-
Sayın Çiçek,
Beni okuma ve yanıtlama sabrınıza saygı duyuyorum. Minnettarım.
Aslında bu yazımı, sizi fazla meşgul etmeme adına herkesin yanıtlayabilmesi için "cep telefonuna gelen hakaret" konu adıyla yazdım. Olayların daha ayrıntılı bilinebilmesi için" Sayın Fatih Çiçek okursa" konu başlığını referans gösterdim. Durum böyle olunca da site yönetimince belki de kurallar çerçevesinde başka konu açılması gereksiz görülerek yazmış olduğum cep telefonuna ait yazı kilitlendiğinden kimse yanıt yazamaz hale geldi ve buraya yazmam gerektiği bildirildi. Bu nedenle tekrar sizi meşgul ettiğimin farkında olarak yazdığımın bilincindeyim.
Bugün düşündüm kendi durumumu ve eşimden gelen mesajları yeniden okuduğumda aklıma bir soru takıldı
Gelen mesajlardan birinde "sen adam olmayacak mısın SERSERİ"ifadesi yer almaktaydı.
Bu mesajı savcılık kanalı ile tesbit ettirerek Sulh Ceza'da dava açsam (Yargıtay tarafından büyük bir olasılıkla temyiz istemim reddedilecek ve ben 3 yıl şiddetli geçimsizlik nedeniyle dava açamayacağım), bu hakaret dolu ifadeler boşanmak için bir neden sayılıp dava kabul mu edilir; yoksa şiddetli geçimsizlik kapsamında değerlendirilip reddedilir mi?
Kabul edilirse boşanmak için bu başlıbaşına bir neden sayılır mı?
Sizin açınızdan herşey her zamankinden daha iyi olur temennisiyle...
-
Sayın TARR;
Açacağınız ceza davasında eşinizin çektiği bu mesajı ispatlarsanız ve PEK KÖTÜ veya ONUR KIRICI DAVRANIŞ sebebine (MK.162) dayanarak dava çabilirsiniz. Şiddetli geçimsikle açtığınız ilk davadan farklı sebebe dayandığınız için bu bu boşanma davanız (en azından 3 yıl süre ile dava açamamanız sebebiyle) diğer şartlarda mevcut olursa reddedilmez.
Fakat; SEN ADAM OLMAYACAKMISIN BE SERSERİ SÖZÜNÜN mahkemece onur kırıcı davranış olarak yorumlanıp yorumlanmayacağı konusunda şüphem bulunmaktadır. Eşlerden birinin küfür ve hakaretler etmesini yargıtay ONUR KIRICI DAVRANIŞ OLARAK YORUMLASA DA bu davranışlar süreklilik arz etmeyip KIZGINLIKLA SÖYLENEN, SİNİRLİ BİR ANDA YA DA KARŞI TARAFIN TAHRİKLERİYLE SÖYLENEN sözler olarak yorumlaması da mümkündür. Ayrıca onur kırıcı davranışın meydana geldiği günden itibaren başlayan 5 yıllık ve onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bunu öğrenmesinden itibaren başlayan 6 aylık HAK DÜŞÜMÜ SÜRELERİ bulunmaktadır.
