Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Bundan 15 yıl önce.. 1993 yılında.. Demirel Hükümeti’nin Ermenistan politikası konusunda verilen gensoru sırasında Refah Partisi adına Abdullah Gül söz alıyor... Bakınız zabıtlara göre, neler söylüyor:
“Hükümet, bu politikasıyla, geleceğimizi gerçekten ipotek altına almıştır ve öyle ipotek altına almıştır ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanının cenaze merasimine katılma cesaretini göstermiştir.
HALİL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) Beynelmilel protokol o..
ABDULLAH GÜL (Devamla) ...Sizin nasıl bir uzlaşmacı olduğunuzu, Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, yüzünüzün ne kadar yumuşak olduğunu bildiği için cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.
Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak, kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; o kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”
Evet.. Sayın Gül 15 yıl önce Ermenistan’dan Cumhurbaşkanı’nın değil maç, cenaze için bile Türkiye’ye gelmesini eleştirmiş... Arada değişen bir şey olmadı... Şimdi onun elini sıkmaya Ermenistan’a gidiyor...
-melih aşık-
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Ermenistan bir kaç milyonluk yoksul bir ülke.Gitmesinde ne sakınca olabilir ki.Gül cesurca adımları desteklenmeli.Kapıların açılmasının önü açılır belki. Kars , Iğdır gibi çok göç veren ve yoksul şehirlerde ticaret gelişecek işsizlik azalacak yeni iş alanları ortaya çıkacak.Bunun kime ne zararı var ki.
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Alıntı:
Kdz.Ereğlili rumuzlu üyeden alıntı
Uzun yıllar önce Orly'de katliam yapan Ermeni teröristinde protokol tribününde olacağına dair söylentiler var. :(
Dediğiniz gibi söylenti, aslı astarı olmayan bir söylenti.
Ve Ermeni Dışişleri Bakanlığı resmen yalanladı.
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Gül'ün Ermenistan ziyareti hakkında ASAM Kafkasya uzmanı Oya Eren'in, Agos gazetesi yazarı Karin Karakaşlı'nın, Jamanak gazetesi yazarı Ara Koçunyan'ın yorumlarını izledim.
Karakaşlı yazdığı öykülerle 1998 Yaşar Nabi Nayır gençlik ödülü sahibi.
Türkiye'de yaşayan Ermeni vatandaşlarımızla et ile tırnak gibiyiz. Onlar 500 yılı aşkın bir süredir bizim bir parçamız. Bazı dış etkiler bizi bizden koparmaya çalıştı, başarılı da oldu. Bir zamanların millet-i sadıkası, neden millet-i sabıka oldu, hepimiz düşünmeliyiz.
Bugün Türkiye'de, Ermeni vatandaşlarımızın dışında sayıları 20 ila 40 bin arasında olduğu söylenen Ermenistan vatandaşları kaçak çalışıyor, ticaret yapıyor, ekmek parası kazanmak için çabalıyor.
Karakaşlı ve Koçunyan'ın "ülkemiz", "Türkiyemiz" derken seslerindeki hissedilen samimiyet çok önemli.
Düşmanlıklar ilelebet sürmez. 70 yıllık kan davasının sorumluluğunun büyük kısmı Ermeni diasporasındaki marjinallere ait. Bu kan davasının bitirilmesindeki cesaret ve sağduyunun büyük kısmının da bize ait olması bizi küçültmez, yüceltir.
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Alıntı:
Tangör Evren rumuzlu üyeden alıntı
Umarım dönmez.
Kısa ve net:))
İmza:p
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Ekşi Sözlük'ten okunmaya değer bir yorum. *** ile küfürler sansürlendi. Ekşi Sözlük'te büyük harf kullanılmıyor, Atatürk dışında düzeltmesi zor geldiği için büyük harf kullanımına ait yanlışların imla hatası olarak görülmemesi dileğiyle:
ulus-devletler belirli bir coğrafi sınır içerisindeki hakim toplumsal bürokratik örgütlenme biçimlerini ifade ediyor. bu devletlerin üst düzeyde amacı iktidarın kaynağı kim ise onun çıkarlarının maksimizasyonu. ulus-devlet paradigmasında bu "milletin" çıkarlarını korumak olarak adlandırılıyor.
