Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Abbas Beyciğim her yazılanı,çizileni,düşünüleni böyle direkt reddetmek yerine hep birlikte sorgulasak daha doğru bir tutum olmaz mı?Ben de tüm bunlara kayıtsız şartsız inandığım için eklemiyorum herhalde buraya,tamam arızayımdır ama o kadar da değil.:o
Takip ettiğim kadarıyla komplo teorilerine çok kızıyorsunuz.Peki bu komplo teorileri halkımızda ne gibi etkiler yaratıyor lütfen yanıtlar mısınız?
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Sayın arıza;
Doğrusu "sorgulamak" konusundaki düşüncenize katılmamak mümkün değil. Benim de ilke edindiğim yaşam tarzı; sorgulayıcı, eleştirel ve merak etmeye dayalı araştırmacı bir bakış açısıdır. Peşin hükümlü, ön yargılı olmaktansa araştırıp fikir sahibi olmayı tercih ederim.
Ama "komplo teorileri" ile "sorgulamak" kavramları bana çok uzak hatta zıt dünyaların kavramları gibi geliyor. Komplo teorilerinin fazla araştırmaya, sorgulamaya ve eleştirel bakışa ihtiyacı yoktur. Çünkü komplo teorileri kolaycı ve toptancı çözümler sunarlar. Sosyal olayları bu yüzeysel bakış açısı ile açıklamaya çalışır. Sosyal bilimlerin deneysel, analitik çözümlerine önem vermez.
Örneğin, komplo teorisine göre, dünyayı yahudilre idare eder, dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı yahudilerdir, komünizmi de kapitalizmi de yahudiler icat etmiştir, 1917 Rus ihtilalini (ekim devrimini) aslında arka planda olan yahudiler yapmıştır, Fransız ihtilali de yahudilerin eseridir. Komünizmi bir yahıudi olan Marks icat etmiştir. Ahlaksızlık yahudilerin eseridir, Freud da bir yahudi idi. Masonlar, bilderbergciler, vs. hep yahudilerin dünyayı yöntetmek için kurdukları organlardır vs.
Bu teoride ileri sürülenlerin doğru tarafları da var, ama bunların çoğu yanlış. Ama bu iddialara balıklama atlayan bir sürü insan var. Zihinleri araştırma ve sorgulama zahmetine katlanmadığından, bu hazır reçeteye inanmaya hazırlar.
Sosyal olayların açıklaması bu kadar kolay ve kesin değildir. Sosyal bilimlerde kesin çözümler bulmak da zordur.
Selamlar.
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Ama "komplo teorileri" ile "sorgulamak" kavramları bana çok uzak hatta zıt dünyaların kavramları gibi geliyor. Komplo teorilerinin fazla araştırmaya, sorgulamaya ve eleştirel bakışa ihtiyacı yoktur. Çünkü komplo teorileri kolaycı ve toptancı çözümler sunarlar. Sosyal olayları bu yüzeysel bakış açısı ile açıklamaya çalışır. Sosyal bilimlerin deneysel, analitik çözümlerine önem vermez.
Örneğin, komplo teorisine göre, dünyayı yahudilre idare eder, dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı yahudilerdir, komünizmi de kapitalizmi de yahudiler icat etmiştir, 1917 Rus ihtilalini (ekim devrimini) aslında arka planda olan yahudiler yapmıştır, Fransız ihtilali de yahudilerin eseridir. Komünizmi bir yahıudi olan Marks icat etmiştir. Ahlaksızlık yahudilerin eseridir, Freud da bir yahudi idi. Masonlar, bilderbergciler, vs. hep yahudilerin dünyayı yöntetmek için kurdukları organlardır vs.
Bu teoride ileri sürülenlerin doğru tarafları da var, ama bunların çoğu yanlış. Ama bu iddialara balıklama atlayan bir sürü insan var. Zihinleri araştırma ve sorgulama zahmetine katlanmadığından, bu hazır reçeteye inanmaya hazırlar.
Yani Abbas Beyciğim,bu açıklamalarınız -özellikle koyulaştırdığım kısımlar- ışığında şunu söyeleyebilir miyiz?Komplo teorileri üretilerek insanların algılarını teslim almak,bu tip psikolojik harekatlarla insanları araştırmayan, soruşturmayan, eleştirmeyen, güvensiz ve hatta belki de paronayak yığınlar haline getirmek mümkündür. (mü?)
