-
Re: Ziynet eşyaları
Sayın Cognis üşenmeyip cevap yazdığınız için teşekkürler. Son bir sorumu daha iletmek istiyorum.
Evliliğimiz süresince eşimin benim hesabıma yapmış olduğu para havaleleri yada benim ona yapmış olduğum para havaleleri, boşanmadan sonra bir hak talebi gerektirir mi?
Mahkeme başvurulurunda eşim tarafımdan tarafıma yapılmış olan havale makbuzları var, bu paralarında geri iadesini talep ediyorlar. Mahkemenin yaklaşımı nasıl olur sizce?
Aslında mahkeme süresince kendime bir avukat tuttum, ilk görüştüğümüzde bana çok olumlu şeyler anlattı, davadan kutulabileceğimiz ve kazancağımıza dair örneklerden bahsediyordu, bende avukatımın dava ile daha iyi ilgilenmesi için istediği ücreti peşin olarak ödedim ve ne olduysa ondan sonra oldu, mahkemelere bile girmemeye başladı, yüzünü gören cennetlik oldu.
takı bedeli ve bu havalae edilen paralarla ilgili olarak 20.000 tl nin üzerinde açılan bir dava var, ben gerçekten bu mahkeme ile ilgili yakından ilgilenebilecek bir avukat arıyorum.
-
Re: Ziynet eşyaları
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/4-249
K. 2004/247
T. 5.5.2004
• ZİYNET EŞYALARININ İADESİ TALEBİ ( Evlilik Sırasında Kadına Takılan Ziynet Eşyalarının Boşanma Gerçekleşse de Kadına Ait Olacağı )
• EVLİLİK SIRASINDA KADINA TAKILAN ZİYNET EŞYALARI ( Kadına Ait Olmaları ve Boşanma Halinde Kadına İadesinin Gerekmesi )
• EŞYALARIN İADESİ TALEBİ ( Ev Eşyalarından Hangisinin Hangi Eşe Ait Olduğunun Değerleri ve Nitelikleri İtibarine Göre Tesbit Edilmesi Gereği )
• BOŞANMA DAVASI SONUCU EV VE ZİYNET EŞYALARININ İADESİ TALEBİ ( Ziynet Eşyalarının Kadına Ait Olması - Ev Eşyalarının Aidiyetinin Değerleri ve Niteliklerine Göre Tesbit Edilmesi Gereği )
4721/m.6, 228
ÖZET :1-Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümden reddedilmiş olması isabetsizdir.
2-Tarafların müşterek evden ayrılmadan önce kavga ederek karakola başvurdukları, davalının karakolda bulunduğu sırada davacının evin kapısını çaldığı, evde bulunan eltilerinin kapıyı açmaması üzerine balkon kapısından eve girerek, paketlenmiş eşyaları, çuvala konan giysileri ve çocukları alarak evden ayrıldığı, dava konusu edilen eşyalardan önemli bir bölümünün kendisine ait olduğu gerekçesiyle davalı tarafından alındığı, bir kısım eşyanın evde bırakıldığı tanık beyanlarından anlaşılsa da evin anahtarının davacıda bulunduğu iddia edilmiş ancak davacının bu tarihten sonra yeniden eve geldiği ve eşya götürdüğü konusunda dosyada herhangi bir delil bulunmadığına göre mahkemece tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek, dava konusu edilen eşyaların miktar ve nitelikleri itibariyle taraflardan hangisine ait olabileceği gözetilmek suretiyle, hepsinin paketlerle taşınmasının mümkün olup olmayacağı üzerinde durulması ile, davacıya ait olan eşyalar tek tek belirlenmek ve davacıya iadesine karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "ev eşyası ve ziynetlerin iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Osmaniye 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.3.2002 gün ve 1998/162-2002/145 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 17.3.2003 gün ve 12549-2919 sayılı ilamı ile, ( ...1-Dava,davalı eşte kalan ziynet ve ev eşyalarının verilmesine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun onu bağışlanmış sayılır.Böylece davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devam sırasında davalı tarafından alınarak bozdurulup harcanmış olduğu davalı yanca da kabul edildiğine göre davacıya iadesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin isteğin tümden reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacı ile davalının müşterek evden ayrılmadan önce kavga ederek karakola başvurdukları,davalının henüz karakolda bulunduğu sırada davacının eve girerek bir valiz içine yerleştirdiği eşyalar ile evden ayrıldığı anlaşılmıştır.Davacının bu tarihten sonra yeniden eve geldiği ve eşya götürdüğü konusunda dosyada herhangi bir delil yoktur.Dava konusu edilen eşyaların miktar ve nitelikleri de gözetilerek hepsinin bir valiz ile taşınmasının mümkün olup olamayacağı üzerinde durulmadan ev eşyalarına ilişkin davanın da tümden reddi doğru değildir.Kaldı ki bir kısım davalı tanıkları dahi dava konusu edilen ev eşyalarının önemli bir bölümünün davalı tarafından alındığını bildirmişlerdir.O halde dosyadaki tüm deliller birlikte incelenerek davacıya aidiyeti belirlenerek eşyaların verilmesi gerekir.Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, davalı eşte kalan ziynet ve ev eşyalarının iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin "davacının, davalının evde olmadığı sırada kendisindeki anahtar ile içeri girerek bir takım eşyaları götürdüğünün, davalının da kendisine ait eşyaları alıp, davacıya ait olanları bıraktığının tanık beyanlarından anlaşıldığı, davacının eşyalarının davalıda kaldığını kanıtlayamadığı, ziynet eşyalarının kadının yanında bulunması gerektiğinin hayatın olağan akışına uygun bulunduğu, davalı eş tarafından zorla veya başka bir sebeple alındığının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, ziynet eşyaları bozdurulmuş olsa bile evin ortak ihtiyaçları için harcandığından iadesinin istenemeyeceği" gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine dair verdiği karar yukarıda belirtilen nedenlerle Özel Dairece bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır, ona iadesi gerekir. Ancak, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile ziynet eşyalarının bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Davada, davacıya ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı tarafından bozdurularak ev ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir, davalı, kadının kendi rızası ile ziynet eşyalarını verdiğini kanıtlayamadığından dava konusu ziynet eşyalarını davacıya iade ile mükelleftir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan ziynet eşyalarına ilişkin talebin tümden reddedilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan; tarafların müşterek evden ayrılmadan önce kavga ederek karakola başvurdukları, davalının karakolda bulunduğu sırada davacının evin kapısını çaldığı, evde bulunan eltilerinin kapıyı açmaması üzerine balkon kapısından eve girerek, paketlenmiş eşyaları, çuvala konan giysileri ve çocukları alarak evden ayrıldığı, dava konusu edilen eşyalardan önemli bir bölümünün kendisine ait olduğu gerekçesiyle davalı tarafından alındığı, bir kısım eşyanın evde bırakıldığı tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Her ne kadar evin anahtarının davacıda bulunduğu iddia edilmiş ise de, davacının bu tarihten sonra yeniden eve geldiği ve eşya götürdüğü konusunda dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek, dava konusu edilen eşyaların miktar ve nitelikleri, taraflardan hangisine ait olabileceği gözetilmek suretiyle, hepsinin paketlerle taşınmasının mümkün olup olmayacağı üzerinde durulmak, davacıya ait olan eşyalar tek tek belirlenmek ve davacıya iadesine karar vermek gerekirken bu yönler üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
-
Re: Ziynet eşyaları
.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/13-73
K. 2004/29
T. 28.1.2004
• İSTİRDAT DAVASI ( Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İadesi - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )
• ÇEYİZ SENEDİNDEKİ ZİYNET EŞYALARI ( İstirdat Davası - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )
• ZİYNET EŞYALARI ( Çeyiz Senedindeki/İstirdat Davası - Evlilik Birliğinin Borçlarına Harcandığı/Davalı İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlamadıkça İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )
• İSPAT YÜKÜ ( Davalının Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlaması Gereği - Aksi Halde İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )
• TAZMİN MÜKELLEFİYETİ ( Davalının Çeyiz Senedindeki Ziynet Eşyalarının İade Edilmemek Üzere Verildiğini Kanıtlaması Gereği - Aksi Halde İade ve Tazmin İle Mükellef Olduğu )
4721/m.185, 186, 188
ÖZET : Taraflar ve tanıklarca imzalanan çeyiz senedindeki davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği, davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine bozdurularak davalı adına araba alındığı onun da satılarak evlilik birliğinin borçlarına harcandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin davada, sözleşme hukuku kurallarına göre davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir.
Çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin dava, her ne kadar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılmış ise de, evlilik akdinin ve çeyiz senedinin 743 sayılı Medeni Kanun zamanında yapıldığı gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki "istirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 5.3.2003 gün ve 2002/289 E, 2003/66 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.6.2003 gün ve 4787-8650 sayılı ilamı ile, ( ...Davacı, aralarında boşanma davası devam eden davalı ile ayrı yaşadıklarını, çeyiz senedindeki eşyalarını da alamadığını belirterek,aynen iadesini olmadığı takdirde dava tarihindeki değeri olan 15.000.000.000 TL. nin yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ziynet eşyaları yönünden davanın kısmen reddini savunmuştur. Mahkemece ziynet eşyaları dışındaki eşyaların teslim edilmiş olması nedeniyle bu eşyalar bakımından karar verilmesine yer olmadığına, ziynet eşyaları ile ilgili talebin ise, evlilik birliğinin devamı sırasında bozdurularak evlilik kurumunun borçlarına harcanmış olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Çeyiz senedinde belirtilen ziynet eşyalarının davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine mahkemenin kabulünde de olduğu gibi evlilik birliğinin devamı sırasında paraya çevrilerek harcandığı açıklığa kavuşmuştur. Evin infak ve iaşesinin temini kocaya ait olduğuna göre ziynet eşyaları bakımından da tazminata hükmedilmesi gerekirken, bunların satımından dolayı elde edilen paranın evlilik kurumunun borçlarına harcandığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava istirdat istemine ilişkindir.