nedir milletin çıkarları? o gün için milleti oluşturan insanların güvenliklerini veya refahlarını arttıracak uygulamalardır. dolayısıyla herhangi bir ulus-devlet iktidarın şu veya bu ikili anlaşma veya çatışma yoluyla elde etmek istediği şey kendi ulusunun optimum faydasıdır. fayda, ölçülebilen, değerlendirilebilen bir şey olduğu için de uluslararası ilişkilerde -dostluk, düşmanlık, ahlak, iyilik, güzellik- gibi tanımlara yer yoktur. bürokratik örgütler bireysel ahlak kıstaslarıyla sınırlı değildir. onlar için çıkar vardır. en iyi ihtimalle bu çıkar "idealist" veya "realist" bir anlayışla tanımlanmış olabilir. (dünyada özgürlüğün gelişmesi amerikanın çıkarınadır (wilson) idealist iken dünyada ulus-devletler vardır sscb'de onlardan biridir ve onunla iyi ilişkiler geliştirmek abd çıkarınadır (kissinger) demek realist olur.) dolayısıyla şeref, namus, haysiyet görelidir. bugün için "şeref"li, "prestijli" olan yarın olmayabilir.
insanlar unutuyorlar. Mustafa Kemal Atatürk balkan antantı çerçevesinde yunan hükümeti ile saldırmazlık paktı kurdu. paktın bir yükümlülüğü de eğer bir üçüncü ülke yunanistan'a savaş ilan ederse türkiye'nin o üçüncü ülkeye karşı savaş açacağı idi. tarih 9 şubat 1934. kurtuluş savaşının bitiminden altı üstü 11 sene sonra. görüşülen kişi birinci ve ikinci balkan harbinde, birinci dünya savaşında ve sonrasında 1920'ye kadar yunanistan'da çeşitli görevler kabul etmiş, başbakanlık yapmış bir kişi. bugün kimse bakıp "atatürk'ün daha dün *** görüşmesi", "atatürk'ün bebelerimizi süngüleyenlerle masada oturması" gibi bu olayı tanımlamıyor. bunun bir sebebi atatürk'e hakareti engelleyen kanunsa, diğeri de bunun atatürk'ün dehasına, işbilirliğine, realistliğine, uluslararası ilişkilerde daimi nefretlerin varolamayacağını kabul eden realpolitik kabulüne yaslanıyor. üstelik balkan antantı gerçekten de türkiye'nin prestijini arttırmıştır. uluslararası kamuoyu mustafa kemal ile venizelos'un görüşmesine bakıp "ikisi de daha dün *** haysiyetsizce görüşüyor, şeref, onur, namus kalmamış, vuralım ağızlarına alalım lokmalarını" demedi. bunu barışa yönelik bir adım olarak aldılar, iki liderin geçmiş nefretlerin üstüne çıkarak hakkaniyet sahibi bir ruhla birleşmelerini alkışladılar. iyi bir şey yapıyorlardı, doğru bir şey yapıyorlardı ve uluslararası kamuoyu bunu takdir etti.
neden bugün ermenistan'la süregiden ilişki böyle yorumlanmasın ki? burada bir prestij varsa bu ancak türkiye'nin ermenistanla konuşması, çok taraflı ilişkiler geliştirmesi ve problemlerini barış için çözmesi ile oluşacaktır. onlara sırtını dönüp, hodbin ve nazlı bir şekilde irrasyonel olarak belirlenmiş bir "onur", "gurur" zevahirini kurtarmak için köşesinde beklemesiyle değil. koca bir ülkeye önerebileceği en büyük dış politik hamle liseli bir kız gibi evinde oturup telefonla aranmayı beklemek olanlar da biliyorlar ki bu bir çözüm getirmiyor. gerçek onur, gerçek prestij ve menfaat gerçek hayatta neleri değiştirdiğiniz ile ölçülüyor. eğer azerbaycan'daki katliam duracaksa bunun için türkiye'nin ermenistan ile ilişki kurması ve daha sonra da bir şeyler yapması gerekiyor. hiç bir şey yapmadan ankara'da mucizevi bir şekilde ermenistan'ın "ankara, seni seviyorum tamam mı, artık vazgeçeceğim bu işlerden" demesi akıl alır bir beklenti değil. aynı türkiye'nin bir gün kendiliğinden erivanı arayıp "yahu 1915 de kötü şeyler yaşandı bizim topraklarda, bunlar insan olmak ortak noktasında bizim de canımızı yakıyor, yapanları lanetliyorum" demesinin akıl dışı gözükmesi gibi.
