-
şayet sözleşmeniz noterden onaylı olmuş olsaydı, kira borcunun süresinde icrâ dosyasına ödenmemiş olması halinde, icrâ tetkik merciinden doğrudan (muhtemelen tek celsede) tahliye kararı alınması söz konusu olacaktı.
sözleşmeniz noterden onaylı olmadığından; ihtâr keşide etmek gerekmeksizin, sulh hukuk mahkemesinde dâvâ açabileceğiniz gibi; bu dâvâda, ilâmsız tahliye tâkibine ilişkin icrâ dosyanızın içeriği, kiranın geç ödendiğinin veya hiç ödenmediğinin ispatında delil teşkil edecektir.
kiracınızın, normal şartlarda dâvâ dosyasından belge yok etmesi mümkün değildir. fakat nadiren de olsa, -bırakın dâvâ dosyasından tek bir belgeyi- dâvâ dosyasının kendisi dahi, çeşitli sebeplerle kaybolabilmektedir! benzer olay, iki defa benim başıma geldi. örneğin; idare mahkemesinde açmış olduğum bir dâvâda; uyuşmazlık konusu bir arazî için mahallinde keşfe gittiğimizde, dâvâ dosyam, rapor tanzimi için, (aynı zamanda (xxx) üniversitesinde öğretim görevlisi olan, iki profesör ve bir doçent doktordan oluşan bilirkişi heyetine teslim edildi. ancak bilirkişi heyeti, dosyamızı sehven kaybettiklerini beyân etmeleri neden ile, konu ile ilgili tutanak tutuldu ve ("bilirkişilerin üniversitede öğretim görevlisi oldukları ve uzun zamandır bilirkişilik yaptıkları göz önüne alınarak") (!!) idare mahkemesi, konu ile ilgili herhangi bir yaptırıma gerek görmedi!! daha sonra dosyayı, -dâvâcı olarak benim ilgili belgeleri suretlerini tekrar teminim neticesinde- yeniden "oluşturduk".
sizin adınıza kimin sahte imza attığı hususunun ortaya çıkması için, savcılığa suç duyurusunda şirket ortaklarının her ikisi de sanık olarak göstermenizi öneririm. sahte imza suçunun ve savcılığa suç ihbârında bulunmuş olmanızın, açacağınız tahliye ve alacak dâvâsının konusu dışında bulunduğundan, bu konu dâvâ kazanmanıza ve kaybetmenize herhangi bir etkisi olmayacaktır. dâvânızda sadece dâvâ konusu görülerek karara bağlanacaktır. bununla birlikte; kiracınızın adınıza sahte imza atmış olması, mahkeme nezdinde, kötü niyeti ispatlayacağından, kiracınız için menfi puan olacaktır.
-
kiracınız, ilâmsız icrâ tâkibine itiraz ederse, açılacak itirazın iptâli dâvâsında, yargılama, sizin iddialarınız ve kiracınızın itiraz dilekçesinde bildirdiği itiraz sebeplerine (iddia ve savunmaya göre) devam edecektir. borca itiraz olduğu takdirde, ispat yükü karşı tarafta olduğundan; ödeme belgesi vs. ibrâz ile bu hususu ispat etmesi gerekir. imzaya ve dolayısıyla kontrata itiraz olduğu takdirde (400 milyonluk sözleşmenin geçerli olduğunu iddia ettikleri takdirde) hâkim muhtemelen re'sen (ve bu arada sizin de tâlebiniz üzerine) imza aidiyeti konusunda bilirkişi tetkikatına karar verecektir.
siz zaten gerçek kontrata istinaden tâkip yapmakta olduğunuzdan ve açacağınız dâvâyı da bu çerçevede açacağınızdan; 400 milyonluk sözleşmeye itiraz etmiş olduğunuzu gösterir. ayrıca; sahte kontrata belli bir süre zarfında itiraz etmek gerekmediği gibi; tam tersine, karşı tarafın bu hususu ispat etmesi gerekir. (belli bir süre itiraz edilmeyince o sözleşmenin kabul edilmiş olacağına dair) bir şey YOKTUR. bu kadar endişe etmenize hiç gerek yok.
