İzinsiz yapılan kayıtlar ne zamandan beri delil olarak kullanılıyor? Ayrıca söyleMİŞ, MIŞ ile olmaz.
Printable View
İzinsiz yapılan kayıtlar ne zamandan beri delil olarak kullanılıyor? Ayrıca söyleMİŞ, MIŞ ile olmaz.
Sn.dorcan;
13:30 da işyerinde işinizin başında hazır olabiliyormusunuz?
Eğer cuma namazınızı kılmanızdan sonra , işbaşı saatinizde görevinizin başında olamıyorsanız ibadetiniz,işverenin zarar görmesine,iş kaybına neden oluyor demektir.Bu durumda istifanız için bu durumu kullanamazsınız.
Ayrıca bahsettiğiniz sebeple,kendi isteğinizle ayrılmanız durumunda ihbar süresine uymanız gerekmektedir.Bu süre 3 yıldan fazla çalışan biri için 8 haftadır.Yani ya işverene yazılı bildirimde bulunduktan sonra 8 hafta daha çalışmak, ya da işverenle anlaşmak durumundasınız.Aksi halde işverenin ihbar tazminatı talep hakkı doğacaktır.Bu hakkını dava açarak almak istediğinde, ödeyecek olduğunuz ihbar tazminatı üzerine dava giderleri de eklenecektir.
Sn. Dorcan,
Siz olaya ibadetinize dolayısıyla dininize yapılan hakaretten dolayı duygusal olarak yaklaşıyorsunuz. Bir daha söyletmemek için iş yerinizden ayrılmayı tercih ediyorsunuz..
Halbuki işvereninizin dininiz hakkındaki yorumunu dikkate almasanız ve öğle tatilinde cuma namazı kılmaya devam etseniz ve bununda ondan haberi olsa,
önyargılar devreye girmeye devam edecek ve bu durum muhtemelen sizin işyerinizdeki diğer çalışanlarla ve üstlerinizle ilişkilerinizi, size verilen işlerin niteliğini, terfinizi, tercih edilmenizi, dinlenmenizi, sevilip sayılmanızı, sizden olan memnuniyeti etkileyecek yani bir süre sonra mobbing davranışları etkisini göstermeye başlıyacak..
Ama siz daha bunları yaşamadan baksanıza mobbing etkisini göstermiş bile..
İşten ayrılmayı düşünüyorsunuz, işinizi bulmuşsunuz bile.. Mobingin amacı insanları gereksiz tutumlarla, çoğu zaman önyargılarla, çeşitli söylem ve davranışları ortaya atıp, sebep göstererek insanları yıldırmak ve işyerinden istifa ettirmektir..
Belliki patronunuz dindar insanlardan pek hoşlanmıyor gibi..Yüzünüze gidin burdan diyemiyor çünkü aksi takdirde tazminatlarınızı ödemek zorunda, bunun yerine sizi yıldırıyor..(Gerçi bu ekonomik kriz durumunda dindar insanları sevip sevmediğide meçhul...dindarlığınızı işten çıkarmak için kullanıyorda olabilirler)
Gelin siz bizi dinleyin, işyerinizden tazminatlarınızı alabilecek durumda olmadan, istifa etmeyin...
Başka bir işyerinde bu tarz patronlarla karşılaşmayacağınızın garantisi yok, duygusal davranmayın..İşinize,arkadaşlarınıza ve işvereninize zararınız olmadığı sürece ibadetinizi yapın...Birakın tazminatlarınızı vererek o sizi işten atsın..
Bu esnada mobingin emarelerini görmeye başlayınca gerekirse açık delillerinizide tutarak, bu sefer siz ispatlayacak duruma gelip, gerekirse sözleşmenizi siz fesh edebilecek duruma gelebilirsiniz..(Ama bu süreçleri imkanınız varsa avukatsız yapmamanızı tavsiye ederim)..
