilmesi için BorçlarKanununun 49. maddesinde sözü edilen ağır zarar ve ağır kusur unsurlarının olayda davacı yönünden bulunup bulunmadığıdır. Böyle bir işleme maruz kalan kimsenin uğramış olduğu zararın ağır olduğunda kuşku yoktur. Kusura gelince, özelliklerine göre davalının eyleminde kusur bulunmadığı görülmektedir. Şöyle ki: Haczin yapıldığı apartman dairesinin kapısında borçlunun adı yazılıdır. Borçlu kendi eşi ile birlikte davacının evinde oturmaktadır. Bu durumda haciz için sözü edilen daireye gelinmiş olmasında ve orada mevcut eşyanın borçlunun yerinde bulunduğunun kabulü ile haciz edilmesinde kusurun varlığı benimsenemez. Çünkü İcra ve İflas Kanununun 97/A maddesi hükmüne göre borçlu ile üçüncü kişinin menkul malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Haciz sırasında ibraz olunan kira kontratosunda kiracı olarak davacının gözükmesi bu sonucu değiştirmez. Ayrıca alacağın dayanağı olan senedi düzenledikten sonra ticareti terketmiş olan borçlunun menkul ve gayrimenkullerini devir ettiğine dair bir sözleşme yapmış olması da düşündürücüdür. Bir an için kusurun varlığından söz edilse bile bunun ağır olduğundan bahsedilemez. O halde davanın reddine dair hüküm sonucu bakımından usul ve kanuna uygun olmakla gerekçesi değiştirilerek ve düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun değişik 438. maddesinin son fıkrası uyarınca temyiz olunan kararın gerekçesi yukarıda gösterilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, 1.7.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: İcralık babam evimde misafir
Alıntı:
Av.Ragıp Atay rumuzlu üyeden alıntı
...Ancak burada avukat arkadaşların kırıcı olmamaları, herkesin görüşlerine saygılı olması gerektiğini hatırlatmakta yarar var.
.... Ben sayın Oğuz'a yanıt vereyim. Haklısınız artık 97/A yok.
...davayı üçüncü şahıs açar. İcra hakimi, sadece erteleme kararı verir ya da vermez. Kimin dava açacağına karar vermez.
İcra İflas Kanunu madde 97:İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse İCRA MEMURU DOSYAYI HEMEN TETKİK MERCİİ'ne VERİR. Tetkik Mercii dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varaacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir.
Takibin devamına karar vermişse istihak iddia eden 3.şahıs talikine karar vermişse alacaklı istihkakın kaldırılması için dava açar. Dolayısıyla kimin dava açması gerektiği mahkeme kararı ile belli olur. Mahkeme kararı aleyhine olan taraf 7 gün içinde dava açmak zorundaysa kimin açacğına karar vermiş olmuyormu? Neyse incinen varsa özür.