bu konu aklınıza çok takılırsa, sözleşmeye nezdinde imza attığınız emlâkçıyı ve varsa başka kişileri de (kefil, komşu vb.) şahit gösterebilirsiniz. en azından emlâkçınız, gerek imzalar ve gerekse bedel konusunda şahitlik yapacağı gibi; emlâkçı sıfatı ile, işyerinizin rayici konusunda da mahkemeye gerekli bilgi vererek sizi teyid edecektir.
alacaklarınızın tahsilini garantiye almanın çeşitli yolları vardır. şirketin iflâsını istemeden önce; yapılabilecek bir çok şey vardır. eminim; bu konuda avukatınız da size epey bilgi vermiş olmalıdır ve gereken işlemleri de yapacaktır. avukatınızın bu konudaki düşünceleri nelerdir? bunları aktarırsanız ben de, bilâhare, -tekrardan kaçarak,- kendi görüşümü veya farklı bir alternatif bildirebilirim.
-
Tekrar teşekkür ediyorum
Avukatım yukarıda belirttiğim 28.1.2005 tarihini bekleyeceğimizi söyledi. Zannedersem dosyaya nekadar para yatıp yatmadığını görmek ve hakkı olan 30 günlük süreyi tanımak istiyor. Bu tarihten sonrada sözleşme sonuna kadar olan kira paralarını talep edeceğini, imzanın ispatı için imza tespitinin yapılacağını 2-3 celse sürebileceğini sonra %40 tazminat isteyeceğini ve suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Dava bu süreç içinde devam edecek ancak alacakların garantisinin nezaman sağlanacağı konusu konuşulmadı. Yukarıda belirttiğim bu süreçte başka neler yapılabilir.Farklı düşüncelerinizi iletebilirmisiniz.
Yukarıda vergi dairesi ile ilgili soruyuda yanıtlarsanız sevinirim
Saygılarımı sunarım..
-
öncelikle; temel kural olarak; her ayın kira bedelinin, vadesinde ödenmesi gerekir. hneüz muacceliyet kesbetmemiş olan (şubat ve kontrat bitimine kadar olan aylara ait) kira bedellerinin TÂLEP EDİLEMEYECEĞİ, görüşündeyim. bu konuda avukatınızla aynı fikirde değilim. örneğin, şubat ayına ait kira bedelinin, ancak ödeme günü geciktiğinde tâlep edilebilmesi gerekir. aksi taksirde; borçlunun temerrüdünden bahsedilemez.
dikkatimi çeken bir husus da şudur: yeni (matbu) kira sözleşmelerinde; ("bir aya ait kira bedeli ödenmediğinde, gelecek aylara ait kira bedelleri de muaccel olur. bir aya ait kira bedeli ödenmediğinde, gelecek ayların tahsiline gidilir") şeklinde hüküm bulunmaktadır. matbu sözleşmelerdeki bu madde, esasında yasal değildir. (sözleşmeye yasaya aykırı bir maddenin konulamaması gerekir, diye düşünmekteyim. kanaatimce bu bir tenakuz. belki de yanılıyorum.)
muhtemelen avukatınız da, yeni sözleşmelerdeki bu maddeye istinaden böyle bir karar almış olabilir...
-
avukatınız 30 günlük süreyi beklemekte,-ikinci (ilâmsız) icrâ tâkibinde ne kadar para tâlep edilmesi gerektiğine de bu doğrultuda karar verileceğinden- haklı. kiracınız bu ikinci icrâ tâkibine (7 günlük süre zarfında) haksız olarak itiraz ederse, açacağınız itirazın iptâli dâvâsında, İTİRAZ EDİLEN MİKTAR ÜZERİNDEN, asgari yüzde kırk icrâ inkâr tazminatı tâlep edeceksiniz. (aynı zamanda tahliye ve itirazın iptâli (icrânın devamı) tâlep edilecektir. size önermiş olduğum suç duyurusunu da, sanırım, avukatınız, sizin adınıza yapacaktır.
imza inkârı vaki olduğu takdirde; dâvâ 2-3 celse süreceğinden; celse arasında muhtemelen araya adlî tatil de girebileceğinden, dâvânızın neticelenmesi,sonbaharı veya kışı bulabilir.
fakat sizin adınıza sahte imza atarak vergi dairesine sözleşme sunulmuş olması, sizi hiç bir şekilde BAĞLAMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR. bu konuda uyuşmazlık olduğu ve ayrıca suç ihbârında bulunacağınız da nazara alındığında; bu hususun sizi hiç bir şekilde bağlamayacağı, bilâkis, kiracınızın bu konuda kanunlar önünde sorumlu olacağı, bir gerçektir. bu konuda hiç endişeniz olmasın...
