-
Alisinkay'ınkine benzer bir soruyu ilk kez 1500 yıl önce Aziz Augustin sormuş; "zaman geçici bir sey midir, yoksa her zaman mevcut olmus mudur?" o zamandan beri zaman yolculuğu teorik fizikçileri düşündürür olmuştur.
Hawking, Zamanın Kısa Tarihi adlı kitabında yalın ve katı kabullerle zamanda yolculuga izin vermiyordu, fakat "The Physics of Star Trek" (Uzay Yolculugunun Fizigi) adlı yeni bir kitaba yazdığı ön sözde zamanda yolculugun mümkün olabilecegini söyledi. Uzayda evrenin çesitli parçalarını birbirine bağlayan "solucan delikleri" vardır, Kip Thorne, Kara Delikler ve Zaman Boslukları adlı kitabında, genel relativiteye ilişkin öndeyimlerin,uzaydaki bir solucan deliğinden zamanda seyahat etmeyi mümkün kildığını öne sürdü.
"Solucan Delikleri", Einstein'ın varlığını öngördügü, varsayimsal uzay boşluklarıdır. Eğer uzayda boşluklar varsa, zamanda da boşluklar olmalıydı. Ne var ki bu boşluklar atomdan milyar kere daha küçük ve hayal edilemeyecek kadar kısa süre ile varoluyor. Dolayısıyla, bu boşluklardan birini yakalamak, açık tutmak ve insanın geçeceği kadar genişletmek hayli güç olabilir. Solucan delikleri "sonsuz ihtimali" temsil eder. Bizim bildiğimiz uzayın ötesidir. Sonsuz tünel burada üst üste labirent gibi yumak gibi dolanır. Onlarin içinde zaman yoktur. İmkansiz ve zamansız bir bölgedir.
Bu atomaltı tüneller sayısız tanedir. Boyları uzar, kısalır, birbiri üzerine dolanan solucanlar gibi hep kıpır kıpırdır. Birbirlerine hiç dolaşmayan 10E-33 cm'lik hortumlardIr. Ve her an heryerdedirler. Zaman sorunu, işte bu içinde zaman kavramı olmayan solucan delikleri çözüldüğünde (ki bana imkansız geliyor) çözülecektir...
Solucan delikleri hakkında bu yazılanlardan sonra bir de sunu okuyun; Mısır Piramitlerinde Bulunmus Bir Yazı :
"Ey İnsanoğlu; bu parsomende yazılı olanları iyi oku
Oku; burada varolmadığın günleri bulacaksın, Eger Tanrıların bahsettiği bilgelige sahipsen...
Oku çocugum; çok uzaklardan sana henüz ulaşan Geçmiş ve geleceğin sırlarını oku...
İnsanoğlu ebediyetten bugüne kadar sadece burda yaşamadı.
BIRÇOK YERDE, ZAMANDA. DÜNYADA YASADI. Herbirinin arasında karanlik perdesi var. VE SIMDI KAPILAR AÇILACAK VE BASLANGIÇTAN BERI VAROLAN TÜM KARANLIK TÜNELLER AYDINLANIP; GÖRÜNECEKLER; İnancımız bize SONSUZ YASAMIÖGRETTI; şimdi ebediyeti SONUN VE BASLANGICIN OLMADIGINI ANLADIK.
Bu bir SONSUZ DAIRE. Çember yasasina göre; eğer bir sey doğruysa hersey doğrudur. YARATICI çesitli şekillerle yüzünü gösterdi. ASLINDA O, BIRDIR. ISTEDI KI; TEK BIR TANRI olarak bilinsin. Henüz hersey yanlış. GÖRÜNMEYEN ZAMANLARIN KUDRETI RUHLARIN TÜMÜNÜ BAGLAYACAK DÜNYA ÖLDÜGÜNDE; SONA GELDIGINDEVE BU ARADA BÜTÜN AYRI GEÇMISLER ONLARA AÇIKLANMIS olacak."
