:D
Bu da olayin baska bir boyutu. Bu durum, hakkin kötüye kullanilmasi olarak degerlendirilip kisitlama getirilebilir. Örnegin, tartistigimiz olaydaki gibi evlilik ilsikisi, ya da babayi tanima, bilme kosulu aranabilir.
Printable View
:D
Bu da olayin baska bir boyutu. Bu durum, hakkin kötüye kullanilmasi olarak degerlendirilip kisitlama getirilebilir. Örnegin, tartistigimiz olaydaki gibi evlilik ilsikisi, ya da babayi tanima, bilme kosulu aranabilir.
Üremeye Yardımcı Tedavi (Üyte) Merkezleri Yönetmeliği
Tarihi:31.03.2001 Sayısı:24359
............
Yasaklar
MADDE 17- (19 Kasım 1996 yayım tarihli Yönetmelik ile değişik) Bu yönetmelik ile gösterilen vasıf ve şartlarda olmayarak izin belgesi veya ruhsatname alınmadan hekimler ve diğer şahıslar tarafından ÜYTE uygulamak için özel yerler açılması veya oturdukları yerlerin bir bölümünün bu uygulamaya tahsis edilmesi; kendilerine ÜYTE uygulanacak adaylardan alınan yumurta ve spermler ile elde edilen embriyoların bir başka maksatla veya başka adaylarda, aday olmayanlardan alınanların da adaylarda kullanılması ve uygulanması ve bu yönetmelikte belirtilenlerin dışında her ne maksatla olursa olsun bulundurulması, kullanılması, nakledilmesi, satılması yasaktır. Bu yasağa ve bu yönetmelik hükümlerine uymadığı tesbit edilenlerin faaliyetleri Bakanlıkça durdurulur.
Adaylardan fazla embriyo alınması durumunda eşlerden her ikisinin rızası alınarak embriyolar dondurulmak suretiyle saklanabilir. Üç yılı geçmemek şartıyla, merkez tarafından tespit edilecek süre içinde her iki eşin rızası alınarak aynı adayda kullanılabilir. Bu süre sonunda veya eşlerden birinin ölümü veya eşlerin birlikte talebi veya boşanmanın hükmen sabit olması halinde, bu süreden önce saklanan embriyolar derhal imha edilir. Saklama, kullanma ve imha bilgileri Komisyon tarafından belirlenen sürelerde Bakanlığa bildirilir. Saklama ve imha işlemlerinin yapılmasında Ek 3�deki Embriyo Saklama Bilgi Fişi ve Embriyo İmha Bilgi Fişi ile ÜYTE Uygulanacak Çiftlere Ait İzin Belgesi doldurulur.
..............
MADDE 19 f. 1 - (11 Ocak 1998 yayım tarihli Yönetmelik ile değişik) Üremeye yardımcı tedavi metodu uygulaması yaptırmak üzere başvuran evli çiftlerin EK-2�de belirtilen nitelikleri haiz olması şarttır.
...............
EK: 2
HASTA SEÇİM KRİTERLERİ
ÜYTE uygulanacak olanların;
1- Evli çift olması,
2- Sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması,
3- Evli çiftlerin bu Yönetmelik�te öngörülen tedavi yöntemleri dışındaki mevcut tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olamadıklarının belgelenmiş bulunması.
Yukarıda ilgili maddelerini yazmış olduğum yönetmelik incelendiğinde,
1. ÜYTE uygulanması için başka yolla çocuk sahibi olunamaması ve bunun belgelenememesi gerekmektedir.Yani her isteyen ÜYTE'den faydalanamamaktadır gibi bir sonuç çıkıyor yönetmelikten.Ancak ayfer150184ün anlattığı olayda EK/3. şart mevcut değil.Peki nasıl oluyorda ilgili merkez bu talebi kabul ediyor?
2. Yinede işlemin gerçekleştirildiğini varsayarak ali beyin ölümünden sonra embriyonun(sperm densede embriyodur o) imha edilmesi gerekmiyormu hernekadar noter tasdikli irade beyanıda olsa yönetmeliğin ilgili hükmü emredicidir:"eşlerden birinin ölümü..... halinde bu süreden önce saklanan embriyolar derhal imha edilir[/b]."Ancak kadın kocası öldükten sonra operasyonla hamile kalıyor.Eğer dediğim dogruysa burada işlemi yapan ÜYTE Merkezi yönetmeliğe aykırı davranmış olmuyor mu?