Sayın TARR;
Size acizane bir önerim var... Ancak tekrar ediyorum ki; ben ve diğer meslektaşlarımın amacı yardımcı olmak, hukuki sorunlarda zerre kadar da olsa ışık tutabilmektir. Gerçek ve sağlıklı bilgi ve neticeler ancak avukat yardımıyla mümkün olur. Bu sebeple bir meslektaşımdan alacağınız hukuki destek ve yardım önerimizi tekrar ederim. Bunu hatırlatarak önerime geçmek istiyorum;
Boşanma davanız kesinleştikten sonra geçecek en az 6 ya da 7 ay gibi bir süre sonunda (yargıtay daha kısa süre sonra açılan davaları uygun bulmuyor) TERK NEDENİNE DAYALI OLARAK dava açın. Terk nedenine dayalı davanın ilk şartlarından biri İHTARDIR. Eşinizin ihtara rağmen birliktelik maksatlı hazırladığınız eve gelmeyeceğinden eminseniz açın. Ve eşiniz bu ihtara rağmen gelmez ve boşanmak da istemese dahi çok büyük ihtimal boşanma gerçekleşir. Zira; yargıtay ihtara rağmen gelmeyen eşinizin barışmak istememesini samimi bulmayacaktır. Onun kötüniyetini kanun korumayacaktır. Bu dava sebebine dayanarak dava açmanın elbette mahzurlu yanı da var... Eşiniz ihtarla davet ettiğiniz eve gelebilir!! Ancak gelmez ise boşanmanın gerçekleşmesi çok büyük ihtimal... Aşağıda sizin olayınızla benzer yargıtay kararını sunuyorum;
2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/443 K. 2005/1797 T. 10.2.2005
Gönderilen ihtarın şeklinde ve sürelerinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davalı kadın haklı sebeple eve dönmediğini de kanıtlayamamıştır. Boşanma davasının tebliğinden sonra açılan boşanma davası da terke dayalı boşanma davasını sonuçsuz bırakmaya matuf olup, dürüstlük kuralı ile bağdaştırılamaz. Mahkemece terke dayalı davanın kabulü, karşılık davanın reddine karar verilmesi gerekir... ''
Temenni ve dualarınızı eksik etmeyin lütfen...
-
Sayın Çiçek,
Boşanmaya esas olan davamla ilgili avukatım mevcuttur. Buna rağmen gelinen nokta siz taraından da bilinmektedir.
Dün bir arkadaşımla birlikte onun bir işi için aukatının yanına gittik ve bu avukat da benim durumumdan haberdardı. Durumumda bir gelişme var mı diye sorunca ben de cep telefonuna gelen mesajlardan bahsederek hakaret içerikli mesajları kendisine de okuttum. Bunun üzerine avukat, eğer mesajı savcılık kanalı ile tesbit ettirip sulh cezada dava açarsam kesin bir boşanma nedeni sayılıp ayrılacağımdan bahsetti. Bu nedenle bu konuyu sizle paylaşma gereğini duydum.
Sizin son yanıtınızda tam anlayamadığım bir konu var. Demişsiniz ki
" Açacağınız ceza davasında eşinizin çektiği bu mesajı ispatlarsanız ve PEK KÖTÜ veya ONUR KIRICI DAVRANIŞ sebebine (MK.162) dayanarak dava çabilirsiniz. Şiddetli geçimsikle açtığınız ilk davadan farklı sebebe dayandığınız için bu bu boşanma davanız (en azından 3 yıl süre ile dava açamamanız sebebiyle) diğer şartlarda mevcut olursa reddedilmez."
Diğer şartlar dediğiniz nedir?
"....Ayrıca onur kırıcı davranışın meydana geldiği günden itibaren başlayan 5 yıllık ve onur kırıcı davranışa maruz kalan eşin bunu öğrenmesinden itibaren başlayan 6 aylık HAK DÜŞÜMÜ SÜRELERİ bulunmaktadır."
Burada yer alan 5 yıllık süre nedir, bunu da tam kavrayamadım.
Ayrıca yaşanabilinir ortak bir ev açıp eşime İHTAR çekmemi önermişsiniz. Bu durumu daha önce de düşündüm; ancak eşimin gelme olasılığı yüksek olduğundan bunu yapmaya açıkcası çekiniyorum. 5 yıl süren birliktelikte anladığım, eşimin beni değil de evli kadın olma durumunu, statüyü seviyor olması.
Sanıyorum 3 yılı beklemeksizin yapabileceğim tek nokta hakaret konusu ile yeni bir dava açmam; sonuç ne olursa artık.
Sizin şahsınızda tüm kirlenmemiş, temiz kalmayı becerebilmiş insanların günleri aydınlık olsun.