-
Sayın Ragipatay'ın yerimiz yok kısmına katılabilirim.Ama gene de Sayın Admin'e sormak gerekiyor.Bu tartışma için yeterli yerimiz var mı?
Ama bilgimizin olmadığı konusu ise, sayın ragipatay soyut kavramlar ve fenomenler üzerinde tartışma yaparken ve gerçeği ararken hep şuna dikkat etmişimdir.Bir konu hakkında ne kadar bilgili olursanız olun ne kadar bilgili kişilerle konuşursanız konuşun.Bazen ufacık bir çocuk tek bir kelimesi veya davranışı ile bütün bilinmeyeni çözebilir.
Kesin olan tek şey, zaman hakkında tartışılan pekçok şey şu an için sadece teori veya fenomen.Herhangi birisi zamanı biliyor yada bilmiyor demek bana saçma geliyor.Çünkü düşünerek, deney ve gözlem yaparak, bizim bilmediklerimizi bir araya getirerek sonuca ulaşabileceğimizi yada en azından bu konuyla ilgili cevap arayanlara katkı sağlayabileceğimizi düşünüyorum.
Bu forum içinde gerçekten çok seviyeli ve güzel tartışmalar yaşanıyor.Yanlış olduğunu anlayanlar kendilerini düzeltiyor.Seviye zaman zaman bozulsa da bütün aktif arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Sayın ragipatay sizin de bu konuya merakınız olduğunu görebiliyorum.Önerileriniz çerçevesinde konuyu daraltabiliriz.Yada forumu açan Sayın Fırat Bayındır ( sizin de Beşiktaşlı olduğunuzu duymak beni mutlu etti) İŞ Hukuku ile ilgili o forumu takip ediyorum ama yorum yapma haddim olmadığı için beni bağışlayın.Siz bu forum konusunu açtınız.Dilerseniz bu tartışmayı siz yönlendirin.
Ama bu konu gerçekten çok ilgimi çekiyor.Aslında Sayın Admin Metafizikle ilgili bir site daha açsa hoş olurdu :)
Stefan Hawnks Zamanın kısa tarihi O kitabı arayacağımdan emin olabilirsiniz.Umarım bulurum.Öneriniz için teşekkürler
Kuluna yardım eden dinini üstün tutan Allah'a hamdolsun.Hamdolsun alemlerin Rabbine
-
Yerimizin olmadığını hiç zannetmiyorum ragıp bey, 16 sayfalık iclal aydın'a yer var da, daha 1.sayfasını doldurmayan "zaman" forumuna mı yer yok :) şaka yapıyorsunuz herhalde...
Belki de konunun ne kadar geniş bir konu olduğunu anlatmak için mecazen söylediniz, evet bu daha büyük bir ihtimal, öyleyse kusura bakmayın.
-
Zamanda yolculuk konusu çoğu bilimadamı tarafından tartışmaya değer bulunmuyor olsa da,bilimin eğlenceli, hayalürünü bir kısmı olsa da, istenilen zamana gitmek üzerine kafayoranlar da az değil.
Düz bir mantıkla düşünüldüğünde, zaman tek yönlü olarak yaşanıyor, yani içinde bulunduğumuz "şu an", yalnızca "şimdi" yaşandı ve bitti, tekrar yaşanmayacak, dolayısıyla zamanda geridönüp de o ana müdahale etmek imkansız. Yani geçmişe gidilemez...
Yalnız geleceğe gitmenin de mantıklı bir açıklaması var, geçmişe gitmek paradokslar doğurabilir,ama geleceğe gitmek için gerekli olan şey, ışık hızına yakın bir uzay aracı. Hız arttıkça zaman yavaşlar, bu kanıtlanmıştır, bu yüzden ışık hızına yaklaşarak gidilmekistenen zamana orantılı, hızlı bir uzay yolculuğu sonunda dünyaya geri dönüldüğünde, dünyada yıllar geçmiş olacak yalnız uzay gemisinde henüz birkaç gün yaşanmış olacaktır.
-
ZAMAN NEDİR?
