Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/16313
K. 2006/545
T. 30.1.2006
• TEDBİR NAFAKASI ( Her An Doğup İşleyen Alacak Niteliğinde Olduğu - Boşanma )
• BOŞANMA ( Davacı Yargılama Sırasında Tedbir Nafakası İstemediğini Beyan Ettikten Sonra Yeniden Tedbir Nafakası Talep Etmesi - Yeniden Tedbir Nafakası Talep Edilen Tarihten Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihe Kadar Devam Etmek Üzere Verileceği )
4721/m. 169, 174, 175
ÖZET : Boşanma davası yargılaması sırasında davacı, imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat istemediğini belirtmiştir. Bu husus dikkate alınmadan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı yargılama sırasında tedbir nafakası istemediğini beyan ettikten sonra yeniden tedbir nafakası talep etmiştir. Bu durumda yeniden tedbir nafakası talep edilen tarihten boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı 28.09.2004 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiştir. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.
3- Tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı 28.09.2004 günlü oturumda nafaka istemediğini beyan etmekle birlikte 09.06.2005 tarihli celsede yeniden tedbir nafakası istediğine göre kadın yararına 09.06.2005 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi de doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/5085
K. 2003/6191
T. 28.4.2003
• TAKİBE İTİRAZ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Alacak - İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )
• NAFAKANIN LİKİT ALACAK NİTELİĞİ ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakası - Takibe İtiraz/İcra İnkar Tazminatına Hükmedilmesi Gereği )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Boşanma Davasında Ara Kararı İle Verilen Tedbir Nafakasına İlişkin Takibe İtiraz - Hükmedilmesi Gereği/Likit Olduğu )
2004/m.67
ÖZET : Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm icra inkar tazminatı ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Alacak boşanma davası sırasında ara kararı ile verilen aylık 150.000.000 Tl. tedbir nafakasına ilişkin olup, likittir. Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesine rağmen icra inkâr tazminatına hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Reddedilen kısım 45.000.000 Tl.’dir. Bu miktar üzerinden davalı için avukatlık ücretine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen 1. ve 2.bentlerde yazılı sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 28.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/95
K. 2006/504
T. 6.2.2006
• TEDBİR NAFAKASI ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• ANNE YANINDA KALAN MÜŞTEREK ÇOCUK ( Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
• HAKLILIK UNSURU ( Anne Yanında Kalan Müşterek Çocuk İçin Ayrı Yaşamada Haklılık Unsuru Aranmaksızın Tedbir Nafakası Tayin Edilmesi Gereği )
4721/m. 185, 186, 197
ÖZET : Dava, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı eş ve müşterek çocuk için tedbir nafakası talebine ilişkindir. Davacı eş, davalı kocasının alkol müptelası olduğunu, kendisini sürekli dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bu nedenle müşterek çocuğunu alıp ailesinin yanına sığındığını, ayrı yaşamakta haklı olduğunu iddia etmiştir. Dosya kapsamından davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedilebilmesi için ayrı yaşamada haklılık unsuru aranmaz. Müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir. Davacının herhangi bir geliri de bulunmadığından davacı ve müşterek çocuk için uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, ayrı yaşama hakkına dayalı olarak davacı ve müşterek çocuk için tedbir nafakası istenilmiş, mahkemece iddianın kanıtlanmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir.
HUMK'nun 240. maddesine göre, kural olarak hakim ikame olunun delilleri serbestçe takdir eder.
Somut olayda davacı eş, kocası davalının alkol müptelası olduğunu, devamlı alkol alıp kendisini dövdüğünü, ailesiyle ilgilenmediğini, bunun sonucu müşterek çocuğunu da yanına alarak annesinin evine sığındığım, ayrı yaşama hakkı bulunduğunu iddia ederek, kendisi ve müşterek çocukları G. için tedbir nafakası istemiş, iddiasını ispatlamak için tanıklarını bildirmiştir. Mahkemece; davacı tanıklarının, davacının akrabaları olduğu ve taraftarın bulunduğu mahalden başka bir ilde oturmaları nedeniyle iddia olunan vakılarla ile ilgili görgüye dayalı bilgileri bulunmadığı, davalı tanığının ise taraftarın komşusu olduğu, görgüye dayalı bilgilerinin olduğu, beyanlarının daha samimi olduğundan bahisle davalı tanığının beyanı esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, davacı tanıklarının akraba olup olmaması, taraftarla aynı mahalde oturup oturmamaları, tarafsızlıklarına ve olayları görüp bilmelerine engel olmadığı gibi iddiaları doğrulayan davacı tanıklarının beyanları, davalı tarafından da herhangi bir itiraza uğramamıştır. Hükme esas alınan davalı tanığı K. beyanında "...davalının ara sıra alkol kullandığını" beyan etmiş, diğer davalı tanığı L. ise beyanında "...davacı E. bize gelerek davalıdan yakındı, kendi kendine müşterek haneden ayrılıp gittiğini bilahare duydum, daha önce bir kez daha gitmişti, iki ay durdu tekrardan müşterek haneye döndü" diyerek her iki davalı tanığı da, davacının ve davacı tanıklarının iddia ve beyanlarını doğrular nitelikte beyanda bulundukları da dikkate alınarak, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu hususu sabit olduğu halde yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru değildir.
Kaldı ki, davacı annenin yanında kalan müşterek çocuk için tedbir nafakası hükmedilmesi için ayrı yaşamada haklılık hususu aranmaz, müşterek çocuk için her halükarda nafakaya hükmedilmelidir.