Yanıtınız evet ise,yukarıdaki yazıları tekrar okumanızı rica edeceğim bu bakış açısıyla.Yanıtınız hayır ise,komplo teorilerinin neden ortaya atıldığını ve neden bu kadar ilgi gördüğünü bana izah etmenizi rica edeceğim.
Selam ve saygılar.
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Alıntı:
Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı
Sayın arıza;
Sayın milo;
Şu uğraştığınız şeye bakınca şaşıyorum sizin akl-ı perişanınıza..
Ne desem bilmiyorum ki..
Hayırlısı..
Bizim gibi "saflar" (yani sazanlar), sizin gibi havadaki bulutta tehlike sezenleri anlamakta zorlanıyoruz. Demek ki bizler sizin görebildiğiniz bu "havadaki buluttaki nemi" görme kabiliyetine sahip değiliz. İyi ki sizler varsınız. Ya olmasaydınız bu memleket ne yapardı?
Selamlar ve saygılar.
Abbas abi selam ve saygılar...
'' Mavi-beyazlar'' bu kadar oynar!
Türkiye-Portekiz maçını seyrettiniz mi? Peki dikkatinizi çeken, bilmenize rağmen içinize bir türlü sinmeyen bir şey oldu mu?
Çok düşündüm, “yanlış bir şey var diye” ve sonunda buldum; Türkiye’nin “yeni üniforması” mavi-beyaz...
Diyeceksiniz ki; zaten biliyorduk, “turkuaz” Türk rengi! Kim söyledi!
Peki saha kenarındaki “Fatih Terim’in üstüne” dikkat ettiniz mi? O da “mavi-beyaz” giyinmiş, Yunan milli takımının teknik direktörü gibi, resim veriyordu... Bir ara “Yunanca bağırdığını” bile düşündüm!
Terim ne yapsın, “ülke büyükleri” böyle karar vermiş!
Peki renkler neden değişti? Turkuaz gerçekten Türk rengi mi?
Turkuaz ile ilgili hikayeler, “yersen” tadında topluma sunulurken, ansiklopedilerde bulduğum birkaç paragrafı sizlere aktarayım, ilginç detaylar var;
“...Türklerin özgürlük simgesi olan gökyüzünün mavisi ve İslamiyeti simgeleyen yeşilin karışımıdır” denilerek, dinsel bir öğe olarak isimlendirilmiştir... Türklerin Orta Asya’dan itibaren İslamiyeti kabul etmesiyle başlayan Türk adetlerindeki yozlaşma karşısında; bayraklarına Turkuaz rengi vererek bir nevi İslam toplumu içerisinde “en iyi bayraktar” sıfatı almaya çabalamışlardır. Bu gelenek Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve beylikler döneminde süregelmiş ve Osmanlı’nın bugünkü Türk Bayrağı’nı resmi olarak kabul etmesine kadar turkuaz renk hakimiyeti süregelmiştir... Daha sonraları ise, turkuaz rengi Osmanlı karşıtı Türkler’in ve bazı Osmanlı tebaasına bağlı azınlıkların (Özellikle Ermeni ve Yahudi kökenlilerin) milli rengi konumuna gelmiştir...”
Nasıl? Birçok kaynak, birçok farklı tez ortaya atmış! Aslında fena “renk” değil!
Sevgili dostlar, bahane bulmak isteyenler “topu” sağa-sola atacaklardır ama bence amaç belli, başka örnekler vereyim, renkler neden değişti siz karar verin;
- ATA uçağı vardı ANA uçağı geldi...
- Avrupa Birliği’nin Cumhuriyetimize su katan kararları hatırlarsanız Erzurum’da alındı, Hükümet, 7. Avrupa Birliği’ne uyum paketini 84 yıl önce Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Erzurum’da imzaladı (Bakanlar Kurulu, toplantısını Erzurum Kongresi’nin 84. yıldönümünde Erzurum’da gerçekleştirdi. Tarihi kongre salonunda yapılan toplantıda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk’ün kullandığı masayı kullandı)
- Avrupa Birliği katılım anlaşması “PAPA heykelinin” ayakları altında imzalandı
- Avrupa Birliği’nin “istediği” Cumhuriyet’in “temel ilkelerine” aykırı “etnik” ayrımı körükleyen her türlü düzenleme yapıldı
- Türküm yerine Türkiyeliyim resmi “dilde kullanılmaya başlandı”. Kamuoyunun bir bölümü “bu değişimin” üstüne atladı.
- Türklüğe hakaret “serbest kalsın” düzenlemeleri yapıldı.