Zaman, iki hareket arasındaki süredir. Hareket ve maddenin nesnel hali zamanla belirir. Zamanın olmadığı yerde , nesnellikte yoktur! Bu nedenle zaman cismin kesinlikle belirleyici faktörüdür. Hareketin hızı zamanın da hızıdır. Görelilik ve kuantum varsayımlarına göre zaman ile uzay birbirleriyle doğrudan ilişkili ve bağlantılıdır. Zaten zaman ile uzay birlikte anlamlıdır. Biri olmadan diğerinin olması mümkün değildir. Bunu şöyle özetleyelim : elektrik yükünün çevresindeki elektrik alanı , o elektrik yükünün bir bağlantısıdır. Tıpkı bunun gibi geometri ile kinamatik 'den oluşan eğri yada düz uzay-zaman metrik alanı da özdeğin (maddenin) bir bağlantısıdır. Elektrik yükü olmadıkca, elektrik alanı nasıl olmaz ise ; maddesiz bir '' metrik alan'', eş anlamıyla '' uzay-zaman '' da varolamaz. uzayla zaman, düşünsel tasarımlar değil , maddesel nesnenin içinde bulunan nesnel zaman-uzay madde somutluğundan oluşmuş bir bütündür. Böylece uzayın boyutları kadar zaman boyutunun kendiside uzay boyutlarının bir devamı niteliğinde bir nesnel uzam boyutu olarak varolmaktadır. Madde özünde ışıma kuatlarından oluşma bir yapıdır. Bu ışıma kuantları kendilerini özde zamansal bir varoluş olarak, bir frekans olarak bir zaman yapısı olarak ortaya koyarlar. Zaten Birleşik Alanlar Teoreminin özündeki ana fikir 'de ışık kuantları düzeyinde elektrik alanı - manyetik alanı ve gravitasyon alanlarını tek bir alan yapısı altında formüllemekten başka bir şey değildir. Bu ise elektro-gravitasyon alanı denebilecek yeni bir alan anlayışını öngörecektir. Eğer elektrik- manyetik ve gravitik alanlar içerisinden zaman kayması -boyut değişimi hadiselerini açıklayabilirsek bir Birleşik Alan Kuramı anlayışına sahibiz demektir.
Einstein izafiyet teorisini ortaya attığından bu yana, fizikçiler dünya üzerinde dört boyut bulunduğunu kabül ediyorlar.(Hatta yerçekiminin kendisi bile üç boyutlu uzayın bir dördüncü boyuta doğru eğim yaparak bükülmesidir.)O zamana kadar bilinen ve kabül gören üç boyut olan uzunluk, yükseklik ve genişliğe ek olan diğer fiziksel boyut ise zaman olarak biliniyor.Matematiksel olarak da kabül gören 4'üncü boyut, diğer üç boyuta eşit değer taşıyor.Ancak insanlar dünya üzerinde üç boyutta, her yönde hareket edebiliyorlar yani, yukarı ve aşağı, sola ve sağa, ileri ve geri. Ancak zamanda sadece ileri doğru hareket edebiliyorlar, zamanda geriye doğru hareket hiçbir zaman gerçekleşmiyor.Fakat fizik kanunlarında, zamanın geriye doğru hareket edemeyeceğini söyleyen bir kural mevcut değil.Zaten Einstein'in bu konuda ispatladığı hareket denklemi de zaman geriye döndürüldüğünde gayet iyi çalışıyor.Ancak henüz hiç kimse zamanda geriye seyahat etmeyi başaramadı
Zaman, değişmeyen değişimler bütünüdür!