-
sayın ser'33,
kiracınızın ortak olduğu şirketin iflâsını istemek, kanaatimce en son (örneğin, mahkeme kararına rağmen borçlar ödenmediği takdirde) istenmesi ve müracaat edilmesi gereken bir yol olduğunu düşünüyorum. zira; borçlunun bir şirket veya ticari müessese (tâcir ve dolayısıyla iflâsa tabi olması nedeni ile),bir bakıma bir avantaj olabilir. ancak karşımızdaki borçlunun, borç batağında veya tasfiyenin eşiğinde olan bir şirket olup olmadığını bilmiyoruz. şirketin mali durumu (mal varlığı,vs.) hakkında bilgileriniz var ise, bu konuda avukatınızla işbirliği içerisinde olmanızı, konu ile ilgili mâlumatları aktarmanızı tavsiye ederim. adi (haciz istemli) tâkibe başladıktan sonra istediğiniz zaman bu tâkibi bırakarak iflâs tâkibine de geçebilirsiniz veya şartları var ise, doğrudan iflâs isteminde de bulunabilirsiniz.
alacaklarınızın garantiye alınabilmesi için, farklı yöntemler bulunmaktadır.
örneğin;
şayet kiracınızın mallarını tespit ettiyseniz; şu aşamada, doğrudan (yüzde 15 teminat yatırarak) kiarcınızın tüm menkûl/gayrimenkûl malları (belirtilecek tüm(kiracınıza ait) adreslerde) İHTİYATİ HACİZ UYGULAYIN. (asliye ticâret mahkemesinden, önceden kiracınıza tebligat yapılmaksızın, beklemeden buna dair mahkeme kararı çıkartmanız mümkündür.
bundan başka; kiralayan sıfatı ile, "hapis hakkı" olarak tâbir edilen hakkınızı kullanabilirsiniz. kiracınızın borçlarını ödememesi ve İLERİDE İŞLEYECEK KİRA BEDELLERİNİ DE ÖDEMEYECEĞİ iddiası ile, icrâ müdürlüğünden, İLERİDE İŞLEYECEK ALTI AYLIK KİRA BEDELLERİ TUTARINDA (KİRACINIZA AİT) MALLARA (EŞYALARA) EL KOYDURARAK REHİN ALACAKSINIZ. icrâ müdürü, kiracınıza ait eşyaların defterini yapacaktır (tutanak tutulacaktır). bu şekilde rehin alınan eşyalar, uygulamada kiracıya (bir nev'i) yeddiemin olarak (icrâ müdürü huzurunda) teslim edecektir.
kiracınız, defteri tutulan bu eşyaları daha sonra kaçıracak olursa; kiracınıza konu ile ilgili yaptırımlar uygulanacak olup; bu arada, HAPİS CEZÂSI İLE CEZÂLANDIRILMASI da söz konusu olacaktır.
özetlemeye çalıştığım bu hususları avukatınız da size, yeri geldiğinde, muhakkak izâh edecektir.
ayrıca; teşekkür etmenize hiç gerek yoktur. yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. alacaklarınızın tahsilinde herhangi bir engelle karşılaşmanızın da çok zayıf bir ihtimâl olduğu görüşündeyim. aklınıza takılan bir husus kalmışsa, foruma ekleyebilirsiniz. size başarılar dilerim.
saygılarımla.
-
Sayın zara
Kiraların sözleşme sonuna kadar olan kira bedellerini tahsil etmek istemesi sizinde söylediğiniz gibi Bir kira ödenmediği takdirde gelecek kiralar muacceliyet kespeder. Gelecek kiraların tahsiline gidilir. diye bir maddenin olmasıdır. Her ay ödemediğinde her ay bu para talep mi edilecektir. Yoksa daha sonra alacaklar ve kiraya veremediğimiz süreler için bu paralar alınabilecekmidir.