Sn. Mehtap hanımın verdiği ilk linkteki forumun son mesajına eklediğim linkleri inceleyiniz ve pes etmeyiniz..Bu ülkenin insan haklarına ve demokrasiye önem vermesinin yolu pes etmemekten ve hakların aranmasından geçer..
Ayrıca şunu bilmenizi isterim, dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde hiçbir işverenin, dini inaçlarından dolayı kişiye, (işine, iş arkadaşlarına ve işverenine zararı olmadığı sürece) hakaret etmesi, alay etmesi, küçük düşürmesi, ayrımcılık yapması söz konusu değildir ve yasaktır.
Bu sadece olsa olsa bizim ülkemize mahsus birşey olabilir...(malum durumlardan dolayı)
Konu hukuki yorumdan çıkıp, insan hakları ?!!! boyutuna geldiğinden yanıt verme gereği duydum.
İşin önce hukuki tarafını ele alalım :
İş Kanunu'nda Cuma Namazı ile ilgili bir izin mevcut değildir. İşyerinde varsa Toplu İş Sözleşmesi, onda yoksa iş sözleşmesi, onda da yoksa uzun zamandan beri devam eden ve artık işyeri uygulaması haline gelmiş bir Cuma Namazı izni yoksa, Cuma namazı için ayrıca bir izin talep edemezsiniz. Cuma namazı saati itibarıyla ara dinlenmenize rastgeliyor ve siz işverenin belirlemiş olduğu ara dinlenmesi başlangıç ve bitiş saatlerine riayet ederek, bu ibadetinizi yerine getiriyor, yani ara dinlenmesine zamanında çıkıp, zamanında da işinizin başında oluyorsanız, işvereniniz sizin bu ibadetinize müdahale edemez. Ancak özellikle 3 vardiya günde 7,5 saat çalışılan ve ara dinlenmesi 1/2 saat olan işyerlerinde Cuma namazına gidip zamanında işin başında olmak mümkün değildir. Bu nedenle de işgücü kayıpları meydana gelmektedir. İşverenler de haklı olarak bu duruma müdahale etmektedirler.
Konunun mobbing veya insan hakları ile bağdaştırılmaya çalışılmasına da tebessümle baktığımı belirtmek isterim.
Müdürünüzün sözleri hoş olmamakla birlikte, mobbing olarak değerlendirilmesi mümkün değildir, zira mobbingde sistemli ve sürekli bir psikolojik yıldırma sözkonusudur. Yazınızdan anladığım kadarıyla müdürünüz o sözlerini birkez söylemiş. İzinsiz ses ve görüntü kayıtlarının hukuken bir değeri yoktur.
İnsan hakları açısından ele alındığında siz elbette ibadetinizi yapmakta özgürsünüz ancak bu özgürlüğünüz, karşılıklı bir sözleşme ile çalıştığınız işyerinde belirlenmiş kuralların sınırına kadardır. Bu kurallar da diğer tarafın yönetim hakkından doğan ve sizin uymak durumunda olduğunuz kurallardır. İşverenin hakları da o kurallarla korunmaktadır. Taraflar arasında karşılıklı olarak kuralları delmeye yönelik (işvereniniz ara dinlenmesine uymanıza rağmen size ibadet izni vermiyorsa ya da siz ibadet edeceğim diye işyerinde işverenin belirlemiş olduğu ara dinlenme sürelerine uymuyorsanız) davranışlar varsa, uymayan taraf yasalar çerçevesinde durumuna razı olur. Yani İş Kanunu açısından;
Siz ara dinlenmesine tam olarak uyduğunuzu ispatlamak kaydıyla ibadetinize işverenin izin vermediğini ispatlarsanız haklı nedenle iş sözleşmenizi feshederek ve muhtemelen dava yoluyla kıdem tazminatı alabilirsiniz.
İşvereniniz sizin ibadet edeceğim diye açıkça belirlenmiş ara dinlenmelerine uyarılara rağmen uymadığınızı, erken paydos veya geç işbaşı yaptığınızı ispatlarsa iş sözleşmenizi haklı nedenle feshedebilir ve herhangi bir tazminat ödemez.