Davacı kadın 19.7.2002 tarihli dava dilekçesinde, aralarında boşanma davası devam eden davalı ile ayrı yaşadıklarını, çeyiz senedindeki eşyaların kendine iade edilmediğini beyanla, aynen iadesini, olmadığı takdirde dava tarihindeki değerinin faizi ile ödenmesini talep etmiştir.
Davalı, çeyiz senedindeki ziynet eşyaları dışındaki eşyaların iade edildiğini, ziynet eşyalarının ise davacı tarafından kendisine bağışlandığını paraya çevrilerek araba satın alındığını, daha sonra arabanın da satılarak evlilik birliğinin borçlarının ödendiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemenin davanın reddine dair verdiği karar, yukarıda belirtilen nedenlerle Özel Dairece bozulmuştur.
Mahkemece, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 185/2, 186/son ve 188/1 maddeleri karşısında, evin infak ve iaşesinin sadece kocaya ait olduğu yönündeki bozma gerekçesinin kabul edilemeyeceği, Türk Medeni Kanunu'nda eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarının belirtildiği, çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının paraya çevrilerek araba alındığı ve daha sonra arabanın da satılarak birliğin borçlarının ödendiği, davalının elinde kalmadığı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Taraflar ve tanıklarca imzalanan 20.6.1999 tarihli çeyiz senedindeki davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği, davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine bozdurularak davalı adına araba alındığı onun da satılarak evlilik birliğinin borçlarına harcandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dava, çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin olup, sözleşme hukuku kurallarına göre davalı, iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir.
Somut olayda davalı, ziynet eşyalarının kendisine bağışlandığını iddia etmiş ise de, bunların bağışlandığı harcamaların davacının isteği ve onayı ile yapıldığı kanıtlanamadığından davalının aynen iade veya tazminle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddi isabetsizdir.
Öte yandan, her ne kadar dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğünden sonra açılmış ise de, evlilik akdinin ve çeyiz senedinin 743 sayılı Medeni Kanun zamanında yapıldığı gözetilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan gerekçelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, yukarıda belirtilen bu nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 28.1.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
-
Cevap: Ziynet eşyaları
2009 Temmuz ayında evlendik. 26 Ağustos ta da düğünümüz oldu. Düğünden bir hafta sonra çeşitli nedenlerle(eşimin cimriliği,evine bakmaması,bana karşı olan tavırları vs.) tartışmalarımız başladı. Beni evden gitmeye zorlaması(psikolojik baskı, hakaret,iftira atması ve evden kovması gibi nedenlerle) üzerine birkaç kez ailemin yanına geldim. bu süre zarfında sorunları çözmek için herhangi bir girişimde bulunmadı. ailemin arabuluculuğu ile her defasında eve döndüm. Yarıyıl tatilinde memlekete eşimin ailesinin yanına gittik. orada çıkan bir tartışma sonucu eşim üzerime yürüdü ailesinin yanında çeşitli hakaretler etti ve şiddete yöneldi. bende bunun üzerine orada bulunan teyzemin yanına gittim. benim evden çıkmamın ardından kayınvalidem eşimi evimize altınları almaya göndermiş ve eşim gidip düğünde takılan takıları alıp gelmiş. daha sonra yine ara eşimin herhangi bir cabası olmadan ailesi tarafından düzeltildi ve ailesinin evine gittikten sonra annesi eşimin altınları alıp geldiğini söyledi. eşimin açıklaması ise şuydu: bu işin bittiğini sandım ve gittim altınları aldım geldim. Bunun sonucunda çıkan tartışmada kardeşinin yanında çeşitli hakaretlere maruz kaldım. eve döndük ve aradan kısa bi zaman geçtikten sonra eşim şiddet uyguladı beni evden kovdu ve ailemin yanına gitmek zorunda kaldım. (gururuma yediremediğim için fiziksel şiddet gördüğüme dair rapor almadım) aradan 18 gün geçti ve yine düzelir düşüncesiyle eve döndüm. ve aradan 1 hafta gecince yine aynı şeyler oldu. bana ve aileme karsı hakaret,aşağılayıcı sözler ,evden kovma vs. bunun sonucunda yine ailemin yanındayım. aradan 1 ay gecti.evden sadece şahsi eşyalarımı alarak çıktım. bütün bu yasadıklarım kusurlu tarafın karsı taraf olduğunu göstermez mi? eşimin gidip altınları alması,beni evden kovması,aşağılayıcı insanın onurunu kırıcı davranışlarda bulunması,fiziksel ve psikolojik şiddet gibi nedenler evlilik birliğinin sağlanamadığının ispatı sayılabilirmi? ben en kısa zamanda dava acmak istiyorum,şuan evde çeyiz olarak götürdüğüm eşyalar ve birlikte aldığımız eşyalar (parasını ortak ödediğimiz eşyalar) var. ben dava açmadan da gidip en azından çeyiz olarak götürdüğüm eşyaları ve düğünde takılan takıları alabilirmiyim? düğünde takılan takılar geline ait değilmidir? eşimin boşanmak istememesi dava sürecini etkilermi? yada dava boşanmamayla sonuçlanabilirmi? ben kesinlikle boşanmak istiyorum bunun için nasıl bir yol izlemeliyim? yardımcı olursanız çok sevinirim.