Benim bizzat firma ve kişiler üzerinde yaptığım araştırma neticesinde mağlesef herhangi bir gayrimenkule raslayamadım. Dükkanda İnternet Cafe şeklinde kullandığı 20 tane kadar bilgisayar vardı. Takibe geçmeden önce makinaları başka yere götürdüklerini başka yerde çalıştıracaklarını söylemişlerdi. Bende bu yaptıklarından nem kaptım hemen takibe geçtim. Bu firmanın işi temizlik malzemesi ürettiklerini (yerini bilmiyorum) ve toptan temizlik malzemesi sattıklarını söylediler bende bu işi yaptıklarını teyid ederim. Temizlik ürünlerini Belediyelere veriyorlar. Bildiğim kadarı ile belediyelerden 160 milyar alacakları var. Hangi belediyeler olduğunu tam manasıyla bilemiyorum ancak tabiki bulunabilir görüşündeyim. Belediye bunlara pek para ödemiyor. Bana söyledikleride bu paraları alamamaları nedeniyle kirayı ödeyemiyorlar. Tabiki başka alacaklılarda olabilir. en kısa yol kirayı vermemek gibi düşünüyorlar. Zaman kazanmayıda kazandıkları bu zaman içersinde alacaklarını alıp kayıplara karışmak şeklinde yorumluyorum. Bizim bu noktada iflasını isteyebiliyorsak eğer veya hangi noktada isteyebiliriz bilemiyorum. Ama Belediyelerdeki bu alacaklarına haciz koyabilmek. Sadece bu paralarda ümidim var yoksa sürpiriz bir gelişme olmazsa biz bu paraları tahsil edemiyeceğiz.
Paraları ödemeden kaçtıklarını düşünürsek tutuklama kararı çıkarılabilirmi, tutuklanırsa kaç ay veya sene ceza yer.(sahte sözleşme düzenlemek, vergi dairesine sahte imza ile sözleşme vermek dahil )
Görüşüm sizede anlattığım ve sizdende aldığım cevaplar neticesinde kanunların yetersiz olduğu, ve cezalarında hafif olduğu
Size profilini çizdiğim böyle bir firma ve ortakları yaklaşık 1 sene dükkanı kullanacak biz hiç bir şey yapamıyacağız dükkan çok yakınımızda olmasına rağmen elini kolunu sallaya sallaya dolaşacak, dalgasını geçecek ve belkide biz birşeyler alamadan kaçıp gidecek.
İşte netice bu
Saygılarımı sunarım.
-
Aşağı yukarı konuya vakıf olduğunuzu düşünüyorum.
Toparlamak gerekirse en kısa yoldan netice alabilmek adına, zararvermek, yıldırmak, çok zarar göreceği düşüncesi ile anlaşmaya yanaşmak veya kısa sürede sonuç almak başka davalar açarak dört bir yandan sıkıştımak, tutuklatmak gibi sırayla yapılacaklarıda yazarsanız. belki 1 sene beklemeden kolayca hallederiz. Bana yakışmıyan bir stil olacak ama normal konuşmadan anlamıyorsa onun dilinde konuşmanın yararı olacak düşüncesindeyim..
Elimizde senedininde olduğunu tekrar hatırlatırım.
Saygılar
-
size açık ve net olarak ifâde etmem gerekir ki; alacaklarınızın tahsili için,- kimi kısa kimi de daha uzun olan- bir çok yol bulunmaktadır. öncelikle; borçlunuzun ne gibi malları olduğunu bilmiyorsanız, süresinde mal beyânında bulunmadıkları (veya gerçeğe aykırı mal beynânında bulunduklarını tespit ettiğinizde) borçlunuzun -kati surette- hapis cezâsı ile cezâlandırılmasını sağlayabilirsiniz. uygulamada ya;İ.İ.K.76 mad. göre 1 aydan 3 aya kadar veya; İ.İ.K. 337 maddesine göre tâlepte bulunmanız halinde 10 gün hafif hapis cezâsı verilmektedir. (İ.İ.K.'ndan kaynaklanan diğer cezâi yaptırımlar hariç). bir defa hapis cezâsı kesinleştikten sonra; ancak, ilgili borçlar ödendiği takdirde; hapis cezâsı düşecektir. bu bir.