iki toplum arasında sorunlar yokmuş gibi davranmak veya izole bir şekilde köşelerine çekilmeleri herhangi bir sorunu çözmez. uluslararası kamuyou açısından onursuz bir şey varsa da varolan hataların görülmemesi kabul edilmemesidir. zira toplumlar devletlerinden rasyonel davranmasını beklerler. onlar insani kaprislerin, ahlaki duygulanımların arkasına sığınamazlar. koca bürokratik örgütlenmeler, milyonlarca insanın çalıştığı tüzel kişilikler rasyonel davranmak, hakikatle karşılaşmak ve gerçekler doğrultusunda iyi bir şey yapmak zorundadır. eğer dünyadaki prestij bu kadar önemseniyor ve bir üçüncü dünya ülkesi kompleksi içerisinde konu "hakkımızda ne diyecekler" noktasına indirgeniyorsa haber vereyim abdullah gül orada oturduktan sonra türkiye prestij kazanacak, prestij kaybetmeyecek.
başkalarının ne düşündüğü umrumuzda değilse, o zaman da haysiyetli olan milletin çıkarına olandır. onurlu olan hepimizin yararınadır. o halde ermenistana gidip bir yerden konuşmaya başlamak, binlerce sene beraber aynı topraklarda yaşamış, ortak yemekleri, kelimeleri, müzikleri olan iki toplumun mevcut ayrılığını ortadan kaldırmaya gayret etmek kadar doğru ne olabilir? bu bir başlangıçtır, çok ileri ve uzağa bir adım atılacak değil, bunu abdullah gül de bu başlıkta zikredilene benzer muhafazakar sebeplerle yapmaz, ancak bir yerden başlanması bir adım da atılması gerekiyor. işte bu o adım.
nefretinizi biran olsun bir kenara koyun, bugünün çocukları babalarının suçlarından dolayı hep bir zindanda yaşamak zorunda değil. yarının çocukları beraber barış içerisinde yaşamaya başlasınlar diye bugün konuşmaya başlamak en büyük onur, en şerefli hareket, en namuslu politikadır. kendi namussuzluğunu, kibirle kapatmaya çalışanların önerdiğinin aksine.
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Hala dünyanın pek çok ülkesinde ermeni lobilerince türkiye ,ermeni katliamı yapmakla SOYKIRIMLA suçlanıyorken, sizin hakkınızda bu şekilde bir dezenformasyon yürütülürken kalkıp oraya gitmeniz mantıksız.Bunu barış için atılmış ülke çıkarlarına uygun bir adım olarak nitelendirmekten ziyade tutarsız bir dış politika izlenmesi olarak görüyorum. Sayın Gül' ün önceki söylemleriyle de çatışan bir adımdır. (bakınız Melih Aşıktan alıntılar). Bir ülkenin cumhurbaşkanı o ülkenin en üst düzeyde temsil makamıdır. Mesele kalkıp bir maç için oraya gitmekten öte bir adım olarak değerlendirilmeli. Bu konuda pek çok farklı köşe yazarının kendine has yorumlarını okudum. Bu benim kendi görüşüm. Hala ermeni kürsülerinde hakkımızda katliamcı söylemleri bazı uydurmaca tarihi! belgelerle ıspatlanmaya çalışılırken uygun değil. Türkiye bu konuda nefretle hareket eden taraf olmadı hiç. Merak etmeyin. Nefreti tetikleyen ve tırmandırmaya çalışan ermeni diasaporası. Bir adım atılması mı gerekiyor? Evet ancak bu atılan adım doğru adım değil. Barışı sağlamak değil konu çünkü Ermenistanla aramızda savaş yok bizim. Zira küçük yoksul bir ülkedir ermenistan. Önyargıları kırmak atomu parçalamaktan zor demiştir Einstein. Bunu kırmanın yolu basit bir maç için cumhurbaşkanının oraya gitmesi değil. Amerikada batıdaki pek çok ülkede sizi ermeni katliamcısı gibi gösteren soykırımcı damgasını çürütmeniz gerekiyor.. Olay bundan ibarettir. Bunu da gidip orda bu düzeyde bir ziyaretle yapamazsınız. AB bunu takdir etmiş! Ne iyi etmiş ! Artık adımlarımızı AB nin bizi takdir edip etmemesine değer veren dıştan denetimli adımlarla mı atıyoruz? Bu da güzel!:rolleyes:
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Akp nin ve uzantılarının herşeyi Mustafa Kemal Atatürk'e endekslemesi de artık bulantı yaratmaya başladı....