- Türklüğe hakaretten yargılanan Elif Şafak gibi tipler, Atatürk’ün “köşkünde” yemeğe davet edildi.
- Okullardaki Atatürk köşeleri “bazı okullarda kaldırıldı” yerine “dini motifli” köşeler kuruldu.
- Atatürk ve silah arkadaşlarını, Osmanlı’nın son günlerinden Cumhuriyet kurulana kadar arkadan vuran, İngilizlerle “işbirliği” yapan Arap şeyhleri, Dolmabahçe Sarayı’nda ağırlandı, Atatürk’ün hatırası “çiğnetildi”.
Bunların hepsi tesadüf değil mi! Özellikle Avrupa Birliği’nin “laik-üniter” Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısını “federasyona” çevirme yolun sokan zorlama kararlarının, Cumhuriyetin “temelinin atıldığı” Erzurum Kongre binasında imzalanması en büyük tesadüf! İster inanın, ister inanmayın ama Milli Takımımızın da renklerinin “Kırmızı-Beyaz” yerine “Yunan Bayrağının renklerine bürünmesi” son derece bilinçli bir “psikolojik savaş” taktiği...
Başbakan “muhalefet” için örnek vermişti, ben de Türkiye’nin nereye gittiğini hâlâ göremeyenler için, başka bir açıdan bakarak Araf Suresi’nden bir bölüm ile bitirmek istiyorum. “...Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler...”
Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti’nin “renkleri” KIRMIZI-BEYAZ’dır ve bunu asla ama asla kimse “hiçbir kılıf altında” değiştiremez...
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Bu ülkede yeteri kadar komplo teorisyeni var.. Ama Yiğit Bulut da komplo teorisyenliği yolunda çömezlikten ustalığa doğru hayli yol katetmiş görünüyor.
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Komplo teorileri asla bitmez. Ama tarihi iyi analiz edebilirsek görülecektir ki çok kritik komplolar aslında doğrulardır. O yüzden komplo teorilerini yakından takip ederim özellikle zihin kontrol konusunu.
Arıza bir kitap tavsiye edebilirim sana hoşuna gider.
ÖMER ÖZKAYA - CIA BELGELERIYLE ZIHIN KONTROL OPERASYONLARı
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Türkiye'ye hazırlanan tuzağın özeti
Buyrun okuyun bjher
http://www9.gazetevatan.com/newpics/...58775172_2.jpg
Öcalan, CIA, Said-i Nursi, cinsel sapkınlık
Özgür CEBE/DİYARBAKIR, (DHA)
BATMAN'da DTP bünyesinde oluşturulan `İnanç komisyonu' üyesi ve Saidi Nursi cemaatine mensup dini cemaat lideri Hüseyin Bulut'un da aralarında bulunduğu tutuklu 14 sanık hakkında, 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, cemaat lideri Bulut'un dini ders verdiği kızlarla akıl almaz telefon görüşmeleri, Kuran-ı kerim ve Allah'a hakaret içeren sözleri ve Bulut'un aynı zamanda ABD'li Barbara Anne Lakeberg adlı CIA elemanı bir kadın ile olan bağlantılarına yer verildi.
Batman'da polisin 2 ay önce Saidi Nursi Cemaati elemanlarına yönelik yaptığı operasyonda yakalanıp tutuklanan 14 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, `PKK'ya yardım etmek, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanuna muhalefet, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve askerlikten soğutmak, PKK örgütü adına suç işlemek ve örgüt propagandası yapmak' suçlarından TCK'nın 314/2, 220/6-7, TMY'nin 7/2 maddesi ve 5816 Sayılı Yasa'ya muhalefet etmek suçlarından 5- 20 yıl hapis istemiyle dava açıldı.