Diğer bir tanıma göre: ...Pekala, bakın siz insanlar zamanı doğrusal (lineer) biçimde algılıyorsunuz. Zaman aslında doğrusal değildir.Bilmelisiniz ki zaman, uzay gibi eğrilebilir-katlanabilir-genişleyebilir, daraltılabilir bir yapıdır.Zaman çok esnek ve çok boyutlu olan plastiksi bir akımdır(eğer onu doğrusal bir akış gibi görürsek). Ve zaman üstüste bindirilip katlanabilir bir yapıdır. Bir zaman noktası bir frekans yapısında olup başka zaman frekanslarıyla senkonize biçimde örtüştürülüp çakıştırılabilir.Bir bakıma zaman, toplumumuzun onu ölçtüğü gibi doğrusal biçimden çok daha farklı ve karmaşık olan bir şeydir
Zaman kimilerine göre kendi üstüne doğru bir sarmal çizerek geleceğe ve geçmişe uzanan sonsuz bir sarmal yapıdadır(Zaman akımı salyangozun eğri sarmal çizğileri gibi kendi üstüne bükülüp kapanarak sonsuza uzanan çizğilermidir?). Zamanı daha iyi tanımlayabilmek için bir kutu içindeki bir filim rulosunu düşünün. O ruloda birbirinden ayrı kareler(zaman çerçeveleri) içinde görüntüler vardır.Tüm zamanları içine alan ''sonsuz şimdi'' ye bir rula halinde baktığımızda, böyle ayrı ayrı zaman dilimi çerçevelerinin olduğunu görmek kolaydır.Bununla birlikte eğer onlardaki sürekliliği anlamak isterseniz, dördüncü boyutta duran bu üç boyutlu filim rulosunu bir projektörden geçirmek zorundasınız.Böylece dördüncü boyut üstünde hareket eden bilincinizin bir tür projektör olduğunu söyleyebiliriz ve o filim kareleri ister geçmişinize ait olsun, ister bu yaşamınıza ait olsun ister gelecekteki görüntülere ait yaşamlar olsun, o filim rulosundaki karelerden birine her ne zaman bakarsanız, o çerçeve içindeki donmuş resmi görebilirsiniz.Ancak, sürekliliği görmek isterseniz, filim rulosundaki her bir karenin birbiri ardına başından sonuna dek dördüncü boyut doğrultusunda ilerleyen bilincimizin üstüne yansıtılarak göz önünden geçirilmesi lazım.Fakat zaten tüm zaman kareleri(zaman dilimleri)nin hepsi o filim rulosunda mevcuttur.
(...Bir çok kez ben şimdiden söz ederken, bu ''şimdi'' sizin için çok daha ileri bir tarihte yaşanacaktır. Ben bir dördüncü boyut varlığı olarak üçboyutlu olayları hepsi aynı anda oluyormuş gibi görürüm. Yaşanan olaylar dizisi sizin için bir yol boyunca doğrusal bir yer işgal etmiştir. Sizin bu kavramı hemen kavramanızı bekleyemem, ama size bu konuda basit bir benzetme sunabilirim: Eğer elinize bir sinama filminin rulosunu alırsanız, o bakıldığında doğrusal zamanın bir kronolojisini temsil edecektir. Ancak o sizin elinizdeyken, potansiyel zamanın tümü aynı anda sizin elinizdedir; onun tümü şimdi' dedir.Filmin yirmibeşinci dakikasında ne olabileceği hakkında konuştuğunuzda, onu görmek için yirmi beş dakika beklemeniz gerekmez. Bir başkasının geçmişinin olduğu gibi, geleceğinin o bölümü de şimdi sizin elinizdedir.Bu bakış açısında ''zaman'' kapalı dairesel bir realite olarak karşımıza çıkar. )
-
ZAMAN NASIL YÖNETİLİR
Günümüz çağdaş insanının çok fazla bağlandığını gördüğümüz, zaman nedir? Zaman hayattır ve zamanı boşa geçirmek, hayatı boşa geçirmek anlamını taşımaktadır. Addıngton, zamanın insanların sonsuzluk ölçüsü olduğunu ve şimdiye kadar zamanla ilgili doğal kabul edilen her şeyin, insan düşüncesinin ürünü ve göreceli olduğunu belirtir. Zaman ile uzay birbirine yakından bağlantılıdırlar. Zamanı anlamak için zamanın uzaya bağlı olduğunu anlamak gerekiyor. Uzay ölçüdür. Zaman uzay sayesinde ölçülebilmektedir. Zaman bir nesnenin uzaydaki bir noktadan başka bir noktaya geçtiği aralıktır. Zaman ve uzay kavramaları birbiri için gereklidir ve biri diğerinin göreceli değerine bağlıdır.