Selamlar,
Sn. Harun Bey,
Ben bir hukukçu değilim ama karşılıklı tebessüm edebilmek gerçekten güzel birşeymiş.:) Artık bunca açıklamadan sonra sanırım almak isteyen istediği mesajı almıştır, sorunda çözülmüştür diye düşünelim.;)
İlginiz ve bilgilendirmeleriniz için çok teşekkür ederim.
Sn. Litigation bilmediğim için sordum, ben de sorduklarınızı öğrenme niyetindeyim. Tavrınıza anlam veremiyorum. Bilsem zaten sormam!
Anladığım kadarıyla ses kayıtları bir işe yaramayacak. Bu sözleri duyan diğer arkadaşlarımla konuşacağım, mahkemede şahitlik yapmayı kabul ederlerse ki; umarım kabul edecekler, bir avukata gidip yasal süreci başlatmayı düşünüyorum.
Sn. Kırcalı, namaz saati mesai saati ile çakışmıyor. İhbar süresi ile ilgili konuları biliyorum, teşekkür ederim.
Sn. Humble; sabretmem ve beklemem konusundaki tavsiyeleriniz makul ve mantıklı fakat ben sabır göstermeyeceğim, 4500TL yüzünden(kidem tazminatı) huzurumu daha fazla kaçıramam işimi değiştireceğim ama yasal yoldan hakkımı aramaya devam edeceğim, nasibimde varsa gelir birgün cebime girer.
Yeni bulduğum işte şu an aldığım paranın 1.5 katından daha fazla para kazanabileceğim, ayrıca işverenim olacak kişiler inançlı insanlar, bunlar da Allah'ın bir lütfu olasa gerek.
Bir konuyu daha sormak istiyorum, bilgilendirirseniz memnun olurum;
Şu an çalıştığım yerde benim 3 yıldır yaptığım ve devam ettiğim emeği bana ait olan tasarımlarım ve patent almak için çalıştığımız projelerim var. Bunlar üzerinde ne gibi haklarım var?
Ben bu çalışmaları başka bir firmada kullanabilir miyim yada başka bir firmaya verebilir miyim?
O iş yerinde yaptığınız her iş , o iş yerine ait olduğu gibi bir başka iş yerinde veya başka herhangi bir şekilde kullanmaya hakkınız yoktur, aksine karşı tarafa dava hakkı tanımış olursunuz. Çünkü siz maaşınızı almak suretiyle emeğinizin karşılığını almışsınızdır. ( aksi bir sözleşme yoksa tabii ki... )
Diğer üyelerin de belirttiği üzere yaşamış olduğunuz durumun, mobingle hiç bir alakası yok. Açmayı düşündüğünüz dava ters de tepebilir, buna da hazırlıklı olursanız iyi olur!
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim;
Yaptığınız işe, daha doğrusu karşılığını almış bulunduğunuz emek için hala o "benim emeğim" diyebiliyorsanız eğer, iddialarınızda samimi olduğunuza inanmıyorum!
Bu forum konusundan hissetirdiklerinizle ilgili görüşümdür, kimseyi yargılamak değil amacım!
Rast gele, saygıyla...
Anlamadığım bir konu var, neden bu konu hakkında benim doğru söylediğim yada yanlış konuştuğum üzerine tartışma yapılıyor. Ben ne isim verdim ne de firma ile ilgili bir bilgi verdim.
Açık açık şu firma yada şu kimse demedim yani ortada suçladığım bir insan yada bir firma yokken neyin savunuculuğunu yapıyorsunuz?
Sorumu söylemi sormam gerekiyordu?
Bir işyerinde şöyle bir durumla karşılassam ne yapmam gerekirdi? diye mi sormalıydım?
Beni açık açık yalancılıkla suçlayan insanlara sözüm:
Sizin sıkıntınız ne?