Mahkemece, dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan davacı ve davacı yanında bulunan müşterek çocuk yararına Türk Medeni Kanunu'nun 185/3, 186/3, 197/2. maddeleri uyarınca TMK'nun 4. maddesinde bulunan hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmelidir
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.02.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/12995
K. 2005/16627
T. 3.10.2005
• NAFAKANIN İRAT BİÇİMİNDE ÖDENMESİ ( Hakim Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )
• SOSYAL VE EKONOMİK DURUM ( Hakim İstem Halinde İrat Biçiminde Ödenmesine Karar Verilen Nafakanın Gelecek Yıllarda Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumlarına Göre Ne Miktarda Ödeneceğini Karara Bağlayabileceği )
• KİŞİSEL MAL ( Kadına Düğün Sırasında Takılan 10 Adet Bilezik 1 Set ve 15 Adet Yarım ve Çeyrek Altın Ona Bağışlanmış Sayılması Nedeniyle )
4721/m.182/son
ÖZET : Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.
Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün )temyiz eden Şule Bayındır ( Esen ) vekili Avukat Ömer Faruk Budak ve karşı taraf Mehmet İlyas Bayındır vekili Avukat Behiç Cantürk geldi.Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir ( TMK. md. 182/son ). Davalı-karşı davacı kadının bu yöndeki isteği hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir.
3-Davalı-karşı davacı kadına düğün sırasında takılan 10 adet bilezik, 1 set ve 15 adet yarım ve çeyrek altın ona bağışlanmış sayılır. Bu altınlar davalı-karşı davacının kişisel malı sayılır. Davalı-karşı davacı kadının ortak konuttan hastaneye kaldırıldığı ve taraflar arasında fiili ayrılığın bu şekilde başladığı anlaşılmakla bu altınlar hakkında açılan davanın da kabulü gerekir.
Mahkemece yapılacak iş; 15 adet yarım ve çeyrek altının ne kadarının yarım, ne kadarının çeyrek altın olduğu davalı-karşı davacı kadın vekiline açıklattırılarak 10 adet bilezik ve 1 setle birlikte değerleri ayrı ayrı gösterilerek istemin kabulüne karar vermektir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA,hükmün bozma kapsamı dışında kalan kesimlerinin ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 400 YTL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/5827
Karar: 1997/7226
Karar Tarihi: 20.06.1997
ÖZET: Gerek temyiz gerekse karar düzeltmelerde üst sınır aylık nafaka miktarıyla belirlenmelidir.Somut olayda aylık nafakaya yapılan ekleme 10.000.000. TL’nı aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2 maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir.
(1086 S. K. m. 4, 427)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Karar: Nafaka veya nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tesbiti ve tahsili davası niteliğindedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 4.maddesi hükmü tümü hesap ve takdir edilebilen muaccel alacağa ilişkin olduğundan, nafaka davalarında nafakanın muayyen bir zaman dilimi için belirlenmesi bu davalara kısmi dava niteliği vermez.
Taraflar arasında görülüp sonuçlandırılan dava sonucunda davacının aylık 3.000.000.TL olan tedbir nafakasının aylık 10.000.000.TL’na çıkarılmasına böylece 7.000.000.TL artırılmasına karar verilmiş, karar nafaka borçlusu davalı koca tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 23.06.1996 gün 4146 sayılı yasa ile değişik 427/2 maddesi ile taşınır mal ve alacak davalarında temyiz sınırı 10.000.000.TL’na çıkarılmıştır. Belirtilen konularda değer itibariyle 10.000.000. TL’nın altında kalan kararlar kesindir.
Hüküm altına alınan nafakanın aylık veya yıllık tutarının dikkate alınması gerektiği yönünde yasalarımızda açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Davalarda hükümde gösterilen miktarı kanunda açıkça gösterilen istisnalar dışında dikkate alınmak zorunludur.
Harca esas değer ile avukatlık parasının belirlenmesine ilişkin kurallar aynı konuya ait olmayıp, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki konu ile ilgili ana kuralın istisnası niteliğinde olduğundan, kesinlik ve karar düzeltme sınırları için uygulanamaz. Bu kuralları kıyas yolu ile uygulamakta bazı sınırlı hükümlere kesin veya karar düzeltme istemi dışında tutan kuralların konulma amacı ile bağdaşmaz.
Hukuk Genel Kurulu 14/05/1997 gün 32 - 422 sayılı kararında da açıklanan gerekçelerle karar düzeltmede bağlanan aylık nafaka miktarının gözetileceğini açıklamıştır. Benimsenen bu ilkeler doğrultusunda gerek temyiz gerekse karar düzeltmelerde üst sınır aylık nafaka miktarıyla belirlenmelidir.
Somut olayda aylık nafakaya yapılan ekleme 10.000.000. TL’nı aşmadığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/2 maddesi gereğince temyiz edilebilme sınırı altında kalan nafaka takdirine ilişkin karar kesindir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle miktarı itibariyle kesin olan hükme yöneltilen temyiz dilekçesinin REDDİNE oybirliği ile karar verildi. 20.06.1997
Re: Tedbir Nafakası - Yargıtay Kararları
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/683
Karar: 2005/2761
Karar Tarihi: 24.02.2005
ÖZET: Kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu reddedilen boşanma davası ile kanıtlanmıştır. Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmuştur. Kadının birleşen nafaka davasının da kabulü ile kadın yararına tedbir nafakası takdiri gerekir.
(4721 S. K. m. 197)
Dava: Taraflar arasındaki davanın birleştirilerek yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu reddedilen boşanma davası ile kanıtlanmıştır. Türk Medeni Kanunun 197. maddesi koşulları oluşmuştur. Kadının birleşen nafaka davasının da kabulü ile kadın yararına tedbir nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün 2.bentte gösterilen nedenlerle davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın Abidin'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran Fehime'ye geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.