7 Gencin ölüm haberi

Erken biten 7 hayatın hikayesi

Hepsi hayatlarının baharındaydı, kimi Cumhuriyet Savcısı olmayı hayal ediyordu, kimi diplomat olmayı. Bilkent Üniversitesi’nden 7 öğrenci birbirlerinden çok farklı hayatlar sürdüler ancak kaderleri hayatlarının sonunda birleşti.

Ceren
19 yaşında Uluslararası İlişkiler Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisiydi. Okulu kazandığı gün babasına iyi bir diplomat olma sözü vermişti, 6 kız kardeşin en küçüğüydü. Yılbaşı kutlamasına gitmeden önce “Kendimi iyi hissetmiyorum. Geçen yılbaşı çok güzel geçmişti ama bu yılbaşı kötü geçecek” dedi. 31 Aralık’ta hem yeni yaşını hem de yeni yılı kutluyordu.

BÜŞRA
İç Mimari ve Çevre Tasarım Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi 19 yaşındaki Büşra’nın en büyük hayali yakın arkadaşı Tarık Ünal ile ABD’ye gitmekti. Arkadaşları ona taktığı isim “Bübüş”dü. Canayakın ve arkadaş canlısı Büşra, anneannesi Hayriye Yılmaz’ın yanına defnedildi.

ELİF
Siyasete meraklı 19 yaşındaki Elif Koyuncuoğlu Bilkent’te siyaset bilimi okuyordu. Çevresine “Condellezza Rice olacağım” diyordu. 5 yaşındayken çocuğu olmayan teyzesine evlatlık verildi. Yılbaşı günü öz annesinin yanına, İstanbul’a gitmek istedi ancak teyzesi “Yollar çok karlı” diyerek izin vermedi.

TARIK
Tarık Şükrü Yılmaz 21 yaşındaydı ve Ticaret ve Yönetim Bölümü öğrencisiydi. Ankara’da bir üniversitede okumak en büyük arzusuydu. Sırf bu yüzden iki sene üstüste sınava girdi. Yılbaşı kutlaması için 15 kişilik bir liste yaptı, beraber hayatını kaybettiği 6 arkadaşı da bu listedeydi.

CAN
Ailesinin tek çocuğu olan Can Özdokumacı 20 yaşındaydı, Turizm ve Otelcilik okuyordu. Yılbaşı kutlaması için arkadaşının evinde kalacağını annesine söyledi. 11 ay önce beyin kanaması geçirdiği için tedavi gören babası Ahmet Özdokumacı’dan oğlunun ölüm haberi uzun bir süre saklandı.

ÖZGÜR
Hukuk Fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki Özgür Turan Attila, facianın meydana geldiği evde 2 aydan bu yana annesiyle birlikte yaşıyordu. Annesi yılbaşı kutlaması için İzmir’e gidince arkadaşlarını eve çağırdı. En büyük ideali savcı olmaktı. Soranlara “Savcı değil cumhuriyetin savcısı olacağım” yanıtını veriyordu. Yeni yılın ilk saatlerinde İzmir’deki ailesini aradı, “Yeni yılınızı kutluyorum. Hepinizi çok seviyorum” dedi.

OĞUZHAN
19 yaşındaki Oğuzhan Turan kimya bölümü öğrencisiydi. Aynı olayda hayatını kaybeden Özgür Attila ile liseden beri arkadaştı. Üniversiteyi de birlikte okuma kararı alan iki arkadaşın kaderi de aynı oldu.

NTV

Teselli etmek mümkün olmadı

***

Bu meleklere söz söyleyenlerin dili kopsun inşallah...

:(

Alıntı:

---

deniz02 rumuzlu üyeden alıntı

Erken biten 7 hayatın hikayesi

Hepsi hayatlarının baharındaydı, kimi Cumhuriyet Savcısı olmayı hayal ediyordu, kimi diplomat olmayı. Bilkent Üniversitesi’nden 7 öğrenci birbirlerinden çok farklı hayatlar sürdüler ancak kaderleri hayatlarının sonunda birleşti.

Ceren
19 yaşında Uluslararası İlişkiler Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisiydi. Okulu kazandığı gün babasına iyi bir diplomat olma sözü vermişti, 6 kız kardeşin en küçüğüydü. Yılbaşı kutlamasına gitmeden önce “Kendimi iyi hissetmiyorum. Geçen yılbaşı çok güzel geçmişti ama bu yılbaşı kötü geçecek” dedi. 31 Aralık’ta hem yeni yaşını hem de yeni yılı kutluyordu.