Bunlar da Kemalist midir nedir??
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
02.09.2008/MİLLİYET
Semih İdiz
sidiz@milliyet.com.tr
Gözler Gül ve Sarkisyan’da
Cumhurbaşkanı Gül’ün Türkiye-Ermenistan maçı için Erivan’a gitmesi, tahmin edileceği gibi, her iki ülkedeki milliyetçiler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Taşnaklar, “soykırımı inkâr eden” ve “Ermenistan’a ambargo uygulayan” bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nı Erivan’da ağırlamanın “alçaltıcı olacağını” savunuyorlar.
CHP ve MHP’den oluşan “milliyetçi cephe” ise, Cumhurbaşkanı'nın, “Türkiye’nin sınırlarını tanımayan, soykırım dayatmasında bulunan ve Azeri topraklarını işgal eden” bir ülkeyi ziyaret etmesinin “gaflet” olacağını ve ülke için “ciddi sorunlar yaratacağını” savunuyor.
Tabii, Taşnaklarla MHP sonuçta geleneksel dünya görüşlerine göre davranıyorlar. Ancak, CHP’yi burada da anlamak mümkün değil.
“Sosyal demokrat” olduğunu iddia eden bir partinin barıştan yana her fırsatın değerlendirilmesini istemesi gerekirdi. Deniz Baykal’ın buradaki olumsuz tutumunun diplomatik çevrelerde “siyasi fırsatçılık” olarak değerlendirilmesi, bu nedenle, kaçınılmaz görünüyor.
Gül’ün ziyareti ve gerçeklik
Güney Kafkaslar'da istikrar için kolektif çabaya duyulan ihtiyaç, azalmıyor, aksine, gittikçe artıyor. Mevcut karmaşada bölgenin gelişmesi mümkün değil. Bu da, Türkiye ile Ermenistan arasındaki buzların eritilmeye çalışılmasını her zamankinden daha önemli kılıyor.
Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu nedenle Erivan’a gitmekten yana olduğunu düşünüyoruz. Sonuçta, bu ziyaret, şubat ayında Cumhurbaşkanı seçilen Serj Sarkisyan’a gönderdiği tebrik mektubuyla ortaya çıkan ve kendisinin Erivan’a davet edilmesiyle devam eden sürecin bir halkası olacak.
Bunun, var olan sorunlara rağmen, iki ülkenin makul bir zeminde buluşmalarını sağlayan bir ilk adım olma potansiyeli göz ardı edilemez. Ancak bakıyoruz, daha şimdiden büyük beklentiler çıkmış ortaya.
Gül’ün ziyareti sırasında tüm sorunların ele alınması ve bunlarda ilerleme sağlanması bekleniyor. Oysa, bu gerçekçi değil. Bu ziyaret, iki millet arasındaki güvensizliğin, bir nebze de olsa, giderilmesine katkıda bulunacaktır. Zor konuların ele alınması ancak bundan sonra olabilir.
Bu arada, Erivan’ın Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti sırasında Taşnakların taşkınlıklarına fırsat vereceğini de sanmıyoruz. Unutmamak lazım ki iyi ilişkiler bugün, Ankara’dan çok, izolasyondan kaynaklanan sorunlarla boğuşan Erivan’a lazım.