Mevzuatımızda yapay döllenmeye ilişkin varolan yönetmelik bir tanedir o da sadece budur.Eğer bu yönetmelik olayda uygulama alanı bulmaz diyorsanız yönetmeliğin başta "Kapsam"(madde 2) olmak üzere diğer maddelerinide incelerseniz sanırım hak verirsiniz.
Yönetmeliğin tamamını okumak için tıklayınız:
http://www.saglik.gov.tr/codes/mevzu...er.asp?mid=381
Kaan Bey,
Verdiginiz bilgiler için çok tesekkür ederim. Açikçasi bu yönetmelikten haberim yoktu. Bu durumda, yapilan islem bastan sona yönetmelige aykiri oldugu için dogan çocuk miraçi olamayacak.
Sevgiyle kalin...
Merhaba,
Meraklı bir kişi olarak bu konuda son yanıtlardan sonra doğan bir soruyu sormak isterim.
Sn Ahmet Kezer, haklı olarak, çocuğun kendisinden kaynaklanmayan bir hata neticesinde hakkından mahrum bırakılamayacağını söylemişti. Ne son sözü edilen yönetmelik, ne de annenin (ve tedavi merkezinin) bu yönetmeliğe aykırı davranışları, çocuğun cezalandırılması ile sonuçlanmamalı diye düşünüyorum. Bu karmaşık durumu hukuk nasıl çözer?
İyi dileklerimle,
Engin Tarhan
Yayınlanan yönetmenlik söz konusu alanda yapılması ve yapılmaması gerekenleri disiplin ve düzen altına alan bir yönetmenlik. Olması gereken açıklanmış ilgili yönetmenlikte...Söz konusu yönetmenliğe rağmen ben hala çocuğun mirasçı olacağı/sayılacağı kanaatindeyim... Yönetmenlik kanuna,kanunlar anayasaya,biraz zorlarsak anayasa taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere ve tabi hukuka aykırı olamaz... Devlet söz konusu yönetmenlik çerçevesinde yapılan doğumlara izin veri;fakat bir şekilde doğanı da yok etmez(öldürmez). Doğanı da kişi kabul eder ve normal kişilerden ayırmaz...saygılarımla
Yönetmelikteki düzenlemeler karıkocadan birisinin ölmesi halinde saklanan embriyolar imha edilir diyor.ama imha edilmemiş ve çocuk doğmuşsa miras konusunda bu yönetmelik gerekçe gösterilebilir mi?
Medeni Kanunda, bu konuda çelişkili hükümler var.
MADDE 28.- Kişilik, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlar ve ölümle sona erer.
Çocuk hak ehliyetini, sağ doğmak koşuluyla, ana rahmine düştüğü andan başlayarak elde eder.
Buna göre, ana rahmine düşme için zaman ve biçim koşulu aranmamaktadır. Kişilik hakları açısından baktığımızda, ana rahmine ne zaman düşerse düşsün, çocuk hak sahibi, ve doğal olarak mirasçı olabilmelidir.
Ancak:
MADDE 582.- Cenin, sağ doğmak koşuluyla mirasçı olur.
bu hüküm, ölüm anında, yalnızca cenini mirasçı kabul etmektedir. Yani muris öldüğünde eğer ana rahmine düşmememişse mirasçı olamayacaktır.
Elbette ki, olması gereken ile olan arasında fark vardır. İnsan hakları açısından 582. madde hükmünün uygulanması daha adil ve hukukidir. Ancak hukuki olmak ile yasal olak arasında fark vardır.
MADDE 495.- Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur.
Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar.
görüldüğü gibi, 495. madde de çocukların eşit olarak mirasçı olacağını hükme bağlamıştır. Bu nedenle yasanın zorlanarak 582. madde hükmüne rağmen mirasçı olabileceği kabul edilmelidir.
Ancak bu sefer başka bir sıkıntı doğacaktır. Kötü niyetli bir kadın, zengin bir adamı kandırıp spermlerini saklarsa, daha sonra hamile kalırsa, bu arada miras paylaşılmışsa ne olacak?
Çocuğun mirasçı olabilmesi için anne karnına düşmesi yeterlidir.Çocugun doğumunun nasıl olduğu önem arzetmez.Çünkü doğacak olan cocuk babanın spermlerinden olup onun mirasçısı olabilir.