BÜŞRA
İç Mimari ve Çevre Tasarım Bölümü hazırlık sınıfı öğrencisi 19 yaşındaki Büşra’nın en büyük hayali yakın arkadaşı Tarık Ünal ile ABD’ye gitmekti. Arkadaşları ona taktığı isim “Bübüş”dü. Canayakın ve arkadaş canlısı Büşra, anneannesi Hayriye Yılmaz’ın yanına defnedildi.

ELİF
Siyasete meraklı 19 yaşındaki Elif Koyuncuoğlu Bilkent’te siyaset bilimi okuyordu. Çevresine “Condellezza Rice olacağım” diyordu. 5 yaşındayken çocuğu olmayan teyzesine evlatlık verildi. Yılbaşı günü öz annesinin yanına, İstanbul’a gitmek istedi ancak teyzesi “Yollar çok karlı” diyerek izin vermedi.

TARIK
Tarık Şükrü Yılmaz 21 yaşındaydı ve Ticaret ve Yönetim Bölümü öğrencisiydi. Ankara’da bir üniversitede okumak en büyük arzusuydu. Sırf bu yüzden iki sene üstüste sınava girdi. Yılbaşı kutlaması için 15 kişilik bir liste yaptı, beraber hayatını kaybettiği 6 arkadaşı da bu listedeydi.

CAN
Ailesinin tek çocuğu olan Can Özdokumacı 20 yaşındaydı, Turizm ve Otelcilik okuyordu. Yılbaşı kutlaması için arkadaşının evinde kalacağını annesine söyledi. 11 ay önce beyin kanaması geçirdiği için tedavi gören babası Ahmet Özdokumacı’dan oğlunun ölüm haberi uzun bir süre saklandı.

ÖZGÜR
Hukuk Fakültesi öğrencisi 19 yaşındaki Özgür Turan Attila, facianın meydana geldiği evde 2 aydan bu yana annesiyle birlikte yaşıyordu. Annesi yılbaşı kutlaması için İzmir’e gidince arkadaşlarını eve çağırdı. En büyük ideali savcı olmaktı. Soranlara “Savcı değil cumhuriyetin savcısı olacağım” yanıtını veriyordu. Yeni yılın ilk saatlerinde İzmir’deki ailesini aradı, “Yeni yılınızı kutluyorum. Hepinizi çok seviyorum” dedi.

OĞUZHAN
19 yaşındaki Oğuzhan Turan kimya bölümü öğrencisiydi. Aynı olayda hayatını kaybeden Özgür Attila ile liseden beri arkadaştı. Üniversiteyi de birlikte okuma kararı alan iki arkadaşın kaderi de aynı oldu.

NTV

Teselli etmek mümkün olmadı

***

Bu meleklere söz söyleyenlerin dili kopsun inşallah...

:(

---

MELEK NEDİR?

Melek, Allah tarafından yaratılmış, erkeklik ve dişilikleri olmayan ve Allah’a itaatten ayrılmayan nuranî bir varlıktır. Melekler, duyu organlarıyla algılanabilecek maddî bir yapıya sahip olmamaları yönüyle gayb âlemine ait varlıklardır. Bunun için de, haklarında duyularla değil, âyet-i kerimeler ve peygamberlerin verdikleri haberlerle bilgi sahibi oluruz.
Rabbimiz, gaybın son habercisi, son peygamberi Hz. Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) vahyetmiş olduğu kitabında, bize meleklerden bahseder ve onların varlığına inanmayı iman esasları içinde ifade eder: “Peygamber Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, (buna) mü’minler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler.” (Bakara, 2/285)
Meleklere inanmayan kişi, ilgili âyetlerin hükmünü inkâr ettiği için iman etmiş sayılmaz. Esasında meleklere inanmamak, dolaylı olarak vahyi, peygamberi, peygamberin getirdiği kitabı ve tebliğ ettiği dini inkâr etmek anlamına gelir.

Meleklerin özellikleri nelerdir?

Meleklerle ilgili bilgiyi biz, Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) hadislerinde görmekteyiz. Bir hadis-i şerifte “Cinlerin ve şeytanların ateşten, Hz. Âdem’in topraktan/çamurdan, meleklerin ise nurdan yaratıldığı” (Müslim, Zühd, 10) bildirilir.