Zaman, insan için yaradılışından bu yana büyük önem taşımıştır. İnsanın gelişmesinde ve hangi alanda olursa olsun mesleki başarısında zaman anlayışının payı büyüktür. İş hayatını, sosyal ilişkilerini, eğlence ve dinlenme alışkanlıklarını bu anlayış içerisinde tanzim eden toplumlar diğerlerine nazaran daha fazla gelişmişlerdir. Yani gelişmiş ülkelerin zaman kullanımı konusunda bilinçlenmiş ülkeler olduğunu söylemek mümkündür. Bu gelişmiş ve gelişmemiş ülkelerin arasındaki en önemli farklardan birisini ortaya koymaktadır. Descartes’de toplumların ileri veya geri zekalı diye ayrılmayacağını ülkelerin gelişme ve zenginlik farkları yalnızca zamanı iyi kullanarak planlı ve programlı bir şekilde çalışmalarından ve dinlenmelerinden kaynaklandığını ileri sürmektedir.
İş sahipleri, iş adamları, doktorlar, mühendisler ve öğretmenler zamanı daha iyi yönetmenin gerekli olduğunun bilincine varmış olan pek çok meslek sahibinden bir kaçıdırlar. Zaman üzerinde tam bir denetim vaad eden bazı sistemlere karşı anlayışla karşılanabilecek bir şüphe duyulmaktadır.
Zamanın gelip geçici olduğu duygusu tamamen insanlara özgüdür. Bildiğimiz kadarı ile hayvanlar bu duyguya sahip değillerdir. Zaman uçar gider ( Tempus fugit) deyimi evrenseldir. Eğer başka birinden daha hızlı gidiyorsanız zaman sizin için daha yavaş geçecektir. Eğer dünyanın çevresinde saatte beş yüz mil hızla uçarsanız ve yanınızda bir otomatik saat varsa saatin çalışmaya başladığı aynı noktada yer yüzünde bulunan saatin eşi, yaklaşık bir saniyenin bir milyonda biri daha geri kalmış olacaktır.
Einstein’ in bulduğu “ izafiyet ” zaman ve mekan arasındaki bağlantı hakkında düşünmemize neden olmuştur. Çok büyük “hız” söz konusu olduğunda zaman yavaşlar. Yine de Einstein’in bu buluşu zamanı tam olarak anlamamıza özellikle günlük yaşamımızda bunu uygulamamıza pek yardımcı olmamıştır. Aslında Einstein “ zaman” gizemine katkıda bulunmuştur. Zaman kavramına en çok yaklaşabildiğimiz, en iyi kavrayabildiğimiz an zamanı bir boyut olarak görebildiğimiz andır.
Değişmenin yer aldığı bir boyuttur zaman. Değişmenin hızı ve oranı son derece çeşitli ölçülerde oluşur. Dağların oluşumu milyonlarca yıl sürerken insanlar yarım yüzyıldan biraz daha uzun bir süre içinde doğuyor, büyüyor ve ölüyorlar. Bizlerde insan olduğumuzdan zamanı ve değişimi kendi yaşam sürecimiz ölçüleri ile değerlendirmeyi tercih ederiz.
Günlük yaşamda hemen herkesin sıkça kullandığı kavramlardan birisi zamandır. Gerek örgüt yaşamında, gerekse özel yaşamda zaman darlığından ve yetmezliğinden yakınmayan kimse de yok gibidir. Gerçekten de yokluğundan üzerinde en çok anlaşma sağlanan konuların başında zaman gelmektedir. “Hiç zamanım yok”, “ Çok yoğunum”, “İşten başımı kaldıramıyorum”, “Zaman bana yetmiyor” gibi deyişlerin gerisinde hep zamansızlık vurgulaması vardır.