İddianamede, terör örgütü PKK'nın son 2 yılda bölgede yaşayanların tarafından yalnız bırakılması üzerine kutsal dini duyguların örgüt tarafından ön plana çekilerek yeniden taban bulmaya çalışıldığı, sanıkların da bu yıl Batman'da düzenlenen yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı Nevruz kutlamalarına katıldıkları, kalabalık içinde yer alan bazı sanıkların Saidi Nursi'nin posterlerini Abdullah Öcalan'ın posterleriyle birlikte havaya kaldırıp, posterin altına `Şeriat-i Garra için bin başım olsa feda etmeye hazırım' ibaresini yazdıkları, bu grubu DTP ile bağlantılı çalışan Saidi Nursi Cemaati mensubu 53 yaşındaki sanık Hüseyin Bulut ile Aydın Tunçyüzlü'nün yönlendirdiği kaydedildi. Hüseyin Bulut'un dini sıfatla kurduğu dini oluşumun lideri, Aydın Tunçyüzlü'nün yardımcısı olduğu, ev toplantılarında verdiği dini derslerde herkesin ayağa kalkarak kendisini dinlediği, Bulut'un özellikle üniversite öğrencileri üzerinde etkili olmak için medrese adı altında dini ders verdiği, evinde yapılan aramada Abdullah Öcalan'ın posterleri, kırsal alanda çekilen PKK'lılara ait fotoğraflar, bayrak benzeri dokümanlar ile `Bahira' adlı bir Hıristiyan tarafından çizilen Hz. Muhammed'e ait 23 fotoğraf CD'sinin ele geçirildiği belirtildi. İddianamede, Bulut'un yardımcısı Tunçyüzlü'nün evindeki aramada ise Hüseyin Bulut'un kalabalığa hibaten yaptığı bir konuşma CD'sinin ele geçtiği bildirildi. İddianamade, Hüseyin Bulut'un konuşmasında, söylediklerine şu şekilde yer verildi:
"Türk milleti' denen millet kendine istediğini bu millete istiyor mu? Adaletsizlik, zulüm var. Ne zaman harf inkılabı olursa demek ki deccal (Atatürk'ü kastediyor) ne olmuş çıkmış, kim harf inkılabı yaptı, deccal olayı bitmiştir. Harf inkılabı yapana destek verende deccal'dir. Piyasadaki Kuran'ın vallahi fen kitabı kadar kıymeti yok. Yani hiçbir b...k Kuran da yok. Bakın size b....k diyorum. Yani git bir meal getir hiçbir b...k yok, milletin kafasındaki Kuran yeterli değil. Artık her yerde söyleyin, sizin anlattığınız peygamber, Allah yeterli değil, onların anlattığı Allah vallahi Bediüzzaman kadar büyük olmuyor, onların Allah'ı neyi biliyor? Ben size söyleyim hayali bir şeye inanmışlar. Hiçbir şey ifade etmiyor. Bediüzzaman'ın bahsettiği Kuran ise denizde mürekkep olsa bunu bitiremiyor. Onların bahsettiği Kuran'ı getirin bana, bir şişe mürekkeple sabaha kadar yazar bir gecede bitiririm. Bugün Sevr Anlaşması'ndan bu yana Kürdistan 8 parça olmuş. Suriye, İran, Irak, Türkiye, Nahçivan, Azerbeycan ve Sovyetler'dedir bu parçalar. Bütün imamlar mel'undur, Arap ırkçılığı yapıyor. Yani Kürdistan'ı kurtaracak Kürtler'dir. Çünkü Kuran böyle diyor. Risale-i Nur Kürtler'in imdadına gönderilmiş. Bizim de devletimiz olsun, dinsiz bir devlet olsun. Şerefime namusuna dinsiz bir devlet bizim Kürtler'in bu halinden hoştur. Keşke Rusya'nın, İsrail'in işgalinde olsak, İsrail ne kadar vicdanlı, merhametli şefkatli. Yani Türkiye'ye göre ha.. Türkiye'de Kürtler'e yapılan zulmü örtbas ediyorlar. Milletimin kurtuluşu için bin tane oğlum olsa feda ederim. İşkencelerde copları bize soktular çözülmedik. Ben demokratik Cumhuriyet için feda edeceğim. Devlet olsun da bizim olsun, dinsiz olsun. Çünkü Türkler meşrutiyette bize zulmetti."
İddianamade, cemaat lideri Hüseyin Bulut'un ele geçen CD'lerde topladığı cemaat üyelerine yönelik yaptığı bir başka konuşmasında ise Kürtler'in işgal altında olduğu, Türkler'in `o....u çocuğu' olduğu, Kürtler'in düşmanlarının gavur ve Ruslar olması halinde bu kadar geri kalamayacağını ve "Vurun arkadaşlar dört bir yandan, bu gerilla ne güzeldir" sözlerini içeren müziklerin CD'de yer aldığı bildirildi.