*Melekler günah işlemezler
Melekler, öfke, kin, gazap, kıskanma ve haset gibi negatif duygulardan uzak olup, beşere ait diğer his ve meyillerden korunmuşlardır. Dolayısıyla onlar için, isyan ve başkaldırma gibi herhangi bir günah söz konusu değildir.


* Yemez içmezler, evlenmezler
İnsanların sahip oldukları yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek gibi fiil ve özelliklerden uzak (Saffat, 37/49) ruhanî birer varlık olan meleklerin, makamları sabittir ve onlar için bir ücret alma da söz konusu değildir.

* Son derece hızlı hareket edebilirler
Melekler, kendilerine has latif ve nuranî bir yapıya sahip olmaları sebebiyle son derece süratli, kuvvetli ve mükemmel varlıklardır. Kur’an’da onların bu özelliklerini ifade adına şöyle buyrulur: “Melekler ve ruh, O(nun arşı)na -miktarı (dünya senesi ile) elli bin yıl olan- bir günde yükselip çıkarlar.” (Mearic, 70/4)

* Çeşitli şekillere girebilirler
Melekler, Allah’ın emir ve izni ile çeşitli şekillere girebilen varlıklardır. Onlar peygamberler tarafından hem aslî, hem de başka şekilleriyle görülmüşlerdir. Meselâ, Cebrail (aleyhisselam) Hz. Meryem’e bir insan şeklinde görünmüştür. (Meryem, 19/16-17.) Hz. İbrahim’e bir oğul müjdesiyle gelen melekler de, insan şeklinde görünmüşlerdir. Ayrıca Cibrîl hadisi olarak bilinen, -iman, İslâm ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı- rivâyette de belirtildiği gibi, Cebrail sahabiler tarafından insan şeklinde görülmüştür. (Müslim, İman 37)

Meleklerin görevleri nelerdir?

Yüce Yaratıcı tarafından meleklere verilen görevleri Kur’an âyetlerinin ve bazı hadis-i şeriflerin ışığında şöyle sıralayabiliriz:

1. Allah’ı her bir eksik ve yanlış mülâhazadan tenzih etmek, O’na gece gündüz övgü ve şükranda bulunmak ve O’nu, O’na yaraşır bir biçimde yüceltmek.

2. Allah’ın peygamber olarak seçtiği kullarına vahiy getirmek.

3. Peygamberleri salât ve selâm ile yüceltmek ve bütün insanlara dünyada hayır duada bulunmak.

4. Peygamberlere ve mü’minlere manevî bir güçle destek olup onları sıkıntılı ve üzüntülü anlarında rahatlatmak, inkârcıları ise sıkıntıya sokmak.

5. İnsanı koruyan takipçiler olarak bir anlamda insanlara hizmet etmek.

6. İnsanların fiillerini kaydetmek.

7. Kâinatla ilgili olarak yürütülen ilâhî icraata vasıta olmak.

8. Beşerin yaratılış ve ölümüyle ilgili olarak görev yapmak.

9. İlâhî cezaları icra eden elemanlar olarak görev yapmak.

Melekler kaç gruba ayrılır, vazifeleri nelerdir?

Meleklerin sayısı ve çeşitleri:

Meleklerin sayısını ancak Allah bilir. Kur’an’da ve hadislerde meleklerin sayıları hakkında açık bir bilgi mevcut değildir. Ancak Kur’an’ın “Göklerin ve yerin orduları Allah’a aittir.” şeklindeki beyanlarından hareketle, sayılamayacak kadar çok olduklarını söylememiz mümkündür.

* Vahiy meleği Hz. Cebrail
Cebrail (aleyhisselam) dört büyük melekten biridir. Allah tarafından peygamberlere vahiy getirmekle görevlendirilmiştir. İsmi Kur’an’da üç yerde Cibrîl olarak geçmektedir. Ayrıca Cibrîl âyetlerde “ruh”, “rûhenâ”, “rasûlün kerîm”, “rasulü rabbik”, “ruhu’l-emin”, “ruhu’l-kudüs” gibi isimlerle de zikredilmektedir. Bir hadiste ise, bunlara ilâveten “en-Nâmus” diye isimlendirilmektedir.

Kıyamet meleği: Hz. İsrafil
Bu meleğin adı Kur’an’da açıkça geçmez. Âyetlerde yalnızca, sura üflenileceğinin haberi verilir. Adı, hadiste dört büyük meleğin içinde zikredilir. İsrafil (aleyhisselam) sûra iki defa üfleyecek, ilkinde kıyamet kopacak, ikincisinde ise tekrar diriliş meydana gelecektir.