ikincisi;
anladığım kadarı ile; borçlunuz, epeyce borçlu (ve aynı zamanda belediyeden de 160 milyar) alacaklı bir firma. icrâ tâkibi esnasında; borçlunuzun, her türlü mallarının ve haklarının yanısıra, ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARDAKİ ALACAKLARI da hacize konu olacağından, bu durumu da değerlendirmeniz mümkündür. (borçlunuz, mal beyânında, kendi alacaklarını da beyân etmesi gerekmektedir. burada, bir nev'i, alacakların temliki söz konusu olacaktır.)
cebri icrâda; uygulamada; alacaklı sıfatı ile, sizin, BORÇLUNUZUN ALACAĞINA HACİZ UYGULAMA HAKKINIZ DA BULUNMAKTADIR. hatta bu sizin için bulunmaz bir fırsat olabileceğinden, bu husus üzerinde de durmanızı önereceğim.
gerek ihtiyati haciz ve gerekse icrâi (kesin) haciz aşamasında; borçlunuzun, beldediyelerdeki bu 160 milyarlık alacağının bir kısmına HACİZ KOYDURUNUZ. üçüncü şahıslardaki her türlü alacaklar direkt size geçeceğinden; borçlunuzun alacaklısına; (bu alacaklar haczedildikten sonra) birinci ve akâbinde ikinci haciz ihbârnâmesi tebliğe gönderilerek; bundan böyle bu miktarları borçlu kiracınıza DEĞİL, yeni alacaklı sıfatı ile , SİZİN ADINIZA (ilgili icrâ dosyasına) ödenmesi tebliğ olunacaktır. öncelikle; bu hususları da, diğer alternatifler ile birlikte, avukatınızla değerlendirerek hangi yolu izlemenin (her bakımdan) daha avantajlı olduğuna karar verebilirsiniz...
ikincisi;
-
kısaca; sahte imza düzenlemek, vergi ziyâına sebebiyet vermek vs. gibi suçları hiç hesaba katmasak dahi, sırf, icrâ ve iflâs kanunundan kaynaklanan nedenlerle hapis cezâsısına çarptırılmaları söz konusu olacaktır. az çok ticâri itibarı olan bir firma ile karşı karşıya olduğumuzu düşünmek istiyorum. tebligat adresi ve ayrıca, bu şirketin ticari sicil memurluğunda kaydı gibi hususları göz önünde bulundurursak; kayıplara karışmak o kadar kolay bir hadise de değildir.
kaldı ki; haciz istemli (icrâ) tâkibinin dışında iflâs tâkibi de yapabilirsiniz. örneğin; icrâ müdürlüğünden, borçlunuza iflâs tâkipli ödeme emri gönderebileceğiniz gibi, şartları var ise; (meselâ; mahkeme kararına rağmen borçlar ödenmediği takdirde) asliye ticâret mahkmesinden doğrudan iflâs isteminde bulunabilirsiniz.
elinizde senetler olduğunu ifâde etmiştiniz. bu senetleri, gerek kambiyo senetlerine mahsus icrâ tâkibi ve gerekse, kambiyo senetlerine mahsus İFLÂS tâkibi ile, İCRÂYA koyabilirsiniz. "KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS İFLÂS TÂKİBİNDE ÖDEME EMRİ" şeklinde; veya; "KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS (ÖRNEK NO.:163)İCRÂ TÂKİBİ" şeklinde işleme koyabilirsiniz. bu şekilde; borçlunuzun İCRÂ MÜDÜRLÜĞÜNE İTİRAZ HAKKI DA YOKTUR. ( ancak; şartları var ise, (senetlerdeki imzanın kendisine ait olmadığı vs. iddiasıyla)icrâ tetkik merciine müracaat etmek hakkını haizdir. icrâ müdürlüğüne itiraz ile tâkibi durdurabilmesi mümkün değildir.)