Sanık Hüseyin Bulut'a ait bilgisayarlarda Said-i Nursi fotoğraflarının yanı sıra erotik resimlerin ele geçtiği, Bulut'un telefon dinleme kayıtlarında ise özellikle kız çocuklarına din dersi adı altında toplantılar düzenlediği, bu konuşmalarında kızlara haraket, fiili livata ve cinsel ilişki içerikli görüşmeler yaptığı ifade edildi. İddianamede sanığın telefon görüşmelerinde ders verdiği kızlara kendi cinsel organından söz ettiği, anal ilişki teklifinde bulunarak, "Zahirem ben 60 trilyon hücremle senin g....ü s....m. Senin g....ne hepsini k....mak istiyorum. Göğsüne küçük bir a. açayım, seni pompalayıp bataryanı dolduracağım' diyerek geceden sabahın erken saatlerine kadar 4.5 saat cinsel konuşmalarda bulunduğu vurgulandı.
CIA BAĞLANTISI
Sanığın ayrıca bir başka telefon görüşmesinde `Mustafa' adlı kişinin çocuğuna Melis adını koyacağını belirtmesi üzerine, "Marya koy. Süryani ve İbranice daha hoş" dediği bildirilen iddianamede, Hüseyin Bulut'un toplantıya katılan `Nuri' adlı kişinin askere gidip gitmeme konusunda görüşünü sorması üzerine de, "Seni çürük yaparız. Başka tarz olmaz. Kendini deliliğe vur, her tarafından hastalık uydur" dediği, kendisiyle görüşme talebinde bulunan Amerikalı Barbara Anne Lakeberg adlı CIA elemanı bir kadınla görüştüğü, Budist olan ve Kürtçe bilen bu kadının Kuzey Irak'ta insan haklarına yönelik bir dernek açtığını ve aynı derneği Diyarbakır'da da açmak istediğini içeren konuşma yaptıkları anlatıldı. İddianamede, Barbara adlı kadının bölge insanını `CIA ajanı' olarak gördüklerine dair Bulut'a telefonla bilgi verdiği kaydedildi.
Sanık Bulut'un ayrıca 21 Mart'taki nevruzdan 5 gün önce DTP Batman Milletvekilleri Bengi Yıldız, Ayla Akat, Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan ve eski DTP İl başkanı Salih Altun'a randevu verip görüştüğü, nevruz günü isanığın cemaatine bağlı grubun alanda Said-i Nursi posterleri taşıdığı ve bu şekilde DTP ile koordineli çalıştığı, telefon konuşmalarında, `Bediüzzaman ile ilgili bilgileri Roj TV'ye versek nasıl olur? Valla Musa Anter'in başaramadığını bence biz başardık" dediği ifade edildi.
AMERİKALI'NIN MEKTUBU ELE GEÇTİ
İddianamede sanık Aydın Tunçyüzlü'nün cemaat lideri olan Hüseyin Bulut'un yardımcısı olduğu, banka hesap hareketlerinde yüklü miktarda para bulunduğu, evindeki aramada, ABD'li Barbara Anne Lakeberg'in kaleme aldığı mektup ile örgütsel içerikli CD ve dokümanların ele geçirildiği yer aldı. Mektupta özetle, "Sizin için önemli olan bir ülke ya da toprak parçası var. Afrika ile aynı şekle sahip sizin için çok önemli olan bir yer var bu toprakların ortasında. Kendiniz için önemli olan bir iş var bu topraklarda" denildiği belirtildi.
Tutuklu 12 sanığın ise, Hüseyin Bulut'un cemaatine mensup oldukları ve nevruz etkinliği sırasında Said-i Nursi'nin posterlerini açarak `zafer işareti' yaptıkları ve terör örgütü PKK lehine sloganlar attıkları, ev ve işlerlerinde yapılan aramalarda teröristlerin dağlarda çektikleri film ve müzik kiliplerini içeren CD'ler, PKK'ya ait sözde bayrak ve flamalar, bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın kitapları'nın ele geçirildiği bildirildi. Sanıkların ayrıca nevruz kutlamasının yapıldığı alanda bölge tarafından dinsel kimliği ile tanınan Said-i Nursi posterlerini teşhir ederek tüm ülke nezdinde örgüt propagandası yaptıkları, Atatürk'e `deccal' dedikleri, halkı askerlikten soğutarak PKK propagandası yaptıkları gerekçesiyle ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.
12/Haziran/2008 Vatan G. SİTESİ
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Türk istihbaratı ( asker,emniyet,mit ) güçlü bir istihbart örgütüdür. Onların radarına yakalanmadan doğu da küçük bir market bile açamazsın:)
Re: Subliminal / Psikolojik Harp
Alıntı:
bijehr rumuzlu üyeden alıntı
Türk istihbaratı ( asker,emniyet,mit ) güçlü bir istihbart örgütüdür. Onların radarına yakalanmadan doğu da küçük bir market bile açamazsın:)
So what ???