* Ölüm meleği: Hz. Azrail
Görevi, ölüm vakti gelenlerin ruhunu teslim almaktır. Kur’an’da ölüm meleği adıyla ifade edilmiştir.

* Kirâmen Kâtibîn melekleri
İnsanın sağında ve solunda görevli olarak bulunan iki meleğin adıdır. Sağdaki, iyi iş ve davranışları, soldaki ise kötü iş ve davranışları tespit etmekle görevlidir. ‘Hafaza melekleri’ adı da verilen bu melekler, kıyamet günü hesap sırasında yapılan işlere de şahitlik edeceklerdir.

* Kâinattaki hadiseleri idare eden melek:
Hz. Mikâil Dört büyük melekten biri olup Allah tarafından kâinattaki tabii olayların ve yaratıkların rızıklarının idaresine vasıta kılınmıştır. İsmi, Kur’an’da sadece bir âyette geçer.

* Mukarrebûn melekleri
İlliyyûn ve Kerûbiyyûn olarak da anılan bu melekler, Allah’ı tesbih ve anmakla görevli olup O’na çok yakın ve O’nun katında şerefli bir mevkide bulunurlar.

*Hamele-i arş melekleri
Arşı (Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri) taşıyan meleklerin adıdır. Kur’an’da haklarında şöyle buyrulur: “Arşı taşıyan, bir de onun çevresinde bulunan melekler devamlı olarak Rab’lerini zikir ve O’na hamd ederler.”

* Münker ve Nekir melekleri
Ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki melektir. Bilinmeyen, tanınmayan, yadırganan anlamındaki Münker ve Nekîr, mezardaki şahsa, hiç görmediği bir şekille gelmeleri sebebiyle bu ismi almışlardır. Bu iki melek kabirdeki ölülere, “Rabbin kim?”, “Peygamberin kim?”, “Kitabın ne?” şeklinde sorular yöneltirler ve o insana, alacakları cevaplara göre muamele ederler. Hadis-i şeriflerde, insanın kalbine doğruyu ve gerçeği ilham eden, Kur’an okunurken yeryüzüne inen meleklere de dikkat çekilir.

Melek inancı insana ne kazandırır?

Meleklere inanan birisi, kendisini hiçbir zaman yalnız hissetmez. Zira böyle birisi en yalnız zamanlarında bile, kendisiyle beraber bulunan meleklerin varlığını bilir ve onların mevcudiyetlerinden duyduğu manevî bir feyizle yalnızlığını ünsiyete (sıcak bir birlikteliğe) çevirir.

Her an onların kontrolü altında olduğunu bilen ve düşünen bir mü’min, günahlara doğru yürümekten hem utanır hem de çekinir. Melek inancı, manevî güzelliğin ve ahlâkî inceliğin bir sembolü olarak, insanlarda kendilerine benzemeye özlem duyulan bir hedef olarak da teşvik edici bir etkiye sahiptir

Sayın Deniz02'nin paylaştığı bilgileri okurken içim sızladı. Allahtan yakınlarına sabır diliyorum...

Sayın esmerman,

İleti tekrarını neden yaptığınızı anlayamadım doğrusu? "Melekler" sözcüğünü "mecazi" anlamda kullandığımın anlaşılıyor olması gerekirdi.

Yanıltıysam özür dilerim.

Bir de, bilhassa, İsrail'in Gazze'ye acımasızca tutumu üzerine şahsen yeni yıl kutlamalarına katılmadım; "eğlenmedim , TV 'lerdeki eğlence programlarını dahi izlemedim" desem bilmem inandırıcı olur muyum, inandırmak zorunda olmadığım gibi , kimse de bana inanmak zorunda değildir. Demem o ki; eğlence programları taraftarı olmama rağmen, ne kimseyi suçlamayı , ne kötülemeyi , ne de hor görmeyi hiç mi hiç aklımdan bile geçirmedim.

Ancak,

Kimin ne hakkı var şimdi bu gençler için bu tür yakıştırmayı yapmaya? Eğlence programlarına olan tepkilerine alet etmeyeceklerdi, buna hakları da yok. Üzen yobazlarını görmezden gelip , işleri güçleri gençliği kötülemek !!!

Hakikaten de "Ateş düştüğü yeri yakar"mış... Bari yüreğine ateş düşen o yedi yaşayan ailelere saygılı olsalardı, ama nerde... Onlar ancak ve ancak kendileri için isterler herşeyi...

