Re: Yargıtay 'duygusal' avukatı mahkum etti
Ferda hanım;
Yukarıda da belirttiğim gibi avukatlık sözleşmesi vekalet sözleşmesinin özel bir türüdür. Genel olarak BK. hükümlerine bağımlıdır.
Kuşkusuz ki ifade ettiğiniz gibi hiçbir avukat herhangi bir davaya girmeye zorlanamaz. Ama bu sözleşme yapmadan olmalıdır. Bir yandan ben davaya gireceğim diye sözleşme yapıp öbür yandan davaya girmemek kolay açıklanır bir durum olmasa gerek.
Avukatın masraf ve ücretinin ödenmemesi halinde davayı takip etmeme hakkı olduğunda da haklısınız. Ama bunun koşulu ihtarla masraflarınızı ve ücretinizin ödenmesini isteyip aksi taktirde davaya girmeyeceğinizi bildirmenizdir. Bu hak sınırsız ve denetimsiz bir hak değildir. İlk üç duruşmaya girmeniz bu koşullar altında sözleşmenin ifa edileceği yönünde bir kanı uyandırdıysa karşı tarafı haberdar etmeksizin sözleşme yükümlerinizi terine getirmemeniz haklı olabilir mi? Bundan bir zarar doğarsa kim sorumlu olmalıdır?
Önceki yazımda da belirttiğim gibi bu konuda hapis hakkı na dayanılan olaylarda daha fazla sorun çıkmaktadır. Arkadaşlarımız zimmet nedeni ile ağır cezada yargılanmaktadır. Hapis hakkı kullanılırken de müvekkilinizi tahsil edilmiş olan paradan haberdar edip hapis hakkınızı kullandığınızı belirtmeniz gerekir. Burada da ispat yükü avukata düşer.
Bir adım daha ileri gideyim. Yargıtay avukatların hukuk bilgisine sahip olmaları nedeni ile avukatların en ufak hatalarını bile affetmeme eğiliminde.
Yazdıklarımı birleştirirsek:
Bir sözleşme gereği savunmanlığı üstlendiniz. Davaya girdiniz veya girmediniz. Girmeyeceğinizi karşı tarafa söylemediniz. Bu sözleşmenin ihlali olmaz mı? Taraflar arasında sözleşme feshedilmemiş ve karşı taraf hala sizin davaya gireceğiniz konusunda bir güven taşıyor.
İkinci durumda ise ihtar çekerek alacaklarınızı istiyor aksi halde davaya girmeyeceğinizi belirtiyorsunuz. Burada siz sözleşme gereği üzerinize düşen yükümü ifa etmiş, karşı tarafın temerrüdü nedeni ile sözleşmeden vazgeçmiş oluyorsunuz.
BK.nın temerrüt ve sözleşmeden dönme hükümlerini bir hatırlayalım. Hangi durumda haklısınız, nasıl davranılması gerekir?
Saygılar.
Re: Yargıtay 'duygusal' avukatı mahkum etti
Pekala, Borçlar kanunundan bahsedildiğine göre; Karşılıklı edimleri ihtiva eden bir akitte, biri edimini yerine getirmezse ne olur?
BORÇLAR KANUNU
I - Mütekabil taahhüdatı ihtiva eden akitte
1 – İfanın tarzı
Madde 81 – Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasını talep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkını haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylemiş olmak lazımdır.
2 – Borcunu ödemekten aciz halinde bir tarafın fesih hakkı
Madde 82 – Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akitte akitlerden birinin borcunu edadan aciz olması ve bilhassa iflas veya aleyhindeki haczin neticesiz kalması sebebi ile diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse, bu taraf, lehindeki borcun ifası temin edilinceye kadar kendisine terettüp eden borcun ifasından imtina ve talebi üzerine bu teminat münasip bir müddet içinde verilmediği surette akti feshedebilir.
https://www.hukuki.net/hukuk/index.php?article=53 (Borçlar kanunu)
Re: Yargıtay 'duygusal' avukatı mahkum etti
Arkadaşlar merhaba;
BK 81. deki ecelden istifade etme hakkı olmadıkça ifadesi bunu açıklamaktadır. bu madde tam iki taraflı akitlerde daha doğrusu edimlerin aynı anda yerine getirlmesini gerektiren akitlerde uygulanır. Örneğin satım akti.
Tartıştığımız olayda ise tarafların ani ifası sözkonusu değil. Bu nedenle BK. 96 vd. hükümlerinin uygulanması gerektiği kanısındayım
Saygılar.
Re: Yargıtay 'duygusal' avukatı mahkum etti
Sn. Pınarbaşı konuya ilişkin bir karar eklemiş.
Bence kararın iyice okunması gerek.
Saygılar.