Kavramsal olarak alındığında, zaman, içinde belli bir eylemin geçtiği süredir. Eylem yoksa zaman da yok demektir. Bir an için evrende hareket eden her şey durdurulabilse, zaman da durmuş olacak; böylesi statik bir ortamda zamanın varlığı söz konusu olmayacaktır. Tyler’in yaşamdaki “ en katı ve acımasız element”, Drucker’in da “en eşsiz ve en kıt kaynak”, Mackenzic’e göre “son derece nazik”, Lakien’e göre “zaman yaşamdır” olarak tanımlandığı zaman gerçekte yaşamın kendisidir. Geri döndürülmesi ve yerinin doldurulması olanaksızdır. O, herkesin yaşamında eşit biçimde sahip olabildiği tek kaynak olma gibi bir özelliğe de sahiptir.
Böylesine değerli bir kaynak olan zamanın etkili ve üretken olarak kullanılabilmesi son yıllarda “ zaman yönetimi” adlı yeni bir konunun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
-
Sevgili dostlar,
Değerli katkı ve ilginize teşekkür ederim. Bu forumu açarken zamanın ve zaman yönetiminin gündelik ve iş hayatımızdaki yerini ve anlamını sorgulamayı amaçlamıştım ama görünen o ki zaman kavramının felsefik boyutu daha çok ilgi çekti. Çok da güzel yazılar eklenmiş,ellerinize beyninize sağlık.
Dilerseniz ZAMAN'IN FELSEFİ BOYUTU İÇİN AYRI BİR FORUM AÇALIM ve buradaki bir kısım yazıları da taşıyalım ama bunun nasıl yapılacağı konusu sevgili admin'in maharetli ellerine kalmış bir şey. Takdir sizlerindir.
-
Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir. Cinliler bu ağacı söyle yetiştiriyorlar:
....önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir.
Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz.
Tohum yeniden sulanıp gübrelenir.
Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez.
Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir.
Fakat inatçı tohum bu yılda da filiz vermez.
Cinliler büyük bir sabırla besinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
Ve nihayet besinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye baslar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır.
Akla gelen ilk soru sudur :
Cin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mi? yoksa beş yılda mi ulaşmıştır? Kuskusuz ki beş yılda.
Büyük bir sabırla ve ısrarla beş yıl süresince, tohum sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edilebilir miydi?...
Bir basarinin şartları her zaman çok basittir:
Bir süre için calisin, o sürede tahammül edin, dayanıklı olun, başaracağınıza daima inanın ve hiçbir zaman geri dönmeyin..
-
Bir hafta niçin 7 gündür? Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.
-
İzafiyet teorisinin doğruluğunu sınamak isteyen bilim adamları, Dünya'nın kendi ekseninde dönerken çevresindeki zaman ve uzayı büktüğünü doğruladı
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) yetkilisi Erricos Pavlis, Albert Einstein'ın 1918 yılında öne sürdüğü izafiyet teorisinde, Dünya gibi büyük cisimlerin kendi eksenleri etrafında dönerken zaman ve uzayı büktüklerini söylediğini hatırlattı ve bunun doğru olup olmadığını anlamak için ölçümler yaptıklarını açıkladı.
Pavlis, ''Şayet Dünya etrafındaki uzay-zamanı eğiyorsa, yakınlardaki uyduların yörüngesi değişmeliydi'' dedi ve bu düşünceden hareketle LAGEOS1 ve LAGEOS2 adlı uyduların yörüngelerindeki sapmayı lazer ışını kullanarak ölçmeyi başardıklarını anlattı.
Pavlis, ''Her iki uydunun yörüngesinde de Dünya'nın dönüş yönünde yılda iki metrelik sapma belirledik. Ölçümlerimiz, genel izafiyet teorisinden hareketle daha önce yapılan hesaplara yüzde 99 uydu'' dedi.
(milliyet gazetesinden alıntıdır)