İpin ucunu gören bazı kesimler konuyu çarptırmadan başka birşey yapmıyorlar. Geride kalanları düşünen yok! Amaçları konuyu kendi lehine göre kılıf uydurmak...

Burası bir dergah...

Burası bir cemaat...

Burası bir tekke...

Burası bir medrese sitesi değil...

Burası üye olan olmayan herkese açık ancak

her türlü konuyu din özellikle islam dininin gereklerine göre algılayıp yorumlayanların sitesi değil...

Hele hele

Türk dilini beyniyle değil .ıçıyla anlayanların sitesi hiç değil...

Haydi size anlayacağınız dil ile yanıt verelim:

'SENİN MELEĞİN SANA BENİM MELEĞİM BANA!'

VESSELAM!

"Sessiz ölüm" üst kattaki ailenin zehirlendiklerini fark etmeleriyle başladı. Doğalgaz ekipleri arandı, aile hastaneye kaldırıldı. Alt katın kapısı da çalındı. Açan olmayınca 7 genç ölüme terk edildi.

İhmaller zinciri
1- Daireye özel baca sistemi kurulmadı.
2- Apartmanın ana bacasına bağlı borular, binada oturanları da zehirledi.
3- Kombi, gaz kaçağı anında otomatik kapanmadı.
4- Kombinin 4 TL'lik gaz tahliye borusu yırtıldı ama onarılmadı.
5- Gaz kaçağı alarmı yoktu.
6- Üst kattakiler kurtarıldı, gençlerin dairesine girilmedi.

Başkent dün yürekleri yakan bir doğalgaz faciasına sahne oldu. Henüz hayatlarının baharındaki Bilkent Üniversitesi öğrencisi 7 genç, yılbaşı eğlencesi için buluştukları evde, bacadan sızan doğalgazdan zehirlenerek can verdi. Üniversitenin hukuk fakültesinde okuyan öğrenci, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün yakınındaki Birlik mahallesinde bulunan evinde okul arkadaşlarına yılbaşı partisi verdi. Gençler, alkol alarak yeni yılı kutladı ve geç saatlerde eğlenceyi bitirerek ayrı ayrı odalarda uyumaya çekildi. Bu sırada apartmanın ortak doğalgaz borusundan içeriye sızan gaz, öğrencileri zehirlemeye başladı.

HEMEN POLİSİ ARADILAR

Gençlerin bulunduğu dairenin üst katında Ş. K., eşi S.K. kızları İ. K.ve oğulları E. K. bulunuyordu. Ders çalışan E.K. dışında bütün aile uyumaya çekildi. Saat 04.00 sıralarında evin babası, lavaboya gitmek için yatağından kalkmaya çalıştı ancak yere kapaklandı. Gürültüyü duyan E. K. babasının yanına gitti. Zehirlendiklerini anlayan baba-oğul ailenin diğer bireylerini de uyandırdıktan sonra pencereyi açtı. Aile daireyi terk etti ve saat 04.20'de polisi aradı. Polis ekipleri 10 dakika sonra apartmana geldi.

K. ailesi apartmanın önünde bekliyordu. Ambulans gelmemişti ve K. ailesi arabalarının anahtarlarını uzatıp, "Bizi hastaneye siz götürün" dedi.

Apartman sakinleri, gelen polis ekibine, "Gençlerin bulunduğu dairenin kapısını çaldık, açan olmadı" bilgisini verdi. Polis ekibi de zili çaldı ancak kapıyı açan olmadı.

Birkaç dakika sonra apartmana gelen doğalgaz ekipleri, gazı kontrol edip, binadan ayrıldı. 08.00 civarında doğalgaz ekipleri yeniden apartmana geldi ve "Gazı kestik. Amirimizi bekliyoruz" bilgisini verdi.

Ancak yine, gençlerin bulunduğu daire açtırılmadı. Sabah saat 09.30'da ev sahibi Ö. A. 'nın halası G. A. yeğeninden haber alamayınca eve geldi.

Kapıyı kimse açmayınca, karakola haber verildi. Polis nezaretinde çilingir kapıyı açtığında içeride gaz kokusuyla birlikte üniversiteli 7 gencin, ayrı ayrı odalardaki cansız bedeniyle karşılaşıldı.

"SAVCI OLMADAN AÇAMAZDIK"

Polislerin olay yerine ilk kez gelmesinden yaklaşık 5 saat sonra kapı açılmış oldu. Emniyet yetkilileri, "Komşular sorumluluk alıp kapıyı kırabilirdi.