Erivan’da konu Gül’ün ziyareti
Önceki gün, Ankara’daki Avrasya Araştırmalar Merkezi’nin (ASAM) genç ve başarılı araştırmacılarından Oya Eren aradı. Ağustos ayını Erivan ve Gümrü’de geçirmiş. Oradayken her kesimden insanla konuşmuş.
Halk arasında günün konusu, Cumhurbaşkanı Gül’ün yapacağı ziyaret ve bununla bağlantılı olarak Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi ve sınırın açılmasıymış. Eren, “Birçok kişi için soykırım akıllarda olan son şeydi. Sınırın açılması ve Türkiye’ye gidip gelebilmek ise hem hemen herkesin arzusuydu” diye anlattı.
Ciddi ekonomik sıkıntı yaşanan Gümrü’de, “Sınır açılırsa buraları boşalır” diye espri yapanlar bile çıkmış. Eren’in anlattıkları, bizim şubat ayında Erivan’a yaptığımız ziyarette karşılaştıklarımızla hemen hemen aynı şeylerdi.
Türkiye’de de Ermenistan ile barış isteyenlerin sayısı az değil. Ancak, bunun yolunu açacak olan, cesur politikacılardır. Çünkü mevcut sorunlar azımsanamayacak düzeydedir. Bu yüzden gözler Gül ve Sarkisyan üzerindedir.
Re: Gül, Ermenistan'a gidiyor
Alıntı:
mkocagul rumuzlu üyeden alıntı
Bundan 15 yıl önce.. 1993 yılında.. Demirel Hükümeti’nin Ermenistan politikası konusunda verilen gensoru sırasında Refah Partisi adına Abdullah Gül söz alıyor... Bakınız zabıtlara göre, neler söylüyor:
“Hükümet, bu politikasıyla, geleceğimizi gerçekten ipotek altına almıştır ve öyle ipotek altına almıştır ki, Ermenistan Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanının cenaze merasimine katılma cesaretini göstermiştir.
HALİL ORHAN ERGÜDER (İstanbul) Beynelmilel protokol o..
ABDULLAH GÜL (Devamla) ...Sizin nasıl bir uzlaşmacı olduğunuzu, Türkiye’nin menfaatleri söz konusu olduğunda, sizin şahin gibi davranmayacağınızı bildiği için, yüzünüzün ne kadar yumuşak olduğunu bildiği için cesaret bulmuş ve Türkiye’ye gelmiştir.
Siz bana bir ülke gösterin ki, kardeşleriniz savaş halinde olacak, kardeşleriniz katledilecek ve onlar katledilirken, ‘Bunun müsebbibi Türkiye’dir’ diye demeçler verecek; o kardeşlerimiz katledilirken, ‘Avrupa’nın haritaları bellidir, yerine oturmuştur; fakat Ortadoğu’nun, Asya’nın haritaları nihai şeklini almamıştır’ diye açıklamalar yapacak; Kars’ın, Ermenistan toprağı olduğunu iddia edecek, bütün bunlardan sonra o adam Türkiye’ye gelecek ve siz de elini sıkacaksınız!..”
Evet.. Sayın Gül 15 yıl önce Ermenistan’dan Cumhurbaşkanı’nın değil maç, cenaze için bile Türkiye’ye gelmesini eleştirmiş... Arada değişen bir şey olmadı... Şimdi onun elini sıkmaya Ermenistan’a gidiyor...
-melih aşık-
Burada gizlenen bir gerçek var. O tarihte bu sözler Türkiye'ye karşı düşmanca tavırlar izleyen Levon Ter Petrossian için söylenmişti. Bugün ise zeytin dalı uzatan Serzh Sargsyan'ın daveti üzerine gidiliyor.
Levon Ter-Petrossian (11 November 1991 - 3 February 1998)
Robert Kocharyan (acting to 9 April 1998; 4 February 1998 - 9 April 2008)
Serzh Sargsyan (9 April 2008 - present)
Hatırlarsanız yine kriz dönemlerinde bundan 10 yıl önce Suriye'ye sert bir şekilde posta atmıştık. Ancak Hafız Esad'ın ölümünden sonra Beşşar Esad iktidara geldikten sonra ilişkiler yumuşadı. Hem Tayyip Erdoğan hem de Ahmet Necdet Sezer bir devlet politikası olarak Suriye'ye gitti.