Ama biz savcı olmadan kapıyı açamazdık" dediler.

Başkent Doğalgaz Genel Müdürü Veysel Karani Demir ise doğalgaz ekiplerinin neden alt kattaki gençler için alarma geçirilmediği sorusunu yanıtlarken,

"Günde 800-900 ihbar alıyoruz. Bir apartmanın tüm dairelerini gece yarısı tek tek çalamazsınız. Bize ihbarda bulunan aile ekipler gitmeden önce evden çıkarak hastaneye gitmiş. Kimse ekiplere 'Alt katta gençler var' uyarısını yapmamış" dedi.

Doğalgaz faciasına kurban giden öğrencilerin, Ankara'da gençliğin buluşma merkezlerinden biri olan Bahçelievler semtine gitmeyi planladıkları, ancak bu fikirden son anda vazgeçerek evde eğlenmeye karar verdikleri öğrenildi.

Sabah
http://img.sabah.com.tr/i3/sp.gif

Bu olayı anlamakta yorumlamakta geçekten zorlanıyorum.
Suçlu bulunan aluminyum boru, her şofben de kullanılan, sızdırmaz olmayan, geçmeli ve alttan yada üst bağlantıdan izolaşyonu olmayan basit bir sistem.

İstanbul ve Bursa bu boru ile bağlantıya izin vermiyor. (Neden acaba)
Boruda delik var sızdırmış ondan herkes zehirlenmiş.
Üst kat ; oda aynı durumda. Bu boru ansızın mı delinmiş? Biri o gece bu boruyu mu delmiş?
Yoo belki uzun süredir o durumda imiş.

Peki bu boru geçen hafta bir önceki hafta neden kimseyi zehirlememiş ????

Onu bilen yok.

Baca normal gaz kaçağı yok. Bir boru 7 can aldı. İhmal yok. 7 can da artık yok.

Aynı apartmanda bir üst daire fertleri son anda ihbar ileölümden kurtarılıyor.
Ekipler gelip gidiyor. Tüm sistemi, tüm apartmanı kontrol etme görevimiz yok diyor. Hukuken de yapılamaz diye iddia ediyor.

Boruyu bile geçtim tek başına bu olay bile ihmalin daniskasıdır.
İnsan olan insanlıktan nasibini alan önce 7 can için üzülür. Sonra kendi koltuğunu düşünür.

Bu gaz idaresinin adını yazmaya değmeyecek sorumlusu gençlerden birinin çıplak olduğunu dahi ima ederek konuyu başka yöne çekmek istiyor sonra kıvırıyor.

velev ki çıplak sana ne?
O zaman ölmeyi hak ediyor mu?

O zaman onların hayatını kurtarmaya değmez mi?
Düşen uçak sonrası intihat eden Japon havayolunun genel müdürünü hatırladım nedense. Ne intiharı en azından susan adama bile razıyım ülkemde.
150 dolarlık sayacı 300 dolara satmayı beceren zihniyet 50 dolarlık sensör zorunluluğu koymayı düşünemiyor. Biri kendine yarar diğeri insan hayatına.
Parayı seviyoruz ama insanımızı asla.

İhmal yok niye olsun ki. İhmalden ne anladığınıza beyninizin kıvrımlarına bağlı bu yorum. Ben nerde yanlış yaptık diye uyuyamam, başkası ihmal yok der.
Yoktur bence de. Ne zaman oldu ki.
Hızlı Tren faciasının sorumlusu hala koltuğunda.

Polisler görüntülü tespit etmiş gençlerin hiçbiri çıplak değilmiş. Nerden biliyorum? Çünkü genç fidanları yarı çıplak olmakla suçlayan !!! bir müdürün açıklaması yalanlanmış. Yok canım ben bunu yazıyor olamam. Ben bunları okumuş olamam haber sitelerinde. Karbonmonoksidin zehirlediği ben olmalıyım. Kesin öyle. Bunlar doğru olamaz. Takvimin gösterdiği tarih 2009 hiç olamaz

Çok üzgünüm.Yaşamının başlarındaki 7 genç fidan ve çok acı bir şekilde toplu ölüm vakıası....Bu ölüm olayında kimler sorumluysa saptanmalı ve ölüme sebebiyet vermekten yargılanmalı...Duruma neden olanların yargılanması 7 gencimizi geri getirmeyecekse de bundan sonra bu ihmallerden dolayı başkaları zarar görmemeli....